CHP’de Değişim Zarureti ve Bekaroğlu...
Ali Öztürk
bilgi@gunebakis.com.tr
İslamcı düşüncenin köklerinden gelen ve bir dava ve aksiyon adamı olarak bildiğimiz Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun CHP’ye davet edilmesi tüm kesimleri şaşırttı. Bekaroğlu ile dünden bugüne yol arkadaşlığı yapan eski ve yeni dostları şaşkınlıklarını, “CHP’ye gidecek kadar öfkeli mi?” biçiminde dile getirirken CHP çevreleri, “CHP Bekaroğlu’nu sindiremez” tepkisini verdi. Dünden bugüne yol arkadaşları Prof. Dr. Bekaroğlu’nun kendine has özellikleri nedeniyle bulunduğu yerde uyum sorunu yaşadığını bilirler. Sözünü esirgemeyen, zaman ve mekana göre tavır almayı sevmeyen bir düşünce adamı. İnandığını söyleyen, sonuçlarından çekinmeyen ve inandığı gibi davranan bir aksiyon adamı. Bekaroğlu’nu RP zor taşıdı, FP zor taşıdı. SP taşıyamadı. HAS Parti ile kavgalı bitirdi. Tayyip Bey’e ise hep mesafeli ve öfkeli.. Şayet AK Parti’ye katılmış olsaydı orayı en erken terk eden olurdu. Dolayısıyla tanıdığımız Bekaroğlu bir politika adamı değil. Yetişme biçimi, dava anlayışı, kimyası, öfkesi, birikimi O’nun bir siyaset adamından çok düşünce adamlığını besliyor. Doğru, yanlış…. Kendine özgü fikirler üreterek inandığı yolda bir hayat mücadelesi veriyor. CHP’ye davet alması karşısında kendi mahallesi, ”CHP’ye gidecek kadar öfkeli mi?” diyor.
***
CHP’ye davet edilmesine ve davet eden Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu olmasına rağmen CHP kucağını açmış ve “Bekaroğlu neredesin? Gel dönüşümümüze katkı ver!” demiyor. Aksine kendi içinde iktidar mücadelesi veren CHP’de ulusalcı kanat, partinin Bekaroğlu’nu hazmedemeyeceğini ilan ediyor. Gerek CHP içindeki gerek dışındaki ulusalcıların Bekaroğlu’na bakışına iki örnek verelim.
Önce içerdeki ulusalcılar.. Muharrem İnce diyor ki, “Ben Bekaroğlu’nu partime davet etmeyeceğim. CHP büyük bir ırmağa benzer. Sonra çeşitli dereler bu ırmakla birleşir. O büyük ırmağa çeşitli dereler katılabilir. Ama o derelerin amacı ırmağı kirletmek değildir. Irmağın köklerini tartışmak değildir. Irmağın gücüne güç katmak için geliyorlarsa başımızın üstünde yerleri var. Ama ırmağın yönünü değiştirmek ve ırmağı kirletmek için geliyorlarsa kusura bakmasınlar. Geçmişte merkez sağda DYP ve ANAP’takiler bizim partimize geliyorlar. Onları ayrı tutuyorum. Onların kökü zaten CHP ile aynı kökten. 1950 yılında Demokrat Parti ile ayrışmışlar. Şimdi ayrıldıkları ırmağa geliyorlar. Köklerimiz zaten bir” İnce gibi düşünenlere göre Bekaroğlu gibileri CHP’ye gidemez. Onlar kirli derenin temsilcileri!...
Şimdi dışardaki ulusalcılar.. Arslan Bulut önceki günkü Yeniçağ’daki yazısında diyor ki:, “CHP’ye Bekaroğlu tuzağı kurulmuştur. CHP’ye operasyon üstüne operasyon yapılıyor. Atatürk’ün partisine davet edilen Mehmet Bekaroğlu’nun Atatürk’e hakaret eden bir kişi olduğu biliniyor!” (Nereden biliniyorsa ve hakkında bu yönde açılmış bir dava varsa !) Arslan Bulut devam ediyor: “Türkiye’deki Lazlar, çatı kuruluşu olarak Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu başkanlığında Laz Enstitüsü kurdu. Bekaroğlu Lazların taleplerini ’Yer adlarının iadesi, Lazca’nın ana sınıfından lisans üstü eğitime kadar eğitim dili olması’ şeklinde sıraladı. Caddebostan Kültür Merkezi’nde bir araya gelen Lazlara, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da destek vererek, ‘Sizi damdan düşenler anlar. Biz de damdan düşenlerdeniz’ dedi” Ev sahibi ile konuk milletvekilini Laz Enstitü’sünde bir araya getiren etnopolitik paydanın şifreleri ikilinin siyasal geçmişlerinde saklı” Arslan Bulut gibi düşünenlere göre Bekaroğlu, Laz Enstitüsü kurup kimliğini aradığı için CHP’li olamaz.
Görülüyor ki ne Sayın Bekaroğlu’nun siyasal kimliği ne CHP’nin içi ve ne de CHP’nin destekleyenleri(!)bu daveti sindirecek gibi gözükmüyor. CHP henüz iktidar kavgası değil, küresel değişim nedeniyle kendi dönüşümünün mücadelesini veriyor. Dönüşüm isteyenler ile dönüşüme direnenlerin kavgasında Bekaroğlu ne yapabilir? Zaten Sayın Bekaroğlu da , “Bırakın ailemi ve çevremi ikna etmeyi kendimi ikna edebilmiş değilim” diyor.
***
Buraya kadar ki değerlendirmemizden sonra şöyle bir soru sorulabilir:
“Bekaroğulları (Bekaroğlu gibiler) CHP’ye ne zaman katılabilir?”
Prof. Dr. Bekaroğlu veya İslamcı gelenekten gelen bir başka düşünce ve siyaset adamı CHP’ye katılamaz mı? Elbette katılabilir. Ancak onların CHP’de bir tabanları olması gerekir. Yani CHP’de bir dönüşümün yaşandığının hissedilmesi gerekir. BDP’li Altan Tan İslamcı gelenekten yetişen önemli bir Kürt aydınıdır. İslamcı cenahta derin saygı gören ve mücadelede büyük katkılar veren bir isimdir. Günlerden bir gün BDP’den yani APO’nun partisinden aday olması ilk anda herkesi şaşırtmıştır. Kendini bu noktaya Tayyip Erdoğan’a öfkesinin sürüklediği bilinir. Yıldızları Erdoğan ile hiç barışmamıştır. İlk başlarda Altan Tan’ı sadece bu derin öfkenin BDP’ye savurduğu zannedilmiştir. Ancak sonradan görülmüştür ki onbinlerce dindar Kürt şıhlarıyla, hocalarıyla, başörtülü kadını, sakallı insanlarıyla BDP’ye oy vermektedir. Altan Tan işte bu tabanın üzerine gitmiştir. Bekaroğlu CHP’ye gitse tavandan tabana giden bir yolu olmayacakki!.. Kimi, kimleri etkileyecek?
***
Bu yazıyla CHP’ye veya Sayın Bekaroğlu’na haddimizi aşarak yön çizmeye kalkışmadık. Böyle bir meselemiz de yok. Sadece 35 yıldır yakından tanıdığımız Sayın Bekaroğlu’na yapılan bir daveti değerlendirdik. Görüşlerimizi yazıya döktük. Sonuç olarak şunu diyebiliriz. Değişim CHP’yi zorluyorsa(ki öyle) buna ne Sayın Kılıçdaroğlu ne Sayın İnce direnebilir. Değişim için hayat ne Bekaroğlu’ndan ne bir başkasından ibarettir. Değişim başlamışsa hedefine varacaktır. Sadece biraz geciktirilebilir, yavaşlatılabilir. Değişime direnmek mümkün değildir.
İslamcı düşüncenin köklerinden gelen ve bir dava ve aksiyon adamı olarak bildiğimiz Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun CHP’ye davet edilmesi tüm kesimleri şaşırttı. Bekaroğlu ile dünden bugüne yol arkadaşlığı yapan eski ve yeni dostları şaşkınlıklarını, “CHP’ye gidecek kadar öfkeli mi?” biçiminde dile getirirken CHP çevreleri, “CHP Bekaroğlu’nu sindiremez” tepkisini verdi. Dünden bugüne yol arkadaşları Prof. Dr. Bekaroğlu’nun kendine has özellikleri nedeniyle bulunduğu yerde uyum sorunu yaşadığını bilirler. Sözünü esirgemeyen, zaman ve mekana göre tavır almayı sevmeyen bir düşünce adamı. İnandığını söyleyen, sonuçlarından çekinmeyen ve inandığı gibi davranan bir aksiyon adamı. Bekaroğlu’nu RP zor taşıdı, FP zor taşıdı. SP taşıyamadı. HAS Parti ile kavgalı bitirdi. Tayyip Bey’e ise hep mesafeli ve öfkeli.. Şayet AK Parti’ye katılmış olsaydı orayı en erken terk eden olurdu. Dolayısıyla tanıdığımız Bekaroğlu bir politika adamı değil. Yetişme biçimi, dava anlayışı, kimyası, öfkesi, birikimi O’nun bir siyaset adamından çok düşünce adamlığını besliyor. Doğru, yanlış…. Kendine özgü fikirler üreterek inandığı yolda bir hayat mücadelesi veriyor. CHP’ye davet alması karşısında kendi mahallesi, ”CHP’ye gidecek kadar öfkeli mi?” diyor.
***
CHP’ye davet edilmesine ve davet eden Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu olmasına rağmen CHP kucağını açmış ve “Bekaroğlu neredesin? Gel dönüşümümüze katkı ver!” demiyor. Aksine kendi içinde iktidar mücadelesi veren CHP’de ulusalcı kanat, partinin Bekaroğlu’nu hazmedemeyeceğini ilan ediyor. Gerek CHP içindeki gerek dışındaki ulusalcıların Bekaroğlu’na bakışına iki örnek verelim.
Önce içerdeki ulusalcılar.. Muharrem İnce diyor ki, “Ben Bekaroğlu’nu partime davet etmeyeceğim. CHP büyük bir ırmağa benzer. Sonra çeşitli dereler bu ırmakla birleşir. O büyük ırmağa çeşitli dereler katılabilir. Ama o derelerin amacı ırmağı kirletmek değildir. Irmağın köklerini tartışmak değildir. Irmağın gücüne güç katmak için geliyorlarsa başımızın üstünde yerleri var. Ama ırmağın yönünü değiştirmek ve ırmağı kirletmek için geliyorlarsa kusura bakmasınlar. Geçmişte merkez sağda DYP ve ANAP’takiler bizim partimize geliyorlar. Onları ayrı tutuyorum. Onların kökü zaten CHP ile aynı kökten. 1950 yılında Demokrat Parti ile ayrışmışlar. Şimdi ayrıldıkları ırmağa geliyorlar. Köklerimiz zaten bir” İnce gibi düşünenlere göre Bekaroğlu gibileri CHP’ye gidemez. Onlar kirli derenin temsilcileri!...
Şimdi dışardaki ulusalcılar.. Arslan Bulut önceki günkü Yeniçağ’daki yazısında diyor ki:, “CHP’ye Bekaroğlu tuzağı kurulmuştur. CHP’ye operasyon üstüne operasyon yapılıyor. Atatürk’ün partisine davet edilen Mehmet Bekaroğlu’nun Atatürk’e hakaret eden bir kişi olduğu biliniyor!” (Nereden biliniyorsa ve hakkında bu yönde açılmış bir dava varsa !) Arslan Bulut devam ediyor: “Türkiye’deki Lazlar, çatı kuruluşu olarak Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu başkanlığında Laz Enstitüsü kurdu. Bekaroğlu Lazların taleplerini ’Yer adlarının iadesi, Lazca’nın ana sınıfından lisans üstü eğitime kadar eğitim dili olması’ şeklinde sıraladı. Caddebostan Kültür Merkezi’nde bir araya gelen Lazlara, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da destek vererek, ‘Sizi damdan düşenler anlar. Biz de damdan düşenlerdeniz’ dedi” Ev sahibi ile konuk milletvekilini Laz Enstitü’sünde bir araya getiren etnopolitik paydanın şifreleri ikilinin siyasal geçmişlerinde saklı” Arslan Bulut gibi düşünenlere göre Bekaroğlu, Laz Enstitüsü kurup kimliğini aradığı için CHP’li olamaz.
Görülüyor ki ne Sayın Bekaroğlu’nun siyasal kimliği ne CHP’nin içi ve ne de CHP’nin destekleyenleri(!)bu daveti sindirecek gibi gözükmüyor. CHP henüz iktidar kavgası değil, küresel değişim nedeniyle kendi dönüşümünün mücadelesini veriyor. Dönüşüm isteyenler ile dönüşüme direnenlerin kavgasında Bekaroğlu ne yapabilir? Zaten Sayın Bekaroğlu da , “Bırakın ailemi ve çevremi ikna etmeyi kendimi ikna edebilmiş değilim” diyor.
***
Buraya kadar ki değerlendirmemizden sonra şöyle bir soru sorulabilir:
“Bekaroğulları (Bekaroğlu gibiler) CHP’ye ne zaman katılabilir?”
Prof. Dr. Bekaroğlu veya İslamcı gelenekten gelen bir başka düşünce ve siyaset adamı CHP’ye katılamaz mı? Elbette katılabilir. Ancak onların CHP’de bir tabanları olması gerekir. Yani CHP’de bir dönüşümün yaşandığının hissedilmesi gerekir. BDP’li Altan Tan İslamcı gelenekten yetişen önemli bir Kürt aydınıdır. İslamcı cenahta derin saygı gören ve mücadelede büyük katkılar veren bir isimdir. Günlerden bir gün BDP’den yani APO’nun partisinden aday olması ilk anda herkesi şaşırtmıştır. Kendini bu noktaya Tayyip Erdoğan’a öfkesinin sürüklediği bilinir. Yıldızları Erdoğan ile hiç barışmamıştır. İlk başlarda Altan Tan’ı sadece bu derin öfkenin BDP’ye savurduğu zannedilmiştir. Ancak sonradan görülmüştür ki onbinlerce dindar Kürt şıhlarıyla, hocalarıyla, başörtülü kadını, sakallı insanlarıyla BDP’ye oy vermektedir. Altan Tan işte bu tabanın üzerine gitmiştir. Bekaroğlu CHP’ye gitse tavandan tabana giden bir yolu olmayacakki!.. Kimi, kimleri etkileyecek?
***
Bu yazıyla CHP’ye veya Sayın Bekaroğlu’na haddimizi aşarak yön çizmeye kalkışmadık. Böyle bir meselemiz de yok. Sadece 35 yıldır yakından tanıdığımız Sayın Bekaroğlu’na yapılan bir daveti değerlendirdik. Görüşlerimizi yazıya döktük. Sonuç olarak şunu diyebiliriz. Değişim CHP’yi zorluyorsa(ki öyle) buna ne Sayın Kılıçdaroğlu ne Sayın İnce direnebilir. Değişim için hayat ne Bekaroğlu’ndan ne bir başkasından ibarettir. Değişim başlamışsa hedefine varacaktır. Sadece biraz geciktirilebilir, yavaşlatılabilir. Değişime direnmek mümkün değildir.