Friday, 4 August 2017

ŞEYL GAZI (SHALE GAS) VE EKONOMİK DEĞERİ


ŞEYL GAZI (SHALE GAS) VE EKONOMİK DEĞERİ
İlker ŞENGÜLER*

GİRİŞ 

18. yüzyılda sanayi devriminin baş- lamasıyla enerjinin tahtına oturan kömür, 19. yüzyılın sonlarında yerini petrole bırakmıştır. Sanayi devrimi sürecinde enerjinin ekonomik önemi anlaşılmış ve 20. yüzyılda bunun yanında stratejik önemi de ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın sonlarında ise kullanım kolaylığı ve çevre dostu olması nedeniyle doğal gaz petrolun tahtına yerleşmiştir. Ancak doğal gaz, kullanıcı ülkeleri büyük bir bağımlılığa ittiğinden bütün dünyada sorunlar yaşanır olmuştur. Önemli bir ekonomik ve siyasal güç haline gelen doğal gaz nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerji temininde yeni kaynak arayışlarına başlanmıştır. Potansiyel bakımından yerli kaynakların başında yer alan kömürde 2005 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışmalar ile önemli rezerv artışları sağlanmıştır. Bu çalışmalar devam ederken derinlerde bulunan ve işletme güçlükleri söz konusu olan kömür yatakları için “kömürlerin gazlaştırılması” projeleri tartışılır olmuştur. ŞEYL GAZI (SHALE GAS) Doğal gaz olarak bildiğimiz ve tanı- dığımız metan gazı kömür, petrol ve doğal gazın ana bileşenidir. Kömür, petrol, doğal gaz gibi kaynaklar konvansiyonel (conventional) enerji kaynakları olarak anılırlar. Son yıllarda ülkemizde kömür ve bitümlü şeyl (oil shale) gibi yerli enerji kaynağı fosil yakıt arayışları sırasında şeyl gazı (shale gas) gündeme gelmiştir. Konvansiyonel olmayan (unconventional) enerji kaynakları sınıflamasında yer alan ve ülkemizde kaya gazı olarak da anılan şeyl gazı, adını içinde bulunduğu kayaç türünden almaktadır. Kaya gazı, şeyl (shale) adı verilen, kil ile kuvars ve kalsit minerallerinden oluşan tortul kayacın küçük gözeneklerinde bulunan gazdır. Konvansiyonel olmayan enerji kaynakları içinde şeyl gazı (shale gas) ile birlikte sıkı kumtaşı (tight sandstone) ve kö- mür kökenli gaz (coalbed methane) da yer almaktadır (Şekil 1). Bütün dünyada petrol ve doğal gazdan kaynaklanan sıkıntılar, petrol ve doğal gaz oluşturmuş kayaların bünyesindeki gazın üretilebilirliğini gündeme getirmiştir. Ancak bütün şeyller, şeyl gazı (kaya gazı) içermez. Bu kayaların belirli oranda organik madde içermesi ve yeterli olgunluğa ulaş- mış olması gerekir. Petrol ve doğal gaz, oluştuğu ana kayayı terk ederek farklı kayaçlar içerisine yerleşir. Ancak bu göç sı- rasında oluşan petrol veya doğal gazın bir bölümü ana kayada kalır. Sözü edilen şeyl gazı (kaya gazı) oluştuğu ana kayayı terk etmeyen ve oluştuğu kayacın gözeneklerinde kalan petrolden elde edilen gazdır. 20. yüzyılın ortalarından bu yana bilinen kaya gazının alternatif bir enerji kaynağı olarak gündeme gelmesinin ana nedeni, konvansiyonel doğal gazın stratejik öneminden dolayı dünyada yarattığı krizler yanında günümüzde şeyl gazı eldesinin geçmişe göre daha ekonomik düzeyde yapılabilir olmasıdır. Ana kaya doğal haliyle geçirgen olmadığından gaz üretimine elverişli değildir. Bu kayacın öncelikle hapsettiği gazı serbest bırakacak duruma getirilmesi gerekmektedir.

DÜNYADA ŞEYL GAZI

Şeyl gazı (shale gas) kaynaklarının varlığı uzun yıllar öncesinden bilinmesine rağmen endüstriyel olarak düşünülmesi konvansiyonel doğal gaz sahalarındaki üretim düşüşleri ile petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak gelişmiştir. Bunların yanında özellikle son yıllarda petrol ve doğal gazın stratejik öneminin artması da rol oynamıştır. İlk şeyl gazı üretimi, Amerika Birleşik Devletleri, New York eyaletinde 1821 yılında gerçekleştirilmiş ve 1970 yılında endüstriyel ölçekte üretim sağlanmıştır. Konvansiyonel kaynakların maliyetlerinin göreceli olarak uygun olması nedeniyle şeyl gazı üretimine devam edilmemiş, ancak 2000’li yıllardan sonra ekonomik olması nedeniyle şeyl gazı üretimi gerçekleşmiştir. 2010 yılı sonu itibariyle, dünyada açılan toplam 15.467 kuyunun sadece on binde beşi Kuzey Amerika dışında kazılmıştır. Bu olgu, şeyl gazı üretim teknolojisinin Amerika kıtası dışında ne kadar yeni bir teknoloji olduğunu göstermektedir. Bu faaliyetler sonucunda, 2010 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde doğal gaz fiyatları % 35 oranında düşmüş ve ülke doğal gaz ihraç edebilecek konuma ulaşmıştır. 2009 yılı itibariyle, Kuzey Amerika kıtasında yedi bölgede, 146 trilyon m3 yerinde, üretilebilir düzeyde ise 20 trilyon m3 şeyl gazı (shale gas) ve sıkı kumtaşı (tight sandstone) rezervi tespit edilmiştir. ABD’de en yoğun çalışılan Teksas eyaletindeki Barnet şeyllerinde 2010 yılı üretimi 51 milyar m3 olarak gerçekleşmiş- tir (Şekil 2). Amerika’da 1996 yılında 8,5 milyar m3 şeyl gazı üretimi yapılırken, bu miktar 2006 yılında 31 milyar m3 olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir deyimle 2006 yılında Amerika’nın toplam doğal gaz üretiminin %5,9 u şeyl gazından sağlanmıştır. Yapı- lan projeksiyonlar 2020 yılında Amerika’nın toplam doğal gaz üretiminin yarısının şeyl gazından sağlanacağını göstermektedir. Konvansiyonel olmayan kaynakların belirlenmesine, dik arama kuyularında elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile başlanmaktadır. Uzun soluklu bir çalışma dönemi sonunda gaz potansiyeline sahip olduğu belirlenen seviyelerde yatay sondajlar yapılmaktadır. Bu seviyelerde yüksek basınçlı % 99 oranında kum ve su karışımı kullanılarak dikey çatlaklar oluşturulmakta ve petrol ve doğal gazın kuyuya akışı sağlanmaktadır. Potansiyeli belirlenen alanlarda tek bir noktadan 20-30 adet yatay kuyu açmak mümkün olabilmektedir. Konvansiyonel olmayan kaynakların aranması, üretime geçmesi ve ekonomiye kazandırılması sürecinde büyük ölçüde istihdam da sağlanmaktadır. Örne- ğin ABD’de Teksas eyaletinde bu amaçla yapılan çalışmalarda yaklaşık 12.000 kişiye iş imkanı sağlanmıştır. Şeyl içerisinde hidrolik çatlatma (hydraulic fracturing) yapılarak gaz çıkışı- nın sağlanması ve bu esnada çok az da olsa bazı kimyasallar içeren su kullanılması, şeyl gazı üretiminde çevre sorunlarını gündeme getirmiştir. ABD’de hidrolik çatlatma sırasında kullanılan suyun yer altı suyuna olumsuz etkisini araştıran birçok çalışma yapılmıştır. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından 2011 yılında yapılan bir araştırmada, şeyl gazı eldesinin çevresel etkilerinin yönetilebilir düzeyde olduğu sonucuna varılmıştır. Günümüzde Avrupa’da herhangi bir ülkede şeyl gazı üretimi yoktur. Norveç şirketi Statoil, Amerika’da Marcellus Formasyonunda şeyl gazı üretimi amacıyla ortaklık kurmuş ve burada kazanacağı deneyimi Avrupa’da şeyl gazı üretiminde kullanacağı- nı belirtmiştir. Benzer yaklaşım ile Gazpromda girişimlerde bulunmuştur. Exxon Mobil Aşağı Saksonya bölgesinde 750.000 hektar genişliğinde bir bölgede 2009 yılında şeyl gazı üretimi amacıyla çalışmalara başlamış- tır. Yine Exxon Mobil Macaristan’da şeyl gazı üretimi amacıyla 2009 yılında 5 kuyu tamamlamıştır. Cocono Phillips firması Polonya’da şeyl gazı üretimine yönelik önemli çalışmaların tamamlandığını ve üretime geçileceğini belirtmiştir. Shell Oil de İsveç’de şeyl gazı çalışmalarının yapılacağını bildirmiştir. Dünyada geniş alanlarda şeyl gazı potansiyelinin varlığı tahmin edilmektedir. Henüz ABD dışında şeyl gazı arama ve üretim faaliyetlerine yeni yeni başlandığından gerçek potansiyel eski çalışmalara dayanan tahmninlerin ötesine geçememektedir. Ancak; Rusya, Çin, Avustralya, Endonezya, Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika, Ukrayna, Polonya, Hindistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye gibi ülkelerin önemli şeyl gazı potansiyeline sahip olduğu düşünülmektedir.

TÜRKİYE’DE ŞEYL GAZI

Ülkemizde şeyl gazı potansiyeline sahip alanların başında Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Trakya Bölgesi yer almaktadır (Şekil 3). Her iki bölgede tahmin edilen yerinde şeyl ve sıkı kumtaş- larında yer alan gaz rezervi 13 trilyon m3 tür. Bu rezervin üretilebilir miktarının ise, ABD’deki kurtarım oranları dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında 1.8 trilyon m3 civarında olduğu tahmin edilmektedirÜlkemizin 2011 yılı doğal gaz tüketiminin 43.8 milyar m3 olduğu düşünülürse bu rezervin bugünkü tüketim miktarı ile ülkemizin 40 yıllık ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunların dışında Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, Toroslar ve Tuz Gölü civarı potansiyel alanlar olarak gösterilmektedir (TPJD). SONUÇLAR - Texas eyaletinde 1981 yılında George T. Mitchell tarafından uygulanan şeyl gazı üretim yöntemi zaman içerisinde geliştirilerek bugün konvansiyonel doğal gaz üretimi maliyetleri ile rekabet edecek düzeye gelmiştir. - Gaz içeren şeyl tabakalarında hidrolik çatlatma yöntemiyle oluşturulan çatlaklardan sağlanan gaz miktarında her bir kuyudan 20-30 yıl üretim yapılabilecek teknolojiye ulaşılmıştır. - Şeyl gazı üretiminde önemli birikime ve teknolojiye sahip olan Amerika’nın aynı zamanda büyük şeyl gazı potansiyeline sahip olması dünyada enerji dengelerini etkilemiştir. - Amerika ve Kanada’nın şeyl gazı üretimini artırması, konvansiyonel doğal gaz üretimi yaparak dünyada söz sahibi olan ülkelerin durumunu değiştirecektir. - Şeyl gazı potansiyeli konusunda Amerika ve Kanada dışında yeterli bilgiler bulunmamaktadır ancak önümüzdeki beş yıl içinde tüm dünyada yeni rezervler belirleneceğinden küresel enerji denklemi değişecektir. - Bugünkü potansiyelleri dikkate alındı- ğında Polonya, Almanya, İsveç, Fransa, Çin ve Hindistan’da önemli rezervler beklenmektedir. - Amerika’dan sonra Avrupa, Çin ve Hindistan’da da üretime geçilmesi ile doğal gaz arz kaynaklarında büyük artış olacağı ve dolayısıyla doğal gaz fiyatlarının düşeceği öngörülmektedir. - Çin’in önemli şeyl gazı potansiyeline sahip olması, ülkede doğal gaz kullanı- mının artması ile atmosfere salınan karbon emisyonlarının azalmasına neden olacaktır. - Bu olgu dikkate alınarak Amerika ile Çin arasında bir mutabakat imzalanmış ve Çin’e şeyl gazı üretimi konusunda her türlü teknik desteğin verileceği taahhü- dünde bulunulmuştur. - Günümüzde sahip oldukları zengin do- ğal gaz yatakları nedeniyle uluslar arası ilişkilerde yaşanan dayatmalar seçeneklerin artması ile azalacaktır.

DEĞİNİLEN BELGELER

Advanced Resources International, EIA US Energy Information Administration, 2011. http://geology.com/energy/world-shale-gas/2011. TPJD, 2012, Türkiye Petrol Jeologları Derneği Basın Açıklaması.

 * Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı - Ankara (http://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/hizmetler/kutuphane/ekonomi-bultenleri/2012_13/MTA_EkonomiBulteni_13_8-ilkersenguler.pdf)

Tuesday, 1 August 2017

TDV'nin vekaletle kurban bedeli açıklandı


Tutkun, "Türkiye'den vekalet vermek isteyen vatandaşlarımızın yurt içinde kurbanlarının kesilmesi için 850 TL, yurt dışında kurban vekaleti için ise 600 TL bedel belirlendi." dedi.

TDVnin vekaletle kurban bedeli açıklandı

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü Mustafa Tutkun, vekalet yoluyla kurban bedelini yurt içinde 850, yurt dışında 600 lira olarak belirlediklerini bildirdi.
Tutkun, TDV Genel Müdürlüğünde yaptığı açıklamada, vekaletle kurban organizasyonu kapsamında yürüttükleri çalışmaları tamamladıklarını söyledi.
Türkiye'de 275 merkezde, yurt dışında 135 ülke ve 400 bölgede, yaklaşık 275 bin hisse kurban kesimiyle ilgili planlamaları yaptıklarını bildiren Tutkun, "Türkiye'den vekalet vermek isteyen vatandaşlarımızın yurt içinde kurbanlarının kesilmesi için 850 lira, yurt dışında kurban vekaleti için ise 600 lira bedel belirlendi. Yurt dışından kurban vekaletlerini verecek vatandaşlarımız ise 150 avro üzerinden belirlenen rakamlarla, vekaletlerini TDV'ye ulaştırmış olacak." diye konuştu.
Vakfın kurban organizasyonunun sadece kurban kesimi ve et dağıtımı şeklinde planlanmadığına işaret eden Tutkun, bu organizasyon sayesinde dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlara bayram coşkusunu, heyecanını yaşatmayı hedeflediklerini vurguladı.
Yapılan organizasyonların yerinde izlendiğini anlatan Tutkun, kesimlerin, doğru ve İslami usullere uygun yapıldığını kaydetti.
Vatandaşların bu yıl da vakfa bağışlarını güvenle yapabileceğini belirten Tutkun, "www.diyanetvakfi.org.tr" adresi, online bankacılık sistemi, anlaşmalı banka, PTT ile TDV il ve ilçe şubeleri, müftülükler ya da mahallelerdeki din görevlileri aracılığıyla vekaletlerin vakfa ulaştırılabileceğini bildirdi.
Çetinkaya, Sofuoğlu, Kayaalp kamu spotunda rol aldı
Öte yandan, TDV'nin kurban kampanyası için hazırladığı kamu spotunda, milli rallici Burcu Çetinkaya, dünya şampiyonu motosikletçi Kenan Sofuoğlu, Avrupa şampiyonu güreşçi Rıza Kayaalp rol aldı.
Milli sporcular, kamu spotunda "Kurbanlarımız kardeşlik için" yazılı TDV kolilerini taşırken görülüyor.
Kamu spotunda Çetinkaya, "Bir kardeşin seni bekliyorsa, yollar uzakmış ne önemi var", Sofuoğlu "En büyük yarışımız hayırlı olsun, en büyük zaferimiz de kardeşlerimize kavuşmak", Kayaalp ise "Kardeş kardeşe hiçbir zaman yük olmaz" mesajı veriyor. 

Soğuğa dayanıklı fasülye çeşitleri tespit edildi


TÜBİTAK destekli projede, soğuk stresine ve dona dayanıklı fasulye çeşitleri tespit edildi.

Soğuğa dayanıklı fasülye çeşitleri tespit edildi

Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nün (BATEM) ortaklaşa yürüttükleri TÜBİTAK destekli projede, soğuk stresine ve dona dayanıklı fasulye çeşitleri tespit edildi.
Türkiye'nin farklı bölgelerinden toplanan 829 farklı yerel fasulye genotipinin toplanıp laboratuvar ve arazi çalışmaları tamamlanan proje kapsamında, Antalya ve benzeri yerlerde kasım veya aralık aylarında, sera dışındaki arazilerde ve Bolu gibi iklime sahip yerlerde ise nisan aylarında tarlalara ekilebilecek taze ve kuru fasulye çeşitleri, arazide yetiştirildi.
Projenin tanıtım toplantısı, Aşağı Soku Mahallesi'nde bulunan uygulama tarlasında AİBÜ Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Çiftçi ile AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faik Kantar'ın katılımı ile yapıldı.
Çiftçi, burada yaptığı konuşmada, projenin fikir babasının Faik Kantar olduğunu ifade ederek, "Daha önce 21 yıl, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde çalıştım. Faik Hocam da o esnada Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde çalışıyordu. Biz o dönemde de fasulye ile ilgileniyorduk. Bizde, 'Soğuğa dayanıklı fasulye çeşidi nasıl seçebiliriz ve geliştirebiliriz' fikri oluştu. Bunun üzerine fikir alışverişinde bulunduk ve bu proje çıktı." şeklinde konuştu.
Çiftçi, bu proje kapsamında Türkiye'nin değişik bölgelerinden 829 fasulye genotipi topladıklarını ifade ederek, "Bunlardan laboratuvar şartlarında önce 5 derece daha sonra da -3 dereceye dayanıklı genotipleri seçtik. Onları da 2 yıldır arazi şartlarında Bolu’da ve Antalya’da deniyoruz." dedi.
Bolu’da bu yıl 1 Nisan'da ekim yaptıklarını anlatan Çiftçi, "Onun üzerine 2 sefer kar yağdı. Sıcaklık, 25 gün 5 derecenin altında 11 gün de eksi derecelerde seyretti. Dolayısıyla laboratuvarda dayanıklı çıkan çeşitler burada da arazide de soğuğu atlattı. Çünkü bazen laboratuvar şartları ile arazi şartları birbirini tutmuyor." ifadesini kullandı.
Fasulyenin 8-10 derecenin altında çimlenmediğini ve büyümediğini de kaydeden Çiftçi, "Normalde 5 dereceye dayanıklılık bile fasulye için iyi bir sonuçtur. Ama bizim çeşitlerimiz içinde -3 dereceye kadar dayanan genotipler var. Bu Antalya ve benzeri ekolojilerde kışa dayanıklı fasulye yetiştirebilirsiniz demektir. Ya da Bolu ve benzeri ekolojilerde bir ay daha erkenden taze fasulyeyi piyasaya sürebilirsiniz demektir. Bu tarımcılar için de yetiştiriciler için de çok önemli bir sonuçtur." diye konuştu.
Yetiştirdikleri fasulye çeşitlerinin seraya göre daha avantajlı olduğuna değinen Çiftçi, şunları söyledi:
"Seraya göre şu avantajı var. Serada ürünü bedava yetiştirmiyorsunuz. Biz bunu tarlada yetiştirdik. Antalya şartlarında serada yetiştireceğiniz ve masraf yapacağınız şeyleri biz burada tamamen tarlada yetiştirdik. Dolayısıyla Antalya’da serada değil tarla ve arazi şartlarında yetiştirilecek ürünler var elimizde. Türkiye çok önemli bir fasulye üreticisi değil. Şu anda kuru fasulyede kendine yetecek kadar diyemiyoruz. Maalesef son zamanlarda ithalatçı duruma düştük. Dışarıya döviz vereceğimize bizim kendi ürünlerimizi daha erken ekerek daha erken mahsul alabiliriz. Çünkü bizde tarımcılarda araziyi 5 gün bile erken boşaltan ürün bizim için değerli bir üründür."
Çiftçi, uygulama tarlasında Türkiye'nin değişik bölgelerinden topladıkları 829 fasulye çeşidinden laboratuvar ortamında soğuğa dayanıklı olduğu belirlenen 20 ya da 30 çeşidin bulunduğunu da sözlerine ekleyerek, "Farklı tane yapısına ve büyüme şekline sahip genotipleri denedik. Önce iklim odalarında bunların soğuğa dayanıklılıklarını tespit ettik. Bu soğuğa dayanıklı çıkanları arazide denedik. Araziden aldığımız sonuçlar çok ümit verici. Standart çeşitlerle yarışacak ürünlerimiz var. Burada 20-30 tane tipimiz var." ifadesini kullandı.

Monday, 31 July 2017

Yeni bir mineral keşfedildi



İzlanda'da Hekla volkanında jeologlar tarafından yeni bir mineral bulundu.
Yeni bir mineral keşfedildi
İzlanda'da Hekla volkanında jeologlar tarafından yeni bir mineral bulundu.
Kopenhag Üniversitesi Jeoloji ve Doğal Kaynaklar Bölümünden Tonci Balic-Zunic, yaptığı açıklamada, Helka ve Eldfell volkanlarından topladıkları örnekler üzerinde çalışma yürüttüklerini söyledi.
Çalışmada, Helka volkanı çevresinden alınan kaya örneklerini uzun süre incelemeleri sonucu yeni bir mineral bulduklarını dile getiren Balic-Zunic, buna da "topsoit" adını verdiklerini kaydetti.
Balic-Zunic, demir, flor ve su moleküllerinden oluşan "topsoit"in, 2009'dan bu yana bölgede bulunan yedinci yeni mineral olduğunu bildirdi.
Helka ve Edfell volkanlarında özel jeolojik süreçlerin devam ettiğini belirten Balic-Zunic, volkanların çevresinin mineral bakımından çok zengin olduğunu ve keşfedilmek için beklediğini ifade etti.
Son yıllarda keşfedilen mineral sayısındaki artışa işaret eden Balic-Zunic, yeni yöntemler sayesinde minerallerin kimyasal bileşimlerinin ne olduğunun daha kolay ve kısa sürede anlaşıldığını aktardı.
Araştırmanın sonuçları "Mineralogical Magazine" dergisinin son sayısında yayımlandı.

Friday, 28 July 2017

Anastasiadis giderek yalnızlaşıyor



Anastasiadis giderek yalnızlaşıyor


Anastasiadis giderek yalnızlaşıyor

AKEL Parlamento Sözcüsü Yorgos Lukaidis Anastasiadis’i Crans Montaa’ya daha çok sorumluluk yükleme oyunu için ön hazırlıklı olarak gittiğini açıkladı.
Lukaidis, İsviçre’de Kıbrıs için gerçekleşen Konferansın başarısızlığının Kıbrıs için olumsuz sonuçlarının giderek belirginleştiğini söyledi. Kıbrıs sorununun çözümünden uzaklaşmanın ötesinde, Birleşmiş Milletler ve uluslararası topluluğun başarısızlığından Anastasiadis’i sorumlu tuttuklarını vurgulayan Lukaidis, tüm tarafların Anastasiadis’in anlattıklarının tersini söylediğine işaret etti. 
Lukaidis “Anastasiadis’in, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in tam desteğine sahip olmaya devam eden BM Özel Danışmanı Eide’ye kamuoyu önündeki saldırıları, uluslararası kamuoyu ile aramızda mesafe ve çatışma olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Kıbrıs'ta sürpriz adımlar


Kıbrıs'ta sürpriz adımlar

İsviçre’deki barış görüşmelerinden bir sonuç alınamamasına rağmen, Ada’da hareketlilik sürüyor. KKTC, sürpriz bir kararla, yıllardır kapalı olan Maraş’ı “tek taraflı” açmak için girişim başlattı...


Kıbrıs'ta sürpriz adımlar

Sefa Karahasan / Milliyet
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) yönetimi, İsviçre’deki Kıbrıs görüşmelerinin başarısız olması ve sonuçsuz olarak sona ermesinin ardından yeni adımlar atmaya devam ediyor. KKTC, sürpriz bir çıkış yaparak, uzun yıllardın kapalı bulunan Maraş bölgesini “tek taraflı” olarak “yerleşime açmak” amacıyla çalışma başlattı. “Sürpriz” olarak nitelenebilecek çalışmayla birlikte, 1974’ten önce burada yaşayan Rumlar, Türk tarafının kontrolünde yerleşime açılacak Maraş’a geri dönebilecek. Maraş’ın açılması konusunun, Amerikalı yetkililerle görüşmelerde gündeme geldiği, “çözüme yönelik bir adım” olduğunun anlatılması halinde ABD’nin de konuya destek verebileceği belirtiliyor.
Türk tarafı 2003’te Ada’da kapıları “tek taraflı” açmıştı. Maraş’ın da, benzer şekilde ve tek taraflı olarak açılması planlandı. Kapıların açılmasında büyük rol oynayan Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, geçtiğimiz hafta Rum medyasına verdiği röportajda, “Kapıların açılması gibi süpriz adımlara hazır olun” demişti. 

Üç köy açılıyor

Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir yere sahip olan Maraş’ın açılması yönündeki öneri, 2012’de de Ankara’da yapılan üst düzey toplantıda gündeme gelmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Maraş’ın açılması yönünde hazırladığı paketi Ankara’ya sunmuştu. Ancak girişim, Suriye krizinin patlak verince sekteye uğramıştı.
Milliyet’in diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre; Maraş’ın yerleşime açılması yönündeki öneri, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kıbrıs’a yaptığı ziyarette yeniden gündeme geldi. Kıbrıs Türk tarafının önerisine Ankara da olumlu yaklaştı. Bu konuda bir çalışma yapılması talimatı verildi.
Maraş’ın açılmasına yönelik ilk çalışma da, Güney Kıbrıs’ta yaşayan Maronitlerin, Kuzey’deki köylerine dönüşü yönünde adım atılmasıyla yapıldı. Milliyet’e konuyla ilgili açıklama yapan üst düzey bir kaynak, “Bu köylerin açılması ilk adım. Köylere dönüş sürecinde nelerle karşılaşacağımızı görecek, deneyim sahibi olacağız. Üç köyün yerleşime açılması, bir anlamda Kapalı Maraş’ın açılmasının ön hazırlığı, provası olacak. Sonra da sıra Maraş’a gelecek” dedi. Askeri bölge olarak bilinen Gürpınar, Özhan ve Karpaşa köylerine dönmesi beklenen Maronit sayısının yaklaşık 500 kişi olacağı tahmin ediliyor.
Söz konusu karar, KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan toplantıda alındı. Toplantıda, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Hüseyin Özgürgün, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Ada’da görev yapan üst düzey komutanlar bir araya geldi. 

Maronitler kimdir?

Kıbrıs Marunileri ya da Kıbrıs Maronitleri, Ortaçağ’da Lübnan’dan dinsel ve siyasi çatışmalar sebebiyle kaçarak, Kıbrıs’a yerleşen ve Maruni Kilisesi üyesi olan bir topluluk. Ana dilleri Arapça.  Yunanca ile Türkçe de konuşuyorlar. Ada’da 5 bin civarı Maronit yaşıyor.

5 milyar $’lık yatırım

Maraş, Akdeniz’in Las Vegas’ı olarak biliniyordu. “Hayalet Şehir” olarak da bilinen Maraş, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca hem yerleşime hem de iskâna kapatılmıştı. Maraş’ın eski haline dönüşü için yaklaşık 5 milyar doların yeterli olacağı hesaplanıyor. Geri dönüşlerin de 5 yıl süreye yayılabileceği ifade ediliyor. Kapalı Maraş’ta 1974’ten önce 10 bin yataklı 45 otel ve 60 apartman tipi otel bulunuyordu. Rum turizminin yüzde 58’i bu bölgedeydi. 3 bin ticari birim, 99 eğlence merkezi, 143 Yönetim ofisi, 4 bin 649 özel ev, 21 banka, 24 tiyatro ve sinema, 380 bitirilmemiş inşaat, İngilizce, Yunanca ve Türkçe 8 bin 500 kitabın olduğu bir kütüphane bulunuyordu.

Thursday, 27 July 2017

İllerin milletvekili sayısı yeniden düzenlendi


YSK, milletvekili sayısının 600'e çıkarılması nedeniyle 2016 nüfus bilgilerine göre, illerin çıkaracağı milletvekili sayılarını ve seçim çevrelerini yeniden belirledi

İllerin milletvekili sayısı yeniden düzenlendi
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), milletvekili sayısının 600'e çıkarılması nedeniyle 2016 nüfus bilgilerine göre, illerin çıkaracağı milletvekili sayılarını ve seçim çevrelerini yeniden belirledi.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan kararda, Anayasa'da değişiklik yapılmasına dair Kanun ile 550 olan milletvekili sayısının 600 olarak değiştirildiği, bu değişikliğin, birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe girmesine yönelik düzenleme yapıldığı hatırlatıldı.
Kararda, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 5. maddesinde, seçim çevreleri ve her seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısının YSK tarafından genel nüfus sayımı sonuçlarının açıklanmasından itibaren, en geç 6 ay içinde tespit edilerek ilanının öngörüldüğü belirtildi.
TÜİK tarafından 31 Aralık 2016 tarihli veriler esas alınarak ilan edilen 2016 yılı nüfus bilgilerinin YSK'ya gönderildiği, bu nüfus sayımı sonuçlarına göre, seçim çevreleri ve her seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısının tespit edildiği kaydedildi.
Kararda, yapılan tespit sonunda, çıkaracağı milletvekili sayısı 18'e kadar olan illerin bir, çıkaracağı milletvekili sayısı 19'dan, 35'e kadar olan illerin iki, 36 ve daha fazla olan illerin üç seçim çevresine bölündüğü ifade edildi.
Buna göre, Ankara'nın milletvekili sayısı 32'den 36'ya, seçim çevresi ikiden üçe çıkarıldı.
Önceden olduğu gibi 3 seçim çevresi bulunan İstanbul'un 88 olan milletvekili sayısı ise 97'ye yükseldi.
İki seçim çevresinde 26 milletvekili bulunan İzmir'in, çıkaracağı milletvekili sayısı 28 olarak tespit edildi, seçim çevresi aynı kaldı.
Tek seçim çevresinde 18 milletvekili çıkaran Bursa'nın yeni hesapla milletvekili sayısı 20'ye, seçim çevresi ikiye çıktı.
Seçim çevreleri
Ankara'nın seçim çevreleri de bu kapsamda yenilendi. Ankara'da Birinci Bölge; Bala, Çankaya, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Haymana, Mamak, Polatlı ve Şereflikoçhisar, İkinci Bölge; Akyurt, Altındağ, Çamlıdere, Çubuk, Güdül, Kahramankazan, Kalecik, Keçiören, Kızılcahamam ve Pursaklar, Üçüncü Bölge ise Ayaş, Beypazarı, Etimesgut, Nallıhan, Sincan ve Yenimahalle olarak yeniden düzenlendi.
Yapılan hesaplamaya göre, milletvekili sayısı Antalya'da 15'ten 16'ya, Kocaeli'de 12'den 13'e yükseldi. Geçen dönem milletvekili sayısı düşen Isparta ve Yozgat'ın milletvekili sayısı yeniden 4'e, Bayburt'un 2'ye çıktı.
İllerin çıkaracağı milletvekili sayısı Adana'da 15'e, Afyonkarahisar'da 6'ya, Ağrı'da 5'e, Aydın'da 8'e, Balıkesir'de 9'a, Diyarbakır'da 12'ye, Şanlıurfa'da 14'e, Manisa'da 10'a yükseldi.
Milletvekillerinin illere göre dağılımı şöyle:
"Adana 15, Adıyaman 5, Afyonkarahisar 6, Ağrı 5, Amasya 3, Ankara 36, Antalya 16, Artvin 2, Aydın 8, Balıkesir 9, Bilecik 2, Bingöl 3, Bitlis 3, Bolu 3, Burdur 3, Bursa 20, Çanakkale 4, Çankırı 2, Çorum 4, Denizli 8, Diyarbakır 12, Edirne 4, Elazığ 5, Erzincan 2, Erzurum 6, Eskişehir 6, Gaziantep 14, Giresun 4, Gümüşhane 2, Hakkari 3, Hatay 11, Isparta 4, Mersin 13, İstanbul 97, İzmir 28, Kars 3, Kastamonu 3, Kayseri 10, Kırklareli 3, Kırşehir 2, Kocaeli 13, Konya 15, Kütahya 5, Malatya 6, Manisa 10, Kahramanmaraş 8, Mardin 6, Muğla 7, Muş 4, Nevşehir 3, Niğde 3, Ordu 6, Rize 3, Sakarya 7, Samsun 9, Siirt 3, Sinop 2, Sivas 5, Tekirdağ 7, Tokat 5, Trabzon 6, Tunceli 2, Şanlıurfa 14, Uşak 3, Van 8, Yozgat 4, Zonguldak 5, Aksaray 4, Bayburt 2, Karaman 3, Kırıkkale 3, Batman 5, Şırnak 4, Bartın 2, Ardahan 2, Iğdır 2, Yalova 3, Karabük 3, Kilis 2, Osmaniye 4, Düzce 3."

Yaşayan en eski köpek ırkı: yayla köpekleri



Yaşayan en eski köpek ırkı, Papua’nın dağlarında ortaya çıktı. Soyu tükendiği zannedilen yayla köpekleri vahşi yaşamda yeniden keşfedildi.
Endonezya’nın Papua şehrinde yer alan Sudirman Sıradağları’nda Okyanusya’nın en yüksek dağı Puncak Jaya diğer adıyla Carstensz Piramidi yükselir. Ulaşımın son derece çetin olduğu zirve, uzun yıllardır Yeni Gine koro köpeğinin yabani atası, yayla köpeğini barındırma ihtimaliyle ilgi çekiyordu. Ancak geçen yıla kadar bilimcilerin elinde rivayetten fazlası yoktu. Geçtiğimiz eylül ayında profesyonel dağ rehberleri, karşılaştıkları bilim ekibine yolu olmayan bir dağ platosundan bahsetti. Sabah Yeni Gine koro köpeğinin yabani atası, yavrularıyla beraber foto kapana poz vermişti.
Yeni Gine koro köpeği koruma altında bir köpek ırkı ama köpeği o kadar andırmıyor ki uzun yıllar biyolojik bakımdan ayrı tür kabul edilmiş. Hem davranış hem de fiziksel olarak birçok farklılığı bulunan ırk, Charles Walter de Vis tarafından 1897 yılında keşfedildi ve 1957 yılında Ellis Troughton tarafından Canis hallstromi türü olarak tanımlandı. En güncel kaynak W. Christopher Wozencraft’ın Dünya Memelileri adlı kitabı, türün Avustralya dingosuyla yakın olduğunu öne sürerek Canis lupus ssp. dingo olarak listeliyor.
Yeni Gine koro köpeğinin adı, Endonezyalıların Bahasa dilinde anging penyani yani şarkıcı köpek anlamına geliyor. Bu da birlikte başladıkları ve dakikalar süren koro halindeki uluma sesinden kaynaklanıyor. Yabani köpeklerin keşfine kadar doğada tükendiği düşünülen koro köpeğinin üç yüz civarı bireyinin kaldığı biliniyordu. Bu köpeklerin atalarının adalara 6000 yıl önce insanlarla beraber veya insanlarla paralel gelerek yerleştiği düşünülüyor. Köpeğin varlığını doğrulayan bir dizi fosil kaydı bulunuyor. Eskiden adada yaygın olan bu canlı 1950 - 2000 yılları arasında hiç belgelenmedi, yok olduğu düşünülüyordu ki son on beş yıldaki bulgular araştırmacılara cesaret verdi. Yabani bireylerin keşfiyle bilim dünyası neredeyse adadaki insanlar kadar geçmişe sahip arkaik bir memeli topluluğuyla karşı karşıya.
Avustralya dingosuyla akraba olsun ya da olmasın bu köpek ırkı doğal ortamında yaşadığı bilinen en eski köpek ırkı. İlk bulgulara göre Puncak Jaya en az on beş birey yabani koro köpeğine ev sahipliği yapıyor, araştırmacılar onlara şimdiden yayla köpeği diyor.
Yazı: Süreyya İsfendiyaroğlu,http://seyahat.mynet.com/en-eski-yaban-kopek-1187467

Friday, 14 July 2017

'Büyük direnişi' kalem ucuna işledi


Bosnalı heykeltraş Jasenko Djordjevic, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yıl dönümüne özel olarak Türk halkının o geceki büyük direnişini kalem ucuna işledi.

Büyük direnişi kalem ucuna işledi


Dünyadaki acılar, hakısızlıklar ve zulümlere karşı yaptığı eserleriyle tanınan Bosnalı heykeltıraş Jasenko Djordjevic, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yıl dönümüne özel olarak Türk halkının o geceki büyük direnişini de kalem ucuna işledi.
Bosna Hersek'in Tuzla şehrinde yaşayan ve kalem ucuna yaptığı minyatür figürlerle bilinen Djordjevic, insan ve adalet odaklı konularla ilgili yaptığı çalışmalarla dikkat çekmeye devam ediyor.
Daha önce kalem ucuna Aylan bebek ve Srebrenitsa çiçeği gibi anlamlı konuları işleyen Djordjevic, bu kez de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yılı dolayısıyla Türk halkının direnişini simgeleyen sembol resimlerden birini kalemine nakşetti.
Anadolu Ajansı (AA) foto muhabiri Elif Öztürk'ün çektiği, elinde Türk bayrağı bulunan adam figürünü kalem ucuna işleyen Djordjevic, altına ise hain darbe girişimini ve milletin buna karşı direnişini simgeleyen tarih olan "15 Temmuz" ifadelerini yazdı.
"Türkiye'deki darbe girişimi asla yaşanmamalıydı"
"Küçük dünyam" olarak nitelendirdiği kaleme acıları ve umutları aynı anda sığdıran Djordjevic, "15 Temmuz direnişi" adını verdiği çalışması hakkında AA muhabirine açıklamada bulundu.
Djordjevic, kimi zaman dünyada insanlara ve milletlere dokunan belirli konuların yaşandığını belirterek, insanları etkileyen bu olayları sanatçıların işlemesinin bir görev olduğunu dile getirdi.
Bu gibi olaylarda bir sanatçı olarak sadece eserler üretmek değil, sosyal yaşamda da daha bilinçli bir tutum sergilemek gerektiğini belirten Djordjevic, dünyada yaşanan gelişmelere karşı empati kurmanın çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Djordjevic, sanatçıların ortaya koydukları eserlerle adeta "insanların sesi" olduklarını ifade ederek, bu manada sanatçıların sadece kendi ülkelerinde değil, uluslararası alanda yaşanan sorunlara da kulak vermesi gerektiğini söyledi.
Dünya üzerinde çok fazla acı ve adaletsizliğin yaşandığını anlatan Djordjevic, "Aylan bebek dramı, Srebrenitsa, Türkiye'deki darbe girişimi ve bu gibi içinde adaletsizlik, zulüm ve acı taşıyan olaylar asla yaşanmamalıydı." diye konuştu.

Thursday, 6 July 2017

03-11 Ağustos 2017 Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası Bangkok da

03-11 Ağustos 2017 Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası
Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası 03-11 Ağustos 2017 tarihlerinde Tayland’ın Bangkok kentinde yapılacaktır.

Şampiyonaya Federasyonumuz imkanları ile 2017 yılı Gençler kategorisinde birinci olan sporcularalar ile katılınması planlanmıştır.

Ancak Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası;Aşağıda yazılı Federasyonumuzca gidilen kilo kategorileri dışında boş kalan kategoriler ile Minikler ve Yıldızlar, Wai-Kru, Muay Boran, Aerobic Muaythai kategorisinde yapılmaktadır.

Tüm giderleri Federasyon hesabına ödemek koşulu ile;Kendi imkanları ile katılmak isteyen sporcular;Gençler Kategorisinde boş olan kg. sıkletlerde;Minik-Yıldızlar kategorilerinde, 2017 yılı Türkiye şampiyonasında gençlerde 2. Olan sporcular öncelikli gelmemesi halinde 3. Olan sporcular ilk başuvuru yapmış olanlar,
Minik ve Yıldız sporcularda öncelik 2016 Yılında Yapılan Türkiye Şampiyonasında 1. Olan sporcular, gelmemesi halinde 2.ler üçüncüler içinden ilk başvuruya yapanlar dikkate alınarak değerlendirilir.

KENDİ İMKANI İLE KATILACAK SPORCULAR;
Gençler ve Minik-Yıldızlar Kategorisi için son başvuru 15 Temmuz 2017

IFMA ULUSLARARASI HAKEM KURSU DUYURUSU :
THAILAND BANGKOK 03-11 AĞUSTOS 2017 GENÇLER DÜNYA ŞAMPİYONASINDA
Uluslararası Hakem Olabilmek için TMF hakem yönetmeliğindeki şartlara uygun olan Ulusal Hakemlerin, En geç15 Temmuz 2017'e kadar müracaat etmeleri gerekmektedir.

MHÜK Tarafından Federasyonu onayı ile kabul edilenler;kurs ücreti;200 usd, otel double oda kişi başı 720 usd. Uçak bileti;810 usd 1730 usd Federasyona yatırması halinde Bangkok taki IFMA HAKEM kursuna katılabilecektir.

MHÜK ve Federasyon tarafından uygun bulunmayanlar katılım giderlerini Ödemiş olsalar dahi Kursa katılamazlar ve ödedikleri ücret geri iade edilecektir.

KENDİ İMKANI İLE GELECEK ANTRENÖRLER;
Kendi imkanı İle Tayland'a gelecek olan antrenörler, Kursa katılmayacak Hakem veya boş kategoride kendi imkanı ile gelecek sporcuların masrafları için 1520 usd ı Federasyona ödemeleri gerekecektir.

Gençler Dünya Muaythai Şampiyonası 03-11 Ağustos 2017 Tayland Bangkok

Şampiyonaya;03 Ağustos 2017 Tarhinde İstanbul'dan Katar Havayolları ile 13.20 Katar Doha aktarmalı Seyahat edilecek olup, 04 Ağustos 2017 sabah Saat 07.20 Bangkok'a varılacaktır.
Faaliyet bitimi sonrası 11 Ağustos 2017 Tarihinde saat 02.05 Dönüş yapılacak olup Doha Aktarmalı Saat 13.30'da İstanbul'a varılacaktır.

  1 QR 240 G 03AUG 4 ISTDOH HK60     I 1320 1735  *1A/E*                  
  2 QR 830 G 03AUG 4 DOHBKK HK60        2030 0720+1 *1A/E*                  
  3 QR 837 G 11AUG 5 BKKDOH HK60        0205 0445      E*                  
  4 QR 241 G 11AUG 5 DOHSAW HK60        0905 1330      E*  


FEDERASYON İMKANI İLE KATILACAK KAFİLE;
Hasan YILDIZ -Kafile Başkanı
Mustafa KIZIL-Başkan Vekili
Aydın ŞENTÜRK-Asbaşkan
Korkmaz ATALAY-Genel Sekreter
Murat ÖNDER-Disiplin Kurulu Başkanı
Ramazan GÖKOĞLAN-IFMA-Hakem
Aydemir KIRBAÇ-IFMA Hakem

ANTRENÖRLER;
Hakan YILDIZ;GENÇLER TEKNİK KOORDİNATÖR

Kifayet TAŞDURMAZLI-Adana-Bayanlar Teknik Kurul Bşk.
Nesrin YILDIZ Ordu-Bayan Milli Takım Antrenörü,
Güven ZENCİR;Mersin- Gençler Milli Takım Çalıştırıcısı;Teknik Direktör
Hacı DOĞAN;İstanbul- Gençler Milli Takım Çalıştırıcısı;Antrenör
Ömer UĞUR;Bitlis Milli Takım Antrenör
Mehmet AYGÜN-Antalya-Milli Takım Antrenör
Eren NEMUTLU;Ankara -Milli Takım Antrenör
Ahmet Alparslan BENLİ-Adana-Milli Takım Antrenör
Bülent ÇETİN-İsparta-Milli Takım Antrenör
Hasan KARLI-Muğla-Milli Takım Antrenör
Gökhan BEKTAŞ-Trabzon-Milli Takım Antrenör
Özgür ARLI-Samsun-Milli Takım Antrenör
Yaşar Cuma KILIÇ-Kayseri -Milli Takım Antrenör

THAİLAND BANGKOK –MUAYTHAİ DÜNYA ŞAMPİYONASI 3-11 AĞUSTOS 2017
                                                  SPORCU LİSTESİ
ÜST GENÇERKEK
45 TunçİNÇKE –İSTANBUL
48 Samet YILDIZ –ESKİŞEHİR
51 Samet TÜRKER –İSTANBUL
54 Mehmet YALÇIN –BİTLİS
57 Mehmet TECİR –KAYSERİ
60 KAAN ÖZDEN –ADANA
63,5 Nusret K. ALTUNKAYA –TRABZON
67 İrfan DENİZ –ANTALYA
71 Berat ÇUHADAR –ADANA
+71 Cengaver Taylan KEMİK –ADANA

ALT GENÇERKEK
45 Ali Ataberk GÜRBÜZCAN –MERSİN
48 Emre Batuhan YILMAZ –KAYSERİ
51 Özen DEMİRPOLAT –MERSİN
54 Utku YILDIRIM –İSTANBUL
57 Aydın TÜMREN –ADANA
60 Mehmet Harun ERTÜRK –İSTANBUL
63,5 Rahmetullah YILDIRIM –HATAY
67 Fatih KİLİT –ISPARTA

GENÇBAYAN
42 Berfin Eftelya GÜDER –ADANA
45 Melis Nazlıcan TALUN –ANKARA
48 Sultan ZİLAN –DİYARBAKIR
51 Merve SAĞLAM –MUĞLA
54 Zehra DOĞAN –ANTALYA
57 İrem ÇAPAR –HATAY
60 Devrim AYDIN –SAMSUN
63.5 Tuğçe BEKTAŞ –TRABZON

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts