Monday, 16 May 2016

Tekirdağ eleman arıyor



Tekirdağ eleman arıyor



Tekirdağ’da her köşe başında ‘Eleman aranıyor’ ilanı olmasına karşın, esnaf çalıştıracak eleman bulamıyor. İşverenler, özellikle gençlerin iş beğenmediklerini, işte çalışmak isteyenlerin de kalifiye olmadığını söylüyor.


Tekirdağ’da esnaf çalıştıracak eleman bulamıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun Nisan ayında açıkladığı rakamlara göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 31 bin kişi artarak 3 milyon 290 bin kişi oldu. İşsizlik oranı yüzde 11,1 seviyesinde gerçekleşti. İşsizliğin çift haneli olduğu Türkiye'de bir kentte çalışacak eleman bulunamıyor. Bu kent Tekirdağ…

Kırtasiye dükkanı işleten Ahmet Emre Arvas, "Eleman bulamıyoruz. Aylardır, kırtasiye dükkanımın camında bayan eleman alınacaktır diye ilan var ancak, başvuran herkes birkaç gün sonra işten çıkıyor. Böyle bir sıkıntımız mevcut. Hani eskiler daima anlatır, 'Bizim zamanımızda işte böyleydi, böyle zorluk vardı diye her zaman anlatırlar.' Biz onların anlattıklarını kulaklarımıza küpe ettik. Bu vesileyle, her bulduğumuz işe dört elle sarılma gayretinde olduk. Ancak, zannedersem bugünlerde biraz keyfiyetçilik ön plana çıktığı için insanlar iş beğenmemekte diretiyorlar” dedi.

Camdaki eleman aranıyor yazısını hiç indirmedim

Berber İsmail Elmas ise insanların gelip birkaç güç çalışıp, kaçtığından dolayı berber dükkanının camından “Eleman aranıyor” yazısının hiç eksik olmadığını vurguladı. Berber İsmail Elmas, “Bu zamanda insanlar rahatına daha düşkün olmuş durumdalar. İnsanlar, çalışarak bir şey kazanmak istemiyorlar. Hep kolay yönden para kazanmak istiyorlar. Türkiye'de işsizliğin olduğuna falan inanmıyorum. Yani iş beğenmemek denen bir şey var. İşi beğenmedikleri için de işsiz olmuş oluyorlar” diye konuştu.

Elemansızlıktan dükkan kapatacağız

Giyim mağazası işleten Tamer Gitmez de, aslında işsizliği olmadığını dile getirerek, her dükkanın camında eleman aranıyor yazısının olduğunu söyledi. Gitmez, “Bu sokakta bakarsanız, her dükkanın camında eleman aranıyor yazısı var. İş beğenmemezlik var. Bizim mağazamızın camında eleman aranıyor yazısı eksik olmaz her zaman o yazı orada vardır. Yukarıda bizim bir dükkanımız daha var. Elemansızlıktan neredeyse dükkanları kapatacağız” ifadelerini kullandı.

Tarımda projeler hayata geçiyor



Tarımda projeler                             hayata geçiyor 

        

Türkiye, sahip olduğu tarımsal potansiyeli değerlendirmek için bir dizi projeyi yaşama geçiriyor. 

http://www.yenisafak.com/ekonomi/tarimda-projeler-hayata-geciyor-2466179


Türkiye, sahip olduğu tarımsal potansiyeli değerlendirmek ve sorunlara çözüm üretmek için bir dizi projeyi yaşama geçiriyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2009 yılında açıklanan Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli raftan indirilerek uygulanacak. Tarım sektörü yeni stratejiler ve projelerle yeni bir yön arayışına girdi. Bu arayış, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in bu göreve gelmesinden sonra başladı. Dünya'dan Ali Ekber Yıldırım'ın haberine göre, hükümetin son 10 yıllık tarım politikasında bazı Radikal değişiklikler yapılarak tarımın geleceğine yön verecek projeler ve stratejiler gündeme alındı. Bu projeler arasında genç çiftçilerin tarıma kazandırılması, havza modelinin raftan indirilerek tartışılması ve uygulamaya konulması, seraların modernizasyonu, zeytin alanlarının rehabilitasyonu gibi ürün kalitesini ve verimliliği artıracak çalışmalar var.



Bu dönemde ayrıca tarım destekleri, piyasalara müdahale, hayvancılık ve dış ticaret politikasında da yeni stratejiler benimsendi. Bu yeni strateji ve projeler tarımsal destekler, hibe ve kredilerle destekleniyor.

Destekleme politikası değişti

Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in bu göreve gelmesinden sonra çok sık dile getirdiği gibi tarım desteklerinde önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler 5 Mayıs 2016 tarihli Resmi gazete'de yayınlanan 2016 Tarımsal Desteklemelere İlişkin Kararname'ye yansıdı. Bakanlar Kurulu'nun “2016 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar'ına göre hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim yapan çiftçilere yönelik desteklerde önemli değişiklikler yapıldı. Alan bazlı desteklerde toprak analiz desteği tamamen kaldırılırken, gübre ve mazot desteği birleştirildi. Hayvancılıkta anaç hayvan desteği kaldırılarak, buzağı desteği temel destek olarak benimsendi. Sütte destekler sözleşme şartına bağlandı. Sözleşme yapmayan çiftçiye çiğ süt desteği verilmeyecek. Ayrıca süt tozunu Et ve Süt Kurumu'na satacak üreticilere ve hayvancılık alanında faaliyet gösteren birliklere destek bütçesinden yüzde 2 ile yüzde 3 oranında destek verilmesi kararlaştırıldı. Tarım danışmanlığının kapsamı daraltıldı.

Piyasalara müdahale

Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın strateji değişikliğinde piyasalara daha çok müdahale edilmesi benimsendi. Kırmızı ette fiyatı düşürmek için tavan fiyat uygulaması istenilen düzeyde uygulanamadı. Fakat, Et ve Süt Kurumu aracılığıyla ilk kez çiğ süt piyasasına müdahale edildi. Üretici örgütleri aracılığıyla piyasadan arz fazlası süt toplanarak süt tozu yapılıyor. Bu süt tozunu Et ve Süt Kurumu alıyor. Fındıkta piyasaya müdahale için Tarım Kredi Kooperatiflerinin devreye girmesi ve piyasaya müdahale etmesi için çalışmalar sürdürülüyor.

Havza modeli 2017'de

Yeni dönemde bir başka önemli uygulama ise Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli'nin 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle uygulamaya konulması olacak. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2009 yılında açıklanan ancak bir anlamda rafa kaldırılan Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli raftan indirilerek uygulanacak. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in verdiği bilgilere göre, havza modeli 1 Ocak 2017 itibariyle yürürlüğe konulacak. Bunun için gerekli çalışmalar yapılıyor. Bakan Çelik'in açıklamasına göre bu yaz boyunca havza modeli ve buna bağlı destekleme modeli tartışılacak. Eylül'de üretici tohumunu tarlaya atmadan destekleme konusunda bilgi verilecek. Nerelerde hangi ürünler ve hangi oranda destekleneceği açıklanacak. Çiftçi buna göre üretim kararı verecek. Çelik'in değerlendirmesi şöyle: “ Bundan sonra 'Bu yıl bunu ektim, dolayısıyla iyi para yaptı, gelecek yıl da hep beraber bunu ekelim, hep beraber zarar edelim' anlayışından tarım kesiminin çıkması gerekiyor. Daha bilinçli bir üretim, ihtiyaçlarımız ve taleplere cevap verecek bir üretim anlayışına ve üretim desenine geçmek için bu üç aylık bir dönemi çok verimli bir şekilde geçireceğiz."

Bu modelin uygulanması ile tarım destekleri, üretim deseni başta olmak üzere birçok konuda önemli değişiklikler olacak. Türkiye'nin 30 havzaya bölündüğü bu modelin uygulanması ile hangi ürün hangi havzada daha verimli üretiliyorsa sadece o havzada desteklenecek. Bu yönüyle tarım desteklerinde gelecek yıl tekrar bir değişiklik olacak. Modelin uygulanması ile tarımsal üretimin ve verimliliğin artırılması hedefleniyor.

Genç çiftçilere hibe desteği


Sadece Türkiye'de değil, dünyanın da en önemli sorunlarından birisi kırsalda yaşayan, tarımsal üretimde çalışanların yaşlanması ve gençlerin tarımsal üretimden hızla uzaklaşmaları. Avrupa Birliği son yıllarda gençlerin tarımsal üretime katılması için önemli destekler sağlıyor. Türkiye'de de bu yıl ilk kez uygulamaya konulan Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi kapsamında genç çiftçilere 30 bin liraya kadar hibe desteği sağlanıyor. Hayvansal üretim, bitkisel üretim, yöresel ürünler ile tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi, işlenmesi ve paketlenmesi, örtüaltı üretim olmak üzere 4 temel konuda uygulanacak bu destekten hem kırsalda yaşayan hem de kentten kırsala dönmek isteyen gençlerin yararlanmak üzere başvurduğu biliniyor. Genç çiftçilere hibe desteği için 450 milyon liralık kaynak ayrıldı. Bu kaynak ile kredi için başvuran genç çiftçilerin ancak yüzde 20-30'u yararlanabilecek. Ancak, proje 3 yıl süresince uygulanacak. Dolayısıyla 2016-2017 ve 2018'de projeler için başvuru alınacak. Bu projenin başarıya ulaşması ile genç nüfusun tarımsal üretimde daha etkin yer almasını ve yaşlanan nüfus sorununa çözüm olabilir.

Geleneksel zeytin alanları yenileniyor


Türkiye son 15 yılda zeytin ağaç sayısını yüzde 100 oranında artırdı. Daha önce tütün üretim merkezi olan Akhisar, zeytinciliğin merkezi oldu. Antakya, Adana, Mersin başta olmak üzere Ege ve Marmara Bölgesi'nde çok sayıda zeytin ağacı dikildi. Ağaç varlığı 90 milyondan 170 milyona ulaştı. Zeytin dikimi ile bir yanda genç bahçeler oluşurken, bir yanda geleneksel ağaçların gençleştirilmesi gündeme geldi. Bu amaçla 2016 Tarımsal Destekleme Kararnamesi ile zeytin alanlarının rehabilitasyonu için dekar başına 100 lira destek getirildi. Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı olan çiftçiler zeytinliklerinin rehabilitasyonu ve verimliliği artırmak amacıyla uygulayacakları proje kapsamında dekar başına 100 lira destek alacaklar.

Seralar modernize oluyor

Türkiye'de 650 bin dekar sera varlığının yüzde 85'i plastik seralardan oluşuyor. Seraların yaklaşık yüzde 50'si 1-3 dekar arasında. Büyük ve modern sera olarak adlandırılan 10 dekar ve üzeri seraların toplam sera alanları içindeki payı sadece yüzde 2 oranında. Son yıllarda yaygınlaşan Jeotermal ısıtmalı seraların alanı ise yaklaşık 4 bin dekar. Türkiye, 650 bin dekar sera alanı ile dünyada 4. Avrupa'da ise İspanya'dan sonra 2. sırada. Ülke genelinde 51 ilde seracılık yapılıyor. Bu seralarda yüzde 95 oranında sebze, yüzde 4'ünde meyve, kalan yüzde 1'lik bölümde ise çiçek ve süs bitkileri üretiliyor. Yıllık ortalama 6.5 milyon ton üretim yapılan seraların büyük bölümü Antalya, Mersin ve İzmir'de. Seralarda kaliteli ve verimli üretimin sağlanması için düşük faizli kredi desteği ile modernizasyon çalışmaları başlatıldı. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla verilen kredinin üst limiti 100 bin lira. Yatırım kredilerinde yüzde 100, işletme kredilerinde ise yüzde 50 faiz indirimi uygulanıyor. Ayrı ayrı veya tek ünite olarak toplam 500 metrekare ve üzeri örtüaltı alanında bitkisel üretim yapan üreticiler, Örtüaltı Kayıt Sistemine kayıt olmaları durumunda düşük faizli yatırım ve işletme kredisinden yararlanabiliyor Mevcut sera işletmelerinin teknik altyapısının iyileştirilmesi amacıyla ayrı ayrı veya tek ünite olarak toplam 500 metrekare ve üzeri alanda Örtüaltı Kayıt Sistemi Yönetmeliğine uygun olarak örtüaltı yetiştiriciliği yaptığı Bakanlıkça tespit edilen ve Örtüaltı Kayıt Sisteminde (ÖKS) kayıt altına alınmış olan işletmeler tarafından hazırlanan ve Bakanlık il/ilçe müdürlüklerince onaylanan projeleri çerçevesindeki yatırım ve işletme kredisi talepleri, karar kapsamında değerlendirilerek kredi veriliyor.

Sarıyahşililer:" Ankaradan ayrılmak bize kaybettirdi, Aksaray ne verdi bu güne kadar bize?"



Aksaray ile bütünleşemeyen Sarıyahşi, Kırşehir’e bağlanmayı da istemiyor...
Sarıyahşi, Kırşehir’e bağlanmayı da istemiyor
http://www.sereflikochisarcengel.net/haber_detay.asp?haberID=8651&HaberBaslik=sariyahsi-kirsehire-baglanmayi-da-istemiyor
Eski beldemiz Sarıyahşi’de Hirfanlı Baraj gölü üzerine yapılan ve Kırşehir’e olan uzaklığı kısaltan köprünün hizmete girecek olmasından sonra “Sarıyahşi Kırşehir ile bütünleşmek mi istiyor?” Başlıklı bir haber yayınlamıştık.

Haberin içeriğinde özetle şu ifadeler yeralıyordu:

Yaklaşık 60 yıl önce Hirfanlı Baraj Gölü’nün su tutmaya başlamasıyla birlikte Kırşehir ile irtibatları kesilen Şereflikoçhisar’ın belde ve köyleri ile sonradan Aksaray’a bağlanan Sarıyahşi ve köyleri yeniden ulaşım imkanına kavuşuyor.

Haziran ayında ulaşıma açılması planlanan köprü sayesinde, bölgedeki belde ve köylerin 1950’li yıllarda yapımına başlanan Hirfanlı Baraj Gölü nedeniyle kesilen ekonomik ve sosyal irtibatlarına yeniden kavuşabilecekleri ifade ediliyor.

O günlerde Kırşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selahattin Ekicioğlu basına yaptığı açıklamada şunları söylüyordu:

Kırşehir’e yaklaşık 50 kilometre mesafede bulunan Sarıyahşi, Evren, Çıkınağıl gibi yerleşim birimlerinin Aksaray ve Şereflikoçhisar’a daha uzak. 1980’li yıllarda baraj gölü üzerine Sarıyahşi Köprüsü’nün yapılması fikrinin ortaya atıldı, 1990’lı yıllarda ise proje hazırlandı.

Uzun yıllar projenin uygulanmasında mesafe alınamadığını aktaran Ekicioğlu, şöyle konuştu: 

“Yaklaşık 60 yıllık bir gecikmeyle de olsa bu hasretin bitmesini umutla ve heyecanla bekliyoruz. 1980’lerde köprü ve yol bağlantısı düşüncesi gelişti. Köprünün yapılması ile Kırşehir’e yakınlaşmak ve ekonomik yönden irtibat kurmak isteyen bölge insanının talebiyle 1990’lı yıllarda proje hazırlandı.
2009 yılında Hirfanlı Baraj Gölü üzerinde inşaat başladı. Geçen yıl Kırşehir bölümündeki yol ve köprü çalışmaları tamamlandı. Hirfanlı Baraj Gölü kurulmadan önce bu bölgenin insanları ticaret faaliyetlerini Kırşehir ile yapıyordu. Bölge halkının 60 yıllık hasreti bitmek üzere.?

Haberin son bölümünde ize şu görüşe yer vereliyordu:
Diğer yandan 1989 yılında İlçemiz beldesi iken İlçe yapılan ve Aksaray’a bağlanan Sarıyahşi ve Ağaçören’in bağlı olduğu il ile bütünleşemediği, adliye olarak Sarıyahşi’nin İlçemize, Ağaçören?in ise Ortaköy’e bağlı olmasının vatandaşlar arasında sorunlar yarattığı belirtiliyor ve köprünün tam olarak faaliyete geçmesinin ardından Sarıyahşi’nin Kırşehir’e bağlanmak istemesinin gündeme geleceği kamuoyunda sıklıkla konuşuluyor.

Gazetemizde yer alan habere gönderilen yorumlarda, Sarıyahşililerin Aksaray ile bütünleşemediği teyit ediliyor ancak Kırşehir’e bağlanmak yerine, Ankara’ya bağlanmak istediği ağırlık kazanıyor.
İşte o yorumlardan bazıları:

* Gerçekçi olmak lazım, ilk etapta Şereflikoçhisar’ın il olması zor bir olasılık, ama Sariyahşi ve Ağaçören’in Ankara’ya bağlanıp bu iki ilçenin resmi işlerini Şereflikoçhisarda görmeleri onlara büyük kolaylık sağlayacaktır. Ama bu konuda Ak Parti ilçe başkanının, kaymakamın ve belediye başkanın bu arkadaşlara yardımcı olması gereklidir. hem Anap döneminde yapılan hatanın da telafisi yapılır. O günün Anap ilçe başkanın yaptığı büyük hata telafi edilmiş olur.

* Sariyahşi Evren ve Ağaçören eskisi gibi Ş.koçhisar’a bağlanıp. Ş.koçhisar’ın da il statüsüne getirilmesi gereklidir. Ş.koçhisar’ın kalkınmaya öncelikli il olarak kabul edilmesini isterim. Böylelikle Ş.koçhisar Aksaray’ı önümüzdeki 10 yıl içinde gelişerek geçer.

* Şereflikoçhisarlı siyasetçilerden niye hiç ses çıkmıyor? Biz Sariyahşililere yardımcı olsunlar kardeşim Ankara bağlanmamız için.
Ankaradan ayrılmak bize kaybettirdi, Aksaray ne verdi bu güne kadar bize, Aksaray’ının Kırşehirin ilçesi olacağımıza Ankara’nın mahallesi olalım daha iyi. Hem baraj kıyısına Melih Gökçek bize de turistik tesis yapar.

* Biz Sarıyahşililer Ankara’ya bağlanmak istiyoruz. Bize Kırşehir’den de, Aksaray’dan da fayda gelmez. Şereflikoçhisarlı siyasetçiler bize yardımcı olsunlar.
Sarıyahşi ve Ağaçören, Evren ve Koçhisarla beraber Ankaraya bağlanmalıdır. Aklın yolu birdir.

* Demokratın yorumu doğru, mantıklı olan Sariyahşi ve Ağaçören direkt Ankara’ya bağlanarak Büyükşehir belediyesinin hizmetlerinden faydalanmalıdır. Kırşehir ve Aksaray’ın buralara verebileceği bir şey yoktur. Şereflikoçhisarlı siyasilerde buna yardımcı olmalıdır. Ankara Büyükşehir belediyesi ile Kırşehir ve Aksaray belediye imkanlarını kıyaslamak mantıksızlıktır. Nihayetinde Aksaray belediyesinin Ağaçören’e ve Sarıyahşi’ne ne faydası vardır? Ama bakın Evrenin çehresi değişti.

* Sarıyahşi ve Ağaçören’in Ankara’ya bağlanması en iyisi olur. Şu anda ne Sarıyahşililer, nede Ağaçörenliler Aksara’ya bağlı olmaktan mutlu değiller. Aksaraylılar üvey evlat muamelesi yapıyorlar. Bu insanların bütün yakın ilişkileri Şereflikoçhisar’da. Böylelikle resmi işlemlerini de koçhisarda halletmiş olurlar, koçhisarda biraz daha canlanır. Bu konuda, partiler bir araya gelip hemşehrilerimize yardımcı olsunlar. Kırşehir’e bağlanmak hiç bir sorunlarının çözmez. Ak Partililer bu işle ilgilenmeli.

POLATLI BELEDİYESİ : "Game Fair 2016 Ulusal AVDOĞA Festivali Polatlı Üçpınar Mahallesi Poligon arazisinde gerçekleştirildi"



POLATLI BELEDİYESİ : "Game Fair 2016 Ulusal AVDOĞA Festivali Polatlı Üçpınar Mahallesi Poligon arazisinde gerçekleştirildi" 

Game Fair 2016 Ulusal AVDOĞA Festivali Polatlı Üçpınar Mahallesi Poligon arazisinde gerçekleştirildi. Geçtiğimiz Cuma günü başlayan festival, av ve doğa severlere renkli bir haftasonu yaşattı. Daha önce Fransa ve İngiltere’de düzenlenen Game Fair 2016 Ulusal AVDOĞA Festivali, Türkiye’nin dört bir yanından av ve doğa sevdalılarını Polatlı’da bir araya getirdi. Güvenlik güçlerinin eşlik ettiği festivalde, ruhsatsız tüfeklerle katılan ve kurallara uymayan katılımcılar için yasal tedbirler uygulandı. Festivalin ilk gününde Jandarma Ekipleri tarafından eğitimli köpekler eşliğinde; çadırlarda ve standlarda arama gerçekleştirildi. Hayatlarını kaybeden birçok avcıya adanan festivalde, geçtiğimiz günlerde sonsuzluğa uğurlanan Polatlı Belediyesi çalışanı Yener Öner için Polatlı Tarihi ve Sakarya Savaşı Turu düzenlendi. Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya festival alanına gelerek, standları ve festival alanını dolaştı. Av ve Doğa severler ile sohbet eden Başkan Yıldızkaya’ya, Avdoğa Dergisi Sahibi ve Editörü Kamil Üçbaş ve Belediye Meclis Üyeleri eşlik etti.
YILDIZKAYA; “AV VE DOĞA SEVDALILARINI ŞEHRİMİZDE AĞIRLAMAKTAN MUTLULUK DUYUYORUZ”
Sonsuz avlaklara uğurlanan avcıların anısına düzenlenen Game Fair 2016 Ulusal AVDOĞA Festivali boyunca farklı alanlarda birçok yarışma düzenlendi. Türkiye’nin dört bir yanından Polatlı’ya gelen avcılar; Avcı Trap Atışı, Koşan Domuza Atış Yarışması, Tek Kurşun Atış Yarışması, Havalı Tabanca Atışları, Havalı Tüfek Atışları, Levyeli Av Tüfeği Atışı, Geleceğin Avcıları Atış Yarışması (14-18 yaş grubu), Sapan Yarışması, Çocuklara Panayır Havalı Tüfek Atışı, Okçuluk Yarışması, Ördek Düdüğü Çalma Yarışması ve avcı eşlerin katıldığı Av Yemeği yarışması gibi birçok müsabakada kıyasıya mücadele etti. Av ve doğa severlerin dışında yurdun dört bir yanından marka isimlerin standlarının kurulduğu festival renkli görüntülere sahne oldu. Game Fair Ulusal AVDOĞA Festivali’nin iki senedir Polatlı’da düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya konuyla ilgili “Türkiye’nin dört bir yanından av ve doğa sevdalılarını iki yıldır şehrimizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu festivali her sene daha da geliştirerek sürekli hale getireceğiz. Başta Avdoğa Dergisi Sahibi ve Editörü Kamil Üçbaş olmak üzere festivalde emeği geçen herkese teşekkür ediyor, avcı kardeşlerimize başarılar diliyorum.” şeklinde konuştu.
ÜÇBAŞ; “AVCI DOSTU BAŞKAN YILDIZKAYA’YA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Avdoğa Dergisi Sahibi ve Editörü Kamil Üçbaş, büyük coşkuyla tamamlanan Game Fair 2016 Ulusal AVDOĞA Festivali ile ilgili yaptığı konuşmasında “Öncelikle festivale ev sahipliği eden ve biz Avcı camiasını önemseyen, Avcı dostu Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya'ya ve değerli Polatlı halkına teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz yıl katılamayan bir çok avcı arkadaşlarımız, avcı dostlarımız ve av malzemeleri tedarikçileri büyük bir heyecanla bu yıl düzenlediğimiz festivale katıldı. Her yıl bu konsepti genişleterek çeşitli etkinliklere yer veriyoruz. İlerleyen zamanlarda festivalimizi geleneksel hale getirmek için çalışıyoruz.” cümlelerine yer verdi.

Sunday, 15 May 2016

" O BİR İSLAM LİDERİ'İDİ "


“O BİR İSLAM LİDERİ'İDİ”
İslam dünyasından gelen tepkilere rağmen dünyanın gözü önünde idam edilen Cemaat-i İslami partisi lideri Nizami kaleme, aldığı veda mektubunda "Müslümanlar etle tırnak gibi midir gerçekten? Sökülüyor tırnaklarımız. Etiniz acımıyor mu?" diye sordu.
İşte Nizami'nin son sözlerinin tamamı:
BEN GİDİYORUM...
Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum. Ardımda pişmanlıklarım var ama üzgün değilim. Kırgınım. Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayanlara, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, resimlerimizi "layk" için kullanıp gördüklerini yaşanmamış kabul edenlere, zalimin yanında durup mazluma timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip elindekini muhafaza etmek için bahane satanlara, alanlara kırgınım. Bu kırgınlıkla kavuşacağım Rabbime. Söyleyeceğim bunları.


NİZAMİ'NİN İDAMI İSTANBUL'DA PROTESTO EDİLDİ!
Vuslat bu. Nerede buluşacağı belli olmuyor insanın. Bazen 14 yaşındaki bir kızı Kudüs'te pazarda buluyor. Kafasına sıkılan bir kurşunla göçüyor. Elbisesine bulaşıyor kan. Huzura çıkmadan önce melekler yıkıyor onu.
"Senin kardeşin benim. Bu katillerle niye anlaşıyorsun?" diyemiyor.
Bazen vuslatına yürümen gerekiyor. Seni evinde bulsun istediğin buluşma için önce evinden ayrılman gerekebiliyor. Sonu görünmeyen bir yolu merakla yürümen gerekiyor. Yol bitip de deniz başlayınca acı acı yutkunmak serbest suya atlamadan önce. Bir kıyıya varıyor elbet denizin sonu. Kıyıya ya canlı varıyorsun ya da cansız vuruyorsun.
"Benim evim sizin hesaplarınızdan daha anlamlıydı. Hırsınızdan büyüktü odalarımız. Niye yaktınız çocuklarımızın gözlerimizin önünde büyüyecekleri resimleri? Mutlu musunuz şimdi?" diyemiyorsun…


MÜSLÜMAN LİDER RAHMAN NİZAMİ İDAM EDİLDİ!
Bazen evinde de buluyor seni. Dumanlar yükselmeye başlıyor birden. Zaten taş binada oturmasına izin verilmeyenlerin çabuk tutuşan evlerine ateş sıçrıyor. Bütün seslerin gökyüzünde toplandığını düşünürseniz günü her saati bir "ah" asılır Arakan'dan o gökyüzüne. Çocuklar ölür. Çıplak ayakları ve toza bulanmış yüzlerine bakmayın. Tertemiz gider onlar. Kadınlar ölür. Adamlar ölür. Yanarak ölür, kahırla ölürler. Cennet meyvesi pahalıdır. Kalp, asıl sahibine dönene kadar acır insan. Sonrası umman, kevser, Peygamber (s.a.v)!
"Müslümanlar etle tırnak gibi midir gerçekten? Sökülüyor tırnaklarımız. Etiniz acımıyor mu?" diyemezler…
Ahzab suresinde övülen adam ve kadınlardan çok anlatabilirim size. Sizin üzüldükleriniz için son diye yazılan haberlerin "son" olduğunu mu zannediyorsunuz? Acıyı onlar çekiyor da size pay düşmeyecek mi zannediyorsunuz? Daha ilkokulda öğretmene şikâyet edilmekten korkanlar! Sizi Allah'a şikâyet etmeye gidiyoruz. Her yaptığınızı, her yapmadığınızı, her söylediğinizi, her sustuğunuzu, her gördüğünüzü, her gözünüzü kapadığınızı, her oturuşunuzu, her kalkmayışınızı bir bir not aldım. Her şeyi anlatacağım.
Ben gidiyorum…
Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki..!
Kulunu razı etmek için Yaratıcıyı üzecek değiliz!
Ben gidiyorum…
Benden önce giden arkadaşlarımın yanına, Rasulullah'ın yanına. Siz kalacaksınız. Kimin doğru olduğu benim gittiğim yerde çıkacak ortaya…
Ben gidiyorum…
Çeki düzen verin kendinize. Sıranın size de geleceğini unutmayın. Şehadetin şehid gibi yaşayanlara nasip olacağını, Allah'tan başkasına kul olunmayacağını hatırlayın her daim.
Ben gidiyorum…
İbret alın bu yolculuktan. Bir araya geldiklerinde sadece aynı anda ayaklarını yere vursalar dünyayı sallayacak kalabalıktaki sizler, kardeşlerim. Sizin gözünüzün önünde yürüyeceğim ipe. Korku görmeyeceksiniz. Endişe sezmeyeceksiniz. Öfkemi de beraberimde götüreceğim.
Ben gidiyorum…
Dilerim bu gidiş size kim olduğunuzu hatırlatsın. Mazlumlar için ayağa kalkmanın bir yolunu bulmanızı sağlasın. İpler adedince baş istense, ama deseler ki bu bedel kıyam içindir, az kalır giden başlar! Boşuna terk etmez canımız bedenimizi. Mükâfatını O'ndan biliriz. Kalanlara ibret olmadığı üzer bizi…
Size son sözlerim şudur;
"Her zaman batılın, zulmün ve haksızlığın karşısında ilmi mücadeleye devam edeceksiniz. Bir mümin asla Allah'tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda bir gaye ile görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlâk yoluna önem vereceksiniz. Cemaat-i İslami'de asla bir lider problemi yaşanmayacaktır. Durum ne kadar kötü olursa, o kadar iyi ve kaliteli liderler yetişecektir. Ben yaşlandım. Rabbim her an canımı alabilir. Ben şehit olarak Allah'ın huzuruna gitmek istiyorum. Benim şehadetim ile beraber değişim başlayacaktır. Halkım ve dünya Müslümanlarından dua istiyorum. Eğer dünyada bir daha görüşemezsek, cennette görüşeceğimizi ümit ediyorum inşallah."
Motiur Rahman Nizami

Wednesday, 11 May 2016

Atık Pil Geri Kazanım Tesisi yarın açılıyor


TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezinin (MAM) Kocaeli'de kurduğu Atık Pil Geri Kazanım Tesisi yarın hizmete girecek.

http://www.trthaber.com/haber/turkiye/atik-pil-geri-kazanim-tesisi-yarin-aciliyor-249913.html

Atık Pil Geri Kazanım Tesisi yarın açılıyor

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezinin (MAM) Kocaeli'de kurduğu Atık Pil Geri Kazanım Tesisi yarın hizmete girecek.
 
TÜBİTAK MAM Başkanı Doç. Dr. Bahadır Tunaboylu, yaptığı yazılı açıklamada, Atık Pillerin Bertarafı ve Geri Kazanım Teknolojilerinin Geliştirilmesi Projesi'nin, TÜBİTAK MAM Kimyasal Teknoloji Enstitüsü ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın atık piller konusunda ihtiyaç duyduğu teknolojileri geliştirmek üzere başlatıldığını belirtti.
 
TÜBİTAK KAMAG 1007 Programı kapsamında gerçekleşen projede, pil geri kazanımı sağlayacak nihai amaçlı pilot tesisin yurt içinde tasarlanması ve üretilmesi çalışmalarının başarıyla tamamlandığını ve tesisin kurulduğunu ifade eden Tunaboylu, bu projedeki proseslerin yerli üretimiyle Türkiye’de bir ilkin gerçekleştirildiğini, atık pillerin çevre kirliliğine neden olmayacak şekilde geri kazanımının sağlandığını bildirdi.
 
Tunaboylu, geri kazanım prosesinin çıktısı olan geri dönüşümü mümkün malzemelerin ekonomiye kazandırılmasını sağlayan teknolojilerin geliştirildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
 
"Tüm laboratuvar, yazılım ve altyapı çalışmaları, fabrika ve prototip üretimi yüzde 100 yerli olarak gerçekleştirilmiştir. Geliştirilen bu teknolojiler ile temininde güçlük çekilen bir teknoloji kazanılmış, ulusal teknoloji bilgi birikimi artırılmıştır. Projede geliştirilen teknolojinin, proje kapsamında bulunmayan diğer pil çeşitleri için temel teşkil edecek teknolojilerin geliştirilmesine olumlu katkıları olacaktır. Proje ile ülkemizin geri kazanım sektörünün geleceği için üst düzey teknolojik birikim elde edilmiş olup, sekonder piller ve diğer değerli metallerin geri kazanımı gibi daha büyük kapsamlı çalışmalar için gerekli altyapı ve yetişmiş insan gücü kazanılmıştır. Bu kapsamda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık’ın teşrifleriyle yarın 'Atık Pil Geri Kazanım Tesisi' açılış töreni düzenlenecektir."

GPDP "Medeniyet Okumaları" projesinde Sakarya Üniversitesi öğrencileri Şiir Dinletisinde bir araya gelecek


GPDP "Medeniyet Okumaları" projesinde Sakarya Üniversitesi öğrencileri Şiir Dinletisinde bir araya gelecek

https://twitter.com/GSBgenclikproje

İran Suriye'de bataklığa mı saplandı?


Esed rejimi için savaşmak üzere Suriye'ye ordu ve özel kuvvetler mensuplarını sevk eden İran'ın askeri kayıpları artıyor. 2013'ten bu yana öldürülen generallerin sayısı 11 oldu.

İran Suriyede bataklığa mı saplandı?


Beşşar Esed rejimi için savaşmak üzere Suriye'ye ordu ve özel kuvvetler mensuplarını sevk eden İran'ın ağır askeri kayıpları artıyor. Şubat 2013'ten bu yana öldürülen generallerin sayısı 11'e çıktı.
 
İran, Suriye'ye Esed rejiminin çöküşe geçtiği 2012 sonlarından itibaren Devrim Muhafızları Ordusu askerlerini gönderiyor. Rusya'nın 13 Mart'ta güçlerini azaltma kararını bildirmesi üzerine İran, doğacak boşluğu kapatmak için İran ordusu içindeki özel kuvvetleri de Suriye'ye sevk etti. İran askerleri, halihazırda yoğunlukla Halep'in güneyinde muhaliflerle çatışıyor.
 
İran basınından yapılan derlemeye göre, Şubat 2013'ten bu yana Suriye'deki çatışmalarda 11 İranlı general öldürüldü.
 
Son olarak geçen cuma, Halep'in güneyindeki Han Tuman beldesinde Tuğgeneral Cevad Durbin hayatını kaybetti. Daha önce de Şam, Halep ve Kuneytra bölgelerinde Hasan Şateri, Muhammed Cemalizade, Abdullah İskenderi, Cabbar Derisavi ve Ali Allahdadi isimli generallerin hayatını kaybettiği İran basınına yansımıştı.
 
Geçen sene ekim ayında da Devrim Muhafizları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin yardımcısı Tuğgeneral Hüseyin Hemedani Halep'te, "Ebu Zehra" adıyla bilinen Hac Hamid Muhtarbend ve Ferşad Hasunizade adlı iki Devrim Muhafızları generali de Hama'da öldürülmüştü. Devrim Muhafızlarından Tuğgeneral Muhsin Kacariyan ile Tuğgeneral Hasan Ali Şemsabadi de Suriye'deki çatışmalarda öldürülen generaller arasındaydı.
 
İran, Han Tuman'da geçen cuma Tuğgeneral Durbin ile beraber Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Karargahı Komutanlarından Şefiğ Şefii'nin de olduğu toplam 15 askerini kaybetti. 

Friday, 6 May 2016

Türkiye ve dünya genelinde neler oluyor?



  • 06 Mayıs 2016 Cuma
  • Bir alt başlık daha atalım; Yeni bir DÜNYA DÜZENİ doğuyor... Yeni bir DÜNYA kuruluyor... 
    Sevgili dostlar, her doğum, her yeni oluşum ve her yeni düzen gibi “düzen yine kaos’tan” zorlanıyor... İşin bizi ilgilendiren kısmı da tam bu noktada şekilleniyor; Küresel düzenin eski ve yeni oyuncuları kozlarını coğrafyamız’da paylaşmaya hazırlanıyorlar...
    Bu noktada coğrafyamız’da kozlarını paylaşan küresel güçlerin buluştuğu tez daha doğrusu “ortak paydayı” tartışmakta veya onların uzun süre önce koyduğu adı hatırlamakta yarar var; “medeniyetler çatışması”...
    Sevgili dostlarım, hangi görüşte olursa olsun, açık veya gizli olarak kozlarını paylaşanların ortak olduğu noktayı da çok net tarif edebiliriz; islam karşıtlığı ve islam dininin her “kötü eylem ile özdeşleştirilmeye” çalışılması... Bu detaylar eşliğinde yaşananları anlamak zor değil...
    Bu noktada ÇOK ama ÇOK önemli bir soru ortaya çıkıyor; İslam coğrafyasını “ayağa kaldırabilecek ve DÜZEN’i sağlayacak” güç olarak son 13 yıldır kendini geliştiren Türkiye ve LİDER, neden bu kadar büyük bir saldırı altında? Neden Türkiye’ye 2008’den bugüne şekil vermeye çalışan güçler özellikle 2013 sonrası vitesi büyüttüler?
    Sevgili dostlarım, aslında YENİ DÜNYA DENKLEMİ ve TÜRKİYE GERÇEĞİ eşliğinde bakınca cevap zor değil; Coğrafyamızın Balkanlar’dan Mısır’a, Orta Asya’dan Afrika’ya ayağa kalkamaması ve eskisi gibi sömürülebilmesi için Türkiye’nin “KALKIŞI” ve LİDERLİĞİ durdurulmalı... Bu bakış açısıyla Rusların 1800’lerin başından itibaren Osmanlı’yı arkadan vurmalarını hatırlamak, İngilizler ile nasıl işbirliği yaptığını hatırlamak ve BUGÜN YAPTIKLARINI anlamlandırmak zor değil...
    Sonuç 1: YENİ DÜZEN kaos’tan zorlanıyor ve bunu zorlayanlar aynı kökten beslendikleri için birbiriyle hesaplaşır görünürken coğrafyamızı ateşe atmak için zorluyorlar...
    Sonuç 2: İşin bir de “İÇTEKİLER” kısmı var. Türkiye, her yönden böyle bir saldırı altındayken BİRLİK şemsiyesi altına girmesi gerekenler hala “iç politika malzemesi” peşinde neredeyse Putin’in yanında, Esed’in arkasında, ülkemize, coğrafyamıza tuzak kuran Anglo-Sakson-Germen yapının güdümünde yer tutuyorlar...
    Sonuç 3: Yüzyıllar önce düştüğümüz yerden kalkıyoruz hem de coğrafyamızı EMPERYALİST dinamiklerden temizleyerek kalkıyoruz...
    Son söz: Gün BİR OLMA, gün BİRLİK olma günü... Bugün ayrışanları, bugün kendi ülkesine, milletine, ümmetine, soydaşlarına, maddi-manevi değerlerine karşı duranları tarih asla affetmeyecek... YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR VE TÜRKİYE “ANA DENKLEMDE” YERİNİ ALIYOR...

    Dünya Aferez Birliği’ne (WAA) Kayserili profesör seçildi




    Dünya Aferez Birliği’ne (WAA) Kayserili profesör seçildi




    DÜNYA Aferez Birliği'nin Fransa'nın başkenti Paris'te yaptığı seçimlerde başkanlığa Kayserili Prof. Dr. Fevzi Altuntaş seçildi. Prof. Dr. Altuntaş, "Uluslararası bu saygın görevde ülkemi başarıyla temsil etmek en büyük arzum. Bu anlamda ülkemin ve hematoloji bilim camiasının desteğini arkamda hissediyorum" dedi.
    Türk Aferez Derneği'nin yanı sıra Hematolojik Onkoloji Derneği ve Kan ve Kemik İliği Nakli Derneği Başkanlığı görevlerini de yürütmüş olan Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, uluslararası bir başarıya daha imza attı. Prof. Dr. Altuntaş, 27- 29 Nisan 2016 tarihleri arasında Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleştirilen 16. Dünya Aferez Kongresi'nde yapılan seçimde bir ilke imza atarak Dünya Aferez Birliği Başkanı seçildi. Kendisini destekleyen herkese teşekkür eden Prof. Dr. Altuntaş, "Bulunduğum görevin öneminin farkındayım. Uluslararası bu saygın görevde ülkemi başarıyla temsil etmek en büyük arzum. Bu anlamda Ülkemin ve Hematoloji bilim camiasının desteğini arkamda hissediyorum. Bunu Hematoloji camiasının ve Türkiye'nin başarısı olarak görüyorum" diye konuştu.

    Dünya Aferez Birliği'nin (WAA) 1986 yılında Fransa'da kurulduğunu ifade eden Prof. Dr. Altuntaş, şunları söyledi:

    "Dünya Aferez Birliği, 15 ülke ve uluslararası kuruluşların üye olduğu uluslararası bir çatı yapı. Merkezi Ottawa-Kanada'da bulunuyor. Ben de birliğin 17'nci Başkanı oldum. Şimdiye kadar Fransa, Amerika, Kanada, Almanya, İsveç, Japonya, İtalya ve Hollanda'dan bilim adamları başkanlık yapmış. Derneğin bünyesinde ayrıca Transfusion & Apheresis Science dergisi çıkıyor. WAA amacı, dünyada aferez ile ilgili dernek ve bilimsel kuruluşlar arasındaki işbirliği ve bilgi iletişimini sağlamak, ortak veri tabanı oluşturmak, bu alandaki çalışma ve araştırmaları geliştirmek, desteklemek, bu alanda eğitimler yapmak ve eğitime her aşamada katkıda bulunmak. Bunun yanında sosyal sorumluluk projeleri geliştirmek. Aferez yöntemi ile hastanın kanında bulunan ancak hasta için zararlı olan her türlü hücre, plazma içeriği veya maddeyi seçici bir şekilde uzaklaştırmak mümkündür. Ayrıca vericiden alyuvar, akyuvar, kan pulcukları ve plazma gibi istenilen kan ürününün bir veya daha fazlasını istenilen miktarda ayrıştırıp toplamak da mümkündür. Günümüzde aferez yöntemi nörolojik hastalıklardan ailesel kolesterol yüksekliğinin tedavisine, kök hücre naklinden, tümör aşılarına kadar birçok alanda kullanılmaktadır. Destek tedavilerinin özellikle aferez teknolojisinin gelişmesiyle birlikte yüzlerce kanser hastası için daha uzun ve daha kaliteli yaşama ümidi doğmuştur. Ayrıca, aferez yöntemi ile kök hücre toplanarak binlerce hastaya kök hücre nakli uygulama şansı olmuştur. Ülkemizde 2015 yılında 3600 civarı kök hücre nakli gerçekleştirilmiş olup bunların çoğunda aferez ile başarılı kök hücre toplama işlemi gerçekleştirilmiştir. İşte bu çerçevede hayati öneme sahip bu konularda uluslararası farkındalık oluşturmak, çalışmalar yapmak ve eğitimler vermek amacıyla kurulan şemsiye bir organizasyonun başkanlığını yapmak gurur verici. Bu kapsamda destek veren herkese teşekkür ediyorum."

    PROF. DR. FEVZİ ALTUNTAŞ KİMDİR?

    1971 Kayseri doğumlu olan Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, Hematolojik Onkoloji Derneği ile Kan ve Kemik İliği Nakli Derneği'nin Kurucu Başkanlığını yaptı. Altuntaş, World Apheresis Association (WAA) Başkanlığı görevinin yanı sıra, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Hematoloji Bilimdalı Öğretim Üyeliği, Türk Aferez Derneği Başkanlığı, Joint Accreditation Committee ISCT & EBMT (JACIE) Avrupa Müfettişliği, Amerika Aferez Derneği (ASFA) Uluslararası Komite Üyeliği, Transfusion & Apheresis Science Dergisi Editörülüğü görevlerini sürdürüyor. Sağlık Bakanlığı'ndan takdirname alan ve yine bakanlık tarafından 'Yılın Hekimi Ödülü' sahibi olan Prof. Dr. Altuntaş, Türks Aferez Derneği tarafından da 'Yaşam Boyu Onur Ödülü'ne layık görüldü.
    Cafer ZENGİN/ KAYSERİ, (DHA)

    Featured post

    Istanbul Mayor Ekrem İmamoğlu Sentenced to 20 Months for Insulting Prosecutor

      ISTANBUL, [16/07/2025]  – Istanbul’s opposition Mayor Ekrem İmamoğlu has been sentenced to 1 year and 8 months imprisonment for "insu...

    Popular Posts