Thursday, 26 November 2015

Şampiyonlar Ligi maç özetleri izle



UEFA Şampiyonlar Ligi 5. haftasının ikinci gününde, 4 grupta 8 karşılaşma oynandı.

Şampiyonlar Ligi maç özetleri izle
Avrupa'nın kulüpler bazındaki en önemli organizasyonunda A, B, C ve D gruplarında müsabakalar yapıldı ve 5. hafta tamamlandı.

(İzlemek istediğiniz maçın üstüne tıklayınız)
C Grubu'nda Galatasaray, deplasmanda karşılaştığı İspanya'nın Atletico Madrid takımına 2-0 yenilerek gruptan çıkma şansını yitirdi. Puanını 10'a yükselten Atletico Madrid ile Portekiz temsilcisi Benfica ise üst tura çıkmayı garantiledi.
- Di Maria tarihe geçti
Fransa'nın Paris Saint-Germain takımı, konuk olduğu İsveç ekibi Malmö'yü deplasmanda Adrien Rabiot, Angel Di Maria (2), Zlatan Ibrahimovic ve Lucas'ın golleriyle 5-0 yenerek A Grubu'ndan daha önce çıkmayı garantileyen Real Madrid ile üst tura yükselen ikinci takım oldu.
Bu maçta Di Maria'nın 14. dakikada attığı ilk gol, Şampiyonlar Ligi tarihinin 7000'inci golü olarak tarihe de geçti.
B Grubu'nda İngiltere'den Manchester United, konuk ettiği Hollanda temsilcisi PSV ile 0-0 berabere kalarak gruptan çıkma olasılığını son maça bıraktı.
İtalyan temsilcisi Juventus, konuk ettiği Manchester City'yi Hırvat golcüsü Mario Mandzukic'in 18. dakikadaki golüyle 1-0 mağlup ederek İngiliz temsilcisinin ardından D Grubu'nda adını üst tura yazdıran 2. takım oldu.
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde alınan sonuçlar ve gruplarda oluşan puan durumu şöyle:
- A Grubu
TakımlarOGBMAYAv.P
Real Madrid5410113813
Paris Saint-Germain5311101910
Shakhtar Donetsk5104712-53
Malmö5104113-123
- B Grubu
TakımlarOGBMAYAv.P
Wolfsburg53026429
Manchester United52215418
PSV52126607
CSKA Moskova511347-34
- C Grubu
TakımlarOGBMAYAv.P
Atletico Madrid531192710
Benfica531196310
Galatasaray511359-44
Astana5032410-63
- D Grubu
TakımlarOGBMAYAv.P
Juventus532062411
Manchester City53028629
Borussia Mönchengladbach512268-25
Sevilla5104711-43

Rusya ihlal stratejisini siyasi amaçları için kullanıyor



Türk hava sahasının Rus uçağı tarafından ihlal edilmesi dünya gündemine otururken uzmanlar Rusya'nın stratejisini farklı açılardan değerlendirildi.

Rusya ihlal stratejisini siyasi amaçları için kullanıyor
Türk hava sahasını ihlal eden savaş uçağının düşürülmesinin ardından Rusya'nın senelerdir siyasi amaçlarına ulaşmak için bir baskı unsuru olarak kullandığı sınır ihlalleri dünyanın gündemine oturdu.
"Terörle mücadele" adı altında 30 Eylül'den bu yana Suriye'de düzenlediği hava saldırılarında Türkiye sınırında Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Bayırbucak bölgesini de hedef alan Rus uçakları, dün yaşanan olaydan önce 3 ve 4 Ekim tarihlerinde de Türk havasını ihlal etti.
Rus uçakları, bu ihlaller sırasında her defasında Türk F-16'ları tarafından engellenirken, Türkiye ihlalleri resmen protesto etti. Türk ve Rus yetkililer geçen ay hava sahası ihlallerini görüşmek için beş kez bir araya geldi.
Türk yetkililer bu temaslar sırasında Türkiye'nin hava sahasıyla ilgili angajman kurallarını Rus mevkidaşlarına hatırlattı.
Türkiye-Suriye sınırında Türk hava sahasını, 5 dakika içinde 10 kez uyarılmasına rağmen ihlal eden SU-24 tipi savaş uçağına angajman kuralları çerçevesinde bölgede devriye görevinde bulunan iki Türk F-16 uçağı müdahalede bulunmuştu.
Rusya, Hatay'ın Yayladağı ilçesinin karşısında Suriye'nin Bayırbucak bölgesine düşen uçağın kendisine ait olduğunu açıklamış, NATO, uçağın hava ihlali yaptığına ilişkin Türkiye'nin paylaştığı bilgilerin doğruluğunu teyit etmişti.
Türk hava sahasını ihlal eden savaş uçağının düşürülmesinin ardından ABD öncülüğündeki koalisyonun DAİŞ'e karşı yürüttüğü Doğal Kararlılık Operasyonu'nun Sözcüsü Albay Steve Warren da Türk yetkililerin ifade ettiği üzere, savaş uçağının 10 kez uyarıldığını kendilerinin de duyduğunu açıklamıştı.
- Rusya'nın hava sahası ihlalleri Japonya'ya kadar uzanıyor
Rusya'nın siyasi amaçlar güderek yürüttüğü strateji çerçevesinde bu sene Rus uçaklarının hava sahası ihlalinde bulunduğu ülkeler arasında Japonya da bulunuyor.
Rus uçaklarının bu yıl ocak ayında Norveç hava sahasını ihlal ettiği biliniyor. Norveçli yetkililer, şubat ayında, iki TU-95, iki II-78 tanker uçağı ve iki MiG-31'nin yer aldığı altı Rus uçağından oluşan grubun, 28 Ocak'ta Norveç hava sahasında tespit edildiğini açıkladı.
Şubat ayında da Rusya'ya ait TU-95 tipi bombardıman uçaklarının Manş üzerinde seyrettiği belirlendi. İngiliz yetkililer, ihlali, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "kasıtlı provokatif önlemlerinden" biri olarak nitelendirdi.
Japonya Savunma Bakanlığı, 20 Mart'ta Japonya sahilleri açığında iki farklı vesileyle bir Rus TU-95 uçağının yolunun kesildiğini açıkladı.
Rus uçağının, F-15J savaş uçakları tarafından engellenmeden önce Güney Kore ile Japonya'nın Kyuşu Adası arasında Kore Boğazı'nda fark edildiği kaydedildi.
İsveç ordu komutanı Sverker Goransson, haziran ayında, Rus savaş uçağı pilotlarının, Avrupa'nın kuzeyinde giderek saldırgan bir tutumla hareket ettiklerini söyledi. Goransson, Rus uçaklarının, İsveç Hava Kuvvetleri jetlerine tehlikeli biçimde yaklaştığını ve bazı durumlarda uçakları ikaz etmek zorunda kaldıklarını ifade etti.
Ekim ayında da ABD donanmasına ait bir uçak gemisi, iki Rus denizaltısavar uçağın, geminin deniz mili içinde uçtuğunun fark edilmesi üzerine dört F-18 jeti havalandırdı. Olay, Kore yarımadasının doğusunda uluslararası sularda meydana gelirken, Rus uçaklarının TU-142 tipi olduğu kaydedildi.
- İhlal stratejisine uzman yorumları
Rusya'nın izlediği ihlal stratejisi uzmanlarca farklı açılardan değerlendirildi.
İtalyan siyaset yorumcusu Maurizio Molinari, La Stampa gazetesinde kaleme aldığı yazıda, Rusya'nın öncelikli hedefinin, ılımlı muhaliflerin Halep'ten çıkarak Türkiye sınırı yakınına gitmelerini sağlayıp, Ankara'nın mültecilerin korunması ve Esed karşıtı güçlere destek vermek için bölgede kurulmasını amaçladığı uçuşa yasak bölge planını engellemek olduğunu belirtti.
Molinari yazısında, "Ancak Rusya'nın stratejisi saldırgan ve riskli. Rusya, Batı ile Suriye ve Esed rejiminin devamı konusunda zorlu bir pazarlık arayışında" ifadelerini kullandı.
Brookings Enstitüsü analisti Bruce Riedel de Putin'in, Batı'nın Esed rejimini devirme baskısına boyun eğecek gibi gözükmediğini ifade etti. Riedel yazısında, "Esed rejimi kendi halkını yabancılaştırdı, milyonlarca kişinin yerinden olmasına neden oldu, binlerce kişiyi öldürdü. Artık ülkedeki Sünni ve Kürt topluluklar üzerinde kontrol sağlayamaz. Ancak Esed ailesi 1970'ten beri Rusya'nın müttefikiydi. Bu nedenle Esed'in devrilmesi Putin için kabul edilemez bir durum" yorumunda bulundu.
Polonya Doğu Çalışmaları Merkezi'nden Justyna Gotkowska, hazırladığı raporda, Rusya'nın İsveç'e yönelik ihlallerinin amacının, bu ülkeyi siyasi ve askeri anlamda tarafsızlaştırmak olduğunu savundu ve "Rusya'nın saldırgan eylemleri, ülkenin askeri imkanlarının gücünü ve İsveç'in savunma sisteminin zayıflığını vurgulamayı amaçlıyor. Rusya bu sayede, İsveç halkının gözünü korkutarak İsveçli siyasetçilerinin kararlarını etkilemeyi planlıyor" ifadelerini kullandı. Gotkowska, bu eylemlerin Rusya'nın bölgede sürdürdüğü psikolojik savaşın bir parçası olduğunu belirterek, Rusya'nın bu yolla Baltık Denizi bölgesindeki güvenlik için büyük önem taşıyan İsveç'in güvenlik ve savunma politikalarını etkilemek istediğine işaret etti.
Avrupa Liderlik Ağı (ELN) tarafından yayınlanan raporda da Rusya'nın, ihlallere verilen cevapları gözlemleyerek, bu ülkelerin savaşa hazırlık durumlarını ve NATO ile müttefiklik seviyesini anlamaya çalışabileceği belirtildi.
Raporda, Rusya'nın bu stratejiyle aynı zamanda komşularına "Avrupa ile entegre veya NATO üyesi olmaya yönelik adımlar atmaları durumunda daha fazla tacize uğrayacakları" ikazında bulunduğu kaydedildi. ELN raporunda, Rusya'nın ihlal eylemleriyle, NATO'nun bu ülkelere gerektiğinde destek veremeyeceğinin gösterilerek, İttifak'a güveni sarsmayı hedeflediği belirtildi. Raporda ayrıca "Rusya'nın hem NATO hem de ABD'ye karşı koyacak araçlara ve iradeye sahip olduğunu gösteren bir caydırıcılık mesajı" göndermeyi amaçladığı ifade edildi.
Rusya ile NATO arasında Ukrayna'da meydana gelen gelişmeler üzerine yükselen tansiyon sonrası, Rus denizaltılarının kara suları ihlallerinde görülen artış da tepkiyle karşılandı. Geçen yıl Rusya'ya ait olduğu iddia edilen denizaltıların iki kez İsveç karasularına girmesi üzerine İsveç hükümeti, savaş gemilerini ve su altı izleme sistemlerini takviye etmeyi ve geliştirmeyi planladığını duyurmuştu.
Polonyalı araştırmacı Andrzej Wilk, Eylül 2014'te yayımladığı yazıda, Kuzey Kutup'un Avrupa'daki bölümünde Rus silahlı kuvvetlerinin büyük ölçekli tatbikatlar yaptıklarını belirterek bu tatbikatların, en az 200 bin asker ve binlerce muharebe aracı, yüzlerce uçak ve helikopter, yüz kadar da gemiyi ihtiva ettiğini bildirdi.
Wilk, Rusya'nın bu açık gövde gösterisinin, Batı üzerinde baskı uygulayarak, Ukrayna konusunda daha fazla tavize zorlama ve Rusya'nın süper güç olduğunu kabul ettirme amacı taşıdığını dile getirdi.
- Geçmiş ihlaller
NATO yetkilileri, Rus askeri uçaklarının Avrupa hava sahasında çok sayıda ihlal yaptığını belirtiyor.
NATO'nun son verilerine göre Rus jetleri, Estonya hava sahasını 6, Finlandiya'nınkini 3, Danimarka ve Polonya hava sahalarını da birer kez ihlal etti. İsveç hava sahası, Rus jetleri tarafından 2012 yılında 7, 2013'te 8, 2014'te de 10 defa ihlal edildi. Rus jetleri Letonya hava sahasını hiç ihlal etmemesine rağmen, 180 defa sınırına çok yakın uçuş yaptı. Tüm bu ihlallerde Rus jetlerinin, uçakların takip edilebilmesi için çalıştırması gerekli olan sinyal vericileri kapatmış olması da eleştiriliyor.
Baltık hava sahasının güvenliğini sağlayan NATO uçakları 2014'te Litvanya sınırının ihlali şüphesiyle 68 kez havalandı. Bu rakam son 10 yıldaki en yüksek rakam oldu. Estonya da Rus uçaklarının bu yıl hava sahasını 5 kere ihlal ettiğini duyurdu.
Batılı yetkililere göre, Ocak-Eylül 2014 döneminde Rus uçaklarının NATO hava sahasını yüz defadan fazla ihlal etmesi nedeniyle, İttifak'a ait savaş jetleri 3 kat fazla havalandı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, 2014'ün Ağustos-Eylül aylarında Rus nükleer bombardıman uçaklarının, ABD ve Kanada hava savunma teşhis bölgelerini 16 kez ihlal ettiğini, bu ihlallerden ikisinin, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko'nun Ottawa ve Washington'a yaptığı ziyaretlerle eş zamanlı olduğunu duyurdu.
Rus pilotlarının kullandığı taktikler arasında uçuş planlarını kasten bildirmeme, sivil hava trafik denetleyicilerini görmezden gelme ve sinyal vericilerini kapatmak bulunuyor. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'e göre, Rus jetlerinin bu güvensiz ve gizli uçuşları, sivil hava trafiği için büyük risk oluşturuyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik,MYK sonrası açıklamalarda bulundu



AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik,MYK sonrası açıklamalarda bulundu
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesiyle ilgili, "Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, hiçbir dost devletin, hiçbir komşu devletin düşmanı ya da hasmı değildir. Yapılan iş, sadece kendi savunmamızı gerçekleştirmektir. Bu çerçevede baktığımızda bunun böyle bir düşmanca provokasyon benzeri ifadelerle değerlendirilmesinin konuyu gerçekten saptırmak olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı'nın ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Toplantıda Suriye hava sahasından girerek Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi konusunun da ele alındığı belirten Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Bu konu net bir konudur. İki tane uçak, kimliği tespit edilemeyen iki uçak, Türk hava sahasına girmiştir. Beş dakika süreyle 10’a yakın kez ikaz edilmiştir. İlk ihlali yapan uçağın terk etmesinden sonra, ikinci uçak bu ihlale devam etmiştir. Bu devam etmesinin neticesinde TSK’nın Hava Kuvvetleri F-16 pilotlarımız tarafından gerekli angajman kuralları çerçevesinde, bu ihlale ateşle karşılık verilmiştir ve uçak düşmüştür. Şimdi bununla ilgili tartışmalar görüldüğü gibi başta Rusya, 'biz uçağın hava sahasını ihlal etmediğini düşünüyoruz. Bunu açıklayabiliriz' dediler ama Türkiye'nin müttefiki olan çeşitli NATO müttefikleri, kendi radar kayıtlarını, kendi bilgilerini değerlendirdiler. Bu bilgilerin, Türkiye'nin verdiği bilgilerle örtüştüğü gözüküyor. Bu çerçevede bakıldığında Türkiye’nin yaptığı işin, Rusya'ya karşı bir husumet ya da düşmanca tavır gibi algılanmasına dönük haberlerin hepsi gerçek dışıdır."
Rusya bizim için düşman ülke değildir
"Türkiye açık ve net biçimde daha önceden ilan ettiği angajman kuralları çerçevesinde kendi hava sahasını korumuştur" diyen Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Egemen ve hür her devletin yapması gerekeni yapmıştır. Bu son derece tabiidir. Bilindiği gibi daha önce de F-4 uçağımızın düşürülmesinden sonra, Türkiye angajman kurallarını ilan etmişti. Bu angajman kuralları, 3-4 Ekim tarihlerinde Rus uçaklarının Türk hava sahasını ihlal etmesinden sonra güncellendi. Bu güncellenmesinin neticesi olarak bunun neleri içerdiği, hangi kurulları içerdiği, ne tür ilkelere sahip olduğu bütün taraflara iletildi."
Ömer Çelik, "Kuşkusuz Rusya bizim için düşman ülke değildir, hasım bir ülke değildir. Olan biten angajman kurallarının yerini getirilmesinden, kendi hava sahamızı korumaktan ibarettir" diye konuştu.
Türkmenlerin yanındayız
"Türkmenlerin vurulmasının Türkiye açısından asla kabul edilemeyecek bir olay olduğunu" vurgulayan Ömer Çelik, "Türkiye’nin, Türkmenler konusundaki tavrı nettir. Türkiye ve Türkmenler, ayrılmaz birer parçadır. İlişkimiz organik bir ilişkidir ve kendi canımızın parçasıdır oradaki Türkmenler" dedi.
"Her şekilde Türkmenlerin yanındayız. Yani 'anlamlı ve nitelikli bir destek veriyoruz' dedim. Anlamlı ve nitelikli destekten kastım, maddi manevi güvenliklerini sağlayacak, güvenliklerini güçlendirecek, Türkmenlerin varlığına dönük her türlü tehdit karşısında direnmelerini, kendi bölgelerine bu son Türkmendağı'na yapılan saldırı gibi gereken şekilde karşı koyacakları bir takım imkanlarla donatılmaları da buna dahildir. Şunun herkes tarafından bilinmesi gerekir, hiçbir şekilde tek tek, madde madde saymaya gerek yok Türkiye maddi ve manevi olarak soyut ve somut imkanlarla Türkmenlerin yanındadır. Hiç kimse yanlış bir algıya kapılmasın. Türkmenler, bize yakın, bize uzak şeklinde değerlendirilecek değil bizim bizatihi parçamız olan unsurlardır. Bu çerçevede de hükümetimizin girişimleri devam etmektedir"

Wednesday, 25 November 2015

Atletico-G.Saray maçını izlemenin yolu


Atletico-G.Saray maçını izlemenin yolu

Galatasaray'ın UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Atletico Madrid ile oynayacağı kritik mücadeleyi bazı kanallar şifresiz verecek.


Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu 5. maçında bu akşam Vicente Calderon Stadı'nda İspanyol ekibi Atletico Madrid ile karşılaşacak. Teknik direktör Mustafa Denizli ile el sıkışan sarı-kırmızılılar, İspanyol ekibine karşı Taffarel yönetiminde sahaya çıkacak. Cim Bom, kritik mücadeleden 3 puan ile ayrılarak gruptan çıkma iddiasını sürdürme hedefinde.



21.45'te başlayacak Atletico Madrid-Galatasaray maçı Tivibu kanalından şifreli olarak yayınlanacak. Peki Tivibu kanalı üyeliği olmayan taraftar bu maçı nasıl izleyecek?

İşte Galatasaray-Benfica maçını Tivibu Spor kanalının dışında şifresiz yayınlayan kanalların listesi:

Hotbird üzerinden İdman TV, AZ TV, BT SPORT EXTRA 5, SKY SPORT 5 kanallarından Galatasaray Atletico Madrid maçını canlı izleyebilirsiniz.

AZ TV
Uydu : Azerspace-1
Frekans: 11169
Sembol: 20400
Fec: 5/6
Polarizasyon: H- Yatay

İDMAN TV
Hotbird Frekans:11168
Pol.:Yatay(H)
Symbol:20400
Fec:5/6
Biss: 12 34 56 00 65 43 21 00 yada 12 34 56 9C 65 43 21 9C

İDMAN TV Türksat frekansları

Türksat 4 A Frekans : 11844 MHz
Türksat 4A Polarizasyon : Dikey – V – (Vertical)
Türksat 4A Sembol oranı (Symbol Rate) : 2222 Ksymb FEC: 3/4
Türksat 4A Frekans : 11747 MHz
Türksat 4A Polarizasyon : Yatay -H – (Horizontal)
Türksat 4A Sembol oranı (Symbol Rate) : 27500 Ksymb FEC: 5/6

BT SPORT EXTRA 5
Bt Sport 2 Frekansı
Uydu Adı: Astra 2E
Frekansı:11.386
Sembol:29500
Fec :3/4
Polarizasyon: (V) Dikey

SKY SPORT 5
Sky Sport 5 Frekansı
Uydu Adı : Astra 1M
Frekansı:12.304
Sembol:27500
Fec :9/10
Polarizasyon: (V) Dikeyaçı

Türkiye Muaythai Federasyonu Ödemeler ve İban Bilgileri Hakkında DUYURU Yayınladı



Türkiye Muaythai Federasyonu   Ödemeler ve İban Bilgileri Hakkında DUYURU Yayınladı


ÖDEMELER VE IBAN HAKKINDA

2014 yılı Batı Marmara, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz Bölgesi Hakem - Antrenör ve Sporcu harcırahları ilgilerin banka hesaplarına yatırılmıştır.
Ancak, IBAN hesap numaralarını sistemimizde güncel tutmayan hakem, antrenör, idareci ve diğer spor elemanlarının ödemeleri iade gelmiştir.

Bu nedenle;ekte yer alan listede bulunan kişilerin, IBAN hesapları vb bilgilerin güncel tutulabilmesi ve yukarıda bahsi geçen ödemelerin hesaplarına yatırılabilmesi amacıyla IBAN hesaplarına ait bilgilerinin;

turkiyemuaythaifed@hotmail.com mail adresine bildirilmesi gerekmektedir.

Önemle Duyurulur.


Terör, Esed Rejimi ve Paris



http://www.sabah.com.tr/

Voltaire'e Kutsal Roma İmparatorluğu hakkında ne düşündüğü sorulduğunda nükteli bir cevap verir: "Ne kutsaldı, ne Romalıydı ne de imparatorluktu." DEAŞ ya da diğer adıyla Irak-Şam İslam Devleti de benzer bir nitelemeyi hak ediyor. DEAŞ ne 'İslam' ne de bir 'devlet.' Daha ziyade, Suriye'deki savaştan yararlanarak İslam aleminde ve dünyada kaos yaratmayı amaçlayan bir terör örgütü.

DEAŞ terörüyle baş etmek için hem radikal söylemlerle hem de olgularla mücadele etmek gerekiyor. Son iki yıldır, 'DEAŞ'ı geriletmek ve yok etmek' öncelikli hedef olarak belirlendi. Ancak DEAŞ-karşıtı uluslararası koalisyonun zahirdeki bütün mücadelesine rağmen örgüt hâlâ ayakta, büyüyor ve faaliyet alanını genişletiyor. Bu, taktiksel bir başarısızlık mı yoksa ortada başka bir durum mu var?

DEAŞ'ın bu noktaya gelmesinin çeşitli sebepleri var. Gerek İslam ülkelerinin gerekse Batılı ülkelerin, radikal fikirlerin ve şiddet yanlısı aşırılıkçılığın kendi toplumlarında yayılmasına yol açan farklı nedenleri enine boyuna ele alması gerekiyor. Ama öncelikle şunun altını çizmek lazım: Suriye'deki Esed rejimi ve işlediği savaş suçları, DEAŞ'a Mısır ve Irak'tan Fransa ve Belçika'ya kadar çok geniş bir coğrafyada terör estirmek için ihtiyaç duyduğu her türlü bahaneyi ve imkanı sunuyor. Esed rejimi iktidarda kaldığı müddetçe DEAŞ güçlenmeye devam edecek. Nitekim Suriye Ulusal Konseyi'nin mevcut başkanı ve üç selefi (Muaz el-Hatib, Ahmed Asi el-Carba, Hadi el-Bahra ve Halid Hoca) bunu açıkça ifade ediyor: "Suriye'deki krize yönelik plansız yaklaşım bir felakete yol açtı. Suriye'deki savaşı sona erdirebilecek ve DEAŞ gibi terör örgütlerini temelli yok edebilecek kapsamlı çözümlere ihtiyaç var" (bkz. http://www.theguardian.com/commentisfree/2015/nov/20/syria-peace-assad-removed-russia-isis)

Burada 'kapsamlı çözüm' ile kastedilen, son dört yılda üç yüz binden fazla insanın ölümüne neden olan Esed rejiminin iktidarı bırakmasını sağlayacak adil ve anlamlı bir siyasi geçiş sürecinin bir an önce uygulanması.

Bunun dışındaki diğer tüm çözümler kendini kandırmak anlamına gelir. Rusya'nın son dört haftadır ılımlı Suriyeli muhaliflere yönelik kasıtlı saldırıları, Henry Kissinger'ın Rusya'nın İran ve Hizbullah'la birlikte Suriye'ye askeri müdahalede bulunmasının yararlı ve hatta DEAŞ'a karşı gerekli olduğu yönündeki iddiasını (bkz. http://www.wsj.com/articles/a-path-out-of-the-middle-east-collapse-1445037513) bütünüyle çürüttü. Rusya-İran ittifakı DEAŞ'ı yok etmekten ziyade Esad rejimini kurtarma peşinde. Nitekim son günlerde Rus-Esed-İran güçlerinin Bayırbucak Türkmenlerinin bulunduğu Türkmen Dağı ve civarını vurması, bu planın bir parçası. Amaç, Türkmen bölgelerini pasifize ederek önce Cisru'ş-şuğur'u, ardından muhalifler için kritik önemdeki İdlib'i ele geçirmek. Türkmenlerin ve diğer ılımlı Suriye muhalefetinin bulunduğu bu bölgede DEAŞ ya da başka bir terör örgütü yok.

Rusya'nın oyun planı, DEAŞ'a karşı Suriye'deki devlet kurumlarının tamamen çökmesini engellemek gerektiği varsayımına dayanıyor. Ancak Frederic Hoff'un da belirttiği üzere (bkz. http://www.newsweek.com/kissinger-right-about-assad-and-isis-388902), bu temelsiz iddianın sahadaki gerçeklerle bir ilgisi yok. Tersine, ılımlı Suriyeli muhalif grupların Suriye'de DEAŞ'la etkili bir şekilde mücadele etmesinin önündeki en büyük engel, Esed rejiminin varil bombaları ve sivil-asker ayrımı yapmayan toplu katliamları. Ülkenin kontrolünü çoktan kaybeden Esed, geriye kalan devlet ve güvenlik kurumlarını kullanarak sadece kendi geleceğini kurtarmaya çalışıyor. Esed'in sabıkalı ve acımasız rejiminin aygıtlarını "sorumluluk sahibi ve meşru devlet kurumları" gibi göstermek de çok vahim bir siyasi hata. Şu anda devam eden Viyana süreci, daha önce başarısızlıkla sonuçlanan Cenevre görüşmelerinin hatalarını tekrar etmekten kaçınacaksa, öncelikle Esed rejiminin sorumlu ve meşru bir yönetim olma vasfını çoktan kaybettiğinin görülmesi gerekiyor. Aksi halde bu süreç de sadece Esed rejimine toparlanmak için vakit kazandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Hem mevcut terör dalgasının hem de mülteci krizinin esas nedenine eğilmedikçe sorunun çözümü yolunda adım atmak mümkün olmayacak. Yarım yamalak tedbirler sadece durumu kötüleştirecek ve DEAŞ ile Esed rejimini cesaretlendirecektir. Suriye halkı ve dünya, bu iki kötülükten birini seçmek zorunda değil. Aynı anda ikisinden de kurtulmak gerekiyor.

Suriye'de bunlar olurken, Batı'da kaygı verici başka gelişmeler yaşanıyor. Paris saldırılarını istismar ederek aşırı sağcıları ve ırkçı kesimleri yanına çekmeye çalışan Batılı siyasiler, güya karşı çıktıkları teröristlerin ekmeğine yağ sürüyor. Saldırıların ardından çıkan tartışmalar, ideolojik histeriye ve kolektif suçlamaya doğru tehlikeli bir gidişatı işaret ediyor.

ABD'de Cumhuriyetçi başkan adayları Suriyeli mülteciler hakkında ulusal güvenlik gerekçesiyle şimdiden popülist ve ayrımcı bir saldırganlığa yönelerek zıvanadan çıkmış durumda. Bu adayların sertlik yanlısı ve basite indirgeyici yaklaşımları karşısında George Bush bile daha "ilerici" kalıyor. (bkz. http://www.theguardian.com/commentisfree/2015/nov/22/the-us-debate-around-islam-makes-george-w-bush-look-progressive). ABD mültecilerle ilgili sıkı bir güvenlik sistemine sahip. Dahası hiçbir mülteci yıllardır herhangi bir terör eylemine karışmadı. Buna rağmen, ABD'li Kongre üyeleri mültecilerin kabulünü daha da zorlaştıran bir yasa çıkardı. Neyse ki Başkan Obama, Hillary Clinton, New York Belediye Başkanı ve başka liderler mültecilere potansiyel terörist muamelesi yapılmasını 'utanç verici' ve 'Amerikan değerlerine aykırı' olarak niteleyip kınadı.

Birçok Avrupalı sorumlu ve sağduyulu davransa da, Paris saldırılarının korkuları körüklemek için istismar edilmesi tehlikeli bir gidişatı işaret ediyor. İslam karşıtı ırkçı grupların Avrupa'daki mültecileri ve Müslümanları karalayıp şeytanlaştırması, aşırılıkçıların ve teröristlerin eline koz vermek anlamına gelir.

Elbette teröre karşı gereken tedbirler alınmalı. Fransa olağanüstü hali üç ay daha uzattı. Bazı AB ülkelerinde sosyal medyaya sınırlamalar getirildi. Vatandaşların izlenmesine yönelik önlemler genişletildi. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, terör suçlarından hüküm giymiş göçmenlerin Fransız vatandaşlığından çıkarılmasını sağlayacak olan anayasa değişikliğinin hazırlığında. Bunları yeni güvenlik tedbirleri izleyebilir.

Terör eylemleri gerekçesiyle bu önlemler haklı gösterilebilir. Ama bunlar temel hak ve hürriyetleri ihlal etmediği müddetçe hoş görülecektir. Güvenlik ve özgürlük arasındaki denge, hayati ve hassas bir konudur. Bu hassas dengeyi korurken, DEAŞ'tan PKK'ya kadar terörün her türüne karşı tutarlı ve kararlı bir duruş sergilenmesi esastır. DEAŞ'la mücadele bahanesiyle PKK terörünü şirin göstermeye ve şiddeti estetize etmeye çalışanların, Paris saldırılarının ardından bakış açılarını gözden geçirmeleri umulur.

PKK ve diğer terör örgütlerine karşı güvenlik önlemleri aldığı için Türkiye'yi acımasızca ve sorumsuzca eleştirenler, belki şimdi terörizmle mücadelenin ne anlama geldiğini, küresel işbirliği ve dayanışmanın neden elzem olduğunu daha net görebilirler.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts