Monday, 8 January 2018

Nijerya

Nijerya


Uzun yıllar peş peşe yapılan askeri darbelerle yönetilen ülkede, kuzey ve güney bölgeleri arasında dini ve etnik çatışmalar yaşanıyor. 


Nijerya

TEMEL BİLGİLER

Başkent: Abuja
Yüzölçümü: 923,768 km²
Nüfus: 170,123,740
Para birimi: Naira
Dil: İngilizce
Kuruluş: 1 Ekim 1960

Afrika’daki en kalabalık ülke Nijerya, aynı zamanda dünyadaki en fazla nüfusa sahip yedinci ülke. 1960 yılında İngiltere’den bağımsızlığını ilan eden Batı Afrika ülkesi Nijerya’da, askeri darbe dönemlerinin ardından 1999’da sivil yönetime geçildi.
Bu dönemde farklı dini ve etnik gruplar arasında çatışmalar başladı ve ülkede şiddet olayları hız kazandı. Bu grupların mücadelesi nedeniyle Nijerya'da son yıllarda binlerce kişi hayatını kaybetti.
Bazı eyaletlerde İslam kanunlarının uygulanması binlerce Hristiyanın yer değiştirmesine neden oldu.
Ülke, kuzeyde Müslümanlar ve güneyde Hristiyanlar arasında ikiye bölünmüş durumda. Kuzeyde 2002 yılından bu yana hükümet güçleri ve İslamcı Boko Haram örgütü arasında çatışmalar yaşanıyor.
Ülkeyi bölünmenin eşiğine getiren çatışmaların diğer nedenleri de işsizlik, yoksulluk ve toprak kavgası. 
Nijerya'da 1970’li yıllarda petrol üretiminde patlama yaşandı. Ülke şu anda da dünya piyasalarındaki yüksek petrol fiyatlardan faydalanıyor. Hükümet yolsuzluk ve kötü yönetim nedeniyle sık sık eleştriliyor, Nijerya Afrika’nın önde gelen petrol üreticilerinden olmasına rağmen halk fakirlik içinde.
2004 yılında petrol üretiminden yerel halkın daha fazla pay almasını isteyen silahlı gruplar, şiddet kampanyası başlatmış ve petrol üretim altyapısına zarar vermek için saldırılarda bulummuştu.
Bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 80’i petrol sektörü tarafından karşılanıyor ve 2008’den bu yana ekonomik reformlar gerçekleştiriliyor.
Dış yatırıma açık olan ülkede güvenlik kaygıları, alt yapı ve enerji kaynaklarının yetersizliği yabancı sermayenin ülkeye girişini zorlaştırıyor.
Siyasi yapısı ve yakın tarihi
1960’ta İngiltere’den bağımsızlığını ilan eden ülke, yıllarca yolsuzluklar ve arka arkaya gelen askeri darbelerle yaşadı.
İlk darbe 1966 yılının ocak ayında genç solcular tarafından yapıldı ancak darbeciler merkezi bir hükümet kurmayı başaramadılar ve yönetimi orduya bıraktılar.
Buna karşılık kuzeydeki askeri yetkililer tarafından bir darbe daha yapıldı, Yakubu Gowon devlet başkanı oldu. Darbeler ülkede etnik gerilimin ve şiddetin tırmanmasına yol açarken, kuzeyin askeri darbesi sırasında binlerce kişi hayatını kaybetti.
Mayıs 1967’de ülkenin doğu bölgesi 'Biafra Cumhuriyeti' adıyla  bağımsızlığını ilan etti. Bunun ardından Nijerya’nın batı ve kuzeyi; güney ve doğusuna saldırdı.
6 Temmuz 1967’de iç savaş başladı, 30 ay süren savaşta Biafra uzun süre kuşatma altında kaldı. Bölgeye uygulanan ambargo ve kuşatma 1970 yılında sona erdi. Savaş sırasında eski doğu bölgesinde bir ila üç milyon arasında insanın öldüğü tahmin ediliyor.
1976-1979 yılları arasında ülkeyi askeri lider Olusegun Obasanjo yönetti. 1979 ila 1999 yılları arasında kısa süreli sivil yönetim denemeleri arka arkaya darbelerle engellendi. 
1999’da eski askeri lider Olusegun Obasanjo, yaklaşık 33 yıl boyunca aralıklarla süren askeri cunta dönemlerini sona erdirdi. Obasanjo, 1999 ve 2003 yıllarında seçime gitti. Bu seçimler uluslararası toplum tarafından özgür olmamakla eleştirilse de ülkenin demokrasi yönünde attığı önemli bir adımdı.
Sivil yönetimle birlikte yıllardır siyasete hakim olan parti, Demokratik Halk Partisi. 2007’de yapılan genel seçimlerde Demokratik Halk Partisi adayı Umaru Yar'Adua başkan seçildi. 5 Mayıs 2010’da Umaru Yar'Adua ölünce bugünkü devlet başkanı Goodluck Jonathan Nijerya’nın 14. devlet başkanı oldu.
Nijerya’da 1999’dan bu yana başkan, 469 parlamento üyesi ve 36 eyalet valisi seçimlerle belirleniyor.
Boko Haram örgütü
Ülkenin kuzeyinde etkinlik gösteren Boko Haram örgütü, özellikle son yıllarda eylemlerini artırdı. İsmi ‘yabancı dilde eğitim günahtır’ anlamına gelen örgüt, 2003 yılında ismini duyurdu. İlk saldırısını 2004’te gerçekleştiren örgütün merkezi Nijerya’nın kuzey doğu ucundaki Maiduguri bölgesi.
Üyeleri siyah ya da kırmızı türban takan örgüt, Afganistan’daki Taliban’ın yapılanmasını örnek alıyor. Şeriatın yönetim biçimi olarak kabul edilmesini hedefleyen grup, Müslüman ya da Hristiyan, bu ideolojiyi reddeden herkesi ‘ihanetçi’ olarak değelendiriyor.
Nisan ayında video paylaşım sitesi Youtube’da yayınlanan bir videoda, grubun lideri olduğu söylenen Ebubakar Şekau, hükümeti üç ay içinde devirmeyi ve başkan Goodluck Jonathan’ı yok etmeyi planladığını açıklamıştı.
Boko Haram, en büyük saldırısını 2012’nin Ocak ayında gerçekleştirdi. Kano'da düzenlenen eş zamanlı bombalamalarda 186 kişi öldü. Ağustos 2011’de de BM binasına isabet eden bomba 23 kişinin ölümüne neden olmuştu.
Ekonomi
Petrol zengini Nijerya, siyasi istikrarsızlık, yolsuzluk, alt yapı eksikliği ve ekonominin kötü yönetilmesi nedeniyle zor günler yaşadı ancak 2008’den bu yana ekonomik reformlar uygulanıyor. Nijerya’nın eski askeri rejimleri ülkenin petrol sektörüne bağımlılığını azaltamadı. Ülkenin dış ticaret kazancının yüde 95’ini ve gelirinin yüzde 80’ini petrol oluşturuyor.
Ağustos 2000 yılında IMF ile imzalanan anlaşmaya göre, Nijerya IMF’den 1 milyar dolarlık kredi aldı. Bu tarihte borçlarını yeniden yapılandırmak için Paris Kulübü’yle de anlaştı. Ancak koşulları yerine getirmekte başarısız olduğu için 2002’de IMF programından çekildi. Kasım 2005’te Paris Kulübü’yle borçlarının 18 milyar dolarını 12 milyar dolarlık ödeme karşılığında silinmesi konusunda anlaşmaya vardı.
2008’den itibaren hükümet, IMF tarafından empoze edilen  piyasa odaklı reformları uygulamaya başladı. Petrol dışındaki sektörlerdeki büyüme ve ham petrol piyasasında fiyatların artışı nedeniyle Gayri Safi Yuritçi Hasıla (GSYH) 2007-2011 arasında hızla yükseldi. Başkan Jonathan, deneyimli üyelerden oluşan bir ekonomi takımı kurdu ve şeffaflık, ekonomik büyümede çeşitlilik, vergi düzenlemelerinin baştan ele alınması gibi konulada yeni düzenlemelere gitti.
Ülkede ekonomik büyümenin önündeki önemli engeller ise, altyapı eksikliği ve reformların yavaş uygulanması. Hükümet son dönemde yollar, tarım ve enerji alanında daha güçlü özel sektör ortaklıkları üzerinde çalışıyor.
Kaynak: Al Jazeera ve ajanslar

Koyunun Kulağında Oluşan Ağız Görenleri Hayrete Düşürdü

Koyunun Kulağında Oluşan Ağız Görenleri Hayrete Düşürdü


Gaziantep’te koyununu kırpan vatandaş, sol kulağında ikinci bir ağız ile karşılaştı. Akıntı gelen kulakta 2 adet diş bulunduğunu gören koyun sahibi, konunun araştırılmasını istiyor.
Gaziantep in İslahiye ilçesine bağlı Beyler Mahallesi’nde besicilik yapan Ali Duman, koyunlarını kırparken karşılaştığı salgı nedeniyle koyunun kulağını inceledi. Besici, koyunun sol kulağının iç kısmında ikinci bir ağız ve çene içindeki dişler ile karşılaştı. Hayvanın bu halini görünce önce şaşıran besici korku veren durum karşısında veterinerlerden yardım istedi. Hayvanın durumunu görünce yaşadığı korkuyu anlatan besici Ali Duman, “Koyunları yünlerini kırpmaya başladım. Birkaç tane kırptıktan sonra bir koyunun kulağını kestiğimi sandım. Ancak dikkatli bakınca ağız olduğunu fark ettim. Çok korktum, önce Besmele çektim. Elim ayağım titredi. İlk defa böyle bir şeyle karşılaştım” ifadelerini kullandı. Veteriner Hekim Yusuf Yıldız, koyun yetiştiricisinin talebi üzerine hayvanı inceledi. Besicinin söylediği gibi bir tükürük salgısı ve çene yapısı ile 2 adet diş tespiti olduğunu belirten Veteriner Hekim, hayvanın ikinci ağzı olarak tabir edilebilecek bölgeden tükrük salgıladığını ve yutkunduğunu ifade etti. Kulağından beslenme durumuna ise şimdilik ihtimal vermediğini belirten Yıldız, bu olayın hayvanın gebelik döneminde yediği kimyasal karışımı gıdalardan ya da hormonal, ilaç veya radyasyonla temas gibi nedenlerden kaynaklanabileceğini ifade etti.
“Basit bir ağız yapısı var” Veteriner Yıldız, “Koyunun sol kulağında müthiş bir anormal bir durum ile karşılaştık. Meslek hayatımda böyle bir durumla ilk kez defa karşılaştım sol kulağının içerisinde bir ağız yapısı var. Hayvan buradan tükürük salgılıyor, yutkunuyor ve o ağızda dişleri var. Ancak o ağızdan bir şey yiyebilir mi? Bunu zannetmiyorum. Basit bir yapı ama normal bir ağızda bulunan tüm her şey orada mevcut. Çok ciddi anlamda tükür bezi salgısı var. Bizler heyecanlandık ama hayvan sahibi korkmuş. Aslında iyi bir durum da değil. Bunu nedeni anne koyun gebe iken arazide dolaşırken, kimyasal madde karışımı yiyecekler yemiş olabilir. Hormonal, ilaç yada radyasyon teması olabilir. Bunun iyice araştırılması gerekir” dedi.
Hayvan sahibi Ali Duman çift ağızlı koyunu kesmeyi ya da satmayı düşünmediğini belirterek, uzmanların olayın sebebini detaylı bir şekilde araştırmasını istedi.Koyunun Kulağında Oluşan Ağız Görenleri Hayrete Düşürdü

Thursday, 4 January 2018

Son dakika: Halk Bankası'ndan flaş Hakan Atilla açıklaması

HALK BANKASI'NDAN FLAŞ HAKAN ATİLLA AÇIKLAMASI

ası, dün ABD'de çıkan Hakan Atila kararı hakkında KAP'a açıklama yaptı. Halk Bankası'ndan yapılan açıklamada, "Bundan sonraki süreçte, verilen karar hakkında temyiz dahil tüm yasal yollara müracaat edilmesi imkan dahilinde olup dava ile ilgili hukuki süreç henüz sonuçlanmamıştır." denildi. İşte Halk Bankası tarafından yapılan açıklamanın tüm detayları...

Halkbank tarafından Hakan Atilla hakkında çıkan kararla ilgili KAP'a gönderilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"HAKAN ATİLLA'NIN TEMYİZ HAKKI VARDIR"
Bankamız Genel Müdür Yardımcısı Sn. Mehmet Hakan Atilla hakkında, ABD'de görülmekte olan davanın ilk yargılama safhasında, kendisine atfedilen suçların bir kısmı için Mahkeme Jürisi tarafından suçlu olduğu yönünde karar verilmiştir. Bundan sonraki süreçte, verilen karar hakkında temyiz dahil tüm yasal yollara müracaat edilmesi imkan dahilinde olup dava ile ilgili hukuki süreç henüz sonuçlanmamıştır.

"BANKAMIZ HAKKINDA ALINMIŞ BİR KARAR BULUNMAMAKTADIR"

Bahse konu davada Bankamız taraf olmadığı gibi Mahkeme tarafından Bankamız hakkında alınmış herhangi idari veya mali bir karar bulunmamaktadır.
Genel Müdür Yardımcımız hakkındaki Mahkeme Jürisi kararına dayanılarak, henüz hukuki süreci tamamlanmayan davayla ilgili olarak Bankamızın güven ve itibarını sarsıcı nitelikte açıklama veya haber yapılmasının Bankacılık Kanununun "İtibarın Korunması" başlıklı madde hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini hatırlatmak isteriz.

HALK BANKASI'NDAN "ŞEFFAFLIK" VURGUSU
Bankamız, tüm iş ve işlemlerinde ulusal ve uluslararası düzenlemelere her zaman hassas bir şekilde uymakta olup uyum politikasını uluslararası standartlarda daha da geliştirmek için yoğun bir çaba harcamaktadır.
Bankamız tarafından, bankacılık hizmetleri sunulurken mevcut düzenlemeler ve diğer tüm bankalarca bilinen ve izlenen dış ticaret uygulamaları dışında herhangi bir mekanizma, yöntem veya sistem kullanılmamaktadır. Yapılan dış ticaret işlemleri ve para transferleri açık, şeffaf ve ilgili otoritelerce izlenebilir durumdadır. Bankamız, işlemlerindeki şeffaflık ve uluslararası düzenlemelere uyum politikasını bundan sonra da kararlı bir şekilde devam ettirecektir.
Ülkemiz ekonomisine 80 yıldır hizmet sunan Bankamızın, faaliyetlerini geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de tüm ulusal ve uluslararası düzenlemelere uygun, güçlü, güvenilir ve kesintisiz bir şekilde sürdüreceğini kamuoyunun bilgisine sunarız.
https://www.ahaber.com.tr/gundem/2018/01/04/son-dakika-halk-bankasindan-flas-hakan-atilla-aciklamasi

Hükümetten ABD'deki skandal kararla ilgili açıklama

HÜKÜMETTEN ABD'DEKİ SKANDAL KARARLA İLGİLİ AÇIKLAMA

Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, ABD'deki kumpas davasında çıkan kararla ilgili, "Zarrab Davası, Türkiye’de ve ABD’de  ve CIA, FBI, ABD yargısı işbirliğinin de somut ispatıdır. Türkiye, FETÖ dahil hiç bir terör örgütüne boyun eğmediği gibi terör örgütlerinin yularını elinde tutan güçlere de boyun eğmemiştir. Bundan sonra da boyun eğmeyecektir." ifadelerini kullandı..

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Zarrab Davası, siyasi bir kumpas davadır. Zarrab Davası'nda hukuk, mahkeme ve muhakeme, siyasi bir yarar için göstere göstere kullanılmıştır" dedi.

Bozdağ, sosyal medya paylaşım sitesi Twitter'dan ABD'deki kumpas davasına ilişkin yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Zarrab Davası, siyasi bir kumpas davadır. Zarrab Davası'nda hukuk, mahkeme ve muhakeme, siyasi bir yarar için göstere göstere kullanılmıştır. Bu davada kararın, soruşturmadan önce verilmiş, soruşturma, yargılama süreci, verilmiş kararın ilanı için sadece zorunlu usulün tamamlanmasıdır. Bu nedenle ABD'de görülen Zarrab Davası'nda jürinin kararı, bizim için sürpriz veya şaşırtıcı bir gelişme değildir. Jürinin Mehmet Hakan Atilla'yı suçlu bulması ve bilahare mahkemenin vereceği karar, Türkiye açısından hukuki bir değer ifade etmez. Zarrab Davası, Türkiye'de ve ABD'de  ve CIA, FBI, ABD yargısı işbirliğinin de somut ispatıdır. Türkiye, FETÖ dahil hiç bir terör örgütüne boyun eğmediği gibi terör örgütlerinin yularını elinde tutan güçlere de boyun eğmemiştir. Bundan sonra da boyun eğmeyecektir. Türkiye, tam egemen ve tam bağımsız bir ülkedir. Başka bir ülke, Türkiye'yi ve Türkiye'nin kurumlarını yargılayamaz. Bu karar, uluslararası hukuka da aykırıdır.".

https://www.ahaber.com.tr/gundem/2018/01/04/hukumetten-abddeki-skandal-kararla-ilgili-aciklama

Wednesday, 3 January 2018

Dünya Üzerinde Hiçbir Ülkeye Ait Olmayan Toprak Parçası Var mı?



Dünya Üzerinde Hiçbir Ülkeye Ait Olmayan Toprak Parçası Var mı?

Dünya Üzerinde Hiçbir Ülkeye Ait Olmayan Toprak Parçası Var mı?
Evet,böyle iki yer mevcut.

Birincisi Batı Antartika’daki Marie Byrd Land’dir.O kadar uzaktır ki hiçbir hükümet orayı istemiyor gibidir.

Yerkürenin üzerinde oldukça geniş bir alan kaplar.Güney Kutbu’ndan başlar Antarktik sahil şeridine kadar uzanır,yüzölçümü 1.610.000 km karedir.İran ya da Moğolistan’dan daha büyüktür.Fakat yaşama o kadar elverişsizdir ki,bölgedeki tek kalıcı üs ABD’ye aittir.Marie Byrd Land,ismini orayı keşfeden Tuğamiral Richard E. Byrd’ün karısından almıştır.Richard E. Byrd (1888-1957) burayı 1929 yılında keşfetmişti.Dünyanın bir ucundaki bu araştırma istasyonu John Carpenter’ın klasik korku filmi The Thing / Şey (1982) için ilham kaynağı olmuştu.

Antarktika’non geri kalanı 12 ulusun 1961′de kurduğu Antarktika Antlaşması sistemi tarafından yönetilir.Bu anlaşma kıtayı bilimsel bir alan olarak korumuş ve oradaki her türlü askeri etkinliği yasaklamıştı.En büyük alanlar kıtayı ilk keşfeden ulusların kontrolündedir (İngiltere,Norveç,Fransa), arkasından da en yakın olanlar gelir (Yeni Zelanda,Avustralya,Şili,Arjantin).Marie Byrd Land’in ötesindeki okyanus,Güney Pasifik’e,hiçbir ülkenin üzerinde kendisinin diye hak edecek kadar yakınında olmadığı boş yerlere kadar uzanır.

Egemenlik altında olmayan bir bölgeye verilen resmi ad Terra nullius‘tur, bu ‘tarafsız bölge/sahipsiz toprak’ anlamına gelir.Marie Byrd Land mevcut en büyük örnek olmakla birlikte, Afrika’daki küçücük bir bölge de bu ünvana sahip olduğunu iddia edebilir.

Mısır ve Sudan arasındaki Bir Tawil Üçgeni ikisine de ait değildir.1899 yılında bölgenin kontrolünü ellerinde olan İngilizler haritada çöle dümdüz bir çizgi çekerek iki ülke arasındaki sınırı belirledi.Böylece Bir Twal Sudan’da, Halai’b adı verilen komşu bölge de Mısır sınırları içinde kaldı.Aynı sınır 1902 yılında daha kıvrımlı bir şekilde yeniden çizildi.Bir Twail (Arapça’da ‘su kuyusu’ anlamına gelir) Mısır’ın; Halai’b ise Sudan’ın oldu.

İki ülkenin Buckinghamshire kadar büyük (2.000 km2) olan Bir Twail için birbirini yediğini düşünebilirsiniz,ama yemiyorlar.İkisinin de istediği yer aslında Halai’b'in verimli toprakları,üzerinde yaşayan insanları ve bir de Kızıl Deniz’e sahili var,üstelik 10 kat daha büyük.Halaib’i şu sıralarda işgal eden Mısır, 1899 sınırını göstererek bölgede hak iddia ediyor.Sudan bu iddiayı reddederken 1902 tarihli değişiklikten dem vuruyor.İki taraf da aynı nedenle Bir Tawil’i tanımıyor.

Dünya üzerinde en çok ihtilafa düşülen yer ise Spartly Adaları.Güney Pasifik’te bulunan ve hiç nüfus barındırmayan bu takımadalar 750 adacıktan oluşuyor: Dört kilometrekarelik toprak toplam 425 bin kilometrekarelik denize yayılmış.Zengin balıkçılık alanları,olası petrol ve gaz bölgeleri yüzünden altı ülke burası üzerinde hak iddia ediyor: Filipinler,Çin,Tayvan,Vietnam,Malezya,Brunei.Brunei dışındakilerin hepsi bölgede askeri birlik bulunduruyor.Filipinler konuyla ilgili iddialarını güçlendirmek için kamu sektörü çalışmalarından oluşan bir ekibe dönüşümlü olarak adalardan birinde yaşamaları için ücret veriyor.Aslında bu sanıldığı kadar keyifli bir iş değil: Tropikal toprak parçasının bütün büyüsü 30 dakikada sona eren geziyle kısa sürede tükeniyor.

Dışişleri Bakanlığı acı haberi duyurdu!


Dışişleri Bakanlığı acı haberi duyurdu!

Dışişleri Bakanlığı, Irak Türkmen Cephesi’nin Kerkük Askeri sorumlusu Alaettin Maksut Ali'nin dün akşam Kerkük'te uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybettiğini duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Irak Türkmen Cephesi'nin Kerkük şehri Askeri semti sorumlusu Alaettin Maksut Ali'nin dün akşam saatlerinde Kerkük'te uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybettiğinin üzüntüyle öğrenildiği belirtilerek, "Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına, Iraklı Türkmen soydaşlarımıza ve tüm Irak halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Irak'ın zengin nüfus mozaiğinin modelini teşkil eden Kerkük halkının uzun yıllar boyunca maruz kaldığı acıları artık geride bırakmaya başlaması gereken bu dönemde düzenlenen bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Yetkili Irak makamlarını kentteki tüm unsurların güven ve huzur içinde yaşamaları için gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz. Kerkük'te terör odaklarının halen varlığını sürdürdüğünü gösteren bu saldırıyı düzenleyen ve azmettirenlerin en kısa sürede adalet önüne çıkarılmalarını bekliyoruz" denildi. 
https://www.ahaber.com.tr/gundem/2018/01/03/disisleri-bakanligi-aci-haberi-duyurdu
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ACI HABERİ DUYURDU!



Aksa'ya adanan bir hayat: Şeyh Raid Salah


Aksa'ya adanan bir hayat: Şeyh Raid Salah

İsrail, 1948 Filistin İslami Hareketi lideri Şeyh Salah'ı yaklaşık 5 aydır gözaltında tutuyor.

Aksa'ya adanan bir hayat: Şeyh Raid Salah                                                                           Grafik: AA/Yasin Demirci
KUDÜS – Esat Fırat
İsrail hapishanelerindeki cezasının her bitiminde, "Mübarek Mescid-i Aksa'nın zaferi için ucuz bir bedel ödedim" diyen ve 15 Ağustos 2017'den bu yana gözaltında bulunan 1948 Filistin İslami Hareketi lideri Şeyh Raid Salah, 7 Ocak'ta bir kez daha hakim karşısına çıkıyor.
İsrail'in 14 Temmuz 2017'de Mescid-i Aksa'da yaşanan olaylardan yaklaşık 1 ay sonra gözaltına aldığı Şeyh Salah'ın avukatlarından Ömer el-Hamayse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şeyh Salah'ın 7 Ocak'ta İsrail'in kuzeyindeki Hayfa Sulh Ceza Mahkemesi'nde duruşmaya çıkarılacağını belirtti.
Avukat Hamayse, Şeyh Salah'ın daha önce İsrail’in güneyindeki Birussebi (Beer Şeva) kentindeki Nefha (Rimon) Hapishanesi'nde tutulduğunu, daha sonra Gazze'nin kuzeyinde yer alan Askalan (Aşkelon) kentindeki hapishaneye nakledildiğini ve tek kişilik hücrede tutulduğunu söyledi.
Şeyh Salah'ın yaklaşık 5 aydır gözaltında tutulduğuna vurgu yapan Avukat Hamayse, İsrail polisinin sadece Şeyh Salah'ı değil etrafındaki savunma erkine de gözdağı verme amacıyla avukatlarından Halid Zabarka'yı da gözaltına aldığını ve daha sonra serbest bıraktığına dikkati çekti.
Öte yandan 1948 Filistin İslami Hareketi Başkan Yardımcısı ve İsrail'in Filistinli vatandaşlarını temsil eden Yüksek Arap Takip Komitesi bünyesindeki Özgürlükler Komisyonu Başkanı Şeyh Kemal Hatib de Şeyh Salah'ın durumuna ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:
"İsrail rejimi 1969'da Mescid-i Aksa'nın yakılmasının ardından Harem-i Şerif'in tehlikede olduğu şiarını her platformda yükselten Şeyh Salah'ı etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Ancak Şeyh Salah, İsrail'in baskıları karşısında yılmayacak ve mücadelesini her şekilde sürdürmeye devam edecektir."
Hatib, İsrail'in aylardır gözaltında tuttuğu Şeyh Salah'ın direncini kırmaya çalıştığını belirterek, "İsrail Şeyh'i hücreye koymuş ve birinci dereceden yakınları dışında kimseyle görüşmesine izin vermeyerek azmini kırmaya çalışıyor. Ancak İsrail her ne yaparsa yapsın Şeyh Salah güçlü azminden ve yüksek moralinden ödün vermeyecektir." vurgusu yaptı.

"Mübarek Mescid-i Aksa'nın zaferi için ucuz bir bedel ödedim"

İsrail tarafından birçok kez hapis cezasına çarptırılan Şeyh Salah, bir defasında mahkûmiyetinden dolayı "mutlu ve sevinçli" olduğunu belirterek şunları dile getirmişti:
"Çünkü hakkımdaki bu kararlar ve tutuklanmalarım İsrail'in zulmünün göstergesine dönüşüyor. Eğer zulüm giderek artıyorsa İsrail'in yıkılması yakındır. Ben ise mübarek Mescid-i Aksa'nın zaferi için ucuz bir bedel ödedim."
Şeyh Salah, 9 yıl önce verdiği bir cuma hutbesinde "şiddete teşvik" ettiği gerekçesiyle İsrail mahkemesi tarafından 18 Nisan 2016'da 9 ay hapis cezasına çarptırıldıktan sonra 17 Ocak 2017'de serbest bırakıldı.
Ancak özgürlüğü yine uzun sürmedi. İsrail polisi, 14 Temmuz 2017'de Mescid-i Aksa'da yaşanan olaylardan bir ay sonra 15 Ağustos'ta Umm'ul Fehm'deki evine baskın düzenleyerek Şeyh Salah'ı yeniden gözaltına aldı. İsrail polisi, 1948 Filistin İslami Hareketi lideri Salah'ın "kışkırtıcı açıklamalar yaptığı ve yasa dışı bir derneğin faaliyetlerini desteklediği" iddiasıyla gözaltına alındığını açıkladı.
Evli ve üç çocuk babası olan Şeyh Salah'ın bir kez daha gözaltına alınmasının ardından AA muhabirine açıklama yapan Özgürlükler Komisyonu Başkanı Hatib ise İsrail'in Mescid-i Aksa'da yaşanan olaylardan sonra bir "günah keçisi" aradığına dikkati çekerek şunları söylemişti:
"İsrail devleti, bu olaylardan sonra ağız değiştirerek farklı bir tavra büründü. Bu bağlamda Binyamin Netanyahu hükümeti Şeyh Salah'ı hedef almaya başladı. Netanyahu Mescid-i Aksa'da geri adım attıktan sonra bir 'günah keçisi' arayışı içine girdi ve bu günah keçisi de Şeyh Salah oldu."

Friday, 29 December 2017

Türkiye ile Rusya arasında S-400 imzaları atıldı!


Türkiye ile Rusya arasında S-400 imzaları atıldı!

Ve Türkiye ile Rusya arasında hava savunma sistemleri S-400'e ilişkin nihai anlaşmanın Ankara'da imzalandığı aktarıldı. Türkiye, Rusya'dan S-400 satın alan ilk NATO ülkesi oldu.Rusya ve Türkiye'nin hava savunma sistemi S-400'e ilişkin nihai imzaları Ankara'da attıkları duyuruldu."ANLAŞMA BİTTİ" DEMİŞTİ

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, dün, Rusya savunma sanayi şirketi Rosteh'in Başkanı Sergey Çemezov'un, "Türkiye'nin Rusya'dan 4 adet S-400 füze savunma sistemi bataryasını 2,5 milyar dolar karşılığında satın aldığı" açıklamasına ilişkin sorularını yanıtlamıştı.
Canikli, "Doğru, öyle zaten. İki sistem, 4 batarya. Anlaşmanın hepsi sağlandı." ifadesini kullanmıştı. Milli Savunma Bakanı Canikli, "Aslında orada imzalanacak olan krediyle alakalı bir konuydu. Daha doğrusu 'Kredi mi kullanalım, yoksa kendimiz mi finanse edelim'in sonunda, 'Bir bölümünü kredili olarak kullanalım.' şeklinde görüş ortaya çıktı. Yoksa anlaşma bitti" diye konuşmuştu.
RUSLAR DETAYLARI KISA SÜRE ÖNCE DUYURMUŞTU...
Türkiye ile Rusya arasında nihai imzanın atılacağı S-400 anlaşmasının son detayları daha önce Rusya silah üreticileri konsorsiyumu “Rosteh” Başkanı Sergey Çemezov tarafından açıklanmıştı. Çemezov, S-400 hava savunma sisteminin tamamının net 2,5 milyar dolar olacağını ve siparişin 2019-20120 yılları arasında yerine getirileceğini duyurdu.
Çemezov, “S-400 anlaşmasının tamamı 2,5 milyar dolar. Bunun yüzde 45 bölümü Türkiye tarafından bize ödenecek. Geride kalan yüzde 55 ise Rusya’nın Türkiye’ye açacağı kredi ile kapatılacak. İki ülke Maliye Bakanlıkları açılacak kredi hususunda da zaten anlaşmaya vardı” dedi. Anlaşmanın içeriği hakkında de daha detaylı bilgi veren Çemezov, “2,5 milyar dolar karşılığında Türkiye bizden 4 batarya değil, 4 bölük satın alacak. Bir bölükte ise bilindiği üzere çok daha fazla batarya bulunuyor.” demişti.
Rusya askeri yapılanmasına göre bir hava savunma bölüğü 9 rampadan oluşuyor. 4 bölükteki batarya sayısı böylece 36 olacak. Türkiye’nin Rusya’dan alacağı 4 adet S-400 bölüğünde ise konuşlanma işlemi tamamlandığında sonra her an ateşe hazır 144 füze bulunacak. Hava savunma sistemi için ayrıca duruma göre uzun, orta ve kısa olmak üzere farklı menzile sahip ayrı yedek füzeler de alınabilecek.

Suudi Arabistan'dan Mekke için imar ve geliştirme projesi


Suudi Arabistan'dan Mekke için imar ve geliştirme projesi

Suudi Arabistan, Mekke'de 30 milyon hacı ve umre ziyaretçisini karşılayabilecek imar ve geliştirme projelerini hayata geçirmeyi planlıyor.
CİDDE
Suudi Arabistan'ın, Mekke'de 30 milyon hacı ve umre ziyaretçisini karşılayabilecek kapasiteye sahip projeler gerçekleştirmeyi planladığı bildirildi.
Suudi Arabistan resmi ajansı SPA'da yer alan habere göre, Cidde kentinde "Mekke'yi İmar Fuar ve Konferansı" düzenlendi.
Fuara kamu ve özel sektörden kurum ve kuruluşlar ile bakanlık ve emniyetten temsilciler katıldı.
Programda, Mekke'nin 30 milyon umre ziyaretçisi ve hacıyı konuk edebilecek kapasiteye sahip olacak şekilde imar ve düzenlenmesini içeren projelerin maketleri ve ayrıntıları sunuldu.
Katılımcılar, Mekke'de özellikle harem çevresinde umre ziyaretçileri ve hacı kapasitesini artırmaya yönelik Kabe'nin çevresinin genişletilmesi, elektrik, su ve sağlık alanlarında yenilemeler yapılması, otel sayılarının artırılması, raylı sistemlerin çoğaltılması ve Cidde'deki havalimanının büyütülmesi gibi projeler yapılacağını aktardı.
Projelerin, Suudi Arabistan'ın 2030 vizyonu hedefleri kapsamında gerçekleştirileceği ifade edildi.
Suudi Arabistan son yıllarda yaklaşık 5 milyon umreci ile 2 milyon civarında hacı karşılayabiliyor.
Suudi Arabistan'dan Mekke için imar ve geliştirme projesi
Muhabirler: Medhat Abdelmaged Elsayed Moussa Quisay, Zeynep Hilal Karyağdı

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts