Showing posts with label Başbakan Davutoğlu’nun 11 Haziran tarihli İl Başkanları Toplantısı konuşmasının tam metni yayınlandı. Show all posts
Showing posts with label Başbakan Davutoğlu’nun 11 Haziran tarihli İl Başkanları Toplantısı konuşmasının tam metni yayınlandı. Show all posts

Friday, 12 June 2015

Başbakan Davutoğlu’nun 11 Haziran tarihli İl Başkanları Toplantısı konuşmasının tam metni yayınlandı



Her şeyden önce 7 Haziran seçimlerinin ülkemiz için, gönül coğrafyamız için ve insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle seçim kampanyası döneminde son derece yoğun bir tempoyla çalışan bütün teşkilatlarımıza teşekkürü de bir borç biliyorum.
Çok çetin bir seçim sürecinden hep beraber millet olarak çıktık. Şimdi bütün bu seçim sonuçlarının herkes tarafından sağlıklı olarak değerlendirilmesi, en doğru tahlile tabi tutulması ve gelecek perspektifimizin tekrar güçlü bir şekilde tanımlanıp yolumuza aynı kararlılıkla devam etme vakti. Bu çerçevede 7 Haziran seçimleri neticesi belli olduktan sonra hepinizin de takip ettiği gibi artık Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı güzel bir gelenekle her seçim sonrasında, akşamında AK Parti balkonu bir demokrasi forumu haline geliyor, orada kanaatlerimizi paylaşıyoruz, orada ilk değerlendirmelerimizi yapmıştık. Daha sonra da, hiç gecikmeden hemen ertesi gün MYK’yı topladık. MYK, Bakanlar Kurulu üyeleriyle birlikte değerlendirmeler yaptık ve ilk seçim neticeleriyle ilgili ilk değerlendirmeler yanında olabilecek senaryolar, alınacak tutumlar konusunda istişarelerimizi başlattık. Dün de MKYK’yı topladık ve 7 saate yakın bir toplantıda olabilecek gelişmelerle ilgili hem kurumsal aklımızı, ortak istişare zemininde oluşturduk, hem de bundan sonra atılacak adımlar konusunda yine bütün arkadaşlarımızla birlikte bir çerçeve üzerinde mutabık kalma konusunda da sağlam bir zemin oluştu. Bu istişarelerin tabiri caizse 4. ayağını da Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı çerçevesinde ki bu da AK Parti’nin oluşturduğu çok sağlam, güçlü bir gelenektir, sizlerle bugün yapmayı, bütün gün hem ana kademe teşkilat başkanları, il başkanlarımız, hem Kadın Kolları başkanlarımız, hem Gençlik Kolları başkanlarımız, belediye başkanlarımızla istişareyi tabana doğru yaymak, sadece Genel Merkezde yapılan bir istişare değil Türkiye’den 81 ilden gelen başkanlarımızla ve belediye başkanlarımızla, il başkanlarımızla, teşkilat temsilcilerimizle yapmak. Aslında bu AK Parti’nin önemli bir farkını da ortaya koyuyor; yani biz bir istişare topluluğuyuz, ortak akıl geliştirerek yola çıkarız, çıktığımız zaman da nereden, ne tür baskılar, tehditler, şantajlar gelirse gelsin çıktığımız yolda da istikamet üzere yürüme konusunda en ufak bir tereddüt göstermeyiz.
İşte bu çerçevede sizlerle hemen biraraya gelerek dün MKYK’da almış olduğumuz yetkilendirme sonrasındaki durumu ve siyasi tabloyu değerlendirme ihtiyacı içinde olduk. Bugün bütün gün sizlerle beraber olacağız, bu değerlendirmeleri yapacağız.
Ancak kamuoyumuza da buradan hitap ederek bazı hususların tekrar altını çizmekte fayda mülahaza ediyorum.
Birincisi; nihai otorite millettir ve millet iradesi esastır. Hiçbir zaman AK Parti hangi neticeyi almış olursa olsun millet iradesi konusunda herhangi bir tartışma yapmamıştır. 2009 seçimlerinde, mahalli seçimlerinde yüzde 38,5’a kadar oylarımızda bir düşme o zaman mülahaza edildiğinde de o zaman Kurucu Genel Başkanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız aynı tutumu sergilemişti, şimdi de hepimiz için milli irade esastır, milli irade konusunda hiçbir tereddüt göstermeden milletimize saygı duyarız. AK Parti milli iradeyle yükselmiştir, milli iradeyle yükselmeye devam edecektir.
Bu çerçevede şunu da ifade etmek isterim: Seçim kampanyası süresince bazı partiler eğer AK Parti tek başına iktidar olursa, çoğunlukla bir iktidara gelirse bu seçimleri tartışmaya açacaklarını, seçimin güvenirliliğini tartışmaya açacaklarına işaret eden açıklamalarda bulundular. Yani işte eğer biz barajı geçmezsek sivil itaatsizlik yaparız diyen partiler de söz konusu oldu. AK Parti’nin yükselişini yurt dışında, yüksek oy alışını yurt dışında otoriter eğilimler diye suçlayanlar oldu. Türk demokrasisini tartışmaya açmak isteyenler oldu. Türkiye’de seçim güvenliğinin olmadığı gibi konuları, seçimin güvenirliliğinin olmadığı gibi konuları tartışmaya açmak isteyenler oldu. Ama bütün bunlar göz önüne alındığında şu anda tartışmasız şeffaf bir seçim yapılmış olması dahi önce Türk demokrasisinin, sonra da bu seçime ülkeyi götüren AK Parti iktidarlarının başarısıdır.
Biz her zaman milli iradenin nihai kararına saygı duyduk, şimdi de saygı duyuyoruz. Millete küskünlük olmaz, millete sitem edilmez. Millet daha önce Olağanüstü Kongrede de vurguladığım gibi, Sözleşme metninde de vurguladığımız gibi; millet amirdir, devlet memurdur. Amir olan millettir, karar veren millettir, o kararın gereğini yapacak olan da bizleriz. Bu konuda şimdi birtakım seçim başarıları kendilerince üzerinden psikolojik ortam oluşturmaya çalışanların eğer tersine bir netice alınmış olsaydı, nasıl bir kaotik ortama yönelme arzusunda olduklarını da milletimizin not etmesini, kaydetmesini ve hafızalardan bunu silmemesini istirham ediyorum.
İkinci husus; bu seçimler bir kez daha göstermiştir ki AK Parti milletin omurgasıdır. Ve bu omurga niteliği bugün her zamankinden daha fazla önemlidir. Çünkü seçim tablosuna baktığımızda, bu tablo açık bir şekilde Türkiye’nin her yerinde olan yegane partinin AK Parti olduğunu gösterdi. Bir kez daha bütün teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum. 81 vilayetimizde miting yaptık, kampanya yaptık, coşkulu mitinglerde halkımızla biraraya geldik. Miting kampanyasında bu tablo açıktı; bizim dışımızda hiçbir parti 81 ilde miting yapma başarısı göstermedi ve bu mitinglerimizin hepsi coşkulu geçti, hepsi katılımı yüksek bir şekilde cereyan etti. Burada da il başkanlarımıza, teşkilat mensuplarımıza, belediye başkanlarımıza, her birinize ve temsil ettiğiniz teşkilatlara teşekkürü bir borç biliyorum coşkulu bir kampanyayla bunu yürüttüğünüz için.
Şimdi herkesin bu seçim neticelerini doğru okuması lazım. Hepimiz muhasebe yapacağız, onun için bir aradayız. Hem Türkiye’nin siyasi geleceğini muhasebe edeceğiz, istişare edeceğiz, hem de partimizin bu siyasi gelecek içindeki yerini, konumunu, öncü konumunu ve liderlik pozisyonunu bir kez daha teyiden burada konuşacağız. Birincisi; bu demin de söylediğim gibi hangi istatistikler alınırsa alınsın, hangi perspektiften bakılırsa bakılsın yegane Türkiye partisi AK Parti’dir, bunun altını çiziyorum, yegane Türkiye partisi AK Parti’dir. Hani bir partinin sloganı vardı Türkiyelileşme diye, onlar daha Türkiyelileşme sürecinde, başka partiler bölgesellikten çıkma sürecinde, ama Türkiye’nin ta kendisi AK Parti’dir, AK Parti’nin kendisi de Türkiye’dir.
Bizim bu ülkeyle olan aidiyet bağımızın ve temsil kabiliyetimizin açık bir şekilde tabloya yansımasını gördük. Yani biz 76 ilde milletvekili çıkardık, 56 ilde birinci olduk. 76 ilde milletvekili çıkardık, 56 ilde birinci olduk. Birinci olmadığımız illerde de ikinci partiyiz, nadiren bir-iki örnekte üçüncü parti konumunda. Ama genelde birinci parti niteliğini koruduk bütün illerde. Zaten seçim tablosu ekranlara yansıdığında da AK Parti’nin baskın karakteri bütün ülke haritasında açık bir şekilde ortaya konmuştur. Biz 56 ilde birinci olurken, Ana Muhalefet Partisi 10, Milliyetçi Hareket Partisi 1, HDP 14 ilde birinci parti oldu. Başka bir perspektiften baktığımızda; biz 5 ilde milletvekili çıkaramadık, Ana Muhalefet Partisi 37 ilde milletvekili çıkaramadı. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrasında aldığı oran itibariyle de, temsil kabiliyeti itibariyle de herhalde başını iki elinin arasına alıp bu haritaya doğru bir şekilde şöyle bakıp hatta haritayı çalışma masasının veya salonunun en görünür yerine koyup tekrar tekrar bakması lazım, tekrar tekrar. 37 ilde temsil edilmeyen bir partinin ülkeyi idare etme iddiası olamaz, 37 ilde temsil edilmeyen bir partinin Ana Muhalefet Partisi görevi yapamaması da söz konusu. Zaten seçimlerden çıkan bir sonuç da şudur ki; Ana Muhalefet Partisi boşluğu var bu memlekette, onun için başka arayışlar içine girildi. Alternatif bir siyasi perspektif geliştirmek yerine Türkiye’de 4. parti üzerine yığınak yaparak acaba birinci partiyi, iktidar partisini yıpratabilir miyiz gibi bir çaba içine girmesinin sebebi de bu tablodur. Tabii oranlara ayrıca geleceğim, ama 37 ilde temsil edilmemiş olması çarpıcıdır.
Yine Milliyetçi Hareket Partisi 34 ilde temsil edilmiyor, milli birliği koruma iddiasındaki bir partinin 34 ilde temsil edilememesi bizatihi onların göz önüne alması gereken bir konudur.
Seçimlerin başarılı partisi gibi lanse edilen HDP ise 55 ilde temsil edilemiyor ve Türkiyelileşme sürecinde kat edecekleri epeyi uzun bir mesafe var. Ümit ederiz bu Türkiyelileşme sürecinde samimi tavırlarını gösterirler ve şiddete karşı, teröre karşı açık bir mesafe koyarlar. Türkiye’de demokrasinin teminatı AK Parti 12 yıl içinde yaptığı demokratikleşme reformlarıyla açık bir şekilde ortadayken, sanki Türkiye’de demokrasi ve bu yolla elde edilecek kazanımların terörle arasına irtibatını kesmeyen, terörle arasına mesafe koyamayan bir parti üzerinde bazı aydınların yürüttüğü, yurt dışı çevrelerin yürüttüğü kampanyaya da ayrıca dikkatleri çekmek isterim.
Özetle, AK Parti açısından temsil kabiliyeti en yüksek, toplumun kılcal damarlarına kadar ve her ilde mevcudiyetiyle toplumu temsil kabiliyeti en yükse parti elan ve gelecekte de AK Parti ve AK Parti olacaktır.
Bunu şunun için zikrediyorum: Bazı çevreler öyle bir psikolojik ortam oluşturmaya çalışıyorlar ki sanki AK Parti’nin ve teşkilatlarının üzerinde bir şekilde karamsarlık, psikolojik bir operasyonla AK Parti’nin Türkiye üzerindeki iddialarının sonucuna gelindiği gibi bir kanaat, AK Parti dönemi bitti diye birtakım başlıklar atanlar şunu bilsinler ki; bu tablo AK Parti’siz bir Türkiye siyasetinin imkansızlığını bir kez daha ortaya koymuştur. Ve AK Parti bugün de, yarın da, yakın ve uzak gelecekte de Türk siyasetini yönetmeye, Türk siyasetini yönlendirmeye devam edecektir.
Bunu oranlar itibariyle baktığımızda şu anda yüzde 40.87 oranla en yakın rakibimize yüzde 16,5-17 oranında fark atmış durumdayız. Muhalefet partilerinin biraraya geldiğinde bir ve ikinci parti, onları da geçen bir performanstır bu takriben. Bu da şunu bize gösteriyor: Türkiye’de seçim kampanyaları bir alternatif oluşturmak üzerinden değil de Türkiye’yi 12 yılda bir başarı hikayesine götürmüş bir kadroyu zaafa uğratabilme çabası üzerinden yürütülmüştür. Ama bilsinler ki teşkilatlarımız dimdik ayaktadır, AK Parti dimdik ayaktadır, 258 kişilik çok sağlam bir grubumuzla da bizi zaafa uğratmak, bizi sekteye uğratmak bir an dahi tereddüde düşürmek imkansızdır. Bunu herkes bilmeli ve bu şekilde görmelidir.
Yine şu anda aldığımız oy oranı itibarıyla da 1960’dan bu yana sadece 4 kez, bizim AK Parti iktidarları hariç, sadece 4 kez yüzde 40 geçilebildi, sadece 4 kez, 65 seçimlerinde, 69 seçimlerinde Adalet Partisi, 77’de çok düşük katılımla CHP yüzde 41 ve 83’te rahmetli Özal’ın liderliğinde Anavatan Partisi. Yani CHP’nin son 55 yıl içinde tarihi zafer diye andığı 77 seçimleri tek başarı hikayesi, birinci çıktı, şu anda bizim ulaştığımız çizginin altındadır. Dolayısıyla, Türk siyasetinin genel çizgisi itibarıyla da elhamdülillah aldığımız oy oranı 1960 sonrası dönemin en yüksek oy oranlarından biridir ve bu konuda da AK Parti’nin hem birinciliği, hem de Türk siyasi hayatı içindeki belirleyici rolü kesinlikle tartışma konusu değildir.
Peki, bütün bu tablo çerçevesinde bizim de değerlendirmemiz gereken hususlar var mı? Kesinlikle var arkadaşlar, onun için istişare yapıyoruz. Türk siyaseti içinde başarılı olmak, diğer partilere yüzde 16-17 fark atmış olmak iç muhasebe yapmamıza engel değildir, aksine daha güçlü bir AK Parti için kendi iç muhasebemizi de yapmak durumundayız. Onun için sürekli arkadaşlarımızla hem genel merkezde istişare yapıyoruz, şimdi sizlerle, Türkiye’nin bütün katmanlarına, her AK Parti teşkilatına ulaşacak şekilde de istişarelerimizi sürdüreceğiz. Sadece Ankara’da yapmayacağız istişareleri, her ilde, her ilçede sizlerin liderliğinde istişareler yapılmasını istiyorum. Eğer oy oranımızda bir düşme olmuşsa, kendi oy oranlarımızla karşılaştırdığımızda da biz yüzde 34,5 ile iktidara geldik 2002’de ve yüzde 38,5 gibi bir oyla da 2009’da benzer bir iç muhasebe ihtiyacı hissedildi, 2004’te yüzde 41 civarında oyumuz vardı, ama 2007 ve 2009 seçimlerindeki üstün başarımızı tekrar yakalayabilmek ve buradaki düşüşü de doğru okumak, doğru dersler çıkarmak durumundayız. Geçen sene göre de, 2014 mahalli seçimlerine göre il genel meclisinde yaklaşık yüzde 2, diğerinde 3,5 bir düşme trendi varsa arkadaşlar, hepimizin bunu değerlendirmesi lazım.
Günlük hayatta da, siyasette de özgüven önemlidir, iyidir, şarttır, özgüvenimizi güçlü tutacağız, kimsenin bu özgüvenimizi sarsmasına izin vermeyeceğiz, ama kibir asla olmayacak. Ne millete kibir göstereceğiz, ne de değerlendirmeleri yaparken irrasyonel bir şekilde var olan bir mesaj, milletin vermek istediği bir mesaj varsa bu mesajı görmezlikten de gelemeyiz; işte istişaremizin ikinci boyutu.
Birinci boyutu, Türk siyasetini doğru okumak ve doğru okuduğumuzda objektif veriler dahi AK Parti siyasetin hem omurgası, hem Türkiye’nin geleceği olduğunu ortaya koyuyor.
İkincisi de, biz kendi iç muhasebemizi yaparken açık yüreklilikle istişarelerimizi sürdürmek ve yüzde 41 oy oranından önümüzdeki seçimler ne zaman olursa olsun inşallah tekrar yüzde 50’liler bandına en az çıkartacak şekilde kendi iç değerlendirmelerimizi yapmak bir zarurettir.
Dolayısıyla, milletimizin verdiği mesajlar hem Türkiye genelinde, hem bölgeler bazında, hem de il il tetkik edilecek, objektif araştırmalarla ortaya konacak ve bu çerçevede de AK Parti’nin 12 yıllık büyük bir başarı hikayesinden sonra süreklilik içinde yenilenerek yola devam etmesi alınması gereken her türlü tedbiri de almakta hiç tereddüt göstermeyeceğiz.
Dünyada çok az örneği vardır, 12-13 yıllık bir iktidardan -süreklilik içinde gelen bir iktidar Avrupa demokrasilerinde bir-iki nadir örneği var- sonra hala yüzde 40’ların üzerinde bir seçmen desteğine sahip olmanın kendisi bir başarıdır, ama biz bununla yetinmeyeceğiz.
Yapacağımız şey şudur: Bir, özgüvenimizi ayakta tutacağız, sizlerden özellikle ricam odur. Hiçbir şekilde hiçbir AK Parti mensubunun yapılmak istenen psikolojik algı operasyonu karşısında yeis ya da karamsarlık içinde olmasını istemiyorum, başımız dik olacak, çünkü Türkiye’nin başı dik insanlara ihtiyacı var. 12 yıl içindeki başarımız başımızın dik, alnımızın ak, siyasetimizin vakur olması sayesindedir.
Soğukkanlı bir şekilde değerlendirirken Türkiye’nin ve sadece AK Parti teşkilatları bağlamında değil, milletimizin genelinde de herhangi bir karamsarlık oluşmasına izin vermeyeceğiz. Bu çerçevede de 2-3 gündür yaptığımız istişareler, bugün de sizinle yapacağımız istişarelerin açık bir şekilde gösterdiği bir tablo daha var ki, dün MKYK’da da bu konuyu ele aldık, Türkiye’nin istikrarının, huzurunun, barışının teminatı AK Parti’dir, dolayısıyla bundan sonraki siyasetin belirleyici aktörü olmak hasebiyle de biz hiçbir alternatifi, hiçbir ihtimali devre dışı bırakmadan bugünkü siyasi realiteler içinde hangi adım atmak gerekiyorsa bunu atacağız.
Dün bir vesileyle bir televizyon mülakatında da ifade ettiğim gibi, biz kapıları hiçbir zaman kapatmadık, siyaset kapılarını hep açık tuttuk, millete karşı da gönül kapımızı açık tuttuk. Bu çerçevede daha ilk geceden başlayarak siyasi kapıları kapatanların tekrar bir değerlendirme yapmaya ihtiyaçları var. Herkesle oturur konuşuruz, siyasi ve ahlaki ilkelerimiz açıktır, bu konuşmalar neticesinde ülkemiz için en doğru olan neyse bunun gereğini yaparız.
AK Parti’de yerleşmiş bir ahlaki ilke var, her birimiz için şahsi düşüncemizden, beklentilerimizden, çıkarlarımızdan daha önemli olan, partimizin geleceğidir, partimizin bütünlüğüdür, birliğidir. Partimizden de daha önemli olan ülkemizin birliğidir, çünkü partimiz ülkemiz için vardır, bizler ise hem partimiz, hem ülkemiz için çaba sarf ediyoruz. Dolayısıyla, ülke çıkarlarının bugün korunmasının en önemli şartı, AK Parti’nin merkez omurga partisi olarak ayakta olması, dimdik durması ve Türkiye’ye biçilmek istenen gömleklere karşı kendi kaderimizi çizecek bir kararlılıkla yoluna devam etmesidir. Hiç kimsenin bu ülkeye gömlek biçmesine izin vermeyiz, hiç kimsenin şu veya bu başkentte oturarak, şu veya bu kapalı kapılar ardında şu veya bu koalisyon modeli üzerinde Türkiye’ye yeni bir gömlek biçmesini istemeyiz. Bizler koalisyonun 70’li ve 90’lı yıllardaki örnekleri dolayısıyla Türkiye için uygun olmadığını hem Sayın Cumhurbaşkanımız, hem ben, hem de bütün teşkilatlarımız anlattı, hala da aynı kanaatteyiz. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için mutlaka istikrarlı bir tek parti iktidarının gerekliliğine, zaruretine inanıyoruz.
Yine Türkiye’de bugünkü sistemle yürümenin zor olduğu da açık bir şekilde ortada, sistem değişikliği ve anayasa değişikliğine de inancımız tam. Ama öbür tarafta da ortada var olan siyasi vakayı da göz önünde bulundurarak son derece realist, rasyonel b vakadan tekrar Türkiye’yi aydınlık ufuklara çıkarak ve istikrarlı bir Türkiye tablosuna çıkaracak çözüm yolarını da ancak ve ancak AK Parti bulabilir. Onun için bütün değerlendirmelerimizde hem özgüvenimiz yüksek tutarak, hem de Türkiye’nin siyasi gerçekliği üzerinde olabilecek alternatifleri göz önünde bulundurarak yolumuza devam etmeye kararlıyız. Her ne surette olursa olsun bugün AK Parti’nin 258 milletvekili, ki hepsi sağlam ve testten geçmiş arkadaşlar, Meclisteki mevcudiyeti Türkiye’deki siyasi istikrarın da, geleceğin de en önemli teminatıdır.
Dolayısıyla sizlerden talebim; bir, özgüvenimizi yüksek tutacağız.
İki, burada yaptığımız istişareler doğrultusunda Türkiye’nin önünü açacak perspektif konusunda illerimizde, yerel teşkilatlarımızda gerekli istişareleri yapacağız.
Üç ve en önemlisi, teşkilatlarımızı diri ve dinamik tutacağız.
Teşkilatlarımızın son 2 yıl içinde 3 seçimden geçtiğini biliyoruz. 2014 mahalli seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçim, arada bir de teşkilat yenilenmeleri oldu, kongrelerimiz oldu. Ama sizler ki her biriniz bulunduğunuz yerde lidersiniz, her biriniz bulunduğunuz ilin sorumlularısınız, bulunduğunuz gençlik ya da kadın kollarının ya da belediye teşkilatının öncüsüsünüz, liderisiniz, bize her şey yakışır, ama yorgunluk ve yeis asla yakışmaz.
Gördünüz 81 ilde büyük kampanya yürüttük, Pazar gecesi tablo ortaya çıktı, Pazartesi günü saat 11’de MYK, Bakanlar Kurulu toplandı, ki o günden bugüne de gece yarılarına kadar süren iç istişaremizi yapıyoruz. Millet aşkıyla yola çıkanlar yorulmazlar, kendi çıkarları için yola çıkanlar yorulurlar. Millet aşkıyla yola çıkanlar herhangi bir şekilde başkalarının ürettiği karamsarlık ortamına girmezler, psikolojiyi kendileri yönetirler, teşkilatı kendileri yönetirler ve teşkilatlar üzerinden oluşan AK Parti grubuyla da Türkiye’yi kendileri yönetirler. Biz dışarıdan ithal bir formül üzerinde de kurulmadık, dışarıdan ithal edilen psikolojilere de mahkum olmayız. İktidarımız açık ve net bir şekilde muktedir olma kudretimiz hem teşkilatlarımızdadır, hem de Türkiye’nin geleceği bağlamında da bütün Türkiye sathında da bundan kimsenin tereddüdü olmamalıdır.
Bir başka önemli teşkilatlarımızdan beklentimiz, milletle temasımızı tekrar ve derinden, kılcal damarlara kadar kurmak. Ki yapacağımız araştırmalar, sizden gelecek feedback’ler, birtakım veriler ışığında bu konuda genel bir değerlendirme de yapacağız. Ama döndüğünüzde Ankara’dan illerinize, yapmamız gereken ilk şeylerden biri, yönetim kurullarıyla, gençlik, kadın kollarıyla, belediye başkanlarıyla, milletimizle yeniden ve daha güçlü bir şekilde buluşmanın yollarını, kanallarını, üslubunu tayin etmek ve mutlaka Genel Merkezi raporlandırarak yeni bir yürüyüşe başladığımız işaretini milletimize vermek.
Balkon konuşmasında söyledim, yarın yeni bir gündür, ya Allah Bismillah diyoruz. Biz her gün sabah Bismillahla başlarız, her yola Bismillahla çıkarız. Şimdi de sizlere talimatımız ve MKYK’da aldığımız karar da budur, Bismillah deyin ve yeni bir yola çıkmak üzere kolları sıvayın. Ne neticede olursa olun, o Kuvayi Milliyede de yer almış güzel bir şeydir, tevekkelna deriz, tevekkül ederiz, ne netice olursa elhamdülillah deriz, sonra da o neticeyi doğru okur, varsa o neticeden alınacak dersler çıkartır tekrar yola Bismillah der devam ederiz.
Bu bağlamda da Türkiye’deki gelişmelerle ilgili her senaryoya açığız, bunu da sizler üzerinden bütün milletimize bir mesaj olarak iletmek isterim. Pazartesi günü için, AK Parti büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş, hele hele anayasa çoğunluğuyla iktidara gelmiş olsaydı, Pazartesi sabahı için kaos çıkarma planları hazır olan çevreler vardı hem içeride, hem dışarıda. Şunu yapacaklardı dışarıda: Burada şaibeli bir seçim var diyeceklerdi, içeride de Gezi olayları gibi ya da 6-7 Ekim olayları gibi provokasyonlarla Türkiye’de bir kaos çıkarmak isteyenler olacaktı, biz ona da hazırlıklıydık.
Şimdi farklı bir tablo içinde bütün bu argümanlar ellerinden alındıktan sonra, bu sefer de AK Parti içinde birtakım kanaatlere oynamak isteyenler çıkacaktır, hep beklentileri bu oldu 12-13 yıl içinde. Her engelle karşılaştığında AK Parti acaba, ta bu 1 Mart tezkeresinden, o günlerden başlayan bir şey, acaba AK Parti içinde farklı kanaatlerle bir parçalanma yaşanır mı? Şimdi bu kanaat içinde olanlar, bizim aramıza nifak sokmak isteyenler, farklı yollarla birtakım çevreler üzerinden AK Parti’yi dönük bir çaba içinde olanlar bilsinler ki, AK Parti geçici, konjonktürel bir parti değil kalıcı ideallerin oluşturduğu tarihi yürüyüşün bugünkü adıdır ve bu yürüyüş kim ne derse desin menzile ulaşana kadar da devam edecektir.
Ama şunu da gördük ki bu da önemli bir derstir: Siyaset rehavet ya da yorgunluk kaldırmadığı gibi, siyaset fazla bir emniyet içinde farklı gelişmelere kapalı olmayı da kaldırmaz. Her an teyakkuz halinde olmamız lazım. Son 12-13 yıldır çalışma azmiyle teyakkuz halindeydik. Bize karşı kurulan hilelere, desiselere karşı teyakkuz halindeydik. Şimdi de aynı teyakkuzu sürdürürken en önemli hususlardan birine başta dikkat çektiğim hususa tekrar gelerek ifade etmek istiyorum. AK Parti’nin siyasi denklemin dışında kaldığı bir tablo ki böyle bir şey söz konusu değil, ama muhayyel olarak düşünülse bile, Türkiye’nin etnik ve mezhep temelli bölünmeyle siyasetin tanımlandığı bir tabloyu ortaya çıkartır. Bizim dışımızdaki partilerin bölgesel mevcudiyetleri, konjonktürel mevcudiyetleri, etnik ve mezhep referansları açık bir şekilde Türkiye’nin Iraklılaşma, Lübnanlılaşma gibi bir senaryo tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye’nin etrafında bir ateş çemberi var. Bu ateş çemberinin içinde Türkiye eğer bugün milli birliğini, toprakları içinde, sınırları içindeki huzurunu koruyabilmişse hiç, burada işte hiçbir şekilde tevazu göstermeden, her yerde tevazu gösteririz ama iddiamızla göstermeyiz, söyleyebiliriz ki; 12 yıllık AK Parti iktidarı bütün bu olumsuz senaryoları engelleyen yegane faktördür.
İşte şimdi de bu puslu havalarda bir koalisyon hükümeti üzerinden ya da AK Parti’nin etkisini kaybetmesi gibi bir senaryo üzerinden Türkiye’yi çevre ülkelerde görülen etnik ve mezhebi parçalanmalara, bölgesel parçalanmalara götürmek isteyen dış veya iç çevreler varsa onlar da bilmelidirler ki; biz hangi konumda ve nerede olursak olalım AK Parti teşkilatları 81 ilde dimdik ayakta iken, toplumun her kesimine Türk-Kürt, Sünni-Alevi ve Balkan muhaciri, Kafkas muhaciri, ne kökenden gelirse gelsin her vatandaşımıza ulaşmışken bu senaryoların uygulanmasına kesinlikle izin vermeyiz. Nerede ve hangi konuda olursak olalım.
O zaman değerli arkadaşlar, bizim bu teşkilatlarımızdaki bütüncül karakteri, toplumun her kesimini kucaklayıcı karakteri, toplumun bizim dışımızda düşünen, bize oy vermemiş kesimlerine dahi açık kanallarımızı sağlam tutmamız gerekiyor.
Biz oy veren her vatandaşımıza müteşekkiriz. Bir vesileyle ifade etmiştim, yine salonda da ifade ettim. İki kategoriyi biz siyasette görürüz, oranlarla düşünmeyiz. Bir; bugün AK Partiye oy verenler. İki; yarın veya ilk seçimde AK Parti’ye oy verecek olanlar, hala öyle bakıyoruz ve böyle bakmaya devam edeceğiz. Çünkü bizim siyasetimiz gönül siyasetidir, her gönüle girme siyasetidir. Toplumun içinde herhangi bir kesimin, herhangi bir bölgenin dışlanmasına, ötekileştirilmesine veya kendi mahallerine insanların sığınarak diğer mahallelerden, diğer kesimlerden kopmasına izin vermeyeceğiz, buradan bütün teşkilatlarımıza bir seferberlik talimatı veriyoruz. Döneceksiniz ve bulunduğunuz illerde yarından itibaren herkesle konuşacaksınız, herkesle selamlaşacaksınız ve teşkilatlarımızı diri tutma yanında illerde ve illerden başlayarak bütün Türkiye’de bütünleştirici kuşatıcı bir üslup, bütünleştirici ve kuşatıcı bir siyasetle Türkiye’nin geleceğinin AK Parti’de olduğunu bir kez daha göstereceğiz.
Bu istişareleri yapmaya devam edeceğiz. Hepimizin farkında olmamız gereken husus; 12-13 yıllık derin tecrübelerden sonra, ama bu tecrübeler dışında ola ki bazı hatalar, eksikler varsa bunları da göz önüne alarak AK Part’yi yenileyerek yeni Türkiye’yi kurmak; hedefimiz budur. AK Parti yenilenecek, yeni Türkiye kurulacak. Bu yenilenme, süreklilik içinde getirdiğimiz bütün değerleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın Kurucu Genel Başkan ve lider olarak başlattığı bütün sağlam temelli gelenekleri devam ettirmek, ama şartlar neyi gerektiriyorsa onu yapmak ve yeni Türkiye için yenilenerek, güçlenerek yola devam edecek AK Parti kadrolarını tahkim etmek.
Sizler yoğun bir seçim kampanyasından çıktınız, ama elhamdülillah gözlerde bir yorgunluk görmüyorum. Çok geniş bir cephenin saldırılarına maruz kaldık hem kampanya öncesi, son 2 senedir aslında 13 Mayıs’ından bu yana her türlü provokasyonla saldırılarına maruz kaldık. Seçim sonrası yine saldırılarına maruz kalmaya devam ediyoruz. Ama gözlerde yorgunluk görmediğim gibi gönüllerde de hiçbir yorgunluk görmüyorum.
Bize dönük her operasyon, her psikolojik operasyon ya da saldırı bir tek şeyle sonuç verir. İnancımızı, kararlılığımızı güçlendirir, adımlarımızı daha sabit bir şekilde toprağa basmamızı sağlar. Ufkumuza doğru bakışımızı da daha da perçinler. Bu konuda sizlere güveniyorum. Allah yolumuzu hayır, menzilimizi hayreylesin inşallah.
Allah yar ve yardımcımız olsun.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts