Friday, 16 January 2015

Tigris Haber Gazetesi (Diyarbakır): Suruç’ta 15 Kobani Mahallesi Kuruldu


Tigris Haber Gazetesi (Diyarbakır): Suruç’ta 15 Kobani Mahallesi Kuruldu
http://bit.ly/1DXewuZ
Kobanili sığınmacılar için Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde Türkiye'nin en büyük çadır kenti kuruluyor.
15 mahalleden oluşacak 35 bin kişilik çadır kentin nüfusu 4 ilden daha kalabalık olacak. Kaymakam Abdullah Çiftçi, geçici olarak akrabaların yanında kalan sığınmacıların çadır kentine yerleştirileceğini söyledi.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün, Suriye'de Halep'e bağlı Kobani ilçesini 15 Eylül'de kuşatmasının ardından 345 köy ve mezra tamamen boşaltıldı. Can güvenliği nedeniyle Kobani ve çevresinden Türkiye'ye 200 binin üzerinde kişi göç etti. Güneydoğu'daki akrabalarının yanında ve belediyelerin oluşturduğu geçici çadırlarda geçici olarak barınan Kobanili mülteciler için kışlık çadır kent kuruluyor.
(Yazının devamı için yukarıdaki linke tıklayınız.)

Zafer Gazetesi (Ankara) Pursaklar’da Çanakkale Ruhu




Zafer Gazetesi (Ankara) Pursaklar’da Çanakkale Ruhu
http://bit.ly/155R1Ux
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce desteklenen, Anadolu’yu karış karış gezen “Çanakkale Şehitleri Gezici Müzesi” Pursaklar’da 3 gün boyunca ziyaretçilerini ağırladı. Çanakkale Savaşı’nı anlamak ve anlatmayı hedefleyen gezici müzede, savaşta kullanılan araçlar, toplar, askerlere ait kıyafetler, kılıçlar ve fotoğraflar yer alıyor.
(Yazının devamı için yukarıdaki linke tıklayınız.)

Thursday, 15 January 2015

TaTuTa projesi ve Mustafa ve Ali Şener


Manisa Salihli’ye bağlı Tekelioğlu köyü, Türkiye’de tüm köyün ekolojik tarım yaptığı ilk köy. Tekelioğlu’nda TaTuTa’lı iki çiftçi kardeş yaşıyor: Mustafa ve Ali Şener.
“Bir gün bu köye bir ziraat mühendisi gelmiş ve köyün, üreticilerin hayatı değişmiş” desek yeri. TaTuTa projesinin başladığı günlerden bu yana sistemde yeralan Mustafa ve Ali Şener, Türkiye’nin ilk ekolojik tarım yapılan köyü Tekelioğlu’nun kardeş TaTuTa çiftçileri. 1989 yılında köylerine gelen ziraat mühendisi Atilla Ertem sayesinde bilgilenmiş ve ekolojik tarıma başlamışlar. Mustafa Şener, “ekolojik tarım insan sağlığına da çevre sağlığına da zarar vermiyor, tabii biz kendi sağlığımızı da düşünerek bu işe başladık” diyor. Abisi Ali Şener ise Atilla Ertem’in ziyaretinden önce bir gazetede okuduğu köşe yazısıyla ekolojik tarımla tanışmış. “Kimyasal ilaçların ve gübrelerin insane, doğaya zarar verdiğini düşünerek ekolojik tarıma başladık” diyen Ali Şener, ilk günlerde Atilla Ertem’in çok desteğini gördüklerini söylüyor.
Satış ve Pazarlama Sorunları Yok
Şener kardeşler ne iyi ki ürünlerini pazarlamakta herhangi bir sorun yaşamıyorlar. Mustafa Şener, 150 dönüm arazisinde üzüm ve zeytin ağırlıklı üretim yapıyor. Kendi ihtiyaçları için de tahıl, sebze ve meyve ekiyor; üzüm ve zeytini toptan firmalara satıyor. Ali Şener de 400 dönüm alanda üzüm, zeytin, buğday, tütün, domates ve biber üretiyor. Bunları hem firmalara toptan, hem kendi açtığı dükkanında perakende olarak satıyor, dileyenlere kutu servisi de yapıyor.
Gönüllülerin Çoğu Yabancı
Şener kardeşlere TaTuTa sistemini soruyorum, memnun olup olmadıklarını…Her ikisi de şimdiye değin pek çok yabancı gönüllü ağırladıklarını anlatıyor ve sistemden çok memnun olduklarını söylüyorlar. Mustafa Şener bu yıl İtalyan, İsveç’li ve ABD’li gönüllülerle çalışırken, Ali Şener’in çiftliğine ise şimdiye kadar Japon, Rus, Alman, Fransız, İtalyan gönüllüler gelmiş.
Gönüllü Sayısında Artış Var
Mustafa Şener, “son iki yıldır gönüllü sayısında artış var. Genelde yabancı gönüllüler geliyor. Canla başla ve inanın bizden çok çalışıyorlar” derken; Ali Şener de çiftliklerine konuk da,yerli gönüllü de geldiğini ama yabancı gönüllülerin sayısının daha fazla olduğunu, onlardan çok zor ayrıldıklarını anlatıyor. Peki dil sorununu nasıl çözüyorlar, bu konuda sorun yaşıyorlar mı merka ediyorum. Mustafa Şener’in kendi deyimiyle çat pat bir İngilizcesi var ama bu konudaki asıl yardımcısı, üniversitede okuyan kızı. Sonuç olarak dil ve gelen yabancı gönüllülerle bir iletişim sorunu yaşamıyorlar. Ali Şener de yabancı gönüllülerle iletişim konusunda önemli bir sorun yaşamadıklarını söylüyor ama altını çizmeden de edemiyor: “keşke bir yabancı dil öğrenseydim”.
Çiftlikler Arası Takas Artsın
Sistemle ilgili düşünceleri neler, önerileri var mı? Mustafa Şener, sistemden çok memnun olduğunu, TaTuTa çiftlik toplantılarına eşi ile birlikte gittiklerini ve diğer çiftliklerle tanışmaktan çok mutlu olduklarını söylüyor ve ekliyor: “Aman sistem bozulmasın, daha da gelişsin.” Önerisi ise çiftlikler arası takasın arttırılması.
Halen kendisi bazı çiftliklere zeytinyağı veriyor, onlardan da başta bal olmak üzere ihtiyacı olan başka ürünleri alıyor. Ali Şener de sistemde hiçbir sorun yaşamadığının altını çiziyor, başarının devamını diliyor ve tüm Buğday ekibini duygulandırıp mutlu eden şu cümleleri kuruyor: “Buğday Derneği TaTuTa’yı yürütsün. Bu, çok emek verilen bir proje. Bize katkılarını anlatmama olanak yok.”
Victor, duyuyorsun değil mi?
*Söyleşiyi, Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi için Mine Eroğlu gerçekleştirmiştir.
*Çiftliklerle ilgili detaylı bilgiye (kayıt, konuk olma,gönüllü olma gibi) buradan ulaşabilirsiniz.

KÜRTLERİN KARADENİZ’İN KUZEYİNDEKİ ANAYURDU


Bahtiyar Aydın

Bahtiyar Aydın - KÜRTLERİN KARADENİZ’İN KUZEYİNDEKİ ANAYURDU

KÜRTLERİN KARADENİZ’İN KUZEYİNDEKİ ANAYURDU
Yazı Tarihi: 27 Eylül 2014 Cumartesi
Şimdiye kadar Kürt tarihi ile ilgili olarak yayınlanmış olan kitaplar incelendiğinde, Kürtlerin geçmişi ile ilgili olarak başlıca üç ana tez öne sürülüyordu.
-Birinci teze göre Kürtler, Orta Asya’daki KARDUK kentinden tarih sahnesine çıkarak ve boylar halinde göç ederek Orta Doğuya gelip yerleşmişlerdir.
-İkinci teze göre ise Kürtler, İran kökenli bir halktır ve MED’lerin devamıdır.
-Üçüncü tez ise Kürtleri, Orta Doğu’nun yerleşik eski kavimlerinden birisi olarak kabul eder ve Kürtleri merkezi bölgenin otankton halklarından birisi olduğunu savunur.
Şimdi size dördüncü bir görüş olarak, aslında Kürtlerin tarih sahnesine çıktıkları bölgenin Kuzey Karadeniz olduğunu göstereceğiz.
Türk Tarihçilerinin ısrarla görmezden geldiği, yada hiç fark edemediği tespitlerimizi hem Türk Tarihi, hem Kürt Tarihi açısından önemli belirlemeler olarak yine doktora tezlerine konu edeceğiz…
Özellikle günümüzde bir Türk- Kürt çatışması çıkartmak isteyen emperyal ve Siyonist güçlere karşı iki halkın önde gelen temsilcilerinin tarihsel gerçekleri yeniden değerlendirmeleri ve gelecekte barış içerisinde yeni bir düzenin oluşturulabilmesi için tarih biliminin verilerinden en üst düzeyde ‘’Karadeniz’in Kuzeyinde Kürdistan’’ yararlanılması gerekmektedir.
Türkiye de son yıllarda açılan yeni üniversiteler ve araştırma merkezleri ile beraber bilimsel araştırma ve çalışmalar yurt düzeyinde yaygınlık kazanmaktadır. Bu yeni merkezlerin en önde gelenlerinden birisi olan Karadeniz Araştırmaları Merkezi (KARAM) Hitit Üniversitesi çatısı altında Karadeniz bölgesinin önde gelen büyük merkezlerinden birisi olan Çorum da yıllardır başarılı çalışmalar yapmakta ve bu bölgenin geçmişi ile ilgili bir çok bilimsel makaleyi, Karadeniz Araştırmaları adı altında üç aylık bir dergide yayınlayarak Türk kamuoyunun bir çok konuda bilgilendirilmesine ve aydınlatılmasına katkıda bulunmaktadır.
Bu araştırma merkezinin yayınlanmış olduğu Karadeniz Araştırmaları isimli derginin 2006 yılında yayınlanmış olan 8. Sayısında Ukraynalı tarihçi ve dilbilimci Prof. Dr. Valentyn Stetsyuk Türklerin ve Orta Doğunun tarihini değiştirecek bir bilimsel araştırmayı makale olarak yayınlamış ve dünyanın merkezi bölgesinin geleceği ile ilgili tartışmalara Ukraynalı bir bilim adamı olarak önemli bir ufuk çizgisi çekmiştir.
Özetle:
-Kürtler, ilk çağlarda Batı Ukrayna da Ternopil merkezli bir yönetim kurmuşlar. (M.Ö. 1000 ler)
-Ukrayna dan Rusya’ya, yine Azerbaycan dan Türkmenistan’a yahut Kırgızistan’a kadar olan Kafkas coğrafyasında halen Kurmanç lehçesi ile konuşan binlerce Kürt köyü mevcut. (Merak edenler Google' den Rusya federasyonu' ndaki Kürt Halklarını da araştırabilir.) 
-Çuvaş dilinde fazlasıyla Kürtçe kelime bulunduğunu ortaya çıkaran Dr. Stetsyuk yine Batı Ukrayna da ki çok eski yerleşim yerlerinin Kürtçe adlarının bugüne kadar korunmuş olduğu ortaya koyuyor.
- Kürtlerin Kurmanç lehçesinin, Kimmerlerin dili ile ortak özellikler taşıması da bugünkü Ortadoğu Kürt topluluklarının da Kimmerlerin göçü ile Kuzey Karadeniz’ den geldiklerini açıkça ortaya koymaktadır.
- Dr. Stetsyuk a göre Kürtçe yer adlarının büyük kısmı Dinyester ırmağı ile Kemelnitsky ormanlık bölgesi arasında yer almaktadır.
-Dinyester Irmağının kolları olan Djurin ve Bariş isimlerinin kürtçe olması, yine aynı bölgede yer alan Bahlayki, Buhlay, Jvan kent isimleri ile, bir dönem bu bölgede kurulmuş Kürdistan bağımsız beyliğinin başkentinin isminin de Kürtçe Ternopil olması…
-Ukrayna gibi büyük bir ülkenin batı bölgelerindeki Kürtçe isimler kuşağının günümüzde de devam etmesi, bir çok açıdan ilk Kürt ülkesi olarak öne çıktığını kanıtlamaktadır. 
-Kürtçe yer isimlerinin bugünde devam etmesi Batı Ukrayna’daki Kürt varlığını bilimsel olarak doğrulamaktadır. 
-Tarih ve dilbilimi araştırmaları Kürt boylarının Ukrayna kökenli halk olduğunu ortaya koyarken, Ukrayna’daki Kürt varlığını da bilimsel olarak doğrulamaktadır.(1)
Son söz; 
Kürtler’in Anavatanı da, bazı Anadolu Türkmen boyları gibi Kafkas ve Kuzey Karadeniz’dir, Doğu ve Güneydoğu Anadolu değildir.
http://gumushanehaberajansi.com/

27 Eylül 2014


Gündüz Dolma Bahçe’de Güven Tazeledi!

24 Ocak’ta yapılacak olan Ak Parti Gümüşhane il Başkanlığı kongresine her ne kadar aday çıkarsa çıksın bugün Ak Parti Genel Merkezinde gerekse Dolma bahçe sarayında Ak Parti Genel Başkanı Prof.

GÜMÜŞHANE Haberi - 15 Ocak 2015 Perşembe - 19:13
24 Ocak’ta yapılacak olan Ak Parti Gümüşhane il Başkanlığı kongresine her ne kadar aday çıkarsa çıksın bugün Ak Parti Genel Merkezinde gerekse Dolma bahçe sarayında Ak Parti Genel Başkanı Prof.
Resmi küçültmek için üzerini tıklayın...
24 Ocak’ta yapılacak olan Ak Parti Gümüşhane il Başkanlığı kongresine her ne kadar aday çıkarsa çıksın bugün Ak Parti Genel Merkezinde gerekse Dolma bahçe sarayında Ak Parti Genel Başkanı Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu’un penceresinden baktığımızda yapılacak olan Kongrede Mevcut il Başkanı Hakkı Gündüz, Dolma bahçe sarayında Genel Başkan ve Türki Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na il Başkanlığına aday olduğu belgeyi sunarak Ak Parti Genel Başkanı ve   Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan icazet alarak 24 Ocak’ta yapılacak olan kongrede Ak parti Gümüşhane il Başkanı Mevcut il Başkanı Hakkı Gündüz,güven tazeleyeceğine kesin bakılmaktadır.  

http://gumushanehaberajansi.com/

Türkiye–İran Arasındaki Önemli Taşımacılık Sorunları Çözüm Buldu, Sektörümüze Hayırlı Olsun!



Türkiye–İran Arasındaki Önemli Taşımacılık Sorunları Çözüm Buldu, Sektörümüze Hayırlı Olsun!


Karayolu Taşımacılığı alanında yaşanan sorunların görüşülmesi amacıyla bir araya gelen Türkiye ve İran resmi heyetlerinin görüşmeleri sonuçlanmıştır.

Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz ve İran İletişim ve Enformasyon Bakanı Sayın Mahmud Vaizi, Türkiye ile İran arasında akaryakıt fiyat farkı uygulamasından kaynaklanan sorunların çözümüne yönelik olarak yürütülen görüşmelere ilişkin toplantı zaptını imzalamıştır. Buna göre;

 
  • 1 Şubat 2015 tarihinden itibaren transit taşımalar için akaryakıt fiyat farkı uygulaması kaldırılacak ve mühürleme işlemi başlatılacaktır.

Mühürleme işlemi için teknik hazırlıklar tamamlanıncaya kadar, transit taşımalar için mevcut uygulama her iki ülkede de 1 Şubat 2015 tarihine kadar devam edecektir.

  • 16 Ocak 2015 tarihinde saat 00.00’dan başlamak üzere İkili taşımalar için, km başına şu an için ödenen 1,60 Euro (bu rakam kriz öncesi normal uygulamada 0,80 Euro idi) akaryakıt fiyat farkı ücreti 0,30 Euro olarak ödenecektir. (Kat edilen km x 032 x 0,30 Euro)
  • İran’da Türk araçlarına uygulanan “4 günlük transit süre” uygulaması, 21 Ocak 2015 tarihinden itibaren 2 güne düşürülecektir.
  • Tüm sınır kapılarında, “ilk gelen ilk çıkar” kuralı uygulanacaktır. Sadece her iki tarafın bozulabilir yük taşıyan araçlarına sınır kapılarından geçişte öncelik tanınacaktır.


Haklılığımıza inanan ve bizi sonuna kadar savunan, bütün müzakerelere katılan ve yöneten Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı heyetine, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Lütfi Elvan’a ve sektörümüzden desteklerini esirgemeyen Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na, Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi’ye ve Kalkınma Bakanımız Sayın Cevdet Yılmaz’a,


Ayrıca, Derneğimizin bu haklı mücadelesinde sabır ve kararlılıkla yanında duran şoföründen patronlarına kadar tüm üyelerimize teşekkür ederiz.

SEKTÖRÜMÜZE HAYIRLI OLSUN!

T.C. Kazan Başkonsolosluğu Duyurusu


Vatandaşlarımızın Başkonsolosluğumuz Görev Bölgesine Yapacakları Seyahatlere İlişkin Duyuru I
1. Son günlerde bazı firma ve kişilerin, ülkemizden Rusya Federasyonu’na vizesiz ve sözleşmesiz olarak işçi getirmelerinden kaynaklanan sorunlarda artış yaşanmaktadır.
Bu nedenle aşağıda hususların vatandaşlarımızın dikkatine getirilmesinde fayda görülmüştür
2. Türkiye ile Rusya arasındaki vize muafiyeti anlaşması vatandaşlarımıza 30 güne kadarki seyahatlerinde vize muafiyeti sağlamaktadır. Ancak, 30 günlük vize muafiyetinin çalışma, eğitim, staj vb. etkinlikler için kullanılması kesinlikle mümkün değildir.
3. 30 günlük yasal kalış süresini makul gerekçelerle ihlal edenlerin RF’den çıkmak için çıkış vizesi almaları ve para cezası ödemeleri gerekmektedir. Çıkış vizesi işlemlerinin tamamlanması bir haftayı bulmaktadır.
Geçerli bir mazereti bulunmadan süreyi ihlal edenler ve/veya bu süre zarfında gayri yasal şekilde çalışanlar çıkış vizesi verilmeden sınır dışı edilmektedirler. Bu kişilere RF’ye 5 yıl giriş yasağı da konulmaktadır (Bu yasağın 10 yıla çıkarılmasına ilişkin bir düzenleme üzerinde çalışıldığı basında bildirilmektedir).
4. Bazı işçi simsarlarının daha sonra çalışma vizesi çıkaracakları vaadiyle 30 günlük muafiyeti istismar ederek işçi getirdikleri ve yasadışı olarak çalıştırdıkları yolunda bilgiler mevcuttur. Vizesiz olarak geldikten sonra Rusya içerisinde “çalışma vizesi” alınması mümkün değildir.
5. Parasını alamadan yurda dönmek zorunda kalan veya parasını alamadığı için zamanlıca yurda dönemeyen vatandaşlarımız mağduriyet yaşayabilmektedir.
Bu gibi durumların önlenmesi bakımından vatandaşlarımızın Rusya’ya gelmeden önce çalışmalarına olanak tanıyan vizeyi almaları; haklarını güvence altına alacak şekilde açık ve kesin yaptırımları olan ciddi sözleşmelerle Rusya’ya gelmeleri menfaatlerine olacaktır.
6. İşçi simsarlarının, çalışma vizesinin çıkarılması veya RF’ye giriş-çıkış yaptırılması vaadiyle vatandaşlarımızın pasaportlarını aldıkları durumlarla karşılaşılmıştır. Suç olan bu işlemlerde sahte mühürler kullanıldığı da bazı vakalarda görülmüştür. Böyle durumlarda pasaportlarındaki giriş-çıkış kayıtları ile basılı vizelerin incelenmesi amacıyla pasaportlara RF yetkililerince el konulabilmektedir. Adli bir süreci de içeren bu işlemler 5 aydan daha uzun sürebilmektedir.
Saygılarımızla duyurulur.

Uydu Antenleri Kaldırılacak

Uydu Antenleri Kaldırılacak

2014'te dijital yayına geçilmesi birçok değişikliği beraberinde getirecek.


 Televizyon ve radyolara frekans tahsisi amacı ile çıkarılan Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri hakkında ki kanun 3 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girdi. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nun bu alanda yaptıkları çalışmalarda son aşamasına geldi. Söz konusu kanunun geçici 4. maddesi'ne göre, Türkiye Cumhuriyeti 2015 yılı başında dijital karasal yayına geçmek zorunda. Ayrıca kanun Türkiye'de var olan yayıncılık politikasını da yeniden belirleyecek.

400 Milyon TL Maliyet 

2014'e kadar yapılacak çalışmalar ile birlikte 23'ü ulusal olmak üzere toplam 252 televizyon ve 36'sı ulusal olmak üzere toplam 1.090 radyonun frekans tahsisleri yapılacak. Frekans planlamasını yaptıran RTÜK ile aralarında Kanal D, Star TV, ATV, Kanal7, STV, FOX ve TV8'in de bulunduğu 16 yayıncı ortağın bulunduğu Anten A.Ş.'ye ortalama 400 milyon TL'ye mal olacak 800 adet verici anten kurulacak. Antenlerin satın alım ve kurulumunu sağlayacak olan Anten A.Ş., sistemin işletmesini de yürütecek. Dijital karasal yayıncılık ile birlikte Türkiye'deki 17 milyon adet uydu anteni de çatılardan kaldırılacak.

Eski Tüplü Televizyonlar Gidiyor
Dijital karasal yayına geçiş ile birlikte yayınları izleyebilmek için eski tüplü televizyonların değiştirilmesi gerektiğine veya sinyal alabilen set üstü kutu adı verilen bir aparat kullanılması gerektiğine dikkat çeken Mobil Servis Sağlayıcı İş Adamları Derneği (MOBİLSAD) Yönetim Kurulu Üyesi Kubilay Erdoğan, "Türkiye'de 17 milyon adet uydu anteni bulunuyor. Bu antenlerin hepsi bir takvim dahilinde kullanım dışı kalacak. Görüntü kirliliği de bu sayede ortadan kalkmış olacak. RTÜK, geçiş döneminde mevcut antenlerin sökülmesi için bir takvim belirleyecek ve o süre zarfında antenlerin çatılardan veya binalardan sökülmesi sağlanacak" dedi.
Kaç Kişinin İzlediği Anlık Takip Edilebilecek

Frekans tahsisi ile birlikte tıpkı radyolarda olduğu gibi televizyonların da hiçbir bağlantı olmadan her yerde izlenebileceğini ifade eden Erdoğan, "Dijital karasal yayın olduğu için hem görüntü kalitesi hem de ses kalitesi çok yüksek olacak. Bunun yanı sıra televizyon ve radyolar yeni teknoloji ile birlikte tek frekanstan tüm ülkeye yayın yapma imkanı bulacak ve bölgesel yayıncılığa da kavuşmuş olacak. Yayıncılar kendilerini nerede, ne zaman ve kaç kişinin izledikleri bilgisine çok rahat ulaşabilecekler. Bu bilgi doğrultusunda da reklamları bölgesel olarak planlayabilecekler. Yeni dönem yayıncılığa ve iş dünyasına farklı bir anlayış getirirken, haberleşme, iletişim ve yayıncılık tek bir platform üzerinden yapılmasını sağlıyor" dedi.

Bilinen Evrenin Muhteşem Simülasyonu

Bilinen Evrenin Muhteşem Simülasyonu





kaynak:  http://akademikperspektif.com
             http://www.youtube.com/watch?v=17jymDn0W6U


Fransız yönetmen Luc Besson’dan Müslüman gençlere mektup.



Fransız yönetmen Luc Besson’dan Müslüman gençlere mektup.
Kim bu şartlarda yaşar?
Kardeşim, bilsen bugün senin için ne kadar acı çektim, senin ve güzel ama lekelenmiş, aşağılanmış, alay edilmiş dinin için. Unutulmuş gücün, enerjin, neşen, kalbin, kardeşliğin için. Bu adaletsizlik ve bunu birlikte düzelteceğiz. Seni sevecek ve yardım edecek milyonlarız.
Baştan başlayalım.
Sana sunduğumuz toplum hangisi?
Para, kâr, ayrım ve ırkçılık üzerine kurulu.
Bazı banliyölerde, 25 yaş altındakilerin işsizlik oranı yüzde 50’ye erişiyor.
Rengine ve ismine göre seni uzaklaştırıyoruz.
Seni günde 10 kere kontrol ediyoruz, apartman bloklarına yığıyoruz ve kimse seni temsil etmiyor.
Kim böyle şartlarda yaşar ve gelişebilir?
Neden daha adil bir dünya bırakmıyoruz?
Egemenlere, büyük patronlara, tüm liderlere sesleniyorum. Aşağılanmış, sadece toplumun bir parçası olmayı isteyen bu gençliğe yardım edin.
Ekonomi insanların yararınadır, zararına değil. En doğrusunu yapmak kârların en güzelidir.
Sevgili egemenler, çocuklarınız var mı? Onları seviyor musunuz? Onlara ne bırakmayı istersiniz? Mangır mı? Neden daha adil bir dünya değil? Çocuklarınızı en çok gururlandıracak şey budur.
Başkalarının mutsuzlukları üzerinde onların mutluluklarını kuramayız. Bu ne Hristiyan, ne Musevi ne de Müslüman için geçerli. Sadece egoistçe ve bu durum toplumumuzun ve gezegenin duvara toslamasına neden olacak. İşte ölülerimizi onurlandırmak için bugün yapacağımız görev bu.
Terörizm asla kazanmayacak
Ve sana kardeşim, senin de görevin var. Bu toplumu değiştirmemiz için sen ne öneriyorsun? Çabala, çalış, kalaşnikof yerine kalem tut. Demokrasi sana kendini savunman için soylu araçları zaten verdi. Kaderini eline al, gücü ele geçir.
Bir kalaşnikof satın almak 250 avroya patlar ancak bir kalem taş çatlasın 3 avrodur ve senin cevabın bin kez daha etkili olabilir. Gücü ele geçir ve kuralına göre oyna.
Gücü demokratik olarak eline al, tüm kardeşlerine yardım et.
Terörizm asla kazanmayacak. Tarih bunu kanıtlamak için var. Ve kurbanların güzel görüntülerinin iki anlamı var. Bugün daha yeni doğmuş binlerce Cabu ve Wolinski var.
Bugün seninle ağlıyorum
Gücü eline al ve kimsenin üstünden güçlenmesine izin verme. Eğer bu trajedinin muhtemel zanlıları gerçekten onlarsa, bil ki sen bugünün o iki elikanlı kardeşi değilsin ve biz bunu biliyoruz.
Onlar en fazla toplum tarafından terk edilmiş ve onları sonsuza kadar satan bir vaiz tarafından istismar edilmiş iki düşük zekalı olabilir… Radikal vaizler bu işi yapıyor ve senin mutsuzluğunla en ufak iyi bir maksat olmadan oynuyorlar. Dinini kendi menfaatleri için kullanıyorlar. Bu onların işi, onların küçük hesabı.
Yarın, kardeşim, daha güçlü, daha bağlı, daha dayanışma içinde olacağız. Sana söz veriyorum. Ama bugün kardeşim, seninle ağlıyorum.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts