Friday, 27 June 2014

Toyota, hidrojenle çalışan otomobilinin satışına başlıyor

Toyota, hidrojenle çalışan otomobilinin satışına başlıyor

FCV toyota 111
Ürettiği elektrik ve benzin karışımı hibrid otomobiller uzun yıllardır yollarda bulunan Toyota, bu kez de hidrojen yakıt hücreli modelleriyle benzer bir atağa kalkmaya hazırlanıyor.
Çevreci otomobil kavramını doğrudan elektrikli otomobille eşleştirmek, günümüzün teknoloji yoğunluğunda pek mümkün değil. Benzerlerinden daha az yakıt tüketenler, karbondioksit emisyonu düşürücü önlemlere sahip olanlar, hem elektrik hem de benzin veya dizel motora sahip hibrid sınıfındakiler, tamamen elektrikliler…
Liste uzun, son birkaç yıldır prototip olarak gördüğümüz bu çevreci teknolojilerden biri olan hidrojenle doldurulmuş yakıt hücreleri, Toyota’ya göre geleceğin en popüler otomobil yakıt tercihi olacak. 10 yıl kadar önce Prius modeliyle hibrid dünyanın kapılarını açan Toyota, 2015′ten itibaren FCV adını verdiği hidrojen yakıt hücreli ilk seri üretim aracının satışına başlayacak.
Bu teknoloji aslında Toyota ve bir diğer büyük Japon üretici olan Honda’nın çok da yabancısı olduğu bir sistem değil. Evlerde yaklaşık 20 yıldır benzer bir sistemi kullanan Toyota, 2002′de kiralama yöntemiyle FCHV adını modeli sınırlı sayıda sunmuştu. Aracın o zamanlar çok fazla tutulmamasının nedeniyse hem hidrojen yakıt hücresi teknolojisinin geliştirilmeye ihtiyaç duyması hem de o yıllarda çevreci model olarak hibrid Prius’un ön planda olmasıydı. Honda da FCX adını verdiği bir prototipi dünyadaki otomobil fuarlarında gezdirmiş, hatta İstanbul’daki Auto Show’da da sergilemişti. Yine aynı hidrojen desteğini kullanmayı tercih eden Hyundai ise İzlanda hükümetiyle yaptığı anlaşmayla ix35 modelinin yakıt hücreli modellerini kullanıma açmıştı.


Hidrojen elektrikten daha mı avantajlı?

Toyota’nın hidrojen tercihini destekleyecek pek çok madde var. Bunların ilki, günümüz tam elektrikli otomobillerin henüz aşmayı başaramadığı menzil sorunu. Satışta olan elektrikli otomobiller 150 km civarında bir menzil sunabilirken, en yüksek değere sahip olanlar bile ancak 400 kilometre kadar yol alabiliyor. Toyota’nın satışa sunacağı modeli için vaat ettiği menzil ise 700 kilometreyi buluyor.
toyota FCV 222
İkinci avantaj ise şarj/dolum sürelerinde kendini gösteriyor. Bir benzinciye gidip, dakikalar içinde deposunu dolduran günümüz şoförleri, elektrikli otomobillerin hızlı şarjla bile 30 dakikanın altına pek inemeyen sürelerinden haliyle hoşnut değil. Şarjın, standart bir prizle 6-8 saati bulması ise bu teknolojinin ciddi bir handikapı. Toyota, burada yeniden dolum için 3 dakikanın yeterli olduğunu ifade ediyor.
Son olarak, bu araçların egzoslarından yalnızca “su buharı” çıktığının altını çizelim.

Türkiye’ye gelir mi?

Toyota’nın Nisan 2015′te ilk olarak Japonya’da satışa sunacağı araç, yaz aylarında ABD ve Avrupa ülkelerinde de yollarla buluşacak. Japonya için açıklanan 7 milyon yen, 70 bin dolar ya da 40 bin Euro anlamına geliyor. Japon hükümetinin, daha çevre dostu bir ulaşım için bu tip araçlara, araç başına yaklaşık 2 milyon yen destek olduğunu da belirtelim.
Aracın Türkiye’de satışa sunulup sunulmayacağına dair henüz net bir bilgi yok. Ancak ülkemizde vergilendirme sisteminin emisyon oranlarına göre değil, eski usül silindir hacmine göre yapıldığını düşündüğümüzde satış fiyatının çok düşük olmayacağını, hatta Prius’tan daha yüksek olacağını öngörebiliriz.

TRTHABER.COMDA Bu hafta çok okunanlar

TRTHABER.COM DA BUGÜN ÇOK OKINANLAR


TRTHABER.COM DA BUGÜN ÇOK OKINANLAR

Yıllık izinlere seçim planlaması

Yıllık izinlere seçim planlaması

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili genelge Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yıllık izinlere seçim planlaması
Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınacak önlemlerle ilgili Başbakanlık Genelgesi yayımlandı. Seçimde görev alması muhtemel kamu personelinin yıllık izinleri buna göre planlanacak.
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Başbakanlık Genelgesi, Resmi Gazete'de yayımlandı. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili 2014/11 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 101 ve 102. maddeleri ile Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu gereğince cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği hatırlatılarak, ilgili mevzuat uyarınca cumhurbaşkanı seçiminin; mevcut cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki 60 gün içinde tamamlanması gerektiği kaydedildi.
Genelgede, anayasanın 79. maddesi ile 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu gereğince cumhurbaşkanı seçiminin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma görevinin Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) verildiği belirtildi.
CUMHURBAŞKANI SEÇİM ÇALIŞMALARI
YSK'nın 6 Haziran 2910 sayılı kararıyla cumhurbaşkanı seçimi takviminin belirlendiği kaydedilen genelgede, şunlar belirtildi:
"Buna göre seçimin başlangıç tarihi 29 Haziran Pazar günü olarak tespit edilmiş; birinci oylamanın 10 Ağustos Pazar günü, ilk oylamada salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde ise ikinci tur oylamanın 24 Ağustos Pazar günü yapılacağı ilan edilmiştir.
Cumhurbaşkanı seçiminin; anayasanın 79. maddesinde öngörülen 'Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü' ilkesine uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için YSK ile il ve ilçe seçim kurullarının çalışmalarına, tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekli işgücü, araç ve diğer malzeme desteğinin sağlanması önem taşımaktadır.
Cumhurbaşkanı seçiminin her aşamasında görev alması muhtemel kamu personelinin yıllık izinlerinin planlanmasında seçim tarihinin dikkate alınması zorunlu görülmektedir. Bu hususta il ve ilçe seçim kurulları ile koordinasyon içinde, kamu personelini de mağdur etmeyecek şekilde gereken tedbirler ivedilikle alınacaktır."
SEÇİMİN BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRİLMESİ
Genelgede, "cumhurbaşkanı seçiminin başarıyla gerçekleştirilerek, millet iradesinin sandığa sağlıklı olarak yansıması amacıyla, seçim kurulu başkanlıklarının personel ve yer tahsisine ilişkin talepleri ivedilikle karşılanacak, ihtiyaç duyulacak her türlü taşıt, bilgisayar, yazıcı, modem, kesintisiz güç kaynağı, jeneratör gibi araç gereç ve bunları kullanabilecek nitelikli işgücü desteği sağlanacaktır.
Bu çerçevede, başta mülki amirler olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları ile güvenlik güçlerinin amirleri tarafından gereken tüm önlemler alınacak, herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi için azami gayret ve duyarlılık gösterilecektir" ifadeleri yer aldı.

Benzer demiryolu haberleri

Benzer demiryolu haberleri:

  • yhtyi komandolar koruyacak h10407 150x150 Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri) Yüksek Hızlı Tren Hattı YHT hattı Sapanca Pamukova Özel Tim Mekece Jandarma Komando Timi İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburu Geyve Arifiye Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor Ankara İstanbul YHT hattı Ankara İstanbul YHT 26/06/2014 YHT hattında komando dönemi YHT hattında komando dönemi : Ankara-İstanbul arasında Yüksek Hızlı Tren (YHT) seferlerinin gecikmesine neden olduğu belirtilen kablo hırsızlığı olaylarını önlemek amacıyla, bir ay önce İstanbul Halkalı Jandarma Komando Taburundan Sakarya'ya gönderilen komando bölüğü, YHT'nın 45 […]
  • Ankara istanbul hizli tren hatti ne zaman acilacak 150x150 Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri) Yüksek Hızlı Tren Hattı YHT hattı Sapanca Pamukova Özel Tim Mekece Jandarma Komando Timi İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburu Geyve Arifiye Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor Ankara İstanbul YHT hattı Ankara İstanbul YHT 14/08/2013 Ankara İstanbul hızlı tren hattı ne zaman açılacak Ankara İstanbul hızlı tren hattı ne zaman açılacak : Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Ramazan Bayramı’nda trenlerin planlandığı gibi kusursuz ve dolu çalıştığını belirterek, “Demiryolu yatırımları artarak devam edecek. Asıl bayramı, Marmaray ve Ankara-İstanbul […]
  • Hizli Tren otobus firmalarini korkuttu 150x150 Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri) Yüksek Hızlı Tren Hattı YHT hattı Sapanca Pamukova Özel Tim Mekece Jandarma Komando Timi İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburu Geyve Arifiye Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor Ankara İstanbul YHT hattı Ankara İstanbul YHT 14/05/2014 Hızlı Tren otobüs firmalarını korkuttu Hızlı Tren otobüs firmalarını korkuttu :Ankara-İstanbul arasını 3 saate indirecek olan Yüksek Hızlı Tren otobüs firmalarını korkuttu. Bazı otobüs firmaları ya hattan çekilecek ya da seferlerini azaltacak. YHT, uçak yolcularını da etkileyecek. Ankara-İstanbul arasını 3 saate indirecek […]
  • 4 milyar lik projede mutlu son cok yakin 150x150 Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri) Yüksek Hızlı Tren Hattı YHT hattı Sapanca Pamukova Özel Tim Mekece Jandarma Komando Timi İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburu Geyve Arifiye Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor Ankara İstanbul YHT hattı Ankara İstanbul YHT 18/03/2014 4 milyar Dolarlık Ankara-İstanbul YHT hattında mutlu son çok yakın 4 milyar Dolarlık Ankara-İstanbul YHT hattında mutlu son çok yakın :Ankara-İstanbul arasını 3 saate indirecek YHT testlerini başarıyla tamamladı. Projenin büyüklüğü 4 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Toplam 4 milyar dolarlık yatırım bedeliyle Türkiye’nin en büyük ulaşım projelerinden […]
  • Ankara istanbul hizli tren hatti 150x150 Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri) Yüksek Hızlı Tren Hattı YHT hattı Sapanca Pamukova Özel Tim Mekece Jandarma Komando Timi İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburu Geyve Arifiye Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor Ankara İstanbul YHT hattı Ankara İstanbul YHT 26/05/2014 İstanbul-Ankara YHT Hattı En Kısa Süre İçerisinde Açılacak İstanbul-Ankara YHT Hattı En Kısa Süre İçerisinde Açılacak :YHT İstanbul Hattı Kısa Süre İçerisinde Açılacak. Bakan Lütfi Elvan "Tüm engellemelere rağmen Eskişehir-İstanbul YHT hattını kısa bir süre içerisinde açacağız. Mayıs ayının sonuna doğru yüksek hızlı tren hattını açacağımızı […]
  • Ankara istanbul hizli treni icin geri sayim 150x150 Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri) Yüksek Hızlı Tren Hattı YHT hattı Sapanca Pamukova Özel Tim Mekece Jandarma Komando Timi İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburu Geyve Arifiye Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor Ankara İstanbul YHT hattı Ankara İstanbul YHT 18/03/2014 Ankara İstanbul hızlı treni için geri sayım Ankara İstanbul hızlı treni için geri sayım :Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren hattında Piri Reis Treni ile gerçekleştirilen test sürüşlerini görüntülendi. Ankara-İstanbul arasındaki süreyi 3 saate indirecek olan Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren hattı projesinde son rütuşlar […]
Güncelleme  - .- http://www.rayhaber.com

Ankara-İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor

Ankara-İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri)


Ankara-istanbul YHT Hattini Ozel Tim Koruyor -8
Ankara-İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor :Yüksek Hızlı Tren hattındaki hırsızlık olaylarına karşı göreve başlayan Jandarma Komando Timinin çalışmaları böyle görüntülendi.
Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın Sapanca, Arifiye, Geyve, Pamukova, Mekece bölgelerinde son zamanlarda kablo hırsızlığı olaylarının artması ve sinyalizasyon hattına zarar vermesinin önüne geçmek için bir ay önce İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburundan Sakarya’ya gönderilen jandarma komandoların çalışmalarını izledi.
HEPSİ DOĞUDA GÖREV YAPMIŞ EKİP
Sakarya İl Jandarma Komutanlığı emrine verilen, 4 timden oluşan komandolar Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın Sakarya İl sınırları içerisinde kalan Pamukova ve Sapanca arasındaki 45 kilometrelik hatta 24 saat görev yapıyor.
Daha önce hepsi doğu ve güneydoğuda görev yapan Jandarma komandoları akşam hava kararmasıyla birlikte konuşlandıkları Sakarya İl Jandarma Alay Komutanlığı’ndan araçlarla çıkarak görev yerlerine gidiyorlar.
DHA’ nın çalışmalarını takip ettiği komandoların bir timi Sapanca, bir timi Arfiye, bir timi Geyve, bir timi ise Pamukova hattında görev yapıyor.
Akşam hava kararmasıyla birlikte gece görüşü olan dürbünlerle hattı tarayan jandarma komandoları durumları şüpheli kişilerin kimlik sorgulamasını da yapıyor.
Komandoların YHT hattını korumaya başlamasıyla birlikte en çok hırsızlık olaylarının olduğu Sakarya bölgesinde de hırsızlıklar bıçak gibi kesildi. Önceden 35 hırsızlığın olduğu 51 şüphelinin yakalandığı 3 hırsız şüphelisinin de yüksek gerilime kapılarak yaşamını yitirdiği Sakarya’da, jandarma komandoların görev yapmasıyla birlikte tek bir hırsızlık yaşanmadığı gibi hırsızlık girişimi de yaşanmadı. Jandarma komandoları Yüksek Hızlı Tren seferlerinin başlayacağı tarihe kadar görev yapacak.
Ankara istanbul YHT Hattini Ozel Tim Koruyor 81 Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor (Foto Galeri) Yüksek Hızlı Tren Hattı YHT hattı Sapanca Pamukova Özel Tim Mekece Jandarma Komando Timi İstanbul Halkalı Jandarma Komanda Taburu Geyve Arifiye Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı Ankara İstanbul YHT Hattını Özel Tim Koruyor Ankara İstanbul YHT hattı Ankara İstanbul YHT

 KAYNAK: http://www.rayhaber.com

Thursday, 26 June 2014

RUSYA TÜRKİYE'Yİ KISKACA'MI ALIYOR?

 
     İmf 'ye borcumuzun bittiğni ilşan ettiğimiz mayıs 2013'ten bu yana çeşitli sokak olaylarıyla çalkalanmaktadır.  Ancak, işin aslı bu değildir. İşin aslı bana göre Rusya'nın ortadoğuda etkin bir dış politika yürütmesi ve genel olarak Türkiye ile taban tabana zıt  kutuplarla çalışmasıdır. Nitekim '' GEZİ DARBE GİRİŞİMİ'' de bu olaylar silsilesinin ve birçok vatandaşımızın canına mal olan olayların ateşleme fitili olmuştur.
    Şöyle bir ortadoğudaki siyasi ve sosyal gelişmelere göz attğımz zaman ne görüyoruz:
a) Suriye de rejimin zımmi olarak desteklenmesi,
b) Hala Suriye de askeri varlığının olması,
c) Hala suriyedeki silahlı terör örgütlerini ''silahlı terör  örgütü' ilan etmemesi,
d) Kırım' resmen elkoyması ve bunu oldubittiye getirme çabası,
e) Türki Cumhuriyetlerle yeraltıkaynaklarıyla ilgili çeşitli antlaşmalar yapması( arama -çıkartma-pazara sevkiyat vs. ),
f) Hala Ermenistan da nükleer santralinin olası ve karabağ sorunun da gözle görünür bir ilerleyişin olamaması,
g)  Bulgaristan, Romanya ve Avusturya ile doğal kaynaklar ile ilgili antlaşmalar yapması,
h) Güney Rum Yönetiyle ile olan   ekonomik ve diğer ilişkileri,
 göz önünde bulundurulunca acaba Rusyanın Türkiye yi bir nevi kıskaca alma  opresyonumu yürüttüğünü hakkında derin düşüncelere gark etmektedir beni.
(MUHİTTİN ÇİFTÇİ)

26 Haziran: "Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü"

Madde kullanımı ve bağımlılığının dünya çapında bir tehlike olduğunu vurgulamak amacıyla 26 Haziran "Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü" olarak belirlenmiştir.
Ortaya çıkardığı sonuçlar sebebiyle sadece kullanan kişiyi etkilemekle kalmayıp, başta yakın çevresi olmak üzere toplumun bütün kesimlerine yansıyarak önemli bir sağlık sorunu haline gelen uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığı her yıl yüzlerce insanın hayatına mal olmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel kurulu tarafından 1987 yılında kabul edilen bu günde çeşitli etkinliklerle konunun önemine dikkat çekilmektedir.

Putin'in tezkere manevrası..

16 saat · 
GÖNÜL ŞAMİLKIZI (ÖZEL DOSYA)
Putin'in tezkere manevrası..
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna tezkeresinin iptalini istedi. Devlet Başkanının “ricası” üzerine 1 martta sadece birkaç saat içerisinde Rusya ordusunun Ukrayna’ya müdahalesine izin veren tezkereyi onaylayan Federasyon Konseyi’nin cevabı yine gecikmedi. Rus senatörler Putin’in açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden konuyu görüşebileceklerini açıkladılar. Ve Devlet Başkanına “hayır” deme tecrübesine sahip olmayan Federasyon Konseyi bugün Ukrayna tezkeresini iptal etti. Konunun bu kısmı zaten kimsede soru işareti bile doğurmuyordu…
Soru şu: Putin 115 gün önce “Ukrayna’daki Rusları korumak ve kollamak” amacıyla kabul ettirdiği tezkereyi şimdi – Ukrayna’nın doğusundaki krizin doruğa ulaştığı, Donbass'daki Rusların bir kısmının Rusya'ya göç ettiği dönemde neden iptal ediyor? İkinci soru da şu: bu karar gerçekten Putin’in sözcüsünün ilan ettiği amaca – yani Ukrayna’nın doğusunda düzenin ve istikrarın sağlanmasına hizmet edecek mi?
İki soruyla da ilgili çeşitli tahminlerde bulunmak mümkün.
Küresel anlaşma mı?
Gerek Rusya, gerek Ukrayna, gerek Batı basınında öne çıkan en önemli tahmin, bölgedeki krizle ilgili uluslararası düzeyde bir anlaşma olduğu yönünde. Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun aslında ilk bakışta gerçekleşmesi zor görünen barış planını açıklayarak tek taraflı ateşkes riski alması; Putin’in açık şekilde bu planı desteklemesi; Ukrayna Rusya’nın Kiev Büyükelçisi Mihail Zurabov’un, Rusya liderinin dostu olan eski Cumhurbaşkanı Viktor Medvedçuk’un, Rusya yanlısı ayrılıkçı milletvekili Oleg Tsaryov’un, sözde Donetsk Halk Cumhuriyetinin Rusya vatandaşı Başbakanı Boroday’ın muhatap alındığı görüşmelerin gerçekleşmesi; ayrılıkçıların 27 Haziran’a kadar ateşkes ilan etmesi; Putin’le Obama arasında Pazartesi günü gerçekleşen telefon görüşmesi; Rusya Devlet Başkanının Avusturya ziyaretinde Güney Akım projesi ile ilgili anlaşmanın imzalanması ve nihayet Putin’in tezkerenin iptalini istemesi - bütün bunlar küresel çaptaki pazarlıklarda nihai olmasa dahi, ara sonucun belirtileri olarak gösteriliyor.
Putin’i yaptırım korkusu ve Güney Akım mı vazgeçirdi?
Rusya’yı bu anlaşmaya zorlayan en önemli iki faktörün ise 27 Haziran’daki AB zirvesi ve Güney Akım projesi olduğu bildiriliyor.
27 Haziran’da Brüksel’de Ukrayna AB ile ortaklık anlaşmasının ekonomi bölümüne imza atacak. Gidişata bakılırsa, Rusya’nın artık bunu engelleme şansı yok. Öte yandan, ABD Başkanı Barack Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve diğer Batılı liderler, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusundaki gerilimin azalması yönünde somut adımlar atmaması durumunda 27 Haziran’da yaptırımların üçüncü - sektörel aşamasına ilişkin karar alınacağını bildiriyor. Bu ise 27 Haziran’dan sonra Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ı AB’ye kaptırma gibi jeopolitik kaybın yanı sıra, Rusya’nın bankacılık sektörünü ve dolayısıyla ekonomisini ciddi şekilde etkileyecek yaptırımlara maruz kalması anlamına geliyor. Bazı uzmanlara göre, Putin, Ukrayna tazkeresini iptal ederek birinciden az ağrılı olmayan ikinci darbeden sigortalanmaya çalışıyor.
İkinci önemli faktör olarak Güney Akım’a dikkat çekiliyor. Rusya, AB Komisyonunun önceden de tekel endişesiyle karşı olduğu Güney Akım projesini gerçekleştirme konusunda ısrarlı. Ancak Ukrayna’daki gerilimle birlikte Batı’nın Güney Akım konusunda Rusya’ya yönelik ekonomik eleştirilerine yeni siyasi çalar eklendi. Avrupa Birliği’nin talebi üzerine Bulgaristan kendi arazisinde Güney Akım’ın inşaatını durdurdu. Bu, Rusya’ya çok ciddi sinyal idi ve görünen o ki, Putin sinyali aldı. Rusya liderinin tam da Avusturya ziyareti öncesinde Ukrayna tezkeresinin iptalini istemesi, hem de Kremlin’in Batı’yı Güney Akım konusunda ikna etme çabası olarak görülüyor. Batılı politikacılar özellikle Kırım’ın işgalinden sonra çok açık şekilde Putin’in sözlerine güvenmediklerini ifade ediyorlar ve somut güvenceler talep ediyorlar. Rus lider, Avusturya ziyareti öncesinde Ukrayna tezkeresinin iptalini isteyerek görüşmelere açık olduğunu sergilemek istiyor olabilir.
Zorunlu manevra
Öte yandan, Ukrayna tezkeresinin artık misyonunu tamamladığını söylemek de mümkün. Putin şimdi iptal ettirmek istediği tezkereyle (daha doğrusu, tezkerenin ihtiva ettiği saldırgan tutumuyla) Rusya toplumunun dikkatini bir süreliğine iç sorunlardan uzaklaştırmayı başardı. “Büyüklük” kompleksinden kurtulmayı başaramamış Rusya toplumunu bir süre avutacak “kahramanlık destanı” yazarak kendi reytinginin rekor düzeye ulaşmasını da sağladı. Ancak bütün zafer sarhoşlukları gibi, bu durum da geçici ve Putin bunun farkında.
Daha resmen savaş ilan edilmeden Ukrayna’nın doğusundan Rostov’a, Belgorod’a, Krasnodar’a giden, sahiplerinin kimliği bile saklanan tabutlar, ailelerinden bile gizli defnedilen cenazeler, Donetsk’den ve Lugansk’taki çatışmalardan kaçıp Rus “kardeşlerine” sığınan göçmenlerin getirdiği ekonomik yük, süre uzadıkça ayrılıkçılar arasında yaşanan çatışmalar, "büyük kardeş"e kavuşma hayaline inanarak ayrılıkçılara destek veren ve "Novorossiya" ilüzyonu ile kandırıldığının farkına varan Donbasslıların yaşadığı hayal kırıklığı, ve daha da önemlisi, belli etmemeye çalışsa dahi, yavaş-yavaş yaptırımların olumsuz etkisini görmeye başlayan Rusya ekonomisi ve uluslararası toplumda yalnızlaşma hiç kuşkusuz, Kremlin’i düşündürüyor. Elbette, Putin ve son dönemde Ukrayna karşıtı retoriği “soykırım” suçlaması düzeyine ulaştıran Kremlin propagandacıları “güçlü”, “hükmeden”, “her şeyi başaran”, “dünyaya meydan okuyan” imajını sürdürmeyi, Putin’in yayılmacı politikasının en katı savunucularından olan Aleksandr Dugin’in önerdiği şekilde Ukrayna’ya müdahale etmeyi çok isterlerdi, ama reel politik “mağlupedilmez”i de manevralar yapmaya zorlaya biliyor. Putin’in Ukrayna tezkeresini iptal ettirmesi reel politik değerlendirmesiyle yapılan bir manevra. Poroşenko’nun barış planı Putin’e bu manevrayı gerçekleştirmesi için bir fırsat verdi. Fırsat bilinçli-planlı mı verildi, yoksa Putin mi onu fırsata dönüştürdü – bu artık ikinci dereceli soru…
Şimdi gelelim “neden”den çok daha önemli olan soruya:
Ne değişecek?
Kesin cevap vermek zor. Ancak iyimser tahminde bulunmak da çok zor.
Çünkü birincisi, her ne kadar önemli siyasi adım olarak görülse dahi, tezkerenin iptali sembolik bir karar. Federasyon Konseyi istenilen an 24 saatten bile kısa sürede toplanıp yeni bir tezkere çıkartabilir. İkincisi, 1 Mart tezkeresi iptal edilse dahi, bu, Devlet Başkanının Ukrayna’ya müdahale yetkisinden yoksun kalması anlamına gelmiyor. 2009 senesinde dönemin Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, Federasyon Konseyinden sınır ötesi operasyonlar için süresiz yetki almış. Federasyon Konseyinin 16 Aralık 2009 tarihli kararına göre, Rusya Devlet Başkanının devletin ve Rusya vatandaşlarının çıkarlarını korumak için yurt dışında silahlı güç kullanma emri verme yetkisi bulunuyor. Bu yasa halen geçerli, çünkü Rusya Anayasası, Devlet Başkanına başka ülkelerde ordu kullanımı yetkisi veren kararların iptali için özel bir prosedür içermiyor.
Yani yine o sonuca varıyoruz ki, Putin’in 1 Mart tezkeresini talep etmesi sadece gösteri amaçlıydı. Şimdi Ukrayna’daki büyük oyunun “diplomatik görüşme” aşamasına geçildiği için bu tezkere güncelliğini kaybetti, ama Putin’in istenilen an Ukrayna’ya müdahale için yetkisi bulunuyor. Evet, 2009 senesindeki yasa parlamentonun onayının almanın mümkün olmadığı fors-majör durumları için geçerli, ama Ukrayna’ya müdahale niyeti olursa, “fors majör” durumunu oluşturmak Kremlin için çok da zor değil…
1 Mart tezkeresi de, sınırdaki 40 binlik ordu da, yapılan tatbikatlar da, her gün Rusya televizyonlarında yayınlanan “savaş hazırlığı” görüntüleri de Rusya’nın Ukrayna’da Kiev’i çok uzun süre meşgul edecek, söndürülmesi çok uzun zaman ve çok “kelle” alacak bir gerilim ocağını tutuşturma operasyonunun psikolojik harekat kısmına ait unsurlardı. Moskova, Ukrayna’nın doğusuna resmen müdahale etmek isteseydi, bunu Kiev’in şimdikinden çok daha zayıf olduğu günlerde, mesela, 11 Mayıs’taki sözde referandumdan önce veya sonra yapardı.
Rusya’nın amacı resmen ilan edilmiş savaş değildi, Ukrayna’yı uzun vadeli istikrarsızlığa sürüklemekti ve Ukrayna’nın doğusuna resmen asker sokmadan müdahaleyi gerçekleştirerek bu amacına ulaştı. 1 Mart tezkeresinin şu an Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Rusya “gönüllüleri” ile her hangi bir ilgisi yoktu. Tezkerenin iptali İgor Girkin’in Slavyansk’tan, Aleksandr Boroday’ın Donetsk’ten çekilmesi, ayrılıkçıların “çöplükten bulduğu” Rus tanklarının, zırhlı personel araçlarının Donbass’tan çıkması, “gönüllü” Rusya vatandaşlarının elini-kolunu sallayarak evlerine dönmesi anlamına gelmiyor. Özetle, Kremlin’in Ukrayna’da düzenin sağlanmasını istediğini iddia etmek için tezkerenin iptali ciddi ve güçlü argüman değil.
Kremlin Ukrayna’yı zorla kontrol altında tutma stratejisinden vazgeçmediği, sınırları tamamen kapatıp Donbass’daki ayrılıkçılara silah akışını ve “gönüllü” yardımını durdurmadığı sürece, Donbass’taki yangının sönmesi çok zor…

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts