Wednesday, 12 August 2015

“Terörle Mücadele, Demokrasinin ve Hukukun En Başta Gelen Şartıdır”



“Terörle Mücadele, Demokrasinin ve Hukukun En Başta Gelen Şartıdır”

11.08.2015


“Terörle Mücadele, Demokrasinin ve Hukukun En Başta Gelen Şartıdır”
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e Devlet Şeref Madalyası verilmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen tevcih töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendileri sırça köşklerinde keyif sürerken, bu milletin masum evlatlarının kanı üzerinden demagoji yapanlar sadece korkak değil, aynı zamanda alçaktır” dedi.
Play
Current Time0:00
/
Duration Time0:00
Loaded: 0%
Progress: 0%
00:00
Fullscreen
00:00
Mute
TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Bakanlar ve kuvvet komutanlarının yanı sıra çok sayıda davetlinin da hazır bulunduğu törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Devletimizin bekası, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzuru, birlik ve beraberliği için gösterdiği üstün başarılar’ sebebiyle Org. Necdet Özel’e, Devlet Şeref Madalyası takdim etmek üzere bir arada bulunduklarını hatırlatarak, “Kendisini, bugüne kadar gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar sebebiyle; şahsım, milletim ve devletimiz adına bir kez daha tebrik ediyorum” dedi.
“KENDİSİYLE GERÇEKTEN UYUMLU VE VERİMLİ ÇALIŞMA İMKÂNI BULDUK”
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde yürüttüğü görevini, son 4 yıldır Genelkurmay Başkanı olarak sürdüren Org. Necdet Özel ile başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde yakın mesai içinde olduklarını ve son derece kritik gelişmeleri birlikte yaşadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendisiyle gerçekten uyumlu ve verimli çalışma imkânı bulduğumu özellikle belirtmek istiyorum. Sayın Özel’e, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, Anayasa ve hukuk devleti sınırları içinde görevini yürütmesi hususunda gösterdiği hassasiyet için ayrıca teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her türlü kısır tartışma ve haksız ithamdan uzak bir şekilde görevini yürütebilmesine önem verdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde yaşanan hadiselerin, ülkemizin güçlü bir orduya olan ihtiyacı olduğunu bir kez daha gösterdiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Geçtiğimiz 12 yılda, savunma sanayimizi geliştirmek için sarf ettiğimiz çabaların ve bu konudaki samimi hassasiyetimizin en büyük şahidi, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızın morallerini bozmaya yönelik girişimler karşısında, Genelkurmay Başkanımızın gösterdiği duyarlılığı da yakından biliyorum. Türkiye’ye ve milletimize yönelik saldırılar çok farklı kaynaklardan ve çok farklı biçimler altında gelebiliyor. Bunların bir kısmı en başından tespit edilebiliyorken, bir kısmını ancak daha sonra fark etmek mümkün olabiliyor.”
PARALEL DEVLET YAPILANMASI İLE MÜCADELE
Paralel Devlet Yapılanması’nın bu saldırıların son örneği olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu örgütle mücadele konusunda ortaya koydukları kararlı tutumu milletin gayet iyi bildiğini ifade etti ve şöyle dedi: “Paralel Devlet Yapılanmasının Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içinde yol açtığı sıkıntıların çözümü için de, Genelkurmay Başkanımızla işbirliği içinde olduk. İnşallah Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm unsurlarıyla, tüm personeliyle görevini en iyi şekilde yerine getirebilmesi konusundaki çalışmalarımızı, yeni Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımızla da sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanlığı ile birlikte taşıdığı diğer bir şerefli unvan olan başkomutanlık görevini de layıkıyla yerine getirmenin çabası içinde olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem cumhurun, hem Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Başkanlığı gibi iki önemli görevi yürütme şerefini şahsıma bahşettiği için Rabbime hamd ediyorum” şeklinde konuştu.
“TERÖRÜN AMACINI, HEDEFLERİNİ, OLUŞTURMAK İSTEDİĞİ KORKU İKLİMİNİ GAYET İYİ BİLİYORUZ”
Türkiye’nin, 20 Temmuz’da Suruç’ta meydana gelen ve 33 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıdan beri yeni bir terör dalgasına maruz kaldığını ve terör örgütlerinin polislerimizi, askerlerimizi, kurumlarımızı ve sivilleri hedef alan saldırılar düzenlediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırılarda şehit olanlara ve hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlarına sabır ve başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şu açıklamalarda bulundu: “Terörün amacını, hedeflerini, oluşturmak istediği korku iklimini gayet iyi biliyoruz. Türkiye’yi çekmek istedikleri tuzağın farkındayız ve biz bu tuzağa asla düşmeyeceğiz. Suriye’deki ateşi, Irak’taki istikrarsızlığı ülkemize taşımak isteyenlere geçit vermedik, vermeyeceğiz. Teröre rağmen, terörün tahriklerine, terör destekçilerinin provokatif açıklamalarına rağmen terör karşısındaki dirayetli duruşumuzu koruduk, koruyoruz. Ülke sınırlarımız içinde ve dışında gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda terör örgütünün çok ciddi kayıplar yaşadığını biliyoruz. Aynı şekilde güvenliğimiz için tehdit teşkil eden DEAŞ terör örgütünün unsurlarına karşı da etkili operasyonlar gerçekleştirdik.”
Terör örgütleri arasında hiçbir fark olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adı, amacı, sembolü, söylemi ne olursa olsun, bizim için terör örgütü terör örgütüdür. Biz hepsiyle de mücadele ediyoruz, etmeyi sürdüreceğiz” dedi ve şunları söyledi: “Bir taraftan terörle ve arkasındaki kirli odaklarla mücadelemizi sürdürüyor, diğer taraftan hukuk devletinden, meşruiyetten, demokrasiden asla taviz vermiyoruz. Terör örgütleri ülkemiz için tehdit olmaktan çıkarılana kadar, devletimize ve milletimize doğrultulan silahlar bırakılıp gömülünceye kadar; burada bir şeyin altını özellikle vurgulamak istiyorum, silahların susması değil, silahların bırakılıp gömülmesi, bunu ısrarla söylüyorum, üzerine beton dökülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz.”
TÜRKİYE’DE YAPILAN REFORMLAR
Türkiye’nin son 12 yılda demokrasi ve kalkınma yolunda rekorların kırıldığı başarılarla dolu müstesna bir dönem olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, atılan adımlar neticesinde Türkiye’nin; demokrasi, insan hakları, sivil siyasetin güçlenmesi, özgürlüklerin genişletilmesi noktasında sessiz bir devrim yaşadığını, Batı’nın ve tüm dünyanın bu böyle isimlendirdiğini belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: “Elde ettiğimiz başarılar milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanırken, bu durumun birilerini de ciddi olarak rahatsız ettiğini biliyoruz. Kuşkusuz Türkiye’nin büyümesinden, gelişmesinden, huzur ve güven ortamına kavuşmasından en büyük rahatsızlığı terör örgütü duydu, çünkü Türkiye kazanırken onlar kaybediyordu. Etnik ve dini hassasiyetleri kaşıyarak insanların kanı üzerinden siyaset yapan istismarcılar işte bunu için harekete geçtiler. Varlıklarını ve kazançlarını ülkenin ve milletin kaybetmesi üzerine kurmuş olanlar da terörü fırsata çevirmenin çabası içine girdiler. Geçtiğimiz 1 ayda yaşananlar bu ülkede kimlerin demokrasiden ve özgürlüklerden yana olduğunu, kimlerin de bu kavramları istismar ettiğini bir defa daha gösterdi. Dün hayata geçirdiğimiz demokrasi ve özgürlük hamlelerini sabote etmek için uğraşanların, bugün terör örgütünü aklamak için nasıl ellerinden geleni yaptıklarını ibretle takip ediyoruz. Terör örgütlerinin üstlendiği eylemleri bile devletin, hükümetin, hatta şahsımın üzerine yıkmaya çalışacak kadar izanını, hatta haysiyetini kaybedenler olduğunu görüyoruz.”
“TERÖR ÖRGÜTÜNE ŞİDDETİN ÇÖZÜM OLMADIĞINI SÖYLEYEMEYENLER OPERASYONLARA KARŞI ÇIKIYOR”
Uyurken, sokakta yürürken pazarda eşiyle alış veriş yaparken şehit edilen güvenlik görevlilerimizi görmezden gelerek teröristlere güzellemeler düzenleyenlerin, işlenen suça ortak olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendileri sırça köşklerinde keyif sürerken, bu milletin masum evlatlarının kanı üzerinden demagoji yapanlar sadece korkak değil, aynı zamanda alçaktır. Bakıyorsunuz silahı bırakmayan terör örgütüne bir kere bile şiddettin çözüm yolu olmadığını söylemeye cesaret edemeyenler, bugün operasyonlara karşı çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Çözüm sürecini hiçbir zaman teröre meşruiyet kazandırma, terörü şımartma, teröre alan açma süreci olarak düşünmediklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, demokratik açılım derken düşüncelerimiz sadece temel hak ve özgürlükler, demokrasiydi” dedi ve konuşmasına şöyle devam etti: “Biz, milli birlik ve kardeşlik projesi derken milletçe bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım diye bunları söyledik ve çözüm süreciyle de bu süreci taçlandıralım dedik. Ama bunlar ne yazık ki çözüm sürecini filan anlamadılar, anlamak istemediler. Öyleyse şu anda bu buzdolabındadır, çünkü açılanlar açıkça ortadadır. Bu süreci silahın vesayetinden kurtularak, sorunları siyasetin meşru araçları yoluyla çözmek isteyenlere fırsat tanıma vesilesi olarak gördük. Maalesef hem terör örgütü, hem de onun siyasi uzantısı olan parti bu imkânı değerlendiremedi. Hiçbir devlet toprakları üzerinde kendi meşru otoritesi dışında paralel yapıların oluşmasına, bunların vatandaşlarına musallat olmasına izin veremez. Türkiye’yi demokrasi ve özgürlükler penceresinden eleştirenler bu yapılanların hiçbir Batı ülkesinde örneğini bize gösteremez. Terörle mücadele demokrasinin ve hukukun en başta gelen şartıdır, çünkü terörün olduğu yerde bu kavramların esamisi okunmaz. Biz, Türkiye’nin demokrasi ve ekonomi başta olmak üzere hayatın tüm alanlarında 12 yıldır devam eden değişim sürecini devam ettirmekte kararlıyız. 2023 hedeflerimiz bu değişim irademizin sembolüdür. Terör bu hedeflere ulaşmamızın önündeki en büyük engeldir. Diğer engelleri nasıl aştıysak terörün üstesinden de hep birlikte geleceğiz.”
ORG. ÖZEL: “ANLAMI VE DERİNLİĞİ ÇOK YÜKSEK OLAN BU MADALYAYI ÖMRÜM BOYUNCA ŞEREFLE TAŞIYACAĞIM”
Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni komuta kademesine önemli görev düştüğünü, Org. Necdet Özel döneminde etkili şekilde kullandıkları iş birliği zeminini önümüzdeki dönemde de güçlü bir şekilde devam ettireceklerine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Org. Özel’e Türkiye’ye ve Türk milletine yaptığı hizmetler için teşekkür etti ve tevdi edilen Devlet Hizmet Madalyası’nı bu ülkenin ve milletin kendisine şükran ifadesinin ve kadirşinaslığının bir sembolü olarak gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından, Genel Kurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in görev ve hizmetlerini anlatan kısa bir belgesel filmin gösterimi yapıldı. Gösterimden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, davetlilerin huzurunda Org. Necdet Özel’e devlet şeref madalyasını takdim etti.
Gelen Kurmay Başkanı Org. Necdet Özel de bir konuşma yaptı. Konuşmasında Org. Özel, devletin en üst düzeyde taltifini ifade eden devlet şeref madalyasına layık görülmüş olmasının kendisi ve ailesi için büyük bir iftihar vesilesi olduğunu belirterek, “Anlamı ve derinliği çok yüksek olan bu madalyayı ömrüm boyunca gururla ve şerefle taşıyacağım” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genel Kurmay Başkanı Org. Necdet Özel ve davetliler, törenden sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Org. Özel’in onuruna verilen resepsiyona katıldı.

Tuesday, 11 August 2015

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Olur?



Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Olur?



anlasmalibosanma 450
Anlaşmalı boşanma davası Türk Medeni Kanunu' nun 166. maddesinin 3. fıkrasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasının bir türü olarak düzenlenmiştir.
Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için Türk Medeni Kanunu' nda belirtilmiş olan şartların varlığı aranmaktadır. Bu şartlar;
• Anlaşmalı boşanma istemiyle dava açılabilmesi için tarafların evlilikleri en az 1 yıl sürmüş olmalıdır.
• Anlaşmalı boşanmak isteyen taraflar evlilik birliğini sona erdirmek için her konuda mutabık kalmalıdır. Diğer bir deyişle, taraflar mal paylaşımı ve çocuğun velayeti hususları konusunda ortak karara varmış olmalıdır. Ortak karara bağlanmış olan hususların açık bir biçimde protokole bağlanmış olmasının mahkeme nezdinde fayda sağlayacağı unutulmamalıdır.
• Anlaşmalı boşanma davası taraflarının duruşma gününde mahkeme huzurunda hazır bulunması şarttır. Zira hâkim protokolde mutabık kalan tarafların iradelerini duruşma esnasında da beyan etmelerini isteyecektir. Taraflardan birinin dahi duruşma gün ve saatinde mahkemede hazır bulunmaması durumunda anlaşmalı boşanma davası karara bağlanamayacaktır.
• Anlaşmalı olarak boşanmak isteyen tarafların mutabık kaldığı hususları mahkemeye iletmesi bazı durumlarda yeterli olmayabilir. Çocuğun velayetinin söz konusu olduğu hususlarda hâkim, tarafların ve çocuğun menfaatini göz önüne alarak protokol üzerinde gerekli gördüğü hususları değiştirebilir. Bu değişikliklerin taraflarca kabulü halinde boşanmaya hükmolunur.
Yukarıda belirtilmiş olan şartların tamamının varlığı halinde tarafların anlaşmalı boşanma istemlerinin kabulü gerekmektedir. Bu nedenle hâkim başkaca bir delil aramaksızın evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile tarafların boşanmalarına karar verir.
Anlaşmalı boşanma davasında süre
Anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına kıyasla daha kısa sürede sonuçlanır. Tarafların usuli işlemler bakımından hazır olmaları durumunda anlaşmalı boşanma davası tek celsede karara bağlanacaktır.
Uygulamada genellikle dava açıldıktan sonra mahkemenin iş yoğunluğuna göre 1-2 ay sonrasına duruşma günü verilmektedir. Davanın bir avukat vasıtasıyla açılması ve takip edilmesi halinde mahkemenin iş yüküne göre 1-2 haftada sonuçlanması da mümkün olabilmektedir.
Anlaşmalı boşanma davasında boşanma kararının kesinleşmesi 
Tarafların boşanmalarına mahkemece hükmolunduktan sonra gerekçeli kararın mahkemece yazılarak taraflara tebliği ile birlikte 15 günlük temyiz süreci başlayacaktır. Bu sürenin başlangıcında tarafların karşılıklı olarak temyiz hakkından feragat etmesi kararın kesinleşme sürecini hızlandıracaktır.
Anlaşmalı boşanma davasında boşanma kararının nüfus kütüklerine işlenmesi 
Kesinleşen boşanma kararı, mahkeme kalemince kararı vermiş olan mahkemenin bulunduğu yer nüfus müdürlüğüne gönderilir ve tarafların nüfus kütüklerine işletilir. Böylelikle taraflar yeni nüfus cüzdanlarını alabilecektir.
Anlaşmalı boşanma davasında görevli ve yetkili mahkeme
Boşanma davalarına bakmakla görevli olan mahkeme ''Aile Mahkemesi'' dir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yargı çevresinde dava ''Asliye Hukuk Mahkemeleri'' nde ''Aile Mahkemesi'' sıfatıyla görülecektir.
Anlaşmalı boşanma davasında yetki kesin yetki niteliğinde değildir. Zira anlaşmalı boşanma davasında tarafların iradesi her anlamda ortak ve aynı doğrultuda olduğundan ve yetki itirazın bulunulması davanın mahiyeti ile örtüşmeyeceğinden kanaatimizce her yerde açılabilir.
Av. Tuğsan YILMAZ/http://kadin.mynet.com

ALT GENÇLER, YILDIZLAR, MİNİKLER BAY-BAYAN MUAYTHAİ UYUŞTURUCUYU BIRAK SPORLA HAYATINDA FARK YARAT KUPASI MÜSABAKA TALİMATI YAYINLANDI

 ALT GENÇLER, YILDIZLAR, MİNİKLER BAY-BAYAN MUAYTHAİ UYUŞTURUCUYU BIRAK SPORLA HAYATINDA FARK YARAT KUPASI  MÜSABAKA TALİMATI YAYINLANDI

Muaythai İl Temsilciliğinin 2015 yılı faaliyet programında yer alan Alt Gençler, Yıldızlar, Minikler Bay ve Bayan Muaythai Uyuşturucuyu Bırak Sporla Hayatında Fark Yarat Kupası 14-16 Ağustos 2015 tarihleri arasında 19 Mayıs Spor Kompleksi Şefik Tetik Boks Spor Salonunda aşağıda belirtilen talimat doğrultusunda yapılacak. Konuya ilişkin bir basın açıklaması yapan Muaythai Ankara  İl Spor Temsilcisi Hakan Yıldız; " Müsabakaların ve sporun temel amacının insan ların ve özellikle gençlerin zararlı madde alışkanlığından kuratmkak ve uzaktutmak tır. İnşallah gençlerimiz bu uyuşturucu belasından hem kurtarmayı hem de uzak tutmayı başaracağız. Şimdiden tüm emeği geçenlere teşekkür eder,tüm sporculara ve antrenörlere hakemlerimize ve salon görevlilerimiz başarılar dilerim" ifadelerini kullandı.



ALT GENÇLER, YILDIZLAR, MİNİKLER BAY-BAYAN MUAYTHAİ
UYUŞTURUCUYU BIRAK SPORLA HAYATINDA FARK YARAT
KUPASI
MÜSABAKA TALİMATI

24 /07 /2015
Muaythai İl Temsilciliğinin 2015 yılı faaliyet programında yer alan Alt Gençler, Yıldızlar, Minikler Bay ve Bayan Muaythai Uyuşturucuyu Bırak Sporla Hayatında Fark Yarat Kupası 14-16 Ağustos 2015 tarihleri arasında 19 Mayıs Spor Kompleksi Şefik Tetik Boks Spor Salonunda aşağıda belirtilen talimat doğrultusunda yapılacaktır.

Hakan Yıldız
Muaythai İl Spor Temsilcisi
MÜSABAKANIN ADI: Alt Gençler, Yıldızlar, Minikler Bay-Bayan Muaythai
Uyuşturucuyu Bırak Sporla Hayatında Fark Yarat Kupası
MÜSABAKA YERİ: 19 Mayıs Spor Kompleksi Şefik Tetik Boks Spor Salonu
MÜSABAKA TARİHİ: 14 – 16 Ağustos 2015
1. Gün: 14 Ağustos 2015 Saat: 09:00 – 13:00 arası Genel Tartı
TARTI GÜNLERİ: 2. Gün: 15 Ağustos 2015 Saat: 09:00 – 10:00 arası Günlük Tartı
TARTI SAATLERİ 3. Gün: 16 Ağustos 2015 Saat: 09:00 – 10:00 arası Günlük Tartı
1. Gün: 14 Ağustos 2015 Saat: 18:00 – 20:00 arası
MÜSABAKA GÜNLERİ: 2. Gün: 15 Ağustos 2015 Saat: 10:30 – 20:00 arası
MÜSABAKA SAATLERİ 3. Gün: 16 Ağustos 2015 Saat: 10:30 – 20:00 arası
TEKNİK TOPLANTI: 14 Ağustos 2015 Saat: 14:00 – 15:00 arası
KURA ve EŞLEŞMELER: 14 Ağustos 2015 Saat: 15:00 – 16:00 arası
1. Gün: 14 Ağustos 2015 Saat: 16:00 – 17:30 arası Müsabaka Hakem Semineri
HAKEM SEMİNERİ: 2. Gün: 15 Ağustos 2015 Saat: 10:00 – 10:30 arası Toplantı
HAKEM TOPLANTISI 3. Gün: 16 Ağustos 2015 Saat: 10:00 – 10:30 arası Toplantı
MÜSABAKA
İTİRAZ KURULU: Hakan YILDIZ, Fazlı KONDUOĞLU,Osman BİLGİLİ, Lokman ERKAFA

AÇILIŞ SEREMONİ: Şampiyonanın açılış seremonisi 15 Ağustos 2015 Saat: 14:00
SIKLET YAŞ VE KATEGORİLER:
ALT GENÇ ERKEKLER: 14-15 YAŞ (31.05.1999 - 31.05.2001) arasında doğanlar (EN AZ 6.KHAN)
39-42-45-48-51-54-57-60-63,5-67-71-75 (Üstü Katılmayacaktır)
ALT GENÇ BAYANLAR: 14-15 Yaş (31.05.1999 - 31.05.2001) arasında doğanlar (6. Khan)
42-45-48-51-54-57-60 (Üstü Katılmayacaktır)
YILDIZLAR 12-14 YAŞ (2003-2002 ve 31.05. 2001 tarihinden sonra doğanlar (EN AZ 2.KHAN)
ERKEK: 34-36-38-40-42-45-48-51-54-57-60-63,5-67 +67 Kg. (75 kg Üstü Katılmayacaktır)
BAYAN: 34-36-38-40-42-45-48-51-54-57-60 +60 (70 kg Üstü Katılmayacaktır)
MİNİKLER 10-11 YAŞ (2004-2005 Doğumlular) (EN AZ 2.KHAN)
ERKEK: 30-32-34-36-38-40-42-45-48-51-54 +54 (Not: 60 kg. üstü Sporcu Katılamayacaktır.)
BAYAN: 30-32-34-36-38-40-42-45-48-51 +51 (Not:60Kg. üstü Sporcu Katılamayacaktır.)
Bir kategoride en az 3 sporcu olmalıdır eğer yoksa kategoriler alttan sadece bir (1) sıklet üste birleştirilecektir.

A – Alt Gençler Bay ve Bayan Kategorisi: 1 Dakika 30 saniye (90 Saniye), 3 Raund , ( 1 ) dakika dinlenme İFMA uluslararası kural geçerlidir. Kafaya tekme ve yumruklar uygulanır, diz ve dirsekler vücuda uygulanabilir. Ancak kafaya diz ve dirsek vurmak kesinlikle yasaktır.
B - Yıldızlar Erkek ve Bayanlar: 1 dakikadan 3 raunt ve rauntlar arasında l’ er dakikalık dinlenme araları vardır. Bu müsabakalarda kafaya el ile yumruk ve dirsek vuruşlar yasaktır. Tekme ile kafa dâhil tüm vuruşlar yapılabilir. Ancak; diz ile kafayı çekerek vurma, enseye sporcunun arkası dönükken sırt kısmına vurmak yasaktır.
C – Minikler kategorisi erkek ve bayanlar: 1 dakikadan 2 raunt ve 1 dakika dinlenme arası vardır. Minikler müsabakasında vuruşlar yarı kontak şeklinde sarsıcı ve nakavta yönelik yapılamaz. Bu müsabakalarda kafaya tüm vuruşlar yasaktır. Kafa haricinde light (layt) vuruşla müsabakayı bırakan sporcu mağlup olur.
D – Wai-Kru yarışmaları: Yarışmacılar 2 kişi olarak ringte dans ve kareografilerini yapacaklardır. Yarışmada 5 yan bir orta hakemler yapılır. Galip olan taraf hakem karar çoğunluğu ile verilir.
E – Günlük sporcu tartılarında kilo toleransı olmayacaktır. 14 Ağustos 2015 tarihinde tüm sporcuların tartıları ve doktor kontrolleri olacaktır. Diğer günler ise müsabakaya çıkacak sporcuların tartı ve doktor kontrolleri yapılacaktır.
ŞAMPİYONAYA KATILACAK HAKEM, ANTRENÖR VE SPORCULARIN KILIK KIYAFETLERİ:
Müsabakada görev alan antrenörler, yardımcı antrenörler 2015 yılı vizeli olmalıdır. Ring köşelerinde antrenöre yardım edecek kişilerin en az 11. khan yardımcı antrenör derecesine sahip yine 2015 vizeli olmalıdır, antrenörler ve yardımcıların ring köşelerine sadece eşofman ile çıkacaklardır maç esnasında kendilerine tahsis edilen sandalye oturacaklardır. Antrenör ve yardımcılarının sporcuların köşelerine çıkabilmek için kartları ibraz etmeli ve yakalarında takılı olarak görev yapacaklardır, vizeli olamayanlara görev verilmeyecek ve ringin yanına yaklaştırılmayacaktır.

Antrenörler ve yardımcıları; sporcuları ringte müsabaka yaparken ayağa kalkmaları, sporcuya bağırmaları, hakem veya yöneticilerle konuşmaları, müsabaka esnasında itiraz etmeleri yasaktır, talimata uymayan kişiler, Müsabaka ahengini bozan spora ve sporcuya kötü örnek sergileyen kişiler tavizsiz tedbirli ceza kuruluna sevk edilecektir. Tedbirli ceza kuruluna sevk edilenlere müsabaka boyunca görev yaptırılamaz.
Sporcular; müsabakalarda sarı renkli şort ve tişört ile belirlenen koruyucu eldivenler ile müsabakaya çıkacaklardır. Müsabakalara katılan tüm idareci, antrenör ve sporcular, belirlenen kılık-kıyafet talimatları esaslarına uyacaklardır, aksi davranışta bulunanlar hakkında gereken yasal işlem yapılacaktır.
Hakemler; 2015 yılı vizeli olacak olup, Federasyonumuzun talimatları gereğince siyah pantolon, beyaz gömlekle görev yapacaklardır, (Uluslar arası dereceye sahip hakemler mavi gömlek, siyah Pantolonla) Merkez Hakem Üst Kurulu ile Amatör Muaythai Hakem Kurulu üyeleri haricindeki hakemler papyon takılı görev yapacaklardır, Merkez Hakem Üst Kurulu ile Amatör Muaythai Hakem Kurulu üyeleri kumaş pantolon ceket ve kravat ile görev yapar, federasyonun bilgisi dışında kıyafetlerin üzerinde logo gibi reklamlar içeren semboller olmayacaktır. Hakemler derecesini belirten Federasyonun kendilerine verdiği kokartı takacaklardır.
İTİRAZLAR:
İtiraz, maçın bitiminden en fazla 30 dakika içinde sadece 2015 ulusal vizeli belgeli antrenör tarafından imzalı dilekçesi ile yapılabilir. Sözlü yapılan itirazlar ile hakemleri, yöneticilere zan altında bırakacak davranışlarla müsabakaların ahengini bozacak gereksiz itirazlar görüldüğünde derhal Disiplin ve Ceza kuruluna sevk edilebilecektir.
Müsabakalara yapılacak her türlü itirazları İl Hakem Kurulu Üyeleri tarafından talimatta belirtilmiş üç (3) hakem ve İl Temsilcisi ile değerlendirilecektir. Müsabakaları alt gençler, yıldızlar, minikler bay ve bayan kategorilerinde üç (3) raunt üzerinden yapılacaktır. İtiraz müsabakası o günün sonunda yapılacaktır.
ŞAMPİYONAYA KATILIM İZİN İŞLEMLERİ:
Müsabakalara katılan idareci, hakem, antrenör ve sporcuların izin işlemleri Ankara Gençlik Hizmetleri ve Spor İl müdürlüğünce yapılacaktır.
KATILIM ŞARTLARI:
Müsabakalara 2015 yılı vizeli lisanslı ve müsabakaya katılacak olan sporcular, koki, dişlik, sarı renk Muaythai şortu ve atleti, dirseklik ve ayak baldırlık malzemelerini kendileri temin edeceklerdir.
Yarışmaya katılan tüm yarışmacılar yarışma öncesi Komple Sağlık kontrolü olduğuna dair rapor getirmelidir.
Müsabakalara katılacak olan kulüpler,Talimatta yer alan üst yazı örneği ile Müsabakaya katılım listesini İl Hakem Kuruluna teslim etmeleri gerekmektedir.
Kask, Eldiven ve Sevikardları Ankara İl Temsilciliği tarafından temin edilecektir. Dereceye giren sporculara (1, 2, 3, 3) madalya ve (1, 2, 3, 3) kupa verilecektir.

Yukarıda hazırlanan Müsabaka Talimatında yer alan Sıklet, Yaş ve Kategoriler Muaythai Federasyonu Başkanlığımız Resmi Web Sitesinden alınmış olup, müsabaka gününe kadar Başkanlığımız tarafından varsa yapılacak/yapılan/yapılmış herhangi bir değişiklik olması durumunda Muaythai İl Spor Temsilcisine bilgi alınacaktır.
Talimatta yer almayan her türlü konularda Ankara Muaythai İl Spor Temsilciliği yetkilidir.

İLETİŞİM: Ankara Muaythai İl Spor Temsilcisi Hakan YILDIZ – 0543 635 20 07
MUAYTHAİ İL SPOR TEMSİLCİLİĞİ
ANKARA
Muaythai İl Spor Temsilciliğinin 2015 yılı faaliyet programında yer alan ve 14-16 Ağustos 2015 tarihleri arasında 19 Mayıs Şefik Tetik Boks Spor Salonunda yapılacak olan “Alt Gençler, Yıldızlar, Minikler Bay ve Bayan Muaythai Uyuşturucuyu Bırak Sporla Hayatında Fark Yarat Kupası “ na kulübümüzden ……. sporcu ile katılacak olup, sporculardan oluşan müsabaka katılım listesi ek’te belirtilmiştir.
Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Adı Soyadı
İmza
Kulüp Kaşesi
Tel:
Faks:
e-posta:
web:
Adres:

Thursday, 6 August 2015

Ak Parti Giderse Türkiye Kaybeder




Ergün Diler
Takvim
Oyun bitti Amerika ile olan anlaşma hem bizde hem de dünya basınında en ilgi çekici haber...
Herkes işin rengini öğrenmeye, "Ne olacak?" sorusuna cevap bulmaya çalışıyor...
Ama genelde herkes günlük ve anlık düşünüyor. Son 'kare'den bakarak fotoğrafı anlamaya gayret ediyor. Ama 100 yıllık planların yapıldığı masayı bir saniyede çözmek kolay değil! Defalarca haritanın değişeceğini, değişmek zorunda kalacağını yazdım. Sınırların değişmesi hemen olacak işler değildi. Ama gideceği son durak belliydi. İşaretler fazlasıyla vardı. Sadece görmek isteyenler görüyordu. Neyse... Adım adım gidelim...
Başkan Kennedy (Bill Clinton'ın genelkurmay başkanının çok önce bize fısıldadığı gibi) "Ben bir Alman'ım!" diyerek sonunu hazırladı. ABD derin devleti dünyayı RUSYA ile parsellemek istiyordu. Kennedy bunu değiştirmek istedi. Uyarılara aldırmadı. GİTTİ! Devlet operasyonu olduğu için de kimse konuşmadı, konuşamadı.
Amerika dengeyi RUSYA ile kurduğu için son oyunda Putin'e büyük destek verdi. Rusya talan edilmişken petrol fiyatlarını uçurdu, Kremlin paraya doydu. Putin de operasyonlarla ROTHSCHILD ve SOROS gibi FAİZ BARONLARINI kovdu.
Sonra ABD, tarihinde ilk kez SİYAHİ bir BAŞKAN seçti. Kimse ihtimal vermiyordu. Ama ismi hem HÜSEYİN'di hem de "gizli MÜSLÜMAN" iddiaları hiç eksik olmuyordu. Kennedy'yi ortadan kaldıran ABD derin devleti belli ki AFRİKA'YI ALMAK istiyordu...
Obama bu nedenle gelmişti. Çin'in SOMALİ'den sızmaya çalıştığı Afrika'da durdurulması gerekiyordu.
Ama bunu HIRİSTİYAN kimliğiyle yapamazlardı. Çok önemli bir yardımcıya ihtiyaçları vardı.
Bu da Türkiye ve Erdoğan'dı...
Erdoğan BAŞBAKAN olur olmaz KÜRTLER'i kucakladı. Laiklikten vazgeçmeden rejimi dinle barıştırdı. Ve böylece büyüme için gerekli alan meydana geldi.
Zıplama için gerekli olan her şey tamamdı. Kürtler'e kucak açılırken öncesinde Amerika, ÖCALAN'ı KENYA'da tutup yani Afrika'nın göbeğinden alıp bize verdi. Eğer Washington, PKK ile ilgili hesabı olsaydı liderini verir miydi?
Vermezdi! Bize "Alın bölgeyi siz yönetin.
Bizim başka işlerimiz var" diyordu.
Ama biz her şeye "HAÇLILAR" ve "KÖTÜLER" diye bakıyorduk.
Türkiye ister istemez büyüyecek ve ÇİN ile ittifak halindeki Avrupa'nın MÜSLÜMAN TOPRAKLARINA girmesini engelleyecekti. Bunu da siyasi ve ekonomik olarak yapacaktı.
Yıllar önce Öcalan'ı veren ABD geçtiğimiz hafta da KANDİL'i verdi.
Anlamasalar da öncesinde malum yapıyı teslim etti. (Söyledim ama nedense duymak istemediler! Yazık!) Bize bırakılan yerlere bizzat Erdoğan ve devlet gidiyordu. Aracıya gerek yoktu.
Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar her yerde TÜRK BAYRAĞI vardı.
Bu bir paylaşım mücadelesiydi ve bunu ısrarla anlamak istemiyorlardı.
Sonra DAVOS oldu. Olması gereken hayata geçti. Türkiye, İSRAİL'i dışladı ve haşladı. İsrail güçlü falan değildi. İngiltere ve ABD'nin aracı olarak kullandığı bir tetikçiydi. Bunu onlar da bilmiyordu. ARAPLAR'a DÜŞMAN lazımdı, onları getirip koydular. Onlar da rolünü abarttı ve ileri gitti. Erdoğan "DUR" dedi. Aslında bu hem bizim hem İsrail'in işine geliyordu. İsrail kendisine gerçekten DÜŞMAN İRAN ile didişeceğine İslam'ın liderliğini Ankara'nın yapmasını tercih ederdi.
Bölgede BÜYÜYECEK olan Türkiye'nin ARAPLAR'ı da alması için İsrail'e vurması şarttı! Hatırlayın, ABD bize hiç tepki vermediği gibi John Kerry de Tel Aviv'i yıkan sözler etti! Sonra "mikrofon açıktı!" bahanesiyle geçiştirildi.
Filistin de büyük oyunda maalesef ezilmesi gerekenlerdi! Masum Filistinliler İsrail'in gazabıyla inliyor ama dünya izliyordu. Oyun böyleydi!
İsrail'in KÖTÜ ADAM olabilmesi için birilerine zarar vermesi gerekiyordu.
Öyle oldu. Ama Filistin davasının içinden çıkan ve lideri olduğu söylenen ARAFAT ise 1 milyar dolar bırakarak vefat etti. Böyle masum ve çaresiz bir hareketten nasıl 1 milyar dolar servet çıkıyordu! Demek ki herkesin bir rolü vardı! Ama bizler anlamazdık!
ABD ve Rusya, aralarındaki gizli anlaşma gereği, Türkiye'yi yanlarında görmeye mecburdu! Ama içeride hem LAİKÇİLER, hem HOCACILAR hem de ekonomik tetikçiler buna izin vermiyordu! Hepsi BARONLAR tarafından yönetiliyor, bizler de "ÜLKEYİ KURTARIYORLAR" sanıyorduk! Ama tam tersiydi!
Ülkeyi Londra'ya bağlı tutmak için çırpınıyorlardı! Bakın, ABD çok ses etti ama Rusya Ukrayna'dan istediği parçayı aldı. Karşılığında da bir süre sonra Türkiye'ye geçecek olan TARTUS ve LAZKİYE'yi verdi! Hiç konuşan olmadı bunları!
Devletin, sermayenin, muhafazakar yapıların ve HDP'nin içinde BARON çoktu! Kimi yerel, kimi küresel! Aynı şeydi! Şimdilerde Hürriyet, cemaat ve HDP'nin nasıl bir araya geldiğini görenler şaşırıyordu! Ben de onlara şaşırıyorum! Zaten aynı amaca hizmet ediyorlar! Güneydoğu'da yerel BARONLAR, PKK'nın doğmasına yol açtı! Paranın oraya gidemeyişi ve adaletli paylaşılamamasından dolayı sorun büyüdü! İnsanlar evini barkını bırakıp niçin başka bölgelere gitsin yoksa! AĞALAR izin vermedi!
Demirtaş ve yanındaki AĞALAR hepsi ÖCALAN'ın en büyük rakibidir! ABD de bunlara hedef gözüyle bakar! Ama aynı ABD'nin içindeki Kemal Dervişler ve BENENSONLAR ise gelir Demirtaş'ı burada bulur, Aydın Bey de SAZINDAN TÜRKÜLER dinler!
Hiç biri oyunu anlamadı! Hepsi, yani BARONLAR VE ADAMLARI, Türkiye'yi elde tutarak ABD-RUSYA arasındaki oyunu bozacaklarını sandı.
Yenildiler. ABD hazır olunca bir anda hepsini çöpe atıverdi. Plan baştan beri bölgeyi Türkiye'nin yönetmesi üzerineydi. İlk adımın resmi, katı ve sevimsiz ideolojiden çıkmamız için atılması gerekiyordu.
Erdoğan bunu başardı.
Laiktik ama din düşmanı değildik!
Önce ekonomik kaynak bulduk.
Sonra kapsayıcı olması için ideolojiyi esnettik. Mesela askerlere bakın!
Bölgede herkesi kucaklıyordu! Peki önceden böyle miydi? Devlet aklı!
Devam!
Şimdi Esad, daha doğrusu Şİİ olan yönetim, azınlık olarak kenara çekilecek ve kısa bir süre sonra SÜNNİ Türkiye herkesin önünde olacak. Şu an medya bilmiyor ama değişimi gören onlarca kral, şeyh ve prens paralarını Avrupa'ya kaçırıyor! Geleceğin ne olduğunu görüyorlar! Kürtler'i de içine alan Türkiye büyüyecek! Bölgeyi yönetecek. Huzur, kardeşlik ve güven içinde her renkten insan mutlu olarak hayatlarını sürecek!
Bunu bozmak için de AVRUPA'nın özellikle İngilizler'in adamları sahne almak isteyecek!
Kavga bize anlatılmadığı kadar büyük! PKK aslında PKK değil, Erdoğan'a olan düşmanlık aslında Erdoğan'la ilgili değil! Herkesin oyunu bozuldu! HASTA ADAM genç delikanlı olarak geliyor!
Ben sadece biraz önceden söylüyorum...
Askere ve MİT'e neden saldırdılar?
Çünkü 60 yıl onların istediği hedeflere yöneldi! İçeride komünist, İslamcı aradı durdu! Şimdi ise YABANCI arıyor!
Tabii rahatsız olurlar!
Rahatsızlıkları aralıksız devam edecek!
KESİN ve NET!
Gerisi teferruat!
Sadece aynı gemide olduğumuz bazı dostlarımız bunu anlamakta zorlanıyor!
Aynı gemideyiz ama arka kısma doğru koşmakta ısrar ediyorlar!
Faydası yok ki! BÜYÜK BİR ÜLKENİN VATANDAŞI OLMANIN KEYFİNİ ÇIKARIN!
ROTA belli!
Kaptan ne yaptığını biliyor!
MİÇOLARLA takılmayın

TRT ile KABAR arasında iş birliği anlaşması imzalandı



TRT ile Kırgızistan'ın KABAR Milli Haber Ajansı arasında iş birliği anlaşması imzalandı.

TRT ile KABAR arasında iş birliği anlaşması imzalandı
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ile Kırgızistan'ın KABAR Milli Haber Ajansı arasında iş birliği anlaşması imzalandı.
KABAR Haber Ajansı Müdürü Kubanıçbek Taabaldiyev ve TRT Dış Yayınlar Dairesi Başkanı Süleyman Erdal, iki kurum arasında iş birliğe yönelik anlaşmaya imza attı.
İki devlet kurumu arasında yapılan anlaşmaya göre, her iki kurum birbirlerinin haberlerini kaynak göstererek yayınlayacak. Ayrıca, kurum personeli tecrübe paylaşımı fırsatından yararlanabilecek.
Tabaldiyev, imza töreninde yaptığı konuşmada, ikili ilişkilerin önemine vurgu yaparak, "Kırgızistan ve Türkiye halkların geleceği adına haberleşmeyi sağlayan kurumlarımızın, üzerlerine düşen hızlı ve objektif haber sunma görevini yerine getirmeleri gerekiyor" dedi.
(AA)

Wednesday, 5 August 2015

Yiğit Bulut: Yeni bir algı yönetimi başlattılar! İngiliz medyasına dikkat!



Yiğit Bulut, Türkiye'nin PKK'ya ve DAEŞ'e karşı başlattığı operasyonlar üzerine bazı uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye aleyhine yeni bir algı çalışması başlattıklarını söyledi.


Yiğit Bulut: Yeni bir algı yönetimi başlattılar! İngiliz medyasına dikkat!
star.com.tr-Özel
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, TRT Haber'de Hasan Kurtulmuş'un sunduğu Derin Analiz programında, Türkiye'nin PKK'ya ve DAEŞ'e karşı başlattığı operasyonların ardından uluslararası medyada Türkiye aleyhine bir kara propagandanın startının verildiğini söyledi.
Yeni bir algı yönetiminin başladığını ifade eden Bulut, Reuters ve Guardian gibi yayın organlarının internet sitelerinde Türkiye aleyhine, dünya kamuoyunu yanıltıcı yayınlar yapıldığını belirtti. Söz konusu yayınlarda Türkiye'nin DAEŞ'le değil de "Kürtlerle savaştığı" yalanının bilinçli şekilde köpürtüldüğünü vurgulayan Yiğit Bulut, " Çünkü bakıyorsunuz, içeride, dışarıda hem fiziki saldırı, hem siyaset ortamında saldırı, hem medya ortamında saldırı aynı anda başlıyor. Onun için, bu kara propagandaya karşı, her mecrada, her alanda bildiklerimizi anlatmamız ve kesinlikle cevap vermemiz gerekiyor" dedi.
Yiğit Bulut şöyle konuştu:
Bazı Avrupa basın kuruluşlarında Türkiye'yle ilgili ve Türkiye'nin attığı adımlarla ilgili inanılmaz bir kara propaganda yapılıyor. Reuters, The Guardian, İngiliz ve Alman gazetelerinin bazı internet sitelerinde Türkiye aleyhine yayınlar devam ediyor.
"TÜRKİYE DAEŞ'LE DEĞİL, KÜRTLERLE SAVAŞIYOR" YALANI
Türkiye'nin bölgede Kürt kökenli insanlara karşı bir savaş açtığı ve Türkiye'nin IŞİD'le değil, Kürtlerle savaştığına yönelik cümleler kullanılarak, özellikle Reuters ve Guardian'da bazı haberler çıktı.
Bu propaganda İngiliz ve Alman gazetelerinde bilinçli olarak yapılıyor. Özellikle internet versiyonlarında çok ciddi bir şekilde bu propaganda son 24 saattir yapılıyor.
YENİ BİR ALGI YÖNETİMİ BAŞLATTILAR
Yeni bir algı yönetimi başlatıldı. Ve, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölgedeki Kürt kökenli insanlara karşı bir savaş başlattığını yazıyorlar. "Türkiye IŞİD'le değil, Kürtlerle savaşıyor" diyorlar.
REUTERS VE THE GUARDIAN'A DİKKAT
Bu propagandayı yapanların PKK terör örgütünü yönetenler olduğuna dair en küçük bir şüphem yok. Bunu anlamak için çok zeki ve bilgili olmak da gerekmiyor. Ve bu terör örgütünün içerideki siyasi parti kılıklı uzantılarının da yine bu The Guardian'daki, Reuters'taki ve diğer basın kuruluşlarındaki yorumları yazan veya yazdıran üst akıl tarafından yönetildiğine dair de en küçük bir şüphem yok.
ÇARPICI DETAY: SALDIRILAR 3 KOLDAN HEP AYNI ANDA BAŞLIYOR
Çünkü bakıyorsunuz, içeride, dışarıda hem fiziki saldırı, hem siyaset ortamında saldırı, hem medya ortamında saldırı aynı anda başlıyor. Onun için, bu kara propagandaya karşı, her mecrada, her alanda bildiklerimizi anlatmamız ve kesinlikle cevap vermemiz gerekiyor.
Bakın, 1975 yılında İngilizler İran Şahı ve Saddam Hüseyin'le bir toplantı yaptılar. Ve o toplantıdan çıkan sonuç şuydu: İngilizler ve İran bölgedeki Kürt kökenli insanların Saddam Hüseyin tarafından katledilmesine göz yumma kararı aldılar. Bunu Saddam Hüseyin'e bildirdiler. Tarih 1975, Saddam Hüseyin Baas'ın ikinci adamı.
Daha açık söyleyelim, Saddam Hüseyin'e aynen şöyle dediler: Kimi istiyorsan katlet, biz arkamızı döneceğiz.
BU KARA PROPAGANDAYI BAŞLATANLAR 1975'TE KÜRTLERİ SADDAM HÜSEYİN'E KATLETTİRMİŞLERDİ
Ve 1975'te Saddam Hüseyin'in bölgede Kürt kökenli insanlara karşı başlattığı katliam bu toplantı sonrasında gerçekleşti.
Şimdi o katliamı yaptıranlar, o katliama "evet" diyenler, o katliama izin verenler, o katliamı teşvik edenler bugün "Türkiye Kürtlere savaş açtı" diyerek Türkiye aleyhine kara propagandayı yönetenlerdir. 
YİĞİT BULUT'UN AÇIKLAMALARININ TAMAMINI AŞAĞIDAN İZLEYEBİLİRSİNİZ:

Tuesday, 4 August 2015

Ukrayna'nın Harkiv şehri sakinleri,2. Dünya Kırım Tatar Kongresi’nin çalışmalarına başlaması vesilesiyle Kırım Tatarlarına video mesaj kaydetti.




Ukrayna'nın Harkiv şehri sakinleri, 2. Dünya Kırım Tatar Kongresi’nin çalışmalarına başlaması vesilesiyle Kırım Tatarlarına video mesaj kaydetti.
2 Ağustos tarihinde yayınlanan mesaj, Zarema Osmanova, Suren Koçaryan tarafından “Nakipelo” (Yürek Doldu) adlı sivil gazetecilik projesi çerçevesinde hazırlandı.
Videoda onlarca Harkiv sakini Kırım Tatarlarını selamladı ve desteklerini bildirdi.
2. Dünya Kırım Tatar Kongresi katılımcılarına seslenen Harkiv sakinleri, “Selam aleyküm, tüm dünyadan gelen değerli Kırım Tatar soydaşlarımız! Yürekten sizinleyiz! Allah tüm işlerinizde yardımcınız olsun! Amin!” dedi.
Ayrıca Harkiv sakinleri yayınladıkları mesajda, “Ben Kırım Tatarlarını destekliyorum. Arkadaşlar dayanın. Bir millet, bir devlet”, “Kırım Tatarlarının ana toprakları Kırım’da güzel yaşamasını, onları kimsenin kovmamasını, savaşın bitmesini istiyorum…”, “Tatarlar dayanın, biz sizinle birlikteyiz! Biz kazanacağız!” gibi destek sözlerini dile getirdi.
Harkiv sakinlerinden Kırım Tatarlarına destek mesajı

İşte haritalarda yeni Ortadoğu planı!



İşte haritalarda yeni Ortadoğu planı!

İşte haritalarda yeni Ortadoğu planı!
  • Facebook Paylaş
  • Yorum Yaz

"Osmanlı’nın dağılmasının ardından Batılı devletlerin girişimiyle onlarca ülkeye bölünen Ortadoğu coğrafyası, yeniden haritalar üzerinden parçalanmaya ve bölüşülmeye çalışılıyor. Son dönemde bunu kanıtlayıcı bir plan “Armed Forces Journal” dergisinde yayınlandı. Bu planda 2006’da çizilen haritaya göre, Ortadoğu’daki ülkelerin neredeyse tamamının sınırları değiştirilmiş olarak gösteriliyor. Son olarak Irak’ta IŞİD’in giderek etkinliğini artırması üzerine Batı medyasında Ortadoğu haritasının yeniden çizildiği yorumları yapılıyor. Bölgenin gelecekte alacağı parçalı şekli yansıtan muhtemel haritalarda, etnik ve dini unsurların öne çıkarılması dikkat çekiyor."

Osmanlı’nın parçalanmasının ardından Ortadoğu, sürekli savaşların yaşandığı bir coğrafyaya dönüştü ve batılılar kendi çıkarlarını gözeterek burada böl-paylaş-yönet planını uyguladı. Bu planın ilk tohumları Birinci Dünya Savaşı’nda yeniden çizilen Ortadoğu haritası üzerinden atıldı. Ortadoğu’nun mevcut haritası büyük oranda Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransız diplomat François Georges-Picot ve İngiliz diplomat Mark Sykes’ın kendi aralarında yaptığı gizli toplantılar ve sonrasında imzalanan Sykes-Pikot anlaşmasıyla çizildi.

Ortadoğu’ya haritalar üzerinden yapılan algı operasyonunu Yeni Şafak’taki köşesine taşıyan yazar Akif Emre, haritalarla inşa edilmeye çalışılan siyasi, kültürel ve ideolojik planı anlattı.
“Haritalar, sadece coğrafi olarak değil, siyasal ve kültürel olarak da ne idüğünü, onu nasıl algılamamız gerektiğini anlatan hikayenin adıdır…
Güneş batmayan imparatorluk algısı bu haritalar sayesinde oluştu, sömürgecilik çizimlerle uygarlık misyonuna dönüştü. Avrupa’nın dünyanın merkezî coğrafyası olduğuna, kadim medeniyetlerin coğrafi ve tarihi olarak ikincil kültürleri temsil ettiğine inandırıldı insanlar. Osmanlı bu haritalarla tarihin ve coğrafyanın periferisine itildi. Daha güncel olanında Osmanlı sonrası parçalanmış coğrafyanın cetvelle çizilen sınırları bu haritalarla tarihin kaçınılmaz ve sorgulanamaz gerçekliği gibi sunuldu. Haritalar kültürel kodların yeniden üretildiği bilimselliğin ideolojik yansımasından başka bir şey değildi.”

BATI MEDYASINDAN “TEHLİKELİ” ORTADOĞU HARİTASI
Oldukça kırılgan toplumsal fay hatlarına sahip Ortadoğu’da her büyük olay sonrasında yaşanan haritaların yeniden çizilmesi konusu IŞİD’in Irak’taki hızlı yayılması sonrasında yeniden gündeme geldi.
Ortadoğu’nun mevcut haritası büyük oranda Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransız diplomat François Georges-Picot ve İngiliz diplomat Mark Sykes’ın kendi aralarında yaptığı gizli toplantılar ve sonrasında imzalanan Sykes-Pikot anlaşmasıyla çizildi.
Bölgesel dinamiklerden ziyade taraf ülkelerin çıkarlarını gözeten bu anlaşmanın ruhu sonraki dönemlerde yapılan ve yeni ülkelerin ortaya çıkaran anlaşmalara da yansıdı.
Ortadoğu ülkelerinin farklı kimlik ve inançtan unsurları bir arada yaşamaya zorlayan sınırları suni olmakla eleştirilirken, bu sınırlar her an kırılmaya hazır sosyal fay hatlarını olarak görülüyor, bölgede yaşanan mücadelelerin ve gerilimlerin de temel kaynağı olarak gösteriliyordu.
Buna paralel olarak da ABD’nin Irak’ı işgalinden Arap Baharına geçen süreçte, Ortadoğu’da yaşanan büyük olaylar sırasında Batı medyasında sıkça bölgenin sınırlarının yeniden çizildiği yorumları yapıldı. Bu yorumlara çoğu zaman da etnik kimlikleri ön plana çıkaran ve yeni devletlerin de bulunduğu haritalar eşlik etti.
ORTADOĞU’NUN YENİ HARİTASI
Bölgeye yönelik çizilen haritaların belki de en ünlüsü, Türkiye’nin NATO’ya nota vermesine sebep olan ABD Ulusal Savaş Akademisi’nden emekli Albay Ralph Peters’in çizdiği haritaydı.
“Armed Forces Journal” dergisindeki bir makalede 2006’da yer alan harita, Ortadoğu’daki ülkelerin neredeyse tamamının sınırlarını değiştirilmiş olarak gösteriyordu.

AFP’nin haber olarak geçtiği harita. AFP: Fransa kökenli bir ajans olan Agence France-Press, dünyanın en eski, Associated Presse ve Reuters’dan sonra üçüncü büyük haber ajansıdır. 
ABD’nin Irak’ı işgali sırasında ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin ABD’li yöneticiler tarafından sık sık telaffuz edildiği günlerde ortaya çıkan harita nedeniyle ABD Dışişleri Bakanlığı, “Ortadoğu’da sınır değişikliğinin söz konusu olmadığı” yönünde açıklama yapmak zorunda kalmıştı.
Arap Baharı sonrasında yaşanan çatışmalar sırasında da Batı medyasında benzer haritalar boy göstermeye devam etti. ABD’nin Irak’ı işgali etmesi üzerine ortaya çıkan, Suriye’deki iç savaşta güçlendikten sonra yeniden Irak’a dönen IŞİD’in ülkenin geniş bir kısmını ele geçirmesi sonrasında yeni olası Ortadoğu haritaları yeniden gündeme geldi.
5 ÜLKEDEN 14 YENİ ÜLKE
New York Times’da Eylül 2013’te yayımlanan ve Robin Wright imzasını taşıyan makalede de sınırları 100 yıl önce sömürgeci güçler tarafından çizilen ve Arap otokratlar tarafından yönetilen 5 ülkeden 14 yeni ülke ortaya çıkabileceği savunuluyordu.
Karşıt inançlar, kabileler ve etnik kimliklerin Arap Baharı’nın öngörülemeyen sonuçlarıyla birlikte bölgeyi ayrıştırdığı savunulan makaleye eşlik eden harita, Irak’taki durumun yeniden kırılgan bir hal almasıyla tekrar dünya gündemine taşındı.
 
Haritada, Suriye, Irak, Libya ve Yemen’deki etnik ve mezhepsel farklılıklar sınırlara yansıtılırken, federasyon, yumuşak bölünme veya otonomi ile ülkelerin çözülmeye başlayıp coğrafi ayrılıklarla yeni ülkelerin ortaya çıkabileceği ifade ediliyordu.

Haritada Suriye’nin kıyı kesimi boyunca uzanan topraklarda “Alevi devleti” kurulması öngörülürken, ülkenin kuzeyi Kürtlere geri kalanı ise Irak’ın da büyük bir kesimini içine alacak “Sünni devletine” bırakılıyor. Irak ise “Şii, Sünni ve Kürt bölgesi” olmak üzere üç parçaya ayrılmış olarak gösteriliyor.
Söz konusu haritada Yemen doğu-batı yönünde iki parçaya ayrılırken, Libya’da ise Trablus, Sirenayka ve Fizan olmak üzere üç ayrı devlet olarak yer alıyor.
ESKİ HARİTALAR YENİDEN ORTAYA ÇIKTI
ABD’de yayımlanan The Atlantic dergisinde de geçen hafta yer alan “Ortadoğu’nun yeni haritası” başlıklı Jeffrey Goldenberg imzalı makalede, Ortadoğu’nun gelecekte nasıl görüneceğine dair 2008 tarihinde yayımlanmış haritaya yeniden yer verilirken, “Irak’ta bölünme kaçınılmazken neden savaşalım?” ifadesini kullanıldı.


Makalede 7 yıl önce henüz Arap Baharı öncesi dönemde çizilmiş haritanın geçerliliğini koruduğu işaret edilirken, “Ortadoğu’da istikrarın sonuna gelindiği ve Irak’ı hiç bir tutkalın bir arada tutamayacağı” savunuldu.
ABD’nin önde gelen yayın kuruluşlarından Wall Street Journal’da ise önceki gün yer alan değerlendirmede, IŞİD’in Irak-Suriye sınırındaki aktifliğine dikkat çekilirken, “kumdaki çizgilere” benzetilen sınırların ortadan kalktığı görüşü dile getirildi. Ben Winkley tarafından kaleme alınan makalede haritaya yer verilmezken, “IŞİD sonrasında Irak’ın üç parçaya ayrılma ihtimalinin muhtemelden çok kesin bir sonuç olduğu” değerlendirmesi yapıldı.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts