"Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Paralel Yapıya ilişkin önemli açıklamalar…"
“Diyanet’in bütün sivil dini yapılanmalara kucak açacağı bir dönemde yaşanan hadise, ülkemizin tarihi adına üzüntü vericidir.”
Diyanet İşleri Başkanlığı da tam da bu süreçte bütün sivil dini yapılanmalara kucak açmaya çalışırken bu hadisenin yaşanmış olması, bu ülkenin tarihinde üzücü bir hadisedir. İşin siyasi, hukuki ve dini, ahlaki yönü var. İslam bundan zarar görmesin diye bütün arkadaşlarımla birlikte gayret ettik. Biz önce işin o dini ve ahlaki veçhesiyle ilgilendik. Acaba ileri boyutlara taşınmaması, ailelerin bile bölünmesine yol açmaması, camide cemaati bölmemesi için neler yapabiliriz diye çırpındık. Maalesef o siyasi, politik, ticari yönü, o güç tutkusu öne geçti ve o 40 yıllık emek, bütün bu nesillere vaat edilen 40 yıllık emek heba oldu. O muhabbet fedaisi olarak gördüğümüz insanlar birden öfke fedaisi, husumet fedaisine dönüştü. Dolayısıyla bu, bu kurumun tarihinde en zor karşılaştığı hadiselerden bir tanesidir.
“Dini ve ahlaki açıdan doğruları söylemek zorundayız.”
Dini ve ahlaki açıdan bunun doğru olmadığını biz söylemek zorundayız. Birisi; eğer siz bir topluma sadakalarıyla, zekatlarıyla, himmetleriyle bir hareket, bir sivil dini yapılanma kurmuşsanız toplumla sizin bir taahhüdünüz vardır. Siz bu taahhüde uyacaksınız. Siz kendi ektiği pancarın parasının yarısını size veren insana siz eğer ben insanların ahlaklı, güzel yetiştirmek için bir iman hizmeti yapacağım diye söz vermişseniz bu söze sadık kalacaksınız. Daha sonra siz bunu ticarette, siyasette, politikada, uluslar arası siyasette bir güce dönüştürmeye kalkıştığınızda burada İslam dininin temel esasları ile bağdaşması mümkün olmaz.
“Bizim temel kaynağımız Kur’an ve Sünnettir. Hakikati bir insanın tekeline veremezsiniz.”^
Kur’an ve sünnet bellidir. Bizim temel kaynağımız Kur’an’dır ve Resulü Ekrem’in hayatıdır, sünnetidir. Siz hakikati bir insanın tekeline veremezsiniz. Biz dinimizi rüyalar üzerine bina edemeyiz. Biz kendi dini hayatımızı veya günlük hayatımızı birilerinin gaipten verdiği haberler üzerine bina edemeyiz. Cenabı Hakk Peygamberine bile gaybı sadece Allah bilir diyor. Bütün buralara girmekte zorlandı Diyanet, çok zorlandı.
“İhtilafın camiye girmesi İslam dünyasını ateşe çevirmiştir.”
Diyanet iki şeyde çok hassastır. Bir; İslam dini zarar görmesin. İki; bu ihtilaf camiye girmesin. İslam dünyasını ateşe veren şey, ihtilafın camiye girmesi ve insanların birbirine düşmesidir. Camiye girmemesi için elimizden gelen her türlü gayreti sarf ettik. Hutbelerle ilgili bütün spekülasyon bundan dolayı çıktı. Pek çok yerde bu tür provokasyonlar oldu. Ama Diyanet bağrına taş bastı, konuşması gereken çok önemli konular vardı. Din zarar görmesin, İslam zarar görmesin ve bu ihtilaf camiye girmesin diye konuşmadı.
“Yalan ve öfke yüklü iftiralar üzerinden ahlak ve fazilet mücadelesi verilemez”
Ahlak ve fazilet mücadelesi yalan üzerinden verilmez, öfke yüklü iftiralar üzerinden bir ahlak ve fazilet mücadelesi verilmez. Kardeşliğin bitmemesi için elimizden gelen her türlü gayreti sarf ederiz. Bu topraklarda hala bu ülke dünyada acılar çeken bütün insanların umududur, dünyadaki bütün mazlumların umududur. Ve bu kurum, bu müessese de dünyadaki bütün kendisini mazlum hisseden Müslüman azınlıkların da kimliğini, Müslümanlık kimliğini yeniden inşa etmeye çalışan bütün kardeşlerimizin de müessesedir, kurumudur. Bütün kardeşlerimizi ben sözlerimi, kelimeleri yine özenle seçiyorum; çok büyük acılar yaşandı, gerçekten bu cübbe ateş oldu. Ama bilhassa bu konuyu samimi, emek vermiş bütün kardeşlerimizin yeniden düşünmesini istiyorum. Hatta bu harekete öncülük yapan, öncülük yapmaya devam eden bütün insanları yeniden bütün bu olup bitenler üzerinden yeniden tefekkür etmeye, bu milletin 40 yıllık emeğini heba etmeye hakkımız var mıydı demeye davet ediyorum.
Siyasi ağır tartışmalarda pek çok konu var, o konularda Diyanet İşleri Başkanı neden konuşmadı diye bize pek çok itirazlar gelir. Diyanet İşleri Başkanlığı bir tashih kurumu değildir. Yani her siyasetçinin, herkesin yanlış bir ifadesini düzelten, hemen ona cevap veren, bir kurum değildir. Ne zaman biz cevap veririz? Toplum bize eğer toplumda bir makes bulur, toplum bize bunu sorarsa biz o cevabı veririz. İslam’ın şiarı denilebilecek, İslam’ın simgesi olabilecek İslam’ın izzetini hafife alan, İslam’ın şiarını çiğneyen herhangi bir ifadeden dolayı biz bunun doğru olmadığını söyleriz.
“Dini ve ahlaki açıdan doğruları söylemek zorundayız.”
Dini ve ahlaki açıdan bunun doğru olmadığını biz söylemek zorundayız. Birisi; eğer siz bir topluma sadakalarıyla, zekatlarıyla, himmetleriyle bir hareket, bir sivil dini yapılanma kurmuşsanız toplumla sizin bir taahhüdünüz vardır. Siz bu taahhüde uyacaksınız. Siz kendi ektiği pancarın parasının yarısını size veren insana siz eğer ben insanların ahlaklı, güzel yetiştirmek için bir iman hizmeti yapacağım diye söz vermişseniz bu söze sadık kalacaksınız. Daha sonra siz bunu ticarette, siyasette, politikada, uluslar arası siyasette bir güce dönüştürmeye kalkıştığınızda burada İslam dininin temel esasları ile bağdaşması mümkün olmaz.
“Bizim temel kaynağımız Kur’an ve Sünnettir. Hakikati bir insanın tekeline veremezsiniz.”^
Kur’an ve sünnet bellidir. Bizim temel kaynağımız Kur’an’dır ve Resulü Ekrem’in hayatıdır, sünnetidir. Siz hakikati bir insanın tekeline veremezsiniz. Biz dinimizi rüyalar üzerine bina edemeyiz. Biz kendi dini hayatımızı veya günlük hayatımızı birilerinin gaipten verdiği haberler üzerine bina edemeyiz. Cenabı Hakk Peygamberine bile gaybı sadece Allah bilir diyor. Bütün buralara girmekte zorlandı Diyanet, çok zorlandı.
“İhtilafın camiye girmesi İslam dünyasını ateşe çevirmiştir.”
Diyanet iki şeyde çok hassastır. Bir; İslam dini zarar görmesin. İki; bu ihtilaf camiye girmesin. İslam dünyasını ateşe veren şey, ihtilafın camiye girmesi ve insanların birbirine düşmesidir. Camiye girmemesi için elimizden gelen her türlü gayreti sarf ettik. Hutbelerle ilgili bütün spekülasyon bundan dolayı çıktı. Pek çok yerde bu tür provokasyonlar oldu. Ama Diyanet bağrına taş bastı, konuşması gereken çok önemli konular vardı. Din zarar görmesin, İslam zarar görmesin ve bu ihtilaf camiye girmesin diye konuşmadı.
“Yalan ve öfke yüklü iftiralar üzerinden ahlak ve fazilet mücadelesi verilemez”
Ahlak ve fazilet mücadelesi yalan üzerinden verilmez, öfke yüklü iftiralar üzerinden bir ahlak ve fazilet mücadelesi verilmez. Kardeşliğin bitmemesi için elimizden gelen her türlü gayreti sarf ederiz. Bu topraklarda hala bu ülke dünyada acılar çeken bütün insanların umududur, dünyadaki bütün mazlumların umududur. Ve bu kurum, bu müessese de dünyadaki bütün kendisini mazlum hisseden Müslüman azınlıkların da kimliğini, Müslümanlık kimliğini yeniden inşa etmeye çalışan bütün kardeşlerimizin de müessesedir, kurumudur. Bütün kardeşlerimizi ben sözlerimi, kelimeleri yine özenle seçiyorum; çok büyük acılar yaşandı, gerçekten bu cübbe ateş oldu. Ama bilhassa bu konuyu samimi, emek vermiş bütün kardeşlerimizin yeniden düşünmesini istiyorum. Hatta bu harekete öncülük yapan, öncülük yapmaya devam eden bütün insanları yeniden bütün bu olup bitenler üzerinden yeniden tefekkür etmeye, bu milletin 40 yıllık emeğini heba etmeye hakkımız var mıydı demeye davet ediyorum.
Siyasi ağır tartışmalarda pek çok konu var, o konularda Diyanet İşleri Başkanı neden konuşmadı diye bize pek çok itirazlar gelir. Diyanet İşleri Başkanlığı bir tashih kurumu değildir. Yani her siyasetçinin, herkesin yanlış bir ifadesini düzelten, hemen ona cevap veren, bir kurum değildir. Ne zaman biz cevap veririz? Toplum bize eğer toplumda bir makes bulur, toplum bize bunu sorarsa biz o cevabı veririz. İslam’ın şiarı denilebilecek, İslam’ın simgesi olabilecek İslam’ın izzetini hafife alan, İslam’ın şiarını çiğneyen herhangi bir ifadeden dolayı biz bunun doğru olmadığını söyleriz.