OSMANLILARDA TEVAZU VE TERBİYE
Fransız Doktor A. Brayer Osmanlıların tevazu ve terbiyesi hakkında şöyle der:
“Müslüman Türkler arasında hayânın bir neticesi olarak kibir ve gurur adeta yok olmuştur. Çünkü kibir ve gurur, İslam’ın şiddetle yasakladığı kötülüklerdendir. Şöyle buyurulur:
“Yeryüzünde sakın azametle yürüme, insanlardan nazarlarını gururla çevirme!”
“Kibirli ve mağrur olanı Allah sevmez!”
“Hareketlerinde mütevazi ol, yavaş sesle konuş!”
“Kibir cehaletten ileri gelir, alim asla mağrur olmaz.”
“Tevazu insana soyluluk verir.”
Bundan dolayıdır ki, Osmanlı’nın yürüyüşünde vakar ve ihtişam olmakla beraber aslâ kibir ve azamet yoktur. O, daima yavaş sesle konuşur. El ve kol hareketlerinde hiçbir zaman tahakkümane bir eda sezilmez. Hizmetinde tatlılık ve kolaylık vardır.”
Fransız Doktor A. Brayer Osmanlıların tevazu ve terbiyesi hakkında şöyle der:
“Müslüman Türkler arasında hayânın bir neticesi olarak kibir ve gurur adeta yok olmuştur. Çünkü kibir ve gurur, İslam’ın şiddetle yasakladığı kötülüklerdendir. Şöyle buyurulur:
“Yeryüzünde sakın azametle yürüme, insanlardan nazarlarını gururla çevirme!”
“Kibirli ve mağrur olanı Allah sevmez!”
“Hareketlerinde mütevazi ol, yavaş sesle konuş!”
“Kibir cehaletten ileri gelir, alim asla mağrur olmaz.”
“Tevazu insana soyluluk verir.”
Bundan dolayıdır ki, Osmanlı’nın yürüyüşünde vakar ve ihtişam olmakla beraber aslâ kibir ve azamet yoktur. O, daima yavaş sesle konuşur. El ve kol hareketlerinde hiçbir zaman tahakkümane bir eda sezilmez. Hizmetinde tatlılık ve kolaylık vardır.”