http://06cedmuho.blogspot.com.tr
Dualist düşünce tarzı olan Yezidilik kendisinden önce olan Zedüştlük, Mandakizm, Manişeizm ve Hurremizm düşünce tarzlarının bir devamıdır.
Yezidilikte de Zerdüştlük inancında olduğu gibi iki tanrının varlığına inanılır. Bu tanrılardan birincisi aydınlığı doğrudan Güneş, ikincisi ise Ahriman ve onun emrinde olan Şeytan'dır. Kötülükleri doğuran Şeytan'dan korunmak, onun kötülüklerinden uzak kalmak için kendisine tapınmak gerektiğine inanılır. Günümüz Yezidiliğinde Tanrının üç büyük meleğin varlığına inanılır. Bu meleklerden en büyüğü 'Melek Tavus', 'Şeyh Hadiy' (=Şeyh Adiyy bin Müsafir) ve en son 'Sultan İzi' olduğu söylenmektedir. Yezidilerin iman esasları; Hüda'nın birliği ve mutlak kudret sahibi olduğuna inanmanın yanında:
1- Şeyh Adiyy'nın Hüda'nın meleği ve Yezidiler'in mürşidi;
2- Sultan Ezi/İzi'nin Hüda'nın meleği, yerin nuru ve insanlığın sevinci;
3- Melek Tavus'un Hüda'nın meleği ve elçisi olduğuna inanmaktan ibaretir.
Eski Yezidi dini inançları ile yeni Yezidi dini inançları karşılaştırıldığında yeni Yezidi dini inancında İslami etkilerin olduğu görülür. Bu da Şeyh Adiyy'nın Yezidiliğe getirdiği yeni dini inançtır. Şeyh Adiyy Arap kökenli bir İslam düşünürü idi. Bunun sonucu olarak Şeyh Adiyy Yezidiliği kendi inanışlarına göre yönlendirmiştir. Ama Şeyh Adiyy'nin ölümünden sonra Yezidilik inancı eski düşünce tarzına dönüşmekle beraber yapısında islami düşünce tarzları izlerine rastlamak olasıdır. (Yezidiler/Bir Kürt Düşüncesi, Mehmet Kemal Işık, İstanbul 2000.)
Işık'ın Yezidiliği Kürt kökenli bir düşünce olarak ele almasına karşın aslında onun kökenleri tartışmalıdır.
Yezidilik, Ortadoğu kökenli bir dindir. Yezidiler Kürt olup, ağırlıklı olarak Irak'ın Musul kentinde yaşamaktadırlar. Suriye, Türkiye, İran, Gürcistan ve Ermenistan'da da cemaatleri bulunan Yezidiler'in bugünkü toplam sayısının 500,000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca başta Almanya ve İsveç olmak üzere Avrupa ülkelerinde de birçok göçmen Yezidi yaşamaktadır.
Yezidilik İnancı Nasıldır?
Yezidiler Melek Tavus'a ibadet ederler. Melek Tavus İslam Dini'ne göre Allah tarafından Şeytan'a çevrilmiş melektir. Ancak Yezidi inancında kötü bir melek değil, Allahtan sonra en değerli ve iyi melektir.Yaptıkları dinsel vecibeler islam dinine aykırıdır.Yezidiler müslümanlar tarafından iyi satanistler olarak bilinir.
Yezidilik'ten önceki ilahi dinlerde anlatılan, şeytanın, yaratıcının buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı göstermemesi, onun aslında ne kadar asil olduğunun tüm evrene ispatıdır ve yaratıcı tarafından sınanmıştır. İşte bu sınavı başarı ile verip tüm insanlığın ve dünya işlerinin başına geçme hakkını kazanmıştır.
Ancak burada Şeytan'ın sahip olduğu özellikler diğer dinlerden farklıdır. Yezidilikte tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Şeytan bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. Şeytan "Melek Tavus" olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur. Ahiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir. İnsanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de dönüşebilir. Melek Tavus bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu dünyadaki gölgesidir.
Ayrıca Yezidiklik'teki Melek Tavus incancı ile eski Zerdüştlük ve Mitraistlik'den etkilenmiştir. Günümüzde, Yezidiler oldukça kapalı ve geleneklerine bağlı olarak kültürlerini devam ettirmektedirler.
4. DÎNÎ İNANÇ VE İBADETLERİ
Yezidilerin dini bakımdan yerine getirmeleri zorunlu olan bazı görevleri vardır. Bunun baışnda namaz, oruç, hac ve zekat gelmektedir.
NAMAZ: Yezidiler, sabah güneş doğarken ve akşam güneşin batişi sirasinda, güneşe yönelerek üç defa rükuya varip toprağa kapanmak suretiyle namaz kılmış olurlar. Namazdan önce el ve yüzlerini yikarlar. Namazda Kürtçe, bir dua okurlar. Yezidi duası dört tanedir: Sabah duası, Eğver duası (bu dua da sabahları okunur), Güneş batışı duası, Akşam veya şehadet duası.
Yezidilerin güneşe taparlar ve ona saygi gösterirler.
Yezidiler namaz kılarken bunu başka dine mensup kimselerin görmesini kesinlikle istemezler. Şayet yanlarında başka dine mensup biri varsa, o zaman, avucunun içini güneş ışığına tutarak, ellerini gizlice ağızlarına götürüp öperler ve böylece namazlarını kılmış sayılırlar.
ORUÇ: Yezidilerin iki çeşit orucu vardir. Birincisi genel oruçtur. Bunu her Yezidi tutmak zorundadir. Bu oruç, her yıl Aralık ayında üç gün olarak tutulur. Yezidi inancina göre Allah üç gün oruç tutulmasini buyurmuştur. Kürtçe yaziyla se, yani üç.
Özel oruç seksen gün tutulur kışın ve yazın ikiye bölünür. Bu orucu din adamları ve yaşlı kesim tutarlar. Orucun 40 günü Haziran´nin 24. başlar ve ikinci 40 günü de 24 Aralıkta, başlar. Sonra Şeyh Adiy’in Laleş’teki türbesini ziyarete gidilir ve orada da üç gün oruç tutulur. Oruç, sabahleyin güneşin sarılığının görülmesiyle başlar, akşam gün batıncaya kadar devam eder. İftarda yemekle birlikte şarap içilir. Gün boyu yemek içmek yasaktır. Şayet bu arada oruçluya bir şey ikram edilirse geri çevrilmez, yenir veya içilir.
ZEKAT: Yezidilerin en alt tabakasını meydana getiren müritler, yekatlarını kendi kabile şeyhlerine verirler ve bunların dışında Fakirler de halkın arasında dolaşır ve Fakirlere her yönden yardımlar verilir. Ama yekat ise sadece müritler ile kabile şeyhleri verilir. Ne ve nekadar verilecek müridin kendisi belirler.
HAC: Yezidiler Şeyh Adiy’in Laleş’teki mezarini ziyaret ederler, böylece hac görevlerini yerine getirmiş olurlar. Yezidiler her yil Eylül ayinin son haftasında buradaki Şeyh Adiy’in türbesini büyük bir coşku ile ziyaret etmekte, kurbanlar kesmekte, davul, def, kaval vs. gibi çeşitli çalgılar eşliğinde dini törenler icra ederek ilahiler söylemektedirler. Mevlevilerin yaptikları semalar gibi bunlar da etraflarında dönerek (sema çekerler). Bu törenleri "kavval" ve "koçek" denilen din adamları yönetmektedir. Bunların eski. Bu esnada Koçek, uzun saçlarını salıverip etrafında dönmeye başlar ve diğerlerini de vecde getirir
5. SOSYAL SINIFLAR
Yezidiler kastlara ayrılmış bir topluluktur. Antik çağın Gnostik topluluklarında görülen bu hiyerarşiyi Yezidiler bugüne kadar sürdürmüşlerdir.
MİRLER: En üst yönetici tabakayıı oluştururlar. Soylarını Şeyh Adiye, kadar götürürler. Bugünkü inanışa göre, Şeyh Adi dünyadaki görevini tamamladıktan sonra yerine Mala Mira kabilesinden Berekat’ı bırakmıştır. O tarihten itibaren Mirler bu aileden seçilir. Mirler, din ve her türlü dünya işlerinde buyruk sahibidirler. Diğer sınıflardan kız alıp vermezler.
ŞEYHLER: Bunların ihtiyar veya Baba Şeyh adı verilen üst tabakada bulunanları, Şeyh Fahreddin soyundan gelmelidirler. Mir bulunmadığı zaman ona vekalet ederler. Yezidilerin en yüksek fevta makamını temsil etmektedirler. Saç ve sakallarını asla kesmezler, beyaz bir elbise giyinirler. Diğer şeyhler ise üç kabileden gelmektedir: Adaniler, Şemsaniler, Kataniler. Bunların en önemli görevleri halkı irşat etmektir. Beyaz elbise ve cübbe giyerler.
FAKİRLER: Sürekli olarak Yezidiler arasında dolaşır ve onlara vaaz verir, telkin ve nasihatta bulunur, aralarındaki anlaşmazlıkları gidermeye çalışan bir sınıftır. Bunlar bu ağır ve yorucu işlerinden ötürü cennetle müjdelenmişlerdir. Sırtlarına giydikleri siyah kıldan örülmüş hırkalarını, ölünceye kadar sırtlarından çıkarmazlar. Boyunlarına "tok" dedikleri bir tasma takarlar. Başlarında aynı zamanda kırmızımsi da bulunan siyah bir sarık vardır. Sadaka ile geçimlerini saglarar. Siyah bir sarik sararlar. Bellerinde kirmizi, sari veya portokal rengi bir kuşak vardır. Cenaze törenlerini bunlar yönetir, zekat toplayarak gerekli yerlere dagıtırlar.
PİRLER: Daha çok soylu bir kökenden gelen ruhanilerder. Yalnız kendi aşiretlerinden evlenebilirler. Hacca gidenlerin yiyecek, içecek ve diğer ihtiyaçlarını gidermek bunların görevidir. Kıdem bakımından şeyhlerden sonra gelirler. Cenazenin yıkanması sırasında şeyhin eline su dökerler. Pirler ve Şeyhler gerçek din adamları olarak halka doğru yolu göstermede bayram, oruç, sünnet, vaftiz gibi işlerde öncü olurlar. Kutsal toprak uygulamasıyla hastaları tedavi ederler. Pirlerin elbiseleri siyahtır. Başlarında siyah veya kırmızı renkli sarık bulunur.
KAVVALLAR: Şeyh Adi’nin türbesi etrafinda otururlar. Beyaz, bazen de alacali bir elbise giyerler. Başlarında siyah bir sarık vardır. Yilda bir defa Yezidi köylerini dolaşmak ve hacca gelmeyenlerle konuşmak için Laleş’ten ayrilirlar. Kavvallar ayrica Şeyh Adiy türbesinden getirdikleri toprak ve zemzem suyu ile hastalari tedavi ederler, bu toprak ve suyu satarak bir nevi ticaret yaparlar. Birde yılda bir Tawus’un şekli olan Yezidilerin Dini sancağı yezidilerin arasında dolaştırırlar.
KOÇEKLER: Bunların görevi Şey Adiy’nin türbesinde bekçilik edenleri kontrol ve yönetmektir. Sayıları 30 ile 300 arasında değişir. Bayramlarda uzun çözük saçları ile korkunç ve ilginç bir cezbe ile oynarlar. Koçekler de başka sınıflardan kız alamazlar. Sadece Müritlerle evlenebiliyorlar çünkü onlarda mürittirler.
MÜRİDLER: Yezidilerin en alt tabakısını oluşturan müritler, köylerde yaşarlar ve genellikle çiftçilikler uşraşırlar. Kendi kabilesinden olanlarla evlenebilirler. Temel görevleri "efendimiz" dedikleri üst sınıflara mensup olanlara hizmet etmek, vergi ödemektir.
Yezidilikteki bu sınıflar son derece katıdır ve bir sınıftan diğerine geçiş, kesinlikle mümkün değildir.
Yezidilerde Yaradılış
Başlangıçta Tanrı Azda kendi ateşinden Melek Tavus'u yaratır ve ona evreni ve insanı yaratma görevini verir. Bununla birlikte yaradılış işinde Tavus'a yardımcı olacak altı melek daha yaratır. Bunun üzerine Melek Tavus, Azda'nın verdiği buyruk doğrultusunda ve yine Azda'dan aldığı bir toz ile Erkek ile Kadın'ı, ve evreni yaratır. Ayrıca ayak işlerini görmesi için de dört tane de cin.
Daha sonra Melek Tavus yarattığı bu iki insanı takdim etmek üzere Azda'nın yanına gider ve Azda Melek Tavus'a "Bundan sonra bu iki insana tabi olacaksın" der. Bunun üzerine Melek Tavus "Bu iki insanı yaratan yoktan vareden benim niçin onlara tabi olayım ben sadece beni yaratan sana tabi olur, sana ibadet ederim" der. (Aslında Melek Tavus burada kibrinden değil Azda'dan başkasına inanmanın şirk olacağını bildiğinden İnsanlara secde etmemiştir.)
Bu ilk iki insandan toplam 80 çocuk dünyaya gelir. Daha sonra bu ilk iki insan, ideal insan konuda anlaşmazlığa düşerek kavgaya tutuşurlar ve sınavdan geçirilmelerine karar verilir. Her ikisi de bir küpe ruhlarını, düşüncelerini doldururlar ve ağzını kapatırlar. 40 gün sonra Erkek olanın küpünden Şahid bin Car adında güzel bir genç çıkar. Kadınınkinden ise sürüngenler, akrepler, çıyanlar.
Adam Şahid bin Car'ı o kadar sever ki diğer 80 çocuğuyla artık ilgilenmez olur. Bu da kadın ve 80 çocuğu arasında kıskançlık ve nefrete neden olur. Karar verirler Şahid bin Car öldürülecektir. Kadın bir parola belirler ve suikastın yapılacağını bu parolayla bildireceğini söyler. Ancak her şeyi bilen ve duyan Melek Tavus'u hesaba katmamıştır Melek Tavus, yarattığı dört cine emir verir ve cinler gece olunca bu 80 çocuğun ağızlarına üflerler. Uyandıklarında 80'i de farklı dil konuşmaktadırlar. Bu sebeple annelerinin söylediği parolayı da anlayamazlar Şahid bin Car böylelikle Melek Tavus'un sayesinde kurtulur.
Daha sonra Şahid bin Car'a dişi bir melek gönderilir ve bundan olan çocuklar Yezidilerin atalarını oluşturur, diğer 80 çocuktan dünyaya gelenlerse diğer insanları oluştururlar.
Yezidilikte İnanç
Yezidiler kendilerine "Azday Halkı" adını verirler. İnançları arasında.
Dünya sonsuzdur, dünyayı yaratan tanrı onu asla yıkmaz.
Doğanın korunması ve doğaya saygıyı benimserler.
Günde üç defa güneşe dönerek ibadet edilir.
Çarşamba gününü dinlenme günü olarak kabul ederler çünkü, Melek Tavus'un yaratıldığı gün, İlk iki insanın yaratıldığı gün ve Şahid bin Car'ın meydana geldiği gündür çarşamba.
Sonradan Yezidi olmaya izin verilmez.
Şeytan'ın adını telaffuz etmek haramdır
Şeytan'ın adını anımsatan kelimeleri anmak (Kitan, Şar, Şat, mel'un, na'l, lucifer) haramdır.
Yezidiler'in Kutsal Kitapları
Yezidiler'in iki kutsal kitabı vardır.
Meshaf Reş
Kitab el Celve
6. GELENEK VE GÖRENEKLERİ
Yezidiler Mıshaf a- Reş’te yasaklanan hususlardan başka, şeytan ismini telaffuzdan sakınırlar. Şayet ondan söz etmek zorundakalırlarsa, ya Tavus Melek ya da dolaşık bir ifade ile "o bildiğin, cahillerle mecnunların telin ettiği o" şeklinde konuşurlar. Yezidiler şarap içerler.
Yezidilerin Yezidi olmayan bir kadının yüzüne bakması haramdır. Yezidi bir kadın, Yezidi olmayanlarla, evlenemezler. En büyük yeminleri Melek Tavus, Êzid ve Şeyh Adi adı üzerine yapılan yeminlerdir.
Her Yezidinin bir ustası, bir şeyhi, bir piri, bir mürebbisi ve ahiret kardeşi bulunur. Her Yezidi kendi denkleri arasından biri erkek, diğeri kadın olmak üzere iki ahiret kardeşi edinmek zorundadır. Bu ahiret kardeşleri ömür boyunca birbirlerine yardım ederler, armağanlarlar verirler. Bunlardan biri ölümlük bir hastalığa tutulduğu zaman diğeri ona Yezidi imanını telkin etmekle yükümlüdür. Öldüğünde öbür dünyada rahat edebilmesi için niyazda bulunmak onun görevidir.
Bir kız kocasını kendi seçme hakkını haizdir. Rızası alınmadan evlendirilmez. Kocasını seçen kız, babasına haber vermelidir.
Evlenmede esas yaygın olan geleneğe göre tek kadınla evliliktir. Birden çok kadınla her yezidi evlenebilir. Evlenmede başlık verme geleneği yürürlüktedir. Evlenme, Şeyh veya Pir tarafından bir ekmeğin ikiye bölünüp yarısının geline yarısının da güveye verilmesi ile yerine getirilmiş olur.
Düğünlerde gelin Kırmızıbeyaz elbise giyer. Güvey, gelin eve girerken itaatin bir işareti olarak ona bir Elma vurur. Yezidi olmayan biriyle evlenen kız veya erkek aforoz edilir. Tarafların birbirlerini boşama hakları vardır. Karısını boşamak isteyen erkek, karısına üç defa "sen benim şeyhim ve pirimsin" demekle onu boşamiş olur. Kadin da ayni şekilde kocasini boşama hakkina sahiptir.
Yezidilerde boşanma yok denecek kadar azdir. Baldizla evlenme yoktur.
Doğan çocuklarını mümkün ise bir hafta içinde değilsi iki yaşına kadar mutlaka vaftiz ederler. Vaftiz, şeyhin doğan çocuğu Şeyh Adi’nin türbesi civarında bulunan zemzem suyuna üç defa sokup çıkarmasıyla yapılmış olur. Laleş dışında yaşayan Yezidiler Kavvalların getirdikleri zemzem suyunu kullanırlar. Vaftizten sonra Şeyh, Melek Tavus’tan çocuğun imanı salih, uğurlu, yararlı, uzun ömürlü, mutlu bir çocuk olması için niyazda bulunur, dua eder. Sünnet de vaftizten kısa bir süre sonra yapılmalıdır. Çocuk ölü dahi doğsa sünnet ederler. Kirvelik geleneği Yezidilerde de vardır. Kirve kızı alınmadığı için kendi sınıfları dışından başka bir deyişle şeyh, fakir, pir sınıfına mensup bir kirve temin edemedikleri takdirde, sünnilerden bir kirve seçerler. Kendi aralarından birine kirve yapmayı, nüfusları az olduğundan birbirlerinden kız alıp vermeyi engellememek için sakıncalı bulurlar.
Ölü, yüksek sesle salavat getirilerek, ahiret kardeşinin huzurunda Yezidi şeyhi veya fakir tarafindan yikanir; ölüye abdest aldirma onlarda yoktur. Ceset kollari çapraz vaziyette ve baş kismi doguya, yani güneşin doğduğu tarafa gelecek şekilde gömülür.
Ölenin mirası yalnız erkek çocuklarına kalır. Eğer erkek çocuk yoksa, miras ölenin kardeşlerine, amcalarına, bunlar da yoksa ailedeki diğer erkeklere intikal eder.
Kutsal günleri Çarşamba, istirahat günleri cumartesidir.
En büyük bayramları yeni yıl bayramıdır. Buna sersal derler. Her yılın Nisan ayının ilk Çarşamba günü, en güzel elbiselerini giyip kıra çıkarlar. Her aile kendi yiyecek ve içeceğini getirir veya orada pişirir. Bu yiyecek ve içecekler orta yere dizilir. Hep birlikte öğle yemeğini yerler. Kurban bayramını da kutlarlar ve bu bayramda kurban keserler.
Yezidilerin diğer bayramları şunlardır:
Îda Şêşims (Güneş bayramı): Aralık ayının birinci günü kutlanır. Bu bayram sebebiyle üç gün oruç tutarlar.
Îda Êzî (Ezi bayramı): Îda Şêşims orucunun sonunda kutlanır.
Îda Xidir-İlyas (Hızır-İlyas bayramı): Bu bayramları 18 Şubattadır. 15-17 Şubatta üç gün oruç tutarlar, sonunda bu bayramı kutlarlar.
7. YAYILMA ALANLARI VE NÜFUSLARI
Yezidiler, Kuzey Irak’ta Musul bölgesinde ve Sincar dağları eteklerinde; İran’da Tiflis ve Erivan’da; Halep dolaylarında; Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde bulunan Siirt’in Beşiri, Kurtalan, Batman; Mardin’in Midyat, Savur, Nusaybin; Urfa’nın Viranşehir, Ceylanpınar, Suruç; Diyarbakır’ın Çınar, Bismil ilçelerine bağlı köylerde dağınık bir halde ve az miktarda da Gaziantep, Kilis yörelerinde yaşarlar.
Son yıllarda , Almanya, Fransa ve diğer bazı Avrupa ülkelerine çalışmak ve baskı nedenlerden dolayı göç edenlerde vardır.
Nüfusları çeşitli yerlerde değişik bir şekilde verilmiştir. İslam Ansiklopedisinin Yezidiler maddesinde ise şu bilgiler vardır:
Sayıları asrımızın başında takribi olarak 60.000-70.000’dir. Halbuki bir asır önce bu sayı, 120.000-150.000 kiıi idi. Osmanlıların son zamanlarında yapılan nüfus sayımı (1912)’na göre, altı vilayetteki Yezidilerin sayısı 37.000; 1923’te ise, 264.000 müslümana karşı 18.000 Yezidi gösterilmiıtir. 1922-1924 Irak sayımına göre, Yezidiler (1923’te Irakla birleşen Sincar’ın dışında) 26.257 kişi idi. Nuri, Şeyhan ve Sincar’daki Yezidilerin sayısını 35.000 olarak gösterir. Her halde mübalağa edilmiş bir değerlendirmeye göre de şimdi Irak’a bağlanan Sincar’da 36.000 Yezidi bulunmakta idi. İran’daki Yezidilerin sayısı birkaç yüzü geçmez.
Ru sayımında ise Kafkasya (Tiflis, Erivan)’da Yezidiler 14.522 olarak gösterilir.
1966’da Türkiye’ye gelen ve Yezidilerin o tarihte lideri olan Emir Muaviye Emvaiye, kendisiyle röportaj yapan Erol Erk’e
Yezidilerin nüfusu hakkında şunları söylemiştir:
Dünya yüzünde halen 10 milyon 600 bin Yezidi mevcuttur. Yeryüzündeki dağılış şekillerine göre Türkiye’de 50 bin, Suriye’de 50 bin, Irak’ta 1 milyon, Hindistan’da 3 milyon, Himalayalar’da 1 milyon, İran’da 1 milyon Yezidi yaşamaktadır.
Yezidiler üzerinde araştirmalariyla taninan Gazeteci-yazar B. Murat Öztemir’e göre ise günümüzde Siirt, Batman, Mardin ve Şanliurfa’da yogunlaşan ve ülkemizde 60-70 binkişiyi bulan Yezidiler, Irakta 400 bin, Suriye’de 200 bin, Azarbeycan’da 80 bin, Avrupa ülkelerinde ise 125-150 bin kişi olarak toplam 750 bin kişi kadardırlar.
Yazıların bir kısmı Ali Demirel tarafından yazılan Yezidiler isimli makaleden alıntıdır.
Yezidilerde Hac ve Laleş
Midyat?ta eskiden bir kaç tane yezidi köyü vardı. Şimdi Midyat?ta yezidi sayısı parmakla sayılacak kadar azaldı. Yezidilerle iç içe yaşamamıza rağmen ben şimdiye kadar yezidilerin kutsal merkezi olan laleş hakkında çok sınırlı bilgiye sahiptim. Laleşte hac ve vaftiz törenlerini hiç görmemiştim. Merak edenler için yezidi hacı ve Laleşteki kutsal tapınakta bulunan kutsal zemzem suyu...
Ezidilik doğadaki çok sayıda varlığı, Tanrı’yı ve Tanrı’nın yardımcısı, meleklerin başı Tawusi Melek’i kutsallaştıran bir dindir. Ezidilerin Tanrı inancı taşımaz olarak değerlendirilmelerinin bir sebebi meleklerin farklı adlandırılmış ve kutsallaştırılmış olmasıdır. Kitaplı dinlerde adı geçen melekler, Ezidi inancında, Şeyh Adi’nin yanına gelen ilk müritleriyle/akrabalarıyla eş tutulur. Ezidi dini kastlarını oluşturan ve dini ibadetlerini şekillendiren bu melekler (Şeyh Hasan, Şeyh Ebubekir, Şeyh Şemsettin, Şeyh Fahrettin, Melek Sıcaddin, Amadin ve Nasreddin) cemaat tarafından yarı insan/melek olarak tanımlanır ve “Xudan” diye adlandırılan bu melekler tüm ibadetlerde kutsanırlar. Diğer tek tanrılı dinlerden farklı olarak meleklere verilen bu önem Ezidilerin “şeytana tapanlar” olarak tanınmalarına yol açmıştır. Kitaplı dinlerdeki biçimiyle adlandırılan ve tanımlanan Tanrı, Ezidi dininde de yer alır: Yeri göğü, tüm varlıkları yaratan O’dur; Tawusi Melek’i de yaratan O’dur. Ama Ezidiliği onlardan ayıran meleklerin anlamlandırılışıdır; adları ve işlevleri farklıdır. Ezidi inancına göre, Tawusi Melek Tanrı tarafından affedilendir ve meleklerin başı seçilmiştir. Tanrı bir ve iyidir. 0 yeryüzündeki her hareketin ve duygunun sahibidir. Yeryüzünde var olan hiçbir şey Tanrı’dan habersiz ve izinsiz değildir. Ve dünya şekillenirken, Tawusi Melek, Tanrı’nın en sadık yardımcısıdır.
12. yüzyılda Şeyh Adi bin Musafir ve öğrencileri tarafından Hakkari dağlarında şekillenen ve Sincan’a (Irak/Musul) kadar taşınan bu öğretiye Hıristiyanlık’tan, Zerdüştilikten ve özellikle heterodoks İslamdan kimi ögeler eklemlenmiştir: İsa’ya gösterilen saygıdan ve Laleş’te bulunan çok eski bir kilise harabesinden dolayı Hıristiyanlıktan etkilendiği iddia edilir. Ayrıca her Ezidi beş yaşına basmadan, Laleş’te bulunan kutsal suyla bir nevi vaftiz olmalıdır. Zerdüştilikle güneş, ateşin kutsanması, kötülük meleğine bir önem atfedilmesi gibi benzerlikleri vardır. Ama sonuç olarak şu bir gerçek ki bugün Ezidilik ve Zerdüştilik arasında bir bağ kalmamıştır. En açık örneğiyle Zerdüştiliğin ana kaynağını oluşturan iki tanrının hüküm savaşı Ezidi mitolojisinde ve dini kaynaklarında yoktur. Öte yandan, Şeyh Adi’nin Emevi hanedanlığına mensup olması dolayısıyla, Ezidiliğin Müslümanlıktan kopma bir din olduğu öne sürülür. Şeyh Adi’nin ilkin Adavi tarikatını kurduğunu ve bu tarikatın Şeyh Hasan’a kadar Müslüman bir tarikat olduğu yaygın bir söylemdir. Adaviler olarak bilinen tarikat, Şeyh Hasan zamanında Ezidi olarak anılmaya başlamıştır. Ayrıca bazı ibadetler şekil olarak da benzer: hac, oruç, namaz, sünnet, kurban.
Yine de, her koşulda Ezidi cemaati bu din sistemleriyle olan tüm etkileşimleri Emir, Şeyh, Pir, Kawal, Fakir, Koçek ve Mürit’ten oluşan kast sistemi içinde eritmiştir. Kast sistemi dini iş bölümüne dayanır:
Emirler, cemaatin dünyevi işlerin den sorumludur ve Şeyh Adi’nin ölümü sonrası yetkilerini bıraktığı aile içinden seçilir.
Şeyhler, dini törenlerden ve işleyişten sorumludur. Şeyler, Şeyh Adi’nin akraba ve öğrencilerinin soyundan gelenlerdir. Şeyhlik çoğunlukla Arap kökenli aşiretlerde yaygındır.
Pirler şeyhlere yardımcıdır ve dini törenlerin düzeninden sorumludur. Şeyh Adi’nin yanına gelen Kürt müritlerinin oluşturduğu aşiretlerden seçilirler.
Kawallar, her yıl düzenli olarak tavus biçimindeki bir büstü cemaat içinde gezdirirler. Büst her gece bir başka köyde bırakılır; tüm Ezidiler tarafından, bir nevi, tavaf edilir ve büstün yanında bulunan kaseye yıllık zekat bırakılır. Güvenlik sorunlarından dolayı yaklaşık elli yıldır Kawallar Türkiye’yi ziyaret etmiyorlar. Önceleri saf altından yapılmış Tawus heykelleri gezdirilirken şimdi, güvenlik sebebiyle, tunçtan ya da bakırdan yapılmış bir kopyaları gezdiriliyor. Tawus büstlerinin bulunduğu ana merkez Laleş’tir. Yedi Tawus büstü vardır ve bunlar birbirinden yedi coğrafyaya dağılır: Irak ve İran bölgeleri arası, Sincan/Laleş, Halep, Teb Diyarbakır, Rusya (Moskova, Ermenistan, Gürcistan) ve Hakkari.
Koçekler, Ezidi cemaati içinde çok önemli bir yere sahiptir: Müritler için rüyaya yatarlar. Ezidi cemaatince uygulanan bazı yasaklar Koçeklerin gördükleri rüyalar üzerine hayata geçirilmiştir.
Müritler, günde üç kez ibadet ederler:
Sabah, öğle ve akşam. Sabah ve akşam duaları farzdır, ama öğle duası müritler için farz değildir. Her duadan sonra kişi “Xudan”ı için de dua okur. Eğer sabah duası sırasında güneş herhangi bir şeyin gölgesini oluşturacak kadar yükselmişse dua kazaya girer ve bir de kaza duası okunur. Toplu ibadet edilen tek mekan hac mekanıdır. Her yıl ekim ayının ilk haftası yapılan hac törenleri “kutsal toprak” Laleş’te yapılır. Aralık ayının son cuma günü Şeyh Adi Bayramı, nisan ayında Kırmızı Çarşamba Bayramı ve eylül ayında Cemaat Bayramı kutlanır. Ezidiler, belki de, yaşarken arzu ettikleri gibi ifade edemedikleri inançlarını bir Ezidinin ölünün ölümü vesilesiyle gösterirler: Cenaze defnedilmeden önce tüm cemaat tabutu havaya kaldırıp indirirken üç kez “Hola hola ho la, hola Sultanê Ezida Sora” diye bağırır. Zorunlu olmamakla birlikte, her Ezidi bir Ahiret Kardeşi seçer. Ahiret kardeşleri arasında sevaplar ve günahların ortak olduğuna inanılır. Ahiret kardeşi daha çok şeyhlerden veya kast üyesi başka birinden seçilir. Ezidiler için sünnet olmak farz değildir. Türkiye’deki Ezidiler bunu bir zorunluluk olarak yerine getiriyorsa da, Türkiye dışındaki Ezidiler bu geleneğe uymaz. Ne kız ne de erkek çocuklar bağlı oldukları şeyh, köye gelip de yüzlerine dokununcaya kadar saçlarını kesmezler. Hatta şeyhleri gelmediği için 17, 18 yaşına kadar tıraş olmamış erkekleri vardır. Bu törene Bısk töreni denmekte. Ruhani meclise ait olanlar her iki baharın başında başlayarak 40 gün oruç tutarlar. Marul, lahana, balık yemez mavi renkte giyinmezler. Aşırı dindar Ezidilerden tavuk ve horoz yemeyenler de vardır. Ateş mümkünse hiç söndürülmez. Siyah yılan asla öldürülmez. Viranşehir’de bazı “yılanlı türbeler” vardır ki, insanlar bu türbelere gidip yılanların gelmesini bekler. Yılanın kişinin üzerinden geçmesiyle ettiği duanın kabul olunacağına inanılır.