Determination…
26 Eylül 2014 Cuma
Şartlar benzer olursa, büyük ihtimalle neticeler de birbirlerine benzermiş. Devletin piyasa aktörlerine verdiği garantilerde de genellikle böyle oluyor. Devlet-i Aliye’yi, hem de yabancılara verilen bu tertipteki garantiler batırmıştı…
Osmanlı’nın çöküş sürecindeki İzmir, yavaştan başlamıştı gavurlaşmaya. 1800’lü yılların ortalarına doğru tezgah kurmuş İngiliz tüccarlarının sayısında hızlı bir artış görülür. Bu tüccarlar isterler ki, İngiltere’den getirdikleri malları Egenin içlerine doğru pazarlasınlar. Osmanlı Devleti’ne dayatırlar;
‘Sen izin ver, on para harcama, biz yapalım’. İzmir-Aydın demiryolu yapılır. İngiliz malları da, demiryolu üzerinden Anadolu’ya yayılır. Devlet-i Aliye’nin Müslüman tebeası siftahsızlıktan kepenklerini indirir…
Amma bu arada çeşitli sebeplerden İngiliz demiryolu şirketi iflas tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, imtiyazı veren Osmanlı hükümeti, kalkınma ve iktisadi gelişme aşkına ilave yardımlarını da esirgemez…
‘70 km.lik ilk bölümü için şirket sermayesinin % 6’sı kadar İngiliz demiryolu şirketine elli yıllık kâr garantisi verilir’…
xxxxxxxx
Deniz Baykal’ın popülerliği üzerindeki günlerin birinde Meclis Genel Kurulu’nda bir toplantı ve tartışma… Muhalefetten bir mebus, Yuvacık Barajı hakkında konuşur. Doğru ise, Osmanlı’nın sonu Türkiye’ye modeldir. Değilse, gühanı vebali, konuşan vekil, Nihat Ergün’ündür. Der ki;
‘Yabancı kredi karşılığı bu baraj ihale ediliyor. 700 milyon dolarlık kısmı krediye veren İngiltere’de kalıyor. Kum dahil, bütün malzemeler İngiltere’den alınıyor. Ayrıca 140 milyon metreküpsu için de hazine üzerinden satın alım garantisi veriliyor. Üstelik, 15 yıl geri ödemeli. Bu suyun parasını Hazine hâlâ ödüyor. Böylece bu barajın maliyeti 450 milyar dolara çıkıyor’…
200 milyon dolara mal olacak baraj için, 450 milyar dolar ödeniyormuş…
Kim ve nasıl ödüyor, günahı vebali kimin?..
Xxxxxxxxx
Gezicilere isyancı çapulcular dedik. Gezici taifesinin de kendilerine kızılmasına hak vermeleri gerek. Aslında hareketlerinde haklılık payı yok değil. Yanlış ata oynamanın karşılığıdır kendilerine kızılması. Çevreye kör baktılar, gökdelenleri, kuleleri göremeyip, parktaki ağaç dallarına takıldılar. Yazık ettiler bir çuval incire…
Xxxxxxxxx
Haber doğru ise, kıyamet ufkun karanlığında ışıyor..
Milletin cebinden tek kuruş çıkarmadan Yap-işlet-devret usulüyle Kütahya’da büyük bir havalimanı yaptırmışız. İhaleyi alan vatansever bir işadamımızı, Hazine adına 900.000 adet bilet satın alma garantisiyle teşviklemişiz. Osmanlı’nın İngiliz demiryolu şirketini konşimento garantisiyle teşviklediği gibi. Osmanlı bölünmüş, batmış, kime ne!..
Uçaklar inip kalkmaya başlamış ilk yılın sonunda 100,000 civarında yolcu bilet alıp uçmuş. Meydanın işletmeciliğine de başlayan inşaat şirketi bakmış ki, zarar ediyor, dayanmış garantör devletin kapısına…
Küsüratsız yuvarlak rakamlarla, ‘900.000 bilet alacaktın almadın, Ben sattım 100,000. Aradaki fark, 900-100= 800,000 adetlik yolcu bileti karşılığı. Öde bakalım kanuni hakkımı’…
Lehdar şirketin milletin nafakasından talep ettiği garanti tazminatı ilk yıl için dört milyon euro…
Hükümet, işletmeciye verdiği bu garanti borçlanmasının karşılığını nereden budayacak…
Devlet-i Aliye, Demiryolu şirketine yüklendiği garanti borcunu budayamayınca, Sevr ile batırıldıysa, devamı olan Cumhuriyet, bu kez de IŞİD batağında taksimata uğrar mı?..
Hastalığı kronikleşmiş raporlulara, her ilaç alımı için reçete mecburiyetiyle hazineye de ayrıca muayene katılım payı ödemesi emredilmiş. Bu emir Taksimat demirini kesebilir mi?..
kaynak: http://www.yeniakit.com.tr