Showing posts with label TÜRKİYE. Show all posts
Showing posts with label TÜRKİYE. Show all posts

Thursday, 16 October 2014

TÜRKİYE, AFRİKA İLE ORTAKLIK ZİRVESİNDE

TÜRKİYE, AFRİKA İLE ORTAKLIK ZİRVESİNDE

"Afrika'ya Açılım Politikası" sayesinde Afrika'da en fazla varlık gösteren ülkelerden biri haline gelen Türkiye, kasım ayında Ekvator Ginesi'nde düzenlenecek 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'yle stratejik ortaklıkları daha ileri götürmeyi hedefliyor- Zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iş dünyasından oluşan kalabalık bir heyetin katılması bekleniyor
TÜRKİYE, AFRİKA İLE ORTAKLIK ZİRVESİNDE
Yayın Organı : Önce Vatan Gazetesi
Şehir : İstanbul
Yayın Tarihi : 15.10.2014
Görsel Kaynak : AA
"Afrika'ya Açılım Politikası" ile kıtada son 10 yılda en fazla varlık gösteren ülkelerden biri olan Türkiye, gelecek ay Ekvator Ginesi'nde düzenlenecek 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'ne hazırlanıyor.
Dışişleri Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre, Türkiye'nin 1998 yılında başlattığı Afrika'ya Açılım Politikası süreci, Afrika Birliği'nin 2008'de Türkiye'yi stratejik ortak olarak ilan etmesi ve aynı yıl İstanbul'da düzenlenen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'nin ardından hızlanarak Afrika ülkeleri ile siyasi, ticari ve kültürel ilişkilerini geliştiren Türkiye'yi kıtasal politikada etkin bir aktör konumuna getirdi.
İstanbul'daki zirve sırasında kurulan izleme mekanizması uyarınca 2013 yılı içinde bir Afrika ülkesinde yapılması planlanan, ancak etkinliğe ev sahipliği yapmak isteyen Ekvator Ginesi ve Etiyopya arasındaki uzlaşmazlık nedeniyle düzenlenemeyen 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nin, Türkiye'nin girişimleri sonucunda Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da 19-21 Kasım tarihlerinde yapılmasına karar verildi.
Banjul Formülü
Afrika Birliği'nin mutat uygulaması çerçevesinde, "Banjul Formülü" olarak adlandırılan ve belli sayıda Afrika ülkesinin tüm kıtayı temsilen zirveye iştirakini öngören düzenlemeyle Afrika Birliği Dönem Başkanı Moritanya, Eski Dönem Başkanı Etiyopya, Cezayir, Nijerya, Güney Afrika, Senegal, Libya, Zimbabve, Kenya, Gana, Çad, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Mısır toplantıya davet ediliyor.
"Afrika'nın Sürdürülebilir Kalkınması ve Bütünleşmesinin Güçlendirilmesi İçin Yeni Bir Ortaklık Modeli" temalı zirveye bu ülkelerin devlet başkanı düzeyinde katılım sağlaması öngörülüyor. Zirveye Türkiye'yi temsilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iş dünyasından oluşan 200 kişilik heyetin katılması bekleniyor.
Zirvede, dünyadaki ülkelerin üçte birini oluşturan Afrika ülkeleri ile Türkiye arasındaki stratejik ortaklığın daha ileri götürülmesi hedefleniyor. Ayrıca, toplantılarda ortaklığın mevcut durumunun ele alınması, 2014-2018 uygulama planı ile gelecek döneme ilişkin bir çerçeve belirlenmesi ve bir bildirge kabul edilmesi planlanıyor.
Afrika Ortaklık Politikası
Türkiye'nin Afrika'ya Açılım Politikası, "eşit ortaklık ve karşılıklı fayda" ilkeleri temelinde gelişerek ticaret hacminden, siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim faaliyetlerinden ekonomik yatırımlara kadar birçok alanda hızlı bir ilerleme sağladı.
Kaydedilen ilerlemeler ve ilişkilerin gelişmesi sonucu "Afrika'ya Açılım Politikası" 2013 yılı itibariyle yerini "Afrika Ortaklık Politikası" olarak adlandırılan sürece bıraktı. Türkiye, son 10 yıl baz alındığında Brezilya, Hindistan ve Çin ile Afrika'daki en etkin ülkeler içinde yer alıyor.
Afrika Ortaklık Politikası'nın amaçları, Afrika kıtasında barış ve istikrarın tesisine katkıda bulunmak, Afrika ülkelerinin siyasi, ekonomik ve sosyal kalkınmalarına yardımcı olmak, bu amaçla siyasi, ekonomik, ticari, insani konular, yeniden yapılanma, güvenlik, kamu diplomasisi ve arabuluculuk alanlarında karşılıksız yardımda bulunmak, Afrika'nın kaynaklarının Afrikalılara yarar sağlayacak şekilde geliştirilmesine katkı sunmak, ikili ilişkilerin eşit ortaklık ve karşılıklı fayda temelinde geliştirmek olarak sıralanıyor.
Sahra'nın güneyindeki Afrika ülkeleri esas alınmak suretiyle hazırlanan verilere göre, Türkiye kıtada 2003 yılında yedi olan büyükelçilik ve bir olan ticaret müşavirliği sayılarını 2013'te 30'a çıkardı. 10 yıllık süreçte Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki uçak seferleri, turist sayıları, ithalat ve ihracat verileri de gözle görülür şekilde artış gösterdi.
Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, Türkiye ihracatının yüzde 9,3'ünü, ithalatının yüzde 3,7'sini, yurt dışı yatırımlarının yüzde 3,6'sını ve yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin ise yüzde 18,1'ini Afrika'yla gerçekleştiriyor. AA

Tuesday, 14 October 2014

TÜRKİYE, HAVA ÜSSÜNE İZİN VERECEK Mİ?

TÜRKİYE, HAVA ÜSSÜNE İZİN VERECEK Mİ?

Amerika, Türkiye'nin IŞİD'i bombalayacak pilotlar için üslerini kullanma izni verdiğini bildirdi. Ancak Ankara, bunu onaylamadı. Neden? Türkiye, sözü geçen stratejinin hatalı olduğuna dikkati çekiyor. Türkler, uygulanmak istenen stratejinin, IŞİD'e karşı bir harekâttan ziyade Esad'ı kurtarmaya dayalı bir strateji olduğunu söylüyor. Çünkü ülkesindeki iç savaşta 200 binden fazla insanın ölmesine rağmen Esad'ın inadı, büyük talihsizliklerin başlıca nedeni.
TÜRKİYE, HAVA ÜSSÜNE İZİN VERECEK Mİ?
Yayın Organı : Wyborcza
Yayın Tarihi : 14 Ekim 2014
Ülke : Polonya
Yazar : Mariusz Zawadzki
Çeviri Şekli : Özet
Görsel Kaynak : AA
     Amerika, Türkiye'nin IŞİD'i bombalayacak pilotlar için üslerini kullanma izni verdiğini bildirdi. Ancak Ankara, bunu onaylamadı. Neden?
     Amerikan medyası, dün Türkiye'nin, Suriye sınırına yakın olan İncirlik hava üssünü ABD hava kuvvetlerine açmayı kabul ettiğini bildirdi. Aslında Amerika, İncirlik üssünü yıllardan beri NATO çerçevesinde kullanıyor. Ama dört ay önce Suriye'nin doğusunda ve Batı Irak'ta beliren IŞİD'i bombalayacak savaş uçaklarını, İncirlik'ten kaldırmak bugünün asıl sorunu. ABD savaş uçakları binlerce kilometre uzaklıktaki Basra Körfezindeki hava üslerinden havalanmak zorunda.
     Türkiye de (daha önce Suudi Arabistan gibi) kendi topraklarında ılımlı muhalifleri eğitecek kampların oluşturulmasında hem fikir oldu.
     Susan Rice, NBC televizyonuna -ılımlı muhalifleri eğitmesi için- " Müttefiklerimizin büyük memnuniyet duyduğumuz yeni sorumluluğu" dedi.
     Ama asıl memnuniyet daha yeni belirmişken bir kaç saat sonra Türk siyasetçiler, IŞİD ile mücadele konusunda İncirlik üssünün kullanılmasının karara bağlanmadığını ve Washington ile görüşmelerin hâlâ devam ettiğini açıkladı. Dolayısıyla Amerika ve Türkiye'nin, Suriye'deki iç savaşa ve bu iç savaştan meydana gelen IŞİD'e bundan sonra nasıl bir tepki gösterilmesi konusunda hâlâ bir karşıtlık içinde olduğu görülüyor.
     İfade farklılığı ilkesel. Başkan Obama, yazın IŞİD ile mücadele veren yerel güçlere -Irak ordusu, Kürt militanlar ve ılımlı Suriyeli isyancılara- destek vermek için Amerika'nın Irak ve Suriye'de bombalamalara başlama kararı verdi. Ama ABD, Suriye Devlet Başkanı Esad'a karşı bir hava saldırısı planlamıyor. Bu Obama'nın iç savaşa girmemeye dair üç yıl önce karara bağladığı stratejinin ümitsizlik yaratan devam teşebbüsü...
     Türkiye, sözü geçen stratejinin hatalı olduğuna dikkati çekiyor. Türkler, uygulanmak istenen stratejinin, IŞİD'e karşı bir harekâttan ziyade Esad'ı kurtarmaya dayalı bir strateji olduğunu söylüyor. Çünkü ülkesindeki iç savaşta 200 binden fazla insanın ölmesine rağmen Esad'ın inadı, büyük talihsizliklerin başlıca nedeni.
     Suriye'de rejim ordusuyla, Müslüman cihatçılarıyla, ılımlı muhalifleriyle herkes, herkesle savaşıyor. Türklere göre Amerikalılar, pratikte silahlı Esad rejimine yardım ediyor. Çünkü Amerikan pilotlar, IŞİD'i bombalarken Esad, tek başına cihatçılarla savaşmak zorunda kalmıyor. Biraz nefes alıp son zamanlarda ılımlı muhaliflerin uğradığı zararın üzerine odaklanılabilir.
     Bu yüzden Türkler, Amerikalılar ile yapılan görüşmelerde, İncirlik üssünün Suriye uçaklarının kuzey batı Suriye toprakları üzerinde (aynı zamanda ılımlı muhalifler de bu bölgede bulunmakta) uçmasının yasaklanması şartıyla açılacağını tekrarladı.
     Amerika'nın güven duyabileceği tek şey -eğer açılabilirse- hava üssünün açılması. Türkiye, ağır bir Washington baskısı altında olsa da en büyük düşmanlarını desteklememek adına doğrudan IŞİD ile bir savaşa girmiyor. Dünyada en kalabalık uluslardan birisi olmasına karşın hâlâ kendi devleti olmayan Kürtler mesela. Kürtler, özerklikleri hatta bağımsızlıkları için az ya da çok savaştıkları Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da yaşamakta. Türkiye'nin doğusunda 30 yıldan beri hem Batı'nın hem de Ankara'nın terörist olarak kabul ettiği PKK savaş sürdürüyor.
     Paradoks teşkil eden şey PKK teröristlerinin, IŞİD'e karşı savaş içerisinde en büyük unsurlardan biri olması. Örneğin kağıt üstünde 700 bin iyi donanmış silahlı askeri olan Irak ordusu, IŞİD karşısında panik içinde kaçtı.
     Şimdi Amerikan hava saldırıları tarafından desteklenen ve PKK'dan oluşan yüzlerce Suriyeli militan, Kobani'yi ümitsiz bir biçimde savunuyor. Türkiye, tanklarla ve kalabalık bir orduyla sınırın diğer tarafında hazır olsa da Kürtlere yardım etmek istemiyor. Mühimmat yardımında bile bulunmuyor.
     Cumhurbaşkanı Erdoğan, "PKK ve IŞİD bizim için aynı şey" dedi.

Tüm hakları saklıdır. Bu sitede yer alan yazı, haber, fotoğraf, video ve sair dokümanların, bireysel kullanım dışında izin alınmadan kısmen veya tamamen kopyalanması, çoğaltılması, kullanılması, yayımlanması ve dağıtılması kesinlikle yasaktır. Bu yasağa uymayanlar hakkında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca yasal işlem yapılacaktır. - http://www.byegm.gov.tr

Monday, 29 September 2014

ORTA DOĞU, İSRAİL,TÜRKİYE,İSLAM,BATI VE MEDENİYETLER ÇATIŞMASI



  ORTA DOĞU, İSRAİL,TÜRKİYE,İSLAM,BATI VE MEDENİYETLER ÇATIŞMASI



  Orta doğuda bir takım hesaplar, İsrail'i operasyon yapmaya yöneltti ancak bu dış tehdit(!) algısından olmadı. Peki neden İsrail bu ramazan ayında Filistin'e operasyon yapmak zorunda kaldı?
  Çünkü orada birlik ve beraberlik ortamı oluşursa kendi içlerindeki huzursuzluklar, yöneticilerin yapığı yolsuzluklar ayyuka çıkacakda ondan.
   Biz bu tespitimizi temmuz ayında yapmış ve " müslüman olan hiçkimse  İSLAMİYET adına kafa kesmez kız ve kadınları köle pazarında satmaz" demiştik ve ozamn başka bir şey daha söylemiştik Suriye ile Türkye arasında 25 km eninde sınır hattının tamamını kapsayan 2 tane tampon ve güvenli bölge kurulsun ve mülteciler oraya taşınsın diye" ozaman bize "siz süuriye'nin içişlerine neden karışıyorsunuz ? " tepkisi verenler bugün koalisyona katılmak konusunda geç kaldık  diyorsunuz bunun adı yanlıştan dönmek doğruyu görmektir.
   
    Ortada bir çıkar var oda batıya göre bedava hammadde, israile göre bedava toprak ve her ikisine göre eldeğmeden akıtılmış müslüma kanı! buna devletlerinin adında ilam ve müslümanlık kelimeleri geçen arap devletçikleri! de dahildir. Zaten HAREMEN BÖLEGESİ( KUSAL TOPRAKLAR) ŞUANDA HZ. ALİ, HASAN VE HÜSYİN'İN KATİLLERİ OLAN HARİCİLERİN İŞGALİ ALTINDA.!

 O yüzden MEDENİYETLER DEĞİL DİNLERARASI BİR SAVAŞ HZ. CEBRAİLİN "İKRA" DEMESİYLE BAŞLADI VE KIYAMET KOPUNCAYA DEK SÜRECEK BU MÜCADELE.


Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts