Showing posts with label 18 Yaşında Milletvekili Olmak…. Show all posts
Showing posts with label 18 Yaşında Milletvekili Olmak…. Show all posts

Monday, 1 December 2014

18 Yaşında Milletvekili Olmak…



18 Yaşında Milletvekili Olmak…


18 Yaşında Milletvekili Olmak…
Röportaj: Mustafa KARACA
Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şükrü NİŞANCI*: ”Bu önerinin olumlu ve olumsuz yönleri var. Önerinin ortaya atılmasının sebebi 12 Eylül’ün sebep olduğu depolitizasyon. Yöneten her zaman yönetilenden birikim olarak büyük olmalıdır. Önerinin kabul edilmesi Türkiye’de hiçbir şeyi değiştirmez.”
Anayasa değişikliği için yapılan çalışmalar halen sürmekte. Alınan kararlar da meclisi ve halkı büyük ölçüde etkileyecek gibi görünüyor. Bugünlerde gündemimizden hiç ayrılmayan milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesi önerisi ne kadar doğru? Bu öneri kabul edilirse Türkiye’yi ne derecede ve hangi yönde etkileyeceğine ilişkin; “Genç ve dinamik nüfusa sahip olan Türkiye, bu öneri için zemini hazır konumda mı? Bu öneri sunulurken hangi amaç veya amaçlar güdüldü?” gibi birçok soruyu Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şükrü NİŞANCI’ya yönelttik ve hocamızın bilgilerinden faydalanarak ikna edici cevaplar aldık.
***
TÜRKİYE’DE MİLLETVEKİLİ SEÇİLMEK
-Anayasa değişikliği maddelerinden milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilme önerisi hakkında görüşleriniz nelerdir? Bu öneriyi doğru buluyor musunuz?
Bu olaya birkaç açıdan bakmak lazım. Olumlu ve olumsuz yönleri var tabi. Böyle bir girişimin olumlu yönü şu: 12 Eylül’ün sebep olduğu depolitizasyon (Siyasetten Uzaklaştırma) sürecinin açtığı yaraları sarma, gençleri, halkı siyasete yönlendirme ve siyasete olan ilgiyi artırma gibi pozitif bir yönü var. 12 Eylül’ün yaptığı erozyonu gidermek için yapılan olumlu bir adım olarak düşünülebilir. Siyaset ülkemizde toplum tarafından pek olumlu karşılanmaz. Hâlbuki siyaset toplumun ortak sorunlarına karşılık gelen şeydir. Türkiye gibi, kentlileşen dolayısıyla ortak sorunların giderek artığı bir ülkede siyasete karşı ilginin artması beklenir ama ülkemizdeki siyasi kültür bunu gerçekleştirecek durumda değildir. İşte bu durumu tamir etmek üzere gençlere siyaseti sevdirmek, siyasi olaylara insanların ilgisini çekmek açısından, seçilme yaşının indirilmesi olumlu bir adım olarak düşünülebilir. Fakat bir de bu işin olumsuz kısmı var. Bu düşünce diğer konularla birlikte düşünüldüğünde yani Türkiye’nin demokrasisi gibi konularla entegre olarak düşünüldüğünde pek çok yetersizlikleri içinde barındıran bir taleptir. Yani şöyle; eğer insanlar demokrasiye çekilecekse, demokrasiye çekilecek olanlar sadece gençler midir? Mesela cinsiyeti kıstas alacak olursak nüfusun yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Meclisi oluşturan üyelerin kadın-erkek oranındaki uyumsuzluktan da anlaşılacağı üzere “Kadınların siyasete ilgileri ve pratikleri ne düzeydedir?” sorusu sorulmalıdır. Kadın milletvekili sayısı oldukça düşüktür. 70 civarında kadın milletvekilimiz var. Bu sayıyı meclisin tümüne oranlarsak %14-15’i kadınlardan oluşuyor. Ülkemizdeki kadınların temsil edilmesi %10 civarındaysa toplumun yarısı eksik temsil ediliyor demektir. TBMM de, kadınların sayısının mecliste sadece simgesel bir değeri var.  Aynı şekilde kadın vali sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Ayrıca var olan kadın milletvekilleri meclis komisyonlarında ne kadar etkinler? Meclis haricindeki diğer birimlerde de aynı durum mevcuttur. Hatta durumu daha vahim olanları da vardır. Peki bu duruma dönük neler yapılıyor? Türkiye’nin demokrasi kültürünü sadece seçme-seçilme meselesi oluşturmaz. Acaba Türkiye’de demokrasi kültürünü besleyecek bir arka plan var mıdır? Örneğin okullarda öğrencileri demokrasiye yöneltme çabaları ne düzeydedir? Müfredat buna göre hazırlanıyor mudur? Öğrenci hoca ilişkilerinde demokrasi ne düzeydedir? Bunları göz önüne alırsak milletvekili seçilme yaşını 18’e indirmek ne anlam ifade eder? Bence pratikte bir anlam ifade etmez. Bir de işin Türkiye’deki bir başka boyutu da var. Mesela Türkiye’de cezaî ehliyet yaşı 18, askere gitme ise 20’dir. Çünkü askere gitmek için vatandaşın reşit olması lazım. Askere gitme yaşı 20’de tutuluyorsa, milletvekili olabilme yaşının 18 olarak belirlenmesi bir tutarsızlıktır. Bütün bunlar göz önüne alındığında bu öneri diğer konularla tutarlılık göstermemektedir.
18 YAŞINDA MİLLETVEKİLİ OLMAK
-18 yaşındaki bir milletvekili yaşından ötürü genç ve çevresi dar olacak. Sizce 18 yaşında genç bir milletvekili nasıl oy toplayabilir? Arkasında başka birinin olduğu düşünülebilir mi?
Bana göre bence o kısım çokta sorun değil. Yani aday nasıl ve hangi yöntemlerle oy toplarsa toplasın. Demokraside bu çok önemli bir sorun değildir. Nasıl oy toplayabileceği kişinin kendi sorunudur. Zaten demokrasilerde insanlar tek başlarına oy toplamıyorlar. Bu bir örgütlenme meselesidir. 18 yaşındaki bir milletvekilini diğer milletvekillerinden ayrı düşünmemek gerekir. Diğer milletvekilleri propagandalarını nasıl yapıyorlarsa o da öyle yapar. Partinin genel siyaseti doğrultusunda kampanyalar yapılır. Yani oy toplama işini kişinin kendine özgü bir başarı olarak düşünmemek lazım. 40 yaşındaki bir milletvekili ne yapıyorsa 18 yaşındaki de aynısını yapar. Yaşın çokta bağlayıcı bir önemi yoktur.
-Bu önerinin kabul edildiğini varsayarsak, “18 yaşındaki bir milletvekilinin genç tabakayı daha iyi anlayıp temsil edebilir” gibi bir düşünce ortaya atılabilir mi?
Demokrasilerde toplumun her kesiminin eşit derecede temsil edilmesi gerekir. Bu yönden bakacak olursak bir karşılığı vardır bu düşüncenin. Ama bence bunun daha çok siyasi bir karşılığı var. Yani burada mesele 18 yaş civarındakilerin temsil edilmesi değildir. Eğer öyleyse başka şeyleri de sormak ve hatta sorgulamak gerekir. Türkiye de oranı %10 olan özürlü vatandaşları kaç kişi temsil ediyor? Birkaç göstermelik kişi dışında bunun örneği yoktur. Her meslek grubuna ayrı temsilci mi gereklidir? İşçilerin temsilini işçiler, öğretmenlerin temsilini öğretmenler, çocukların temsilini çocuklar mı yapmalıdır? Bu olay bence daha çok popülizm kokuyor. Siyasi bir tabanı var. Mesela siyasetçiler oy sayılarını genişletmek için hemen her kesimden oy toplayabilmek için ilgili kesimlerden temsilci eleman bulundururlar. Bu demokraside mecburi değildir ama genelde siyasetçiler tarafından yapılır. Bu konuda siyasi anlamdaki gerekler ve düşünceler ön plandadır.
MİLLETVEKİLLİĞİ-EĞİTİM İLİŞKİSİ
-18 yaşındaki bir genç yaşı itibariyle üniversite okumamış olacak. Sizce bir milletvekilinin üniversite mezunu olması şart mı?
Hayır. Öyle bir kıstas koyarsak yönetim konusu bir elit rejimine dönmüş olur. Bu da, elitler mi yönetsin, halk mı yönetsin sorununu yeniden tartışmak anlamına gelir. Yöneticinin liyakati abartıldığında bu işin sonu krallığa kadar gider. Elitizm denilir buna. Halk eğer yönetilecekse daha elit insanlar yönetsin daha eğitimli kişiler yönetsin düşüncesine dayalıdır. Bu işin sonu yoktur. Devam ettirirsek; doktora eğitimli olsun, yabancı dili olsun gibi kriterler artınca demokrasiden uzaklaşmış oluruz. Burada mesele milletvekilliğini yapabilme kapasitesine sahip olmadır. Yeterli seviyede deneyim ve tecrübe birikimi olmasıdır. Yaş fazla önem arz etmez.
SEÇME VE SEÇİLME YAŞLARININ EŞİTLİĞİ
-Türkiye’de seçme yaşı 18. “18 yaşındaki bir vatandaş oy verebiliyorsa milletvekili de olabilir.” gibi bir bağıntı kurulabilir mi?
Hayır. Mantıksal olarak bu argûman doğruysa, tüm alanlar için uygulanmalıdır. Seçme ile seçilme arasında yaş olarak bir farkın gözetilmesi makul gerekçelere dayanır. Seçilme daha sorumluluk gerektiren bir şeydir. Aksine Türkiye’de halihazırda seçme yaşı 18 ise seçilme yaşının daha fazla olması gerekir. Ancak seçme ve seçilme yaşı paralel olarak düşürülebilecekse yani seçme yaşı 18’in altına indirilecekse, seçilme yaşı da buna paralel olarak 18 yaşına düşürülebilir. Yani yöneten ile yönetilen aynı yaş seviyesinde olmamalıdır. Yöneten her zaman daha fazla birikime sahip olmalıdır. Bu olay bu şekilde değerlendirilmelidir.
ÖNERİNİN ARKA PLANI
-Peki sizce milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilme önerisi hangi amaçla sunuldu?
Onu ben tam olarak bilemem ama işin içinde mutlaka siyasi bir amaç vardır. Kamuoyu yoklaması için olabilir. Halkın tepkisini ölçmek için de olabilir. Bunu tam olarak bilemeyiz. Bu soruya öneri kabul edilmeden kesin olarak cevap vermek mümkün değildir. Soruyu, öneren kimse ona sormak lazım. Sorulduğunda doğru cevap gelir mi onu da bilemeyiz. Belki de 12 Eylül’ün getirdiği olumsuz manzarayı düzeltmektir. Sonuç olarak madde tam olarak kesinleşmeden bir şey söylemek doğru değil.
TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN DEĞİŞİMLER
-Milletvekili seçilme yaşı 18’e inerse Türkiye’de neler değişir?
Bence hiç bir şey değişmez. Kısa vadede dünyanın hiçbir yerinde bir şeyi değiştiremeyiz. Başka şeyler de değişirse belki birtakım değişimler söz konusu olabilir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, insan bir organın yeterliliği ile sağlıklı olmaz. Sağlık diğer tüm organların kendi fonksiyonlarını yeterli sağlamasıyla meydana gelen sıhhat olgusudur. Yani sadece bir organın sağlıklı çalışması, genel sağlık açısından çok fazla önem arz etmez. En azından kısa vadede hiçbir şey değişmez. Türkiye’nin demokrasi sorunu belki onlarca yılın getirdiği, onlarca alana yayılmış bir sorundur. Mesela, darbe anayasası hala geçerliliğini korurken ve Türkiye’nin önemli kurumları, darbeci mantıkla işletilirken, 18 yaş konusuna takılıp kalmak, demokrasiyi yaşatan iklimden bihaber olmak demektir.
ASKERLERİN OY KULLANMASI
-Milletvekili seçilme yaşı ile birlikte gündeme gelen er ve erbaşların askerdeyken oy kullanabilmelerini sağlamaya yönelik yapılan çalışmaları doğru buluyor musunuz?
Bence o doğru. Demokrasinin ilkelerinden birisi de genel oydur. 1 milyona yakın bir kitlenin oy kullanmaması, olgun demokrasiyle bağdaşmaz. Şimdiye kadar askerlerin oy kullanamaması tarihsel bir realiteye dayanıyor kuşkusuz. İttihat ve Terakkide askerlerin siyasete karışmalarının çok fena sonuçları hala hafızalarda canlılığını korumaktadır. Balkan Savaşları vs. neredeyse İttihat ve Terakki’nin siyasete bolca karışma sevdası Türk’lerin yurtsuz kalmasını sonuç verecek kadar hazindir.  Ancak, ifrat tefriti doğurmuş; daha sonra da asker, oy kullanamayacak derecede siyasetten uzak tutulmaya çalışılmıştır. Ne tuhaftır ki askerler oy kullanmadığı zaman daha çok politize olmuşlardır. Darbe yapmayı kendilerine hak görecek kadar askerler siyasetin içinde kalmışlardır. Kamu hizmetinin aksatılmasından endişe ediliyorsa, bu hizmeti sadece askerler sunmuyorlar ki. Kamu hizmeti yapıyorlar diye öğretmenlerin, hatta askerlerle aynı içerikte görev yapan polislerin de oy kullanmaması gerekir. Türkiye’de gizli oy ilkesi geçerli. Gizli oy durumunda niçin asker politize olsun ki? Kullandığım oyu kimse bilmiyorsa ben verdiğim kararı yansıtabilmeliyim. Yurtdışında ülkeyle çokta ilgisi olmayan kişiler oy kullanabiliyorsa eğer, yönetimden etkilenen askerin de,  mahkûmların da oy kullanması gerekir. Amerika’da uzaydan bile oy kullanabiliyorlar. Bu da onların simgesel açıdan demokrasiye ne kadar önem verdiklerini gösterir. Demokraside genel oy ilkesi uygulanır. Bu ilke kişinin oy vermesine engeli olmayan (yaş gibi) herkesin oy kullanabilmesini gerektirir. Eğer er ve erbaşlar oy kullanamazsa genel oy ilkesinden uzaklaşmış oluruz.
*Yrd. Doç. Dr. Şükrü NİŞANCI Kimdir?
İstanbul üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu (1991). Sakarya Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi alanında doktora yaptı(2000). “Sivil İtirazın Teorik Temelleri ve Meşruiyet Meselesi”  konulu doktora tezini yazdı. Birçok kitap ve dergide yazılarını yayınladı. Atatürk Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts