Elektromanyetik Dalgaların
Yazar: Yunus Kaan Truvalı
Dergi: Nisan/2002
Sayı: 283
Canlıların temel yapıtaşı olan hücrelerin membranlarında doğal bir elektrik yükü mevcuttur. Bu elektrik yükü hücre fonksiyonlarının gerçekleştirilmesinde önemli rol oynar. Hücre membranındaki bu elektrik yükünü çok küçük elektromanyetik dalgalar bile etkileyebilmektedir. Doğal olmayan elektromanyetik radyasyon, molekülleri etkileyerek metabolizmayı değiştirebilir ve zarar verebilir. Genel olarak dünyadaki elektromanyetik dalgalar iyonizan ve noniyonizan dalgalar olarak ikiye ayrılır. Radyo dalgaları, microwave dalgaları, kızılötesi dalagalar ve ışık dalgaları noniyonizan elektromanyetik dalgalardır. Noniyonizan dalgalar atomların üzerinde yapısal bir değişiklik meydana getiremezler. Dolayısıyla örneğin DNA yapısını değiştiremezler. Bu nedenle de noniyonizan elektromanyetik dalgalar kansere neden olamayacağı düşünülmektedir. X ışınları, gama dalgaları gibi elektromanyetik dalgalar ise iyonizan dalgalardır. Yani bunlar atom yapısı üzerinde değişiklik yapabilirler. Bu nedenle de yüksek dozlarda DNA yapısını değiştirip mutasyona, genetik değişikliklere ve dolayısıyla kansere yol açabilirler. Bir nevi zincirleme reaksiyonla canlıların elektriksel stabilitesi ve hücre polaritesi bozulur. Bunun sonucunda hormonal değişiklikler, genetik materyal sentezinde ve hücre membranlarındaki madde alışverişinde değişme ve hatta kanseröz hücreler oluşabilmektedir. Elektromanyetik radyasyonun verdiği hasarın temelinde serbest radikallerin oluşumu yatar. Serbest radikal olarak adlandırılan oksidatif maddeler proteinlere, DNA’ya, hücre zarına, enzimlere zarar vererek vücuttaki birçok fonksiyonun bozulmasına yol açabilir. Radyo dalgalarının ve bu dalgaların zararlı ürünleri olan serbest radikallerin vücuttaki kalsiyum dengesi üzerine de zararlı etkileri olduğu gösterilmiştir. Özellikle merkezî sinir sisteminde, beyinde ve de kalpte bu tesir daha belirgindir. Hücre içi kalsiyum seviyesinin düşmesiyle birlikte hücre büyümesi, üremesi ve hücreler arası haberleşmede aksamalar meydana gelir. Elektromanyetik radyasyonun etkisi maruz kalınan zamanla doğru orantılı olarak artar. Evde kullanılan araçların yaydığı düşük enerjili elektromanyetik dalgalara karşı vücudumuzun dayanıklı olduğu düşünülmektedir. Ancak yüksek voltaj enerji hatları, radyofrekans dalgaları gibi doğal olmayan haricî stresler sağlığımızı ciddi anlamda tehdit eder. Evimizdeki elektromanyetik dalga kaynaklarının uzun vadedeki muhtemel zararlarından kaçınmak için bazı basit önlemler almamız tavsiye edilmektedir. Televizyondan uzakta oturmak, bilgisayar ekranına özel bir antiradyasyon filtresi takmak, radyo dalgası veya radyasyon yayan araçlardan olabildiğince kaçınmak bunlardan birkaçıdır. Serbest radikallerin olumsuz etkilerinden korunmak için yiyeceklerimize de dikkat etmeliyiz. Antioksidan etkileri olan A, E, C vitaminlerini, kalsiyum, magnezyum ve bazı eser elementleri (selenyum gibi) içeren bir diyet uygulamak uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir. Antioksidan diyette düşük yağ içerikli besinler tercih edilmelidir. Balık yağı da Omega 3 yağ asidi sayesinde hücre duvarını sağlamlaştırıcı etkiye sahiptir. Elektromanyetik dalgalar yayarak haberleşmeyi sağlayan cep telefonları bütün dünyada hızla yayılmaktadır. Amerikada 1998 yılı sonu itibariyle 70 milyon kullanıcı olduğu tahmin edilmektedir. Cep telefonları 900 ile 1800 MHz arasındaki elektromanyetik dalgalar olan microwave dalgaları ile iletişimi sağlar. Bu dalgaların organizmaya iki türlü etkileri olur. Yakın zamana kadar çoğu bilim adamı termal ve nontermal olarak ikiye ayrılan bu etkilerin ciddi bir organik hasara yol açamayacağına inanmaktaydı. Ancak son yıllarda bazı araştırmacılar cep telefonlarının yaydığı dalgaların özellikle beyin kanserine yol açabileceğini iddia etmektedir. Bu yeni bulgular henüz bilim dünyasında yaygın olarak kabul edilmiş değildir. Ancak yine de ön bulgular olarak adlandırılabilecek bu araştırmalar ciddi endişeye neden olmuş ve örneğin İngiltere’de çocukların cep telefonu kullanımı bu ihtimalden dolayı kısıtlanmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde de yaygın olarak kullanılan cep telefonlarının sağlığımıza olumsuz etkisi olabileceği ihtimali ciddi endişeye yol açmıştır. Bazı uzmanlar konuşurken kulaklık kullanılması ve dolayısıyla telefonun kafamızdan uzak tutulmasıyla bu muhtemel riskin bertaraf edilebileceğini savunmaktadır. Tabii henüz kesin ciddi ilmî verilerin olmadığı ve bu verilerin elde edilmesinin yıllar süreceği de bir gerçektir. Bilim dünyasındaki yenilikler hayatımızda çok önemli kolaylıklar sağlamanın yanında beraberinde bazı riskleri de getirmektedir. Yeniliklere kapımızı açarken bu gerçeği de hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz. Kaynaklar: 1)Cherry N., Cell site restrictions are ‘A Must’, Open Forum on Health, Summer 1997. 2)Electromagnetic Radiation- The Damage and Reducing the Impact, Jacqueline Steincamp, 1/1998, www.nzine.co.nz.