Tuesday, 31 January 2017

Rojaye İslam Birliği Başkanı Ernad Ramaoviç Başkan Hasan Can’ı Ziyaret Etti



Karadağ-Rojaye İslam Birliği Başkanı Ernad Ramaoviç, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can’ı makamında ziyaret etti.
Ziyarette Başkan Hasan Can’a Ümraniye Belediye Başkan Yardımları Mesut Özdemir ve Av. Mahmut Eminmollaoğlu eşlik etti. Karadağ-Rojaye İslam Birliği Başkanı Ernad Ramaoviç, Başkan Hasan Can’a misafirperverliğinden ötürü teşekkürlerini sundu.
Başkan Hasan Can ise; nazik ziyaretlerinden dolayı Karadağ-Rojaye İslam Birliği Başkanı Ernad Ramaoviç’e teşekkür ederek, kendisine Meslek Edindirme Kurslarında yapılan yaldız işlemeli cam tabak hediye etti.
http://www.umraniye.bel.tr/tr/main/news/rojaye-islam-birligi-baskani-ernad-ramaovic-b/4865

Deutsche Bank'a 630 milyon dolarlık ceza!!!



Deutsche Bank'a 630 milyon dolarlık ceza!!!

Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank'ın, müşterilerinin ABD ve İngiltere'de kara para aklamalarına sebep olduğu gerekçesiyle bu iki ülkeye yaklaşık 630 milyon dolar ceza ödemesine karar verildi.
Deutsche Bank'a 630 milyon dolarlık ceza

ANKARA
Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank hakkında, ABD ve İngiltere'de kara para aklama suçlamasıyla birkaç yıldır devam eden hukuksal süreç, banka yöneticileri ile Amerikan ve İngiliz mali birimleri arasında yürütülen uzlaşma görüşmelerinin ardından sonuçlandı.
Buna göre, bankanın ABD'nin New York eyaletinin Mali Hizmetler Birimine 425 milyon dolar, İngiltere'nin Mali Davranış İdaresine ise 204,46 milyon dolar ödemesine karar verildi.
Toplamda yaklaşık 630 milyon dolar ödeyecek Deutsche Bank'ın sözcüsü, konu hakkında yaptığı açıklamada, bu uzlaşma bedelinin ödenmesiyle sürecin tamamlanmış olacağını belirtti.

10 milyar dolar kara para aklandığı tespit edilmişti

Amerikan ve İngiliz mali birimlerinin yaptığı soruşturmada, Deutsche Bank'ın Rusya'daki müşterilerinin Moskova'da ruble ile aldıkları hisse senetlerinin genellikle aynı gün içinde aynı müşterilerle bağlantılı şirketler tarafından Londra ve New York'ta Deutsche Bank üzerinden dolarla alınmasıyla yaklaşık 10 milyar dolar kara para akladıkları tespit edilmişti.
İngiltere'nin piyasa değeri bakımından en büyük bankası olan HSBC de daha önce "kara para aklama" suçlamaları ile ilgili olarak ABD’ye 1,9 milyar dolar uzlaşma bedeli ödemek zorunda kalmıştı.
Muhabir: Uğur Çil

2016'da 720 ton atık pil toplandı



2016'da 720 ton atık pil toplandı

Türkiye'de, doğaya bırakılması halinde çevreyi kirleten atık pillerin toplanmasına yönelik çalışmalar kapsamında 2016'da 720 ton atık pil toplandı.
2016'da 720 ton atık pil toplandı
Fotoğraf: AA/Metin Girgin

ANKARA - Yıldız Nevin Gündoğmuş
Türkiye'de atık pil konusunda yetkilendirilen tek kuruluş olan Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneğince (TAP) 2016'da 720 ton atık pil toplandı.
TAP Genel Sekreteri Neslihan Bahar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, atık pillerin doğaya bırakılması halinde çevreyi kirlettiğini, TAP'ın bu tehlikenin önüne geçmek için "atık pil toplama", "geri dönüşüm" ve "bertaraf etme" alanlarında çalıştığını hatırlattı.
Türkiye'de 2007'de sadece 225 ton olan yıllık atık pil toplandığını ifade eden Bahar, şöyle konuştu
"Atık pil toplama miktarımız, 2014'ün sonu itibarıyla 555 tona yükseldi. Hedefimiz 2015 yılında 600 ton idi. Bu hedefimizi yüzde 5 geçtik. 2015'te 630 ton olan atık pil toplama miktarını da 2016 sonu itibarıyla 720 tona çıkardık ve böylece sene başında belirlediğimiz 700 ton hedefini de aştık."

En çok atık pil İstanbul'dan

En çok atık pilin İstanbul'dan toplandığına işaret eden Bahar, İstanbul'u sırasıyla Ankara, Kocaeli, İzmir ve Bursa'nın takip ettiğine dikkati çekti. 
Bahar, 2017 için atık pil hedefini 800 ton olarak belirlediklerini kaydetti.


TAP'ın maliyeti 4,5 milyar avro



TAP'ın maliyeti 4,5 milyar avro

TAP Genel Müdürü Bradshaw, "Daha önce belli olmayan sözleşme fiyatları nedeniyle net bir rakamdan bahsedemiyorduk. Ancak artık söyleyebiliriz. TAP’ın toplam maliyeti 4,5 milyar avro olacak." dedi.

TAP'ın maliyeti 4,5 milyar avro
ANKARA - MURAT TEMİZER
Trans Adriyatik Boru Hattı (TAPGenel Müdürü Ian Bradshaw, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi'nin (TANAP) Avrupa ayağı olan TAP'ın geliştirme takviminin tamamen Şah Deniz 2'nin geliştirilmesiyle uyumlu olarak planlandığını söyledi. 
TANAP'a doğalgaz sağlayacak Şah Deniz-2 faz sahası ile eş zamanlı ilerleme gösterdiklerini dile getiren Bradshaw, "Şah Deniz Konsorsiyumu ilk gaz satışını 2018 sonunda Türkiye ve Gürcistan'a gerçekleştirecek. Avrupa'ya ilk gaz gönderimi de bundan yaklaşık 1 yıl sonra 2020'nin başlarında planlanıyor." diye konuştu.

"TAP'ın toplam maliyeti 4,5 milyar avro olacak"

Geçen yıl aralıkta yapılan kapsamlı veri tabanlı entegre izleme sistemi (SCADA) sözleşmesiyle proje maliyetinin netleştiğini belirten Bradshaw, "Daha önce belli olmayan sözleşme fiyatları nedeniyle net bir rakamdan bahsedemiyorduk. Ancak artık söyleyebiliriz. TAP'ın toplam maliyeti 4,5 milyar avro olacak. Bunun içine 2009'dan beri devam eden dizayn ve mühendislik çalışmaları da dahil edildi." dedi.
"Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası ile bir dizi OECD ülkesinin ihracat kredi garanti kuruluşlarından da mal ve hizmet tedariki konusunda finansman bekliyoruz." açıklamasında bulunan Bradshaw, 2017 içinde TAP'ın finansman çizelgesini netleştireceklerini söyledi.

Emlak Konut'tan 'Güçlü Türkiye İçin Birlik Vakti' kampanyası başlıyor



Emlak Konut'tan 'Güçlü Türkiye İçin Birlik Vakti' kampanyası başlıyor

Emlak Konut GYO, 30 projede 15 bin bağımsız bölümde geçerli ve "tarihi" fırsatlar sunan "Güçlü Türkiye İçin Birlik Vakti" isimli konut satış kampanyasını yarın başlatacak.

Emlak Konut'tan 'Güçlü Türkiye İçin Birlik Vakti' kampanyası başlıyor

İSTANBUL
Emlak Konut GYO, 30 projede 15 bin bağımsız bölümde geçerli ve "tarihi" fırsatlar sunan "Güçlü Türkiye İçin Birlik Vakti" isimli konut satış kampanyasını yarın başlatacak.
Kampanyanın konut ve bankacılık sektörünün el ele vererek vatandaşın uygun koşullarda ev sahibi olmasını amaçladığını anlatan Kurum, "Yüzde 5 peşinat olmak üzere 240 ayda yüzde 0,79 vade farkı, 120 ayda yüzde 0,45 vade farkı uygulayacağız. 60 ayda ise faizsiz ev sahibi olma fırsatı sunuyoruz. 20 yıl vade ile Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyan kampanya 31 Mart 2017'ye kadar sürecek." ifadelerini kullandı.
Kurum, kalan yüzde 15'lik peşinatın iş sonuna kadar ödenebileceğini, bunun alıcı ile satıcı arasında belirlenebileceğini kaydetti.
Kampanyaya 9 bankanın dahil olduğu bilgisini veren Kurum, bunların Albaraka, Garanti Bankası, Halkbank, Türkiye İş Bankası, Vakıfbank, Vakıf Katılım, Yapı Kredi Bankası, Ziraat Bankası ve Ziraat Katılım Bankası olduğunu bildirdi.

Kampanyaya dahil olan projeler

Emlak Konut GYO tarafından yarın başlayacak ve 31 Mart'ta sona erecek "Güçlü Türkiye İçin Birlik Vakti" kampanyasının geçerli olacağı projeler şu şekilde:
"Adım İstanbul, Avrupa Konutları Başakşehir, Avrupark, Emlak Konut Başakşehir Evleri, Başkent Emlak Konutları, Batışehir, Büyükyalı İstanbul, Ebruli Ispartakule, Esenler Emlak Konutları, Evora Denizli, Evvel İstanbul, Gebze Emlak Konutları 3. Etap, Göl Panoroma Evleri, İstmarina, Karat 34, Karat Ofis Bakırköy, Koordinat Çayyolu, Körfezkent 4, Köy Zekeriyaköy, Maslak 1453, Park Mavera 2, Metropol İstanbul, Nevşehir Emlak Konutları, Nidapark Kayaşehir, Nidapark Küçükyalı, Niğde Emlak Konutları, Sofa Loca, Tema Şehir Konya, Tual Adalar, Tual Bahçekent."
Muhabir: Uğur Aslanhan

Gazzeli kadın mühendislerden 'yanmayan briket'


Gazzeli kadın mühendislerden 'yanmayan briket'

Yıllardır devam eden İsrail ablukası nedeniyle inşaat malzemelerinin girişinde büyük sıkıntıların yaşandığı Gazze'de, çiçeği burnunda iki kadın mühendis odun ve kömür külünden yanmayan briket üretti
Gazzeli kadın mühendislerden 'yanmayan briket'
GAZZE  - LUBABE ZEVKAN
Gazze İslam Üniversitesi Yapı Mühendisliği Bölümü'nden yeni mezun olan Meced el-Mişheravi ve Ravan Abdullatif, taş ve kum yerine odun ve kömür kullanarak ürettikleri ateşe dayanıklı briketlerle Gazze'deki inşaat malzemesi sıkıntısını bir nebze olsun gidermeyi amaçladıklarını söyledi.
AA muhabirine konuşan çiçeği burnunda mühendis Mişheravi, onlarca denemenin ardından Gazze'de ilk sayılabilecek bu tür bir yapı malzemesini üretmeyi başardıklarını anlattı.
Ürettikleri briketin bir numunesini Japonya'daki gelişmiş laboratuvarlara gönderdiklerini ve inşaatlarda kullanılabileceği konusunda güvenilirlik onayı aldıklarını ifade eden Mişheravi, odun ve kömür külünden ürettikleri briketin hafif olmasına rağmen sağlam ve ateşe dayanıklılık özelliği taşıdığını dile getirdi.

"Briket üretmek için kolları sıvadık"

Odun ve kömür külünden üretilen briketin ağırlığının taş ve kumdan üretilenlerin yarısı, maliyetinin ise yüzde 30 daha az olduğunu vurgulayan Mişheravi, "Arkadaşım Ravan ile elde ettiğimiz bu başarı, üniversitede son sınıf öğrencisiyken 6 ay süren yoğun ve gayretli çalışmamızın ürünü." dedi.
"Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi" konumundaki Gazze'de insanların yıllardır pek çok sıkıntı ile iç içe yaşamak zorunda kaldığını dile getiren Mişheravi, "Gazzelilerin sıkıntılarından hiç olmazsa birinin çözümüne katkı sağlayacak bir projeye imza atmak istedik. Bölgenin en önemli sorunlarından biri de hiç kuşkusuz kum, çakıl taşı ve çimento gibi inşaat malzemelerinin bölgeye girememesi. Bunun için biz de taş ve kuma ihtiyaç duymadan briket üretmek için kolları sıvadık." diye konuştu.
Briket yapımında çimentoya alternatif bir ürün aradıklarını, birçok kez başarısız olmalarına rağmen pes etmediklerini ifade eden Mişheravi, "İsrail'in inşaat malzemelerinin girişine sınırlı şekilde izin verdiği Gazze'de bu alternatif malzemeyi bulmak zordu ancak başardık." şeklinde konuştu.
Filistinli iki genç kadın mühendis bu günlerde projeleriyle ilgili aldıkları davet üzerine Japonya'ya gitmeye hazırlanıyor.

Terör örgütü PKK'ya 557 günde ağır darbe


Terör örgütü PKK'ya 557 günde ağır darbe

Ülke genelinde barış ve huzur ortamını bozmayı hedefleyen ve hain saldırılarında sivilleri de hedef alan terör örgütü PKK'ya yönelik 24 Temmuz 2015'ten itibaren düzenlenen operasyonlarda yaklaşık 10 bin terörist etkisiz hale getirildi.
Terör örgütü PKK'ya 557 günde ağır darbeGrafik: AA/Yasin Demirci

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde attığı adımla terörün 30 yıldır akıttığı kan 2013'te "çözüm süreci"yle durduruldu. Ancak Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015'te iki polisin uykuda şehit edilmesiyle bozulan çözüm sürecinin ardından terör örgütü PKK'yı bitirmeye yönelik operasyonlar başlatıldı.
Jandarma, polis, asker ve MİT personeli el ele vererek "tek yumruk" şeklinde terör örgütünü bitirmek için harekete geçti. Güvenlik güçleri, PKK'nın yığınak yaptığı başta Diyarbakır ve Şırnak olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde süpürme operasyonları yürüttü.
Havadan F-16 savaş uçakları ve silahlı insansız hava aracı (İHA), karadan ise güvenlik birimleri, PKK'ya nefes aldırmadı. Ülke genelinde barış ve huzur ortamını bozmayı hedefleyen hain saldırılarında sivilleri de hedef alan PKK'lı teröristlere, Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki bu operasyonlarla ağır darbe vuruldu.
Güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmemek için ev, cami, okul, cadde ve sokaklara patlayıcı tuzaklayan ya da pusu kuran PKK'lı teröristlerin şehir merkezlerinde düzenlediği bombalı eylemlerde çok sayıda sivil de hayatını kaybetti.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 24 Temmuz 2015 ile 30 Ocak 2017 tarihlerini kapsayan 557 günde, terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırılarda polis, asker ve koruculardan oluşan 823 güvenlik görevlisi şehit oldu, 343 sivil yaşamını yitirdi. Bu eylemlerde 4 binin üzerinde güvenlik görevlisi ile 2 binden fazla vatandaş yaralandı.

Çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi

Bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlarda 6 binin üzerinde silah, yaklaşık 145 ton patlayıcı malzemesi ve 15 bini aşkın bomba ele geçirildi.

Yaklaşık 10 bin terörist öldürüldü 

Terör örgütünün hain saldırıları karşısında gerek yurt içi gerekse yurt dışında terörle mücadele eden güvenlik güçleri, 24 Temmuz 2015 tarihinden sonraki 557 günde başarılı operasyonlara imza attı.
Genelkurmay Başkanlığı ile polis ve jandarma yetkililerinin verdiği bilgilere göre, yurt içi ve dışında devam eden hava ve kara operasyonlarında yaklaşık 10 bin 560 terörist etkisiz hale getirildi.

Operasyonlar sürüyor

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Doğu ve Güneydoğuda yürüttüğü operasyonlar, zorlu arazi ve çetin kış şartlarda dahi hız kesmeden devam ediyor.
Güvenlik güçleri, Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Bitlis, Van, Tunceli ve Siirt başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğudaki kırsal alanlarda kar, tipi, yağmur ve çamur dinlemeden dağ, taş dolaşarak teröristlerin peşine düşüyor.
Kış koşulları nedeniyle zor şartlarda kar kalınlığının yaklaşık 2 metreye ulaştığı kırsal alanlarda orta ve büyük çaplı operasyonlar düzenleyen güvenlik güçleri, zaman zaman soğuk havaya rağmen nehir ve derelere de girerek mağaralarda terörist arıyor.

Monday, 30 January 2017

ŞEHİT POLİS FETHİ SEKİN 2017 BÜYÜKLER VE GENÇLER BAY-BAYANLAR MUAYTHAİ TÜRKİYE ŞAMPİYONASI




ŞEHİT POLİS FETHİ SEKİN

2017 BÜYÜKLER VE GENÇLER BAY-BAYANLAR

MUAYTHAİ TÜRKİYE ŞAMPİYONASI


Türkiye Muaythai Federasyonu 2017 yılı faaliyet programında yer alan “Şehit Polis Fethi Sekin Büyükler ve Gençler Bay-Bayanlar Muaythai Türkiye Şampiyonası" 17-26 Mart 2017 tarihinde Antalya’da yapılacaktır.

2017 Türkiye Şampiyonası Talimatı için tıklayınız...
2017 Türkiye Şampiyonası Doktor Tartı Kartı için tıklayınız...
2017 Türkiye Şampiyonası Khan Derece Beyanı için tıklayınız...

Erkekler Türkiye Kupası’nın Sponsoru Belli Oldu (Kuralar 31 Ocak’ta)



Kupanın Sponsoru Belli Oldu (Kuralar 31 Ocak’ta)

15-19 Şubat tarihleri arasında Ankara’nın ev sahipliğinde organize edilecek Erkekler Türkiye Kupası’nın isim sponsoru Integral Forex oldu. Kura çekimi 31 Ocak Salı günü saat 11:00’de Yeşilyurt’ta Polat Renaissance Hotel’de olacak. Ligde ilk yarıyı ilk sekiz takım arasında bitiren Fenerbahçe, Anadolu Efes, Beşiktaş Sompo Japan, Banvit, Darüşşafaka Doğuş, Pınar Karşıyaka, Galatasaray Odeabank ve Yeşil Giresun Belediyespor kupada yer alacaklar.

http://www.basketmerkezi.com/kupanin-sponsoru-belli-oldu-kuralar-31-ocakta.html

Küresel belirsizlik döneminde Türkiye-Afrika ilişkileri

Küresel belirsizlik döneminde Türkiye-Afrika ilişkileri

Türkiye’nin sağlamaya muktedir olduğu geniş yelpazede kapasite inşası, Doğu Afrika ülkelerinin içinde bulundukları ve yoksulluk üreten bağımlılık zincirlerini kırmaları için en önemli girdi olacak.

Küresel belirsizlik döneminde Türkiye-Afrika ilişkileri
İSTANBUL - Prof. Dr. Sedat Aybar
Afrika açılımı stratejisinin bir parçası olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet Doğu Afrika’da üç ülkeyi kapsayan bir gezi yaptı. Hem bu üç ülkenin kendi iç dinamikleri açısından, hem de küresel ekonomik ve politik konjonktür açısından bu seyahat son derece önemliydi.
Türkiye tam da bu dönemde Afrika’nın bu “zengin ama fakir” ülkelerinin “kara gün dostu olduğunu” gösterdi. Türkiye’nin Afrika’yla gelecekte kuracağı ilişkinin belirleyicisi olacak bu hamlenin küresel ekonomi politik konjonktürü bağlamında analiz edilmesi gerekiyor.
Hem Türkiye, hem de ev sahibi ülkeler açısından son derece başarılı geçen Cumhurbaşkanı’nın ziyaretleri yaygın basın ve medya organlarında, Türkiye’nin üzerinde önemle durduğu Afrika’daki terör örgütü faaliyetlerinin engellenmesi perspektifiyle kamuoyunda ön plana çıkarılırken ekonomik, siyasi ve jeo-politik boyuta daha az vurgu yapıldı. Oysa ki, Türkiye’nin ulaşmış olduğu gelişkinlik düzeyi, küresel üretim zincirlerine eklemlenme derecesi, rekabet ettiği sektörlerin çeşitliliği, ekonomik savunma eşiklerinin ülke hudutlarının çok ötesine taşınması, bu ziyaretin en önemli boyutunu oluşturuyordu.
TanzanyaMozambik ve Madagaskar, yabancı yardım bağımlısı yoksul ülkeler. Bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra başlarından geçen Afrika sosyalizmi deneyiminin olumsuz mirasını piyasa reformları yaparak atlatmaya çalışıyorlar. Belli bir ekonomik kalkınma eğilimi yakalamış olan bu ülkeler, ne yazık ki yoksulluğu bitirme konusunda çok başarılı değiller. Ekonomik büyümenin kaynağında sermaye yoğun sektörler var. Bu da istihdam ve tüketici talebini canlandırmaya çok fazla katkı sağlamıyor. Emek verimliliğinin düşük olduğu ve iktisadi faaliyetin yüzde 80'inden fazlasını kapsayan tarım sektöründe ise yoksulluk çok yaygın. Çok kırılgan ekonomik yapılara sahip olan bu ülkeler, acil insani durumlar için yurt dışı yardımlara bel bağlamış durumda.

 Erdoğan'ın ziyareti umut ışığı yaktı

Bu açıdan, bu ülkeleri doğrudan ve dolaylı olarak etkileyecek en önemli gelişme ABD başkanlığına gelen Donald Trump’ın Afrika kıtasına yaklaşımı. Her ne kadar yeni Amerikan yönetiminin Afrikaya yönelik politikaları hala belirsizliğini koruyor olsa da, bugüne kadar kamuya yansıyan haberler çok da olumlu değil. Belli bir içe kapanma ve ticaret korumacılığı yürüteceği sinyallerini veren Trump yönetimi, Afrika’ya verilen yardımların işe yararlığını şimdiden sorgulamaya başladı.
Yardımların kesilecek olması, bu yardımlardan en fazla payı alan Tanzanya ve Mozambik’i endişelendiriyor. Örneğin Tanzanya devlet bütçesinin yüzde 20'si dış yardımlarla karşılanıyor. Bu açıdan, kıtaya en fazla yardım veren ülkelerin başında gelen Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ülkeleri ziyareti, orada bir umut ışığı yaktı.
ABD yönetimi yardımları kesmek için harekete geçerken, kıtaya yönelik kalkınma stratejisini yardımlarla buluşturduğu güvenlik mimarisini de sorgulamaya başlandı. Bu anlamda Afrika’ya yönelik güvenlik önlemleri de, özellikle NATO kuvvetlerinin Doğu Avrupa’da Rus sınırına konuşlandırılmasıyla, karargahı Frankfurt’ta olan ve Soğuk Savaş sonrası kendisine belli bir işlev yüklenen AFRICOM’u da atıl bırakacak gibi. Teröre karşı savaş stratejisi içinde ABD’nin ulusal çıkar çerçevesinde değerlendirdiği petrol gibi anahtar doğal kaynakları askerileştirerek koruma altına alan AFRICOM’un ömrü bitti denebilir. Bu da kıta içinde böl-yönet politikaları çerçevesinde oluşturulumuş kabileler arası tansiyonu yükseltecek ve sıcak çatışmaları tetikleyecek bir dinamiği kıtaya taşıyor.

Afrika'nın kırılgan ülkeleri

Bu gelişme şu sıralarda bu tür bir duruma en hassas olan Mozambik için çok önemli. Son üç senedir pastadan daha fazla pay almak isteyen ve 1992’de sona eren iç savaşın taraflarından Renamo’nun Mozambik'in kuzey eyaletlerinde 2012’den beri başlattığı düşük yoğunluklu savaş yakın zamanda ciddi çatışmalara dönüşebilir. Bu yüzden, Türkiye’nin bu konjonktürde Mozambik’in yanında olması, orada dostlar edinmesi, kendi güvenlik stratejilerini ve bilgi birikimini paylaşması, aslında çok kolay kontrol edilebilecek çatışmaların önüne geçmeye yardımcı olacaktır.
Güvenlik konusu önemli ama bir o kadar önemli olan ABD’nin yeni yönetiminin iklim konusunda takındığı tutum. Trans-Pasifik Ortaklığı’nı (TPP) rafa kaldırdıktan, NAFTA’yı yeniden düzenledikten sonra yeni yönetimin iklim konusunda yapacakları, dünyanın en fakir ülkeleri arasında olan Afrika kıtasındaki ülkeleri olumsuz etkileyecek. Küresel ısınma yüzünden çölleşme ve kuraklıkla karşı karşıya kalan ülkelerin başında Madagaskar geliyor. Son üç senedir yağmayan yağmurlar, tarımsal üretimi düşürüp kıtlık tehdidi yarattı ve gıda güvenliğini tehlikeye soktu.
Bugün, açlıkla karşıya karşıya olan Madagaskar'ın zengin florasına Batı’nın ilgisi çok fazla. Bunun kuraklık yüzünden yok olmaya yüz tutan daha önce hiç el değmemiş bitkilerin bir an önce Batılı botanikçilerin araştırmalarına açılması heyecanının ardında oradaki ilaç endüstrisine katkı sağlanması olduğunu vurgulamamız yeterli. Nüfusu seyrek olarak dağılmış olan Tanzanya da iklim değişikliğinden olumsuz etkileniyor. Mozambik su konusunda zengin olmasına rağmen ekilebilir toprakların sadece yüzde 12’sini işleyebiliyor. Su dağıtım altyapısı gelişkin değil. Madagaskar, ağaçların yakılarak tarıma açılması ve susuzluk nedeniyle bugün ormanlarının yüzde 90'ını kaybetmiş durumda. İklim değişikliği nedeniyle gelen ani ve aşırı yağışlar örneğin geçen sene başkentin yüzde 60’ını sel altında bıraktı. ABD yeni yönetiminin iklim konusundaki politikaları Türkiye gibi ülkelere yeni iş olanakları açacak gibi görünüyor. Özellikle alternatif enerji alanında iş fırsatları yakalamak mümkün.
Bu üç ülkenin nüfüsu ağırlıklı olarak tarımla geçiniyor. Nüfusun büyük bölümü kırsal alanda yaşıyor. Tarım diğer sektörlere göre daha yavaş büyüyor. İklim değişikliklerine karşı daha kırılgan. Tohum ve gübre ihtiyacı var, bunlar olmadan çiftçilerin üretim yapmaları ve ailelerini geçindirmeleri zor. Satacak malları olsa bile bunları pazara taşımak son derece güç. Çünkü, yollar ve ulaştırma hizmetleri geri.

Büyüme stratejilerine destek arıyorlar

Bu üç ülkenin, Doğu Afrika’da son derece önemli jeo-stratejik konumları bulunuyor. Madagaskar, dünyadaki dördüncü büyük ada ülkesi olarak Hint Okyanusu üzerinden Afrika kıtasını Asya’ya bağlayan deniz yolu üstünde. Mozambik’in kendi içindeki bölgeler arası bağlantıları dünyadaki en zayıf on dördüncü ülkeyken, Zambia, Zimbabwe, ve Güney Afrika’nın denize en çabuk ulaşabilecekleri ülke olarak ön plana çıkıyor. Ayrıca Tete koridoru denen ulaşım ağıyla Malawi’yi denize bağlıyor. Aynı şekilde Tanzanya Hint Okyanusundaki üç limanı üzerinden kıyısı olmayan altı ülkenin deniz bağlantısını sağlıyor. Bu ülkelerin stratejik önemi, yol, lojistik, liman işletmeciliği ve baraj yapımı gibi Türkiye’nin belli kapasite oluşturduğu alanlarda önemli iş fırsatlarını da beraberinde getiriyor.
Mineral ve maden zengini Tanzanya ve Mozambik ile kıymetli taşlar ve vanilya üreten Madagaskar’da henüz el değmemiş doğal kaynaklar var. Doğal gaz, petrol gibi kaynaklara ek olarak bu ülkeler ciddi miktarda elektronik cihazların girdisi olarak kullanılan nikel ve kobalt da üretiyor. Bu anlamda, özellikle Türkiye sanayiinin ihtiyaç duyduğu ham madde kaynaklarına sahipler ve önemli iş alanları açıyorlar. Büyük Türk şirketleri için küresel rekabet avantajı yakalayabilecekleri iş imkanları sunuyor bu ülkeler. Bu ülkelerin tüketici kesimlerini, ücretli emeğin büyük bir kısmını bünyesinde bulunduran ve istihdam sağlayan küçük ve orta büyüklükte şirketler de Türk KOBİ’leri ile tamamlayıcılık özelliği gösteriyor.
Yoksulluk kıskacında olan bu ülkeler kendilerine oluşturdukları büyüme stratejilerine destek arıyorlar. Tanzanya, Malezya’nın ekonomik büyüme modelini benimsemiş. 2025 yılına kadar öncelikli olarak kendisine seçtiği altı alan üzerinden orta-gelirli bir ülke olmayı hedefliyor. Bu, özellikle şehirlerde yoğunlaşan tüketici bir orta sınıfı da beraberinde getirecek. Bu açıdan bu bölge Türkiye menşeli mallar için önemli bir pazar görüntüsünde. Tanzanya Doğu Afrika’da siyasi istikrara sahip olan ülkelerden biri. 1998’deki Amerikan elçililiğine yapılan saldırıya kadar Tanzanya terörizmden muaf bir ülkeydi. Son on yılda ise yoksulluğu yenememesine rağmen hızlı bir ekonomik büyüme gerçekleştirdi.

Nüfusun yüzde 75'i yoksulluk sınırının altında

Mozambik’teki ekonomik durum biraz daha vahim. Kaynak zengini olmasına rağmen yoksulluk önemli bir sorun ve çok yaygın. Elektrik dağıtımı zayıf. Mozambik’te 30 milyon hektarlık tarım yapılabilir arazi var. Mozambik’in de Tanzanya gibi bir 2025 hedefi var. Fakir bir ülke olmaktan kurtulmak için bölgesel ticaret ve yatırımlarda önemli bir yer edinmeye çalışıyor. Bugüne kadar büyümesi daha çok sermaye yoğun mega projeler üzerinden gerçekleşti. Bu büyük projeler yoksulluğun ve işsizliğin azaltılmasına çok fazla yardımcı olmuyor. Toprak kullanımı zayıf. Çalışabilir nüfusun sadece yüzde 10'u kayıtlı çalışıyor. Kadınların iş gücüne katılımı düşük. Dünya Bankası’nın İş Yapma Endeksine göre 189 ülke arasında 127’nci. Alt-yapısı gelişmemiş. Ulaştırma koridorlarının inşası iyi planlanmış yatırımları gerektiriyor. Aynı zamanda bunların başarıya ulaşması için iyi bölgesel koordinasyon ve iş birliklerini.
Bu üç ülkede nüfusun yüzde 75’inden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Şehirde ücret karşılığı çalışıp ailesini desteklemek için köyünü terk eden erkeklerin iş bulması çok güç. Evlerinden ayrı ve işsiz olan bu erkekleri hem çocuklarına bakıp hem de toprağı işlemek zorunda kalan eşleri destekliyor. Kadınların aile-reisi oldukları bu aileler daha da yoksul. Tanzanya’da olduğu gibi, çocukların yüzde 44’ü kronik beslenme sorunlarıyla karşı karşıya. Tarımsal üretimi yetersiz kılan bu durum aynı zamanda ilk eğitimlerini annelerinden alan çocukların da gereken eğitimi alamamalarına neden oluyor.
Yoksulluk açığı bu yüzden giderek büyüyen bir ülke Mozambik. Hükümet tarımsal verimliliği arttırıp istihdam yaratıcı yatırımlarla yoksulluğu azaltmayı büyüme stratejisinin bir parçası yapmaya çalışıyor. Hükümetin önünde yönetim ve devlet kabiliyetinin arttırılması; ekonomik kalkınma ve büyüme hedeflerine ulaşmak dağ gibi büyüyor. Madagaskar’da ise acil insani durum daha vahim. Dünya vanilya üretiminin büyük kısmını yapan Madagaskar’da ciddi sorunlarla karşılaşan üreticiler topraklarını ve hayvanlarını elden çıkartarak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar.

Kazan-kazan stratejisi

Ekonomik kriz, borçların geri ödenememesi Mozambik’teki siyasi istikrarı daha da kırılgan hale getiriyor. Mozambik Kamu İktisadi Teşebbüslerinden Ematum (Mozambik Tuna Company) şirketinin piyasaya çıkarttığı toplamı 850 milyon dolarlık tahvilin 60 milyon dolarlık faiz ödemesi yapılamadı. Bugün üzerinde durulan konu bu mali güçlüğün daha ciddi bir krize dönüşmemesi.
Kredi kuruluşları ve IMF ile hükümet halihazırda Mozambik'in borçlarını sürdürülebilir bir düzeye getirmek için çalışıyorlar. 2017 senesi için ülkenin borç ödeme kapasitesi bu bağlamda ciddi kısıtlarla karşı karşıya ve bu yüzden ödemesi gereken faiz yükünü de karşılayamaz halde. IMF’den gelecek paranın Mozambik’e kapsamlı bir ekonomik reform dayatacağı, böylece kamu maliyesi ve makroekonomik durumu stabilize ederken mali durumu da düzeltmeye yarayacak beklentisi bulunuyor.
Bu ülkelerin bugün ihtiyaç duyduğu şey bireylerinin ve kurumlarının kapasitelerinin arttırılması. Kaynak zengini olmasına rağmen kapasite yoksulu olan bu ülkelerde devletlerin zayıf kalışı, kapasite inşası için onların uluslararası kaynak ihtiyacını arttırıyor.
Türkiye’nin sağlamaya muktedir olduğu geniş yelpazede kapasite inşası, bu ülkelerin içinde bulundukları ve yoksulluk üreten bağımlılık zincirlerini kırmaları için en önemli girdi olacak. Pazar olma niteliği ve doğal kaynak zenginliği ile birlikte ele alındığında, Türkiye’nin insani temellerde savunduğu kazan-kazan stratejisi, hem Afrika için hem de Türkiye için olumlu getirileri olan iş birliklerine kapı açacak.
[Prof. Dr. Sedat Aybar. İstanbul Aydın Üniversitesi, Ekonomi ve Finans Bölümü Başkanı, Afrika Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi Müdürü]

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts