Wednesday, 3 September 2014

Ukrayna'nın doğusunda ateşkes sağlandı

Ukrayna'nın doğusunda ateşkes sağlandı

Rusya ve Ukrayna kalıcı ateşkes konusunda anlaşma sağladı.


Ukrayna'nın doğusunda ateşkes sağlandı


 Devlet Başkanı Vladimir  ve  Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko'nun Ukrayna'nın doğusunda yaşanan çatışmalar sonrası ateşkes konusunda anlaşmaya vardığı bildirildi.
Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov iki liderin telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ve krizin çözümü için anlaşmaya vardığını ifade etti. Peskov, her iki liderin de krizin çözümü için alınması gereken önlemler konusunda hemfikir olduğunu belirtti.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko'nun basın sözcüsü de Ukrayna'nınDonbassbölgesindeateşkesin sağlandığını doğruladı. Sözcü barışın sağlanması için karşılıklı adımların atıldığını ifade etti. 
 KAYNAK: (İHA)

Saadet Partili Mehmet Bekaroğlu CHP’ye üye oldu

Saadet Partili Mehmet Bekaroğlu CHP’ye üye oldu

Son yerel seçimlerde Saadet Partisi'nden Rize Belediye Başkan adayı olan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu CHP'ye üye oldu.



Saadet Partili Mehmet Bekaroğlu CHP’ye üye oldu


 Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Parti Meclisi üyeliğine davet edilen Prof. Dr.  , daveti kabul ederek CHP'ye üye oldu. CHP Fındıklı İlçe Başkanı M. Oktay Büyüklü yaptığı açıklamada, Bekaroğlu'nun CHP Fındıklı Teşkilatı'na geldiğini ifade ederek, "Sayın Mehmet Bekaroğlu bugün bizi arayarak partimize üye olmak istediğini söyledi. Biz de kendisini partimize üye yaparak üyelik formunu genel merkeze gönderdik. Mehmet Bekaroğlu'nun Parti Meclisi üyesi olması kesinlik kazanmış oldu” dedi.

Mehmet Bekaroğlu, son yerel seçimlerde Saadet Partisi'nden  Belediye Başkan adayı olmuştu.
Bekaroğlu 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi listesinden Rize milletvekili seçilerek siyaset hayatına başlamıştı. 2009 yılındaki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayıda olan Bekaroğlu 2010 yılında kurulan Halkın Sesi Partisi'nin kuruculuğunuda yapmıştı. Bekaroğlu son olarak 30 Mart 2014 Yerel seçimlerinde Saadet Partisi'nden Rize Belediye Başkan adayı olmuştu. 
kaynak:  İHA

Tuesday, 2 September 2014

Bunları biliyor muydunuz ?


EYL
02
Bunları biliyor muydunuz ?
Geri Dönüşüm Animasyonu


Sadece 1 metal içecek kutusunun geri dönüşümünden elde edilen enerji ile 100 Watt’lık bir ampul 20 saat çalıştırılır.

Geri dönüştürülen 1 ton cam atık ile 100 litre petrol tasarrufu sağlanır....  işte geri dönüşüm animasyonu 
 

Düzenle

Sorgun Belediyespor son hazırlık maçını kazandı

Bölgesel Amatör Lig 6. Grupta Yimpaş Yozgatspor ile birlikte şampiyonluk mücadelesi verecek olan Sorgun Belediyespor Nevşehir kampında oynadığı son hazırlık maçı olan Yeşil Kırşehirspor maçını 2-1 kazandı.
Maça geçen yılki kadrosunda bulunan 4 futbolcu dışında yeni transferlerle başlayan Sorgun Belediyespor ilk yarıya iyi başladı ve maçın 26. Dakikasında ceza sahası ön çizgisinde kazandığı serbest vuruşu iyi değerlendirdi.
Bu dakikada topun başına geçen Eşref, güzel bir vuruşla kalecinin bakışları arasında topu filelere göndererek takımını 1-0 öne geçirdi.
Yeşil Kırşehirspor ilk yarının bitimine saniyeler kala, sağ kanattan gelişen bir atakta ceza sahası içerisine sert bir orta yaptı, Sorgun Belediyespor’un defans oyuncusu Selim bu sert ortayı kafa ile çıkarmak isterken meşin yuvarlağı kendi kalesine gönderdi ve skora eşitlik geldi 1-1
Maçın ikinci yarısına iyi başlayan taraf yine Sorgun Belediyespor oldu. Her ne kadar orta sahada bazı zafiyetler göze çarpsa da deneyimli kadrosu ile mücadele eden Sorgun Belediyespor 75. Dakikada geliştirdiği bir atakta ceza sahası içinde topla buluşan Umut Bavagir ile tekrar öne geçti 2-1
Bu dakikadan sonra başka gol olmayınca Sorgun Belediyespor oynadığı son hazırlık maçını 2-1 kazanmış oldu.
Sorgun Belediyespor’da öne çıkan isimler başta sağ kanatta oynayan Necmi, Eşref ve Emrullah olurken bazı oyuncuların ise yetenekli olmalarına karşın kendilerinin hazır olmadıkları gözlendi.
Sorgun Belediyespor Teknik Direktörü İlhan Özbay, takımın 5 gündür Nevşehir’de olduğunu ve lige günde iki antrenman yaparak hazırlandığını belirtti.
Yapılan ağır idmanların futbolcuları yorduğunu ve bu yüzden de tam kapasite ile oynayamadıklarını dile getiren Özbay “Sorgun Belediyespor iyi yolda. Burada oynadığımız iki hazırlık maçı takımın eksiklerini belirlememizde çok yardımcı oldu. Özellikle Ceyhanspor maçının ilk yarısında takımımız çok iyi bir futbol oynadı. Yeşil Kırşehir maçında da üstün olan taraf bizdik. Bu da bize gösteriyor ki, hazır olduğumuz durumda aynı futbolu oynayabiliriz. Bunun için önümüzdeki günlerde takımımız daha iyi olacaktır. Şimdi tüm amacımız Çarşamba günü Türkiye Kupası’nda karşılaşacağımız MKE Kırıkkalespor maçından galibiyetle ayrılarak bir üst tura çıkmak” dedi.

Jeotermal serada yetişen hormonsuz domatesler büyük ilgi görüyor


EYL
02
Jeotermal serada yetişen hormonsuz domatesler büyük ilgi görüyor

Yozgat’ın en büyük ve tek jeotermal serasında yetiştirilen domateslere tüketiciler büyük rağbet gösteriyor.

Sorgun’da, jeotermal sıcak su kaynaklarından faydalanılarak topraksız tarım uygulaması ile Avrupa standartlarına uygun olarak 25 bin metrekare alanda aylık 50 ton, yıllık ise bin 200 ton domates üretimi gerçekleştiriliyor.

Serada yetiştirilen hormonsuz inorganik salkım domatesler gerek tüketiciler, gerekse kabzımallar büyük rağbet gösteriyor.

İşletme sahibi Oktay Künbetli, jeotermal sıcak su kaynakları ile 25 bin metrekarelik alanda inorganik olarak ürettikleri domateslerin Ankara, İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyükşehirlere gönderildiklerini belirtti.
Künbetli, “Yılın 12 ayında seramızda üretilen domatesleri Ankara, İstanbul, Bursa, İzmir gibi büyük şehirlere gönderiyoruz. Bu sene ağırlıklı olarak Ankara piyasasına ürünümüzü sunuyoruz. Jeotermal olduğu için 12 ay üretimimiz var. Topraksız tarım denilen sistemle üretim yapıyoruz. Topraksız olduğu için hastalık riski daha az olduğundan dolayı Avrupa standartlarının belirlemiş olduğu sevinin çok daha altında ilaç kullanımı oluyor. Yani Avrupa standartlarına uygun üretim yapıyoruz. İlaç kullanımı az Avrupa standartlarına uygun üretim yapıyoruz” dedi.
Bombus arıları ile dölleme ve tozlama yapılıp hormonsuz domates elde edip, aylık 50, yıllık ise bin 200 ton üretim gerçekleştirdiklerini belirten Künbetli, “İleriye dönük hedefimiz, bunu aylık 60-65 tona çıkarmak. Ancak jeotermal sıcak suyumuz yeteri kadar olmadığı için istediğimiz iklimlendirmeyi sağlayamıyoruz. Hatta doğalgaz takviyesi dahil yapıyoruz. Bundan dolayı istediğimiz verimi elde edemiyoruz. Ayrıca ürettiğimiz domatesler az ilaç kullanımından dolayı hastalık riski çok az. İstediğimiz minarelleri istediğiniz oranda verebildiğiniz için kontrollü tarım yapıldığından dolayı istenilen lezzet ve tadı yakalayabiliyorsunuz” dedi.

İSTİHDAM VADİSİ OLACAK


EYL
02
İSTİHDAM VADİSİ OLACAK
 Gebze de kurulacak Türkiye nin ilk BİLİŞİM VADİSİ tamamlandığında 150 bin ar-ge  personeli istihdam edilecek
Düzenle

Monday, 1 September 2014

Karadağ (Ulcinj -Sveti Stefan -Budva -Kotor )

Karadağ (Ulcinj -Sveti Stefan -Budva -Kotor )

(Arnavutluk )Durres' te denize sıfır bir otel de 1 gece dinlendikten sonra yine yollara vuruyoruz kendimizi : ) Durres hakkında pek fazla birsey yazmadığımın farkındayım ,kıcasa deyineyim...(son gün batımı fotoğrafım Ulcinj 'den belirteyim )


Durres Adriyatik Denizi kıyısında İtalya'nın Bari şehri karşısında M.Ö. 627 yılında kurulan antik bir şehir.Durres sahilleri özellikle Tiran'da yaşayanlar için çok popüler. Kilometrecelerce uzanan Durres sahilleri her an için dopdolu.

Kosovalılar bu kalabalığın çoğunluğunu oluşturuyor. Durres'de ilk göze çarpan şey çok yoğun ve çarpık bir yapılaşmanın olduğu.
Tıran Durres' e göre daha düzenli .
Durres' te görebileceğiniz belli başlı yerler antik tiyatro, kral Zog'un kalesi, arnavutlar için yine çok önemli olan İskender Bey'in heykelinin olduğu şehir meydanı.

Durres'i ve dolayısıyla Arnavutlugu geride bırakıp ,Karadağ ' a varıyoruz ...
Karadağ, nam-ı diğer Montenegro, “kara” dağları, masmavi denizi, yeşil Alp çayırları, nefes kesen kanyonları ve şiir gibi gölleri ile hayranlık uyandıran bir ülke.
Adriyatik’in incisi Karadağ sana hayran kaldım heart
Yemyeşil dağlarının olmasına ragmen neden karadağ denmiş billiyor musunuz ? ;
 Akşam olduğunda güneş dağların ardından battığında dağlar kapkara görünüyor. O yüzden de buraya Karadağ “Montenegro” deniyormuş.
Karadağ hakkında o kadar çok sey var ki ama tek tek şehirleri anlatırsam bu yazım uzayıp gidecek sıkmak istemiyorum sızleri
kısa kısa gezilecek yerler hakkında bilgi verip ,Karadağ'dan hakira görüntüler sunmak istiyorum .
Sırasıyla Karadağ' daki duraklarımız ; Ulcinj ,Sveti Stefan ,Budva ,Kotor
Karadağ -Ulcinj Kaleden görüntü

Ulcinj ' de görülmesi gereken yerler tabi bana göre Eski şehir ve Kale
Kale'ye çıkıp o güzel manzara eşliğide balık yemeyi ihmal etmeyin : )

Sveti Stefan ;gerçekten rüya gibi bir yer

Eski Yugoslavya zamanında Sophia Loren’in her yıl tatilini geçirdiği bir mekanmış. Burası aslında çok eski ve fakir bir balıkçı köyüymüş. Yıllar boyunca insanlar iş ve ekmek derdiyle köyü terketmişler ve köyde kimse kalmamış. Birkaç yıl önce Singapurlu bir şirket çok astronomik bir ücret karşılığında adayı satın almış. Ada halen ziyaretçilere kapalı ve restorasyon halinde. Adanın içindeki bütün evler çok lüks butik oteller haline getirilecek ve casinolar yapılacakmış. İnanılmaz bir turizm cenneti olacağı kesin. Biz görür görmez vurulduk. Köy ünlü adasının dışında yemyeşil doğası ve harika plajları ile dikkat çekiyor.
Eğer Karadağ durağınız olacaksa mutlaka burda kalmalısınız .
Harika bir manzara eşliğinde 2 gece sveti stefan da kaldık ,huzur verici ...Doyasıya gezdik ...
 



Sveti Stefan' da 1 gece dinlendikten sonra aşağı yukarı 20 dakika uzaklıktaki Budva Şehirene gidiyoruz .

Budva, güzel bir koya kurulmuş. Son model yatların demirlediği güzel bir yat limanı, hemen onun karşısında insanların Hawaii dediği St.Nikola adası ve  stari gradı ve kalesiyle son derece turistik ve hoş bir şehir.

Yeşil ve Mavinin büyüsü ,Budva

Budva'dan sonra ki durağımız Kotor ;





Kotor tam bir Ortaçağ şehri. 1538 tarihinde Osmanlı fethetmiş. Atalarımız sınır tanımıyormuş doğrusu ... Son dönemde turist patlaması yaşıyormuş Kotor,gerçekten hakediyor çünkü iyi korunmuş bir yer. Tarihi şehirde de biraz arka sokaklarda yürüyerek turistik havadan çıkabilir o  taş evlerde yaşayan gerçek insanlarla karşılaşabilirsiniz.
Kaleyi mutlaka gezmelisiniz ....Kae önünde kurulan pazardan mutlaka meyve satın almalı tatmalısınız : ) tıpkı bizim yaptığımız gibi mis kokulu çilekler : )
 Karadağ gezimiz Kotor 'la sona eriyor .
Son söze gelirsek ;
Karadağ’a gitmek isteyenler kimler olabilir diye düşünüldüğünde liste epey uzun: Deniz ve güneş tutkunları, macera severler, kaşifler ve gezginler, gündüz ve gece yaşamından keyif almak isteyenler, doğa tutkunları ve manevi güç aşılayan yerleri ziyaret etmek isteyenler. Kısacası herkes…: )
Hırvatirtan -Dubrovnik için yola devam : )






Arnavutluk Başkenti Tiran hakkında genel bilgi

Arnavutluk Başkenti Tiran hakkında genel bilgi


Türk Hava Yolları'nın haftada iki kere karşılıklı seferleri ile ulaşabilirsiniz Tiran’a. Dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, gidiş esnasında valizini size vermek isteyenlere karşı mukavim olmanız. Zira yardım etmek isteyip bu valizleri kendilerine ait gösteren iyi niyetli insanların Tiran varış da kaçakçılıkla sorgulandığı durumlar gerçekleşmiş.

Tiran giriş noktamız Mother Theresa Havaalanı. Oldukça küçük ve sevimli olduğu kadar karmaşadan da uzaktır. Her şey o kadar sade ki, havaalanı trafiğini gösteren monitörlerde sadece sizi indiren uçağı görürseniz sakın indiğiniz yerin uluslararası bir havaalanı olmadığı düşüncesine kapılmayın.

Arnavutluk Türkiye vatandaşları için vize talep etmiyor, ama yine de girerken gümrük polisi, boyunuza posunuza iyice bir dikkat edip “hayırdır gülüm, ne işin var burada” sorusunu mutlaka soruyor. Arnavutlukta bir tanıdığınız varsa ismini vermeniz, onun da girişte size el sallıyor olması yeterli. Tanıdığınız yok ise “business, Sky Tower” demeniz yine yeterli. Zira Sky Tower Tiran’ın en prestijli iş kulesi, dışarıdan gelip bu ismi telaffuz etmeniz gümrük polisini etkiliyor ve Tiran kapıları size ardına kadar açılıyor.

Her ne kadar Türklere Müslüman bir ülke olması nedeniyle sempatiyle bakılsa da insanların içinde her zaman bir "acaba" var. Bana anlatılanları aynen aktarayım buraya. Rejim sonrasında ticaret yapmak isteyen bazı Arnavut vatandaşları Türkiye’den gelen ticaret erbaplarından birinden yüklü miktarda çay bardağı talep ediyor ve kendi ticari etiğine göre ödemeyi peşin yapıyor. Fakat uzunca bir süre bekledikten sonra bardakların gelmeyeceğini anlıyor. Bir başka Türk’ten yine çay bardağı siparişi veriliyor, bu sefer ödemenin yarısı peşin veriliyor, bardaklar geldiği zaman hiçbir kontrol yapılmadan ödeme yapılıyor. Kontrol yapıldığında ise bardakların defolu olduğu görülüyor. Ama ticaret erbabımız çoktan Üsküdar'a varmış oluyor bile. Artık iyice akıllanmış olan Arnavut tüccar ise kendisine yeni birini tabi ki, Müslüman olduğu için Türklerden seçiyor ve kendisine 10 bin tane çay bardağı getirmesini istiyor, ödemeyi ise bardakların sağlamlığını kontrol ettikten sonra yapacağını istiyor ve sonunda bardaklarını teslim alıyor. Fakat bu olaylardan sonra neredeyse bütün Arnavutluk ahalisi ticaret konusunda Türkleri örnek alıyor :)

Arnavutluk komünist rejimin ardından gerçekten büyük değişim göstermiş, rejim sonrası çıkan kargaşa durumu ise değişimi hepten tetiklemiş. Tiran değişimin en canlı şahidi ve her saniyesinde değişimi yaşıyor. Tiran’ın neredeyse yarısı şantiye halinde, rejim zamanından kalan yapılar yenileniyor ya da çoğunlukla yıkılıp yeniden yapılıyor. Birkaç günlük gözlemlerimden kolaylıkla yenilerin eskileri arattığını söyleyebilirim. Eski yapılarda mutlaka estetik kaygı gözetilmişken yenilerde sadece maksimum fayda kazanımı esas alınmış durumda.

Tiran oldukça büyük bir meydanının etrafında kurulan bir şehir. Meydanda devasa bir İskender Bey heykeli var. Arnavutluk tarihinde oldukça önemli bir yere sahip zira geçmişte bir çok beylikten oluşan Arnavutluk halkını bir çatı altına toplamayı başarıp büyük Arnavutluk'u kuran kişi. Komünist rejim zamanında da ayakta kalmasına izin verilmiş. İskender Bey heykelinin hemen karşısında Ethem Bey Camisi bulunmakta. Osmanlı zamanından kalan cami, rejim zamanında ayakta kalmasına izin verilen ender camilerden biri. Ethem Bey Camisi'nin yanındaki saat kulesi, rejim zamanından kalan hükümet binaları, Ulusal Müze, opera binası mutlaka görülmesi gereken yerler içinde. Şehir merkezinde bulunan ve özellikle tatil günlerinde yoğun ziyaretçi akınına uğrayan gölet de görülesi yerler içinde.

Tiran şehir merkezini araca ihtiyaç duymadan rahatlıkla yürüyerek dolaşabilirsiniz, biraz daha uzak mesafelere ise belediye otobüslerini kullanarak ulaşabilirsiniz. Tiran etrafında tam bir çember yapan iki tane çevre yolu var, belediye araçlarının üzerinde hangi çevre yolundan gittiğini belirten yazıları görmek mümkün.

Şehir merkezinde konaklama için çok farklı seçenekler bulmak mümkün. 5 yıldızlı otelin pahalı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim :) Bunun yerine daha uygun olan ve daha bile kaliteli olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğim Diplomat Oteli tercih edilebilir. Daha da uygun bir seçenek aranması halinde Europa Oteli’ni bulmaya çalışın, zaten sorduğunuzda herkes gösterecektir. Konaklama kahvaltıyla birlikte 20-30 Euro mertebesinde olacaktır.

Şehir merkezinde güzel bir Türk lokantası var, Tiran da bulunan çoğu Türk entelektüelini de burada bulabilirsiniz, memleket sohbetlerine çokça şahit olmak da mümkün. Elbasan tava ve Arnavut ciğerinin anavatanının burası olduğu düşünülürse Arnavutluk mutfağının Türk damak tadına uyduğunu söyleyebilirim. Fakat son zamanlarda açılan ve genellikle gençlere hitap eden fast food dükkanları Avrupa insanı damak tadına hitap ediyor. Domuz eti konusunda hassasiyetiniz varsa et istemeden önce sormanızda fayda var. Arnavutluk Müslüman bir ülke olmasına rağmen domuz eti konusunda Arapların taşıdığı kaygıları taşımıyorlar.

İçecek kültürleri de bizlere benziyor, akşamları genellikle ev yapımı olan rakı yemeklere eşlik ediyor. Bizim gibi suyla karıştırıp içmiyorlar, çok daha sert ama çok daha kaliteli. Bulabilirseniz mutlaka yanınızda bir iki şişe getirin. Müdavimlerinden büyük dualar işitmeniz mümkün olacaktır.

KAYNAK: http://albanian4ever.blogcu.com

MAKEDONYA HAKKINDA GERÇEKLER

MAKEDONYA HAKKINDA GERÇEKLER

BaşkentÜsküp
Resmi dilMakedonca
Etnik yapı64.2% Makedon
25.2% Arnavut
3.9% Türk
2.7% Rum
1.8% Sırp
2.2% diğer
Yönetim biçimi Parlamenter demokrasi
CumhurbaşkanıGjorge Ivanov
BaşbakanNikola Gruevski
Yüzölçümü 25,713km2 (148.)
Nüfus 
2013 tahmini 2,058,539 (146.)
Yoğunluk80.1/km2 (122.)
GSYİH (Nominal/2011)     
Toplam $10.198 milyar 
Kişi başına $4,935
Para birimi Denar 

BAŞBAKANLIK MÜSTEŞAR YARDIMCISI SAYIN VLATKO ILIEVSKI İLE GÖRÜŞME

Heyetimizin Makedonya’daki ilk görüşmesi Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Sayın VLATKOLIEVSKI ile gerçekleştirilmiştir. Heyetimiz Sayın Müsteşarı projenin detayları hakkında bilgilendirmiş ve Müsteşardan olası işbirliği için somut katkı verecekleri taahhüdünü almıştır.








AVRUPA İŞLERİ GENEL SEKRETERİ SAYIN JOVAN ANDONOVSKI İLE GÖRÜŞME

Heyetimizin Makedonya’daki ikinci teması Avrupa İşleri Genel Sekreteri Sayın Jovan ANDONOVSKI ile gerçekleşmiştir. Makedonya’nın Avrupa Birliği sürecinde çok çeşitli idari reform çalışması yürüttüğü ve bu çerçevede AB tarafından sağlanan fonlar hakkında bilgi veren Sayın ANDONOVSKI projenin iki ülkenin yakınlaşmasını sağlaması açısından son derece olumlu olduğunu bildirmiştir. 














BİLGİ TOPLUMU VE YÖNETİM BAKAN YARDIMCISI SAYIN MARTA ARSOVSKA-TOMOVSKA VE BAKAN DANIŞMANI JAHI JAHIJA İLE GÖRÜŞME

Heyetimiz gün içerisindeki en önemli görüşmesini Bilgi Toplumu Ve Yönetim Bakanlığında gerçekleştirmiştir. Toplantı açılışında Bakan Yardımcısı Sayın Marta ARSOVSKA-TOMOVSKA ve Bakan Danışmanı Jahi JAHIJA böyle bir projenin bu coğrafyada önemli bir boşluğu dolduracağını ve siyasi ve tarihi bağları çok eskiye dayanan birçok ülkeyi aynı platformda buluşturarak idari kapasitelerin geliştirilmesine çok önemli katkı vereceğini belirtmişlerdir.
Bakanlık uzmanları ve danışmanları tarafından dört adet sunum yapılmıştır. Bu sunumlarda sırasıyla Makedonya’da e-Devlet alanında son yıllarda yaşanan gelişmeler, düzenleyici reform çalışmaları, tek durak ofisleri ve ülkedeki CAF uygulamaları anlatılmıştır.




KAMU YÖNETİMİ AJANSI MÜDÜRÜ SAYIN ZAKLINA NIKOLOVSKA İLE GÖRÜŞME

Makedonya’daki oldukça yoğun ajandamızda bir sonraki durağımız Kamu Yönetimi Ajansı olmuştur. Burada heyetimizi Kamu Yönetimi Ajansı Müdürü Sayın Zaklina NIKOLOVSKA karşılamıştır. Taraflar genel olarak projeleri ve hedefleri hakkında karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmuşlardır.












ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI KASAM DEMIRI VE BAKAN DANIŞMANI ILIJA RISTOVSKI İLE GÖRÜŞME

Heyetimizin Makedonya’daki ilk gününün son ziyareti Adalet Bakanlığı’nda gerçekleştirilmiştir. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kasam DEMİR'i Ve Bakan Danışmanı Ilija RISTOVSKI ile yapılan toplantıda Makedonya Adalet Bakanlığı’nın idari reformları ve e-devlet çalışmaları anlatılmıştır.
Heyetimiz Türkiye’de örnek bir uygulama ve proje olan Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) hakkında bilgi vermiştir. 






“SS SYRIL AND METHODUIOS” ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. BORCE DAVITKOVSKI İLE GÖRÜŞME

“Ss Syril and Methoduios”  Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Borce DAVITKOVSKI ile yapılan görüşmede Makedonya idari sistemi ile ilgili bilgiler alınmıştır. Makedonya Resmi Gazetesinin elektronik olarak İngilizce dahil birkaç dilde her gün yayımlandığı, Mevzuat Bilgi Sistemi benzeri merkezi bir mevzuat sistemlerinin olmadığı, onun yerine her bakanlığın ilgili mevzuatını kendi internet sitesinde tuttuğu öğrenilmiştir.      
Makedonya’nın vatandaşların kişisel bilgilerini korumaya yönelik bir kanuna ve idari usul kanununa sahip olduğu, 2010 yılında 5 yıllık idari reform programının benimsendiği de Dekan tarafından açıklanmıştır. Dernek olarak proje ile ilgili verilen bilgiler sonrasında Sayın Dekan Ankara’daki Çalıştaya davet edilmiştir.




ÜSKÜP SİYASAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ’NDEN VLADIMIR BOZINOVSKI İLE GÖRÜŞME

Sivil toplum örgütü temsilcisi olarak Üsküp Siyasal Araştırma Enstitüsü’nden Vladimir BOZINOVSKI ile yapılan görüşmede kendisinden sorular da sorularak Makedonya’daki sivil toplum örgütlerinin yapısı ve sivil toplum kuruluşlarının siyasal yaşamdaki etkinliği hakkında bilgi alınmıştır.







TÜRK ASILLI BAKAN HADİ NEZİR İLE GÖRÜŞME

Makedonya’nın Türk asıllı Bakanı Hadi NEZİR ile yapılan görüşmede, Makedonya’daki Türklerin durumu ve Türklerin siyasal hayattaki etkinliği hakkında bilgi alınmış ve Bakana proje hakkında kısaca bilgi verilerek kendisi Ankara’daki çalıştaya davet edilmiştir.
Bakandan edinilen bilgiye göre, 80.000 nüfusa sahip olan Türklerin Makedonya’da iki milletvekili ve bir bakanı vardır. Makedonya Anayasasına göre, ülke nüfusunun %20’sinden daha az nüfusa sahip milletler azınlık sayıldığından Makedonlar ve Arnavutlar asli unsur, Türkler ise azınlık sayılmaktadır. Eski Yugoslavya zamanında ise Türkler de asli unsurdur. Türklere ait üç parti var. Bakanın üyesi olduğu Parti, Makedonya’da 5. büyük parti konumundadır.

ÜSKÜP BÜYÜKELÇİLİĞİ ZİYARETİ

 Makedonya Türkiye Büyükelçiliği Müsteşarı Sayın Sinan Ertay ziyaret edilmiş ve kendisinden Makedonya’daki son gelişmeler hakkında bilgi alınmıştır. Projemiz hakkında kısa bir sunuşun ardından programa son verilmiştir. 


Yeni sosyoloji

Yeni sosyoloji

28 Ağustos 2014 - 22:11 Selma Erdal

27 Ağustos 2014 günlü AKP Kongresi’nde (bilindiği gibi CHP’ninkine KURULTAY denir);RTE’nin dilinden bir söylem düştü gündeme: YENİ SOSYOLOJİ…
Sosyoloji; nedir sosyoloji acaba?… Sözlüklere bakmadan, herkesin algısında karşılığı bulunan bir kavram, kısaca anlamı; Toplum Bilim… Ve tartışmaya açarsak konuyu; nedir  Toplum Bilim ya da SOSYOLOJİ ki ardından da düşünmeye başlayalım, acaba bunun YENİ niteliklisi ve de içeriklisi nasıl ola ki ?…
Bir kavram; Sosyoloji:
Sözlüklere göre SOSYOLOJİ ya da TOPLUM BİLİM;toplum ve insanın karşılıklı etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalı…Toplumsal (sosyolojik)  araştırmalar sokakta karşılaşılan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden, küresel toplumsal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin; insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar, bireylerin ya da birlik, topluluk ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.
Toplum Bilim alanında çalışan bir kişiye Sosyolog denir.
Bir akademik disiplin olarak Toplum Bilim; 19. yüzyılın ilk çeyreğinde gelişmiş diğer bilim dallarıyla karşılaştırıldığında, görece olarak gençtir. Bir çok sosyolog bir veya daha çok uzmanlık alanında ya da alt dallarda çalışmaktadır.
Sociology sözü, Yunanca “bilim” anlamına gelen “logy” eki ve Latince’de genel anlamda insana karşılık gelen; üye, arkadaş, dost anlamındaki “socius” sözünden gelen “socio” kökünden oluşur.
Daha geniş bilgi için yönlendirme: tr.wikipedia.org/wiki/Sosyoloji )
Sözlükleri bir yana bırakıp, dönersek 27 Ağustos 2014 gününe; AKP Kongresi’ne…Biliniz ki bundan böyle ülke; YENİ SOSYOLOJİ ile yönetilecekmiş RTE’nin söylediğine göre…
Şöyle bir dönüp bakalım Toplum Bilim’in konusu insanın; geçmişte nasıl yönetildiğine ?…
Eski Yunan’da; Felsefe ile yönetilmiş insanlar, Filozoflar oldukça gözde…
Eski Roma’da; Felsefe artı Militarizm’le, ne de olsa fethedilecek topraklar var…
Ortaçağ devletçiklerindeyse; ruhban sınıfı egemen olmuş filozoflar yerine, asker bile düşmüş geriye (ay ne kadar benziyor Ortaçağ; günümüz Türkiyesi’ne )…Ki işte o Ortaaçağ’da; Teolologi egemen ve teologlar, ruhban sınıfı en üste saygınlık skalasında/göstergesinde…
Yeni Çağ’da; Rönesans ve Reform’un etkisiyle başlayan aydınlanma çağında, “ilim” sayılmış safsatadan, “bilim” ve “bilimsel akıl” en ön saflarda…Yunan’daki anlamından çok başka yerlere gelmiş “demokrasi” kavramının içeriği, içselleştirilmiş çağdaş demokrasi…
Ve sonrasında;  insanlık pek çok deneyimler yaşadıkça (toplumsal ilişkiler sonucu; savaşlar, barışlar, çatışmalar, uzlaşmalar, uyuşmalar bağlamında) pek çok ülke, pek çok uygulamayı üstün saymış ülke, ulus ya da birey çıkarları gereği… Ama kesin olan şudur ki İngiliz Sanayi Devrimi’nin ardından, hangi değer yargılarıyla yönetilirse, yönetilsin ülkeler; Teknoloji etkilemeye başladı yönetim biçimlerini ve Teknokratlar egemen olmaya, son sözü söylemeye  başladı alınan siyasal kararlarda… Başka ülkeler şöyle dursun kenarda; özellikle ülkemizde, ABD’nin de çokça etkisiyle ve de yönlendirmesiyle başlatılan Sanayileşme Hamleleri (ki hiçbir zaman montaj sanayiinden öteye gidemeyen girişimler olup, gerçek anlamda ülkeyi “take off” aşamasına getiremeyen uygulamalar)… İşte bu anlayışla Demirel, Erbakan ve Özal dönemlerinde; pek bir el üstünde tutulmuştu teknokratlar, mühendisler, kuşkusuz adları geçen zat-ı muhteremler de birer mühendis idiler, mühendis mekteplerinde tahsil görmüş idiler…
Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında, Kemal ATATÜRK’ün; devrimciliğinin,
militer kişiliğinin yanı sıra aydınlanmacı kişiliğini, çağdaş bir ülke yaratma ülküsünü ve girişimlerini şöyle bir yana koyun…Ki onlar nasılsa çoktan yürürlülükten kalktı, kaldırıldı…O’na halkının, ulusunun verdiği ATATÜRK soyadı bile yok sayılmaya, varlığını bütünüyle  inkar da edebilme aşamasına henüz tam olarak gelemediklerinden O’ndan “Gazi Mustafa Kemal” olarak söz edilmeye başlandı…Çünkü O’nun adındaki TÜRK sözü ve bu sözün karşılığı olan ırkın varlığı; günümüzde pek çok ayrılıkçıyı, ayrık otunu rahatsız etmektedir.
Neyse, biz dönelim 27 Ağustos 2014 gününe, AKP Kongresi’ne ve o kongrede gündeme gelen kavrama; YENİ SOSYOLOJİ’ye… Ve günümüz egemenlerinde, halkın seçtiği varsayılan 12. Cumhurbaşkanı’nın ortaya attığı son söylem YENİ SOSYOLOJİ kavramına…
Bu kavramı dile getirenin şöyle kısaca bir  orijinine bakalım; bir başka deyişle hangi mekteplerde tahsil gördüğüne, ilim ihdas ettiğine (Ve de bundan böyle OSMANLICA’ya başlamalı mı, ne ?…Hani Yeni Türkiye, Yeni Sosyoloji sebebiyle)…
Bugün ülkenin en tepesinde yer alan zat-ı muhterem; İmam Hatip Liseli ve de İktisadi Ticari İlimler Akademili…Doğal olarak teknokrasiye oldukça uzak birisi…Ve ola ki sorarsanız “ya
Sosyoloji konusu ne ola ki ?” diye…Derim ki sizlere; elbetteki bu alanda ki bilgi birikimi vardır ama DİN SOSYOLOJİSİ içeriklidir…
Sorarsanız ki sosyolojinin bu türü ne işe yarar?… Derim ki; kafa ütülemeye… Diğer sosyologlar sanki başka şey mi yapıyor diyeceklere de derim ki; bunların derdi, gamı, tasası yalnızca din üzerine ve dinci hurafeler, öbür dünya hikayeleri kapılır gider bu sosyolojinin peşine, işler bilinç altınıza, küçük beyinciğinize, mahalle arası yobazlığından, vakıf-tekke-tarikat sohbetleri, cami vaazları eşliğinde alır herkesi kapsama alanına…
Sözün özü; daha önceleri Teknik Mühendisler belirlerken ülkenin alt yapısını, yol, kanalizasyon, yapılaşma kaygısını ve doğal olarak da alt yapıyı belirlemekle kalmayıp, üst yapıyı  da belirlediler (ki Marx Dedemiz’den kopya çektiler) ve işte bu Teknik Mühendisler de ona göre hesapladılar toplumsal yaşamdaki çekme ve kopma gerilmesini sigma formülü eşliğinde, gerçi ne kadar başarılı olabildikleri de ortada…Ki sonunda günümüz egemenlerine kaldı bu ülke…
Şimdi YENİ SOSYOLOJİ dönemi; Teknologların değil, Sosyologların dönemi…Şimdi onlar olacaklar gözde…Ki onlar bilindiği üzere; TOPLUM MÜHENDİSLERİ… Onlar belirleyecekler alt yapıyı da (İmam Hatip Liseleri açarak) ve üst yapıyı da (elbetteki İmam liselerinde ilim tahsil ettirerek ve biliniz ki onlar da çekmişler Marx Dedemiz’den kopya; bu öylesine belli ki “din toplumların afyonudur” söylemini yaşama geçirmelerinden )…  Son 20 yıldır alışılmıştı onlara da, üstelik onların da var pek çok uzmanları toplumsal yaşamı ele geçirmiş, biçimlendirmiş olan…Örneklersek; Falcı, Tarotçu, Yaşam Koçu gibi bilumum meslek erbapları…Ki bu meslek erbaplarının en eski, en bilinen kidemlileri de; Üfürükçüler, Muskacılar, Büyücü/Cinci Hocalar…
İşte bundan böyle bu TOPLUM MÜHENDİSLERİ; biçimlendirip, şekillendirecek toplumu, topumun bilinç altını… En önemlisi de Sibel ÜRESİN, Sare DAVUTOĞLU ve benzerleri dalgalandıracak; nisalığın sancağını ve onların öncülüğünde hurafeler asrı başlayacak…
Padişah Efendimizin ifadeleriyle artık ; YENİ SOSYOLOJİ ASRI…
Bundan böyle tek gerçek sosyoloji; AKP usulü YENİ SOSYOLOJİ, kuşkusuz din soslu ve elbetteki içeriği/formulü TAYYİBAN İdeolojisi ile doldurulacak olan…
HAYIRlara vesile olsun dedikçe dilimiz, görmekteyiz ki EVETçiler çoğalmakta…Diyelim ki bu durumda; YENİ SOSYOLOJİ mübarek olsun bu EVETçilere…
*Hamiş: Yeni Sosyoloji derken, CHP’nin CEMAAT AŞKI’nı unutmadık, değineceğiz o konuya da KURULTAY öncesinde…

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts