Thursday, 28 April 2016

Müslüman sporcular için o yasağı kaldırttı!


Müslüman sporcular için o yasağı kaldırttı!
Indira Kaljo verdiği mücadele ile FIBA yöneticilerine sesini duyurdu ve kadın basketbolunda başörtüsü yasağının kalkmasını sağladı.
Geçtiğimiz yıl Dünya Basketbol Şampiyonası'nın ardından toplanan Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA) yöneticileri, basket maçlarında başörtüsü takılması için 2 yıllık deneme aşamasına geçilmesi karar vermişti.
Gerekli değerlendirmelerin 2016'da tamamlanmasıyla Müslüman sporcuların tesettürle oynamasına izin veren bu kural, 2016 Olimpiyatlarının ardından kalıcı hale gelecek. Yasağın kalkmasının perde arkasındaki isim, Bosna Hersek asıllı kadın basketbolcu Indira Kaljo.
Profesyonel anlamda basketbol oynamak isteyen başörtülü Müslümanlar için bu kararın önemli olduğunu ifade eden Kaljo, "Tesettürümle Türkiye'de bir takımda oynamayı çok isterdim" diyerek transfer tekliflerine açık olduğu mesajını verdi. Ülkemizi çok sevdiğini söyleyen genç oyuncu Türkiye Gazetesi'nin sorularını yanıtladı.
Sizin için kâbus süreci nasıl başladı?
Başörtüsünün yasak olması yüzünden çok ciddi bir sorunla karşılaşıyordum. Bu durum beni basketbolda ve sporda Müslüman kadınların hakları için mücadele etmeye mecbur bıraktı. Ardından bir imza kampanyası başlattım, sayısız spor yazarıyla görüştüm. Yeterli desteği ve medyanın ilgisini çekmeyi başardım. Bunun sonucunda FIBA ulusal düzeydeki basketbol müsabakalarına iki yıllık bir süre için türbanla katılabilmemize onay verdi. Şimdiki hedefim, uluslararası düzeydeki maçlara türbanımla katılabilmek.
Çevrenizden ne tür tepkiler aldınız?
Öncelikle ailemden olumlu tepkiler aldım. FIBA'nın yasağı karşısında ayakta durabilmemi sağladılar. Bazı arkadaşlarım ise, kariyerimin sekteye uğramaması amacıyla türbanımı çıkarmamı tavsiye etti. Ancak ben kararımın arkasında durdum. Ayrıca ABD'de Müslüman kadın hakları için verdiği mücadeleyle çok iyi tanınan Amerikan İslam İlişkileri Konseyi'nden muazzam bir destek gördüm.
Taraftardan ve takım arkadaşlarınızdan baskı gördünüz mü?
Müslüman kadınların hakları konusunda giriştiğim bu mücadele sebebiyle bana şüpheyle yaklaşanlar oldu. Müsabakalarda bakışları üzerimde hissediyordum. Ancak hem beni tanıdıkça hem de yeteneğimi gözlemledikçe fikirleri değişti. Artık ben de onlar gibi yeteneğimi sergileyebiliyorum. Zaten o saatten sonra da aramızda hiçbir fark kalmıyor. Spor yaparken hepimiz sadece sporcuyuz.
HEMCİNSLERİNE TAVSİYE: Kim olduğunuzu bilin kendinize güvenin
Indira Kaljo 27 yaşında. Bosna Hersek'te yaşanan savaş yüzünden daha 6 yaşındayken Almanya'ya oradan da ailesiyle ABD'ye göç etti. Basketbol merakı da burada başladı. FIBA'nın başörtüsüyle ilgili yasağını öğrenince büyük bir mücadeleye girişti. Ya çok sevdiği sporu bırakacaktı ya kalıp haksızlıkla savaşacaktı. O ikinci şıkkı seçti. Medyadaki erkek egemenliğine tepki gösteren Kaljo, "Basın sporda sürekli erkeklerin üzerine eğiliyor" diyor. Sporcu olmak isteyen kadınlara ise, şunları tavsiye ediyor: "Kadınların kendilerine inanmalarını öneriyorum. Hayatta her zaman sizi yargılayacak ve olumsuz yorumlarda bulunacak insanlar çıkacaktır. Ancak siz kim olduğunuzu ve kime güvendiğinizi bilin yeter..."
KAYNAK:

Karakusak Dergi
BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap

Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü : " Anamur Su Gözü Devlet Avlağında Usulsuz Av Yapan Şahıs Yakalandı!!"




Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü : " Anamur Su Gözü Devlet Avlağında Usulsuz Av Yapan Şahıs Yakalandı!!"
24.04.2016 tarihinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı VII. Bölge Müdürlüğü Mersin Şube Müdürlüğüne bağlı Anamur MP Şefliği ekipleri Sugözü Devlet Avlağı Olucak mevkiinde yapımış oldukları av koruma kontrol çalışmaları esnasında, 2 yaşında erkek yaban keçisini vuran N.U adlı şahıs ekipleri tarafından suçüstü yapılarak yakalandı.
Şahıs vurmuş olduğu Yaban Keçisini parçalara ayırmış vaziyette yakalandı; vurulan Yaban Keçisine (Ölü)Mersin Şube Müdürlüğünce el konuldu. Şahsa 12.000 TL tazminat cezası ile 1.226 TL İdari para cezası kesildi



Wednesday, 27 April 2016

“Lviv, Türk yatırımcıları bekliyor”, Burak Pehlivan


“Lviv, Türk yatırımcıları bekliyor”, Burak Pehlivan

By TUİD WEBADMİN - Cum Nis 22, 9:02 am  
http://tuid.org.ua/lviv-turk-yatirimcilari-bekliyor-burak-pehlivan

DSC_2207
Başlıktaki cümle, heyetimizi kabul eden Lviv’in efsanevi Belediye Başkanı Andriy Sadoviy ait. 10 yıldır şehri yöneten Sadoviy, aynı zamanda devrik cumhurbaşkanı Yanukoviç’in Ukrayna’yı terk etmesi sonrasında kurulan ve parlamento seçimlerinde üçüncü gelerek, iktidarı oluşturan Batı yanlısı koalisyona katılan Samopomiç(Kendi kendine yardım) partisinin de liderliğini yapıyor. Meclisin yarısı eskiden görev yapmış milletvekillerinden oluşurken, tüm Samopomiç milletvekilleri, ilk kez mecliste görev alan isimlerden oluşmuş böylece Sadoviy gençlere, ülkedeki değişim ve dönüşüme verdiği değeri ve desteği göstermeye çalışmıştı. Samopomiç, birkaç hafta önce koalisyon hükümetinden ayrıldı ve aldığı oy oranı itibarıyla ana muhalefet partisi durumuna geçti. Kendisi de turizm, medya gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere sahip olan Sadoviy, Batı yanlısı, yapısal reformlara şartsız destek veren, iş dünyasının dostu bir isim olarak biliniyor ve halk tarafından şehirde çok seviliyor.
DSC_2173
Görüşmemizden bir gün önce Cumhurbaşkanı Poroşenko’nun, Japon otomotiv devi Fujikura’nın Lviv fabrikasının açılışı için şehre gelmesine, görüşmemizle aynı gün Batı Ukrayna’nın en önemli ekonomi forumu, Lviv Ekonomiforumunun gerçekleşmesine, şehirdeki Japon, Çin, İtalyan işadamı heyetlerine ve IMF heyetinin belediyedeki incelemelerine rağmen, ekibiyle beraber tam kadro Andriy Sadoviy’in heyetimizi kabul etmesi, kuşkusuz ülkemizin ve Ukrayna iş dünyamızın Ukrayna’daki yüksek imajı kadar, belediye başkanının iş dostu bir isim olmasıyla da alakalıydı. Ayrıca altını çizmek lazım ki, Batı Ukrayna’da toplantıların Ukraynaca yapılmasına dönük yüksek hassasiyete rağmen, heyetimizdeki isimlerin ağırlıklı olarak Rusça konuşmayı tercih etmesi nedeniyle, nezaket gösterilerek toplantı Rusça gerçekleştirildi.

Lviv, güvenlik, pazara yakınlık, düşük maliyetli buna karşı nitelikli işgücüyle yatırımlarda ön plana çıkıyor

Kabulde, belediye başkanına TUİD’in çalışmaları hakkında bilgi verirken, geleceği dönük projelerimizden, özellikleUkrayna Türkiye Sanayi Forumu’ndan bahsettik. Lviv’in Ukrayna için artan öneminin Ukrayna Türk iş dünyası olarak farkında olduğumuzu, bundan dolayı Lviv temsilciliğimizi açtığımızı belirtirken, mayıs ayının üçüncü haftasında yapılacak resmi açılışa kendilerini davet ettik, memnuniyetle katılacaklarını ifade ettiler. Ayrıca Türk firmalarının, özellikle Ukrayna Türkiye Serbest Ticaret Antlaşmasının imzalanması sonrasında, Ukrayna’ya yapacakları sanayi yatırımları için Lviv başta olmak üzere Batı Ukrayna’nın, güvenlik, pazara yakınlık, nitelikli işgücü gibi kriterlere sahip olmanın yanı sıra, bölgedeki yerel ve merkezi idarelerin iş dostu bir nitelik taşımasından dolayı da ön plana çıktığına dikkat çektik. Türkiye Ukrayna Serbest Ticaret Antlaşmasının imzalanması konusunda ise Lviv Belediye Başkanının desteğini talep ettik.
DSC_2185

Organize Sanayi Bölgeleri konusunda, Türkiye’nin deneyimlerinden istifade etmek istiyoruz

Sadoviy, yılda 2 milyon turistin geldiği ve bu sayının her yıl çift haneli rakamlarla arttığı Lviv’in, turizm altyapısının yetersiz kaldığını, bu noktadaki yatırımlara ve turizm sektörünün niteliğinin geliştirilmesine önem verdiklerini belirtirken, şehrin bir kongre/fuar merkezine ihtiyacı olduğunu ve bu merkeze dönük bir yatırıma belediye olarak ortak olabileceklerini ifade etti. Hollandalılar tarafından 250.000 m2 olarak inşa edilen şehrin ilk organize sanayi bölgesi(OSB) konusunda bilgi verirken, araya giren Ukrayna milletvekili ve Parlamento Sanayi Komisyon başkan yardımcısı Serhiy Kıral, OSB’ler konusunda Türkiye’nin önemli deneyimleri olduğunu ve bu deneyimlerden istifade etmek istediklerini belirtti. Kıral, Ukrayna Türkiye Serbest Ticaret Antlaşmasının(STA) öneminin farkında olduklarını söylerken antlaşmanın bu yıl içerisinde imzalanacağını öngördü ve kendilerinin de bu antlaşmaya desteklerini tam olduğunun altını çizdi.
DSC_2204

Türk firmaları, başta Onur inşaat olmak üzere baş tacımız

Tekrar söz alan Sadoviy, üç Türk havayolu şirketinin Lviv’e tarifeli sefer yaptığını, heyetimizde bulunan Emre Karaahmetoğlu’nun genel müdürü olduğu Onur İnşaat’ın ise yalnız şehirlerarası yolları değil, Lviv şehrinin de yollarını mükemmel bir biçimde inşa ettiğini, tramvay yollarını düzenlediğini ve şehre değer kattığını eklerken, “her Türk firması böyleyse, Türk şirketleri baş tacımızdır” dedi. Sadoviy Türk şirketlerini şehre yatırıma davet ederken, her türlü sorunlarıyla bizzat ilgileneceğini de taahhüt etti. Toplantı sonrası, Lviv’in yatırımlar ve dış ilişkilerinden sorumlu belediye başkan yardımcısı Olha Syvak ile Türkiye Ukrayna Sanayi Forumu’na Lviv iş dünyasının katkısını daha ayrıntılı konuşurken, bir kez daha gözlemleme olanağı buldum ki, Batı Ukrayna’daki yöneticiler yabancı yatırımın ve yatırımcıların şehirleri için öneminin oldukça farkındalar ve bu noktada Ukrayna’nın başka bölgelerine göre birkaç adım öne çıkıyorlar.
DSC_2130
Lviv valiliğindeki görüşmemizde ise vali Oleg Sınıutka’nın sıcak ilgisiyle karşılaştık. Vali, heyetimizde yer alan Onur İnşaat, Batı Ukrayna’daki en büyük Türk sanayi yatırımı olan Wood Industries ve Colin’s gibi Türk firmalarının varlığından duydukları memnuniyeti dile getirirken, bölgede yolsuzluğa ve rüşvete karşı sıfır tolerans gösterdiklerini, zaten cumhurbaşkanı Poroşenko tarafından bu göreve getirilmesinin nedenin de bu konularla mücadele ederek iş dünyasının önünü açmak olduğunun altını çizdi. Ukrayna Türkiye Serbest Ticaret Antlaşmasının, Türk yatırımları açısından çok önemli bir katalizör olacağını ancak bununla beraber şu an bile, özellikle Lviv bölgesinde Türk firmalarının yatırım yapmadıkları her gün zararda olduklarını esprili bir dille ifade etti.
DSC_2087

Lviv’de merkezi ve yerel idare yöneticileri iş dünyasının önünü açma konusunda kararlılar

Kişilerin sözlerine değil, yaptıklarına bakılması gerektiğine inanırım. Lviv seyahatinde yetkililerden çok güzel sözler duyduk ancak şu da bir gerçek ki, Türkiye Cumhuriyeti Kiev ticaret müşavirimiz ve Lviv şehrinde önemli yatırımları olan Türk şirketlerinin temsilcilerinden oluşan heyetimizin, şehrin en yoğun olduğu bir dönemde ve yalnızca birkaç gün önceden randevu talebinde bulunulmuş olmasına rağmen hem vali hem de belediye başkanı tarafından geniş ve üst düzey heyetlerle kabul edilerek, sıcak bir şekilde karşılanması, görüşmelere ayrılan sürenin uzunluğu, bölgedeki hem merkezi hem de yerel idare yöneticilerinin, iş dünyasının önünü açma konusunda kararlılık sahibi olduklarının önemli  göstergeleri.
DSC_2241

Lviv’de, Galiçya Cephesinin 100. yılı bir dizi etkinlikle anılacak

Bu yıl, mayıs ayı Lviv’de adeta bir Türk ayı haline gelecek. I. Dünya Savaşı’nın en kanlı cephelerinden olan Galiçya’da, Osmanlı’nın, müttefiki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na yardım amacıyla gönderdiği iki tümen 1916 yılında, burada, Rus Ordularına karşı kahramanlık destanı yazmıştı. 8000’in üstünde Mehmetçiğimiz bu topraklarda artık Ukrayna’nın daimi misafiri. Bölgede 6 Türk şehitliğimiz var. 100. yıl çerçevesinde şehitliğimizde bir anma töreni düzenlenecek, Lviv’de ise kültürümüz, dilimiz, sanatımızla gündeme geleceğiz. Büyükelçiliğimizin organizasyonuyla konserler, sergiler düzenlenirken, Lviv Ivano Frankovsk üniversitesinde TİKA’nın desteğiyle Türkoloji Bölümü hizmete girecek; Lviv Fahri Konsolosluğumuz ve TUİD Lviv şubelerinin resmi açılışları gerçekleştirilecek. Bu güzel şehri görmek gibi bir niyetiniz varsa, şehirde yüz yıl sonra Türk rüzgârının eseceği bu dönem, tercihiniz olabilir. Bugün için Lviv’de, bir elin parmaklarıyla sınırlı olan iş dünyamız, çok değil birkaç yıl içerisinde, sanayide, tarımda, turizm ve emlak yatırımlarında bölgede çok daha güçlü ve görünür olacak. Lviv’e ilişkin bir hafta içerisinde yazdığım üç yazıyla ekonomi temalı bir üçleme yaptım. Ukrayna’nın kültür başkentine, Prag, Budapeşte, Bratislava, Krakov gibi Orta ve Doğu Avrupa şehirleriyle birçok açıdan yarışabilecek Lviv’e ilişkin bir sonraki yazım ise şehrin mimarisine, kültürüne, sanatına kısacası ruhuna dair olacak.
Burak PEHLİVAN

DSC_2120
DSC_2117

Maceracı'sı: 'Gülen peygamber değil' demek zorunda kalıyorduk




STV'nin 


Maceracı'sı: 'Gülen 


peygamber değil' 


demek zorunda 


kalıyorduk



17 yıl paralel yapı grubunun yönettiği medyada programlar yapan ve 'Maceracı' ismi ile bilenen sunucu Murat Yeni, bir süre öncesine kadar birlikte hareket ettiği Fetullah Gülen grubunu hedef alan açıklamalar yaptı. Paralel yapının Türkiye'yi hedef aldığını söyleyen Yeni "Bu Erdoğan meselesi değil. Darbe girişimi başarılı olsa Türkiye 50 yıl geriye giderdi" şeklinde konuştu.



Murat Yeni, 17 Aralık 2014'de Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda düzenlenen protestolara da katılmıştı.



Paralel yapının darbe ve devleti ele geçirme girişimlerine dair delil teşkil edecek açıklamalar yapan 'Maceracı' Murat Yeni şunları söyledi:

"Hepsi ayarlanmıştı"

“Darbe girişimi başarılı olsa Türkiye 50 yıl geriye giderdi. Dershane sürecinin hemen arkasından 17-25 Aralık darbe süreci geldi. Bu olaylar esnasında Hizmet, Twitter ile tanıştı. Daha öncesinde Twitter yasaktı. Televizyon bile cemaatin içinde yasaktı. Sosyal medya aracılığı ile nefret oluşturuldu. Bunların hepsi ayarlanmıştı."




"Paralel yapı kargaşa istedi"


Paralel yapının istediği tek şey kargaşaydı ve 2 yıldır masum insanları kullanarak yapmaya çalıştığı da o zaten. Lakin tek hesap edemedikleri bu milletin Sayın Cumhurbaşkanı'na olan büyük sevgi ve güveniydi.. Başaramadılar.

"Bu hareket ümmeti parçaladı"

Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir yapı… Bu Tayyip Erdoğan meselesi değil. Bu mesele devlete yönelik bir mesele. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın dediği bir şey var ya: 'Ümmeti parçaladı…' Bu hareket ümmeti parçaladı.

"Hizmet'ten çıkanın öleceğine inanılır"

Müthiş bir çember var. Bu çember nasıl yapılmış, nasıl oluşmuş bilmiyorum ama, Hizmet'in içindeki insan buradan çıktığı anda öleceğine inanır. Böyle bütün insanlara enjekte ediliyor. Bana sorarsanız sistemi ayakta tutan en alttaki abi ve ablaların özverisi ile oluyor. Onlara da yukarıdan emirler geliyor. Yukarıyı da bize hep; bir yere kadar bilin, diyorlardı. Bir yerden sonrasını da bilmeyin. Bize hep bu söylendi.

"Gülen peygamber değil demek zorunda kalıyorduk"

"Öyle şeyler oluyordu ki; İslamiyet Hizmet demek, Allah inancını Hizmet biliyorlar. Çevremize Fethullah Gülen peygamber değil, demek zorunda kalıyorduk. Öyle bir algı oluşuyordu ki; Hocaefendi olmadan dua, İslam olmaz, inancı oluşturuldu. Hocaefendi için asla hata yapmaz, inancı oluşturuldu."

"Sosyal Pencere hesabı bize kodlar gönderiyordu"

"Sosyal Pencere diye bir yapı oluşturuldu. Sosyal Pencere her gün başlıklar açıyor, belirli klişeler yazıyor. Bize de bu başlıkları tweet atın, deniliyordu. Biz koyun muyduk? Bu şekilde taban yavaş yavaş hazırlandı. Arkasından 17 / 25 Aralık süreci başlatıldı. Bir süre önce hazırlanan taban, bu süreçten sonra tepki vermesi isteniyordu. Bütün bunlara rağmen Hizmet Camiası Erdoğan'a olan sevgisinden yine tepki vermiyordu. O klik yapı bu işi çok sistematik bir şekilde organize ediyor ayarlıyordu ki, bize resmen kodlar gönderiliyordu. Birçok insan istemeden tweet'ler atmak zorunda kaldı. Sosyal Pencere, Zeybek Havası gibi 10-15 tane klik sosyal medya hesapları oluşturuldu. Bununla birlikte oradan gelen mesajlar tabanda kullanıldı. Ve taban nefret etmeye hazır hale getirildi."

"Erdoğan'ı yıkacağız..."

"Erdoğan yıkılacak. Bizi yıkmaya çalışıyor ama biz onu yıkacağız, söyleniyordu. Allah var ben bunu hiç kabul etmedim. Dershane sorunundan sonra 17 / 25 Aralık Süreci gelince tabana her şeyi hazırlayıp sundular. Her şey çok güzel planlandı ve sunuldu."

"Fakir çocukları devlete yerleştirip biatçı yaptılar"

Hizmet kurumları ücrete tabidir. Hizmet içine girmek için burs almanız gerekir. Bu insanlar özel seçildi. Parasız olanları ve hem de zeki olması gerekir. Ben çok iyi biri olabilirim. Ama zeki değilim. Beni alır iki yıllık okulu bitiririm ama beni kurumlara koyar. Bunlar biatçıdır. Biatçıların akıllı olmalarına gerek yok. Sadece verilen emirlere uyan ihtiyaç sahipleri alınır. Varoşunun, köy çocukları alınır.

"Zeki çocukların nerede görev yaptığı bilinmez"

Hem zeki hem de ihtiyaç sahibi isem beni alırlar, farklı bir eğitimden geçirirler. Bunları biz bilmeyiz. Bu çocuklar okuduktan sonra nerededirler? Nerede görev yapmaktadırlar? Ben çok sorguladım, bu zeki çocuklar nerede, diye kılıf şu: Onları yurt dışına yolluyoruz… Buna da hicret derler. Nerede kim için görev yaparlar bilinmez… İnanılmaz girift bir yapı var. Bu nasıl bir sistemdir anlamak imkansızdır. Kesinlikle bu sistem bizim insanımızın düşüneceği bir sitem değildir. Bu sistemi bu insanlar kurgulayamazlar. Benim milletim açıktır, benim milletim sır saklayamaz. Bu kadar kapalı asla olamaz.


Rönesans 3,2 milyon metrekarelik proje inşa edecek!


Rönesans 3,2 milyon metrekarelik proje inşa edecek!

Rönesans Sağlık Yatırım CEO’su Kaan Ekermen, “Toplam 3,2 milyon metrekarelik proje inşa edeceğiz. Şu anda toplamda 6 proje ve 9 bin 500 adetlik yatak sayısı ile sektördeki en büyük oyuncuyuz” dedi.
Rönesans 3,2 milyon metrekarelik proje inşa edecek!

7 Nisan 2016, Çarşamba / 13:49
Türkiye’nin sağlık sektöründe bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük proje olarak adlandırılan ve ülkemizin çok sayıda modern hastaneye kavuşacağı “Kamu Özel İşbirliği” (PPP-Public Private Partnership) projeleri, 26-28 Nisan tarihleri arasında İstanbul Raffles Otel’de düzenlenen PPP Healthcare Summit 2016 zirvesinde ele alındı.

Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı himayesinde, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin yanı sıra stratejik ortak olarak belirlenen Rönesans Sağlık Yatırım’ın, diğer sponsor firmaların ve özel sektör üst düzey temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen zirvede, kamuya ait yatırımların özel sektör tarafından yapılması ve 25 yıl süreyle devlete kiralanarak belirli hizmetlerin sağlanması yönteminin uygulandığı Kamu Özel İşbirliği (PPP-Public Private Partnership) modelinin avantajları, elde edilen başarıları ve geleceği konuşuldu.

“SEKTÖRÜN EN BÜYÜK OYUNCUSUYUZ”

Zirvenin stratejik ortağı olan Rönesans Holding grup şirketlerinden Rönesans Sağlık Yatırım (RSY), sürecin en önemli aktörlerinden biri olarak, etkinlikte yerini aldı. Bu konudaki en ileri global uygulamaların tanıtıldığı ve PPP hastanelerinin sağlık sektöründe gerçekleştireceği dönüşümün anlatıldığı zirvede, Rönesans Sağlık Yatırım CEO’su Kaan Ekermen, Rönesans Holding’in sağlık sektöründe PPP projelerinin gerçekleştirilmesinde üstlendiği öncü role ilişkin bir konuşma yaptı.

Ekermen ayrıca, zirve kapsamında gerçekleşen “Uygun PPP Modelinin İnşası” başlıklı panelde de söz aldı.

RSY’nin imzaladığı kontratlar karşılığında, 2020 yılına kadar hastane projelerine yaklaşık 4,7 milyar euro yatırım yapacağını belirten Ekermen, “Toplam 3,2 milyon m2’lik proje inşa edeceğiz. Şu anda toplamda 6 proje ve 9.500 adetlik yatak sayısı ile sektördeki en büyük oyuncuyuz. İhalesi yapılacak yeni projeleri de değerlendirerek sektördeki liderliğimizi devam ettirmek amacındayız” dedi.

İLK PROJE 2016 EKİM AYINDA TAMAMLANIYOR

RSY tarafından yapımı süren ve PPP modeli ile hayata geçecek olan hastane projelerinin inşaatlarının bu yıl hız kazanacağını açıklayan Ekermen, “İlk hastanemizi Yozgat’ta bu yıl içerisinde tamamlayarak, Ekim ayında teslim etmeyi hedefliyoruz. Portföyümüzde yer alan Bursa, Elazığ ve İstanbul-İkitelli hastane projelerinin inşaatlarına da 2016 yılı içerisinde başlamayı planlıyoruz. Bu hastaneler aynı zamanda dünyanın büyük deprem izolatörlü hastaneleri arasındaki yerlerini de almaya hazırlanıyor” dedi.

RSY’nin portföyünde Adana, Yozgat, Elazığ, Bursa ve İstanbul-İkitelli olmak üzere 5 farklı ilde inşa edilecek 5 adet hastane kompleksi bulunduğuna dikkat çeken Ekermen, ayrıca 6. Proje olarak; Samsun, İstanbul, Afyon, Diyarbakır, Malatya, Erzurum ve Van’da inşa edilecek fizik tedavi ve rehabilitasyon, psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri olduğunu belirtti. Süreçle ilgili gelişmeleri ise şu şekilde özetledi: “Adana ve Yozgat hastane projelerinin finansal kapanışlarını başarı ile gerçekleştirdik. Bu projelerin inşaatları tüm hızıyla devam ediyor. Yozgat hastanesini bu yıl Ekim ayında Sağlık Bakanlığı’na teslim edeceğiz.  Adana  projesinin normal inşaat süresi 36 ay olmasına rağmen projeyi daha erken tamamlayarak Sağlık Bakanlığı’na teslim edebileceğimizi öngörüyoruz. Bu yıl içerisinde önce Elazığ hastane projesinin finansal kapanışını gerçekleştirip, inşaatına hızlı bir şekilde başlayacağız. Ardından Bursa ve İkitelli projelerinin finansal kapanışları gerçekleştirilecek”.

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ZAMANI

Kamuya ait yatırımların özel sektör tarafından yapılması ve 25 yıl süreyle devlete kiralanması yönteminin uygulandığı PPP modelinde, kira süresi boyunca özel sektör, kamunun arzu ettiği bazı hizmetleri de üretebiliyor. Tıbbi hizmet özel sektör desteği ile yine devlet tarafından verilirken, tüm doktor ve hemşire kadrosu da devlet tarafından sağlanıyor. Dünyadaki örnekleri 15 yıldan 30 yıla kadar uzanan bu işbirliği modelinde Türkiye’deki projeler için ise süre 25 yıl olarak belirlendi.

Rusya'dan Beşşar Esad'a soğuk duş!



Rusya'dan Beşşar Esad'a soğuk duş!

Rusya, Beşşar Esad yönetiminin S-300 hava savunma sistemi satın alma talebini geri çevirdi.

Rusya'dan Beşşar Esad'a soğuk duş!


Tass ajansının haberine göre, Rusya Federal Askeri-Teknik İşbirliği Servisi Şefi Aleksandr Fomin, Suriye’ye S-300 hava savunma sistemi satmayı planlamadıklarını bildirdiği belirtildi.
 
Fomin, dün Moskova’da düzenlediği basın toplantısında, Suriye’ye S-300 sistemleri satılıp satılmayacağının sorulması üzerine, "Bugün itibarıyla böyle bir plan yok" diye cevap verdi.
 
Şam yönetimi 2014 yılında S-300 hava savunma sistemleri almak için Moskova’dan talepte bulunmuştu.

Tuesday, 26 April 2016

Türkiye'den ses getirecek hamle: Geri aldık!



Türkiye'den ses getirecek hamle: Geri aldık!

Türkiye- Gürcistan sınırındaki Çaksu Deresi'nin yatağını değiştirmesi sonucu 40 yıl önce Gürcistan'da kalan 15 dönümlü toprak geri alındı.

Türkiye'den ses getirecek hamle: Geri aldık!


Türkiye ile Gürcistan arasındaki sınırı çizen Çaksu Deresi'nin 40 yıl önce yatağını değiştirmesi sonucu, 15 dönümlük arazinin Gürcistan'da kalmasının ardından başlatılan mücadelede Türkiye adına mutlu sona ulaşıldı. Yapılan protokolle Gürcistan'daki 15 dönüm arazi 40 yıl sonra geri alındı.
DERE, 40 YIL ÖNCEKİ YATAĞINA ALINACAK
Türkiye ve Gürcistan heyetlerinin Posof'taki Türgözü Sınır Kapısında yaptığı görüşme sonucunda derenin 40 yıl önceki yatağına alınmasına karar verildi ve karara dair bir protokol imzalandı. 
Protokole göre, Çaksu Deresi bölgesindeki çalı- çırpı, maki, ottan oluşan bitki örtüsü  temizlenecek, orman ağaçlarının 2 metreye kadar olan dalları kesilecek. Ayrıca tek taraflı olarak ilave harita ölçüm çalışmaları yürütülecek. Araziyi gösterir krokide bazı yerlerde mevcut dere yatağı 90 metre geri çekilecek. Dere, bundan sonra kesik kırmızı çizgilerle gösterilen eski yatağından akacak.

'40 YIL SONRA TOPRAĞIMA KAVUŞTUM'

Yaklaşık 40 yıl sonra 15 futbol sahası büyüklüğündeki topraklarına kavuşmanın sevincini yaşayan arazinin sahibi Yurtbekler Köyü'nden 78 yaşındaki Süleyman Çelik, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Toprak kaybetmek bana büyük acı veriyordu. Yıllar önce Devlet Su İşleri Müdürlüğü'ne durumu bildirdim ama yeterince ilgilenmedikleri için iş bu zamana kaldı. Ben de, Ankara'ya bakanlıklara dilekçe göndererek durumu bildirdim. Bunun üzerine 2013 yılında bir heyet gelerek ilk tespit çalışmasını yaptı. Gürcü ve Türk yetkililerinden oluşan komisyon, bu konu üzerinde çalışarak topraklarımızın geri verilmesine yardımcı oldular. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Allah devletimize zeval vermesin. 40 yıl sonra toprağıma kavuştum."

Süleyman Çelik, 40 yıldır işlenmeyen toprağının çok verimli olduğunu belirterek, içindeki  yabani ot ve ağaçları temizleyip ekip- biçeceğini söyledi.

Monday, 25 April 2016

Üniversitelilerarasi Muay Thai Türkiye Şampiyonası Sona erdi


18 Nisan Pazartesi günü saat 15:00 da teknik toplantıyla başlayan şampiyonaya 65 Üniversite 500'e yakın sporcunun iştirak ettiği şampiyonaya Organizasyon Kurulu Baskani ayni zamanda Alaaddin Keykubat Universitesi Muay Thai Antrenorü olan Mehmet ARZIK,Organizasyon Kurulu Başkan Yrd. ibrahim KELEŞ,Türkiye Muay Thai Federasyonu Genel Sekreteri Korkmaz Atalay,Türkiye Muay Thai Federasyonu AS Başkanı Şakir Bayramoğlu,Türkiye Muay Thai Federasyonu Merkez Hakem Üst Kurul Başkanı Hamit Durmaz,Türkiye Muay Thai Federasyonu'da İcra Kurulu Başkan Vekili (Deputy President)
Hasan Yildiz, İFMA Sağlık Kurulu Üyesi Dr. Erdogan Aydin, Çorumun ilk Milli Hakemi ve Ankara Muaythai İl Hakem Kurulu Başkanı Fazlı Konduoğlu'da katıldı.

 




EPDK Lisanssız Elektrik Üretimine ilişkin önemli hususları yayınladı



EPDK Lisanssız Elektrik Üretimine ilişkin önemli hususları yayınladı
  • Genel Esaslar 

    1. Kojenerasyon tesislerinin sanayiciler ve büyük tüketicilerce kurulması beklenmektedir.
    2. Sanayici ve büyük tüketicilerin yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı tesis kurması da beklenmektedir.
    3. Fark kojenerasyon tesisi kuranların elektrik satış yetkisi olmamasıdır. Buhar konusu düzenleme dışındadır.
    4. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi kuranlar ihtiyaçlarından fazla ürettiklerini YEKDEM mekanizmasına satabilmektedir. Gerçek kişi tüzel kişi farkı yoktur. Abonelik yeterlidir ve satış kısıtı yoktur.
    5. Mikro kojenerasyon tesisi kuranlardan sadece tüzel kişiler ihtiyaç fazlası enerjiyi satabileceklerdir.
    6. Enerjiyi her iki durumda da Dağıtım Şirketi almaktadır. Lisanssız üreticiler PMUM ve YEKDEM mekanizması ile muhatap değildir.
    7. Elektriğin ikili anlaşmalarla satılması söz konusu değildir.
    8. Üretim ve tüketim tesislerinin aynı dağıtım bölgesi içinde olması zorunludur. İstisnası yoktur.
    9. Kojenerasyon tesisleri için verimlilik koşulu var. (Bakanlık Yönetmeliği gereği %80 verimlilik değerine sahip olması gerekir.)
    10. Gezici ve geçici aboneler üretim tesisi kuramaz.
    11. Hidrolik kaynaklara dayalı üretim tesisi başvuruları İl Özel İdarelerine, diğer tesisler için ilgili dağıtım şirketine başvuru yapılacaktır.
    12. Başvurular takvim ayı bazında alınacak (yılda 12 parti) ve sonraki ayın ilk 20 günü içinde sonuçlandırılacaktır.
    13. Üretim tesisleri ancak dağıtım sistemine bağlanabilir. AG veya YG’den bağlanılabilir.
    14. AG seviyesinden yapılacak bağlantılarda trafo kapasitesinin % 30’u kadar bağlantıya izin verilebilecektir. Bunun dağıtımı için bkz. Yönetmelik Ek-5 Tablo. YG seviyesinden kısıt yoktur.
    15. Her bir kişiye her bir irtibat merkezinde tüketim tesisinden bağımsız olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için 500 kW, mikro kojenerasyon tesisleri için 50 kW tahsisat yapılabilir.
    16. Her bir transformatör merkezinde (TEİAŞ’a ait) rüzgar ve güneş enerjisine dayalı üretim tesisleri için 2 MW güç tahsisi yapılmıştır. Transformatör merkezine bu miktarı aşan bir başvuru olması halinde TEİAŞ görüşü sorulacaktır.
    17. TEİAŞ transformatör merkezi bazında, kurulu gücü 500 kW’a kadar kojenerasyon tesisleri, mikro kojenerasyon tesisleri ve rüzgar ve güneş enerjisi hariç yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için kapasite açıklamak zorundadır. (Rüzgar ve güneşe tanınan 2 MW bu kapasiteden hariçtir).
Mevzuat Yapısı 



Türkiye Paris İklim Anlaşması’na imza attı



Türkiye Paris İklim Anlaşması’na imza attı


BM’nin New York’ta bulunan genel merkezinde düzenlenen törende buluşan dünya liderleri, iklim değişimi konusunda bugüne kadarki atılmış en büyük adımı atarak tarihe geçti.
İmza töreninin ardından BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile basın toplantısı düzenleyen Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, anlaşmanın imza törenine çok sayıda ülkenin katılımının sağlandığını belirterek, uluslararası düzeyde şimdiye kadar gerçekleştirilen en yüksek katılımlı anlaşma rekorunun kırıldığını söyledi. Hollande, ”Bugün tarihi bir gün. En az 175 ülke Paris İklim Anlaşması’nı imzalamak için Birleşmiş Milletler’de.” diye konuştu.
Bütün ülke liderlerine, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarına katılımlarından dolayı teşekkür eden Hollande, tüm ülkeleri herhangi bir gecikme olmadan anlaşmadan sonraki adımları atamaya çağırdı.
Konuşmasında iklim değişiminden en çok etkilenmesi beklenen Barbados, Belize, Fiji, Grenada, Maldivler, Marshall Adaları, Mauritius, Nauru, Palau, Filistin, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Samoa, Somali ve Tuvalu’dan oluşan 15 ülkeyi ayrıca kutladığını bildiren Hollande, bu ülkelerde iklim değişiminin etkilerinin yüksek düzeyde bulunduğunu ve Paris Anlaşması’nın uygulanmasının onların milli kurtuluşu ve geleceği açısından hayati olduğunu belirtti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, BM Genel Kurulu’nda düzenlenen törende Paris İklim Anlaşması’nı Türkiye adına imzaladı. Sarı, gerçek zorluğun bu taahhütleri eyleme dönüştürmek olduğuna vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Anlaşmanın başarısı yeterli finansman ve teknoloji transferi ile ilgili taahhütlerin gerçekleştirilmesine bağlı olacaktır. Bu açıdan gelişmiş ülkeler düşük karbonlu ve iklim dayanıklı dünya ekonomisine geçişte gerekli olanakları sağlamak için sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Bu aynı zamanda benim ülkem için de önemli bir konudur. Türkiye’nin Paris anlaşmasını gelişmekte olan bir ülke olarak imzaladığını ve ulusal katkısını buna göre ortaya koyduğunu vurgulamak isterim.
Türkiye, 2030 itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etmiştir. Türkiye, Taraflar Konferansı’nda kabul gören özel koşullarının gereğince değerlendirilmesini ve böylelikle iklim finansmanına ve teknoloji transferine erişiminin kolaylaştırılması ve temin edilmesini beklemektedir. Bu ulusal katkımızın etkili bir biçimde gerçekleştirilmesi için hayati bir konudur.”

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts