Thursday, 25 December 2014

Genelkurmay Strateji ve Kuvvet Planlama Daire Başkanlığı: SAYIN GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL NECDET ÖZEL’İN SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ ANMA GÜNÜ MESAJI (26 ARALIK 2014)

SAYIN GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL NECDET ÖZEL’İN
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ ANMA GÜNÜ MESAJI
(26 ARALIK 2014)
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Değerli Mensupları,
Bugün, yüce milletimizin gözbebeği kahraman Mehmetçiğin; vatan müdafaası için en zor şartlar altında bile neleri göze alabileceğinin bir göstergesi olan Sarıkamış Harekâtı'nın 100'üncü yıl dönümüdür. Kutsal bildikleri değerler uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ebediyete intikallerinin yıl dönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
"Sarıkamış Harekâtı", bugün bizlere; üzerinde huzur, güven ve esenlikle yaşadığımız bu güzel vatanı armağan edebilmek için harp tarihinde eşine az rastlanacak mücadeleler veren ve gözünü kırpmadan bile bile ölüme koşan bir neslin, düşman askerini bile kendisine gıpta ettirecek bir cesaret ve kararlılıkla zorlu tabiat şartları ve imkânsızlıklar karşısında yazdığı destanın adıdır.
Yürekleri ve alınları gibi pak bembeyaz kardan kefenleri, duruşları kadar sert buzdan tabutları ile Sarıkamış'ta vatan toprağına emanet edilen aziz şehitlerimiz; cesaretin, fedakârlığın, azmin timsali olmuş, varlığını vatanına feda etmenin ölümsüz abidelerine dönüşmüşlerdir.
İnsanlık tarihinin en acı ve kanlı muharebelerinin yaşandığı Birinci Dünya Savaşı'nın önemli cephelerinden biri olan Kafkas Cephesinde, 22 Aralık 1914-15 Ocak 1915 tarihleri arasında gerçekleşen Sarıkamış Harekâtı, tarihin akışını etkileyen ve her aşaması alınacak derslerle dolu bir dönüm noktası olmuştur.
Mareşal Fevzi Çakmak kendisine yöneltilen bir soru üzerine, Sarıkamış Harekâtı'nın tarihimizdeki önemini; "Bu muharebelerde çok değerli arkadaşlarımızı kaybettik. Çok kanlar döktük. Dökülen bu kanlar boşa gitmemiştir. Birinci Dünya Harbi'nde diğer cephelerde olduğu gibi, buradaki çetin muharebeler de bize çok değerli deneyimler kazandırmış; istiklâl ve hürriyet uğrunda canını esirgemez bir millet olduğumuzu dünyaya ispat etmiş; Osmanlı İmparatorluğu yıkılmakla beraber, daha kuvvetli bir Cumhuriyet yaratmıştır." şeklindeki ifadelerle vurgulamıştır.
Millî birlik ve beraberliğimizin, bölünmez bütünlüğümüzün teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri; bugün, geçmiş tecrübelerinin ışığında her türlü hava ve arazi koşulunda muharebe edebilecek imkân ve yeteneğe sahip nitelikli personeli ile ülkesine yönelebilecek tehditlere karşı görevinin başında ve milletinin emrindedir.
Milletinin bağrından çıkan kahraman evlatlarından oluşan Türk Silahlı Kuvvetleri; Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerine yürekten bağlılığı, özgün disiplini, köklü gelenekleri, caydırıcı ve kararlı yaklaşımı, güçlü ve modern yapısı ile millî menfaatlerimizi daima koruyacak; üstlendiği her görevi başarıyla yerine getirmeye devam edecektir.
Bu anma günü münasebetiyle, başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarını, vatan, millet ve bayrak sevgisiyle savaşırken hayatlarını bu uğurda feda eden aziz şehitlerimizi, ebediyete intikal etmiş kahraman gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Hayatta olan kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin değerli aile yakınlarına en iyi dileklerimi sunuyorum.


Bölgesel Amatör Lig Transfer Merkezi: YUNUS EMRE SAĞLAM YENİ TAKIMINI BEKLİYOR




YUNUS EMRE SAĞLAM YENİ TAKIMINI BEKLİYOR
Sezonun ilk yarısında Bölgesel Amatör Lig 5.Grup Samsun temsilcisi Termespor kadrosunda yer alan 21 yaşındaki genç kaleci takımından ayrılarak yeni teklifleri beklemeye başladığını belirtti.
Daha önce Yeşilırmakspor,Kadıköyspor,Çarşambaspor,Beyköy Belediyespor takımlarında yer alan Yunus Emre Sağlam'ın bonservis sorunu bulunmuyor.Daha önce yer aldığı takımlarda genç yaşı nedeniyle hep deneyimli kalecilerin arkasında yer alan Yunus Emre 
Sağlam artık kendini gösterme zamanı geldiğini söyleyerek forma giyebileceğim bir takımda oynamak istiyorum dedi.
Genç kaleci BAL liginde 5 maça çıkmıştı ve Çarşambaspor'un 2012-2013 sezonunda BAL ligi baraj maçında kalesini koruyarak penaltılara giden maçta yaptığı başarılı kurtarışlarla takımının BAL liginde kalmasını sağlamıştı.

Wednesday, 24 December 2014

Karadeniz’in Kalbi: Sinop





Karadeniz kıyılarının tam kalbinde yer alan Sinop, istatistiklere göre en mutlu şehrimiz. Karadeniz haritasına bakınca Sinop konumu itibarıyla kolayca bulunabilecek bir noktada. Anadolu Yarımadası’nın hemen kuzeyinde, küçük fakat belirgin bir yarımada. Son yıllarda Karadeniz’de akla öncelikle gelen yerlerden birine dönüşen Sinop hem tarihi hem de doğasıyla göz dolduruyor.
Sinop ilinin 175 kilometreyi bulan sahillerinde, şehrin yarımada olması sebebiyle rüzgâr hangi yönden eserse essin dalgalardan korunaklı bir koy ve plaj bulmanız mümkün.
Sinop’ta yüzmek denince akla Kumkapı’nın yanı sıra siyah kumsalıyla bilinen Karakum, Gelincik mevkiindeki Antik Plaj, Akliman ve elbette İskandinavya fiyortlarını aratmayan Hamsilos geliyor.
Bir Tarih Turu
Anadolu’nun en eski yerleşim birimleri arasında sayılıyor Sinop. Bunda Karadeniz’in doğal limanlarından biri olmasının da payı var elbette. Tunç Çağı’na uzanan bölge tarihine Sinop Arkeoloji Müzesi’nde şahit olabilir, müzede şehre adını veren su perisi Sinope’nin rölyefini görebilirsiniz. Roma ve Bizans’ın ardından Sinop, 3 Ekim 1214 tarihinde bir Selçuklu şehri oldu. Yani tamı tamına 9 yüz yıldır Türk toprağı.
Kefevi Mahallesi’ndeki 18. yüzyıl yadigarı üç katlı bir konakta bulunan Etnografya Müzesi, bölgenin geleneksel kültürüne ait objelere ev sahipliği yapıyor. Selçuklu döneminin iki eseri olan Alaaddin Camii’ni ve Pervane Medresesi’ni gezebilir; medrese avlusundaki el sanatları çarşısından yöresel ürünler alabilirsiniz.
Doğal Güzellikler
Türkiye’nin en kuzeyinde bulunan İnceburun Deniz Feneri’ne giden yolda küçük bir pastoral macera yaşayabilirsiniz. Erfelek ilçesinde yer alan şelaleler ise trekking tutkunları için güzel bir rota ve birbirine bağlı 28 şelaleyi kapsıyor. İnaltı Mağarası ve Ayancık Gölü’nü de elbette unutmamak gerek.
Leziz Sinop
Sinop’a özgü maket teknelere de baktıktan sonra yöresel lezzetleri de denemekte fayda var. Yörede kulak hamuru denen mantılar ve nokul adlı çöreklerin tadına bakmadan Sinop’tan ayrılmak doğru olmaz. Taze Karadeniz balıklarını, torik lakerdasını, taze fasulye turşusu kavurmasını ve revani tatlısını seçenekler listesine eklemelisiniz.…
‪#‎sinop‬ ‪#‎türkiye‬ ‪#‎turizm‬ ‪#‎kültür‬ ‪#‎karadeniz‬ ‪#‎inaltı‬ ‪#‎kayamezarları‬

T.C. Atina-Pire Başkonsolosluğu'DAN YILBAŞI TEBRİĞİ




Hristiyan inancına mensup vatandaşlarımızın Noel Bayramını kutlar, sağlık, mutluluk ve başarı dolu günler dileriz.
Yunanistan'da milli tatil olması nedeniyle Başkonsolosluğumuz 25 ve 26 Aralık 2014 tarihlerinde kapalı olacaktır.
Acil durumlar için Başkonsolosluğumuzun +30 6946564870 no’lu telefonuyla irtibata geçebilirsiniz.

KIRKLI YAŞLARDAN SONRAKİ FARKINDALIKLARIM


                  KIRKLI YAŞLARDAN SONRAKİ FARKINDALIKLARIM
''Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için…
Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok.
Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim. Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum.
Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum. Çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok. Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum. Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan olan insanlardan kaçınıyorum.
Arkadaşlıkta sadakatsizlikten hoşlanmıyorum. Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen, sözde makam için inancını ve inandığı değerleri bir tarafa bırakan sözde erkeklerden, bir arada olamıyorum. Abartılar beni sıkıyor.
Ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok”.


KEMAL YOLCU

Tuesday, 23 December 2014

Galatasaray için yapılmış en güzel klip



Galatasaray için yapılmış en güzel klip






Galatasaray Balçova 9-1 Geniş Özet & Tüm Goller

Galatasaray Balçova 9-1 Geniş Özet & Tüm Goller



Mustafa Sallanbaş: "HEDEFLERİ OLAN BİR TAKIMDA OYNAMAK İSTİYORUM"




HEDEFLERİ OLAN BİR TAKIMDA OYNAMAK İSTİYORUM
2014-2015 Futbol sezonu ilk yarısını Bölgesel Amatör Lig 5.Grubun şampiyonluk adaylarından Yeni Amasyaspor'da geçiren 24 yaşındaki başarılı ortasaha oyuncusu Mustafa Sallanbaş takımdan ayrılarak yeni teklifleri düşünmeye başladı.Yeni Amasyaspor'la ligin ilk yarısında 12 maçta görev alan Mustafa 1 gol kaydetti.
Hedefleri Olan Bir Takımda Oynamak İstiyorum
Sayfamız olarak transferi ile ilgili bağlantı sağlayarak görüşme yaptığımız başarılı oyuncu görüşmelerim oldu şuan kesin bir anlaşma yok bütün takımların ilgisine teşekkür ederim hedefleri olan bir takımda oynamak istiyorum şuan fazla birşey söylemem doğru olmaz en kısa sürede yeni takımım belli olacak diye konuştu.
Yeni Amasyaspor ŞEHZADELER Taraftar Grubunu Unutmayacam
Yeni Amasyaspor'da oynadığım sürede beni severek bağrına basan her maçta alkışlayan Amasya'ya gelişimden gidişime kadar yanımda olan o büyük taraftarı asla unutmayacam daha öncede dediğim gibi Yeni Amasyaspor bir taraftar kazandı bende Amasya'da birçok dost kardeş kazandım çok mutluyum ayrıldım ama iyiki Yeni Amasyaspor'da oynamışım diyorum herşey için tekrar teşekkürler yürekli taraftar grubu ŞEHZADELER.
Futbola 2001 yılında İlkadım Belediyespor takımında başlayan genç oyuncu daha sonra Yeni Doğanspor,Canik Belediyespor genç takımlarında forma giydikten sonra burada oynadığı futbolla dikkat çekerek 2009 yılında Samsunspor'a geçti 1 sezon sonra 2010 yılında Samsunspor'la profesyonel sözleşme imzaladı Samsunspor'la 36 kez U21 takımında maça çıktı 1 gol kaydetti Samsunspor'la PTT 1.Ligde maça da çıktı.Ardından Bölgesel Amatör ligde Erzincan Refahiyespor,İlkadım Belediyespor,Atakum Belediyespor,Osmaniyespor Futbol Kulübü,Çarşambaspor son olarakta Yeni Amasyaspor forması giyerek hep iddaalı takımlarda forma giydi.
Bölgesel Amatör Lig'de 44 maç 1 gol,PTT 1.Lig 1 maç,Türkiye Kupası 3 maç 1 gol ve U21 Liginde 36 maça çıkarak 1 gol kaydetti.

Furkan İlker Baştan Yeni Amasyaspor'da..





Furkan İlker Baştan Yeni Amasyaspor'da..
Yeni Amasyaspor'un devre arası çalışmaları kapsamında Kastamonuspor'dan Furkan İlker Baştan'ı renklerine kattı.
1982 Samsun doğumlu olan Furkan İlker Baştan futbol'a Samsun Baruthanespor'da başladıktan sonra Samsunspor alt yapısına transfer oldu ve ilk profesyonel sözleşmeyi de bu kulüpte imzaladı....
Orta sahada görev yapan tecrübeli oyuncu bugüne kadar Amasyaspor,Samsunspor,Sivasspor,Giresunspor,Alanyaspor,Yozgatspor,Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor,Mardinspor,Düzcespor,Gümüşhanespor,Nazilli Belediyespor,Bandırmaspor,Çankırıspor ve sezonun ilk yarısında Kastamonu 1966 'da forma giydi.
Süper Lig,PTT 1.Lig,TFF 2.lig ve TFF 3.Lig'de forma giyen tecrübeli orta saha oyuncusu Furkan İlker Baştan Yeni Amasyaspor'da forma giyecek olmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi..

Türkistan Bütünleşmesi Mümkün mü?




Türkistan Bütünleşmesi Mümkün mü?

By AKADEMİK PERSPEKTİF on 30 Mayıs 2014
ÜMİT NAZMİ HAZIR
Kafkassam Araştırmacısı
Sosyal bilimler ve uluslararası ilişkiler disiplinin en önemli basamaklarından biri ‘’kavramlar’’dır. Kavramlar duygu ve düşünce dünyamızın kalıba dökülmüş halidir adeta. Kavramlar nesiller ve araştırma(cı)lar arası köprü ve süreklilik işlevi görmektedir. Kavramlar aynı zamanda bizim dünyayı ve kendimizi algılayış biçimimizin ve bilinçaltımızın tezahürüdür. Bu bağlamda öncelikle yazımın başlığındaki kavramları açıklayarak yazıya başlamanın elzem olduğunu düşünüyorum.
Türkistan Bölgesinin Tanımı ve Yeri
Türkistan bölgesini tasvir etmek için günümüzde en çok kullanılan kavram ‘’Orta Asya’’ tabiridir. Orta Asya kavramı coğrafi olarak Çin ve Afganistan’ın belli bir kısmını ve Türk cumhuriyetlerini kapsamakla beraber, siyasi manada 1991 sonrası bağımsızlığını kazanan Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan cumhuriyetlerinin bulunduğu bölgeyi kapsamaktadır. Hatta bazı düşünürler tarafından özellikle Sovyet Birliği döneminde Kazakistan, Batı’ya ve Rusya’ya yakınlığı nedeniyle Merkezi Asya’nın dışında kabul edilmiştir. Çarlık Rusyası’nın Türkistan’ı istila etmesinden ve Sovyetler Birliği’nin bölgedeki emperyal politikalarıyla Türkistan coğrafyası zihinsel ve fiziksel ayrışmaya itilmiştir. Ruslar Türkistan olan bölgenin adını hemen değiştirmek mümkün olmadığı için önce 1918’de Rus İmparatorluğuna bağlı Özerk Türkistan Sosyalist Federatif Cumhuriyeti yapısının kurulmasını sağlamıştır. 1924’den sonra ise bu özerk bölge  Türkmenistan ve Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerine ve onlara bağlı Tacikistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Kara-Kırgız ÖB ve Karakalpistan ÖB olarak ayrılmış ve birleştirici olması nedeniyle Ruslar, Türk ve Türkistan kavramını bölge halklarına unutturmaya çalışmıştır.
Rusların asimile edici politikaları neticesinde aynı kökenden gelmelerine rağmen Türkler; Kazak, Kırgız, Özbek diye ayrılmıştır. Bu ayrışmayı derinleştirmek maksadıyla Türk topluluklarına farklı kültür ve kimlikler inşa edilmiştir. Bu farklılıklar Türkistan coğrafyasındaki Türk Devletlerine yapay haritalar çizilerek daha da belirginleştirilmiştir. Rus düşünce yapısının ürünü olan Orta Asya kavramı ise Türkistan kelimesinin yerini almaya başlamıştır. Bundan dolayı Türk halklarının bulunduğu bu bölgeyi homo-sovietucus (Sovyet insanı) bir düşüncenin ürünü olan Orta Asya ile tanımlamak yerine Türkçe bir bakışla Türkistan olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Anglo-Sakson ve Amerikan mantalitesinin bir sonucu olan ve Osmanlı döneminde Yakındoğu olarak da adlandırılan bölge için Ortadoğu tanımını kullanarak da aynı hatayı yapmaktayız. Eğer dünyaya Türkçe bakmak istiyorsak Türkistan ve Yakındoğu gibi kendi bakış açımızı yansıtan tanımlamalara başvurmalıyız.
Entegrasyonun Anlamı
Entegrasyon kavramı ilk kez Alman ve İsveçli düşünürler tarafından 1930’lu yıllarda kullanılmaya başlanmıştır.[1] Entegrasyonun, sosyal entegrasyon, etnik gruplar arası ve devletler arası entegrasyon olmak üzere farklı boyutları bulunmaktadır. Lindberg siyasal entegrasyonu şu şekilde açıklamaktadır.’’Ulusların dış politika ve kilit konularda iç politikalarını birbirinden bağımsız bir şekilde oluşturmaya dair arzu ve yetkilerinden vazgeçtiği, bunun yerine ortak kararlar alma sürecinin yeni merkezi organlara devretme yollarını aradığı ve siyasal etkinliklerini yeni bir merkeze aktarmaya başladıkları süreçtir.[2] Entegrasyon süreçleri bölgeden bölgeye ve ülkeden ülkeye çok büyük değişimler göstermektedir.
Entegrasyonun Türkistan Coğrafyası İçin Anlamı
1991’de Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla bölgede büyük bir güç boşluğu oluştu. Bu boşluğun da sonucunda Türkistan’daki Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazanmalarıyla birlikte yeni bir yol arayışına girdi. Bu yol arayışlarından ve teşebbüslerden birisi de bu ülkelerin birbirileriyle olan işbirliğini geliştirmek olmuştur. Türk cumhuriyetleri ilk olarak 1990 yılında Almatı’da bir zirvede Sovyetler Birliği’nin kötüleşen ekonomik koşullarından korunmak için toplandı. Bu zirveler 1991, 1993 ve 1994 yıllarında da devam etti. 1991’de Aşkabat’taki zirvede Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev Avrupa Birliği’ni örnek göstererek Türkistan Birliği’ni teklif etmiştir.[3] Avrupa Birliği modelini benimseyen liderler, ülkelerarası mal dolaşımının serbest bırakılması, ithalata konulan vergilen standardizasyonu,  gümrük ve vergi tariflerinin kaldırılması ve ortak para birimine geçilmesini kararlaştırmışlardır.[4]
Türkistan Bütünleşmesinin Gerçekleşememesindeki Nedenler
1990’lardaki zirvelerde alına kararlar ne yazık ki ülkelerin ve bölgenin dinamikleri nedeniyle hayata geçirilememiştir. Türk cumhuriyetleri entegrasyon süreci yerine Batı ya da Rusya ile ilişki kurmaya ve kendi aralarında ikili işbirliğine girmeyi tercih etmiştir. Kazakistan’ın Rusya ile Özbekistan’ın ABD ile ilişkilerini geliştirme çabası, Türkistan’daki entegrasyon sürecini daha da imkansız hale getirmiştir. Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’daki Rus varlığı da bu ülkelerin Rusya’ya yakın olma ihtiyacını arttırrmış; Türkmenistan ise tarafsızlık siyaseti izlemiştir. Afganistan menşei İslami radikalizm, Batı eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan renkli devrim teşebbüsleri Türk cumhuriyetlerinin Batı’dan uzaklaşıp Rusya ile ilişkilerini daha da fazla arttırmalarına neden olmuştur. Bütün bu yaşanan gelişmeler Orta Asya Birliği düşüncesini tekrar gündeme taşısa bile, Orta Asya’daki entegrasyon teşebbüsü Rusya’nın direktifi doğrultusunda ancak ilerleyebilmektedir. Rusya’nın öncelikli gayesi ise Orta Asya entegrasyonu yerine bu ülkelerin kendisine olabildiğince bağlı olmalarını  sağlamaktır. Bağımsız Devletler Topluluğu, Şangay İşbirliği Örgütü, Gümrük Birliği gibi bölgesel kurumlarla Rusya Türk devletlerinin üzerindeki hegemonyasını arttırmaktadır.
Türkistan’daki ülkeler kendi içlerinde rüşvet, yolsuzluk, demokrasi eksikliği, sanayileşememe gibi birçok sıkıntıyı barındırmaktadır. Ayrıca Fergana Vadisi, su ve sınır problemleri hala tam manasıyla çözülebilmiş değildir. Bütün bunlar entegrasyon sürecinin başlamadan bitmesine sebebiyet vermektedir. Türk cumhuriyetlerinin ikili ilişkilerinde de birtakım problemler bulunmaktadır. Örneğin, Türkmenistan ve Özbekistan liderleri dört yıldır buluşmamıştır. Ülkeler arası ekonomik ve doğal kaynak eşitsizliği, Özbekistan gibi bazı ülkelerin hırslı tutumları entegrasyonun önündeki engellerden biridir. Özbekistan’ın hala mikro boyutta Sovyet sistemine sahip olması, yüksek enflasyon ve işsizlik gibi sorunlar yahut Türk cumhuriyetlerinin birbirlerinden daha fazla diğer ülkelerle ticaret yapması Türkistan Birliği’ni imkansız kılmaktadır. Su ve enerji alanında Tacikistan ile Özbekistan arasında, bölgenin liderliği konusunda ise Kazakistan ve Özbekistan arasında rekabetin olması entegrasyon hayalini suya düşürmektedir.
Türkistan’daki Bütünleşme Potansiyeli
Araştırmacıların görüşleri ve bölgedeki koşullar dikkate alındığında Türkistan’da bütünleşme şu an için mümkün gözükmemektedir. Fakat bu Türkistan Birliğinin hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmemektedir. Türkistan halklarının aynı dil, kültür ve tarih unsurlarına sahip olması muhtemel bütünleşme için en önemli avantajlardan biridir. Bu ülkelerin bütünleşme teşebbüsü konusunda bir deneyime sahip olmaları da önemli bir kaynaktır. Rusya ve Çin gibi ülkelerin bölgedeki ağırlığı ise bu ülkelerin işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca Soğuk Savaş sonrası oluşan güç boşluğu Rusya’nın bölgedeki emperyal politikalarına rağmen hala tam anlamıyla dolmamıştır. Rusya’nın Putin sonrası yaşayacağı belirsizlik ve uzun vadeli Orta Asya stratejisindeki eksiklikler bu ülkelerin manevra alanına sahip olmalarını sağlayabilir. Türkistan’da Batı’ya daha fazla açık yeni bir neslin oluşması ise zihinsel manada bu neslin Rusya’dan kopmasını sağlayabilir.
Sonuç:
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev 2005’de yaptığı halka seslenişte ‘’Orta Asya Birliği’’ fikrini ortaya koymuş ve bu fikir Kazakistan’da ve diğer Türk cumhuriyetlerinde çok tartışılmıştır. Ayrıca Nazarbayev 2030 stratejisine dair mesajında Türkistan’da bütünleşmenin önemine dikkat çekmiştir. Türkistan’daki en güçlü ülke olan Kazakistan’ın gündeminde Türkistan Birliği’nin yer edinmesi umut vericidir. 1991 sonrası Türk cumhuriyetleri bütünleşme fırsatını kaçırmış olsalar da, Türkistan Birliği bu ülkeler için halen geçerli bir alternatiftir. Rusya’nın Gürcistan ve Kırım’da uyguladığı yayılmacı politika ve Çin’in bölgedeki artan etkisi Türkistan ülkelerinin endişesini arttırmaktadır. Bu endişe de ister istemez bölge ülkelerinin birbirlerine yönelmelerini sağlayacaktır. Ayrıca farklı etnik grup, dil ve mezhep unsurlarını barındıran Avrupa, tarihin en büyük entegrasyon projesi olan Avrupa Birliğini gerçekleştirmişken; aynı dil, kültür ve tarih unsurlarına sahip Türkistan’daki Türk devletleri bütünleşme için daha fazla potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin açığa çıkması ise Türk devletlerinin olduğu kadar bölge ülkelerinin izleyeceği politikaya ve Avrasya’nın kaderine bağlı olacaktır.
[1] E. Q. Juravskaya Gelişen Dünyada Bölgesel Bütünleşme:Marksist Olmayan Teoriler ve Gerçeklik (ASEAN). – 1990.-s.7.
[2] Leon N. Lindberg, Political Dynamics of European Economic Integration, Standford: Stanford University Press, 1963, s.6.
[3] John Anderson, The International Politics of Central Asia, Oxford, Manchester Uni. Pres, 1997, s.198
[4] Martha Brill Olcott, Central Asia’s New States: Independence, Foreign Policy, and Regional Security, Washington DC: United States Institute of Peace Press, 1997, s.55

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts