KALDIĞIM YER FİKİRLERİN TENHASINDA
Kötünün ,iyinin ; doğrunun ,yanlışın , "insan " adı altında toplanan her cinsin farklı olduğunu benimsediğimden bu yana tek korkumun ısıran, sokan hayvanlar dışına çıkıp insanların bu denli zararlı olduğunu öğrendiğim vakit henüz genç yaşta hayalimde meslek , kariyer yerini kötü zihniyetlere rehber olmak kurgusu aldı ; araba sahibi olmak , bina dikmek , şan şöhret sahibi olmak yerine halkı eğiten doğru yolu gösteren bundan kendini sorumlu hisseden kişilik sahibi oldum..
Yola çıkmaya , düşünceleri bir nebze de olsa harekete geçirmeye karar verdim. Doğunun meyvesi olarak ,yerim yurdumda olan bitenleri seyrede durdum ,vakaların içinde an be an yaşardım. Tek bir gayem vardı "insanları anlamak" idi. Ve sonunda uzun süreli kalıp inceleyeceğim iç anadolunun bir kentinde soluklandım. Kendi içinde bir çok sınıfa ayrılmış ,yoktan sebeplerle her bir sınıfın öbürüne arkası dönük. Zaman burda çok farklı işliyor ; Yaşanıla duran hayatın farkında olmayıp dizileri birebir canlandırıyor buranın insanları,bir tarafın yıkımını gözü kör inançlarla eleştiriyor, fikirlerin arkasında bilimsel bir bilgiyi gerekçelendirmişçesine duruyorlar; sorgulamaya hep karşı taraftan başlıyor ve orada kalıyor. Yüzümde bir maske ile yola devam ettim ; herkesin istediği şerbetten hediye ettim , zaman zaman alttan cümlelerle karşıt fikirleri beyan ettim lakin hep ters tepildim ; bir sabır ki hep cehalete verdim, kimisinin yaşı gelmiş yetmişe fakat henüz fikirmen olgunlaşmamış yazık, yazık ki toprağı doyuramayacak düşünceleri. Üç farklı dalları vardı amacımın bunlardan ilki "bilgi " idi ve özet geçtiğim konuda ele aldığım gibi tamamiyelen yoksun kalmışlar oysaki hiç boykot edilmezdi buralarda, ikincisi ise " saygı" . Ekim ayında kaldığım kentin herhangi bir bulvarında insanlar empati kurmayı bilmez ; şefkat , sevgi , mehamet ...Akla gelebilecek tüm iyimserliğin papucucunu dama atmış yerini modern sayılan saygısızlık dizilip doldurmuş lakin aklımda yalnız saygıdan yoksun olan gördüğüm belli bir kısım vardı genelemeden uzak durup yola devam ettim. Kasım ayında farklı bir bulvara fakat aynı düşüncelerin içine düştüm. Bir dil bir millet bir ırk saygısız tabirlerle hiçe sayılmış o vakit aklıma bir büyüğümün sözü geldi " sabırlı ol, insanları sadece fikirlerine ölçüt olara gör " demişti ve tam da yerini buldu tıpkı yaşanılmış bir durumun zihinde tekrarlanması gibi. Onlar beynimi zorladıkça ben zevk aldım veyahut onların gözlerimin içine baka baka saygıyı yan cebine atarak kurdukları fikirlere şevkle eşlik ettim. Ve en nihayetinde üçüncü dal olan " siyaset". Üçüncü ayın başlarında herkesin maskesi bir bir yere düştü. Sabahın erken saatlerinde hiç sevmediğim halde yudumlarken çayımın en demlisinden ; bir yanım yurdumun acısı ile burkulmuş öbür yanım hasret kokuyor adeta ;bir grubun sohbetine maruz kaldım o sırada . Ne garip ! Ölümlere tek taraflı bakanlar da varmış. "Tek devlet , tek millet , tek dil " dedikleri bu olsa gerek bu ayrıcalığın içinde bulunmayanlar insan sayılmıyor ki onlar dışında ölenler hayvandan farksız görülüyor üstelik kendi ölülerine de bir saatlik taziye sonrasında sanal alemde gelebilecek yorum ve beğeni ihtimali ile paylaşım yapıp keyif sürerler. Beni şaşırtan ise benim bölgemin belli bir cahil olan kısmı ile hem fikir olmaları idi onlar bu taraftakileri hiçe sayıp kin beslemekte bunlar da aynı ritim ile onlara karşı fikir ile eşlik etmekteler tek fark ise benim halkımın belli bir kısmı insaniyetten yoksun iken burada insan sarrafı nadir bulunur. Bir canı acıyan varsa o da taziye evi gerisi muhalefet.. En çok da ilgimi çeken sualsiz inançları ; sorgulayınca cayma korkusu içindeler halbuki kendini geliştirmenin yolu da yenilikler değil midir , susmak ihanet ise ya öğrenilmeyen bilginin ayıplığı kadar katı düşünce de canilik değil midir ; benim bölgemin de içinde yaşadığım kentin de en büyük sorunu budur aslında . Ve felaketin en büyüğü daha önce bildiğim yakından görüp içinde yaşadığım bölgemi kuşbakışı ile inceleyince haddini bilmezler ; masum aynı zamanda bilgisiz , bu bilgisizlikten faydalanan Allah’tan korkmaz adı dağ savaşçısı olan kökü imansız topluluğun avucu içinde sarsılıp can vermekteyiz . Ülkemin dört bir yanında verilen canların ızdırabı ile ; yollar attığım adım başına ayağıma çivi çakıyor, kara bulutlar gürleyerek isyanını dile getiriyor , bu milletin ışıltıya ihtiyacı olmadığını düşünerekten yıldızlar bir bir yuvalarına çekilmiş dileklerin yerini gerçekleştirmesi için kan emen vampilere beddualar yağıyor. ... Henüz yolun başında sayılırım , bu acı aynı zamanda zevkli yolculuğun devamını düz yollarda düzgün nesillerin beni , tüm dünyayı karşılaması dileği ile... |
Showing posts with label KALDIĞIM YER FİKİRLERİN TENHASINDA. Show all posts
Showing posts with label KALDIĞIM YER FİKİRLERİN TENHASINDA. Show all posts
Friday, 22 January 2016
KALDIĞIM YER FİKİRLERİN TENHASINDA
Subscribe to:
Posts (Atom)
Featured post
Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads
ISTANBUL, JULY 2025 — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...
Popular Posts
-
Ege Denizi'nde son dönemde artan sismik aktiviteler, bölgedeki deprem riskini ve olası arama kurtarma operasyonlarının önemini yeniden ...
-
1️⃣ YOU ARE BEING DECEIVED! Dear Istanbulites! 2️⃣ We would like to share with you a visual showing how our citizens in need benefited from ...
-
Zehirli Yalova'da amatör balıkçılık yapan Burak Ulusoy, oltasına takılan zehirli trakonya balığına temas ettiği için hastanede tedavi e...