BİLİM AKADEMİSİ’NİN
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA KAMUOYUNA DUYURUSU
15.01.2016
Bilim Akademisi olarak, binin üzerinde akademisyenin imzalayarak kamuoyuna sunduğu “Bu suça
ortak olmayacağız” başlıklı bildiri üzerine son günlerde gelişen olayları büyük bir kaygı ve
üzüntüyle ile izliyoruz. Kuşkusuz toplumsal şiddet ve terör, başta insan onuru ve yaşam hakkı
olmak üzere insancıl değerler ile temel hak ve özgürlüklere yönelik ağır bir saldırı biçimidir.
Şiddet, kin ve nefretin demokratik bir toplumda mazur gösterilmesi, savunulması, övülmesi ya da
teşviki söz konusu olamaz. Hem Anayasa hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan
hakları sözleşmeleri bu durumu teyit etmektedir. Ancak demokratik toplumların diğer bir temel
değeri de kamuoyunun özgürce biçimlenmesini sağlayan ve basit ya da yansız düşünce
açıklamaları dışında eleştirel nitelik taşıyabilen ifade özgürlüğüdür. İnsani temel değerlere
saldıran her türlü şiddetin, kin ve nefretin övgüsünü ya da teşvikini içermediği sürece eleştirel
boyutta kalan düşünce açıklamalarının ifade özgürlüğünden yararlanması asıldır. Anayasa
Mahkemesi’nin 16 Nisan 2015 tarihli bireysel başvuru içtihadında belirttiği gibi:
“İfade özgürlüğüne ilişkin başvurularda, genel olarak, kullanılan ifadelerin şiddeti övdüğü,
kişileri terör yöntemlerini benimsemeye, başka bir deyişle şiddet kullanmaya, nefrete,
intikam almaya veya silahlı direnişe tahrik ve teşvik edip etmediği değerlendirilmelidir.
(…) Kamu otoriteleri veya toplumun bir kesimi için hoş olmayan düşüncelere, şiddeti
teşvik etmediği, terör eylemlerini haklı göstermediği ve nefret duygusunun oluşmasını
desteklemediği sürece sınırlama getirilemez.” (Behdar Ro Amed Başvurusu, No.
2013/7363, 16 .2.2015)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu konuda verdiği kararlar da aynı yöndedir:
“Bu bağlamda, AİHM politikacı veya sıradan kişiye göre Hükümet hakkında kabul
edilebilir eleştiri sınırlarının daha geniş olduğunu hatırlatmaktadır. Demokratik bir
sistemde, Hükümetin eksikliği veya eylemleri, gerek yasama ve yargı erki gerekse
kamuoyunun yakın denetimi altında bulunmalarını gerektirmektedir. Dolayısıyla, ihtilaf
konusu yazıda özellikle bazı sert paragraflar, Türk Devleti’nin en olumsuz tablolarından
birini çizmişse ve yazıya düşmanca bir anlam katmışsa da, bu paragraflar şiddete
başvurmaya, orduya direnişe veya başkaldırmaya teşvik etmemektedir ve kin içeren bir
söylem söz konusu değildir, AİHM nazarında dikkate alınması gereken en önemli husus
budur (Dicle v. Türkiye davası, N. 9858/04, 15.10. 2013).”
Her ne kadar rahatsız edici veya azınlıkta olsa da görüşlerini ifade özgürlüğü her vatandaş için
olduğu kadar bilim insanları için de en temel özgürlüktür. Bunun ellerinden alınmasının er ya da
geç, Avrupa Konseyi’nin de tespit ettiği gibi, entelektüel gerileme, sosyal ve ekonomik bir
duraklama ile sonuçlanması kaçınılmazdır. Bilim Akademisi bu kaygı verici gidişin tersine
çevrilmesi ve evrensel standartlarda bilim, sanat ve genel anlamda ifade özgürlüğünün
üniversitelerimizde tesisi için gerekli yasal çalışmalar dahil her türlü desteği sağlamaya hazırdır.
Saygılarımızla bilgilerinize sunarız.
Bilim Akademisi adına
Yönetim Kurulu
http://bilimakademisi.org/wp-content/uploads/2016/01/BA-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnce-%C3%B6zg%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC-bildirisi-ocak-2016.pdf
Friday, 15 January 2016
IMF Survey : Financial Levianthans Under Review in 2016
IMF Survey : Financial Levianthans Under Review in 2016
Financial Levianthans Under Review in 2016
IMF Survey
January 14, 2016
- China, Germany, United Kingdom among countries IMF plans to assess
- Smaller financial hubs also on the list
- Systemic aspects, safety, stability of country financial systems in spotlight
Some of the world’s largest and most connected financial systems will undergo their mandatory five-year financial stability review by the International Monetary Fund in 2016.
The IMF will review big as well as regionally important financial sectors in 2016 (photo: IMF)
Related Links
Under the aegis of the Financial Sector Assessment Program, the IMF is assessing big, systemically important countries such as Germany and the United Kingdom, as well as medium-sized, and in some cases regionally important financial systems such as Russia and Mexico.
In the wake of the global economic crisis, the IMF has strengthened its surveillanceof systemic countries’ financial systems. In September 2010, the IMF’s Executive Board agreed the world’s top 25 financial sectors would undergo a mandatory financial check-up every five years. In 2014, the IMF expanded the list to 29 countries, based on updated criteria.
Countries the IMF plans to assess - 2016
Belarus
China*
Finland
Germany
Guyana*
Indonesia*
Ireland
Jamaica*
Lebanon
Luxembourg*
Madagascar
Mauritius
Mexico
Montenegro
Romania*
Russia
Sweden
Turkey
United Kingdom
Zambia
*Note: These countries’ FSAPs will begin in 2016 and conclude in 2017.
China*
Finland
Germany
Guyana*
Indonesia*
Ireland
Jamaica*
Lebanon
Luxembourg*
Madagascar
Mauritius
Mexico
Montenegro
Romania*
Russia
Sweden
Turkey
United Kingdom
Zambia
*Note: These countries’ FSAPs will begin in 2016 and conclude in 2017.
IMF focus on financial stability
The IMF program assesses three key components of financial stability in all countries:
• The soundness of banks and other major financial institutions, including through stress tests
• The quality of financial system oversight, including banking, securities, and insurance where the sectors are systemically important, the macroprudential framework; and
• The ability of policymakers, and financial safety nets to withstand and respond effectively in case of deep financial stress.
The IMF tailors country assessments to analyze issues of particular interest or concern in each country. In 2016, the IMF teams will focus their analysis on systemic risks and macroprudential policies. Some highlights for this year’s FSAP assessments include:
China: The FSAP will look into how the financial system's structure and performance have evolved in recent years. The FSAP will assess the resilience of the financial sector to shocks emanating from abroad, and China's ongoing financial liberalization and macroeconomic rebalancing. The FSAP will also evaluate the significant changes in the regulatory and supervisory framework in response to the evolution of financial sector.
Germany: The FSAP will be the first review of a euro area country since the establishment of the Single Supervisory Mechanism and the Single Resolution Mechanism. The assessment will tackle the complexity of the new institutional set up and systemic risk implications across multiple financial sectors, and focus on the effectiveness of the new mechanisms in addressing the fault lines that have emerged in the recent crisis in Europe.
Ireland: The first assessment since the global crisis will look at the condition of, and prospects for, a much-transformed financial system: banks have shed debt and raised capital, and become more retail focused, but still bear a legacy of nonperforming loans. Meanwhile, the internationally oriented investment funds management industry has grown enormously. Since Ireland is a member of the European banking union, work on this FSAP is closely coordinated with the FSAP assessment of other euro area countries, and addresses the roles of relevant European institutions.
Lebanon: The large banking sector dominates the financial sector and has been critical to macro-financial stability in a volatile economy. The FSAP will explore vulnerabilities and policies to increase resilience of the sector in the face of challenging domestic and regional economic circumstances. The relatively new set of policies designed to keep the financial system as a whole safe will be explored, as will issues in financial development.
Russia: The FSAP will assess the impact on the Russian financial sector of weak potential growth, low oil prices, and exchange rate volatility against the background of continuing Western sanctions. The FSAP will also examine the ability of the financial sector to support sustainable growth, which will require comprehensive reforms to safeguard the sector’s stability and efficiency.
Sweden: Against the background of a rapid housing market growth, the FSAP team will focus on macroprudential arrangements and policies. Also, given the high interconnectedness of the financial system with the rest of the region, the team will examine practical ways to enhance regional cooperation on financial stability, crisis preparedness, and resolution.
Turkey: A large, systemically important, emerging market economy with a high external financing requirement. Systemic risks and macroprudential policies and arrangements will constitute a key focus of this FSAP.
United Kingdom: In the world’s most complex, diversified, and globally interconnected financial system, the FSAP will assess the extent to which the regulatory overhaul that was implemented after the crisis has reduced systemic risk and the possibility of adverse spillovers to the rest of the world.
The Financial Sector Assessment Program underwent its most recent review in 2014to adapt the program to the post-crisis era.
In 2015, the IMF concluded assessments of the financial sectors in Azerbaijan, Bosnia and Herzegovina, the Central African Economic and Monetary Community, Mauritania, Morocco, Norway, Samoa, Tajikistan, and the United States.
BİLDİRİLİ İHANET ÇETESİNDEN YENİ PERDE! : İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI BİLDİRİSİ
İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu'nun üyelerine gönderdiği duyuruda, hastanelerin karargaha dönüştürüldüğü, sağlık personelinin yaralılara müdahale ederken devletin kolluk güçleri tarafından öldürüldüğünü yalanını bile yazdı.
Teröre destek veren 1100 akademisyenden sonra şimdi de İstanbul Dişhekimleri Odası skandal bir bildiri yayınladı.
http://www.akgazete.com.tr/turkiye/istanbul-dishekimleri-odasindan-skandal-bildiri/14720
http://www.yeniakit.com.tr/haber/istanbul-dishekimleri-odasindan-skandal-bildiri-121752.html
Thursday, 14 January 2016
Yiğit Bulut: "Türkiye'nin ciddi bir saldırı altında"
24 TV'de Ersoy Dede'ye konuk olan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, Türkiye'nin ciddi bir saldırı altında olduğunu söyledi, bunun sebepleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, 24 TV'de Ersoy Dede'nin sunduğu Bıçak Sırtı programında, Sultanahmet'teki saldırıyı değerlendirirken, bu tür olaylara öncesiyle sonrasıyla daha geniş bir çerçeveden bakmak gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye'ye karşı bir fiziki saldırının başlatıldığını, bu saldırının aslında 2008'de IMF anlaşmasının imzalanmamasının ardından başladığını, 2013'ten itibaren şiddetlenerek devam ettiğini hatırlatan Bulut, konunun ekonomik boyutuyla ilgili oldukça çarpıcı detaylara işaret etti.
Yiğit Bulut şöyle konuştu:
TÜRKİYE CİDDİ BİR FİZİKİ SALDIRI ALTINDA
Herşeyden önce bildiğiniz gibi bu saldırı Türkiye'ye karşı gerçekleştirilen ilk saldırı değil. Geçmişte de bu tip saldırılar gerçekleşti, daha büyükleri de gerçekleşti.
Bu tespiti yaparken şu soruyu sormamızda büyük bir yarar var: Türkiye neden ciddi bir fiziki saldırı altında?
TERÖR BİLDİRİSİNİN ARKASINDA DURDULAR, DEVLETE KARŞI İMZA ATTILAR
Aynı zamanda fiziki saldırının yanında, malesef Türkiye'de çok vahim bir olay daha yaşandı. "Akademisyen" sıfatı taşıyan (diğer akademisyenlerden özür dileyerek bu tespiti yapmak istiyorum) 1100 kişi terör örgütünün bildirisinin arkasında durdu ve terör örgütüyle birlikte devlete karşı imza attı.
TÜRKİYE BELLİ BİR NOKTAYA DOĞRU İTİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Tabi ki bu olayları yan yana koyarak bölgede ve Türkiye'de neler olduğunu analiz etmek zorundayız. Niye Türkiye uzun bir süredir saldırı altında ve niye Türkiye bu saldırılarla birlikte belli bir noktaya çekilmeye çalışılıyor? Ve neden özellikle Türkiye bu coğrafyada uzun süreli sessizlikten sonra, 2003'ten itibaren ciddi bir baskı altında tutulmaya ve 2008'den itibaren de hem fiziki hem de maddi-manevi saldırı altında bırakılarak belli bir noktaya doğru itilmeye çalışılıyor?
Türkiye bu coğrafyada ayağa kalkmaya başladığı için, ayağa kalktığı için, ürettiği için ve 1830'ların başından beri bize sanki bir zihin kodu gibi işlenen, aslında bizim aleyhimize olan birçok kavramı sorgulamaya başladığı için ve Türkiye yönetildiği için, Türkiye'de bir liderlik olduğu için, Türkiye ciddi anlamda bir saldırı aldında yoluna devam ediyor.
Bu saldırı mutlaka ve mutlaka bertaraf edilecek. Mutlaka ve mutlaka Türkiye hedeflerine yürüyecek.
GEZİ ÖNCESİ EN DÜŞÜK FAİZ ORANINA ULAŞMIŞTIK
Ben bu stüdyoda Gezi olaylarını yaşadım. Gezi olayları başladığı zaman bu ülkede faiz 4.61 seviyesini test ediyordu. 4.61 nominal olarak evet düşük bir seviye ama bu coğrafya için başka bir anlamı var. 1839'dan itibaren, yani biz Baltalimanı Anlaşması'nı İngilizlerle imzaladığımız tarihten itibaren bu coğrafyada gerçekleşen en ucuz borçlanma faizidir 4.61...
Ve 4.61 aşağı kırılsaydı, yani Gezi olayları başlamasaydı, yüzde 2'lere doğru giden bir faiz trendinin içine girmiştik.
2008 yılında Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan sıfatıyla IMF anlaşmasını imzalamayarak, Türkiye'nin önüne yeni bir yol açarak, o günlerde yüzde 22-25 bandında olan faizin 4.61'e kadar düşmesinin yolunu açtı.
"İMZALAMAZSAK TÜRKİYE BATAR" DİYORLARDI
O günlerde hatırlayın, ne diyorlardı? "Eğer bunu imzalamazsak Türkiye batar, bunu imzalamazsak Türkiye'de faizler patlar, dolar çıldırır, piyasalar çöker..." Yüzde 22-25 bandında olan faiz, IMF anlaşmasını imzalamadığımız süreci takip eden 60 ay içinde yüzde 4.61'e düştü.
Bütün bunları hatırlayalım. Özellikle gençler son 5-6 yılı, 2008'den sonrasını lütfen çok iyi hatırlasınlar. Gezi olayları başladığı dönemde, yani 13 Mayıs haftasında bu coğrafyada Osmanlı İmparatorluğu'nun ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yaptığı bütün borçlanmaların en düşük faizi 4.61'di. Biz bu ülkede yüzde 63'ler, 70'ler gördük faizde. Bankalar arası piyasada 7 bin 500 gördük. Gece bir bankanın yüzde 14 bin 8'le borçlandığını gördük. 2001 krizinde o dönemki hükümetin Güneş Taner'i evinden alıp Merkez Bankası ekranının başına oturttuğunu gördük.
RAHMETLİ MENDERES'İN O MEŞHUR RADYO KONUŞMASI
O günlerden, yüzde 4.61 faizle borçlandığınız bir Türkiye'ye geliyorsunuz. Ne oluyor ondan sonra? Ondan sonra sokaklar yanmaya başlıyor. Rahmetli Menderes'in 5 Mayıs 1960'ta yaptığı radyo konuşması var. Aynen şöyle söylüyor:
"İstanbul, Ankara ve İzmir'de gerçek dışı, dedikodulara dayanan bazı olayların provake edilmesiyle sokak yürüyüşleri başlamış olup, özellikle bazı illerimizde kamu mallarına zarar verilmiş olup, bu olayların büyümeden vatandaşların devlete olan güveninin yeniden tesis edilmesi için sizlere ricada bulunuyorum."
Bu konuşmanın üstünden tam 22 gün geçiyor ve Menderes darbeyle devriliyor.
BU COĞRAFYA BİR PAYİTAHTTIR
Bütün bunları niye anlatıyorum? Osmanlı İmparatorluğu'nda bir strateji vardı. Her zaman konuşulmuştu. Büyük Selçuklu'da vardı. Roma İmparatorluğu'nda vardı. Burası bir payitahttır. Devlet olarak değil, coğrafya olarak söylüyorum bunu. Bu payitahtta kurulmuş olan bütün devletler her zaman coğrafyanın belli noktalarına bakmışlardı. Osmanlı İmparatorluğu nereye bakardı? İstanbul, Bağdat, Şam, Kahire...
Yani İstanbul-Bağdat-Şam-Kahire dörtgenini çizdiğiniz zaman bu coğrafyaya hakim olabiliyorsunuz. Ve bunun payitahtı İstanbul'du.
SALDIRILAR EŞ ZAMANLI BAŞLADI
Şimdi, Gezi olayları sürecine dönelim. Aynı anda Mısır'da olaylar başladı. Aynı dönemde Esed Suriye'yi bu hale getirmenin yolunu açtı ve devam etti. Aynı anda İstanbul'da insanlar sokaklara döküldü. Aynı anda Bağdat'ta olaylar patladı.
Bu coğrafyayı yeniden biçmek isteyenler, bu coğrafyanın terziliğine soyunanlar 2013 Mayıs ayından itibaren bu coğrafyadaki bütün fitilleri ateşlediler. Bu ülkenin insanları bu analizi yapmak zorundayız. Çünkü nereden geldiğimizi bilirsek, nereye gittiğimizi bilebiliriz. Nasıl bir tünelden geçtiğimizi bilirsek nasıl bir hedefe varmak istediğimizi bilebiliriz.
Türkiye ayağa kalkıyor. Türkiye 1699'da bu coğrafyanın hapsedilmesiyle, izole edilmesiyle, sancaklarımızın yere düşürülmesiyle, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunun hazırlandığı bir süreçten ortaya çıkmış bir devlet. Bu coğrafyada bizim sonumuzun nasıl hazırlandığını bilmek zorundayız.
BALTALİMANI'NI BİLMEZSENİZ, GÜMRÜK BİRLİĞİNİ ALKIŞLARSINIZ
1839 Baltalimanı anlaşmasını bilmezseniz, bugünkü gümrük birliğini alkışlarsınız. 1854'teki Londra bankerleriyle yapılan borçlanmaları bilmezseniz, bugünkü düşen faizin değerini anlayamazsınız. 1876'daki iflası bilmezseniz bugün Türkiye'nin bu coğrafyada nasıl bir ekonomik değer ortaya çıkardığını anlayamazsınız.
1699 BİR MİLATTIR... BU TARİHTE DOĞU'NUN BATI'YA HAKİMİYETİ BİTTİ
Evet çok güçlüydü bu coğrafyada Osmanlı İmparatorluğu. Yani bu coğrafyada biz millet ve ümmet olarak çok güçlüydük. Ama 1699'da sancaklarımız tek tek yere düşmeye başladıktan sonra Batı'nın Doğu'ya hakimiyeti başladı. Öyle bir milattır ki 1699... Doğu'nun Batı'ya hakimiyetinin bittiği, Batı'nın Doğu'ya hakimiyetinin başladığı milattır 1699.
ZİHİN KODLARIMIZLA OYNADILAR
Arkasından gelen süreçte, 1800'lerin başından itibaren özellikleBatı hayranı kafanın bu coğrafyada egemen olmaya başlamasıyla ve bizim olmayanların bizimmiş gibi bu coğrafyada tanıtılması ve zihin kodlarımıza işlenmesiyle ortaya farklı bir yapı çıktı.
PROGRAMIN TAMAMINI AŞAĞIDAN İZLEYEBİLİRSİNİZ: http://video.star.com.tr/album/haber/713892/1/Guncel
Wednesday, 13 January 2016
Operasyonlara destek imzası onbinleri aştı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünkü konuşmasında, Dünyadan ve Türkiye'nin birçok üniversitesinden akademisyenin, bir bildiri yayınlayarak devleti ve hükümeti katliam yapmakla suçlaması olayına ilişkin sert konuşmuştu. Erdoğan, 'gereğini yapın' demişti.
YÖK dışında da teröre destek veren akademisyenlere karşı milli akademisyenler de harekete geçti ve imza kampanyası başlattı. turkiyeicinakademisyenler.com, terorekarsiakademisyenler.org ve terorekarsiyiz.blogspot.com.tr internet siteleri üzerinden bildiri yayınlayan 'Milli' akademisyenler PKK yanlısı bildiriye imza atanlara sert tepki göstererek "Bu Ülkenin Akademisyenleri Olarak Devletimizin ve Milletimizin Yanındayız!" , "Bu ülkenin akademisyenleri olarak terörün birlikte yaşamı ortadan kaldırmasına karşı çıkıyoruz!" mesajı verdi.
Şu anda mevcut sitelerden imza kampanyasına katılan akademisyenler onbinleri aşmış durumda ve imzalar her dakika artarak devam ediyor...
Haber Kaynağı:
Marsel İlhan veda etti
Marsel İlhan, Avustralya Açık elemelerinin ilk turunda Kazak Nedovyesov'a 2-1 yenilerek, sezonun ilk "grand slam" turnuvasına veda etti
Marsel İlhan veda etti
Marsel İlhan, Avustralya Açık elemelerinin ilk turunda Kazak Nedovyesov'a 2-1 yenilerek, sezonun ilk "grand slam" turnuvasına veda etti
Türkiye Güreş Federasyonu 2016 Yılı Bayanlar (Gençler, Yıldızlar, Minikler) Talimatını Yayınlandı
Türkiye Güreş Federasyonu 2016 Yılında Bayanlar Grup ve Türkiye Şampiyonalarında uygulanacak Gençler, Yıldızlar ve Minikler talimatı aşağıdaki linkte yer almaktadır.
Talimat için (TIKLAYINIZ)
Tuesday, 12 January 2016
ANKARA MUAYTHAİ SPOR KULÜPLERİNİN DİKKATİNE ;(ÖNEMLİ)
ANKARA MUAYTHAİ SPOR KULÜPLERİNİN DİKKATİNE ;(ÖNEMLİ)
Seyahat Yönergesin'de bir takım değişiklikler yapılmış olup ,
Bu bağlamda ;
Spor Federasyonlarının Bölgesel,Ulusal organizasyonlarına katılacak kulüplü takım,Ferdi sporcu kafilelerinin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde seyahatlerinin yapılmasına ilişkin usul ve esasları kapsayan Seyahat Yönergesi kapsamında 18 yaşından küçük sporcuların velileri, 18 yaşından büyük sporcuların ise kendileri tarafından sorumlu memurun huzurunda doldurulması gereken seyahat izin belgelerinin Spor Genel Müdürlüğü ile yapılan görüşmeler sonucunda kulüplerin yetkilendirdiği kişilerin huzurunda ilgililer tarafından doldurularak İl Müdürlüğüne teslim edilmesi gerekmektedir.
Bu Kapsamda kulüplerin yetkilendirdiği kişi ile ilgili almış olduğu yönetim kurulu kararı ve ilgilinin imza sirkülerinin ivedilikle Spor İl Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir.
Alınacak olan Yönetim Kurulu Kararında ''2016 yılı içerisinde il içinde ve il dışında yapılacak olan spor faaliyetlerinde veliler ve sporcular tarafından doldurulması gereken seyahat izin belgelerinin takibi ve İl Müdürlüğüne teslim edilmesi ile ilgili kişi (ismi belirtilecek) yetkilendirilmiş olup sporcuların seyahati ve seyahat izin belgeleri ile ilgili bütün sorumluluk kulübümüze aittir.'' ibaresi olması gerekmekte olup yetkilendirilen kişilerle ilgili bilgilerinde güncel olarak Spor İl Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir.
Kuşadasın'da düzenlenecek olan ''Türkiye Muaythai Şampiyonası'na katılacak olan Spor kulüpleri ve sporcuların kafile onayları için ;
Seyahat Yönergesin'de bir takım değişiklikler yapılmış olup ,
Bu bağlamda ;
Spor Federasyonlarının Bölgesel,Ulusal organizasyonlarına katılacak kulüplü takım,Ferdi sporcu kafilelerinin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde seyahatlerinin yapılmasına ilişkin usul ve esasları kapsayan Seyahat Yönergesi kapsamında 18 yaşından küçük sporcuların velileri, 18 yaşından büyük sporcuların ise kendileri tarafından sorumlu memurun huzurunda doldurulması gereken seyahat izin belgelerinin Spor Genel Müdürlüğü ile yapılan görüşmeler sonucunda kulüplerin yetkilendirdiği kişilerin huzurunda ilgililer tarafından doldurularak İl Müdürlüğüne teslim edilmesi gerekmektedir.
Bu Kapsamda kulüplerin yetkilendirdiği kişi ile ilgili almış olduğu yönetim kurulu kararı ve ilgilinin imza sirkülerinin ivedilikle Spor İl Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir.
Alınacak olan Yönetim Kurulu Kararında ''2016 yılı içerisinde il içinde ve il dışında yapılacak olan spor faaliyetlerinde veliler ve sporcular tarafından doldurulması gereken seyahat izin belgelerinin takibi ve İl Müdürlüğüne teslim edilmesi ile ilgili kişi (ismi belirtilecek) yetkilendirilmiş olup sporcuların seyahati ve seyahat izin belgeleri ile ilgili bütün sorumluluk kulübümüze aittir.'' ibaresi olması gerekmekte olup yetkilendirilen kişilerle ilgili bilgilerinde güncel olarak Spor İl Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir.
Kuşadasın'da düzenlenecek olan ''Türkiye Muaythai Şampiyonası'na katılacak olan Spor kulüpleri ve sporcuların kafile onayları için ;
http://ankara.gsb.gov.tr/…/spor-kuluplerinin-dikkatine-seya…
linkte bulunana seyahat izin belgelerinin doldurulması gerekmektedir.
4 adet ayrı form bulunmaktadır.
(18 yaşından küçükler ve 18 yaşından büyükler için ayrı formlar bulunmaktadır,
( Kafile ile beraber seyahat edecekler için 18 yaşından küçükler için setahat taahhüt belgesi ve Kendi imkanları ile seyahat edecekler için 18 yaşından büyük sporcular için seyahat taahhüt belgesi)
linkte bulunana seyahat izin belgelerinin doldurulması gerekmektedir.
4 adet ayrı form bulunmaktadır.
(18 yaşından küçükler ve 18 yaşından büyükler için ayrı formlar bulunmaktadır,
( Kafile ile beraber seyahat edecekler için 18 yaşından küçükler için setahat taahhüt belgesi ve Kendi imkanları ile seyahat edecekler için 18 yaşından büyük sporcular için seyahat taahhüt belgesi)
Spor Kulüplerinin ve Ferdi Sporcuların tarafıma ;
Sporcunun Adı-Soyadı, Doğum tarihi ,Tc kimlik noları ,lisans noları, okuduğu okulun adı(okul izin işlemleri için) ve ilçesini içeren yazıyı
hknyldz38@gmail.com adresine ivedilikle gönderilmesini,
(Bu bilgilerin mevcut olmamasından dolayı İl Kafile Listesi ,onaya sunulamamaktadır, En geç 14.01.2016 Perşembe gününe kadar maillerin atılması gerekmektedir.)
gereğinin yapılmasını önemle rica ederim.
Sporcunun Adı-Soyadı, Doğum tarihi ,Tc kimlik noları ,lisans noları, okuduğu okulun adı(okul izin işlemleri için) ve ilçesini içeren yazıyı
hknyldz38@gmail.com adresine ivedilikle gönderilmesini,
(Bu bilgilerin mevcut olmamasından dolayı İl Kafile Listesi ,onaya sunulamamaktadır, En geç 14.01.2016 Perşembe gününe kadar maillerin atılması gerekmektedir.)
gereğinin yapılmasını önemle rica ederim.
Subscribe to:
Posts (Atom)
Featured post
Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads
ISTANBUL, JULY 2025 — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...
Popular Posts
-
Ege Denizi'nde son dönemde artan sismik aktiviteler, bölgedeki deprem riskini ve olası arama kurtarma operasyonlarının önemini yeniden ...
-
1️⃣ YOU ARE BEING DECEIVED! Dear Istanbulites! 2️⃣ We would like to share with you a visual showing how our citizens in need benefited from ...
-
Zehirli Yalova'da amatör balıkçılık yapan Burak Ulusoy, oltasına takılan zehirli trakonya balığına temas ettiği için hastanede tedavi e...