Monday, 29 September 2014

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "IŞİD'in İslam ile alakası yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "IŞİD'in İslam ile alakası yok"

   Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IŞİD için koalisyon oluşturan Avrupa ülkelerinin PKK ile mücadele konusunda aynı hassasiyeti g... Cumhurbaşkanı Erdoğan: "IŞİD'in İslam ile alakası yok"


 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IŞİD için koalisyon oluşturan Avrupa ülkelerinin PKK ile mücadele konusunda aynı hassasiyeti göstermediğini söyledi. Erdoğan, “Çünkü o terör örgütünün önünde İslam diye bir kelime yoktu. IŞİD’in de İslam ile alakası yok. İslam teröre asla yol vermez” ifadelerini kullandı. 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilay tarafından düzenlenen Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu’na katıldı. WOW Convention Center’da düzenlenen sempozyumda konuşan Erdoğan, uyuşturucu ile mücadele konusunda önemli mesajlar verdi.

Dünyada 180 milyon uyuşturucu kullanıcısı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bunların 75 milyonunun bağımlı olduğu ifade ediliyor. Bu rakamlar hızla artıyor. Sosyal ruhsat bedensel tahribatın yanında uyuşturucu kullanımı her yıl yaklaşık 2 trilyon dolarlık maddi kaybı da beraberinde getiriyor. Türkiye’de yasadışı maddeleri en az bir kere kullanan oranlarının nüfusun yüzde 2.7’si olduğunu gösteriyor. Kuşkusuz 2.7 diğer ülkelerle kıyaslandığında oldukça düşük bir oran ancak bu oranın hızla arttığını da müşahede ediyoruz. İnşallah son dönemde artan tedbirlerle kurumlarımızın meseleye daha yoğun eğilmeleri ile hem artışın önü kesilecek hem de bu oran daha da aşağılara çekilecektir. Başbakanlık yaptığım dönemde gençliği tehdit eden bu mesele ile yakından ilgilendim. Tedbirler konusunda da çok sayıda adımı bakan arkadaşlarımızla birlikte attık. Cumhurbaşkanlığı görevini yaparken de bu mesele her zaman gündemimizde olacak” diye konuştu.

“MADDENİN MANEVİ DEĞERLERİN ÖNÜNE GEÇMEYE ÇALIŞTIĞI BİR DEĞİŞİM SÜRECİ YAŞIYORUZ”
Dünyada son yüzyılda büyük bir değişim yaşandığını anlatan Erdoğan, “Açıkçası maddenin dünyanın her yerinde manevi değerlerin önüne geçmeye çalıştığı bir değişim süreci yaşıyoruz. Bunu sadece İslam ile İslam coğrafyası ile sınırlamak mümkün değil. Hıristiyanlığın da Museviliğin de maddi alanın saldırısı altında olduğunu biliyoruz. Sadece dinler değil, bir dine dayansın ya da dayanması kültürler, gelenekler, insana ait olan ahlak, karşılıklı saygı, hoşgörü gibi kavramlar çok ciddi biçimde erozyona uğruyor. Paranın, sınırsız kazanma hırsızın her türlü insani değeri çiğnediği bir süreç yaşanıyor. Bir varil petrol için binlerce insanın kanını akıtmak meşru görülebiliyor. Bir avuç altın için çocukların, kadınların katledilmesinin meşru görüldüğü bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın her yerinde insanlığa, ruha, vicdana ait değerlerin tek tek yok olduğunu, bunların yerine paranın, hırsın konulduğunu görüyoruz. Ne yazık ki manevi bir değeri alıp yerine maddi bir değer koyduğunuzda insan onunla tatmin olmuyor. Tatmin duygusu, kanaat duygusu yok oluyor, azla yetinme paylaşma duygusu hızla yok oluyor. Bunların yerine konulan zevkler ise insanları tatmin etmiyor. Zengin olmak insanın mutlu olmasını sağlamıyor. Hem uyuşturucunun hem de istismarın işte tam da böyle bir noktada devreye girdiğini görüyoruz. Amaçları, hedefleri, davası, idealleri elinden alınmış olanlar içinde boşluk hissedenler çareyi kendilerini uyuşturmakta buluyor. Ellerinden tutulmayan, başları okşanmayan, kendilerine bir istikamet çizilmeyen o çocuklar oluşan boşluğu başka şeylerle kapatmaya çalışıyorlar. Bu bazen uyuşturucu, bazen şiddet oluyor. Bazen de örgütlü şiddet olup teröre dönüşebiliyor” şeklinde konuştu.

“TERÖR EYLEMLERİNİ İSLAM DİNİNE İZAFE ETMEK GERÇEĞİ SAPTIRMAKTIR”
Dünyayı tehdit eden IŞİD terörü konusuna da değinen Erdoğan, “Herkes sonuçları konuşuyor. Sebepleri konuşan yok. Herkes son bir iki ayda ortaya çıkan manzarayı konuşuyor. Kimse bu gençlerin nasıl olup da böyle acımasızca cinayetler işleyebildiğini etraflıca konuşmuyor. Ortadoğu’da devam eden terör eylemlerini ve terör örgütlerini belli bir dine özellikle de İslam dinine izafe etmek gerçeği saptırmaktan başka bir şey değildir. Ne İslam dini, ne de yeryüzündeki bir başka semavi din böyle bir vahşeti, böyle insanlık dışı cinayetleri asla meşru göstermez” ifadelerini kullandı.

“IŞİD’İN İSLAM İLE ALAKASI YOK”
Dünyanın IŞİD terör örgütü ile alakalı koalisyon içerisinde olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “IŞİD terör örgütü Ortadoğu’da böyle bir kendine göre mücadeleyi verirken benim ülkemde 32 yıldır devam eden bir PKK terör örgütü var. Acaba bu dünyayı niye rahatsız etmiyordu. Bu sadece benim ülkemde değildi. Uzantılarına baktığınız zaman Avrupa ülkeleri içerisinde bu terör örgütünün uzantıları var. Parasal kaynaklar ve silahlar oralardan geliyor. Acaba bu Avrupalı dostlar bu terör örgütüne karşı niçin rahatsız olmadılar. Çünkü o terör örgütünün önünde İslam diye bir kelime yoktu, onların İslam’la bir alakası yoktu. Dert başka. IŞİD’in de İslam ile alakası yok. İslam teröre asla yol vermez. İslam bir barış dinidir. Kelime anlamı itibariyle de barışın ta kendisidir. Hiçbir semavi dinin barışı tehdit eden bir teröre müsaade ettiğini görmedik. Bu teröristler bir din adına cinayet işlediklerini söyleyerek aslında kendilerini kandırmaya, içlerindeki soruları bastırmaya çalışıyorlar. Bu örgütlere İslami terör örgütü yaftasını yapıştıranlar da gerçeği perdeliyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
IŞİD’e batıdan çok sayıda gencin katıldığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“BM Güvenlik Konseyi’nde kendileri ile görüştüğümüz bütün devlet başkanları şunu söyledi. Fransa devlet başkanı; ‘ülkemden bin kişi katıldı’ diyor. İngiltere; ‘600 kişi katıldı’ diyor. Almanya bir o kadar. Avustralya’dan buraya katılanlar var. Demek ki burada ciddi bir koalisyon var. Bunların hepsi ben inanıyorum ki Müslüman da değil. Bunların aralarında da uyuşturucu bağımlıları da var, şiddete eğilimli olanlar da var. Ne için cinayet işledikleri bunlar için zerre kadar önemli değil, yeter ki kan aksın. Sadece sinekleri görmek sorunun küçük bir parçasını görmektir. Asıl görmeniz gereken bataklığın ta kendisidir. Bataklık kurumadığı sürece sinek her zaman olacaktır. Terörü de şiddeti de, madde bağımlılığını üreten bataklık insanlığı tehdit eden hırstır, sınırsız kazanma duygusudur.”

“AVRUPA SENİN ŞEFKAT KUCAĞIN YOK MU”
Türkiye’de şu anda 1.5 milyon Suriyeli ve Iraklı mülteci olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Bunlar neden kaçıyor ölümden. Biz bunlara kapımızı kapayabilir miyiz. Çünkü bizim medeniyetimiz, inancımız asla buna müsaade etmez. 1.5 milyon insan şu anda bizim misafirimiz. Avrupa’nın tamamında ne kadar var 130 bin. Şimdi soruyorum ey Avrupa senin şefkat kucağın yok mu. Silah vermeye gelince gönderiyorsun. İşte bugün bazı gazetelerde bazı Avrupalı dostların gönderdiği füzeler, silahlar teröristlerin elinde yakalanmış. Sadece Avrupa değil batının her kesiminde bu var. IŞİD’in elindeki şu andaki silahlar malum. Karşı karşıya olduğumuz birçok küresel meseleyi bu zaviyeden değerlendirmek durumundayız. Farklı bir dünya mümkündür. Manevi olana, geleneksele düşmanlık yaparak onu yeryüzünden silerek insanlık kalkınamaz, ilerleyemez” dedi.

“ZORUNLU DİN DERSİNİ TARTIŞIRSANIZ TABİİ UYUŞTURUCU GELİR, ŞİDDET GELİR, IRKÇILIK GELİR ONUN YERİNİ DOLDURUR”
AİHM’nin zorunlu din dersi ile ilgili kararını da eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:
“AİHM geçen haftalarda Türkiye aleyhine bir karar aldı. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden öğrencilerin muaf sayılmasını temin edecek bir düzenleme. Bu karar yanlış bir karar. Batıda bunun uygulaması yok böyle bir şey olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde zorunlu fizik, kimya, matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz. Ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi tartışma konusu olur. Eğer olsun mu olmasın mı diye tartışılacaksa uyuşturucu bağımlılığından, terörden, şiddetten neden şikayet ediliyor. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini tartışmaya açarsanız tabii uyuşturucu gelir, şiddet gelir, ırkçılık gelir onun yerini doldurur. Biz manevi değerlerine bağlı bir nesilden söz ettiğimizde hem içeride hem dışarıdan sesler yükseliyor. Biz alkol ile ilgili Avrupa hatta Amerika’da olan düzenlemeleri getirdiğimizde hedef yapılıyoruz. Bizim içimiz yanıyor, dertliyiz. Öyle anne babalar gördük ki gerçekten perişan olmuşlar. Çocukları alkol bağımlısı, uyuşturucu bağımlısı olmuş biricik yavruları kopup gitmiş. Ocaklar sönmüş bu uğurda cinayetler işlenmiş. Özgürlük deyip buna kayıtsız mı kalacağız. Uyuşturucu baronlarının simsarların gençlerimizi ellerimizden almasına özgürlük deyip sessiz mi kalacağız. Kesinlikle hayır. En başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bize bu mücadeleyi yapmak için kesin yetki veriyor. Anayasa ötesinde insan olmak, vicdanlı olmak bize böyle bir sorumluluk veriyor. Asla rehavet içinde olmayacağız. Türkiye’de yasadışı madde kullanım oranı ne kadar az olursa olsun tehlikenin büyümekte olduğunu görecek, işin başında tedbir alacağız. Ülke olarak büyürken gelişmiş ülkelerin yaşadığı acı tecrübeleri tekrar etmek zorunda değiliz. Maddi olarak zenginleşirken manevi olarak fakirleşen bir Türkiye özünden uzaklaşan bir Türkiye olur. Buna izin vermeyeceğiz.”

“‘BENİM ÇOCUĞUM ASLA KULLANMAZ’ DEMEYİN”
Konuşmasında ailelere de seslenen Erdoğan, “Bu mesele ile mücadele edilecektir ancak evde mücadele yoksa, ailede mücadele yoksa güvenlik birimlerinin tek başına mücadelesi yeterli olamaz. ‘Benim çocuğum asla kullanmaz.’ Gidin Amatem’lere bakın. Amatem’lerin önünde ‘benim çocuğum asla kullanmaz’ diyen anne babaları göreceksiniz. Okul ve eğitim bu meselede en önemli mücadele zemini. Sadece öğretmen gözetimi ile değil artık müfredatı da gözden geçirerek mücadeleyi ders kitaplarından başlatmak zorundayız. 12 yıldır bu konuda istediğimiz adımları atamadığımızı özeleştiri olarak söyleyebiliriz. Milli Eğitim müfredatımızı pozitif bilimleri en iyi şekilde aktarırken, çocukları şiddetten, zararlı maddelerden uzak tutacak şekilde ele alınmalıdır. Altyapıya ilişkin sorunlar çok büyük oranda çözüme kavuşmuşken artık içeriye yoğunlaşmak durumundayız. Çocuklarımıza bariyerlerin olmadığı bir zihin dünyasını açarken, onlara milli, ahlaki ve insani değerleri de aktarmak eğitimin temel amacı olmalı” diye konuştu.
 Biz bu tespitimizi temmuz ayında yapmış ve " müslüman olan hiçkimse din adına hele hele İSLAMİYET adına kafa kesmez kız ve kadınları köle pazarında satmaz" demiştik ve ozamn başka bir şey daha söylemiştik Suriye ile Türkye arasında 25 km eninde sınır hattının tamamını kapsayan 2 tane tampon ve güvenli bölge kurulsun ve mülteciler oraya taşınsın diye" ozaman bize "siz süuriye'nin içişlerine neden karışıyorsunuz ? " tepkisi verenler bugün koalisyona katılmak konusunda geç kaldık  diyorsunuz bunun adı yanlıştan dönmek doğruyu görmektir.

LÜTFEN DİKKAT.!!!SAYFALARINIZDA PAYLAŞIN VE ARKADAŞLARINIZI UYARIN.BENİM SAYFAMDA BÖYLE BİR YAYIN OLURSA LÜTFEN BENİDE UYARIN...


LÜTFEN DİKKAT.!!!SAYFALARINIZDA PAYLAŞIN VE ARKADAŞLARINIZI UYARIN.BENİM SAYFAMDA BÖYLE BİR YAYIN OLURSA LÜTFEN BENİDE UYARIN...

Bitkisel atık yağlar toplanıyor

Bitkisel atık yağlar toplanıyor
Bergama Belediyesi, Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Derneği İktisadi İşletmesi(ALBİYOBİR) ve Zübeyde Hanım Ortaokulu tarafından ortaklaşa yürütülen “Bitkisel Yağları Topluyorum, Çevremi Koruyorum” projesi kapsamında atık yağlarla ilgili bilgilendirme toplantısı gerçekleşti.
Kent içerisinde bulunan bitkisel atık yağları kaynağından toplamak üzere yaşama geçirilen proje 4 ay sürecek. Öğrencileri bitkisel atık yağların çevreye ve sağlığa zararları hakkında bilgilendirmek amacıyla Zübeyde Hanım Ortaokulu’na toplama kumbarası yerleştirildi. Projede ekibinde Bergama Belediyesi personeli, Zübeyde Hanım Ortaokulu öğretmenleri ve okulun 30 öğrencisi yer alıyor.
Öğretmen ve öğrenciler pet şişelerde biriktirecekleri bitkisel atık yağları pilot okul olarak seçilen Zübeyde Hanım Ortaokulu’na yerleştirilen kumbarada toplayacak. Proje kapsamında okulun çevresindeki yağ üreticilerine ve hanelere bilgilendirici el broşürleri dağıtılacak, konuyla ilgili olarak yerel gazetelere, radyolara projenin tanıtımını amaçlayan yayınlar verilecek. 4 ay sonunda okulda en çok atık yağ toplayan 3 öğrenci ödüllendirilecek.  Pilot bölgede başlayan projenin ileriki dönemlerde artarak tüm Bergama’yı kapsaması planlanıyor.
Bitkisel yağ atıkları toplanıp biyodizel olarak geri kazandırılacak
Çevreye zarar verecek şekilde doğaya salınan bitkisel atık yağların yönetimi konusunda bilgilerin verildiği toplantıda konuşan ALBİYOBİR Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Afacan, topluma sürdürülebilir çevre ve bilinçli tüketim anlayışını yerleştirmenin önemli olduğunu söyledi.
Lavabodan dökülen 1 litre bitkisel atık yağın, 1 milyon litre suyu kirlettiğini, yer altı sularına sızarak doğal yaşamı tehdit ettiğini ifade eden Afacan, bu atıkların biyodizele dönüştürülmesiyle çevreyi korumanın mümkün olacağını belirtti.
Afacan, kaynağından toplanarak geri dönüşümü sağlanacak atık yağların ekonomiye kazandırılacağını dile getirdi.
Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç konuyla ilgili olarak; “ Bitkisel atık yağların bilinçsizce çevreye bırakılması, doğa için doğrudan ya da dolaylı bir şekilde sıkıntı ve sorunlara yol açıyor. Biz ise, bu projeyle birlikte hem çevre bilincini Bergamalılara yerleştirmeyi, hem de bitkisel atık yağların doğru yollarla çevreye kazandırılmasını sağlamış olacağız” diye konuştu.  
Bitkisel atık yağların çevre ile uyumlu yönetiminin sağlanması ile insan ve çevre sağlığının da korunmuş olacağına vurgu yapan Başkan Gönenç, gelecek nesillere aldığımızdan daha temiz bir çevre bırakmanın herkesin sorumluluğunda olduğunu söyledi.


Gürmaksan Makina Cnc

Gürmaksan Makina Cnc




Fotoğraf: Goodway 8'' SÜRÜCÜLÜ CNC TORNA

Ankara İvedik organize sanayi bölgesinde üretim faaliyetlerini yürütmekte olan firma, 2005 yılında hizmet vermeye başlamıştır. 2012 yılında yeni üretim alanı ile daha sağlıklı koşullarda daha seri çalışma sahası kurmuştur.Seri ve hızlı çalışmayı prensip edinmiş olan çalışanları ile birlikte daha teknolojik ve daha hassas üretimler yapmak hedeflenmiştir.Sürekli kendini yenileme hedefinde olan ve teknolojiye açık olan firma  8'' sürücülü cnc torna tezgahı ve cnc işleme merkezi tezgahlarını bünyesinde barındırmaktadır.Firma Türkiye'de bulunan özel kuruluşlar ve devlet kuruluşlarında birçok üretim yapmış ve bu üretimine devam etmektedir.
Talaşlı imalat sektöründe müşteri beklentilerine karşı sorumlu, kendini sürekli geliştiren bütün iş sürecinde mükemmelliği hedefleyen firma standartlara uygun yüksek güvenilirlikte imalatı ile müşteri beklentilerini zamanında karşılamaktadır.

Firma Yetkilisi:

Satılmış GÜRBÜZ Telefon: 0 (312) 395 68 25 - 0536 339 62 09

"MİT'in operasyonu küçümseniyormuş gibi yayınlar yapıldı"

"MİT'in operasyonu küçümseniyormuş gibi yayınlar yapıldı"

MİTin operasyonu küçümseniyormuş gibi yayınlar yapıldı
IŞİD tarafından rehin alındıktan 101 gün sonra düzenlenen operasyonla kurtarılan Musul Başkonsolosluğunda görevli özel harekat polisi Can'ın özgürlük sevinci, hakkında yapılan haberlerle gölgelendi
GAZİANTEP (AA) - IŞİD tarafından rehin alındıktan 101 gün sonra operasyonla kurtarılan Musul Başkonsolosluğu personellerinden özel harekat polisi Veysel Can, hakkında çıkan haberler nedeniyle üzüntü yaşıyor.
Gaziantep merkez Şahinbey ilçesinde yaşayan 3 çocuk babası Can, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Musul'da görev yaparken IŞİD tarafından kaçırıldıklarını ve bilmedikleri bir yere götürüldüklerini belirtti.
Tutsak oldukları süre içerisinde sürekli yerlerinin değiştirildiğini anlatan Can, IŞİD'in elindeyken Türkiye Cumhuriyeti'ne güvendiklerini ve bu inançla kurtarılacakları günü beklediklerini vurguladı.
MİT tarafından sürekli takip edildiklerini tahmin ettiğini ifade eden Can, "MİT'in büyük operasyonuyla kurtarıldık. Cumhurbaşkanımızın izlediği politika, Başbakanımızın dirayetli, Dışişleri Bakanımızın kararlı tutumu ve MİT Müsteşarımızın çabaları neticesinde sağ salim kurtulduk" dedi. 
- "Konuşmalarımızı çarpıtarak servis ettiler" 
Çocuklarına kavuştuktan sonra tarif edemeyeceği bir mutluluk yaşadığını dile getiren Can, "MİT’e haber verilmediği  için sınırda 4 saat bekletildikleri" yönünde hakkında çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:
"Evime gelir gelmez tüm sevenlerimiz, eşimiz, dostumuz evimize gelip hal hatır sordu, sevincimize ortak oldular. Evime geldikten 2 gün sonra bir gazeteci mutluluğumuzu paylaşmak için yanımıza geldi, kapımızı açtık. Kendisini farklı tanıtarak bizimle görüştü. Ama bu görüşmeden sonra özgürlük sevincimiz gölgelendi. Çünkü konuşmalarımızı çarpıtarak servis ettiler. Bizi büyük bir özveriyle kurtaran MİT ekibinin operasyonunu adeta küçümseniyormuş gibi yayınlar yapıldı. Oysa ki biz, kurtulmamızda emeği geçen herkese binlerce kez dua ediyorduk. Devletimiz büyük bir devlet. Eğer devletimiz büyük olmasa başka ülkelerin vatandaşı gibi ya kurşuna dizilirdik ya da kafamız kesilirdi. O yüzden açıklamalarımızın çarptırılmasına kahrolduk. Çünkü devletin her aşamasında en ince detayın bile düşünülerek yapıldığı operasyon, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyordu. Oysa ki ülkemiz her zaman yanımızdaydı, milletimizin de dualarını hissediyorduk. Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, bakanlarımızdan ve MİT personelinden Allah razı olsun." 
- Görev yapmak için sabırsızlanıyor
Can, "İsimsiz kahramanlar" diye nitelendirdiği MİT ekibi tarafından düzenlenen operasyonun, son zamanlardaki en önemli çalışmalardan birisi olduğunu kaydetti.
Türkiye'ye geldikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendilerini ağırladığını ve 1 ay idari izin verdiğini anımsatan Can, "Allah ondan razı olsun. Şimdi ailemizle vakit geçiriyoruz. Bu vaktin bir an önce bitmesini bekliyoruz. Çünkü devletimizi ve görevimizi seviyorum. Bugün her yerde bu vatan için yine göreve hazırız. Gerekirse bu vatan için şehit olurum" diye konuştu.
Veysel Can'ın eşi Melek Can da operasyondan önce emniyet teşkilatı ve kent protokolünün sürekli yanlarında olduğunu belirterek, operasyonda emeği geçenlere teşekkür etti.

Ovanın "güneş tarlaları" enerjide dışa bağımlılığı azaltacak

Ovanın güneş tarlaları enerjide dışa bağımlılığı azaltacak
28 Eylül 2014 Pazar 13:13

Ovanın "güneş tarlaları" enerjide dışa bağımlılığı azaltacak

Karapınar ilçesinde kurulan Güneş Enerjisi İhtisas Bölgesi'ne yapılacak yatırımlarla bölgenin Türkiye'nin enerji ihtiyacının karşılaması hedefleniyor.
Enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı isteyen Türkiye, güneşten daha fazla yararlanmayı planlıyor. Coğrafi konumu gereği güneş enerjisi potansiyeli, birçok Avrupa ülkesinden önde olan Türkiye, yenilenebilir enerji kaynağı kullanımına ağırlık verdi.
Türkiye'de, yıllık 380 milyar kilowatt/saatlik (kW/s) güneş enerjisi potansiyeli bulunuyor. Yıllık ortalama güneş ışınımı bin 311 kilowatt/saat düzeyinde bulunuyor.
Bu, 1 kW gücünde bir güneş enerjisinden elektrik üretim sisteminin yılda bin 311 kW/s elektrik üretimi yapılabiliyor. 
- Konya'nın güneşi enerji depolayacak
Türkiye'nin güneş ışınımı en verimli alan yerlerin başında gelen Konya, bu özelliğini enerji yatırımlarıyla değerlendirmek istiyor.
Verimli arazilerinin yanı sıra tarıma elverişli olmayan arazilerini de güneş enerjisi yatırımlarıyla kullanacak Konya, Türkiye'nin enerji ihtiyacının bir bölümünü karşılamaya hazırlanıyor.
Ovadaki Karapınar Güneş Enerjisi İhtisas Bölgesi ve Termik Santrali yatırımları Türkiye'nin mevcut enerji kurulu güç kapasitesine önemli oranda katkı sağlayacak.
1 MW gücündeki güneş enerjisi santrali 20 dönümlük araziye kurulabiliyor. Bu yerin tarım ve orman sahası dışında olması gerekiyor.
Bu özelliklere sahip olan Karapınar'a, güneş enerjisi ve termik santrali kurmak isteyen yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisi her geçen gün artıyor.
- Güneşe yatırım enerjide dışa bağımlılığı azaltacak
 Konya Sanayi Odası (KSO) Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Memiş Kütükcü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, KSO tarafından bölgedeki yatırımlarla ilgili Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi İşletme Müdürlüğü kurulduğunu söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı 62. Hükümet programında 2015 yılında bölgede yatırımcılara yer tahsisi yapılmasının hedeflendiğini hatırlatan Kütükcü, "Karapınar’da yapılacak enerji yatırımları, Türkiye'nin yüzde 74'e ulaşan enerjideki dışa bağımlılığını hızlı bir şekilde aşağı çekebilecek" dedi.
Kütükcü, Konya Bölgesel İnovasyon Merkezi bünyesinde oluşturulacak Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Merkezi'nin de bu bölgenin gelişiminde önemli katkı sağlayacağına dikkati çekti.
- Konya Ovası hububattan sonra enerji hasadıyla anılacak
Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi’ndeki yatırımlarla Konya’nın da yeni bir döneme gireceğini anlatan Kütükcü, şunları kaydetti:
"Bu bölgeye 3 bin MW’lık güneş santrali için yaklaşık 6 milyar dolar yatırım yapılacağının ifade edilmesi, bu işlemlerin çok hızlı bir şekilde tamamlanacağını işaret etmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın Konya'ya dünyanın en büyük güneş enerjisi santralini yapmak üzere özel bir çalışma başlattıklarını ifade etmiş olması da memnuniyet vericidir. Proje, Konya’ya uluslararası yatırımlar kazandırılması, sanayimize yenilenebilir enerji gibi katma değeri yüksek yeni bir sektörde ivme kazandıracak. Odamızın kuruluşu Bölgesel İnovasyon Merkezi, Karapınar Enerji İhtisas Bölgesi'nin gelişiminde kritik bir rol üstlenecek. Yatırımcılarımız bu yapı içerisindeki Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Merkezi'nde Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını yürütebilecek."

Zordur kulüp yönetmek

Zordur kulüp yönetmek


Cevdet Altınel

Suyun temizliğini, çayın radyasyonlu olmadığını ispatlamak için büyüklerimiz dikerler bardakları... “Atın ölümü arpadan olsun” felsefesi çok tutar ülkemizde. Doğru olanı yapmak nedense hep zor gelir. Son yıllarda futbolda, eğitim sisteminde olduğu gibi yap-boz tahtasına döndü. Doğruyu yapmak yerine ilk önce test ediyor, sıkıntı yaşatıyor ondan sonra gereken adımlar atılıyor. Federasyon hala ülkemizde futbolun adım adım ölüme gittiğini göremiyor.
Statlarda 3-5 bin taraftar kaldı. Kalite düştü. Kulüpler hala bol keseden paraları savuruyor. UEFA davul zurna ile mali fair-play diye bas bas bağrıyor.Kısacası gelir giderde denge olacak, olmazsa sende olmasın diyor Avrupalı…
 
Gelelim sadede… UEFA, mali fair-play çerçevesinde Bursaspor’un gelirlerini askıya aldı. Nedenini bir kez daha yazalım. UEFA heyeti yeşil beyazlı kulübün 30 Haziran 2014’teki mali tablosunda 10 milyon liralık futbolcu borcu tespit etti. Denk bütçe konusunda taviz vermeyen UEFA önce katılım payını askıya aldı. 30 Eylül tarihine kadar yeni bir mali tablo istedi. Bu gelişmelerin ardından Bursaspor Kulübü yazılı bir açıklama yaparak, “30 Haziran-30 Eylül 2014 döneminde çalışan alacakları nezdinde gerekli ödeme, iyileştirme ve yapılandırmalar yapılacak olup düzenlenecek tablolar ve sunulacak belgeler 15 Ekim öncesinde UEFA`ya gönderilerek bu geçici tedbir uygulaması da kaldırılacaktır” dedi.
 
Buraya kadar anlaşılmayan bir taraf yok… Anlaşılmayan konu şeffaflık… Genel kurullardan önce başkan adaylarının ağzında sakız olur “şeffaf yönetim olacağız” sözü. Sonrası hep yalan olur. Mali Genel Kurullarda bile ancak uzmanların çözüp yorumlayacağı tablolar delegelere dağıtılır… Şimdi UEFA tepene binmiş sen gerekenler yapılacak diyorsun. Açıkla kulübün kime ne kadar borcu var. Nerelerde sıkıntı yaşanıyor. Ödemeler hangi sorunlar nedeni ile yapılamıyor. Bunlarla ilgili nasıl bir çözüm planın var.Açıklayın tüm kamuoyu bunu bilsin. Bursaspor başkanlığı, yöneticiliği zordur.  Ama o hırs yok mu o hırs... “Ben daha iyisini yaparım” egosu. Yapın en iyisini, yapın alkışlayalım… Ama suç kimde biliyor musunuz? Suç, bende, sende, onda, bizde… Ürküttük, ürküttük insanları... Bursaspor’da başkanlık yapacak nitelikli isimleri, yöneticileri ürküttük… Bursaspor’u şampiyon yap, kalp krizi geçir ama layıkıyla hakkını verme. Takımı 5.yap “Remziye”de,  başkana, yöneticiye ana avrat küfür et, arka sıvazla, kulüp için taşın altına elini sokma… Başkanlık, yöneticilik gönül işidir, birikim işidir, para işidir. Kızma başkan, zor iştir yöneticilik. “Yiğidi öldür hakkını ver” şunun da hakkını verelim. Bursaspor iyi bir takım oldu. Ama başkan biliyorsun para tatlı. Mani kesilince sahada motorlar da durur…

Bursa yüksek teknoloji de üretiyor: İtalya hızlı trenini Bursa yürütüyor




Tarih: 29.09.2014 04:00

Bursa yüksek teknoloji de üretiyor: İtalya hızlı trenini Bursa yürütüyor


Ahmet Emin YILMAZ

Hiç kuşku yok ki... Bursa gerçek anlamda bir sanayi kenti. Bazen sanayinin olumsuz etkileri daha çok gündeme geliyor ve "sanayi artık yeter" gibisinden kamuoyu algısı öne çıkıyor.
Fakat...
Sanayiden vazgeçmek mümkün değil.
Kente sağladığı istihdam bir yana, üretim her zaman önemli. Çünkü, gelişmenin yolu üretimden geçiyor. Üstelik günümüzün rekabet anlayışında ve dünya pazarlarına açılabilme hedefinde,  yalnızca üretmek de yetmiyor.
Günümüzde...
Teknoloji üretimi, hele yüksek teknoloji üretimi çok önemli.
İşte...
Bu noktada Bursa`nın çok büyük ilerleme gösterdiğini vurgulamak gerekiyor.
Gerçi...
Bursa`dan bakıldığında üstün teknoloji üretiminde gelinen nokta tüm boyutlarıyla çok fazla dikkat çekmiyor.
Ama...
Dışarıdan bakıldığında insanın göğsünü kabartan bir görüntü var.
Nitekim...
Almanya`nın başkenti Berlin`de iki yılda bir düzenlenen ve dünyanın en büyük raylı sistemler fuarı olan InnoTrans 2014`te bu gururu yaşadık.
 
 
 
          

Bu sütunlarda...
Durmazlar Makine`nin dünya vitrinine çıkardığı iki yeni raylı araç ile ilgili gözlemlerimizi dün ve önceki gün paylaştık.
Şu anda Bursa caddelerinde dolaşan tek yönlü İpekböceği tramvayının yeni modeli olan çift yönlü İpekböceğitasarımı, konforu ve ekonomik cazibesiyle fuarın en çok ilgi gören tramvay araçlarından biri oldu.
Ayrıca...
Hem yeraltından, hem yer üstünden giden ve hafif raylı sistem kategorisinde üretilen yeni araç olan Green City, yaniYeşil Şehir de fuar ziyaretçilerinin ilgi odağı haline gelen araçlar arasındaydı.
Hafif raylı sistem projeleri ve araçlarının üretiminde dünyanın en büyüklerinden olan Siemens`in bu kategorideki kendi üretimini sonlandırıp bundan sonraki ihalelere Green City ile gir kararını çok önemsemek gerekiyor.
O bakımda...
Türkiye`yi raylı sistem araçları üreticisi haline getiren ve Bursa`yı dünya ligine sokan Durmazlar Makine bu üretimleriyle alkışı hak ediyor.
Alkışlanacak bir nokta da şu:
Durmazlar Makine yalnızca raylı sistem araçları üretmiyor, raylı sistemler için yüksek teknoloji de üretiyor.
Bunun gururunu da...
Berlin`deki fuar alanında uzay araçlarını andıran görüntüsüyle İtalya`nın hızlı treninin sergilendiği bölümü gezerken yaşadık.
Çünkü...
İtalya`nın hızlı treninin bogi adı verilen ve yüksek teknoloji gerektiren yürüyen aksamı Bursa`da Durmazlar Makinetarafından üretiliyor.
Bir anlamda...
FrecciaRossa1000 adını taşıyan İtalya`daki hızlı treni Bursa yürütüyor.

***

Raylı sistem teknolojisinde Aselsan`la yazılım işbirliği


Türkiye`deki otomotiv sanayinin başkenti Bursa`da dünya markası olarak üretim yapan fabrikalar var. Fakat teknoloji üretmeyip, getirdikleri teknolojilerle üretim yapıyorlar.
Bursa`yı ve Türkiye`yi raylı sistemlerde dünya ligine sokan Durmazlar Makine ise milli ekonomi örneği oluşturupteknoloji üretiyor. Başarıda Ar-Ge Merkezi`ne yatırım çok önemli.
Nitekim...
Raylı sistemlerin yürüyen aksamı olan bogi üretiminde Türkiye dünyadaki 6. ülke olurken Durmazlar Makine de dünyanın 7 şirketi arasına girdi.
İşte...
Bu durum, Türk savunma sanayii için önemi çok büyük olan Aselsan`ın da dikkatini çekti. Aselsan, raylı sistem üretimi ve özellikle de yazılım alanında Durmazlar Makine ile işbirliği yapacak.

***

Sosyal devletten sonra sosyal dernek: Beşir Derneği


Aslında... Dernek 2006 yılında Kardelen adıyla İstanbul`da kuruldu. Geçen yıl da adını müjde anlamına gelen Beşir Derneği olarak değiştirdi.
Tamamen hayırsever katkılarıyla yardım amaçlı çalışıyor. Bir anlamda hayırseverlerin yaptıkları yardımları organizeediyor.
Bunu da..
İllerde oluşturduğu yardım mağazaları aracılığıyla kayıtlı olan yardıma muhtaç kişilere düzenli yardım yaparak gerçekleştiriyor.
İllerde şube açmak yerine, her biri kendi yönetimine sahip, ancak merkeze bağlı çalışan temsilcilikler oluşturuyor.
Bu şekilde...
Merkezi İstanbul`da olan Beşir Derneği`nin Türkiye`de 242, yurt dışında 55 temsilciliği var. Türkiye genelinde 100 bine yakın gönüllü yardımlar için çalışıyor.
Bursa`da ise şu an için 300 civarı kayıtlı gönüllü var.
Beşir Derneği Bursa Temsilcisi olarak görev yapan Cem Kutlu ve yönetiminden Cüneyt Bülent Şeker, Mehmet Yücel Özçelik, Salih Mert ziyaretimize geldiklerinde derneğin işleyişini ve yaptıklarını konuştuk.
Kutlu`nun verdiği bilgiye göre, Haşim İşcan Caddesi`nin Gökdere Meydanı`na yakın olan noktasında yardım mağazası yardımseverlerin teslim ettikleriyle Bursa`da yaklaşık 400 aileye düzenli yardım yapıyor.
Yapılan başvuruların soruşturulması sonucu yapılan değerlendirmelerle yardım almaya hak kazananlar Bursa mağazasına gelerek ihtiyaç duyduklarını alabiliyorlar.
Başkan Kutlu, hedeflerini bin aile olduğunu vurguladıktan sonra şunu söyledi:
"Bizim siyasetle ilgimiz yok. Hiçbir siyasi görüşe yakın olmadığımız gibi, karşı da değiliz. Yalnızca yardım amaçlıyız ve yardım yaparken hiçbir ayrım yapmıyoruz."
Sohbetimizde şunu gördük:
Son dönemde öne çıkan sosyal devlet ve sosyal belediyecilik gibi kavramlara artık sosyal dernekçilik de eklendi.Beşir Derneği de bu alanın öncüsü.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts