Showing posts with label Ariel Şaron hayatını kaybetti. Show all posts
Showing posts with label Ariel Şaron hayatını kaybetti. Show all posts

Sunday, 12 January 2014

Ariel Şaron hayatını kaybetti

Ariel Şaron hayatını kaybetti

Ariel Şaron hayatını kaybetti

8 yıldır komada kalan İsrail'in eski Başbakanı Ariel Şaron hayatını kaybetti.
Son güncelleme: 11 Ocak 2014 14:35 Mynet haber bugün 4.330.891 defa, bu haber 65.007 defa okundu.
Dün, İsrail'in önde gelen gazetelerinde, eski başbakan Ariel Şaron'un durumunun daha da kötüye gittiği yönünde haberler yer almıştı.
İsrail'in 11. Başbakanı Ariel Şaron'un 2001-2006 yılları arasında üstlendiği başbakanlık görevi, felç geçirmesinin ardından sona ermişti. 85 yaşındaki Şaron, 4 Ocak 2006'da geçirdiği beyin kanamasının ardından komaya girmişti.
SABRA VE ŞATİLLA KATLİAMLARININ SORUMLUSU
16 Eylül 1982 tarihinde İsrail yanlısı milisleri Batı Beyrut'ta Sabra ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarını basarak çocuklar dahil binlerce (700 ile 3500 arasındadır) kişiyi katlettiler. Sabra ve Şatilla katliamı katliamında İsrail'in eski Başbakanlarından olan Ariel Şaron'un rolü olduğu ortaya çıkmıştı.
ARİEL ŞARON KİMDİR?
Ariel Şaron (d. 26 Şubat 1928), İsrail devletinin başbakanlığını yapmış bir siyasetçidir. İktidardaki Kadima Partisi'nin kurucusu ve ilk lideriydi. Likud Genel Başkanı Ariel Şaron, Rakibi Barak gibi asker kökenli olan Şaron, orduya 14 yaşında girdi. Ariel Şaron, ordu bünyesinde özel komando birliği kurarak ülke güvenliğinin korunmasında etkin görev üstlendi. Şaron, askerliğinin yanında Tel Aviv Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi gördü. Ehud Barak'ın da katıldığı 1967'deki 6 Gün Savaşı'nda yer alan Şaron, 1972'de ordudan ayrıldı. Aradan 1 yıl geçmeden 6 Ekim 1973'de, Mısır'ın tüm Sina Yarımadası'nı aldığı büyük zaferiyle sonuçlanan, İsrail'in en büyük dini bayramına denk gelen Yom Kippur Savaşı'nda orduya geri çağrıldı. Knesset'e 1973'te seçilen Şaron, 1 yıl sonra istifa ederek dönemin Başbakanı İzak Rabin'e güvenlik danışmanı oldu.& Şubat 2001 tarihinde yapılan Başbakanlık seçimini rakibi Ehud Barak'a karşı yüzde 60'ı aşkın oyla kazandı.Ancak oranın bu seviyede olmasında katılım oranın düşüklüğü de önemli bir etken.İsral seçimlerine seçmenlerin yüzde 40'ı katılmadı. Ariel Şaron 1982 yılında Lübnan İç Savaşı sırasında İsrail'in Savunma bakanı olarak görev yapmaktaydı. Gözlemciler İsrail'in gözleri önünde gerçekleşen Sabra ve Şatilla katliamından Ariel Şaron'u sorumlu tutmuşlardır. Ariel Şaron'un 2000 yılında Kudüs'teki El Aksa camii'ne polis koruması altında yaptığı ziyaret ve verdiği demeç Filistin'lilerin 2. İntifada (ayaklanma)'yı başlatmalarına neden oldu ve bir provokasyon olarak görüldü. “Lübnan Kasabı” lakaplı İsrail Başbakanı Şaron, 12 yıllık hayalini gerçekleştirmek istiyor. Gazze Şeridi'ni işgal edeceğinin ilk sinyallerini 1989'da yazdığı kitapta verdi İsrail'in Gazze Şeridi'ni 24 saatliğine işgal etmesinin yankıları sürüyor. Dün sabah sona eren işgalin ardından İsrail'in Gazze Şeridi'nde bir güvenlik hattı oluşturma ihtimali belirdi. Çünkü bugün İsrail Başbakanı olan Ariel Şaron, 1982'de dönemin Savunma Bakanı'yken Güney Lübnan'a girip güvenlik hattı oluşturmuştu.
Sabra ve Şatilla Katliamı nasıl gerçekleşti?
Sabra ve Şatilla insanlık tarihinin şahit olduğu katliamların en vahşilerinden sadece biridir. Katliamlarda hayatını kaybedenlerin sayısı 3500 olarak ifade edilse de cesetlerin çoğunun toplu mezarlara gömülmüş olmasından ve parçalanmış cesetlerin yıkıntılar arasında kaybolmasından dolayı hiçbir zaman net bir sayıya ulaşılamadı. 

16 Eylül tarihi Sabra ve Şatilla katliamının yıldönümüdür. Bu katliam, 16 Eylül 1982 tarihinde Beyrut’ta Sabra ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarının basılarak çoluk, çocuk, kadın, yaşlı binlerce kişinin katledilmesi olayıdır.

Bu katliamın birinci sorumlusu 2006’dan beri komada olan İsrail’in eski Başbakanlarından Ariel Şaron'dur. Ariel Şaron'un bir insan kasabı olduğunu bütün dünya biliyordu. Şaron, iş başına gelmesinin hemen ardından Filistin halkına karşı uygulanan şiddet vahşeti artırmaya çalıştı.

Aynen Sabra ve Şatilla katliamında yaptığı gibi kundaktaki bebeklerden ayakta zor yürüyen seksenlik ihtiyarlara kadar bütün herkesi katletme konusunda sınır tanımaz bir saldırgan tavır içine girdi. Bu amaçla "nokta vuruşu operasyonları" adı verilen açıktan devlet suikastları silsilesi başlattı.

KATLİAM FALANJİSTLERE İHALE EDİLDİ

Şaron, Sabra ve Şatilla katliamında Lübnan'daki İsrail işgal kuvvetlerinin başkomutanıydı. Katliamı planlaması için IDF adlı siyonist terör mekanizmasının şefi olan General Rafael Eitan'ı görevlendirmişti. Bu General Şaron'un emrinde ve güdümündeydi. Ama Şaron'la direkt irtibatını gizlemeye çalışıyordu.

General Eitan katliamın yürütülmesi ve organize edilmesi işini Lübnan'daki Hıristiyan Falanjistler adlı terör örgütüne ihale etti. O zaman bu terör örgütünün liderliğini Semir Ca'ca yapıyordu ve bu kişi İsrail işgal kuvvetlerinden alacağı siyasi ve maddi desteğin hatırına katliamı organize etme ve fiilen gerçekleştirme işini kabul etti.

O da katliamda görevlendirilecek Hristiyan falanjist militanları organize etme ve başlarında durarak katliam işini bizzat komuta etme görevini falanjist gaddar Eli Hubeyka'ya verdi. Eli Hubeyka adlı gaddar da etrafına topladığı Falanjist militanlarla katliam işini gerçekleştirdi.

Sabra ve Şatilla katliamı her ne kadar Lübnanlı Falanjist militanlar tarafından gerçekleştirilmiş olsa da o dönemde Lübnan'ı işgal altında tutan Siyonist işgal güçlerinin gözetiminde ve istekleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.

ORDUDAKİ GÖREVİNDEN AZLEDİLDİ

Bu husus Lübnan yönetiminin olayla ilgili tüm araştırmalarında belgelendiği gibi İsrail işgal devleti tarafından da itiraf edilmiş ve bu yüzden Ariel Şaron, İsrail işgal devleti ordusundaki görevinden azledilmiştir.

Ne var ki işgal devleti Şaron'un katliamdaki sorumluluğunu doğrudan bir sorumluluk olarak değil de "ihmal" olarak nitelemiştir. Oysa Şaron'un sorumluluğu sadece bir ihmal değil doğrudan katliamı planlama ve Falanjist militanlara ihale ederek gerçekleştirilmesini sağlama sorumluluğuydu.

Eğer öyle olmasaydı o zaman katliamın gerçekleştirildiği mülteci kamplarını sıkı bir gözetim ve denetim altında tutan İsrail işgal kuvvetlerinin haberi ve bilgisi olmadan böyle bir şeyin gerçekleştirilmesi mümkün olamazdı. Ama ne yazık ki o zaman iş olsun diye ordudaki görevinden azledilen Şaron daha sonra siyasi yollardan İsrail işgal devletinde çok daha etkili makamlara, başbakanlık koltuğuna oturmayı başarmıştır.

KATLİAM NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Sabra ve Şatilla katliamı, insanlık tarihinin şahit olduğu katliamların en vahşilerinden biridir. İşgalci Siyonist askerler 16 Eylül 1982 tarihinde Filistinli Mültecilerin kaldığı ve Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyinde bulunan Sabra, Şatilla ve Burc el-Beracine kamplarını buralarda ikamet edenlerin herhangi bir yere kaçmalarını önleyecek şekilde kuşatmaya aldılar.

Arkasından Lübnanlı Hristiyan Falanjist milisler Siyonist askerlerin gözetimi altında kamplara girerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler.

Lübnan hükümetinin açıklamasına göre bu katliamda toplam 991 kişi öldürüldü. Bunlardan sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. Saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden dolayı çoğunun kimliği tespit edilemedi.

SABRA VE ŞATİLLA TEK KATLİAMLARI DEĞİL

Siyonist güçlerin 1982 Lübnan işgali esnasında gerçekleştirdiği tek katliam Sabra ve Şatilla katliamı değildir. Başkent Beyrut'a havadan yağdırdıkları bombalarla bu şehirdeki yüksek binaları içinde kalanların üzerlerine yıktılar.

Bu işgalin ve saldırının gayesi sözde, o zaman Lübnan'a üs kurmuş olan FKÖ militanlarını oradan çıkarmaktı. Ama Siyonist vahşet Lübnanlı, Filistinli, gerilla, sivil, kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç ayrımı yapmadan herkesi kuşattı.

Ne var ki İsrail'in arkasında duran en önemli güç durumundaki ABD'nin yön verdiği dünyanın gözünde İsrail haklıydı! Çünkü kendisini rahatsız eden gerillaları oradan çıkarması gerekiyordu!

1982'de Sabra ve Şatilla katliamını gerçekleştiren işgalci Siyonistler Lübnan'ı hiçbir zaman rahat bırakmadılar. Başta çoğu kadın ve çocuk 108 kişinin öldürüldüğü Kana katliamı olmak üzere daha birçok katliam da Siyonistlerin Lübnan topraklarında gerçekleştirdikleri katliamlardandır.

İZLE, SİPER AL VE ÖLDÜR

Öte yandan Güney Lübnan topraklarında haksız bir şekilde tampon bölge oluşturarak buraya askeri yığınak yaptılar. Buradaki askeri üslerinden sürekli şekilde Güney Lübnan'ın sivil halkının üzerine bomba yağdırdılar.

Bu saldırılarda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan yüzlerce savunmasız sivil insan hayatını kaybetti. Örneğin 9 kişinin öldürüldüğü Sayda katliamında öldürülenlerin bazıları daha analarının kucaklarındaydılar. Bu küçük bebeklerin bazılarının kafaları atılan top mermileriyle kopmuştu.

Kana katliamını Şimon Peres, Sayda katliamını ise Netanyahu gerçekleştirdi. Bunların biri uzlaşmacı diğeri ise uzlaşmaz olarak gösterilenlerdi. Ama ikisinin de sicili saldırı, vahşet ve katliamlarla dolu. Filistin'de babasının arkasına sığınan Muhammed Cemal ed-Durre, Ehud Barak'ın döneminde ve yine onun emriyle: "İzle, siper al ve öldür!" ifadesiyle sloganlaştırılan çocuk izleme ve öldürme operasyonlarından birinde öldürüldü.

Üç aylık Ziyauddin et-Tumeyzi de "nokta vuruşu operasyonları"ndan birinde alnından vurularak öldürüldü. Barak uzlaşmacı, Şaron ise uzlaşmaz, katı tavırlı olarak tanıtılmaktaydı. Ama yaptıklarına, işledikleri cinayetlere baktığımızda bir fark göremiyoruz. Demek ki yok aslında birbirlerinden farkları! Ama biri uzlaşmacı görünerek diğeri de uzlaşmaz görünerek prim yapmaya, siyasi destek kazanmaya çalışıyor.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts