Monday, 6 January 2014

Ev sahiplerine kötü haber:Emlak vergisi ve çtv ikiye katlanacak

Ev sahiplerine kötü haber

Emlak vergisi ikiye katlanacak

Güncelleme:02 Ocak 2014 13:55

Ev sahiplerine kötü haber
Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde büyükşehir statüsüne girecek 14 il ile İstanbul ve Kocaeli hariç eski büyükşehir belediyelerinin metropol dışındaki ilçelerinde 2014’ten itibaren emlak vergisi normalin iki katı alınacak ve daha yüksek çevre temizlik vergisi ödenecek.

Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van 30 Mart 2014’ten geçerli olmak üzere büyükşehir statüsüne girecek. Halen İstanbul ve Kocaeli’nde olduğu gibi eski ve yeni tüm büyükşehirlerde il mülki sınırları ‘büyükşehir belediyesinin sınırı’ olarak kabul edilecek. Dolayısıyla İstanbul ve Kocaeli dışında kalan 14 eski büyükşehirin metropol dışındaki ilçeleri de 30 Mart’tan itibaren yeni kurallara tabi olacak. Yeni büyükşehirli olacak vatandaşları daha yüksek emlak vergisi ve çevre temizlik vergisi bekliyor.

İLÇELER DE DAHİL

Emlak vergisi kanununa göre, normal illerde konutta binde 1, işyerinde binde 2, arsada binde 3 olan emlak vergileri büyükşehirlerde sırasıyla binde 2, binde 4 ve binde 6 olmak üzere iki katı olarak uygulanıyor. Bu nedenle büyükşehirlerin sadece il merkezlerinde değil, tüm ilçelerinde 2014 yılından itibaren normalin iki katı tutarında vergi alınacak. Örneğin Malatya’nın Doğanşehir İlçesi’nde 100 bin liralık ev için normalde 100 lira olan emlak vergisi bu yıl 200 liraya çıkacak.

Bu arsada büyük oyunlar oynanıyor

Bu arsada büyük oyunlar oynanıyor

TAŞ Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı, Şişli’de Bulgar Vakfı’na ait 59 dönümlük arsasının imarında imtiyaz tanındığı iddialarını reddetti.

Güncelleme:04 Ocak 2014 10:52

Bu arsada büyük oyunlar oynanıyor
Vakıf ile kat karşılığı anlaştıklarını belirten Turanlı, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, inşaat alanını 3’te birine indirdi” dedi.
 
TAŞ Yapı İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı, Şişli’de, 59 dönümlük Bulgar Eksarhlığı Vakfı’na ait arsa üzerinde proje geliştirmek için Vakıf ile sözleşme imzaladığını  yüzde 50-50 anlaşma yaptıklarını söyledi. Arsa üzerinde büyük oyunlar oynandığını ileri süren Turanlı, “Arsada Bahçeşehir Üniversitesi, 2008 yılında bir protokol imzalayıp devlete eğitim binası hibe edeceğini taahhüt etmiş. Sonra binaya kendileri yerleşmiş. Başkasına ait arsa üzerinde kendilerini mal sahibi gösterip kiralama yapmışlar” dedi.
 
BAKANLIK YÜZDE 40’INI DEĞİŞTİRDİ
Turanlı, sözleşme sonrası müracaat ettikleri Şişli Belediyesi’nin ‘arsanız imardan kısıtlı’ demesi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığına başvurduklarını ifade etti. Arsanın 30 yıldır imarlı olduğuna dikkat çeken Turanlı, Bakanlığın alanın yüzde 40’ını inşaat yapılamaz duruma getirdiğini söyledi. Arsa üzerinde belediye hizmet binası, yol ve yeşil alan gibi düzenlemeler geldiğini söyleyen Turanlı, “Devlet 1 metrekare hakkı yokken arsanın büyük bölümünde değişiklik yaptı. 1 milyon metrekare inşaat alanımı 300 bine düşürdü. Avam projemizi uygulanamaz hale getirip 3 emsal sınırı getirdi. Bir de bakanlık Taş Yapı’ya torpil yaptı diyorlar. Böyle torpil mi olur” dedi. Turanlı, projenin yeni halinin askıda olduğunu kaydetti.
 
10 MİLYON DOLAR İSTEDİ
Turanlı, Bulgar Vakfı ile Temmuz 2012’de yaptıkları sözleşme sonrası Bahçeşehir Üniversitesi’nin arsayı terk etmesi için Üniversite yetkilileri ile bir araya geldiklerini dile getirdi. Turanlı, “Bulgar Vakfı’nın malına bir bahaneyle el koydunuz. Boşaltmanız gerek dedik. Enver Yücel, ‘10 milyon dolar verirsen boşaltırım’ dedim. Ben de ‘hakkımı hukukla alırım’ dedim” diye konuştu.
 
BENDEN USULSÜZ HARÇ ALDILAR
Turanlı, projeyi geliştirme aşamasında kendisinden usulsüz harç alındığını da ileri sürrerek, harita onayı için 2.5 milyon dolar harç ödediğini açıkladı. Turanlı, “Projem başlasın diye parayı ödedim. Hukuk geç de olsa yerini bulur. Hem arsa boşalır hem de ben alacaklarımı alırım. Zaten devam eden 30 davam var” dedi. Turanlı, emsal sınırlaması getirilmezse bölgeye 2 milyar dolarlık yatırım planladıklarını ifade etti.
 
ŞİŞLİ BELEDİYESİ KAÇAK YAPI YAPTI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da 5 dönümü belediye hizmet alanı olarak ayırdığını söyleyen Turanlı “Şişli Belediyesi kaçak yapı yaptığı için o alan belediyeye verildi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül benim arkadaşım. Gittim, konuyu anlattım. Kendisi yanlış tahsis yapıldığını ve dava bitene kadar o binaya yerleşmeyeceklerini aktardı” diye konuştu.
 
BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ:
12 mİlyon liralık yatırım yaptık
Bahçeşehir Üniversitesi mütevelli heyeti adına yapılan açıklamada, arsada kat karşığı iş yapmayı planlayan Emrullah Turanlı’nın, kendileriyle ilgili ‘işgalci’ iddiasının gerçek dışı olduğu belirtildi ve şu görüşlere yer verildi: “2008’de arsa Milli Emlak mülkiyetindeydi. Milli Eğitim Bakanlığı ile arsada eğitim amaçlı önce 10 yıllık, sonra 15 yıllık protokol imzaladık. 2012’deki azınlık vakıflarna gayrimenkullerinin devrine ilişkin yasa değişikliği sonucu arsa, eski sahibi Vakfa iade edildi. Bu süre içinde biz arsaya 12 milyon TL civarında yatırım yaptık. Halen üniversitemizin bazı bölümleri de bu binada eğitim veriyor. Ayrıca aynı arsa içinde Şişli Endüstri Meslek Lisesi de yer alıyor. Dolayısıyla üniversitemiz ya da bir başka eğitim kurumu bu arsada işgalci değildir. Vakıf ile Üniversitemiz arasında da şu ana kadar herhangi bir dava söz konusu olmamıştır. Adı rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarına konu olan bir iş adamının bizimle ilgili iddialarını anlamakta güçlük çekiyoruz.”
 
BULGAR VAKFI: ÜNİVERSİTEYLE UZLAŞMAK İSTİYORUZ
1935 yılında el konulan arsalarını yaklaşık bir buçuk yıl önce Milli Emlak’tan iade aldıklarını söyleyen Bulgar Ekzarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Vasil Liaze ise, “Yer bizim, tapu bizde. Bu arsanın artık boşaltılmasını istiyoruz” dedi. Arsada Taş Yapı ile proje geliştirmek konusunda kararlı olduklarını belirten Liaze, Bahçeşehir Üniversitesi’nin Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı protokol gereği arsalarında faaliyet gösterdiklerini dile getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı’na açtıkları davanın devam ettiğini dile getiren Liaze, hukuki sürecin uzun sürdüğünü, üniversite ile anlaşarak alanın boşaltılmasını istediklerini ifade etti.
 
MUSTAFA SARIGÜL: Emrullah Bey’in bilgi eksikliği var
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Şişli’de, Bulgar Vakfı’na ait arsa, Milli Emlak’a aitken inşa ettikleri yeni belediye hizmet binasıyla ilgili şunları söyledi: “Bizim kaçak bir binamız yok, imarlı arsada inşaat yaptık. Arsayı da Milli Emlak’tan bedeli karşılığı satın aldık. Yeni planlarda da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı o bölgeyi belediye hizmet alanı olarak tanımladı. Projemizin kaba inşaat bitti, ince işleri devam ediyor. Bitince taşınacağız. Emrullah Turanlı’nın bilgi eksikliği var” dedi.
 
Kaynakk: Hürriyet

20 bin yayla evi devlet malı oluyor

20 bin yayla evi devlet malı oluyor

Orman arazisi içindeki 20 bini aşkın yayla evi tek tek tespit edilerek kamulaştırılıyor.

Güncelleme:06 Ocak 2014 13:40

20 bin yayla evi devlet malı oluyor
Yıl sonuna kadar bu binalara Orman Genel Müdürlüğü tarafınadan el konularak içinde oturanlardan bedelinin binde 5’i tutarında kira alınacak.

Orman arazileri içinde kalan 20 bini aşkın yayla evinin işgalcilere kiraya verilmesi için başlatılan çalışmalarda sona gelindi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2013’te çıkardığı ‘Yaylacılık Yönetmeliği’ kapsamında  çalışma başlatan Adana Orman Bölge Müdürlüğü, Toroslar’ın eteklerinde 104 yaylada araştırma yürüttü. Bu yaylalarda orman arazisi içinde kalan 20 binin üzerinde ev ve tesis saptandı. Adana Orman Bölge Müdürü Abdurrahman Acer, Türkiye’de en çok yayla evinin Adana ve çevresinde olduğunu belirterek “2013’te Yaylacılık Yönetmeliği yayınlandı. Bu yönetmelik, yayla alanındaki binaların tespit edilmesini, bunun Bakanlar Kurulu kararıyla yayla alanı ilan edilmesini emrediyor. Bu yönetmelik yeni bir binaya izin vermeden 31 Aralık 2011’den önceki binaların tespitini istiyor. Bu çerçevede 104 yaylada, 20 binin üzerinde orman arazisi içinde kalan bina tespit ettik” dedi.

Evlere standart getiriliyor

Orman arazisi içinde kalan yerlerin kamulaştırılacağını belirten Acer, hak sahipliği tespitinin tamamlanmak üzere olduğunu söyledi. Acer “Yayla alanlarında orman arazisi içinde kalan bina ve tesislere el koyuyoruz. Bu çalışma sona erdikten sonra binanın belirlenen bedeli neyse, bunun binde 5’i oranında yıllık kira bedeli almak suretiyle vatandaşın kullanımına verilmesi kararı var. Bu binalar vatandaşın kullanımına verilmeden önce Orman Genel Müdürlüğü’nün sabit kıymetlendirmesine alınıyor. Buralar bizim tapulu binamız, tesisimiz olacak. Bu binaları içinde oturana kiraya vereceğiz. İstemezse talip olana kiralayacağız. Ayrıca kira sözleşmesi yapılırken, binadaki eksiklerde belirtilecek. Örneğin baca, çatı eksikleri bildirilecek. Yapılacak düzenlemeler bildirilecek. Pencereler PVC ise ahşap yapılması için vatandaş uyarılacak. Belli standartlar getirilerek, kira sözleşmesi yapılacak. Bu kira yatırıldığı, eksiklikler giderildiği sürece vatandaş içinde oturacak. Yoksa biz oraya devlet olarak el koyup, başka bir kiracıya vermek için çalışma başlatacağız” dedi. Acer çalışmaların bu yılın sonunda tamamlanacağını söyledi.

20 bin yayla evi devlet malı oluyor

Orman arazisi içindeki 20 bini aşkın yayla evi tek tek tespit edilerek kamulaştırılıyor.

Güncelleme:06 Ocak 2014 08:40

20 bin yayla evi devlet malı oluyor
Yıl sonuna kadar bu binalara Orman Genel Müdürlüğü tarafınadan el konularak içinde oturanlardan bedelinin binde 5’i tutarında kira alınacak.

Orman arazileri içinde kalan 20 bini aşkın yayla evinin işgalcilere kiraya verilmesi için başlatılan çalışmalarda sona gelindi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2013’te çıkardığı ‘Yaylacılık Yönetmeliği’ kapsamında  çalışma başlatan Adana Orman Bölge Müdürlüğü, Toroslar’ın eteklerinde 104 yaylada araştırma yürüttü. Bu yaylalarda orman arazisi içinde kalan 20 binin üzerinde ev ve tesis saptandı. Adana Orman Bölge Müdürü Abdurrahman Acer, Türkiye’de en çok yayla evinin Adana ve çevresinde olduğunu belirterek “2013’te Yaylacılık Yönetmeliği yayınlandı. Bu yönetmelik, yayla alanındaki binaların tespit edilmesini, bunun Bakanlar Kurulu kararıyla yayla alanı ilan edilmesini emrediyor. Bu yönetmelik yeni bir binaya izin vermeden 31 Aralık 2011’den önceki binaların tespitini istiyor. Bu çerçevede 104 yaylada, 20 binin üzerinde orman arazisi içinde kalan bina tespit ettik” dedi.

Evlere standart getiriliyor

Orman arazisi içinde kalan yerlerin kamulaştırılacağını belirten Acer, hak sahipliği tespitinin tamamlanmak üzere olduğunu söyledi. Acer “Yayla alanlarında orman arazisi içinde kalan bina ve tesislere el koyuyoruz. Bu çalışma sona erdikten sonra binanın belirlenen bedeli neyse, bunun binde 5’i oranında yıllık kira bedeli almak suretiyle vatandaşın kullanımına verilmesi kararı var. Bu binalar vatandaşın kullanımına verilmeden önce Orman Genel Müdürlüğü’nün sabit kıymetlendirmesine alınıyor. Buralar bizim tapulu binamız, tesisimiz olacak. Bu binaları içinde oturana kiraya vereceğiz. İstemezse talip olana kiralayacağız. Ayrıca kira sözleşmesi yapılırken, binadaki eksiklerde belirtilecek. Örneğin baca, çatı eksikleri bildirilecek. Yapılacak düzenlemeler bildirilecek. Pencereler PVC ise ahşap yapılması için vatandaş uyarılacak. Belli standartlar getirilerek, kira sözleşmesi yapılacak. Bu kira yatırıldığı, eksiklikler giderildiği sürece vatandaş içinde oturacak. Yoksa biz oraya devlet olarak el koyup, başka bir kiracıya vermek için çalışma başlatacağız” dedi. Acer çalışmaların bu yılın sonunda tamamlanacağını söyledi.

TOKİ'ye büyük şok!!!

TOKİ'ye büyük şok

Kamu İhale Yasası’na getirilen muafiyetle uygulama projesi dahi olmadan ihaleye çıkma yetkisini alan TOKİ’ye bu imtiyaz pahalıya patladı

Güncelleme:06 Ocak 2014 12:09

TOKİ'ye büyük şok
Sayıştay’ın 2012 yılı denetim raporunda Toplu Konut İdaresi’yle  (TOKİ) ilgili ilginç bir detay yer aldı. Buna göre, idare 2008 yılında Kamu İhale Yasası’nda yapılan bir değişiklikle; kamulaştırma, mülkiyet, arsa temini, imar işlemleri ve uygulama projesine ilişkin şartlar aranmaksızın ihaleye çıkabilme yetkisi aldı. Ancak bu yetkiyle yaptığı ihalelerin bir bölümünde, ihale tamamlandıktan sonra işin aslında yapılamaz olduğunu gördü ve sözleşmeleri feshetti. Müteahhitlik firmalarına da masraflarını ödedi. Bu kapsamda iptal edilen işlerden bazıları ve iptal gerekçeleri şöyle oldu:

-Hakkâri Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi hizmet binası: Firma ile sözleşme imzalandı; ancak söz konusu binanın imar planındaki 7 metrelik yol ile çakıştığı, ayrıca inşaatı devam eden kapalı spor tesisinin bina alanına da tecavüzde bulunduğu tespit edildi. İptal edilen proje için 92 bin 303 TL ödeme yapıldı.
-Eskişehir 600 Yataklı Devlet Hastanesi: Sözleşme 2 Temmuz 2012’de imzalandı.

İmar planı notlarında, inşaat alanından geçerek hastaneyi ve batıdaki mahalleleri besleyen doğalgaz hattı olduğu ve hattın yeri değiştirilmeden inşaatın yapılamayacağı ibaresinin bulunduğu görüldü. Şirket, ocak ayında Eskişehir Doğalgaz’a başvurarak; hattın yer değişikliğini istedi; ancak “Bu hat şehri besleyen ana hat, isteğiniz ancak haziran-ağustos döneminde yapılabilir” yanıtını aldı. Sözleşme feshedildi.

-İstanbul Esenler Habipler 24 derslikli lise inşaatı: Sözleşme ve yer teslimi yapıldıktan sonra; ihale sınırları içerisinde kalan arazinin büyük bölümünün okul yapılmak üzere bir bağışçıya tahsisinin yapıldığı ve inşaata başlanıldığı tespit edildi. Sözleşme yapılan firmaya masrafları için 39 bin 165 TL ödeme yapıldı.

FAY HATTI TESPİT EDİLDİ

-İzmir, Karşıyaka, Salhane Vergi Dairesi Binası inşaatı: Yüklenici firmayla 15 Mart 2010 tarihinde sözleşme imzalandı ve yer teslimi yapıldı; ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi Yüksek Yapılar İnceleme Komisyonu zemin etüdü ile ilgili ilave çalışma istedi. Projede emsal küçülmesi nedeniyle revizyon ihtiyacı çıkınca sözleşme feshedildi. Firmaya, 479 bin 553 TL ödeme yapıldı.
-Sakarya, Hendek 100 Yataklı Devlet Hastanesi inşaatı: Sözleşme 13 Şubat 2012 tarihinde imzalandı. Ancak Kamu İhale Kurumu’na yapılan başvurudan sonra; ihalenin başka bir firmaya verilmesi kararı çıktı. Firmaya toplam 245 bin 641 TL ödendi.
-Tokat, Reşadiye 50 Yataklı Devlet Hastanesi inşaatı: Firmaya yer tesliminden sonra, yapılan incelemede hastane binası yapılacak alana yakın mesafede fay hattı geçtiği tespit  edildi ve hastanenin başka bir arsada inşa edilmesi kararı verildi. Yeni arsa temin edilemeyince, firmaya 223 bin 726 TL’lik ödeme yapıldı. Bolu, Gerede 3 Hekimlik Aile Sağlığı Merkezi ve bir adet eczane inşaatı: Eczane binasının tamamı, aile sağlığı merkezi binasının ise yarısından fazlasının fay hattı üzerinde kalması  nedeni ile Bolu Belediyesi tarafından yapı ruhsatı verilmedi. Projenin yeniden değerlendirilmesi benimsendi.

DAVA SAYISI HIZLA ARTIYOR

Raporda TOKİ’ye açılan davalarda büyük artış olduğu da belirtildi. 2010 yılında 5 bin 136 adet olan toplam dava sayısı, 2011 yılı başında 18 bin 117, Temmuz 2012 itibariyle 30 bin 454, Temmuz 2013 itibariyle de 34 bin 766 adede ulaştı.

İNCELENMEDEN SÖZLEŞME YAPILDI


Ankara’da yapımı halen süren Başbakanlık hizmet binası da raporda yer aldı. Raporda, “İdarenin ikinci ihaledeki yüklenici   firmanın sunduğu teklif fiyatlarının detayını incelemeden sözleşmenin imzaladığı    anlaşılmaktadır” denildi.

Bütçe incelemeye izin vermiyor

Raporda TOKİ Bütçesi de eleştirildi.  Raporda, “İdarenin bütçesi faaliyetlerinin detaylı olarak incelenmesine imkan vermemekte, yapım ile ilgili bütün faaliyetlerinin birkaç ana başlıkta yer aldığı görülmektedir” denildi.

Olumsuz şeyler söyleniyor


Yüklenici firmaların sorun yaşamasında kamuoyundaki algının da etkili olduğu vurgulanan raporda, “İdareye iş yapan yüklenici firmalar hakkında olumsuz nitelemelerin ortaya çıkması ve malzeme alımı konularında yüklenici firmaları zor durumda bırakmaktadır” denildi.

Son Dakika Haberleri

Son Dakika Haberleri


Hamburg'ta ''tehlikeli bölge'' ilan edildi!!!

Hamburg'ta ''tehlikeli bölge'' ilan edilmesi - gözaltılar var

Almanya'nın Hamburg kentinde, Altona, Sankt Pauli ve Sternschanze ilçelerinin bazı kısımlarının "tehlikeli bölge" ilan edilmesinin ardından, olay çıkarmaya hazırlandıkları ileri sürülen yaklaşık 40 aşırı solcu polis tarafından gözaltına aldı.

Almanya'nın Hamburg kentinde, Altona, Sankt Pauli ve Sternschanze ilçelerinin bazı kısımlarının "tehlikeli bölge" ilan edilmesinin ardından, olay çıkarmaya hazırlandıkları ileri sürülen yaklaşık 40 aşırı solcu polis tarafından gözaltına aldı.
Akşam saatlerinde toplanan 60 kadar aşırı solcu, sloganlar atarak ''tehlikeli bölge"de dolaşmaya başladı.
Geniş güvenlik önlemi alan polis ekipleri, slogan atarak dolaşan gruptakileri uyardı. Uyarıya rağmen dağılmayan grubu çember içine alan polis, kimlik kontrolü yaptırmak istemeyenlerden oluşan yaklaşık 40 kişiyi tek tek otobüse bindirerek götürdü. Polis, şüphelilerin zarar vermemesi için otobüs içindeki acil cam kırmaya yarayan çekiçleri de aldı. Zanlılardan birinin üzerinden tuvalet fırçası çıktı.
Polis, ''tehlikeli bölge'' ilan edilen bölgede yoğun güvenlik önlemleri almaya devam ederken karakol önlerine yapılacak muhtemel saldırı için de özel donanımlı polisleri bekletiyor.

Haber: Hamburg'ta ''tehlikeli bölge'' ilan edilmesi - gözaltılar
 






 

Mektubun Tam Metni

İşte Mektubun Tam Metni

06 Ocak 2014 09:38

Fethullah Gülen'in Cumhurbaşkanı Gül'e gönderdiği ve Başbakan Erdoğan'ın da görmesini istediği mektubun tam metni ortaya çıktı.

Kamudaki atama ve tayinler ile 17 Aralık operasyonuna karşı çıkan medya organlarındaki yayınların durdurulmasını isteyen Gülen, 'Dost ve arkadaşlarımın da sükûtu tercih edecekleri kanaatindeyim' diyerek teklifte bulundu.
Başbakan Erdoğan'ın 47 gazeteci, yazar ve Sivil Toplum Kuruluşu temsilcisiyle bir araya geldiği Dolmabahçe'deki toplantıda açıkladığı ve Herkul.org sitesinde bir bölümü yayınlanan Fethullah Gülen'in Cumhurbaşkanı Gül'e yazdığı mektubun tam metni ortaya çıktı.
22 ARALIK'TA YAZILMIŞ
Zaman gazetesi eski sahibi Alaeddin Kaya ile gazeteci yazar Fehmi Koru aracılığıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderilen ve Başbakan Erdoğan'ın da okumasını istediği mektubun üzerinde 22 Aralık 2013 tarihi var.
ISLAK İMZALI
Gülen'in onursal başkanlığını yaptığı Gazeteciler Yazarlar Vakfı'nın (GYV) logosunun bulunduğu antetli kağıda yazılan 2 sayfalık mektupta, Gülen'in ıslak imzasının bulunduğu görülüyor.
İşte o mektubun Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan tam metni:
22 Aralık 2013, Pennsylvania
Sayın Cumhurbaşkanım,
Aziz dost, kıymetli insan,
Saygıdeğer Abdullah Gül Beyefendi
En içten hürmetlerimi arz eder, gönülden selamlarımla sağlık ve afiyet üzere bulunmanızı dilerim.
Ülkemizin ve milletimizin huzurunu kaçıran her hadisenin Zat-ı âlilerinizi ne kadar üzdüğünün/üzeceğinin idrakinde olarak, aynı hüznü paylaştığımı ifade etmek istiyorum.
Başkaları 'Hizmet', 'Hareket', 'Cemaat' veya 'Câmia' gibi farklı isimlendirmelerde bulunsalar da aslında her tür, her anlayış, her renk ve her desenden insanın (camide bir araya gelip beraberce saf tutan insanların misillü) bir makuliyette ve bir mantıkiyette buluşmalarının şahs-ı manevisi olarak gördüğüm adanmış ruhların faaliyetlerinin ve müesseselerinin hedef alınması karşısında çok mahzunum.
Daha dershaneler meselesinin konuşulduğu ilk günlerde sayın Başbakanımıza da değişik vesilelerle ifade edildi; milletimiz için faydalı gördüğümüz müesseselerin kapatılmamasını ve mevcut halleriyle misyonlarını ifa etmeyi sürdürmesini arzuladığımız hususu kendilerine iletildi. Bu hareketin gönüllülerinin genel ve sosyal medya aracılığıyla elden geldiğince nezaket çerçevesinde kendilerini ifade etmelerinin ortaya atılan itham ve iftiralar neticesinde başladığı kamuoyunun malumu. Bu hususta kanunlar çerçevesinde hukukun gereklerinin seslendirildiğini düşünüyorum. Zamanla içtimai hayat içinde birçok insanın hadiseye dahil olması neticesinde maalesef yer yer nezaket ölçülerinin dışına çıkan bir üslup ile çok çirkin söz ve karşılıklı isnatların gündemde olması hasebiyle bunun önüne geçilmesi gerektiği akl-ı selim sahiplerinin öncelikli bir zaruret olarak gördüğü bir husus. Özellikle bir kısım medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınları sona ererse, dost ve arkadaşlarımın da sükûtu tercih edecekleri kanaatindeyim. Fakir'in de bu meselenin önünü kesmek için elinden geleni yapacağını bilmenizi isterim. Sürekli çirkin şeyler neşreden bir kesimin o kötü neşriyatının durması hususunda Zât-ı alinizin de ciddi etkili adımlar atacağınıza, yeniden akl-ı selime dönüşü sağlayacağınıza inanıyorum ve sizden bunu kemal-i samimiyetle istirham ediyorum.
***
Muhterem efendim,
Devletin kanun çerçevesinde yürüyen işleyişi hususunda emir verme, müdahale etme ya da memurları bir noktaya sevk etme konumunda bulunmadığım Zât-ı alinizin malumudur. Bununla birlikte, sohbetlerimde tansiyonun düşürülmesi adına dost, muhip ve sevenlerimize itidal tavsiye etmemin faydalı olacağı kanaatime sahip iseniz, bu hususta elimden gelen gayreti ortaya koymaya amadeyim.
Medyanın takip ettiğim kadarıyla, kamuoyunun da vakıf bulunduğu işleyen hukuki bir vetire ile ilgili olarak, bir taraftan görevliler kanunlar çerçevesinde vazifelerinin gereğini yerine getirerek suçluları tespit etmeye ve haklarında işlem yapmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan, bu konuda sadece görevlerini yapmakla meşgul bulunan veya herhangi bir şey yapmasa da başka illerde olan bazı kimseler hakkında belli bir itham olmadan işlem yapılıyor. Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde yerine getiren memurînin sırf belli bir yere nispet edilerek engellendiğini ve hatta süreçle hiçbir ilgisi olmadığı halde yine aynı nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu kıyımların) yapıldığını üzüntüyle izlemekteyim.
Devlet memurlarının üzerlerin gidip onları vazifelerini yapmaktan men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet ederek tasfiyeye/ kıyıma tabi tutma konusunda biz sussak bile zannederim maşeri vicdan susmayacaktır.
***
Sayın Cumhurbaşkanım,
Ayrıca, kamu kurumlarına giriş mülakatlarında ciddi bir eleme gayreti bulunduğu dillendiriliyor. Şu anda da eskiden beri olduğu gibi bazı insanlar hakkında 'Şu cemaatten, bu tarikattan; şu dershaneye gitmiş, bu okuldan mezun olmuş!' denilerek bilgi toplama ve engelleme yapıldığı ifade ediliyor. Bu haksız uygulamanın sadece genel müdür, müdür veya emniyet amiri konumunda da kalmadığı, ta memurlara kadar inmiş bulunduğu söyleniyor. Şimdiye kadar hayatın değişik alanlarında yalnızca 'falan yere, müntesip, falancı.. filancı..' görüldüğünden dolayı mağduriyete uğramış pek çok insanın yanımda gözyaşı döktüğüne şahit oldum. Fakat ben bunları hiç dillendirmediğim gibi o insanlara da sabır ve vifak tavsiye ettim. Belli bir yere nispet edilerek engellenen bu vatan evladı yakın çevrelerine, nazları geçen kimselere de üzülerek hislerini dile getirmekte, içlerini dökmektedirler. Bu ülkenin öz evladı, masum Anadolu insanlarının bir kısım kara listelere kaydedilmesine ve önlerinin kesilmesine matuf gayretlerin artık bütünüyle sona ermesi gerektiği kanaatindeyim.
Dünyanın dört bir tarafına dağılmış ve Allah'ın inayeti, Zât-ı devletleriniz gibi kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli genişleyen hizmet hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretler olduğu aşikar hale geldi. Bu yakışıksız engelleme faaliyetlerinin -önceden olmamakla birlikte- hareketin büyümesi ve genişlemesiyle eş zamanlı olarak arttığı görülmektedir. Süleyman Efendi'nin talebelerinin, İlim Yayma Cemiyeti'nin, Menzil mensuplarının ve diğer meşreplerin/mesleklerin de aynı muameleye maruz kalmayacağı nasıl söylenebilir?!.
***
Kıymetli efendim,
Göndermek lütfunda bulunduğunuz kıymetli misafirin aktardığı hususları dikkate alarak, ifade etmeliyim ki, dün neredeysek şu yaklaşan seçim sürecinde de aynı yerde ve çizgide duruyoruz. Diyaloğa her zaman açık bulunduğumuzu, binaenaleyh Zât-ı âlilerinizin ve sayın Başbakanın ortak tensiplerini tensibimiz sayacağımızı da belirtmek isterim. Bahse konu hususların sayın Başbakanla da paylaşılmasını arzu ederim.
Hayatını dinine, milletine ve insanlığa adama gayretindeki bir kardeşiniz olarak bütün samimiyetimle ifade etmeliyim ki, hep sulh ve huzurun, ittihad ve ittifakın, uhuvvet ve hulletin yanında yer almaya, Fakir'e sevgi duyanları da bu yönde teşvik etmeye çalıştım. Gözümde ahiretin tüllenip durduğu şu yaşımdan sonra da başka bir sevdam, düşüncem ve emelim olamaz. Devlet büyüklerimizin uzatacakları dostluk ellerini mutlaka tutacağımızı, bize karşı samimiyetle atılan her adıma -ilahi ahlaka iktîdaen- on katıyla mukabelede bulunacağımıza, arkadaşlarımıza, dostlarımıza ve sevenlerimize itidal tavsiye ederek huzurun temini adına elimizden geleni yapmaya çalışacağımızı ve her zaman sulhun takipçisi/destekçisi olacağımızı arz ederim.
Bu vesileyle, zât-ı âlilerinize, saygıdeğer Hayrünnisa Hanimefendi'ye ve saadetli ailenizin diğer fertlerine selam ve hürmetlerimi sunarım.
M. Fethullah Gülen


Otostopçuyu aracına aldı hayatı karardı

Otostopçuya aracına aldı hayatı karardı

Ünlü solist artık satış elemanı

Güncelleme: 06 Ocak 2014 09:15
Ünlü solist artık satış elemanı
90'lı yıllara damgasını vuran Grup Vitamin'in solistlerinden Selçuk Aksoy, artık bir erkek giyim mağazasında satış elemanı olarak çalışıyor.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts