Monday, 1 December 2014

TÜRKİYE MUAY THAİ FEDERASYONU 2.MALİ GENEL KURULU 2014 YAPILDI

TÜRKİYE MUAY THAİ FEDERASYONU 2.MALİ GENEL KURULU 2014 YAPILDI


TÜRKİYE MUAY THAİ FEDERASYONU 2.MALİ GENEL KURULU 2014 YAPILDI
Türkiye Muaythai Federasyonu Ana Satatüsü gereğince yapılması gereken 2. Olağan Mali Genel Kurulu 22 Kasım 2014 tarihinde 11:00’da İLCİ RESİDENCE OTEL’de Yapıldı.
İlk gün yapılan yoklama ardından çoğunluğun sağlanması ile gerçekleştirilen 2.Olağan Mali Genel Kurulu Türkiye Muaythai Federasyonu Başkanı Halil Durna’nın açılış konuşması ile başladı,
Gündem gereği Saygı duruşu ve İstiklal Marşı, ardından 2. Mali Genel Kurul Başkanlık divanı oluşturulması için Genel Kurul üyelerine Divan başkanlığına Av. Sebahattin Çetin, Divan başkan yrd. Av. Canan Klavuz katip üyeliğe Medine Ötün önerildi kabul edildi, divan teşekkülü ardından gündem oylandı ve kabul edildi.
Federasyon Başkanı Halil Durna konuşmasında; Türkiye Muaythai Federasyonu olarak 2006 Yılında kurulmuş olduğundan bu yana, Federasyona başkanlık ettiğini kendisini ve mevcut yönetimi hala faal ve aynı heyecanla Hasan Yıldız ile birlikte mevcut yönetimle bu görevi layık gören camiaya teşekkür ederim.
Başkan Durna sözlerinin devamında; Dünden bugüne çok küçük bütçelerle başladıklarını, Muaythai sporunun dışarıdan bakıldığında sert ve tehlikeli görtüsü algısı yaratığından bunu spor makamlarına, bürkrasi zor kabul ettirdiklerini, ancak toplumda çok sevildiğini, sporun içindeki saygı sevgi örf ve adet anlayışına sahip bir spor olma otesinde sanatı barındırdığını bu sebeple 2007 yılından bu yana 3-5 bin sporcu lisansından 55.000 lisasnslı sporcuya ulaşıldığını, Federasyon olarak bakanlığın genel müdürlüğün en az bütçe alan federasyonlardan biri olmamıza rağmen, hiçbir faaliyeti iptal etmeden yapmaya çalıştıklarını, bölgesel, ulusal ve uluslar arası faaliyetleri en az giderle başaran nadir federasyonlardan biri olduğumuz açıkçe belirtiyorum, bu başarılı çalışmaların yürütlmesinde ve yapılmasından en etkin rol Başta İcra Kurulu Başkan vekili Hasan Yıldız ve yönetimde görev yapan arkadaşların özel çabasıyla buralara kadar gelindiğini bundan dolayı teşekkür ettiğini ifade etti.
Gündemde yer alan Dönem Faaliyet Raporlarının okunması için Türkiye Muaythai Federasyonu İcra Kurulu Başkan Vekili Hasan Yıldız kürsüye davet edildi;
Türkiye Muaythai Federasyonu İcra Kurulu Başkan vekili Hasan Yıldız konuşmasında; Muaythai Sporunun 2002 yılında MDK kararı ile Karate’ye bağlandığından bu yana Sayın Federasyon Başkanımız Halil Durna’nın buna babalık yaptığını hep gelişmesi için önünü açtığını bundan dolayı önce ona teşekkür etmek istediğini ifade etti.
Başkan vekili Hasan Yıldız konuşmasının devamında; Türkiye Muaythai Federasyonu olarak kurumsal kimlik ve alt yapısının tamamlandığını, Türkiye Muaythai Federasyonunun Yönetim, İcra Kurulu, Merkez Yürütme ve Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanlıkları ile sorumlu Asbaşkanlıklar oluşturulduğunu, Doğu’dan batıya Bölgesel Yürütme ve Koordinatörlükler ile İletişim ağının oluşturulduğunu, Federasyonun iletişim için 18 Hat kulandığını, her bölgede alt ve üst düzeyde yönetim ve koordinasyon sağlandığını kurumsallaşan nadir federasyonlardan biri olduğumuz tartışılmaz ortadadır, Kurumsal alt yapı ve faaliyet uygulamasında bu kadar az bütçelere rağmen, doğu ve güney doğudan doğu ve batı Marmara’ya kadar her yıl faaliyet yapmaktayız, Futbol Federasyonu hariç bize benze iletişim ağı kuran ve faaliyetleri bu kadar yaygın yapan federasyon olduğunu sanmıyorum. Demin Başkanımız Halil Durna’nın da ifade ettiği gibi 55.000 Sporcu lisansına ulaşıldığını, bu kadar sert görünen Muaythai sporunun gelişmesinin en iyi sebebinin doğudan batıya bölgesel yerel faaliyetler, Süper Lig faaliyetleri, Euro Lig ve Uluslar arası faaliyetler Tv ve Basında yer alan etkinlikler, Genç ve hiper aktif İl Temislciliklerimizdir bunlara teşekkür ederim.
Hasan Yıldız Faaliyet Raporunda 2013 ve 2014’dü özetledi; Federasyon olarak 2013 yılında 8 Bölge Şampiyonası, 1 Genel 1. Bayanlar bir Üniversiteler olmak üzere 3 Türkiye Şampiyonası, İlk defa Dünya Çocuklar Gençler Şampiyonasına ev sahipliği Yaptık, Büyükler Avrupa ve Dünya Şampiyonasına katıldı. 11 tane Süper Lig Faaliyeti Yaptık, 28 Tane Hakem, Antrenör, Kurs seminer, kamp ve eğitim faaliyeti gerçekleştirdik. 2014 Yılında ise Doğudan batıya Bölge Şampiyonaları yapıldığını, Türkiye Şampiyonasının Hedeflenen şekilde yapıldığını, kampların yapılarak Dünya Şampiyonası ve Avrupa Şampiyonasına katılındığını, Üniversitelerde 5. Türkiye Şampiyonasının yapıldığını, 2015 yılında Dünya Kupasına katılınacağını, 2016 Üniversiteliler Dünya Şampiyonasına ev sahipliği düşünüldüğünü, Süper Lig Faaliyetlerini 6 ayağının yapıldığını 1 ayak daha yapılarak bitirileceğinin, Bu yıl bize verilen ve kurucusu olduğumuz 68 Kg, 72 Kg. ve 76 Kg Euro Lig Finalini gerçekleştirdiklerini, planda olan Balkan Şampiyonasının yapılması için start aldıklarını ifade etti,
Hasan Yıldız Konuşmasının sonunda; Federasyonun Hedefin 50.000 lisans olduğu, şaun hedefe ulaşıldığını hatta geçildiğini bundan sonra elit ve kaliteli sporcu, antrenör ve hakem yetiştirme amacında olacaklarını, eğitim ve alt yapı projelerine önem verilmesinin planlandığını, bunu şuan gerçekleşmeye başladığını, Halil Durna’nın desteği ile Proje Koordinasyon Kurulu oluşturularak Turkiye Muaythai Federasyonun ulusal kalkınma ajansından akreditasyon yapıldığını, Projeleri Genel Koordinatör Korkmaz Atalay, Anakra İl Temsilcimiz Hakan Yıldız ve Sosyal Hizmet Danışmanı Murat Berksun hocamızın desteği ile gelecek yıldan itibaren Eresamus Plus dahil gerçekleştirmek istediklerini ifade etti
Genel Kurulda gündem gereği okunan faaliyet raporu ardından oylamaya sunundu sıfıra karşı oyla kabul edildi ve ibra edildi,
Genel Kurulun gündeminde olan; Denetim Kurulu Dönem Faaliyet Raporlarını okunması oylanması ve ibrası ile ilgili konuşma yapmak üzere Divan’a çıkan Türkiye Muaythai Federasyonu Denetim Kurulu Başkanı İlhan Kahraman; SGM Yönergenin 1 inci maddesinde belirtildiği şekilde Muhasebe Görevlisi olarak bir daimi personelin hizmet ettiği, muhasebe bilgisayar programı, Muhasebe İzleme Merkezi ile haberleşme ağı veya internet bağlantısı faal olan, bunun için de gerekli donanıma sahip bir muhasebe servisi oluşturulduğu ve bilgilerin düzenli olarak Muhasebe İzleme Merkezine iletildiği görülmüştür.
Türkiye Muay Thai Federasyonunun 01.01.2014-31.10.2014 dönemi kayıt ve işlemlerinin denetimi ile ilgili hesaplar ve belgeler üzerinde yaptığımız çalışmalar mali, iş ve sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde, genel kabul görmüş denetim ilke, esas ve standartlar ile Özerk Spor Federasyonları ve İlgili Mevzuat İncelemesine (Yönerge Eki-C) göre yapılmıştır.
İncelememiz neticesinde;
1- Türkiye Muay Thai Federasyonunun kayıtları 3289 sayılı Kanun ve diğer ilgili mevzuat ile
yürürlükte olan tek düzen muhasebe mevzuatı ve ilkelerine uygun olarak düzenlenmiş
belgelere dayanmakta olup, bunların belgelerle uyumlu olduğu ve gerçeği yansıttığı ve defter
kayıtlarının genelolarak kayıt nizamına ve tek düzen muhasebe uygulama genel tebliğlerinde
belirtilen muhasebe ilkelerine uygun olduğu,
2- Raporun hesap inceleme bölümünde detaylı olarak belirtildiği üzere Türkiye Muay Thai
Federasyonunun inceleme döneminde toplam gelirinin 1.089.942,43 TL olduğu,
3- Türkiye Muay Thai Federasyonunun inceleme döneminde toplam gider ve harcamalarının
1.557.560,25 TL olduğu,
4- Türkiye Muay Thai Federasyonunun 01.01.2014-31.10.2014 dönemi gelir tablosunda yer alan gelirleri ve giderleri arasındaki fark olan gider fazlasının 467.617,82 TL olduğu tespit edilmiştir.
İlhan Kahraman ; GELİRLER; SGM Yardımı 400.000,00, SPOR TOTO geliri 400.000,00, KATILIM PAYI BAŞVURU HARÇ gelirleri 3.000,00, İTİRAZ GELİRLERİ 2.400,00, Hasan Yıldız’ın desteği ile SPONSORLUK GELİRLERİ 28.000,00, EGİTİM GELİRLERİ 243.176,00, HESAP MUTABAKATI 1.366.00, ÖZEL GALA İZİN Gelirleri 12.000,00 TOPLAM 1.089.942,43, Gelir elde edildiği,
GİDERLER; YURTİÇİ FAALİYET GiDERLERi 365.20,00, YURTDIŞI FAALiYET GiDERLERi 470.454,13, YURTİÇİ KAMP GiDERLERi 48.762,85, EGiTiM GiDERLERi 54.268,36, SPOR MALZEMESi GiDERLERi 17.728,00, PERSONEL GiDERLERi 150.000.00, TOPLANTı GiDERLERi 9.083,97, DiGER ORGANiZASYON VE FAALiYET GiDERLER 25.400,02, BÜRO GiDERLERi 68.427,14, ÖNCEKi DÖNEM GiDERLERi 13.213,00, 2013 YILI DEVREDEN BORÇLARDAN 334.801,27, HESAP MUTABAKATI 210,31, TOPLAM 1.557.560,25 gider yapıldığı,
Yapılan kontroller sonucunda yukarıdaki hesaplamaların gerçeği yansıttığı sonucuna varılmıştır. Durumu saygılarımızla Genel Kurul'un bilgilerine ve takdirlerine arz ederiz. Dedi,
Rapor tarihi itibariyle SGM/den 100.000,00 TL ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığından 100.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL alacak ödenek görünmektedir. Federasyon Başkanlığı tarafından 400.000 TL ek ödenek istenmiştir.
Yapılan oylama sonucunda herhangi bir itiraz olmaksızın Denetim Kurulu raporu okundu oya sunuldu ibra edildi.
Genel Kurulun Gündemin gereğince Türkiye Muaythai Federasyonu Ana Statüsü, değişiklileri taslağının görüşülmesi ve karar bağlanması düzeltme ve redaksiyon yapılması ve resmi gazetede ilanı hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesi, okundu oylandı ve kabul edildi, Gündem gereği Gelecek dönem tahmini bütçelerinin okunması müzakeresi ve oylaması yapıldı ve kabul edildi, Bütçe harcama kalemleri arasında değişiklik yapma ve uluslararası federasyonlara mali taahhütlerde bulunma yetkisinin yönetim kuruluna verilmesi oylandı kabul edildi, Dilek ve Temenniler bölümünde Milli Takım Teknik direktörlerinden ve Bayanlar Teknik Kurul Başkanı Teslime Çelik bir şiirle temenisini ve güzel sözleriyle genel kurula renk kattı, kapanış öncesi Divan Başkanlığını yapan Av. Sebahattin Çetin federasyonun başarılı çalışmalarından dolayı tüm camiayı tebrik ettiğini ifade etti ve genel kurulun kapanışı ardından berber yemek yenerek sona erdi.

Tütkiye Muaythai Federasyonu'nun 2015 Yılında görevlendirilecek hakem ve antrenörler için Eğitim ve Altyapı programı Ankara Muaythai İl Hakem kurulu Başkanı Fazlı KONDUOĞLU tarafından 19-21 Aralık 2014 tarihinde Antalya’da yapılacak olan Antrenör/Hakem Eğitim Gelişim Vize ve Hakem Terfi Seminerleri programı açıkladı


Tütkiye Muaythai Federasyonu'nun 2015 Yılında görevlendirilecek hakem ve antrenörler için Eğitim ve Altyapı programı  Ankara Muaythai İl Hakem kurulu Başkanı Fazlı KONDUOĞLU tarafından 19-21 Aralık 2014 tarihinde Antalya’da yapılacak olan Antrenör/Hakem Eğitim Gelişim Vize ve Hakem Terfi Seminerleri programı açıkladı

 Federasyonumuz 2015 Yılında görevlendirilecek hakem ve antrenörler için Eğitim ve Altyapı programı kapsamında 19-21 Aralık 2014 tarihinde Antalya’da Antrenör/Hakem Eğitim Gelişim Vize ve Hakem Terfi Seminerleri programı yapılmıştır.
      Seminerler tek bir merkezde kapsamlı olarak yapılacaktır; Halk Eğitim Merkezi Modül programları ve kendi spor kulüpleri dahil kulüplerde, illerinde, bölgelerinde, ulusal ve uluslararası alanda resmi ve özel faaliyetlerde görev yapacak antrenörler ve hakemleri kapsayacak şekilde 2,5 günlük Eğitim Gelişim Vize ve Terfi Seminerleri yapılacaktır.
Antrenörlere Seminerde; Teorik, Pratik, Teknik-Taktik, Özel Genel Antrenman bilgisi, Spor Sağlığı, Sporda Sakatlıkların önlenmesi, Sporda Yönetim ve Davranış Bilgisi, Sporda Yönetim Organizasyon, Sporda Pazarlama ve Sponsorluk bilgisi dersleri işlenecektir.
       Hakemlere; İFMA-Muaythai Hakemliği genel bilgileri, Hakem Talimatlarındaki yapılan değişiklikler,WMC-Muaythai Hakemliği genel bilgileri, Genel- Oyun Kuralları, Muaythai Müsabaka yönetmeliği, İFMA-WMC Muaythai Desisyon Doldurma Anlatımı, Muaythai saymalar, ikaz ve cezalandırmalar,sistem, Yönetim, Organizasyon Bilgisi dersleri işlenecektir.
       19 Aralık 2014 Tarihinde İlk gün Saat 17.00 ile 21.00 arası ve akreditasyon kayıtlar 20-21 Aralık 2014 Tarihinde iki gün sürecek seminerler antrenörlere ayrı salonda hakemlere ayrı salonda eğitim programı yapılacaktır. Teorik derslerin dışında pratrik antrenman veya sosyal aktivitelere ayrılacaktır, Yapılacak kamp eğitim ve seminer sonunda sınav yapılacak olup sınavı geçenlere vize verilecek sınavı geçemeyenlere ve filli katılmayanlara kesinlikle vize verilmeyecektir.
        Antrenörler; Muaythai Federasyonunca 11. khan 1. kademe yardımcı antrenör veya 2.3.4.5 kademe 12. 13. 14. 15. khan ‘’antrenör, kidemli antrenör, baş antrenör, teknik direktör diplomasına sahip kişiler 2015 yılında Halk Eğitim Merkezi Modül programları ve kendi spor kulüpleri dahil kulüplerde, illerinde, bölgelerinde, ulusal ve uluslararası alanda resmi ve özel faaliyetlerde görev almak, khan sınavlarında komisyonunda yer alabilmek, açılacak antrenör kurslarında terfi için kurslara katılabilmek için bu seminere katılmak zorundalar.
 
        Hakemler ise; 2015 Faaliyetlerinde görev almak isteyen aday, bölge, ulusal, uluslararası kurullarda görev yapanlar dahil tüm hakemler, katılmak zorundadır, aday’dan ile, il’den bölge’ye, bölge’den ulusal’a ve ilerde uluslararası düzeye terfi edecek hakemlerin katılması gereklidir.
        19-21 Aralık 2014 tarihlerinde Antalya’da 5 Yıldızlı Delüx Club Hotel Sera (Her şey dahil) 3 gündüz iki gece konaklamalı yapılacaktır, Otel konaklama yeme içme bedelleri Federasyon tarafından ödenecektir, katılımcılara herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. Otele girişler 19 Aralık 2014 tarihinde öğlen yapılacak olup 21 Aralık 2014 tarihinde akşam çıkılacaktır. Konaklamalar ikili üçlü odalarda olacaktır, Erken veya geç çıkışlarda günlük 75 TL ücret uygulanır, tek kişilik odalar yüzde 50 fark uygulanır fark kişi tarafından ödenir.
Federasyonumuz Yönetim Kurulunun 19 Ekim 2014 tarihinde aldığı karar gereğince 2014 Yılı antrenör eğitim gelişim, hakem eğitim gelişim ve vize ve terfi seminerleri katılım bedellerinin 250 (iki yüz elli) TL olarak belirlenmiştir. Antrenör aynı zamanda hakem olan katılımcılar ya hakem yada antrenörlüğü seçmek zorundadır, antrenörün hakemlik, hakemin antrenörlük yapmasına müsaade edilmeyecektir, ancak antrenör kademe veya hakem terfilerinde katılabilmek için ikisinin vizesini almak zorundadır. Hem antrenör hem hakem vizesi alacaklar 400 (dört yüz) TL katılım bedeli ödeyeceklerdir.
Merkezi seminer dışında bölgesel veya il seminer yapılmayacaktır, bu sebeple tüm antrenör ve hakemlerin seminere katılması gereklidir, seminer tarihlerinde yatak istrahatli hasta raporlu, olanlar ile resmi veya kurumsal özel sektörde seminer gününde görevinden dolayı izin alamamış kişiler için bir defaya mahsus ek telefi semineri aynı yerde ileri bir tarihte yapılabilecektir.
      Haricinde Fiilen seminere katılmayan antrenör ve hakemlere resmi ve özel kulüp, il, bölge, ulusal ve uluslararası faaliyetlerin hiç birinde görev verilmeyecektir. Terfiler yapılmayacak, antrenör kademe yükseltme kurslarında, khan derece sınavlarında komisyon üyesi veya başkanı olarak da görev verilmeyeceği gibi Milli Eğitim Bakanlığı Halk Eğitim Merkezleri Muaythai modüllerinde de görev yapamayacaklardır.
      Muafiyet; bir yılını henüz doldurmamış hakem ve antrenörler vizeden muaftır ancak süreleri dolduğunda terfi edebilmek için seminere girmeleri tavsiye edilir. Genel Eğitim Koordinatörü, Merkez Hakem Üst Kurulu başkanı, Amatör ve profesyonel hakem kurulu başkanları, Teknik İstişare kurulu başkanı, seminerde görevlendirilen eğitimci /yönetici persenel görevlerini fiilen yapmaları halinde vize ücretinden muaftır. Engelli hakemler; Seminer ücretinden ve vizeden muaftırlar, göreve çağrıldıkları müsabakalar öncesi gerekli bilgi ve dokümanlara ilgili hakem kurullarınca temin edilerek engelli hakemlerin gelişimleri sağlanacaktır. Öğrenciler; yaşı ne olursa olsun Üniversite okumakta olan öğrenci (Açık öğretim dahil) hakemler antrenörler %50 indirimli öderler. Öğrenci hakemler antrenörler ilgili kurumdan öğrenci belgesinin aslını getirmek ibraz etmek zorundalar, kimlik belgesi kabul edilmeyecektir. Geri kalan tüm antrenör ve hakemler vize ve ücretine tabidir.
Seminer bitiminde il müdürlüklerine liste gönderilecek ve online kontrol için tüm vize almış antrenör, hakemler web sitesinde (www.muaythai.gov.tr ) yayınlanacaktır. Vize almamış antrenör ve hakemler il müdürlüğü tarafından görevlendirilmeyecektir, sehven görevlendirilse dahi federasyonumuzca harcırah ödenmeyecektir. Görevlendiren hakkında idari işlem yapılacaktır.
2015 yılı Antrenör ve Hakem Eğitim, Gelişim vize ve terfi katılım ücretleri aşağıdaki şekilde federasyonun hesabına ödenecektir.
250 (İki Yüz elli) TL Seminer ücretleri seminer gününden önce federasyonun hesabına banka yolu ile ödenmiş olmalıdır, elden para alınmayacaktır.
Katılım Şartları:
1-Nüfus cüzdanı fotokopisi,
2-1 adet fotoğraf,
3-Hakemlik veya Antrenörlük kimlik veya diploma fotokopisi,
4-Muay Thai 2015 gelişim semineri ücreti makbuz veya dekont,
5-Federasyon tarafından düzenlenmiş katılım formu. www.muaythai.gov.tr alınabilir.
Federasyon Hesap No:
Türkiye Garanti Bankası Anafartalar Şubesi-Ankara
Özel Gelirler IBAN Hesabı :
TR98 0006 2000 7110 0006 2990 44 Halil DURNA
Federasyon Başkanı
EKİ :
1-Ders Programı

Antrenör Gelişim ve Vize Semineri Ders Programı
19 Aralık 2014 Otele Giriş ve Kayıtlar
-Otele Yerleşme 12.00 den sonra,
-Kayıtlar Dosya 17.00-21.00
-Genel İştişare Toplantısı 21.00-22.00
20 Aralık 2014 Saat 09.00-19.00 (Teorik):
-Muaythai Antrenörlük genel bilgileri
-Görev ve Sorumluluk
-Genel Antrenman Bilgisi
-Sporcu Sağlığı ve Doping
-Oyun Kuralları
-Özel Antrenman Bilgisi, Kural, Kategoriler Bilgisi
-Yönetim ve Organizasyon, Pazarlama, Sponsorluk
21 Aralık 2014 Saat 10.00-16.00 (Pratik):
-Genel Isınma ve Doğru Esneme Teknikleri
-Sporcu Müsabaka öncesi
-Muaythai Eğitim Metotları
-Teknik, Taktik Muaythai Ring Musabaka Kuraları Pratik
-Doğru Teknik ve Sonuç Pratik
-Muaythai Antrenörlük Genel Bilgiler
Not 1: Gelişim seminerine katılan antrenörler pratik semineri Muaythai şort ve üzerine tişort ile uygulayacaklardır. Muaythai kiyafeti dışında, Eşortman veya elbise ile seminere alınmayacaklar, Yanlarında eldiven, ayaklık vs ihtiyaç duyacakları malzemeleri getirmelidirler.
Hakem Gelişim Vize ve Terfi Seminerleri Ders Programı
19 Aralık 2014 Otele Giriş ve Kayıtlar
-Otele Yerleşme 12.00 den sonra,
-Kayıtlar Dosya 17.00-21.00
-Genel İştişare Toplantısı 21.00-22.00
20 Aralık 2014 Saat 09.00-19.00 (Teorik):
-İFMA-Muaythai Hakemliği genel bilgileri
-Hakem Talimatlarındaki yapılan değişiklikler
-WMC-Profosyonel Muaythai Hakemliği genel bilgileri
-Genel- Oyun Kuralları, Muaythai Müsabaka yönetmeliği
-İFMA-WMC Muaythai Desisyon Doldurma Anlatımı
-Muaythai saymalar, ikaz ve cezalandırmalar,sistem
-Yönetim, Organizasyon Bilgisi
21 Aralık 2014 Saat 10.00- 16.00 (Pratik) :
-Muaythai hakemliği eğitim sistemi, terfi ve yükselmeler
-Yönetim, Görev, Sorumluluk NLP
-İFMA Hakem Kursları ve Müfredatı ders işleme,
-Muaythai ring içerisinde uygulamalı eğitim
-Aday, Bölge, Ulusal hakemlere Vize ve Terfi Sınavı
-MHÜK-AMHK,PHK İstişare Toplantıları
Not 2: Gelişim seminerine katılan hakemler Muaythai hakemlik kiyafeti ile katılacaktır. Başka kiyafet kabul edilmeyecektir.


Hasan Yildiz'in fotoğrafı.
Hasan Yildiz'in fotoğrafı.





ULUSLARARASI GÜREŞ TURNUVASININ ŞAMPİYONU TÜRKİYE OLDU




Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı :

ULUSLARARASI GÜREŞ TURNUVASININ ŞAMPİYONU TÜRKİYE OLDU
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Tokat Valiliği, Belediye Başkanlığı ve Türkiye Güreş Federasyonunun ortaklaşa düzenlediği 5. Uluslararası Hüseyin Akbaş Büyükler Serbest Güreş Turnuvası’nda 78 puan toplayan Türkiye, şampiyon oldu.
Tokatlıların yoğun ilgi gösterdiği turnuvaya, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan, Bulgaristan, Rusya, Makedonya ve Moldova'dan sporcular katıldı.
Hüseyin Akbaş Spor Salonu'nda gerçekleştirilen turnuva, çekişmeli maçlara sahne oldu. Zorlu mücadeleler sonunda, 57 kiloda Barış Kaya, 61 kiloda Malencov Dimitri, 65 kiloda Selahattin Kılıçsallayan, 70 kiloda Haydar Yavuz, 74 kiloda Mehmet Özdemir, 86 kiloda Samet Özarslan, 97 kiloda Rıza Yıldırım ve 125 kiloda Tornika Khidesheli, altın madalya kazandı.
Türkiye’nin 78 puanla takım halinde birinci olduğu turnuvada Gürcistan 55 puanla ikinci, Moldova 33 puanla üçüncü oldu.
Bakan Çağatay Kılıç, Güreşçileri Tebrik etti
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, “5. Uluslararası Hüseyin Akbaş Güreş Turnuvası'nda Akbaş Güreş Turnuvası'nda madalya kazanarak Türkiye’yi birincilik kürsüsüne çıkaran sporcular için tebrik mesajı yayımladı.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Tokat’ta düzenlenen “5. Uluslararası Hüseyin Akbaş Güreş Turnuvası'nda madalya kazanarak Türkiye’yi birincilik kürsüsüne çıkaran güreşçileri tebrik ederek, bu başarılardan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
“Ülkemizi temsil eden güreşçilerimizin elde ettiği başarılardan dolayı sporcularımızı ve emeği geçen herkesi kutluyorum. Azerbaycan, Gürcistan, Bulgaristan, Rusya, Makedonya ve Moldovalı sporcularla birlikte yarışan Türk güreşçilerimiz aldıkları şampiyonlukla bayrağımızı kürsünün ilk sırasında dalgalandırdı. Türk sporu her geçen gün ivme kazanmaya devam ediyor. Sporcularımızın başarılarının devamını dileyerek, Türk milletini gururlandırdıkları için teşekkür ederim.”

GÜÇ KOŞULLARDAKİ BİREYLER FEDERASYONU (GÜÇKOBİR) KİMDİR?,MİSYONU VE VİZYONU NEDİR?


GÜÇ KOŞULLARDAKİ BİREYLER FEDERASYONU (GÜÇKOBİR) KİMDİR?,MİSYONU VE VİZYONU NEDİR?

http://www.guckobir.org

GÜÇ KOŞULLARDAKİ BİREYLER FEDERASYONU (GÜÇKOBİR), imkanı kısıtlı çocuk, genç ve bunların yanı sıra negatif ayrımcılığa uğramış, topluluklar ve bunların aile bireyleri ile yine göç yolu ile Türkiye'nin herhangi bir yerinden, bir diğer yerine göç etmek zorunda kalmış ya da yurt dışından Türkiye'ye göç etmiş bireylere, sosyal, psikolojik, ekonomik ve toplumsal destek vermek amacıyla kurulmuştur. Bu amacının yanı sıra bahse konu kendini güç koşullarda hisseden bireylere sunulan toplumsal ve kurumsal destekleri artırmak için de sosyal program ve politikalar geliştirir, geliştirenlere destek verir. 
Faaliyetlerimiz Ankara’nın olumsuzluklarla anılan Çinçin, Yenidoğan ve Kale bölgelerinde gerçekleştirilmektedir. Hedef grubumuz 7-18 yaş arası gençlerdir. Hedefimiz, seçilen bölgelerde yaşayan çocuk ve gençlerimizin uğradığı negatif ayrımcılığın önüne geçmek, onlara fırsat eşitliği sunmak, toplumsal hayatın içinde aktif olarak rol almalarını sağlamak, sosyalleştirmek, kendilerine olan özgüvenlerinin artmasını sağlamak, kendilerini ifade edebilme yeteneklerini geliştirmek, madde bağımlılığına başlamalarını engellemek ve sporu bir araç olarak kullanarak onların bedensel ve ruhsal gelişimlerini sağlıklı şekilde tamamlamalarına yardımcı olmaktır. Şu an itibariyle Federasyonumuzda lisanslı 120'nin üzerinde genç sporcumuz bulunmaktadır ve bu gençlerin yaklaşık yüzde 80'i kadındır. Sporcularımızı kadınlardan seçmemizin temel sebebi bahsi geçen bölgelerde çocuk gelin vakalarının sıkça yaşanmasıdır.
Federasyonumuz bünyesinde ;MuayThai, Dart, Bocce, Bowling, Wushu, Yüzme, Jimnastik, Capoeira, Boks, Kickboks, Masa Tenisi, Badminton ve Fitness gibi 13 farklı spor branşı bulunmaktadır. Bu branşları seçmemizdeki amaç , bu spor dallarının ülkemizde “alternatif branşlar” olarak görülmesidir. Bünyemizdeki herhangi bir spor branşına karşı yetenekli olanların milli sporcu olmalarını sağlamak ve bu sayede üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor bölümlerine girmelerinin önünü açmak da amaçlarımız arasındadır. Ülkemizde pek rağbet görmeyen bu branşlarda çocuklarımızın milli takıma girmeleri daha kolaydır. Çocuk ve gençlerimiz milli sporcu olmaları halinde, herhangi bir üniversitenin "Beden Eğitimi" bölümüne girebilmekte, okurken devlet bursu almakta, okulu bitirmeleri halinde Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarına ve Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın Antrenör , Spor Eğitim Uzmanı kadrolarına doğrudan atanma hakkı kazanmaktadırlar. Yaptığımız çalışmalar sonrasında Yenidoğan semtinde oturan Damla Nur Talun isimli sporcumuz Wushu branşında milli takıma girmiş ve Balkan Üçüncüsü olarak ülkemize madalya kazandırmıştır. 
GÜÇKOBİR Sporcuları ; Capoeria branşında dünya şampiyonluğu ve dünya ikinciliği, Muay Thai branşında 2 Türkiye ikinciliği ve 2 Türkiye Üçüncülüğü, Wushu dalında da bir Türkiye Üçüncülüğü kazanmıştır ve bir Balkan üçüncülüğü kazanmıştır.
GÜÇKOBİR 2005 yılından bu yana Avrupa Gönüllülük Hizmeti (AGH) projelerini Ulusal Ajansla beraber yürütmektedir. Bu bağlamda birçok avrupa ülkesinden onlarca gönüllüyü Türkiye'ye getirmiş ve gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle farkındalık yaratmıştır. 

Misyonumuz

Bizim üstlendiğimiz görev toplumsal yapı taşlarının en önemli etmenleri olan çocuk ve gençlerin, sosyal, kültürel ve eğitim açısından tam bütünlük içinde yetişmeleridir. Ayrıca hedefimiz toplumda var olan negatif ayrımcılık, toplumsal dışlanmışlık, etnik köken ayrımcılığı ile mücadele etmektir. Sınıf kavramlarının ortadan kalkarak toplum bilincinin oluşturulmasıdır. 

Vizyonumuz

Güçkobir'in temel vizyonu çocuk ve gençlerimizin gelecekte, bizlerin yerine geçerek kendi geleceklerini şekillendirmeleridir. Bunu gerçekleştirebilmek için çocuk ve gençlerimize öz güven, sağduyu ve yardım severliğin yanı sıra grup normunu ve grup hareketinin önemini öğretiyoruz. 


GÜÇKOBİR Gönüllülerinden "ELVER" Projesi


GÜÇKOBİR Gönüllülerinden "ELVER" Projesi

Güç Koşullardaki Bireyler Federasyonu ve Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğrencileri tarafından ''Elver Projesi'' başlatıldı.
Proje, dezavantajlı bir bölge olan Altındağ'da yaşayan eğitim çağındaki çocukların eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasını ve sosyal aktivitelerle sosyal gelişimlerinin sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu süreçte çocuklara rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesini de kapsayan uygulama, Güç Koşullardaki Bireyler Federasyonu Gönüllülerin geliştirip hayata geçirdiği bir projedir.
Geçtiğimiz cumartesi günü uygulamaya başlanan projenin koordinatörü Kaan Sağlam "Altındağ Gençlik ve Spor Merkezi'nde Eğitim modülümüz kapsamında gerçekleştirdiğimiz  matematik dersi ve tanışma oyunu ile başladı. Çocukların öğrenmeye istekli olduğunu ve oyunla eğitim tarzını çok benimsediklerini gözlemledik. 10-16 yaş aralağında olan yaklaşık 30 çocuk ile gerçekleştirilen eğitimler 12:00-16:00 saatleri arasında ve daha önceden belirlenmiş ihtiyaca göre ve programa göre verildi. Uygulama boyunca çocukların katılımına önem verildi. Ders anlatımlarında akran eğitiminin daha etkili olduğu bilgisi ile matematik dersinde başarılı öğrencilerin bildiklerini diğer arkadaşlarına aktarması yolu ile klasik eğitim öğretiminin dışında bir öğretim tarzı uyguladık. Uygulama süresi dolan öğrencilerin sınıftan ayrılırken üzgün oldukları ve gelecek haftayı merak ve heyecanla bekledikleri kendileri tarafından ifade edildi" dedi.
Proje eğitmenlerinin sosyal hizmet eğitimi alıyor olmasının, bu yaş aralığındaki çocuklarla iletişim kurmakta avantaj sağladığı görüldü.
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümü öğrencilerinin geliştirip uyguladığı  ''Elver Projesi"nde yer alan proje uygulayıcıları; Mustafa Toprak, Şengül Maydos, İsmail Gümbül, Nazlı Demirkıran, Hande Polatkal, Pınar Kemik, Zeynep Adıbelli, Elçin Demir ve Cihat Aslan'dan oluşmaktadır.

18 Yaşında Milletvekili Olmak…



18 Yaşında Milletvekili Olmak…


18 Yaşında Milletvekili Olmak…
Röportaj: Mustafa KARACA
Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şükrü NİŞANCI*: ”Bu önerinin olumlu ve olumsuz yönleri var. Önerinin ortaya atılmasının sebebi 12 Eylül’ün sebep olduğu depolitizasyon. Yöneten her zaman yönetilenden birikim olarak büyük olmalıdır. Önerinin kabul edilmesi Türkiye’de hiçbir şeyi değiştirmez.”
Anayasa değişikliği için yapılan çalışmalar halen sürmekte. Alınan kararlar da meclisi ve halkı büyük ölçüde etkileyecek gibi görünüyor. Bugünlerde gündemimizden hiç ayrılmayan milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesi önerisi ne kadar doğru? Bu öneri kabul edilirse Türkiye’yi ne derecede ve hangi yönde etkileyeceğine ilişkin; “Genç ve dinamik nüfusa sahip olan Türkiye, bu öneri için zemini hazır konumda mı? Bu öneri sunulurken hangi amaç veya amaçlar güdüldü?” gibi birçok soruyu Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şükrü NİŞANCI’ya yönelttik ve hocamızın bilgilerinden faydalanarak ikna edici cevaplar aldık.
***
TÜRKİYE’DE MİLLETVEKİLİ SEÇİLMEK
-Anayasa değişikliği maddelerinden milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilme önerisi hakkında görüşleriniz nelerdir? Bu öneriyi doğru buluyor musunuz?
Bu olaya birkaç açıdan bakmak lazım. Olumlu ve olumsuz yönleri var tabi. Böyle bir girişimin olumlu yönü şu: 12 Eylül’ün sebep olduğu depolitizasyon (Siyasetten Uzaklaştırma) sürecinin açtığı yaraları sarma, gençleri, halkı siyasete yönlendirme ve siyasete olan ilgiyi artırma gibi pozitif bir yönü var. 12 Eylül’ün yaptığı erozyonu gidermek için yapılan olumlu bir adım olarak düşünülebilir. Siyaset ülkemizde toplum tarafından pek olumlu karşılanmaz. Hâlbuki siyaset toplumun ortak sorunlarına karşılık gelen şeydir. Türkiye gibi, kentlileşen dolayısıyla ortak sorunların giderek artığı bir ülkede siyasete karşı ilginin artması beklenir ama ülkemizdeki siyasi kültür bunu gerçekleştirecek durumda değildir. İşte bu durumu tamir etmek üzere gençlere siyaseti sevdirmek, siyasi olaylara insanların ilgisini çekmek açısından, seçilme yaşının indirilmesi olumlu bir adım olarak düşünülebilir. Fakat bir de bu işin olumsuz kısmı var. Bu düşünce diğer konularla birlikte düşünüldüğünde yani Türkiye’nin demokrasisi gibi konularla entegre olarak düşünüldüğünde pek çok yetersizlikleri içinde barındıran bir taleptir. Yani şöyle; eğer insanlar demokrasiye çekilecekse, demokrasiye çekilecek olanlar sadece gençler midir? Mesela cinsiyeti kıstas alacak olursak nüfusun yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Meclisi oluşturan üyelerin kadın-erkek oranındaki uyumsuzluktan da anlaşılacağı üzere “Kadınların siyasete ilgileri ve pratikleri ne düzeydedir?” sorusu sorulmalıdır. Kadın milletvekili sayısı oldukça düşüktür. 70 civarında kadın milletvekilimiz var. Bu sayıyı meclisin tümüne oranlarsak %14-15’i kadınlardan oluşuyor. Ülkemizdeki kadınların temsil edilmesi %10 civarındaysa toplumun yarısı eksik temsil ediliyor demektir. TBMM de, kadınların sayısının mecliste sadece simgesel bir değeri var.  Aynı şekilde kadın vali sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Ayrıca var olan kadın milletvekilleri meclis komisyonlarında ne kadar etkinler? Meclis haricindeki diğer birimlerde de aynı durum mevcuttur. Hatta durumu daha vahim olanları da vardır. Peki bu duruma dönük neler yapılıyor? Türkiye’nin demokrasi kültürünü sadece seçme-seçilme meselesi oluşturmaz. Acaba Türkiye’de demokrasi kültürünü besleyecek bir arka plan var mıdır? Örneğin okullarda öğrencileri demokrasiye yöneltme çabaları ne düzeydedir? Müfredat buna göre hazırlanıyor mudur? Öğrenci hoca ilişkilerinde demokrasi ne düzeydedir? Bunları göz önüne alırsak milletvekili seçilme yaşını 18’e indirmek ne anlam ifade eder? Bence pratikte bir anlam ifade etmez. Bir de işin Türkiye’deki bir başka boyutu da var. Mesela Türkiye’de cezaî ehliyet yaşı 18, askere gitme ise 20’dir. Çünkü askere gitmek için vatandaşın reşit olması lazım. Askere gitme yaşı 20’de tutuluyorsa, milletvekili olabilme yaşının 18 olarak belirlenmesi bir tutarsızlıktır. Bütün bunlar göz önüne alındığında bu öneri diğer konularla tutarlılık göstermemektedir.
18 YAŞINDA MİLLETVEKİLİ OLMAK
-18 yaşındaki bir milletvekili yaşından ötürü genç ve çevresi dar olacak. Sizce 18 yaşında genç bir milletvekili nasıl oy toplayabilir? Arkasında başka birinin olduğu düşünülebilir mi?
Bana göre bence o kısım çokta sorun değil. Yani aday nasıl ve hangi yöntemlerle oy toplarsa toplasın. Demokraside bu çok önemli bir sorun değildir. Nasıl oy toplayabileceği kişinin kendi sorunudur. Zaten demokrasilerde insanlar tek başlarına oy toplamıyorlar. Bu bir örgütlenme meselesidir. 18 yaşındaki bir milletvekilini diğer milletvekillerinden ayrı düşünmemek gerekir. Diğer milletvekilleri propagandalarını nasıl yapıyorlarsa o da öyle yapar. Partinin genel siyaseti doğrultusunda kampanyalar yapılır. Yani oy toplama işini kişinin kendine özgü bir başarı olarak düşünmemek lazım. 40 yaşındaki bir milletvekili ne yapıyorsa 18 yaşındaki de aynısını yapar. Yaşın çokta bağlayıcı bir önemi yoktur.
-Bu önerinin kabul edildiğini varsayarsak, “18 yaşındaki bir milletvekilinin genç tabakayı daha iyi anlayıp temsil edebilir” gibi bir düşünce ortaya atılabilir mi?
Demokrasilerde toplumun her kesiminin eşit derecede temsil edilmesi gerekir. Bu yönden bakacak olursak bir karşılığı vardır bu düşüncenin. Ama bence bunun daha çok siyasi bir karşılığı var. Yani burada mesele 18 yaş civarındakilerin temsil edilmesi değildir. Eğer öyleyse başka şeyleri de sormak ve hatta sorgulamak gerekir. Türkiye de oranı %10 olan özürlü vatandaşları kaç kişi temsil ediyor? Birkaç göstermelik kişi dışında bunun örneği yoktur. Her meslek grubuna ayrı temsilci mi gereklidir? İşçilerin temsilini işçiler, öğretmenlerin temsilini öğretmenler, çocukların temsilini çocuklar mı yapmalıdır? Bu olay bence daha çok popülizm kokuyor. Siyasi bir tabanı var. Mesela siyasetçiler oy sayılarını genişletmek için hemen her kesimden oy toplayabilmek için ilgili kesimlerden temsilci eleman bulundururlar. Bu demokraside mecburi değildir ama genelde siyasetçiler tarafından yapılır. Bu konuda siyasi anlamdaki gerekler ve düşünceler ön plandadır.
MİLLETVEKİLLİĞİ-EĞİTİM İLİŞKİSİ
-18 yaşındaki bir genç yaşı itibariyle üniversite okumamış olacak. Sizce bir milletvekilinin üniversite mezunu olması şart mı?
Hayır. Öyle bir kıstas koyarsak yönetim konusu bir elit rejimine dönmüş olur. Bu da, elitler mi yönetsin, halk mı yönetsin sorununu yeniden tartışmak anlamına gelir. Yöneticinin liyakati abartıldığında bu işin sonu krallığa kadar gider. Elitizm denilir buna. Halk eğer yönetilecekse daha elit insanlar yönetsin daha eğitimli kişiler yönetsin düşüncesine dayalıdır. Bu işin sonu yoktur. Devam ettirirsek; doktora eğitimli olsun, yabancı dili olsun gibi kriterler artınca demokrasiden uzaklaşmış oluruz. Burada mesele milletvekilliğini yapabilme kapasitesine sahip olmadır. Yeterli seviyede deneyim ve tecrübe birikimi olmasıdır. Yaş fazla önem arz etmez.
SEÇME VE SEÇİLME YAŞLARININ EŞİTLİĞİ
-Türkiye’de seçme yaşı 18. “18 yaşındaki bir vatandaş oy verebiliyorsa milletvekili de olabilir.” gibi bir bağıntı kurulabilir mi?
Hayır. Mantıksal olarak bu argûman doğruysa, tüm alanlar için uygulanmalıdır. Seçme ile seçilme arasında yaş olarak bir farkın gözetilmesi makul gerekçelere dayanır. Seçilme daha sorumluluk gerektiren bir şeydir. Aksine Türkiye’de halihazırda seçme yaşı 18 ise seçilme yaşının daha fazla olması gerekir. Ancak seçme ve seçilme yaşı paralel olarak düşürülebilecekse yani seçme yaşı 18’in altına indirilecekse, seçilme yaşı da buna paralel olarak 18 yaşına düşürülebilir. Yani yöneten ile yönetilen aynı yaş seviyesinde olmamalıdır. Yöneten her zaman daha fazla birikime sahip olmalıdır. Bu olay bu şekilde değerlendirilmelidir.
ÖNERİNİN ARKA PLANI
-Peki sizce milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilme önerisi hangi amaçla sunuldu?
Onu ben tam olarak bilemem ama işin içinde mutlaka siyasi bir amaç vardır. Kamuoyu yoklaması için olabilir. Halkın tepkisini ölçmek için de olabilir. Bunu tam olarak bilemeyiz. Bu soruya öneri kabul edilmeden kesin olarak cevap vermek mümkün değildir. Soruyu, öneren kimse ona sormak lazım. Sorulduğunda doğru cevap gelir mi onu da bilemeyiz. Belki de 12 Eylül’ün getirdiği olumsuz manzarayı düzeltmektir. Sonuç olarak madde tam olarak kesinleşmeden bir şey söylemek doğru değil.
TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN DEĞİŞİMLER
-Milletvekili seçilme yaşı 18’e inerse Türkiye’de neler değişir?
Bence hiç bir şey değişmez. Kısa vadede dünyanın hiçbir yerinde bir şeyi değiştiremeyiz. Başka şeyler de değişirse belki birtakım değişimler söz konusu olabilir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, insan bir organın yeterliliği ile sağlıklı olmaz. Sağlık diğer tüm organların kendi fonksiyonlarını yeterli sağlamasıyla meydana gelen sıhhat olgusudur. Yani sadece bir organın sağlıklı çalışması, genel sağlık açısından çok fazla önem arz etmez. En azından kısa vadede hiçbir şey değişmez. Türkiye’nin demokrasi sorunu belki onlarca yılın getirdiği, onlarca alana yayılmış bir sorundur. Mesela, darbe anayasası hala geçerliliğini korurken ve Türkiye’nin önemli kurumları, darbeci mantıkla işletilirken, 18 yaş konusuna takılıp kalmak, demokrasiyi yaşatan iklimden bihaber olmak demektir.
ASKERLERİN OY KULLANMASI
-Milletvekili seçilme yaşı ile birlikte gündeme gelen er ve erbaşların askerdeyken oy kullanabilmelerini sağlamaya yönelik yapılan çalışmaları doğru buluyor musunuz?
Bence o doğru. Demokrasinin ilkelerinden birisi de genel oydur. 1 milyona yakın bir kitlenin oy kullanmaması, olgun demokrasiyle bağdaşmaz. Şimdiye kadar askerlerin oy kullanamaması tarihsel bir realiteye dayanıyor kuşkusuz. İttihat ve Terakkide askerlerin siyasete karışmalarının çok fena sonuçları hala hafızalarda canlılığını korumaktadır. Balkan Savaşları vs. neredeyse İttihat ve Terakki’nin siyasete bolca karışma sevdası Türk’lerin yurtsuz kalmasını sonuç verecek kadar hazindir.  Ancak, ifrat tefriti doğurmuş; daha sonra da asker, oy kullanamayacak derecede siyasetten uzak tutulmaya çalışılmıştır. Ne tuhaftır ki askerler oy kullanmadığı zaman daha çok politize olmuşlardır. Darbe yapmayı kendilerine hak görecek kadar askerler siyasetin içinde kalmışlardır. Kamu hizmetinin aksatılmasından endişe ediliyorsa, bu hizmeti sadece askerler sunmuyorlar ki. Kamu hizmeti yapıyorlar diye öğretmenlerin, hatta askerlerle aynı içerikte görev yapan polislerin de oy kullanmaması gerekir. Türkiye’de gizli oy ilkesi geçerli. Gizli oy durumunda niçin asker politize olsun ki? Kullandığım oyu kimse bilmiyorsa ben verdiğim kararı yansıtabilmeliyim. Yurtdışında ülkeyle çokta ilgisi olmayan kişiler oy kullanabiliyorsa eğer, yönetimden etkilenen askerin de,  mahkûmların da oy kullanması gerekir. Amerika’da uzaydan bile oy kullanabiliyorlar. Bu da onların simgesel açıdan demokrasiye ne kadar önem verdiklerini gösterir. Demokraside genel oy ilkesi uygulanır. Bu ilke kişinin oy vermesine engeli olmayan (yaş gibi) herkesin oy kullanabilmesini gerektirir. Eğer er ve erbaşlar oy kullanamazsa genel oy ilkesinden uzaklaşmış oluruz.
*Yrd. Doç. Dr. Şükrü NİŞANCI Kimdir?
İstanbul üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu (1991). Sakarya Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi alanında doktora yaptı(2000). “Sivil İtirazın Teorik Temelleri ve Meşruiyet Meselesi”  konulu doktora tezini yazdı. Birçok kitap ve dergide yazılarını yayınladı. Atatürk Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

Türkiye’de Girişimcilik ve Gençlerin İstihdam Sorunu



Türkiye’de Girişimcilik ve Gençlerin İstihdam Sorunu (Röportaj)

 Genç Müsiad Trabzon şubesi başkanı Mustafa Albayrak:"Girişimcilik bir süreçtir. Bu sürecin sadece bir kısmında bulunmak kişiyi girişimci yapmaz. Girişimci olmak için süreci tamamlamak gerekir."

Türkiye’de Girişimcilik ve Gençlerin İstihdam Sorunu (Röportaj)
Röportaj: Gülnur ÜLKER
Türkiye’nin demografisine baktığımızda %16,6’sını genç nüfus oluşturuyor. Bilinen bir gerçek var ki o da şudur: Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi Türkiye’dir. Genç nüfus, ülkesine üretkenlik, yaratıcılık aynı zamanda enerjik, ataklık yani bir dinamo görevi gördüğü için üzerinde durulması gereken en önemli konuların başında geliyor. Çünkü, ülkelerdeki genç nüfus sayısının fazla olması demek istihdam edilmeyi bekleyen genç sayısının fazla olduğu anlamına geliyor. Bu da ciddi problemleri beraberinde getiriyor. Türkiye’nin sahip olduğu genç nüfusu, kendisi de aynı zamanda genç bir girişimci olan Genç Müsiad Trabzon şubesi başkanı Mustafa Albayrak ile “Türkiye’de Girişimcilik ve Genlerin İstihdam Sorunu” çatısı altında değerlendirdik. Kendisi bu konuda gençlerimize ayna olacak mahiyette tecrübeleriyle ışık tuttu. Bu yüzden kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için size bir kez daha teşekkür ederim. İş hayatına erken yaşta atıldınız. Şirketinizi kurup kendi işinizin patronu oldunuz. Yani genç bir girişimcisiniz. Gençlere örnek teşkil etmesi açısından iş hayatınızdaki serüveninizden biraz bahseder misiniz?
Ben sizlere genç iş adamlarına böyle bir fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Genç iş adamları bütçe ve birikim olarak haliyle büyük iş adamlarının gerisinde kalıyor. Fakat bizlerin de bilgi ve birikimlerimizden faydalanılması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta dünya değişiyor Türkiye değişiyor her yönden yenileniyoruz. Bunun için bizler yenilenen sürecin öncüleriyiz. Evet genç bir girişimciyim ve iş hayatına baya erken yaşta atıldım. KTÜ Jeoloji Mühendisliğinden 2008 yılında mezun olduktan sonra her mezun gibi iş arayışına başladım. Ancak özel sektörde hiç çalışmadan kendi işimi kurdum ve halihazırda kendi işime devam etmekteyim. 2007 yılında mezun olduktan sonra Albayrak Mühendislik Firması’nı kurdum. Bu kararı nasıl aldınız diye soracak olursanız şöyle anlatayım: Her insanın yaşamında bir dönüm noktası vardır ya benim dönüm noktam da eniştem oldu. Bir akşam otururken sohbet esnasında eniştem “boşuna iş arayıp geleceğini ipotek altına alma” dedi. Önce şaşırdım sonra nasıl yani dedim, eniştem ‘’bir yerlerde çalışabilirsin çokta paralara kazanabilirsin ama bir yanın hep eksik kalır. Kendi işini kurarsan başlangıçta belki az kazanırsın ama işini büyütürsen yanında çalıştıracağın kişilere iş imkanı sağlamakla hem devletine faydan olur hem de eksik kalan yanını tamamlarsın’’ dedi. Eniştemin bu sözleri ile iş hayatına atıldım, insan kendi içindeki cevherin farkına varmayabilir ama başkaları o farkındalığı size hissettirir.
Tabiri caizse iş tecrübemi iş sahasında bizzat kendi üstlendiğim işlerde kendi işimin başında yaşadım. Kolay bir durum olmasa da zoru başarmak her zaman ilgimi çeken bir olgu olduğundan kendime olan güvenim ile bilgimi birleştirerek başarılı olacağıma her zaman inandım. Tabi zorluklar da yaşadım piyasanın güvenini kazanmak bir girişimci için en büyük zorluk. Diğer zorluklara gelince onlar devede kulak kalır misali. Tabuları yıktık. Gençliğin vermiş olduğu aktiflik bizleri başarıya ulaştırmaya devam ediyor.
Genç bir girişimci olarak gençlere kendiniz gibi girişimciliği mi tavsiye edersiniz? Yoksa mevcut olan işlere yerleşmelerini mi?
Gençlere girişimciliği her zaman tavsiye ederim, ancak genç kardeşlerimizin şu 3 temel ilkeyi muhakkak bilmeleri gerekiyor. Adımlarını da buna göre atmaları gerekiyor. Bunlardan birincisi önce neyi yapmak istediklerini iyi idrak etmeleri gerekir, yani ne istedikleri önemli. Önce hayallerini kursunlar sonrada peşinden koşsunlar hayalleri olmayanın karışık yollarda yollarını kaybetmeleri kaçınılmazdır. İnsan havada uçacak bir vasıtayı hayal etmeseydi bugün böyle bir nimet hizmetimizde olur muydu? İkincisi, girişimcilik sadece yüzeysel olarak bir işe girişmek değildir. Girişimcilik bir süreçtir. Düşünün sürekli iş değiştiren başarısız olan sonra yeniden farklı bir iş dalına atlayan kişi aslında girişimci değildir. Girişimciliği şu şekilde tavsiye ediyorum: Doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişilerle alt yapısını oluşturduktan sonra doğru işi yapmaktır girişimcilik. Bunun için illa herkes girişimci olacak diye bir kaide yok. Fırsatını bulan alt yapısını ve gerekli şartları oluşturan herkes girişimci olmalıdır. Girişimcilik konusunda yanlış anlaşılan ve bilinmesi gereken bir diğer husus da girişimcilik illa bir iş yeri açmak değildir. Büyük bir şirketin önemli bir mevkisinde başarılı olan kişiler de girişimcidir. Orada işe başlamak için başvuru yapan, işe girmek için hünerlerini sergileyen ve girişken olan bir kişi de girişimcidir. Girişimcilikte asıl amaç kardır. Dolayısıyla kar sağlanabilecek yeni bir işletme kurulmasını ya mevcut işlerde yer almalarını her genç arkadaşımıza tavsiye ediyorum.
Ülkemiz Avrupa’ya oranla daha genç nüfusa sahip. Bunun sonucunda Üniversitelerden mezun olan genç sayımız her yıl katlanarak artıyor. Gençlerimizin işsizlik konusunda kendi gelecekleri açısından haklı bir kaygıları var. Sizce de yeterince istihdam alanı mı yok? Yoksa gençlerimiz iş mi beğenmiyor? Bu konudaki düşünceniz nedir?
Haklısız. Genç nüfus oranımız fazla. Bu bize 2023 hedeflerinde bir dinamo görevi görecek en büyük argümandır. Avrupa’ya oranla daha kalabalık olduğumuz için mezun sayımız da onlara oranla haliyle fazla oluyor. Evet! Binlerce öğrenci mezun oluyor ve çoğu istihdam edilememiş. Fakat mevcut duruma meslek lisesi öğrencilerinin mezuniyet ve istihdam penceresinden baktığımızda ise mezun olan herkes iş buluyor hatta ihtiyacı karşılamıyor. Yani bu da bir şeylerin yanlış gittiğini gösteriyor. Ülkemizde üniversite mezunlarının sayısının artması güzel bir gelişmedir. Üniversite mezunlarının sayısının fazla olması az olmasından her zaman daha iyidir. İstihdam edilmede yaşanan sıkıntının hükümetle ya da devletle alakalı bir problem olduğunu düşünmüyorum. Asıl sıkıntı toplumda yani ailelerimizin bu duruma olan yanlış bakış açılarından kaynaklandığını dolayısıyla da çocuklarını yanlış yönlendirmelerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Yani herkes çocuğum kaymakam olsun ister ya da avukat, mühendis, doktor… Ama unutulan kısım herkesin yeteneği ve yatkınlığı farklıdır. Türkçe öğretmeni olacak çocuğumuzu inşaat mühendisi yapmaya kalkarsak hayal kırıklığı yaşarız. Liseyi bitirmekte zorlanan ya da meslek lisesine gitmesi gereken çocuğumuzu İİBF bölümlerinde okumaya mecbur bırakırsak yanlış yaparız. Hepsini topladığımızda eşittir istihdam sorunu ortaya çıkar. Bir tarafta büyük bir ihtiyaç varken Diğer tarafta büyük bir fazlalık oluşur. Türkiye’nin eskiden kalma kötü bir alışkanlığı var ya çocuğum Devlet memuru olsun zihniyeti, hem bu devletin hem de ailelerin gençlerimiz üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Devlet zamanında siyasi çıkarlar uğruna memur alımları yaparak insanları memurluğa özendirmiştir. Devletimiz de, milletimiz de herkes memur olursa devlet kime hizmet edecek felsefesini çözememiştir. Sonuçta devlet herkesi istihdam edecek diye bir kaide yok. Tabi ki de herkesin iş sahibi olması ve gelirinin yüksek olması sosyal devletin bir görevidir ödevidir. Fakat mecburiyeti değildir diye düşünüyorum. Mesela benim işletmemin kapasitesi bellidir. Ben mevut kapasitenin iki katı personel çalıştırırsam işletmenin ömrü kısalır ve belli bir süre sonra batar.
Dünyadaki küresel girişimcilik kültürü ile Türkiye’deki girişimcilik kültürünü mukayese edersek Türkiye’yi bu açıdan nasıl değerlendirirsiniz? Eksiklerimiz var mı? Varsa nelerdir?
Türkiye ile Küresel Dünyayı kıyasladığımız zaman elbette eksiklerimiz vardır. Tabi bunu ekonominin büyüklüğü, siyasi istikrar ve devletin girişimciye bakış açısıyla değerlendirmek gerekir. Aslında bizlerde küresel girişimcilik kültürünün bir parçasıyız. Küresel girişimcilik çok uluslu firmaların artması ile birlikte gelişmeye devam ediyor. Bizim gibi yerel düzeyde faaliyet gösteren işletmelere uzak bir kavram küresel girişimcilik. Dünyadaki küresel girişimcilik kültürü ile Türkiye’deki girişimcilik kültürünü karşılaştıracak olursak bizler çok daha gerideyiz. Çünkü ülkemizde “hep benim kontrolümde olsun” , “ben yapayım” , “ben yaptım” gibi düşünceler var. Bu düşünceler küresel anlamda girişimcilik kültürünün ülkemizde geri kalmasına neden oluyor. Küresel girişimciliğin temelinde ise ortak amaç etrafında toplanan büyük işletmeler var. Herkes kendine düşen görevi yapıyor ve sonunda payını alıyor. Bu işletmeler arasında ülkemizde bulunan birçok işletme yerini almış durumda ve gayette başarılı çalışmalar yapıyorlar. Amaç dünyadaki pastadan paylarını dengeli ve daha az maliyetle almak. Bizler bunu yerelde MÜSİAD olarak başarmak için çalışmalar yapıyoruz. İlk adımımızı da attık. Trabzon’un yerel iş adamları ile birlikte 50 ortaklı bir işletme kurduk. Tabi bu bir başlangıç. Birleşik girişimcilik kültürü her geçen gün artacaktır diye düşünüyorum.
Ülkemizde girişimcilik konusunda eksik olduğumuz alanlara baktığımız zaman, silah sanayi, elektronik cihazların üretimi sanayisi, otomobil sanayisi en fazla eksik olduğumuz konuların başında geliyor. Bu alanlarda ciddi bir eksikliğimiz olduğu için ülkemiz açısından da hoş olmayan durumlar ortaya çıkıyor. Örneğin biz bir gemi narenciye ihraç ediyoruz 50.000 $ girdi sağlarken Çin’den veya diğer ülkelerden bir konteynır elektronik cihaz ithal ettiğimizde 200.000 $ dolar çıktı oluyor. Bu da beraberinde cari açığı neden olurken ekonomik verileri olumsuz etkiliyor. Durumu özetleyecek olursak eksik olduğumuz hususlarda üretim yapabileceğimiz ürünlerle ilgili Devlet teşviki, Arge destekleri gibi desteklerinin bürokrasiye takılmadan Devlet denetimi ile girişimcilerimize ulaşmasında çok büyük yarar olacağı kanısındayım, hem bürokrasiyi hem de rakiplerinizi yenmek zorundasınız buda bizim işimizi zorlaştırıyor.
Devletin girişimcilere verdiği destekler sizce yeterli mi?
Devletin girişimcilere verdiği destekler yeterlidir desem olmaz çünkü, bir işletmeci yatırımcı her zaman daha fazla destek ister. Ancak şunu kesin söyleyebilirim. Ülkemizde girişimcilere verilen destekler yetersiz değildir. Bunun en belirgin örnekleri bölgelerde kurulan Kalkınma Ajanslarıdır, KOSGEB’dir, Ticaret ve Sanayi Odalarının çalışmalarıdır, Esnaf Odaları’nın çalışmalarıdır. Örnekler arttırılabilir. Girişimcilik yanlış anlaşıldığı için girişimciye verilen destek konuya biraz daha uzak kesimler tarafından yetersiz görülüyor tabi. Vatandaşlara girişimcilere verilen destek yeterli midir? diye sorduğunuzda aklına direk mahallesindeki bir işsiz gence destek var mıdır diye düşünüyor. Şunu söylemek isterim boş gezen adam girişimci değildir. Girişimcilik bir süreçtir. Bu sürecin sadece bir kısmında bulunmak kişiyi girişimci yapmaz. Girişimci olmak için süreci tamamlamak gerekir.
Şunu da belirtmem de fayda olacaktır. Ülkemize girişimcilere verilen desteklerden ziyade bu desteklere ulaşma konusunda ciddi sıkıntılarımız var. Yani bürokrasi yetersiz, mühür bende Süleyman benim anlayışı ile çalışan bir bürokrasi kimseye bir fayda sağlamaz. Karşılaştığımız en önemli zorluklar kraldan çok kralcı olan bürokrasidir.
Mesela Türkiye’de veya dünyada yapılan önemli projeler var. Bu projeler için dışarıdan hizmet ithali yapılıyor. Tamam! Bunu bir kere yaparsınız ama ikinci bir kez yapılması bana göre en büyük eksikliği içinde barındırıyor. Örnek verecek olursak İstanbul tüp geçit projesini gerçekleştiren firma yabancı. O proje için gerekli bütün Mühendislik alanlarında özel sektöründe bu projelere müdahil olmasını sağlayarak artık bu hizmeti üreten bir girişimci topluluğu yaratırken bu hizmeti ithal eden değil ihraç eden konumuna gelebilirsiniz. Kalkınmanın anahtarı üretmekse yeter ki bize o kapıyı gösterin biz o kilidi açarız.
Girişimcilik denince akla hep erkek kesim gelir. Ülkemizde bayanların kendi işini kurma konusunda fazla becerikli olmadığı önyargısı vardır. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Kadın girişimciliğin ülkemiz açısından önemi nedir?
Kadınların becerisi olmadığı ön yargısına katılmıyorum. Girişimciliğin cinsiyeti olmaz. Bizim için çok önemli bir değerdir, ancak kadınların ön plana çıkamamalarında topluma yerleşmiş yanlış bir algı var. ”Kadınsın anlamazsın”  gibi. Bu yüzden girişimcilik denince akla hep erkek kesimin gelmesi girişimcilik kültürünün henüz olgunlaşmamış olduğunu gösterir. Tabi toplumda bayanlardan beklentiler farklı olduğu için ya da geleneksel olarak bayanları evinin kadını olarak kabul edildiği için girişimcilik konusunda da başarısız olabilme ihtimalleri daha fazla olur diye düşünülüyor. Tabi bu yanlış bir düşüncedir. Bu sorun sadece erkeklerin sorunu değil toplumun sorunudur. Kadın girişimciliğin ülkemiz açısından önemi vardır. Ev yaşantımızda kadının önemi ne ise ülkemizde de kadın girişimciliğin önemi o kadar fazladır. Bu nedenle kadın girişimcilerimiz desteklenmelidir. Çünkü potansiyel bir enerji bekletilmektense ülke ekonomisine katılması ülkemiz için ciddi bir başarı olur. Yine aynı konuya geleceğiz. Her kadın girişimci değildir. Keza her genç ya da her adam da girişimci değildir. Girişmekle girişimcilik farklı şeylerdir. Girişimcilik bir algılama ve ileri görme sanatıdır, bu da kadınların en belirgin özelliğidir. Kadınlara son zamanlarda verilen desteklerle de devlet tarafından önlerinin açıldığı kanaatindeyim. Örnek verecek olursak kuyumculuk sektöründe Trabzon seti Türkiye ve Dünyada bir marka haline gelmiştir. Bunda kadın girişimcilerin payı oldukça yüksektir.
Genç nüfusa sahip ülkeler ekonomide daha avantajlıdır. Yeni fikirlere açık, yaratıcı, enerjik ve dinamik gençler ekonomiyi pozitif yönde etkiler. Türkiye’yi bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman şanslı olmasına rağmen ciddi bir girişimcilik ve işsizlik sorunu var. Sizce bunun sebebi nedir?
Genç nüfusa sahip ülkelerde potansiyel dolayısıyla etkin kullanıldığında ülke ekonomisine katkısı daha fazla olur. Türkiye’yi bu açıdan değerlendirecek olursak evet genç nüfusumuz fazladır. Potansiyel olarak üretim gücümüz de fazladır. Potansiyel üretim gücümüzü kullanamadığımız için avantajlı olduğumuz halde başarılı olamıyoruz. Ülkemizde ciddi bir işsizlik sorunu olduğu kesin ama olayı diğer yönüyle de düşünmekte fayda var Ülkemizde kalifiye insan sorunu var. Yine daha önce değerlendirdiğimiz gibi kaporta üretecek birini sen işletmeci yaparsan olmaz. Motor üretebilecek kişi farklı bir alanda çalışırsa olmaz. İnşaat mühendisi olacak kişi polis olursa olmaz. Madenlerde bu çoktur maden çavuşları vardır belki de ilkokul bile okumamış ama okur yazar maden mühendisinden çok daha iyi işe hakim oldukları muhabbet esnasında konuşulur. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum diplomayı koy madene sana yol göstersin değil kalifiye olmak önemli. Zaten üniversiteden sonra öğrencilerin hep mezun oldukları alanların dışında işler yaptıkları gerçeği bunun en belirgin örneğidir. Yani bir yandan işsizlik varken öte yandan kalifiyeli insan sorunu yaşıyoruz. İşsizlik sorunu sadece bir istihdam yetersizliği meselesi değildir. Yanlış tercihler de işsizlik sorunun kaynağı olabilir iş beğenmemek de istihdam edilememekte. Bunların hepsinin toplamının adı işsizlik sorunudur.
Aslında bunun temelinde okullardaki ezbere dayalı eğitim sisteminden kaynaklandığını düşünüyorum. Buna değinmeden geçmek olmazdı. Okullarımızda verilen ezberci sistem öğrencilerimizi bir şeyleri düşünerek yapmalarını analiz ederek hareket etmelerini ya da doğru karar vermelerini olumsuz etkiliyor. Bu maalesef normal yaşamlarını da yansıyor. Aldıkları kararları, attıkları adımlarda başarısız olmalarına sebep oluyor. Bizde pratik yok, genç fidanları hep ezberci bir algıyla yetiştiriyoruz. Verilen eğitimlerin sahada verilmesi halinde pratik ve teorinin birleştirerek daha bilgili ve tecrübeli insan yetiştirebiliriz.
Ülkemizdeki genç nüfusu Türkiye’nin kalkınması açısından güçlü bir potansiyel olarak görüyor musunuz?
Tabi ki genç bir nüfusa sahip olmamız önemli ama bu nüfusu yönlendirmekte bir o kadar önemli. Genç nüfusumuzu ihtiyacımız olan her alanda eğitmez isek bize çokta bir faydası olmaz. Önemli olan her alandaki insan ihtiyacımızı karşılayacak beyinler yetiştirmek. Bugün Avrupa Birliğine alınmıyorsak bunun en önemli nedeni genç nüfusumuz değil midir? Birileri bu nüfusu kendileri için risk görüyorsa o zaman bu bizim için bir avantajdır. Bunun bilinciyle eğitimde, iş hayatında iş ahlakından sonra dikkat etmemiz gereken önemli hususun “hangi işi yaparsan yap tam ve eksiksiz yap” olmalıdır. Çünkü tam yapılmayan bir iş kalitesiz bir üretim olarak size geri döner yani size itibar kaybettirir. Eksiksiz yapılan bir iş ise size hem itibar hem de saygı kazandırır. Bu denklemin sonucunda siz de Devletiniz de kazanır.
Son olarak ülkemizdeki gençlere bu vesile ile neler söylemek istersiniz? Onlara tavsiyeleriniz nedir?
Gençler bizim geleceğimizdir. Öncelikle çok okumalarını, araştırmalarını gerçekleri öğrenmek için çaba sarf etmelerini tavsiye ediyorum. Yönlendirilenden çok doğruya ulaşıp kendilerini yönlendirsinler. Hangi işi yaparlarsa yapsınlar her zaman en iyi olmak için çalışırlarsa hem onlar için hem de ülkemiz için en hayırlısı olacağını düşünüyorum. Gençlere tavsiyem; herkes girişimi değildir ve de olmaz. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişilerle alt yapısını oluşturduktan sonra doğru işi yapmak için mücadele edin. Aksine boşuna emek harcamış olursunuz. Elinizdeki imkanları etkin kullanın. İllaki kendi işletmeniz olacak diye bir kaide yok. Girişimci iseniz bir iş adamının yanında ya da farklı işletmelerde girişimcilik ruhunuzla bulunduğunuz yeri başarıya ulaştırıp belki de daha fazla kazanırsınız. En azından riskiniz az olur. Tabi girişimciliğin önemli bir boyutu da risk almaktır. Fakat ben büyük kaybetmektense küçük küçük kazanmayı tavsiye ederim. Zaten riski sonucuna katlanabilecek cesareti ve imkanı olanlar alabilir. Herkes risk alamaz. Gençler olarak ülkemize her konuda katkı sağlamalıyız. Özellikle devletimizin bekası için bu süreçlerde faydalı işler yapmalı nerede olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Hiç bir zaman geldiğimiz yeri unutmamalıyız. Ticaretimizi ahlaklı bir şekilde sürdürmeliyiz. Hep benim olsun dememeli paylaşmayı da bilmeliyiz. Gençler ülkemizin geleceği ve garantisidir. Bu bilinç ile hareket ederek milletimize ve devletimize faydalı bireyler olarak yapabileceğimizin her zaman en iyisini yapmalıyız. Yerli üretimle daha fazla üretmeli daha fazla ihraç etmeli daha fazla satmalıyız. Bana bu şansı tanıdığınız için sizlere ve derginize çok teşekkür ediyorum. Bilimsel olarak yayın hayatınızda başarılar diliyorum.

Mustafa Albayrak: 01.01.1984 yılı Trabzon Yomra ilçesinde doğdu. 2003 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji bölümünü kazanıp 2007 yılında mezun oldu. Mezun olduğu yıl Albayrak Mühendislik firmasını kurdu. 2009 yılında BORMA Yapı İnşaat firmasını kurup 2011 yılında ise bu sektörden ayrıldı. 2010 yılında 9 ortaklı Mim Gayrimenkul Değerler A.Ş şirketini kurup, 2011 yılı sonunda şirketteki hisselerini devredip ayrıldı. Aynı zamanda 2009-2013 yılları arasında Genç Müsiad’da yöneticilik yaptı. Hemen akabinde 2014 yılında Genç Müsiad Trabzon Şubesi başkanlık görevini devraldı. Hâlihazırda Başkanlık görevine ve Albayrak Mühendislik firmasındaki işine devam etmektedir.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts