Tuesday, 20 October 2015

Türkiye göçmenlere karşı AB'nin tampon bölgesi veya kapı bekçisi olamaz


   http://finans.mynet.com/haber/detay/ekonomi/turkiye-abnin-kapi-bekcisi-olamaz/104119

                                                                                                   TÜSİAD Başkanı Symes, Sinan Ülgen'in New York Times'daifade ettiği gibi Türkiye göçmenlere karşı AB'nin tampon bölgesi veya kapı bekçisi olamaz' dedi.'Türkiye AB'nin kapı bekçisi olamaz'

Gümrük Birliği'nde Yeni Dönem ve İşdünyası Raporu'nun tanıtım toplantısında konuşan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes, "Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği hedefi yolunda ilerleyişimizi de oldukça hızlandırmıştır" dedi.

Symes konuşmasında şunları söyledi:
"Gümrük Birliği'nde Yeni Dönem ve İş Dünyası"  başlıklı raporumuzun tanıtım toplantısına hepiniz hoş geldiniz.

Türkiye ve Avrupa Birliği arasında imzalanan 1963 Ankara Anlaşması ve 1973 Katma Protokol uyarınca 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği, hem Türkiye ekonomisi, hem de Türkiye - Avrupa Birliği ilişkileri için önemli dönüm noktasıdır. Gümrük Birliği'yle birlikte ticaretin önündeki engeller azalmış, Türkiye'nin Avrupa ülkeleriyle ticareti hızla büyümüştür. Bunun ötesinde, Gümrük Birliği Türkiye ekonomisinin dünya ile bütünleşmesine yardımcı olmuş, birçok sektörü dönüştürmüş, standartları yükseltmiş, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği hedefi yolunda ilerleyişimizi de oldukça hızlandırmıştır.


Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesinden 19 yıl sonra, bugün, Gümrük Birliği'nin güncellenerek daha fazla alanı kapsaması, zaman içinde ortaya çıkan karar asimetrilerinin giderilmesi ve Türkiye ile AB arasında daha ileri bir işbirliği mekanizması yaratılması yönünde bir adım atıldı. Son olarak iki taraf arasında teknik görüşmelerin sonuçlanması ve etki analizine geçilmesiyle birlikte, konu önemli bir gündem maddesi haline geldi.

Raporumuzun Gümrük Birliği'nin güncellenmesiyle ilgili bundan sonraki tartışmalarda ve tüm tarafların yararına sonlanmasını arzu ettiğimiz müzakerelerde bir referans kaynağı olarak değerlendirileceğini umuyoruz. Bu vesileyle, projenin tüm aşamalarındaki değerli işbirlikleri için Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği'ne ve Refah Fonu'na, rapor yazarları Sinan Ülgen ve Pelin Yenigün Dilek'e teşekkürlerimizi sunmak isterim.

Gümrük Birliği'nin derinleştirilmesi Türkiye için ileriki dönemde TTIP'e dahil olması için de kritik bir öneme sahip. Trans Pasifik Ortaklığı müzakerelerinin sona ermesiyle birlikte TTIP müzakerelerinin de Obama'nın başkanlık döneminin sonuna yetişmesi beklentisi oluştu. Diğer taraftan gözlemlediğimiz kadarıyla TTIP'e yönelik gerek taraflar arasında gerekse AB ülkeleri içinde çok yoğun tartışmalar sürüyor. Tüm bu tartışmaların gölgesinde, AB ve ABD TTIP çerçevesinde bu hafta Miami'de 11. Müzakere turunu gerçekleştirecekler. 

Bugün geldiğimiz noktada, AB ile yürütülen görüşmelerin haricinde uluslararası ekonomik ilişkilerimiz bağlamında Türkiye ekonomisi için en stratejik meselelerden biri TTIP'e taraf olmaktır. Türkiye TTIP'e girdiği takdirde ekonomik, siyasal ve hukuki anlamda parçası olduğu transatlantik blok ile ilişkilerini bir adım ileri götürme fırsatını yakalamış olacaktır. Bunun için TTIP'in "open architecture" özelliğini kazanması, yani ABD ile AB arasında anlaşmaya varıldıktan sonra üçüncü ülkeleri kapsayabilecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor.

Avrupa Komisyonu'nun geçen hafta yayınladığı yeni "Ticaret ve Yatırım Stratejisi" belgesinde bu konuya yer vermesini ve üçüncü ülkelerin katılımına olumlu yaklaşmasını memnuniyetle karşılıyoruz. TÜSİAD'ın da üyesi olduğu, Avrupa iş dünyasının çatı örgütü BUSINESSEUROPE da, Türkiye'nin TTIP'e dâhil olmasını açıkça desteklemektedir. Bu da son derece memnuniyet verici bir gelişmedir. 

Bu noktada önemli bir hususun altını çizmek istiyorum. Gümrük Birliği'nin kapsamının genişletilmesi konusuna öncelik vermemiz, AB ile ilişkilerimizin tam üyelik hedefinden yan yollara sapmasını kabullendiğimiz anlamına kesinlikle gelmemektedir. Gümrük Birliği mevcut haliyle miadını doldurmuştur. AB'nin genişleme tarihinde -Malta dışında- tam üyelik öncesinde hiçbir aday ülkeyle oluşturulmamış olan, dolayısıyla istisnai ve bize göre karar asimetrileri nedeniyle geçici Gümrük Birliği'ni güncellemenin en kolay ve akılcı yolu tam üyelik sürecinin somutlaşması ve kısalmasıdır.

Değerli konuklar, AB ile ilişkilerimize daha geniş bir perspektiften bakacak olursak:

AB üyelik sürecimizin temel dinamiği ekonomik ve teknik standartların ötesindedir. Toplumun tüm kesimleri için çoğulcu bir demokrasi, düzenlenmiş piyasalar, sosyal ilerleme ve refah standartları anlamına gelmektedir. AB, son birkaç yılda Euro krizi, göçmen dalgası, popülizmin yükselişi ve Brexit ya da Grexit konuları gibi kendi iç mimarisiyle ilgili yapısal sorunlar yaşamaktadır. Ancak AB'nin demokratik standartları Türkiye'nin demokrasisi açısından elbette önemli bir referans olma niteliğini korumaktır. Diğer taraftan, siyasal bütünleşmesi kısmen duraksamış gözükmekle birlikte AB'nin kendi içinde farklılaştırılmış bir entegrasyon modeli konusunda yoğun tartışmalar içinde olduğunu görüyoruz. Bu süreç sonunda oluşacak yapı AB'nin daha etkin bir hale dönüşümünü sağlayabileceği gibi, üyelerine sunduğu kazanımları erozyona uğratmadığı takdirde, genişleme sürecindeki ülkeler için bir model de oluşturabilir. Geçtiğimiz yıl AB'nin geleceğine yönelik olarak AB Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı Günter Verheugen'in koordinasyonunda hazırladığımız bir rapor ile bu konuları geniş çerçevede ele almıştık. 

Türkiye-AB üyelik süreci sadece teknik kriterlerde ve ekonomide değil, demokratik siyasal değerlerde de mümkün olabilecek en uygun ortaklaşmayı yakalama sürecidir. Türkiye'nin AB'nin de parçası olduğu transatlantik dünyanın özgürlükçü değerleriyle de bütünleşme sürecidir. Tarihsel yönelimimizin gereği de budur. Bu yüzden reformları sadece teknik boyutuna indirgeyen bir yaklaşımı, ya da Gümrük Birliği'nin derinleştirilmesi yoluyla sadece tek pazara katılıma dayalı bir ekonomik ortaklık anlayışıyla yetinmemiz düşünülemez. 

AB ile sadece çıkarlarımız değil, değerlerimiz ve başa çıkmaya çalıştığımız sorunlar da ortaktır. Bunlarla mücadele edebilmenin en iyi yolu ise AB'nin tam üyesi olan bir Türkiye'dir... AB'nin dışında, en dış çemberinde veya kıyısında köşesinde duran, gerekli gördüğü zaman işbirliği yapmak zorunda kaldığı, ekonomik bütünleşmeyle yetindiği, demokrasisindeki gerilemelere ve siyasal değerler arasındaki ayrışmaya kısa vadeli ödünler için göz yumduğu bir Türkiye asla değildir. 

Özellikle son dönemde göçmen sorunu konusunda, bu konu bazlı işbirliği eğiliminin ön planda olduğunu görüyoruz. Sevgili Sinan Ülgen'in 3 hafta önce New York Times'daki makalesinde ifade ettiği gibi Türkiye göçmenlere karşı AB'nin tampon bölgesi veya kapı bekçisi olamaz. AB'nin gelecekte tam üyesi olmasını planladığı bir ülkeyle arasındaki fiziki ve manevi duvarları bazı küçük siyasal ve mali ödünler karşılığında güçlendirecek bir süreç bizim açımızdan son derece kaygı vericidir. Üyelik sürecinin toplumun bütününe sağlayacağı siyasal ve sosyal kazanımların bir kısmından, ya da bu kazanımları toplumun bir bölümünden (mesela yalnızca iş dünyasına tantanınan bir vize kolaylığından) yoksun bırakacak dengesiz bir yaklaşıma sıcak bakmamız mümkün değil.Burada kapsayıcı bir yaklaşımı benimsiyoruz.  Bu tip ilişkilerin çoğunu AB zaten Avrupalı olmayan birçok üçüncü ülkeyle de kurmaktadır. Dolayısıyla Türkiye'ye özel bir ayrıcalık değildir. Aynı şekilde Türkiye'nin üyelik sürecinde elde etmesi gereken hakları yeni işbirliği koşullarına bağlayan yaklaşımları da tutarlı bulmuyoruz. Bunun bir kere daha altını burada çizmek isterim. Katılım müzakereleri başlıklarının başka tür işbirliklerinin pazarlık kozu haline gelmesi fazlasıyla yadırgatıcı bir durumdur.

Seçimler sonrası oluşacak yeni siyasal tabloda bu kaygılarımızı gözeten ve üyelik sürecini yeniden canlandıracak bir anlayışın hâkim olmasını ve AB tarafıyla masaya bu kaygıları dikkate alacak şekilde oturulmasını umut ediyoruz."

Türkiye'nin en uzun dördüncü asma köprüsü tamamlandı


Türkiye'nin en uzun dördüncü asma köprüsü tamamlandı

20 Ekim 2015 13:21http://finans.mynet.com/haber/detay/ekonomi/turkiyenin-en-uzun-dorduncu-asma-koprusu-tamamlandi/104111

Türkiye'nin en uzun dördüncü asma köprüsü tamamlandı

Elazığ'da Keban Baraj Gölü üzerinde yapımı tamamlanan Türkiye'nin en uzun dördüncü asma köprüsü olan Karamağara Köprüsü haftaya hizmete açılacak.


Temeli 2001 yılında atılan ve projede yapılan değişiklikle 2012 yılında tekrar ihale edilen Karamağara Köprüsü, yaklaşık 3 yıldır devam eden hızlı bir çalışma sonucunda bitirildi.

Köprünün kullanılmaya başlamasıyla 40 yıldır ulaşımını küçük tekneler ve feribotla sağlayan yöre halkının sıkıntısı da sona erecek.

Uzunluğu 520 metre
Ağın Kaymakamı Mehmet Fatih Yakınoğlu, yaptığı açıklamada, 520 metre uzunluğunda 13 metre genişliğindeki köprünün ilk etabının tamamlanmasının ardından, korkuluk ve bariyer montajı, ışıklandırma, asfalt serimi gibi ikinci aşamasının da sona erdirildiğini belirtti.

Çevre düzenleme çalışmalarının ardından köprünün birkaç hafta içerisinde ulaşıma açılacağını aktaran Yakınoğlu, şunları söyledi:

“40 yıl önce Keban Barajı'nın su toplamaya başlamasıyla, Keban ile Elazığ arasında ulaşımı sağlayan köprü su altında kaldı. Ağın halkı, 40 yıldır bu köprüyü özlemle bekliyor. Bu süre içinde ilk dönemlerde küçük teknelerle karşıya geçiş sağlandı. Yaklaşık 30 yıldır da ulaşım feribotla sağlanıyordu. Keban Baraj Gölü üzerindeki köprüsünün hizmete açılmasıyla, halkımızın 40 yıllık ulaşım sıkıntısı sona erecek.”

2 bin yıllık eski köprünün ismi verildi

Yakınoğlu, Keban Baraj Gölü'nde su tutulmasına başlamadan önce ulaşımın ilçeye 10 kilometre uzaklıkta bulunan ve Bizans dönemine ait tarihi Karamağara Köprüsü ile sağlandığını anımsattı.

Yaklaşık 2 bin yıl önce yapıldığı tahmin edilen tarihi köprünün Keban Baraj Gölünün su tutmaya başlaması ile sular altında kaldığını aktaran Yakınoğlu, “Keban Barajı su tutmaya başlamadan önce kemerli ve taştan yapılmış köprünün taşları sökülerek, Elazığ Müzesine taşındı. Bu tarihi köprünün adı yapımı tamamlanan köprüye de verildi. Dolayısıyla yeni köprüye Ağın Karamağara Köprüsünün ismini vererek tarihi de yaşatacağız” dedi.

Karadeniz ile Akdeniz arasında bağlantı yolu sağlayacak


Yakınoğlu, Karamağara Köprüsü'nün İstanbul'daki boğaz köprüleri ile Adıyaman'daki Nissibi Köprüsü'nden sonra Türkiye'de hizmete açılan en uzun asma köprü olacağını ifade etti. Yakınoğlu, köprünün bu anlamda Doğu Anadolu Bölgesi için önemli bir yatırım olduğuna da işaret etti.

Yakınoğlu, coğrafi konumu açısından köprünün Karadeniz ile Akdeniz arasında bir bağlantı yolu sağlayacağını, ülkenin kuzeyi ile güneyi arasındaki ulaşımı da rahatlatacağını vurguladı.

Karamağara Köprüsü'nün, Ağın'ın iki yakası olan Elazığ ve Keban'ı birbirine bağlayacağını anlatan Yakınoğlu, “Ayrıca komşumuz Kemali'ye üzerinden Elazığ'ı Erzincan'a, dolayısıyla Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayacak. Bu nedenle önümüzdeki dönemlerde önemli bir güzergah oluşturacak bir köprü niteliğinde olacaktır” dedi.

ABD'den Türk şirkete çağrı



ABD'den Türk şirkete çağrı

20 Ekim 2015 14:05

Karsan'dan Amerikan Posta Servisi'nin Yeni Nesil Dağıtım Aracı İhalesi'ne ilişkin teklif çağrısına ilişkin açıklamada bulundu.


Karsan ön yeterlilik kazanmış olduğu ABD Posta Servisi'nin yeni nesil dağıtım aracı alım sürecinde, prototip geliştirmek üzere teklif çağrısı ve nihai şartnamenin kendisine gönderildiğini duyurdu.

Karsan, söz konusu süreçte önyeterlilik kazanarak prototip geliştirmek üzere teklif çağrısı gönderilecek tedarikçi listesine alınmaya hak kazandığını; ihaleye katılım konusundaki nihai kararın ise teklif çağrısının ardından alınacağını daha önce açıklamıştı.

Karsan'dan bu sabah KAP'a yapılan açıklamada, "İhale makamı prototip geliştirmek üzere teklif çağrısını ve nihai şartnameyi tarafımıza göndermiş olup, 2016 yılının ilk çeyreğine kadar çağrıya cevap verilmesi istenmiştir" denildi.

First Ever W20 Summit in Istanbul


First Ever W20 Summit in Istanbul called on the G20 Leaders to do more on gender equality and women’s economic empowerment


Women-20 (W20) Summit was held in Istanbul on 16-17 October 2015 with the participation of 36 representatives from 20 countries and two international organizations, namely UN Women and International Labor Organization. Vietnam, Cambodia, Afghanistan, Nigeria and Uganda were among the countries represented in the Summit, specially invited by W20 Turkey in line with Turkey’s priority to strengthen dialogue with the Low Income Developing Countries during its G20 Presidency.
President Recep Tayyip Erdogan addressed the participants during the opening ceremony and promised to actively lobby G20 leaders at the Antalya Summit to incorporate W20 recommendations in the Leaders Communiqué.
Underscoring that unless women got the status they deserved, economic goals could not be attained, President Erdogan said: “High-quality growth means more jobs, higher life standards and fairer distribution of wealth. The W20 has a great responsibility to contribute and offer suggestions to the G20 in all these areas.”
Turkey’s G20 Sherpa Ambassador Ayse Sinirlioglu, the W20 Chair Dr. Gülden Türktan and UN Women Deputy Executive Director Lakshmi Puri also delivered opening remarks. First Lady Emine Erdogan attended the Gala Dinner of the Women-20 Summit.
The W20 Communiqué, adopted by consensus, called on the G20 Leaders to empower women through strengthening linkages between education, employment and entrepreneurship, supporting work and life balance, increasing the number of women in leadership positions, ensuring women’s access to finance, eliminating workplace discrimination, supporting women’s networks and women owned enterprises, delivering adequate social protection and contributing to sustainability.
W20 has also agreed to play an active role in monitoring and asked the G20 to develop a scorecard to measure progress in the participation of women in the economy.
W20 recommendations compiled in the Summit Communiqué will be conveyed to the G20 Leaders during the G20 Antalya Summit on 15-16 November.
W20 is a new official engagement group of the G20 established in 2015 upon the initiative of the G20 Turkish Presidency. W20 supports G20’s efforts to achieve gender inclusive economic growth and women’s economic empowerment. W20 Official Launch took place in Ankara on 6 September 2015. Prime Minister Ahmet Davutoglu, IMF Managing Director Christine Lagarde and OECD Secretary-General Ángel Gurría participated in the launch event.
W20 Turkey Presidency comprises of three NGOs; namely, Women Entrepreneurs Association of Turkey (KAGIDER), Turkish Businesswomen Association (TIKAD) and the Women and Democracy Association (KADEM).

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği:"Türkiye'deki hafız sayısı 120 bini aştı"


DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
                       "Türkiye'deki hafız sayısı 120 bini aştı"
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde hafızlık eğitimini tamamlayan kursiyerlerin sayısı 120 bini aştı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1976 yılından itibaren kayıtları tutulan hafızların toplam sayıları 2015 yılı itibarıyla 120 bin 80’e ulaştı.
Malatya'nın Darende ilçesinde, İlçe Müftülüğüne bağlı Hulusi Efendi Erkek Yatılı Kur’an Kursu’ndan mezun olan 16 hafızın icazet törenine katılan Din Eğitimi Genel Müdürlüğü Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanı Bünyamin Albayrak, Türkiye’de 2015 yılı itibarıyla hafızlık icazeti alanların sayısının 120 bini aştığını belirtti.
Diyanet İşleri Başkanlığının eğitim konusunda etkin çalışmalar yürüttüğünü belirten Albayrak, Türkiye'de bin 300’ü yatılı olmak üzere toplam 15 bin Kur'an kursunda 61 bin 500 öğrencinin yatılı kaldığını kaydetti. Bu öğrencilerden 30 bininin hafızlık eğitimi aldığını aktaran Albayrak, "Bu yıl Malatya'mızda 59, Türkiye’de ise 6 bin 150 civarında hafızımız diplomasını aldı. 1976 yılından itibaren kayıtları tutulan hafızların toplam sayıları 2015 yılı itibarıyla 120 bin 80’e ulaştı. 1932 yılında 9 kişi ile başladığımız bu yolda bugün 19 bin 850 kadrolu Kur’an kursu olmak üzere toplamda 40 bin hocamızla 1 milyon 150 bin vatandaşımıza 2014-2015’de Kur'an hizmetlerini ulaştırdık" diye konuştu.
Somuncu Baba Külliyesinde düzenlenen törende hatimlerini tamamlayan öğrencilere icazet belgeleri, Malatya Valisi Süleyman Kamçı ve Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı Başkanı Hamidettin Ateş tarafından verildi.

Monday, 19 October 2015

Türk BOKS'U Eyüp Gözgeç'le Devam Dedi


 Türkiye Boks Federasyonu Ankara 11. Asliye mahkeme kararının ardından 17 Ekim de yeniden seçim gündemi ile olağanüstü kurul toplandı. Türkiye Boks Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu Ankara Gürkent Otelde yapıldı.

Türkiye Boks Federasyonu normal şartrlarda 21 Ekimde olağan genek kurul yapma kararı almıştı ancak Ankara 11. Asliye mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararının ardından 17 Ekim de yeniden seçim gündemi ile olağanüstü kurul yapma kararı aldı. Başkan Gözgeç; yeniden 186 oyla başkanlığa seçildi.

Ankara Kent Otel'de gerçekleştirilen ve divan başkanlığını Hasan Kartal'ın yaptığı Genel kurulu a kayıtlı 291 delege den 190 ı katıldı.

    Gözgeç, genel kurul sonrası yaptığı açıklamada 2010'da da olağanüstü kongrede başkanlığa getirildiğini hatırlatarak, "2012 yılında olağan kongrede başkan seçilmiştim. Bu olağanüstü kongre zamansız oldu.Önümüzdeki yıl olimpiyatların yılı. Ben daha önceki yönetimler zamanında yokmuydum federasyonda vardım elbet daha önce 4 yıl yönetim kurulu üyeliği yaptım. ben yönetime paqraşütle gelmedim. peki ben gidersem  yanımda birşeyler götürecek miyim ?. hayır. Sinan Erdem den sonra yıllarca ülkemiz uluslararası arenada temsil edilemedi. 

    Arkadaşlar; ben ve yönetim kurulu üyelerimizn hiçbir maddi ve manevi çıkarı olmamıştır.Bakın şuanda bankada 1 milyon 30 bin lira paramız var. 7.5 milyon lira bütçemiz var. başkaları gibi 25 yıl kalacak değilim. burada şiaen söylüyorum çok yakında tüzük değişikliğiyle ilgili olarak yeni bir genel kurul toplayabiliriz. bir başkan için ister çalmak isterse hizmet etmek için 8 yıl yani 2 dönem yeter. biz geldiğimizde 2008-2009-2010 yıllarına ait borçları ödemekle başladık işe.şimdi il müdürlüğü ve genel müdürlükte bir itibarımız varsa bu yönetim kurulumuzun bir başarısıdır.

   Federasyonların ve spor camialarının 2016 Rio Olimpiyat Oyunları'na odaklanması gerektiğini belirten Gözgeç,Bizim de oraya odaklanmamız lazım. Ama maalesef insanoğlu durduğu gibi durmuyor. 'Seçim seçim' dediler kararımızı aldık. Daha sonra da seçimi durdurmak için mahkeme kararı aldılar.Yargı doğru karar verdi. Seçim öncesi yetkili olan tahkim kurulumuzun kararı ile de bu genel kurulumuzu yaptık. Boks Federasyonu denince dışarıdan kavga, gürültü beklentileri oluyor. Siz de görüyorsunuz nezih bir kongre oldu. Dışarıdaki manipülasyonlara rağmen de katılım yüksek oldu. Delegelere teşekkür ediyorum."

Gözgeç'in başkanlığındaki yönetim kurulunda şu isimler yer aldı:

Hasan Kartal, Metin Yener, İbrahim Taşel, Arif Çelik, İsmail Hakkı Gül, Nadir Koç, Oktay Barış, Faruk Hasetçi, Onur Konuralp, Mustafa Akkaya, Mahmut İbiş, Ercan Yılmaz, Çetin Saçan ve Suat Hekimoğlu.



Wednesday, 14 October 2015

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çankırı Belediyesi’ni Ziyaret Etti


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çankırı Belediyesi’ni Ziyaret Etti
Çankırı’da Sumitomo Rubber AKO Oto Lastik Fabrikası’nın açılışının ardından Çankırı Belediyesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belediye binası önünde vatandaşlara hitap ederek, “Bu ülkede terörle, kanla iş başına gelmek isteyenlere siz demokratik yoldan 1 Kasım’da en güzel cevabı vereceğinize inanıyorum” dedi.

Kamuda işçilikten memurluğa geçenlere güzel haber


Kamuda işçiyken memur statüsüne geçip kıdem tazminatı almayanlara Maliye Bakanlığından güzel haber geldi.

Kamuda işçilikten memurluğa geçenlere güzel haber
Bakanlık, bu kişilerin işçilikte geçen çalışma sürelerinin emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınması talebi ile ilgili olumlu görüş bildirdi.

Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamuda çalıştığı kurumda işçilikten memuriyete geçerken kıdem tazminatı almayan çalışanların hak kayıpları bulunduğunu, işçilik çalışma döneminin emekli ikramiyesi hesabına dahil edilmemesinin bu kayıplardan biri olduğunu söyledi.

Bu kaybın ortadan kaldırılması için konuyu toplu sözleşme masasına taşıdıklarını ifade eden Tonbul, şunları kaydetti:

"Girişimlerimiz çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) konuyla ilgili görüş istedik. SGK konuyla ilgili Maliye Bakanlığına görüş sordu. Maliye Bakanlığı görüşünde 'iş sözleşmesinin işçi tarafından fes edildiğine yönelik olarak kesin bir olguya dayanılmadığı sürece, statü değişikliğiyle kıdem tazminatı ödenmeksizin aynı kamu kurumunda görev yapmaya devam edenlerin işçilik sürelerinin emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınacağı' şeklinde olumlu görüş bildirdi. Bu görüş hak kayıplarının giderilmesi açısından sevindirici bir karar."

AA

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts