Thursday, 14 July 2016

Diyanet İşleri Başkanlığı 2016 Yılı Murakıplık Giriş Sınavı (Sözlü) Sonuç Duyurusu Yayınlandı



Murakıplık Sözlü Sınav Sonuç Duyurusu
   
http://www.dinihaberler.com

2016 Yılı Murakıplık Giriş Sınavına (Sözlü) katılan adaylar sınav sonuçlarını kullanıcı hesapları vasıtasıylahttps://dibbys.diyanet.gov.tr internet adresinden öğrenebileceklerdir.

Tercih ve atama işlemlerine ilişkin hususlar daha sonra Başkanlığımız internet sitesi ana sayfasında ve İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü sayfasında ilan edilecektir.

İlgililere duyurulur.

Wednesday, 13 July 2016

Yeni Vatandaşlık Yasası Ne Kadar Faydalı Olur ?


Herkes suriyeliler hakkında yorum yapıyor hüküm veriyor.benim için suriyelilere türkiye cumhuriyeti kimliği verilsin verilmesin fark etmez. Türkiye suriyeye girerse bidaha çıkmaz oradan bizim topraklarımıza katılır ve oradaki insanlara yine turkiye vatandaşı yapmak gerekir.bu sefer suriye halkına sahip çıkmazsan işid suriye güçlenir ve turkiye sınırında daha büyük bir tehdit olur.tampon bölge olustursan bu sefer oraya ileride özerklik vermek zorunda kalacaksın daha devam edebilirim yani kısacası devlet kendi çıkarlarına göre hareket ediyor şuan eğer şuan mültecilere vatandaşlık verilirse mülteciler arasındaki bilim insanlarına daha rahat ulaşılacaktır.vatandaşlık vermekten zarar gelmez yararı dokunur . Yakin zaman içinde savaş sona erecektir. Askerler ve halk çok yoruldu artık kendi aralarında çözülmeye başladılar şuan tek sorun isid o bölgede
NUH ŞEN

Monday, 11 July 2016

Bin yıllık kilise restore edilmeyi bekliyor




Erzurum’un Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç köyünde bulunan bin 100 yıllık Öşvank Kilisesi, kaderine terk edilmiş durumda. 958-966 yılları arasında Gürcü kralının oğulları Bagrat ve Davit tarafından yaptırılan ve dönemin en büyük...

Erzurum’un Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç köyünde bulunan bin 100 yıllık Öşvank Kilisesi, kaderine terk edilmiş durumda. 

958-966 yılları arasında Gürcü kralının oğulları Bagrat ve Davit tarafından yaptırılan ve dönemin en büyük kiliseleri arasında yer alan Öşvank, bin yılı aşkındır ayakta duruyor. Her yıl yerli ve yabancı bir çok turist ziyarete geldiği manastır, Gürcü Hıristiyanlar için büyük öneme sahip.

Bir dönem Bizanslıların eline geçen Öşvank, o tarihlerde bir onarım gördü. Son yıllarda köylüler tarafından camii olarak kullanılan Öşvank, köye yaptırılan caminin ardından tamamen kaderine terk edildi. 

Kilisenin içinde çok miktarda altın bulunduğu iddiaları nedeni ile manastırın sığınaklarına giden alanlar bir çok kez definecilerin istilasına uğradı. Aramalar yüzünden bir çok kez zarar gören manastırın bir de 'efsane çanı' olduğu söyleniyor. Kilisenin içinde gömülü olduğu belirtilen çanın da çıkarılması için bir çok defineci girişimlerde bulunsa da başaramadı. 

Jandarma ekiplerinin de sürekli devriye attığı kilisenin kubbesinin büyük bölümü ise düşen yıldırım sonucu yıkıldı. Köylüler, ilk başta kubbeden küçük bir parçanın düştüğü ancak bakımsızlık nedeniyle bu hale geldiğini anlatıyor.

Kiliseye gelenlerin ilk dikkat çektiği unsur ise 'Krikolu’ sütun. Yaklaşık 10 yıl önce kilisenin bir sütunu, tarihi eser kaçakçıları tarafından bir gece çalınmış. Çalınan sütun yerine köylüler, tahta sütun yapmış ancak odun çürümeye başlayınca, tahtanın yanına kroki ile çözüm aranmış.

Öte yandan, Öşvan Kilisesi'nin onarımı için Türkiye ile Gürcistan Devleti arasında sözlü mutabakat sağlanmıştı. Anlaşmaya göre Gürcistan Devleti, Osmanlıya ait tarihi bir camiinin restorasyonu üstlenecek ve Türkiye de Öşvank'ı onaracaktı. Hatta kiliseyi incelemek için Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili de bölgeye gelmiş ve çalışmaların bir an önce hızlanması gerektiğini vurgulamıştı.

Ancak aradan geçen yaklaşık 4 yılda henüz bir çalışma başlatıldı.

Faiz indirme sırası bankalara geldi…



Faiz indirme sırası bankalara geldi…

ürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) yılbaşından bu yana faizlerde 175 baz puan indirime gitti. Artık, faiz indirme sırası bankalara geldi ve gözler onlara çevrildi.
TCMB'nin faiz indirimi, tüketici kredilerine bankaların fonlama maliyetlerindeki azalma oranında yansıyor ve bu nedenle TCMB tarafından yapılan 175 baz puanlık indirime karşın bankaların faizlerindeki azalış miktarının ise sınırlı kaldığı görülüyor.
Tüketiciler, son bir yıldır beklettikleri konut, taşıt ya da diğer ihtiyaçlarını satın alabilmek için Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini, kredi faiz oranlarında da benzer düşüşlerin gerçekleşebileceği ümidiyle fırsat olarak görüyor. Piyasalarda bankaların kredi faizlerini üretim ve reel sektöre yansıyacak şekilde indirmesi bekleniyor.
Bunun ne düzeyde gerçekleşeceği merakla beklenirken, ekonomik göstergelerdeki iyileşme, ertelenmiş talebin kredi kullanımını artırması bankaların karlılıklarına olumlu yönde yansıdı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda altı aylık bilançolarını gönderen dört banka toplam 1.1 katrilyon lira kar etti. Reel sektör temsilcileri, piyasaların hareketlenmesi için faiz indirme sırasının bankalara geldiğini, kredi faizleri ile birlikte konut ve tüketici kredilerindeki faiz oranlarının da aşağı yönlü değişiklikler beklediklerini dile getiriyorlar.
* * *
KOBİ’lere yeni destekler…
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı kapsamında "Bilişim Teknolojileri KOBİ'lerinin Geliştirilmesi""Hızlı Büyüyen KOBİ'lerde Kapasite Geliştirme" ve "KOSGEB Destekli Girişimlere İvme" konulu 3 yeni proje teklif çağrısına çıkıldığını açıkladı. Bakan Özlü, bu çağrılarla ilgili başvuruların alınmaya başlandığını ve değerlendirme sürecinin de yakında başlayacağını, yeni proje çağrılarının bütçesinin 300 milyon lira olduğunu, bu tür destek programlarıyla KOBİ'lerin niteliğini artırmayı devam edeceklerini dile getirdi.
* * *
Antalyalı turizmcilerin duası kabul oldu, darısı Bursa’nın başına…
Rusya ile uçak krizi, terör saldırıları derken gelişmelerden etkilenen ve turist duasına çıkan Antalyalı esnafın duaları kabul oldu ve 8 aylık aradan sonra Antalya Havalimanı'na ilk toplu Rus kafilesi önceki gün iniş yaptı. Sektör temsilcileri yeni kafilelerin artarak gelmeye devam edeceklerini dile getiriyorlar.
Körfez ülkelerinden beklenen turistler için darısı Bursa’nın başına dileyim…

Çevreci otomobilleri ucuzlatacak ‘milli teknoloji’ üretildi


İZMİR’deki Gediz Üniversitesi’nden Doç. Dr. Selim Solmaz, çevre dostu elektrikli ve hibrit otomobillerin yüksek maliyetini aşağıya çeken, performansını ve güvenliğini de artıran sistem geliştirdi.
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, geleceğin araçları olan çevre dostu elektrikli ve hibrit otomobiller için TÜBİTAK desteğiyle ‘Yeni nesil aktif güvenlik kontrol sistemi’ geliştirdi. Doç. Dr. Solmaz, yeni teknolojinin, Türkiye’de otomotiv sektörü için bir ilk olduğunu ifade etti. Elektrikli ve hibrit araçların maliyetini tahmini olarak yüzde 10 aşağıya çekeceğini, aynı zamanda da performansı ve güvenliği artıracağını dile getirdi. Doç. Dr. Selim Solmaz, prototip bir araç üzerinde ilk testlerini başarıyla gerçekleştirdikleri buluş hakkında şu bilgileri verdi: GEDIZ UNIVERSITESI MAKINE MUHENDISLIGI BOLUMU OGRETIM UYESI DOC. DR. SELIM SOLMAZ, ELEKTRIKLI VE HIBRIT ARACLAR ICIN AKTIF GUVENLIK KONTROL SISTEMI GELISTIRDI. YUZDE 100 MILLI TEKNOLOJI, TEST ARACINDA BASARIYLA DENENDI. 
“Otomotiv markalarının şu an uyguladığı ABS, ESP, EBD, ASR ve ROP gibi aktif güvenlik kontrol sistemleri, hidrolik fren altyapısını kullanıyor. Bu sistemler maliyeti önemli ölçüde artırırken, aracı da ağırlaştırıyor. Elektrikli ve hibrit araçların zaten yüksek olan maliyeti, mevcut sistemlerin pahalılığı yüzünden daha da artıyor. Bu otomobillerin çevre dostu olmalarına ve düşük yakıt tüketimlerine rağmen istenen düzeyle yaygınlaşmamasında pahalı olmalarının yanında bir diğer neden de performanslarının henüz istenen düzeye ulaşamamış olması. Bizim geliştirdiğimiz teknoloji, elektrik motorundan destek alıyor, çalışma mekanizması tamamen farklı ve oldukça hafif. Bu yeni sisteme geçildiğinde araçlar ucuzlayacak, ağırlığı azaldığı için yakıt tüketimi daha da düşecek, performansı yükselecek. Ayrıca benzer aktif güvenlik sistemleri bulunmayan araçlara göre daha güvenli sürüş imkanı sunacağı için kazaları da azaltacak.”
DOĞA DOSTU TEKNOLOJİ
Gediz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, iki yıllık çalışmanın ürünü olan projeyi otomotiv sektörünün kullanımına sunmaya hazır olduklarını belirterek, “Gerekli tüm testleri başarıyla tamamladık. İleri teknolojinin kullanıldığı otomotiv sektörünün en gelişmiş aşaması olan elektrikli ve hibrit araçlar alanına bir Türk teknolojisini kazandırmış olmanın sevincini yaşıyoruz. Akaryakıta bağımlılığı ortadan kaldıran, doğaya zarar vermeyen çevre dostu elektrikli otomobillerin kullanımının artmasına katkıda bulunacağımız için gururluyuz” dedi."

KAYA GAZININ ULUSLARARASI ENERJİ POLİTİKALARINA ETKİLERİ



KAYA GAZININ ULUSLARARASI ENERJİ POLİTİKALARINA ETKİLERİ
Konvansiyonel olmayan gaz konusu, son yıllarda uluslararası enerji piyasalarında önemli konulardan birisi haline gelmiştir. Konvansiyonel olmayan gaz üretimi ile ilgili süreç 2000’li yılların başında düşük maliyetli kömür yataklarındaki metan üretimi ile başlamıştır. Bu gelişmeyi kaya gazı üretimi takip etmiştir.
Konvansiyonel olmayan gaz basitçe geçirgenliği çok düşük olan ve doğrudan kaynaktaki kayalardan üretilen gaz olarak tanımlanabilir. Günümüzde ticari olarak üretimleri gerçekleştirilen üç tür konvansiyonel olmayan gaz türü bulunmaktadır. Bunlar; geçirgen olmayan gaz, kömür yatağı metanı ve kaya gazıdır.
Konvansiyonel olmayan gaz türleri arasında en hızlı gelişme kaya gazı üretiminde yaşanmıştır. Kaya gazı yoğun bir şekilde kayalar arasında sıkışmış ve yer altındaki geniş alanlara yayılmış halde bulunmaktadır. 2000’li yıllardan önce kaya gazının ekonomik olarak ticari ölçekteki üretimi yaygın değildi. Bu alanda geliştirilen yatay sondaj ve hidrolik çatlatma teknolojileri kaya gazı üretimini ekonomik olarak mümkün kılmıştır.
Doğal gaz alanında, kaya gazının devreye girmesiyle küresel ölçekte doğal gaz üretiminde artış meydana gelmiştir. Kaya gazının devreye girmesinden önce ortalama 60-80 yıl arasında öngörülen doğal gaz rezervlerinin kullanım süresinin kaya gazıyla birlikte 160-200 yıl aralığına yükseleceği öngörülmektedir. Bu gelişmeyle birlikte tıpkı 1960-1970 döneminde küresel olarak petrol bolluğunun yaşandığı gibi önümüzdeki dönemde de bir doğal gaz bolluğunun yaşanması olasıdır
Kaya gazı üretiminin artması ABD’de doğal gaz fiyatlarında %86 oranında bir düşüş yaşanmasına neden olmuştur. Ancak kaya gazı üretimi ve fiyat düşüş eğilimleri diğer kaya gazı rezervlerine sahip olan ülkelerde ABD’deki gibi gerçekleşmemiştir. Çin’in sahip olduğu kaya gazı potansiyeli ABD’ye eşit veya biraz üzerinde kabul edilmektedir. Ancak yüksek üretim maliyetleri nedeniyle Çin’de beklenen gelişim olmamıştır. Aynı şekilde Polonya’da kaya gazı üretim maliyetleri ABD’dekinin 3 katı olarak ortaya çıkınca Polonya’da da kayda değer bir gelişme olmamıştır. Ayrıca İngiltere’de, kaya gazı sondajı sırasında meydana gelen küçük ölçekli depremler, kaya gazı teknolojinin gelişimini engellemiştir. Fransa’da da kaya gazı üretimine izin verilmemektedir.
Dünya’da Kuzey Amerika’nın dışında pek çok bölgede kaya gazı rezervleri bulunmaktadır. Ancak günümüzde yaşanan kaya gazı devriminin merkezi ABD’dir. Kaya gazı üretiminde başarı sağlanabilmesi için çok sayıda sondaj kuyusu açılması gerekmektedir. 2010 yılı sonu itibariyle, dünyada kaya gazı üretimi amacıyla açılan toplam 15.467 kuyunun sadece on binde beşi Kuzey Amerika dışındadır
2012 itibariyle Çin’de kaya gazı için sadece 60 sondaj kuyusu, Avrupa’da önemli kaya gazı rezervlerine sahip olduğu iddia edilen Polonya’da ise sadece 34 adet kaya gazı sondaj kuyusu bulunmaktadır. Bu oranlar kaya gazı teknolojisinde ve üretiminde ABD’nin üstünlüğünü ortaya koymaktadır.
ABD’deki kaya gazı üretimi öncesinde, ABD ve Avrupa’daki doğal gaz fiyatları yaklaşık aynı seviyedeydi. ABD’de kaya gazının yaygınlaşmasıyla AB’deki doğal gaz fiyatları ABD’ye göre yaklaşık 5 kat yüksek kalmış durumdadır. Ayrıca günümüzde Japonya’daki doğal gaz fiyatları da ABD’deki fiyatlardan 8 kat daha yüksek durumdadır. Bu durum AB’nin rekabet gücü önündeki en önemli engellerden bir tanesidir. Özellikle Petro-kimya, demir-çelik, çimento, alüminyum üreticilerinin Avrupa’daki tesisleri kapatarak ABD’ye yönelme ihtimali oldukça yüksektir. Bu sektörler Avrupa’da yaklaşık 4 milyonluk istihdam sağlamaktadır. Bu sektörlerin üretim tesislerini ABD’ye kaydırması halinde Avrupa’daki işsizlik oranlarında önemli oranda artış olması öngörülmektedir.
Kaya gazı üretimi ABD’de doğalgaz fiyatlarını 2008’den bu yana neredeyse yarı yarıya düşürmüştür. ABD’de 2010-2011 yıllarından itibaren başlayarak kaya gazı ve petrol üretiminde hızlı artış yaşanmıştır. 2000 yılında sadece 9 milyar m3 olan ve toplam üretimin %1,6’na karşılık gelen kaya gazı üretimi, 2012 yılında toplam üretimin %34’üne yükselerek 230 milyar m3’e ulaşmıştır. Bu rakamlar, dünyanın en önemli enerji ithalatçılarından biri olan ABD’nin, “kendi kendine yetebilen” bir ülke olma yolunda ilerlediğinin önemli göstergelerinden birisidir. ABD kendi doğal gaz ihtiyacını karşıladıkça, Ortadoğu’ya olan enerji bağımlılığı azalacaktır. ABD’nin doğal gaz alanında Ortadoğu bölgesine olan enerji bağımlılığındaki düşüş, Ortadoğu’da dış politika ve askeri alanda yeni opsiyonları da beraberinde getirebilir.
Bu dönemde düşük enerji fiyatları ABD vatandaşları ve sanayisi için hayati önem taşır hale gelmiş durumdadır. Düşük enerji fiyatları tüketicilerin yüksek sigorta primi yükünü az da olsa dengelemelerine yardımcı olmaktadır. ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin verilerine göre, hane halkı gelirlerinden enerji faturalarına harcanan miktarın oranı, 2012 yılında %2,7’ye, yani son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. Bu sebeple ABD ucuz kaya gazı ile elde etmiş olduğu ucuz enerji opsiyonunu sürdürmek için ülkesindeki kaya gazı rezervlerini ülke dışına satmak yerine için ülke içinde enerji üretiminde ve sanayide kullanmayı tercih edebilir.
Kaya gazı alanındaki bir başka senaryoda ABD'nin LNG olarak kaya gazı satışına başlamasıdır. Bu senaryonun 2016-2018 yıllarında gerçekleşmesi halinde doğal gaz fiyatlarının kalıcı olarak yarı yarıya düşeceği, bunun Rus ekonomisi için felaket anlamına geleceği ifade edilmektedir.
2012 yılı itibariyle petrol/gaz satışlarının Rusya toplam ihracatındaki ağırlığı % 70 ve toplam GSYİH’daki payı da %20 civarındadır. Bu durumuyla Rusya ekonomik istikrar için enerji ihracatına aşırı bağlı bir tablo çizmektedir. Rusya enerji ihracatçısı bir ülke olarak 2000-2008 yılları arasında büyük bir büyüme sağlamıştır. Söz konusu dönemde Çin’in yıllık ortalama %10 büyümesi ile birlikte Venezüella’daki siyasi istikrarsızlıkların, Katrina kasırgasının ve Irak’a 2. Körfez Operasyonu’nun küresel petrol/doğal gaz arzında yaşattığı kesintiler sonucu, bu dönemde Rusya küresel piyasalara alternatif bir enerji arzı sunarak enerji ihracat rakamlarını büyütmüştür.
Ancak 2000-2008 döneminde Kuzey Amerika’daki kaya gazı devrimi henüz ortaya çıkmamıştı. Kaya gazı teknolojisiyle birlikte ABD’nin enerji üretimi anlamında süper güç olarak tekrar tarih sahnesine dönüş yapması, doğal gaz zengini olan Rusya için işleri yakın gelecekte zorlaştırmaya başlayacaktır.
Diğer taraftan küresel ölçekte işlek ve boru hattına gerek duymayan LNG piyasasının yükseliyor olması da, bir devlet şirketi olan Gazprom’un ve dolayısıyla Rusya’nın Avrupa’daki çıkarları için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
LNG fiyatlarının gelecekte düşmesindeki önemli etkenlerden bir tanesi ABD’nin kendi doğal gaz ihtiyacını ulusal kaynaklarından karşılamaya başlamasıyla Ortadoğu merkezli LNG arzının kendisine yeni pazarlar araması olacaktır. Bunun yanı sıra ABD üretmeye başlamış olduğu kaya gazını LNG’ye dönüştürecek teknolojiyi de ticari hale getirmiş durumda olması, Rusya’nın vermiş olduğu doğal gaz fiyat teklifleri üzerinde baskı faktörü yaratacaktır.
Diğer taraftan ABD’de, enerji üretiminde kaya gazı ile birlikte doğal gazın daha yoğun bir şekilde kullanılması, ABD kömürünün Avrupa’ya daha ucuz fiyata ihracını ortaya çıkarmıştır. Bu durumun devam etmesi halinde ABD çok yakın zamanda dünyanın 3. büyük kömür ihracatçısı olacaktır.  ABD’nin kömür ihracatında güçlü bir oyuncu olarak pazara giriş yapması, Rusya’nın kömür ihracatının olumsuz olarak etkilenmesine neden olacaktır.
Avrupa’da kaya gazı için ilk keşif kuyuları 2008 yılında açılmıştır. Günümüzde veri toplamaya yönelik çalışmalar Avusturya, Almanya, Macaristan, Polonya, İsveç ve İngiltere’de devam etmektedir. Avrupa’da henüz büyük ölçekli bir üretim olmadığından, kesin verilere ulaşılmamıştır. Bu sebeple Avrupa’daki kaya gazı üretim maliyetleri konusunda kesin bir yargıya varmak ve öngörüde bulunmak oldukça zordur. Enerji alanında dışa bağımlılığı çok yüksek olan AB açısından son dönemin önemli enerji kaynakları arasında kabul edilen kaya gazı önemli bir seçenek oluşturmakla birlikte, kurtarıcı kimliğine sahip değildir. Bunun temel sebebi, Avrupa’daki kaya gazı üretim maliyetlerinin Kuzey Amerika’ya göre daha yüksek olmasıdır. Bununla birlikte mevcut bilgiler değerlendirildiğinde, Avrupa’daki ortalama kaya gazı üretim maliyetlerinin ABD’deki maliyetlerin üzerinde olacağı tahmin edilmektedir. Ancak Avrupa’daki konvansiyonel doğal gaz maliyeti de ABD’ye göre yüksek olduğu için 1.000 m3’lük üretimi 250$ dolaylarında oluşan kaya gazı üretim maliyeti Avrupa için kabul edilebilir düzey olarak düşünülebilmektedir. Ancak AB’nin içinde bulunduğu borç krizi de dikkate alındığında, kaya gazına dayalı enerji üretimi yapılması halinde, nihai tüketicinin enerji maliyetlerinin artacak olması, Avrupa’daki kaya gazı üretiminin önündeki en önemli engellerden bir tanesidir. Ancak AB ülkelerinin maliyet temelli engellere rağmen enerjide dışa bağımlılıklarını azaltabilmek için kaya gazı seçeneğini gündemlerinin üst sıralarında tutmaya devam etmeleri beklenmektedir.
2012’de dünyada kömür tüketimini en fazla artıran ülkeler arasında ilk sırada Çin ve ikinci sırada Avrupa ülkeleri bulunmaktadır. ABD’de kaya gazı üretimi yaygınlaşmadan önce, kömürün ABD’nin enerji üretimindeki payı %50 civarındaydı. Kaya gazı sonrasında ABD’de kömür fiyatları doğal gaz fiyatlarının üzerinde kalmaya başladı ve doğal gazın ABD enerji karışımındaki oranı artmaya başlamıştır. Böylece ABD enerji karışımı içinde %50 olan kömür payı %35’e düşmüştür. Bu değişim sonucunda ABD kullanmadığı kömürü Avrupa’ya ihraç etmeye başlamıştır. ABD kaynaklı kömür ihracatı sonucu oluşan kömür bolluğuyla Avrupa’daki kömür fiyatları büyük oranda düşmüştür. Ekonomik krizin etkilerinin devam etmekte olduğu Avrupa, pahalı Rus doğal gazı ve gözden düşen nükleer enerji alternatifi yerine ucuz ABD kömürüne yönelmiş durumdadır. Ancak bu strateji değişimi Avrupa’da karbon emisyonunun artmasına sebebiyet vermiştir. Diğer taraftan ABD’nin kömürden doğal gaza dönüşü de ABD’nin karbon emisyon düzeyini aşağıya çekmiştir.
Günümüzde birçok ülke kendi konvansiyonel olmayan gaz rezervlerini ve bu kaynaklarla yapılabilecek olası gaz üretiminin, uluslararası doğal gaz piyasaları üzerindeki olası etkisini değerlendirmektedir. Uluslararası enerji piyasalarında kaya gazıyla ilgili iki farklı görüş hâkimdir.
Bunlardan ilki kaya gazının enerji piyasalarında ve enerji jeopolitiğinde önemli etkiler yaratabileceğini savunurken diğer görüş, kaya gazının enerji jeopolitiği üzerinde kayda değer hiçbir etki yaratmayacak olan bir faktör olduğunu söylemektedir.
Bu noktada uluslararası enerji politikalarında kaya gazına bağlı olarak bir paradigma değişiminin olup olmayacağını söylemek için biraz erkendir. Kaya gazı ile ilgili görüşlerin ve kaya gazının enerji jeopolitiğine etkilerinin 2020 yılına kadar netleşmesi öngörülmektedir.

Kaynakça
Barrett, P.M. (20-26 Kasım 2011). Yer altı Çözümü, Bloomberg Businessweek,,66-73.
Birol, F. (Aralık 2012).  Dünya Enerji Görünümü 2012 Sunumu.
Bremmer, B. (8-14 Eylül 2013). Putin ABD’nin Enerji Patlamasına Karşı Önlemler Almak Zorunda, Bloomberg Businessweek,  50-53.
Brown, M. (6-12 Mayıs 2012). Çatlatma Yöntemi Denizaşırı Ülkelerde Güme Gitti, Bloomberg Businessweek,, 18.
International Energy Agency, (2012). Golden Rules for A Golden Age of Gas., Paris, OECD/IEA
Larson, C. (28 Nisan-4 Mayıs 2013). Çin’de Kaya Gazının Vaat ettikleri ve Tehlikeleri, Bloomberg Businessweek, 12-14.
Sevim, C. (2012). Küresel Enerji Politikaları ve Yeni Enerji Düzeni, Türkiye 12. Enerji Kongresi Bildirisi.
Sevim, C. (2013). Küresel Enerji Stratejileri ve Jeopolitik- (Gözden Geçirilmiş 2. Baskı). Ankara, Seçkin Yayıncılık.
Sevim, C. (2013). Strategic Trends and Barriers for Future  Energy Policy, Energy Sources Part B: Economics, Planning, and Policy, DOI:10.1080/15567249.2013.766284.
Sevim, C. (2013). Küresel Enerji Politikalarındaki Yeni  Dinamikler ve Yenilenebilir Enerji Politikaları, 3. Elektrik Tesisat Ulusal Kongre ve Sergisi-Güç ve Enerji Sistemleri Sempozyum Bildirisi .
Sevim, C. (2014). Kaya Gazının Uluslararası Enerji Politikalarına Etkileri, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi,(Kabul Tarihi Aralık 2013).
Dr. Cenk Sevim-Enerji Uzmanı
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Üyesi
http://www.diplomatikgozlem.com/TR,5081/kaya-gazinin-uluslararasi-enerji-politikalarina-etkiler-.html

Oğuz: "Su satarak belediye başkanlığı yapılamaz"


Oğuz: "Su satarak belediye başkanlığı yapılamaz"

UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, Türkiye'den gelen su konusunda Yeni Bakış'a çok tartışılacak değerlendirmelerde bulundu.


UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, yaz aylarında suyun en gerekli olduğu zamanda İskele Bölgesi'ne suyun neredeyse haftada bir geldiğine dikkat çekerek, bölgeye bir iki gün içinde Türkiye'den gelen suyun ulaşacağını söyledi. Oğuz, suyun insan yaşamı için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu belirterek, CTP'nin hükümet döneminde bu suya karşı çıktığını, dönemin hükümetini yorduğunu kaydetti. Su konusunun Türkiye ile olan ilişkilere zarar verdiğini ifade eden Oğuz, suya karşı olan bazı  belediyelerin kendilerinin öz yönetimiyle ilgili olduğunu söyledi. Oğuz, CTP'li belediye meclis üyelerinin birçok belediyenin içinde yer aldığını ve hepsinin de suya evet dediğine vurgu yaparak, belediyelerin kapalı kapılar ardında kendi hesapları olduğunu, ancak bundan halkın zarar gördüğünü söyledi.
"Su konusuda art niyet var"
Oğuz, su konusunda ülkeye zaman kaybettirmemek gerektiğini belirterek, suni bir gündem yaratıldığını ve bugün bakıldığında  sadece kaybedilenin  zaman ve enerji olduğunu kaydetti. Oğuz, su konusunda art niyetin devam ettiğini söyleyerek, halkın üzerindeki olumlu havayı olumsuz havaya çevirmek isteyenlerin olduğuna dikkat çekti. Suya kavuşan insanlar üzerinde "kullanılamaz, temiz değil" gibi söylemlerle şüphe yaratılmak istendiğini dile getiren Oğuz, tüm bunların manipilasyon haber olduğunu söyledi.
"Bağcılarla uğraşmaktan vazgeçip, üzüm yemeye bakmalıyız"
Oğuz şunları söyledi, "Düşünün ki, bu su o kadar uzaktan tüm engelleri aşarak geliyor. Ancak bazı çevreler kısır döngü yaratarak ve başka taraflara çekerek tartışma yaratmak istemektedir. Bunlar art niyetli davranışlardır. Sağlık herkes için hassas bir konudur. Şu ana kadar o konuda resmi bir açıklama henüz yok ama isteyerek manipilasyon haber yaratmak doğru değildir. Bazıları klor oranı yüksektir gibi açıklamalar da yapıyor. Suyun analizi baraja düşmeden yapılsın diyenler oldu. Ancak su baraja tam olarak düşse bile bizim birçok borumuz eskidir. O borulardan geçen su yine şüphe yaratacaktır. Devlet Su İşleri dünyada bir markadır. Orada bizim de yöneticilerimiz var. Bakanlık su idaresiyle ilgili danışma kurulu oluşturdu. Burada hiçbir siyasi parti ayırımı yapılmadı. Herşey şeffafdır. Biz bağcılarla uğraşmaktan vazgeçip, üzüm yemeye bakmalıyız"
"Borular çok eski ve yıprandı"
Oğuz, Mağusa-Lefkoşa arasındaki boruların eski olduğunu , toprak altında ise bir yıpranma yaşandığını, buradan geçen suyun sağlığa engel olmayacak şekilde bir  koruma faktörünün verilmesinin normal olduğunu kaydetti. Tarımsal  alanda suyun kullanımıyla ilgili ise Oğuz, suyun yarısının tarımsal amaçlı kullanılacağının daha önce açıklandığını, ancak ihaleye çıkılmadan önceki geçiş sürecinin ardından KKTC'nin açacağı uluslararası ihalenin bu konuda önem taşıdığına vurgu yaptı. Oğuz, tarımsal amaçlı suyun yapılacak altyapının ardından, arıtılmasıyla tarıma verilmesinin daha sonraki süreci kapsadığını söyledi.
"Sudan elde edilen karla belediye yönetilemez"
Oğuz, suyun fiyatı konusunda son dönemde çıkan  tartışmalara da değinerek, fiyatlandırmanın Uluslararası ihaleye çıkıldığı zaman belli olacağını söyledi. Şirketin de istediği fiyattan suyu veremeyeceğini belirterek, yatırım maliyetleri dahil teknik çalışmalardan sonra suyun fiyatının belli olacağını kaydetti. Oğuz, "Hiçbir devlet, hiçbir parti KKTC gerçekleri dışında hareket edemez. Kullanılabilecek alım gücünün üstüne çıkılamaz" dedi. "Halk suyu istiyor"diyen Oğuz, suyun fazla pahalı olması durumunda yerel yönetimlere karşı bir tepki doğacağını belirterek, "su satarak belediye başkanlığı yapılamaz, sudan elde edilen karla belediye yönetilemez. Bundan sonra belediyeler başka yerlerden gelir etmenin yolunu arayacak" dedi.
"Akıncı daha sert olmalı"
Dursun Oğuz, Kıbrıs müzakerelerinde toprak konusu daha gündeme gelmeden Rum tarafının Güzelyurt talebini, görüşme  masasını bertaraf etmeye yönelik bulduğunu söyledi. Oğuz, Anastasiadis'in yaptığı bu açıklamayı tahrik edici olarak değerlendirerek, amacın Güney Kıbrıs'ta içe yönelik mesaj vermeye yönelik olduğunu kaydetti. Oğuz, "Şu anda geçerli olan gerçek görüşme masasıdır. Cumhurbaşkanı Akıncı biraz alttan alıyor. Akıncı, ara bulucunun da huzurunda, 'bizi tahrik ediyorsun, Kuzey Kıbrıs'ı tahrik ediyorsun, masayı tahrik ediyorsun'demelidir. Rum tarafı müzakerelere olumsuz olan taraf olmasın diye bana göre rol çalma peşindedir. Asıl amacı budur. Anastasiadis bu açıklamaları bilinçli bir şekilde yapıyor. Toprak ve mülkiyet konusu henüz masada yokken bu açıklamalarda bulunmak masayı dinamitlemeye yöneliktir. Akıncı belki kapalı kapılar ardında belki de açık olarak daha sert olmalıdır"diye konuştu.

Türkiye’nin 2. Efes’i toprak altında bekliyor


İzmit’te 2 bin yıllık tapınak merdivenlerinin ortaya çıkması sonrası hızlandırılmak istenen kazı çalışmaları, kamulaştırma engeline takıldı. Ortaya çıkarılmak istenen Nikomedia uygarlığına ait liman kentinin Efes’ten daha büyük olduğu tahmin ediliyor.

Kocaeli’nin İzmit ilçesi Çukurbağ Mahallesi'ndeki kazı alanında devam eden çalışmalarda ortaya çıkarılan 2 bin yıllık tapınak merdivenleri kazıların önemini arttırdı. Son olarak 'sağlık tanrıçası' heykeli başta olmak üzere birçok eserin bulunduğu alanda yapılan kazılarda 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen mermerden yapılmış 17 basamaklı tapınak merdivenleri gün yüzüne çıkartıldı.

Dar sokaklarla ve çok sayıda evle çevrili, Efes Antik Kenti’ne rakip olabileceği tahmin edilen alanda genişletilerek devam edilmesi istenen kazılar ise kamulaştırma engeliyle karşılaştı.


Çukurbağ Mahallesi Bahariye Caddesi üzerinde bulunan kazı alanında son yapılan çalışmalarda ortaya çıkan eserler, Anadolu’daki en büyük medeniyetlerden biri olan Nikomedia uygarlığına ait eserlerin gün yüzüne çıkartılması çalışmalarını hızlandırdı.Kazı yapılan alanın Nikomedia uygarlığının kalbi olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan Zamburkan, “Burada yapılan her kazı sonucunda mutlaka tarihi eser ortaya çıkmaktadır. Burada yine sondaj kazısı sonucunda bir heykel bulundu. Bu heykelin bulunması sonucunda, Müze Müdürlüğümüzce burada kazı devam ettirildi. Ve devamında da bu merdivenlerin burada var olduğunu gördük. Yapılan çalışma sonucunda 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen merdivenlerin 17 tanesi ortaya çıkartıldı. Geri kalanları da yine yapılacakalışmalar sonucunda ortaya 
çıkartılacak” dedi.
Roma’ya 40 yıl başkentlik yapmış bir alan

Ortaya çıkan alanın önceki yıllarda belirlenen antik alanlarla bağlantısı olduğunu ifade eden Zamburkan, “Kocaeli bir zamanların 4 büyük kentinden bir tanesi. Bir zamanlar yine 40 yıl eş başkanlık olarak başkentlik yapmış bir kent. Arkeolojik açıdan da zengin. Bir zamanların, o dönemlerin ihtişamlı saraylarının, kabartmaların, süslemelerin, sütunların, tören alanlarının bu alanda olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de çalışmalarımız buradan başlattık. Geçmiş yıllardaki kazılarda birçok tarihi eser ortaya çıktı. Yine iki yıl önceki kazılarda yaklaşık 300’e yakın taş eser ortaya çıktı. Bunlardan bazılarını biz müzemize kazandırdık. Yapmış olduğumuz bu çalışmalara da buradaki eserlerin gün yüzüne çıkartıp, yine insanlığa sunulması için devam ediyoruz” diye konuştu.
Zamburkan, şunları kaydetti: “Şu anda yeni yapacağımız kazı alanıyla birlikte bin 500 metrekarelik bir kazı alanı açmış olacağız. Bu güne kadar 700-800 metrekarelik bir alanı açtık. Şu anda 400-500 metrekarelik kamulaştırdığımız alanlar var. Onları da kazı çalışması sonrası açacağız ve kazı alanlarıyla bir bütün halinde kullanacağız. Eğer biz bu alanı tamamen açarsak, gün ışığına çıkartırsak ikinci bir Efes, Nikomedia uygarlığının altından artık çıkmış olacak.”



Nikomedia uygarlığının dönemince çok önemli bir yerleşim alanı olduğunu belirten İl Kültür Turizm Müdürü Adnan Zamburkan, "Nikomedia kurulduktan sonra 308 yıllarda büyük bir deprem yaşamış ve bu depremde gerçekten çok büyük bir yıkıma uğramış. Özellikle o zamanki saraylar, yapıların hepsi depremde hemen hemen zarar görmüştür" dedi.


Kazan Belediyesi, Orta Doğu ülkelerinin ilgisini çekiyor


Yerel yönetimler alanında yaptığı çalışmalarla Türkiye’ye rol model olan Kazan Belediyesi, Orta Doğu ülkelerinin ilgisini çekiyor

Kazan Belediyesi, Suudi Arabistan’ın Eylaf gazetesinin ardından, bu kez de Katar’ın ve Orta Doğu’nun en çok okunan gazetelerinden Elşark tarafından haberleştirildi. Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk’ün yaptığı çalışmalardan övgüyle bahsedilen haberde, ilçeye kurulması planlanan savunma sanayi üssü ile askeri malzeme üreten tesisler de konu edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde bir süre önce gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi için Türkiye’ye gelen Orta Doğu ülkelerinden gazeteciler, Kazan’ı ziyaret etmişti. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın Eylaf gazetesine konu olan Kazan, son olarak Katar’ın Elşark gazetesinin sayfalarına taşındı.

Kazan’a övgü

Elşark gazetesi haberinde, Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk ve ilçe halkı tarafından oldukça sıcak karşılandıkları belirtilerek, “Kazan gezisi, daha önce yaptığımız gezilerden çok farklıydı” denildi. Başkan Ertürk tarafından yabancı gazetecilerin Kazan’da yapılan çalışmalar hakkında ayrıntılı olarak bilgilendirildiğinin belirtildiği haberde, Ulu Cami, Satı Kadın Müzesi ve yeni belediye hizmet binasında yapılan gezintiden bahsedildi. Geziye katılan yabancı gazetecilerin anısına oluşturulan hatıra ormanına değinilen haberde, Başkan Ertürk’ün, “Beni ziyaret etmek için olmasa bile, ağaçlarınızı sulamak için Ankara’yı ziyaret etmenizi isterim. Ağaçları  yetiştirmekten siz sorumlusunuz“ esprisine yer verildi.

Projeler zamanla yarışıyor

Kazan’da ve Türkiye’de Ak Parti’nin iktidar olduğu 2002 yılından bu yana olumlu anlamda büyük bir değişimin geçirildiğinin altı çizilen haberde, “İlçenizde işler yolunda. Kalkınma projeleri zamanla yarışıyor. Uygulanmakta olan projelerin ilerleyişini görebiliyorsunuz. Müslüman bir ülkenin bu değişimleri gerçekleştirebildiğini görmek sevindirici” denildi.

Askeri tesislere vurgu

Haberde ayrıca, Kazan’da yapılması planlanan Türkiye’nin en büyük projesi olacak olan Savunma Sanayi Üssü ve ilçede faaliyet gösteren askeri alanda üretim yapan tesislere de vurgu yapıldı. Kazan’daki fabrika ve tesislerde üretilen uçaklar, insansız hava araçları, tanklar, silahlar ve askeri ekipmanlardan ayrıntılı olarak bahsedildi.

Başarımızın eseri

Orta Doğu’nun köklü gazetelerinde Kazan’la ilgili çıkan haberlerin kendilerini mutlu ettiğini söyleyen Başkan Ertürk, “Orta Doğu’nun köklü gazetelerinde Kazan’dan övgüyle bahsedilmesi başarımızın eseridir. Yaptığımız çalışmalar yalnızca Türkiye’den değil dünyanın her yerinden görülmektedir” diye konuştu.

Read more at http://www.haberank.com/kazan-orta-dogunun-gundeminde-111899.html#ZUp4Zm3Fc4KFvxJL.99

TRAFİK GÜZERGAHI NASIL OLACAK?


Fatih Köprüsü’ne alternatif olacak Yeni Keçiören Bulvarı’nın, Keçiören trafiğini yüzde 40 oranında rahatlatacağını belirten Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Vedat Üçpınar, “2 köprü, 1 alt geçit ve 1 hemzemin kavşaktan oluşan 3 katlı Basınevleri Kavşağı, 3 ay gibi kısa sürede 400 kişilik ekip ve onlarca iş makinesiyle 7/24 çalışılarak tamamlandı. Pazartesi günü Basınevler Kavşağı, trafiğe açılarak hizmete girecek” dedi.

TRAFİK GÜZERGAHI NASIL OLACAK? 
Selçuklu, Gülhane ve Basın caddeleri kesişiminden başlayıp, Samsun Yolu’na kadar yapımı devam eden yaklaşık 800 metre uzunluğunda, 2’şer şeritli ve çift yönlü olacak Yeni Keçiören Bulvarı’nın Basınevleri tarafındaki ilk etabının tamamlanarak trafiğe açılmasıyla, Aydınlıkevler yönünden Gülhane Caddesi yönüne, yeni yapılan alt geçitle ulaşım sağlanacak. Yine Aydınlıkevler yönünden Basın Caddesi ve Selçuklu Caddesi yönlerine hemzemin kavşakla geçiş yapılabilecek. Selçuklu Caddesi’nden Gülhane Caddesi’ne, yeni yapılan köprüyle geçiş sağlanacak. Selçuklu Caddesi’nden Aydınlıkevler ve Basın Caddesi yönlerine hemzemim kavşakla ulaşılabilecek. Basın Caddesi’nden tüm yönlere hemzemin kavşakla geçiş yapılabilecek. Gülhane Caddesi’nden Selçuklu ve Basın caddeleri yönlerine hemzemin geçişle ulaşılabilecek. Ayrıca Gülhane Caddesi’nden Aydınlıkevler yönüne, yeni yapılan alt geçitle ulaşım sağlanacak.
Bu haber http://www.eymirmedya.com/'dan alınmıştır.

Kaynak: http://www.eymirmedya.com/haber/2414/kecioren-bulvarinda-birinci-etap-tamam.html

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts