Monday, 13 July 2015

Abdülhamid'in torunu 'Devlet-i Aliyye Ocakları' kurdu


13.07.2015 

Abdülhamid'in torunu 'Devlet-i Aliyye Ocakları' kurdu

Sultan İkinci Abdülhamid'in torunu şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, 'Devlet-i Aliyye Ocakları' kurdu...


Abdülhamid'in torunu 'Devlet-i Aliyye Ocakları' kurdu
 











Onursal Başkanlığını yaptığı Devlet-i Aliyye Ocakları Kocaeli  Başkanlığı'nın İzmit ilçesinde bir restoranda düzenlediği iftar programına  katılan Osmanoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bir çok ilinde Devlet-i  Aliyye Ocakları'nı kurduklarını, yakında yurtdışında da temsilcilikler  açacaklarını söyledi. 
 
Devlet-i Aliyye Ocakları olarak hem Türkiye'deki hem de İslam  coğrafyasındaki Müslümanların yanında olduklarını, Osmanlı dönemindeki sadaka  taşı gibi kendilerinin de aynı şeyi yapmak istediklerini anlatan Osmanoğlu, şöyle  devam etti: 
 
   "Amacımız, insanlara tarihini tanıtmak, sevdirmektir. Osmanlıyı  tanıtmaktır. Milli ve manevi değerlere sahip gençler yetiştirmektir. Gençlerimiz  Osmanlı'ya sahip çıkıyor. Biz de bildiklerimizi insanlarla paylaşıyoruz.  Ocaklarımız siyasi bir çizgisi yok. siyaset üstüyüz. Biz Ümmetin yanındayız.  Osmanlı nasıl dünyaya kucak açtıysa, bizde aynısını yapıyoruz." 
 
  Mısır'da, Suriye'de, Filistin'de, arakan'da ve dünyanın bir çok  yerinde Müslümanlara yönelik baskı ve zulümlere karşı, mazlumların sesini gür bir  şekilde dünyaya duyuran tek ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Osmanoğlu, zaman  zaman bölgeye gerçekleştirdiği ziyaretlerde buna yakınen şahit olduğunu kaydetti. 
 
ORHAN OSMANOĞLU'NUN OĞLU DA VAR
 
 İftar programına Osmanoğlu'nun yanı sıra, Osmanlı Hanedanı mensubu  Orhan Osmanoğlu'nun oğlu şehzade Yavuz Selim Osmanoğlu, Devlet-i Aliyye Ocakları  Kocaeli İl Başkan Yardımcısı Turgut Havuz ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. 

 

Friday, 10 July 2015

Ankara'daki 'otopark protestosuna' ilişkin açıklama



"Kaidelere uymayan tüm otoparkçıların ruhsatlarının iptali ve bundan böyle otoparkların sadece ANFA tarafından işletilmesi gerektiği konularında mutabakata vardık."

Ankaradaki otopark protestosuna ilişkin açıklama
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kaidelere uymayan tüm otoparkçıların ruhsatlarının iptali ve otoparkların sadece ANFA tarafından işletilmesi gerektiği konularında mutabakata vardıklarını bildirdi.
Gökçek, yaptığı yazılı açıklamasında, son zamanlarda bazı otopark işletmecilerinin uygulamalarından dolayı yoğun şikayet almaya başladıklarını belirtti.
Yapılan ikazlar cevapsız kalınca, Büyükşehir Belediye Meclisi'nin, 13 Şubat'ta aldığı kararla belli mecburiyetler getirdiğini anımsatan Gökçek, fiyat tarifelerini yol kenarlarındaki otoparklara asma mecburiyetinin uygulamaya konulduğunu vurguladı.
Gökçek, bu uygulamalara rağmen levhaların yer yer söküldüğünü, fiyatların değiştirildiğini ve birçok yerde tarifelere uyulmadığını tespit ettiklerini bildirerek, "Yeni meclis kararlarına göre mecburi hale getirilen el terminallerine, kıyafet uygulamalarına, 0-15 dakika ücretsiz park uygulamalarına uyulmadığını gördük. Bazı otoparklarda fazla ücret alınması maalesef devam etti. Bu konularda görevli arkadaşlarımız sayısız tutanak tuttu. Yer yer kapama kararı verildi ve yeni genel bir karar alınması konusunda çalışmalar başlatıldı" ifadesini kullandı.
Ankara'daki otopark protestosunda meydana gelen silahlı saldırı üzerine Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar ile görüştüklerini belirten Gökçek, şunları kaydetti:
"Kaidelere uymayan tüm otoparkçıların ruhsatlarının iptali ve bundan böyle otoparkların sadece ANFA tarafından işletilmesi gerektiği konularında mutabakata vardık. Vatandaşımızın mağduriyeti bizim için önceliktir ve vatandaşın şikayetlerini karşılamak zorundayız. Önümüzdeki birkaç gün içinde uygulamalarımıza vatandaşlarımız şahit olacak. Bu arada bir muhalefet partisinin mensuplarının, otoparkçılara hiç para ödemeyerek Ankara genelinde olaylar çıkartmaya karar verdikleri bize gelen bilgiler arasında. Bu tip hepimizi yürekten yaralayan olaylar karşısında istismara girişmek ve insanları tahrik etmek, en hafif tabirle insanlık değildir."
Dün, Rüzgarlı Caddesi ve civarında bölge esnafının "tehditle" otoparkçılık yapıldığını belirterek protesto gerçekleştirdiği sırada gruba rastgele ateş edilmesi sonrası Sedat Karagöz hayatını kaybetmişti.
(AA)

ANKARA MUAY THAİ İL TEMSİLCİLİĞİ BİRLİK, BERABERLİK VE DAYANIŞMA İFTAR YEMEĞİ TERTİPLİYOR

ANKARA MUAY THAİ İL TEMSİLCİLİĞİ BİRLİK, BERABERLİK VE DAYANIŞMA  İFTAR YEMEĞİ TERTİPLİYOR

KONUYA İLİŞKİN AÇIKLAMA YAPAN Ankara Muay Thai İl Hakem Kurulu Başkanı Fazlı KonduoğluANKARA MUAY THAİ HAKEMLERİMİZLE, ANKARA MUAY THAİ İL TEMSİLCİLİĞİMİZİN DÜZENLEDİĞİ; BİRLİK, BERABERLİK VE DAYANIŞMA İFTAR YEMEĞİMİZ'DE BİR ARAYA GELMEYİ İSTEDİĞİMİZDEN

ANKARA
MUAY THAİ HAKEMLERİMİZLE
ANKARA MUAY THAİ İL TEMSİLCİLİĞİMİZİN DÜZENLEDİĞİ;
BİRLİK, BERABERLİK VE DAYANIŞMA
İFTAR YEMEĞİMİZE ;
14 TEMMUZ 2015 SALI AKŞAMI
ANITTEPE YÜZME HAVUZU REYHAN TESİSLERİNE TÜM MUAY THAİ HAKEMİ ARKADAŞLARIMIZ DAVETLİDİR.
KATILACAK OLAN ARKADAŞLARIMIZIN
KATILIMCI SAYILARININ NETLEŞTİRİLMESİ VE HAZIRLIKLARIN TAMAMLANMASI AÇISINDAN HAKEM ARKADAŞLARIN ,
Kemal Yolcu VE Filiz Kayadan HOCALARIMIZLA İRTİBATA GEÇMELERİ GEREKMEKTEDİR.
KEMAL YOLCU
GSM : 0 530 526 17 23
FİLİZ KAYADAN
GSM : 0 505 234 54 98
Fazlı KONDUOĞLU
Muay Thai Uluslararası Hakem
Ankara Muay Thai
İl Hakem Kurulu Başkanı
Türkiye Muay Thai Federasyonu
İç Anadolu Bölgesi P.H.K.Başkanı
— Anıttepe 100. Yıl Yüzme Havuzu'da keyifli hissediyor.

Thursday, 9 July 2015

Taşeron işçiler için kanun teklifi



Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu'nun kamudaki taşeron işçilerin kadroya alınmasına yönelik hazırladığı kanun teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Taşeron işçiler için kanun teklifi
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, taşeron işçilerin ücretleri ve özlük haklarının düzenlenmesine ilişkin kanun teklifi hazırladı.

TBMM Başkanlığına sunulan teklifin gerekçesinde 2010'da, kamu iktisadi teşekkülleri hariç, kamunun hizmet alımıyla personel çalıştırılmasına ilişkin kullandığı kaynak miktarının yaklaşık 12,5 milyar lira, kamuda bu suretle çalışan işçi sayısının ise yaklaşık 908 bin 647 kişi olduğuna işaret edildi.

Gerekçede, teklifle taşeron işçisi olarak adlandırılan ve hizmet sunucularınca belirli süreli iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılan işçilerin, verdikleri hizmetlerin gerçek karşılığı üzerinden ücretlendirilmesi, İş Kanunu'ndan doğan haklarının korunması ve güvence altına alınması için sendikal haklara kavuşmasının amaçlandığı ifade edildi.

Teklifte, kamuda hizmet alımı yöntemiyle çalışanların kadroya alınarak işçi statüsü verilmesi, bu şekilde kadroya alınan kişilerin hak kaybının önlenmesi için atandıkları tarihte, sözleşme kapsamında ödenmesi planlanan ücretlere TÜFE endeksi artış katsayısı üzerinden bulunacak tutar kadar aylık ücret verilmesi ve bunlar hakkında İş Kanunu hükümlerinin uygulanması öngörülüyor.
(AA)


Çin borsasında büyük kayıp


Nordea Markets Kıdemli Ekonomisti Amy Yuan Zhuang, "Çin borsasındaki düşüş nedeniyle piyasa değerindeki toplam kayıp 3 trilyon doları buldu.
http://www.trthaber.com/
Çin borsasında büyük kayıp
Geçen yılın temmuz ayından itibaren yükselen ve art arda 11 ay boyunca kazanç elde eden Çin borsası, son bir aylık dönemde düşüş trendine girdi. Bu yılın haziran ayında 5.166,35 puanı görmesinin ardından hızla gerileyen Çin borsasında Şanghay bileşik endeksi 3.421,53 puana kadar indi. Böylece endeksin 18 işlem günündeki değer kaybı yüzde 33,7'yi bulurken, şirketlerin piyasa değerindeki gerilemenin ise 3 trilyon dolara yaklaştığı belirtiliyor.

AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Nordea Markets Kıdemli Ekonomisti Amy Yuan Zhuang, son 15 günün Çin hisse senedi yatırımcıları için zor geçtiğini belirterek, borsadaki 15 günlük kaybın yaklaşık 20 yılın en sert düşüşüne işaret ettiğini söyledi.

Zhuang, borsa çöküşünün arkasında birden fazla nedenin bulunduğu konusunda piyasa takipçilerinin hemfikir olduğunu aktararak, "Çin'de pay piyasası her zaman değer odaklı değil, likidite odaklı olmuştur. Dolayısıyla, Çin borsasındaki düşüşün ülke büyümesine ilişkin endişelerden ziyade likidite değişikliğinden dolayı olması muhtemel" diye konuştu.

Borsadaki çöküşün nedenlerinden birinin bu yılın başındaki halka arz dalgası olduğuna dikkati çeken Zhuang, şunları kaydetti:

"Bu yılın ilk 4 ayında toplamda 98 halka arz onaylandı. Çin'de halka arzlar genelde ikincil piyasayı soğutmaya yardımcı oldu. Yatırımcı iştahının bu yeni halka arz olmuş hisselere doğru kaymasıyla, kısa sürede yüksek tutarda para mevcuttaki hisselerden buraya kaydı. Borsadaki düşüşü, ilk halka arz dalgası ve kurumsal yatırımcıların geri çekilmesi harekete geçirirken, kaldıraç ve marj söylentileri şiddetlendirdi. Çin borsasındaki bu çöküş, kredi balonunun patlamasını tetiklemezse, Çin ve global ekonomiye etkisi muhtemelen sınırlı olacak."

Çin'de yavaşlayan büyümeye ilişkin endişeler ve Yunanistan belirsizliğinin, ülke borsasındaki düşüşe etki yaratması açısından sadece ikincil bir rol oynadığını belirten Zhuang, "Çin borsasındaki düşüş nedeniyle piyasa değerindeki toplam kayıp 3 trilyon doları buldu. Bu da İngiltere ekonomisinin 2014 yılı büyüklüğüne denk geliyor" dedi.
(AA)

This Blue Lagoon Might Look Beautiful, But You Definitely Shouldn't Swim In It




This Blue Lagoon Might Look Beautiful, But You Definitely Shouldn't Swim In It

July 8, 2015 | by Morenike Adebayo



The calm Blue Lagoon of Buxton, Derbyshire, is surrounded by a smooth stone border that looks like the perfect spot for a holiday destination.
But before you rush to splash into the crystalline waters, you may want to pause at the sign at the edge:

YouTube/Tom Scott
If you’re not put off by those side-effects, there are also disused cars, dead animals and floating debris lurking in the lagoon, too.
The attractive blue hue is caused by chemicals seeping out of the bordering quarry stone and entering the water.
With all these health dangers, you’d think that tourists would be deterred from jumping in and getting a case of the incessant scratches. However, in 2013, the waters had to be dyed black to detract people from swimming in that dazzling blue.
For more on the toxic Blue Lagoon of Buxton, watch Tom Scott’s video below from his series 'Things You Might Not Know'.


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan AhmetDavutoğlu'ndan 'erken seçim' açıklaması


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan AhmetDavutoğlu'ndan 'erken seçim' açıklaması

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Gölbaşı Vilayetler Evi'nde düzenlenen Ak Parti Gençlik Kolları Vefa İftarı'na katıldı.

9 Temmuz 2015 03:15/http://www.mynet.com/
ANKARA, (DHA) -Hükümet kurma çalışmalarına değinen Başbakan Davutoğlu, "Bu ülkeyi bir an dahi hükümetsiz bırakmamak için her türlü çabayı gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Ama bütün bu çabaları gösterdikten sonra eğer tekrar milli iradeye başvurmak gerekirse işte gençlerle birlikte  teşkilatları dimdik ayaktadır ve yeni bir seçime de hazırdır" dedi.
AK PARTİ ÜZERİNDEN BİR BÜYÜK RÖVANŞİZM İÇİNDE YÜRÜTÜLEN KARALAMA ÇABALARI
, Gölbaşı Vilayetler Evi'nde düzenlenen Ak Parti Gençlik Kolları Vefa ı'na katıldı. Ahlaki öz dışında Ak Parti'nin tarihi duruş harekatı olduğunu söyleyen Başbakan Davutoğlu, "100 yıl önce eti tırnaktan koparırcasına bir birinden parçalanan coğrafyaların sınır geçiriyoruz diyerek birbirinden ayrılan köylerin, kasabaların bugün eğer bir birleşme kaderi varsa o kaderi çizecek olan Ak Parti kadrolarıdır. Onun için son dört beş yıldır üzerimize bu derece gelinmesinin sebebini de burada aramak icap eder. Uluslararası medyada Türkiye'yi karalamak için yapılan kampanyalar, Türkiye içindeki çalışmalar, neredeyse Ak Parti üzerinden bir büyük rövanşizm içinde yürütülen karalama çabalarının arkasında hep aynı gerekçe var" açıklamasında bulundu.
GAZZE'DEKİ ZULME, MISIR'DAKİ DİKTAYA SESSİZ KALSAYDI YABANCI YAYIN ORGANLARINDA AK PARTİ ÖVGÜLERLE ANILIRDI
Hükümetin dış politikasına değinen Başbakan Davutoğlu şunları söyledi: "Ak Parti hareketi, Gazze'deki zulme, Mısır'daki diktaya sessiz kalsaydı, Suriye'deki mazlumlara kucak açmasaydı bugün muhtemelen bütün o yabancı yayın organlarında Ak Parti övgülerle anılırdı. Ak Parti'ye dönük içeride ve dışarıda saldırılar devam ediyorsa savunduğumuz değerler ve her zaman her yerde ayakta tuttuğumuz tarihi duruşumuzdur. Kim ne yaparsa yapsın istikametimize devam edeceğiz."
DİĞER PARTİLERDEKİ TARTIŞMALARI, KÜÇÜK MEVKİ KAVGALARINI GÖZÜNÜZÜN ÖNÜNE GETİRİN
TBMM başkanlık seçimine ilişkin Başbakan Davutoğlu, "Milli iradeye saygılıyız. Çıkan sonucun gereği ne ise, onun için bir aydır çaba içindeyiz. Ama TBMM Başkanlığı seçimi de gösterdi ki 258 arkadaşımızın hiçbir fire vermeden son tura kadar omuz omuza vermiştir. Diğer partilerdeki tartışmaları, küçük mevki kavgalarını gözünüzün önüne getirdiğinizde Ak Parti'nin ne kadar sağlam bir duruş içinde olduğunu görmek mümkün olur. Yolumuz kararlılıkla devam edecek. Bir anlık zaaf göstermenin bedelini gelecek nesiller öder" dedi.
BU ÜLKEYİ BİR AN DAHİ HÜKÜMETSİZ BIRAKMAMAK İÇİN HER TÜRLÜ ÇABAYI GÖSTERDİK GÖSTERMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Hükümet kurma çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi bizim özgüvenimiz sarsmak istiyorlar ülke olarak. Türkiye'de de çevredeki krizlere benzer hükümetsizlikten veya zayıf hükümetlerden kaynaklanan Yunanistan'da ve diğer ülkelerde gözlenen ekonomikkrizler ya da diğer komşu ülkelerde görülen siyasi krizlerden medet umanlar var. Biz de diyoruz ki, bu ülkeyi bir an dahi hükümetsiz bırakmamak için her türlü çabayı gösterdik göstermeye devam edeceğiz. Milli iradeye saygılı olacağız. Gereğini yapacağız."
MİLLİ İRADEYE BAŞVURMAK GEREKİRSE AK PARTİ TEŞKİLATLARI DİMDİK AYAKTADIR YENİ BİR SEÇİME DE HAZIRDIR
Yeni seçime hazır olduklarını söyleyen Başbakan Davutoğlu, "Ama bütün bu çabaları gösterdikten sonra eğer tekrar milli iradeye başvurmak gerekirse işte gençlerle birlikte Ak Parti teşkilatları dimdik ayaktadır ve yeni bir seçime de hazırdır" diye konuştu.

Rahmi Koç: Oruçla ilgili o sorulara hayret ediyorum

Rahmi Koç: Oruçla ilgili o sorulara hayret ediyorum

09 Temmuz 2015 10:55/http://finans.mynet.com/

Rahmi Koç: Oruçla ilgili o sorulara hayret ediyorum








Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Ramazan anılarını anlattı.

Ramazan ayını, tüm huzuru ve güzellikleriyle çocukluğundan itibaren yaşamaya başladığını anlatan Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, 60 yıl oruç tuttuğunu söyledi. Koç, "Şimdi alınan ilaçlar ve tedaviler nedeniyle oruç dahi tutamıyoruz ama ben memlekette olduğum sürede 15 yaşımdan 75 yaşıma kadar oruç tuttum" dedi.

Oruç tutmayı 'nefis disiplini' olarak tanımlayan Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, gençliğindeki Ramazan aylarıyla ilgili anılarını paylaştı. "İnsan kafasına koyunca ne yemeği, ne ekmeği, ne de suyu düşünmüyor" diyen Koç, "Ben memlekette olduğum sürede 15 yaşımdan 75 yaşıma kadar oruç tuttum. Tabi seneler geçince insan yaşlanıyor, bırakın oturarak namaz kılmayı, bazılarımız yürümeyi bile yardımsız yapamıyor. Alınan ilaçlar, görülen tedaviler nedeniyle oruç dahi tutamıyoruz." dedi.

"EV HALKININ HEPSİ ORUÇ TUTARDI, KADİR GECELERİ ÇOK ÖNEMLİYDİ"


Gençlik yıllarındaki Ramazan aylarını hasretle anan Rahmi Koç, eski Ramazan ve bayramlara dair hatırasında kalanları Koç Holding'in 'Bizden Haberler Dergisi'ne anlattı. "Ev halkının hemen hemen hepsi oruç tutardı" diyen Koç, şöyle konuştu: "Erkekler muhakkak teravih namazına giderlerdi. Kadir geceleri ise çok önemliydi ve mutlaka evlerde tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz hocaların arkasında namaz kılınırdı. Kadir gecelerinde ise Peygamber efendimizin Sakal-ı Şerif'ine gider hepimiz sıraya girer, onu öperdik. Ramazanda fakirlere para verilir, imkânı dar yoksullara da erzak gönderilirdi."

"SON ORUCU ULUDAĞ'DA AÇAR, ERTESİ GÜN KAYAĞA ÇIKARDIK"


Eski ramazanlara dair özlemlerini anlatan koç, şunları dile getirdi: "Hayatımda Ramazan'ın kış mevsimine denk geldiğine üç defa şahit oldum. Gençliğimizde Ramazan kışa geldiği zaman son orucu Uludağ'da açardık. Ertesi gün de kayağa çıkardık, o günler de geride kaldı. Ağustosun sıcağında, yaz tatilinde teknede oruç tuttuğumuzu da hatırlıyorum. O günlerin en güzel tarafı da serinlikte, güvertede sahur yapmaktı. Sabah geç kalkılır, yüzülür, öğleyin iyi bir uyku çekilir ve oruç açmadan önce de bir akşam yüzmesi insanı zinde tutuyordu. İstanbul'da camilere asılan mahyalar, dükkanlarda müşterilere sunulan çeşitli yiyecek maddeleri, basın ve yayında din ve Ramazan ile ilgili yayınlar, televizyonda yine bununla ilgili programlar oruç tutanları başka türlü bir havaya sokuyordu.

"ORUÇLA İLGİLİ O SORULARA HAYRET EDİYORUM"

Başka güzel bir tarafı ise eski ramazanlarda bekçi düdükleri ve davulcularla sahura kalkmak, sonra da zamanın geldiğini ezan sesinden duymak hafızamda kalan güzel hatıralardır. O zamanlarda oruç tutanlar ve tutmayanlar bir arada mesut ve bahtiyar olarak Ramazanı geçirirlerdi. Şimdi televizyonlarda ulemaya veya hocalara oruçla ilgili öyle sualler soruyorlar ki, buna da hayret ediyorum. Mesela; 'Yemek pişirirken yanlışlıkla yemeğin tadına bakarsam orucum bozulur mu?', 'Dişimi fırçalarsam orucum bozulur mu?', 'Kan verirsem oruç bozulur mu?' gibi... Bizim zamanımızda mamafih televizyon yoktu ama basında böyle sorular sorulmazdı."

"ORUÇ NEFİS DİSİPLİNİDİR"

Ramazan ayının tüm Müslüman alemi için özel ve anlamlı bir ay olduğunu belirten Koç, "Ramazan güzel bir aydır. Oruç tutmak halk arasında umumiyetle fakir fukaranın çektiğini çekmek gibi anlatılsa da bence oruç tutmak daha çok nefis disiplinidir ve psikolojik yönü de önemlidi" dedi.

"O ZAMANLAR GÖSTERİŞLİ İFTARLAR YOKTU"
KOÇ Ailesi'nin Ramazan ayını tüm gelenekleriyle dolu dolu yaşayan bir aile olduğunu belirten Koç, ailesinin iftar ve sahur sofralarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

"O zamanlar akraba-i taallukat (akrabalar) birer iftar verirdi. Bir hafta, bilemediniz 10 günde bu biterdi. İftariyeler umumiyetle evden yapılırdı. Sadece pastırma ve peynir dışarıdan alınırdı. Hatta çoğu zaman pide dahi evde pişirilirdi. Öyle şaşalı ve gösterişli iftarlar yoktu. Belediyenin devasa çadırlar kurarak iftar verdiklerini hiç hatırlamıyorum. Vehbi Bey, daha Ankara'da iken, cami hocalarına evinde küçük bir iftar verirdi. İstanbul'a taşınıp da sayı artınca, Diyanet İşleri Başkanı dahil olmak üzere bütün din adamlarının, profesörlerin ve talebelerin katıldığı, İlahiyat Fakültesi iftarları düzenlenmeye başlandı. Aile genişledikçe, eş dost çoğaldıkça ev iftarlarına da sığmaz olduk ve bunun yerine otellerde ağırlanmaya başlandı. Bu şekilde bütün tanıdıklar da bir seferde davet edilebiliyordu. Önceleri çalışanlarımıza iftar veriyorduk, şirketler, fabrikalar çoğalınca her iş yerinden temsilciler gelmeye başladı. Bu şekilde dahi davetli sayımız 500 kişiyi aşıyor."

"BAYRAMDA MENDİL İÇİNDE 2,5 LİRA VERİRLERDİ"


Çocukluğundaki bayramları da özlediğini anlatan Rahmi Koç, şöyle devam etti: "Bayram namazı için evdeki bütün seccadeleri koltuğumuzun altına dürerek, babamızın arkasından evin tüm erkekleri camiye giderdik. Geç kaldığımız için umumiyetle dışarıda ya toprak, ya taş, ya da beton üzerinde kılardık. Bazı camilerde hasır seriliyordu, onun üzerine seccademizi koyardık. Namaz biter bitmez önce camide, sonra evde bayramlaşılırdı. Daha sonra evde bir saat kestirmek en büyük zevk olurdu. Öğleden sonra da aile büyükleri ziyaret edilirdi. Ankara'da kimi Keçiören'de, kimi Kale'de, kimi Yenişehir'de, kimi Çankaya'da, İstanbul'da da kimi Kadıköy'de, kimi Beyazıt'ta, kimi de Büyükdere'de, otururdu. Bu ziyaretler hemen hemen 2-3 gün sürerdi. Küçükken mendil içine 2.5 lira para konur, onu bize verirlerdi. Bazı büyüklerimiz de sadece çikolata ikram ederdi. Sonra sonra zaman o kadar kıymetli olmaya başladı ki, önceleri rahmetli Vehbi Koç, bayramın birinci günü öğleden sonra 16.00 ile 18.00 arasında evinde bayram ziyaretçilerini kabul ederdi. Bunların adedi artınca Divan Oteli'nde 16.00 ile 19.00 arası bayramlaşmaya başladık. Umumiyetle bizler bayramda ya yeni elbise, ya yeni ayakkabı, ya yeni gömlek giyer ve yeni kravat takardık. Bayram ziyaretlerine spor kıyafetlerle gitmek düşünülmezdi bile."

Su Altında Çilek Üreten Sıradışı Deneysel Tarım

Su Altında Çilek Üreten Sıradışı Deneysel Tarım

Nemo’s Garden (Nemo'nun Bahçesi) isimli bu sıradışı projede, İtalya'nın açıklarında su altına deneysel seralar kuruluyor.
Su Altında Çilek Üreten Sıradışı Deneysel Tarım
Sıradışı bir tarıma hazır mısınız?
Nemo’s Garden (Nemo'nun Bahçesi) isimli bu sıradışı projede, İtalya'nın açıklarında su altına deneysel seralar kuruluyor.

Su altındaki bu seralarda, çilek, fasulye ve marul gibi az sayıda çeşitlilikte bitki var. Bu seralar; denizin sabit sıcaklığının ve yüksek karbondioksit yoğunluğunun avantajını kullanıyor.

Bu bitkilerin optimum büyüme koşullarında olmasını sağlamak için küreler su yüzeyinin 6 metre altında sabitlenmiş olup 26 derece sıcaklıkta ve % 83 nemlilik seviyesinde tutuluyor.

Şu an kullanımının 4. yılında olan Nemo's Garden; Ocean Reef Group isimli aile şirketinin bir çevresel araştırma projesi.

Ocean Reef Group'un başkanı Sergio Gamberini bu yenilikçi projenin fikir babası. Bu fikir aklına İtalya'da tatil yaptığı sırada gelmiş. Gamberini şöyle konuşuyor:

"Biraz farklı bir proje yapmak istedim hem de aynı zamanda okyanusun güzelliğini göstermek istedim. Genç insanlar için bir şeyler yapmayı ve yeni hayallere ilham kaynağı olmayı umuyorum."

Birçok deneyin sonucunda, şirketin şu an su altındaki alanında bir biyosferi ve içinde büyüyen bitkileri var.

Nemo's Garden'ı livestream'den izleyebilir ve kürelerdeki gerçek zamanlı oksijen ve karbondioksit seviyelerini görebilirsiniz.
www.iflscience.com 

Wednesday, 8 July 2015

'Yerli otomobilde 4 prototip olacak'

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık yaptığı açıklamada, yerli otomobilde Ağustos sonuna kadar dört tane prototip olacak elimizde.
08 Temmuz 2015 Çarşamba 23:03/http://www.trthaber.com/
Yerli otomobilde 4 prototip olacak
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, tekrar seçime gidilmeden yeni hükümetin kurulmasını temenni ettiğini belirterek, "Milli irade tecelli etmiş. 'Ben beğenmiyorum, oynamıyorum, yerimi beğenmedim' deme şansımız yok. Mesajı her partinin kendisi açısından çok iyi alması ve ona göre hükümet oluşumunu bir an önce gerçekleştirmesi gerekiyor" dedi.

Işık, NTV'de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bugün açıklanan sanayi üretim endeksi verilerini değerlendiren Işık, ortaya çıkan tablonun geleceğe dair olumlu izlenimler verdiğini söyledi.

Söz konusu verinin genelde yıllık bazda değerlendirildiğini, çünkü yıllık mukayesenin daha doğru olduğunu dile getiren Işık, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminin, Mayıs'ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 artığını ifade etti. Bölgedeki konjonktür dikkate alındığında, bunun iyi bir rakam olduğunu vurgulayan Işık, şunları kaydetti:

"Beklentilerin üzerinde bir rakam, ben olumlu buluyorum. Türkiye'nin büyümeye devam ettiğini, sanayisinde çarkların tıkır tıkır işlediğini gösteriyor. Şu anda dünya avronun dolara karşı değer kaybetmesinden dolayı ciddi bir zorluk yaşıyor. Bu, bölgemizdeki çatışmaların da getirdiği zorluklarla birleşince ihracatta değer bazında azalma var ama bu durum, çok şükür sanayide miktar bazında azalmayı işaret etmiyor. İhracatı değer bazında değerlendiriyoruz, işte şu kadar dolar ya da avro gibi ama üretimi miktar bazında değerlendiriyoruz. Sanayi üretiminin miktar bazında artıyor olması aslında Türkiye'de hem iç tüketimin hem de ihracatın artmaya devam ettiğini gösteriyor. Yani üretimin devam ettiğini, çarkların döndüğünü gösteriyor. Otomotiv grevleri rakamlara bir miktar yansıdı. Olmasa daha yüksek bir oranı görebilirdik."

"Yunanistan'ın sıkıntılarını gidermesini isteriz"

Yunanistan'daki gelişmelerin sorulması üzerine de Işık, Türkiye'nin arzusunun, Yunanistan'ın iyileşmesi olduğunu söyledi.

Bakan Işık, Yunanistan'ın kötü durumda olmasının Türkiye için de iyi olmayacağını belirterek, "Yunanistan iyi olursa Türkiye rahat eder. Komşu halkın, içinde bulunduğu kötü durumdan çıkması arzumuzdur. Türkiye imkanları ölçüsünde gereken her türlü desteği verir. Bu sadece para olarak değil, ticari olabilir" dedi.

"Temennim tekrar seçime gitmeden yeni hükümetin kurulması"

Siyasi gündemi de değerlendiren Işık, hükümet kurma çalışmalarına ilişkin gecikme iddialarına katılmadığını dile getirdi.

Anayasada her şeyin yazılı olduğunun altını çizen Işık, şöyle konuştu:

"Süreç, Meclis başkanlık divanından sonra başlıyor. Kaldı ki partilerin kendi aralarında görüşmeye başlaması için Sayın Cumhurbaşkanı'nın görev vermesi de beklenmez. 4 parti kendi aralarında görüşebilir, konuşabilir. İlla resmi görevlendirme yapılmasını beklemek gerekli değil. Başkanlık divanının oluşması, yeni hükümet için resmi süreci başlatıyor. Temennim tekrar seçime gitmeden yeni hükümetin kurulması. Dünyanın içinden geçtiği ekonomik konjonktür ve bölgemizdeki siyasi olaylar yeni bir seçim için riskler barındırıyor ama bu şu demek değil, 'seçime girersek Türkiye yanar, biter' gibi bir anlayışımız da yok. Birinci önceliğimiz, oluşan tabloya göre bir hükümetin çıkması, bunu denemek, zorlamak zorundayız.

Burada bir hükümetin çıkması için her parti kendi üzerine düşeni yapmak durumunda. Milli irade tecelli etmiş. 'Ben beğenmiyorum, oynamıyorum, yerimi beğenmedim' deme şansımız yok. Mesajı her partinin kendisi açısından çok iyi alması ve ona göre hükümet oluşumunu bir an önce gerçekleştirmesi gerekiyor. Demokrasiye, milli iradeye olan inanç bunu gerektiriyor. Türkiye'nin şu anda seçimi konuşması bence doğru değil. AK Parti'siz bir koalisyon mümkün değil, AK Parti'nin kuracağı koalisyonda kimin ağırlık kazanacağı da son dakikaya kadar netleşmez. Sebebi de partilerin önceliklerini, kırmızı çizgilerini masaya koyması; ama 7 Haziran kırmızı çizgileri ortadan kaldırdı, uzlaşı mesajı verdi."

 "(Yerli otomobil) Ağustos sonunda elimizde dört tane prototip olacak"

Bakan Fikri Işık, yerli otomobil çalışmalarının sorulması üzerine de Mayıs ayında birinci faz çalışmalarının bittiğini açıkladıklarını hatırlattı. En kritik fazın da bu olduğunu belirten Işık, söz konusu ayda Türkiye'de bir otomobilin üretilmesiyle ilgili atılması gereken en önemli adımı attıklarını bildirdi.

Konuya ilişkin TÜBİTAK'ın öncülüğündeki çalışmaların belirli bir aşamaya geldiğini ve şu anda ikinci fazda olunduğunu anlatan Işık, şöyle devam etti:

"İkinci faz, Ağustos sonuna kadar dört tane prototip otomobilin üretilmiş olması. Burada esas olan menzili uzatılmış elektrikli araç olmak üzere, sadece elektrikli aracın da alternatif olarak içten yanmalı motora sahip aracın da test edileceği her türlü iklim ve mevsim koşulunda test edileceği bir noktaya doğru geliyoruz. Ağustos sonunda, inşallah bir aksilik olmazsa şu anda normal takvim işliyor, bir problem yok, dört tane prototip olacak elimizde. 2016 yılında da 30-40 arası bir filo üretmeyi hedefliyoruz. O filoyla da her türlü arazi koşulunda, her türlü mevsim ve iklim koşulunda çok zorlu testleri yapmayı hedefliyoruz ama daha önce ilk başta ortaya koyduğumuz hedef doğrultusunda, yani 2020'den önce bir yerli Türk markasının Türkiye ve dünya yollarına çıkmasıyla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Şu ana kadar bizim oluşturduğumuz takvimde bir aksama, bir gecikme yok. İnşallah Türkiye bu noktada ben de varım diyecek."

"Kodlama dersi için Milli Eğitim Bakanlığı'na resmen başvurduk"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık'a, daha önce açıkladığı, milli eğitim müfredatına kodlama dersi konulması önerisi de soruldu. Yazılımın ilk aşamasının kodlama olduğuna işaret eden Işık, öğrencinin kod yazması, basit programlardan başlamasının önemine işaret etti.

Bunun küçük yaşlarda başlaması gerektiğini belirten Işık, "Yurt dışı seyahatlerde dünya örneklerine baktık. Milli Eğitim Bakanlığı'na, bunun müfredata girmesi talebimizi resmen ilettik. Bakanlık olumlu bakıyor. İlk ve orta okullarda seçmeli olması, yeteneği olanların bu dersi alması, kişisel altyapının hazırlanması ve liselerde zorunlu olmasını istiyoruz" dedi.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts