Thursday, 3 May 2018

EDİRNEDEN HABERLER : Kakava'da Romanların gözü yine Tunca'da olacak


Kakava'da Romanların gözü yine Tunca'da olacak

Romanların, doğanın uyanışını bolluk ve bereket dileği ile eğlenceli şekilde kutladığı Kakava Şenlikleri, 5 Mayıs'ta Roman at yarışlarıyla başlayacak.
Kakava'da Romanların gözü yine Tunca'da olacak
EDİRNE
Romanların, doğanın uyanışını bolluk ve bereket dileği ile eğlenceli şekilde kutladığı Kakava Şenlikleriefsanelerle daha renkli hale geliyor.
Romanların Kakava'ya ait en önemli söylenceleri arasında Baba Fingo efsanesine de alıyor.
Efsaneye göre, Mısır'da Firavun'un zulmettiği Romanların lideri Baba Fingo, firavunun ordusundan saklanmak için Kızıldeniz'e girer ve tüm Romanlar 6 Mayıs sabahı Baba Fingo'nun bir nehirden yeniden yer yüzüne geleceği inancını taşır.
Bu inanışa göre, Edirne'de yaşayan Romanlar da kutlamalarını Tunca Nehri kenarında sürdürüyor.
Tunca Nehri suyuyla el ve yüz yıkayıp sıhhatli olunacağına inanılması, nehir kenarındaki ağaçlardan muratların kabul olması için yeşil dal koparılması ve Baba Fingo'nun şafak vakti Tunca'dan çıkacağının beklenmesi gibi ritüeller yerine getiriliyor.

"Efsane sürdürülmeli"

Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bazı Romanlar tarafından sudan çıkacağına inanılan Baba Fingo'nun her yıl Tunca Nehri'nde beklendiğini söyledi.
Şallı, Baba Fingo'nun bir efsane olduğunu belirterek, efsanenin kültürel ve turizm açısından sürdürülmesi gerektiğine işaret ederek, Kakava'nın doğanın uyanışının kutlanması anlamına geldiğini anlattı.
Türkiye'de en eğlenceli Kakava şenliklerinin yapıldığı Edirne'de kutlamalar, 5 Mayıs Cumartesi günü öğle saatlerinde Roman at yarışlarıyla başlayacak.
Daha sonra Tarihi Sarayiçi'nde Kakava ateşinin yakılması izleyecek. Romanlar, 6 Mayıs Pazar günü ise şafak sökmeden Tunca Nehri kenarında buluşup efsane ve ritüellerine göre kutlamalarını gerçekleştirecek.
Muhabir: Salih Baran

Edirne ekonomisine 'Kakava' dopingi

Romanlar tarafından "bahar bayramı" olarak kutlanan ve yerli yabancı çok sayıda turistin katıldığı Kakava Şenlikleri öncesi Edirne'de ekonomik yaşam hareketlendi.
Edirne ekonomisine 'Kakava' dopingi
EDİRNE
Romanlar tarafından "bahar bayramı"olarak kutlanan ve yerli yabancı çok sayıda turistin katıldığı Kakava Şenlikleri öncesi Edirne'de ekonomik yaşam hareketlendi.
Bahar ayının bereketini heybesinde taşıyan Kakava, kentteki esnafın da yüzünü güldürdü.
Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği Başkanı Bülent Bacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her 5-6 Mayıs'ta olduğu gibi bu yıl da Trakya'yı Kakava heyecanının sardığını söyledi.
Kakavanın ritüelleriyle korunan, geleneksel bir etkinlik olarak turizm ateşini de yaktığını belirten Bacıoğlu, "Her yıl Edirne'ye ve bölgedeki birçok turistik tesise Kakava odaklı turistler gelmekte. Bu anlamda çok önemli bir etkinlik destinasyonu olarak ortaya çıkıyor. Biz bu heyecanı ve bereketi turizmciler olarak yaşıyoruz." diye konuştu.

"Kakava'nın kültürel ve turistlik destinasyonunu sağlamak üzere çalışmalar yapmak durumundayız"

Kentteki tüm konaklama tesislerinin günler öncesinden hazırlıklarını yaptığını anlatan Bacıoğlu, şunları kaydetti:
"Oteller rezervasyonlarını doldurmuş durumda. Yiyecek ve içecek tesisleri, Kakava odaklı müşterilerine uygun menüler hazırlıyorlar. Bölgesel lezzetleri sunmaya çalışacaklar. Kakava'nın tüm yıl boyunca bahar ayından başlayarak ekonomik olarak bölgeye katkı sunmasını istiyoruz. Bu anlamda Kakava'nın yerelliğini ve gelenekselliğini korumak için adımlar da atılması gerekiyor. Kakava'nın kültürel ve turistlik destinasyonunu sağlamak üzere çalışmalar yapmak durumundayız."
Bacıoğlu, şenliklerin turistik bir değer olarak sürdürülebilirliğini korumak adına çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.

"Hıdırellez kurabiyeleri" hazır

Kent turizmine hem restoranlar hem de şekerleme imalatı ve satışıyla katkı sunan esnaftan Kemal Kılıç da tüm Türkiye'yi Kakava Şenlikleri'ni görmeleri için Edirne'ye davet etti.
Kentteki esnafın şenliklere özel ürünler hazırladığını anlatan Kılıç, "Annelerimizin baharın gelişini kutlamak için yapmış oldukları Hıdırellez kurabiyelerini biz de ürettik ve paketledik. Kurabiye paketlerimizi de baharın gelişini ifade eden çiçeklerle dekore ederek hazırladık. Cıvıl cıvıl renkleri olan paketler hazırladık, bunu sadece bahar ayına şenliklere özel üretiyoruz. Şehre gelen misafirlerimizin alıp hediye olarak götürdükleri lezzetli ve keyifli bir ürün oldu." ifadelerini kullandı.
Muhabir: Cihan Demirci

'Kanal Edirne'nin yüzde 95'i bitti'

Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu, "Kanal Edirne'nin şu anda yüzde 95'i bitti. Bir köprü ve 100 metrelik alan kaldı. Onu da bu sene bitiriyoruz. Temmuz ayında hepsi bitmiş olacak. Eylül, ekim ayındaki taşkınlara hazır hale getirilecek." dedi.
'Kanal Edirne'nin yüzde 95'i bitti'
TEKİRDAĞ  - ÖMER URAL
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, açılış ve temel atma törenleri için geldiği Tekirdağ'da AA muhabirine yaptığı açıklamada, Edirne'de yaşanan su baskınlarının ve dere taşkınlarının Kanal Edirne ile son bulacağını söyledi. 
Dere ıslah çalışmalarına Edirne'nin yanı sıra Tekirdağ ve Kırklareli'de de devam ettiklerini dile getiren Bakan Eroğlu, "Kanal Edirne'nin şu anda yüzde 95'i bitti. Bir köprü ve 100 metrelik alan kaldı. Onu da bu sene bitiriyoruz. Temmuz ayında hepsi bitmiş olacak. Eylül, ekim ayındaki taşkınlara hazır hale getirilecek. Biz sadece Kanal Edirne değil pek çok dereyi ıslah ediyoruz. Tekirdağ'da 57 derenin ıslahını yaptık. Hala inşaat devam ediyor. Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ'da 250 civarında derenin ıslahını yapmış bulunuyoruz. Ergene'deki ıslahların da yüzde 96'sını bitirdik. Sonuna az kaldı." diye konuştu.
Eroğlu, Meriç ve Tunca nehirlerinde yapılan ıslah çalışmalarıyla taşkın sularının Edirne'nin alt kısımlarına aktarılacağını belirterek, özellikle Edirne'de çok büyük taşkınlar olduğunu anımsattı.
Gerek Meriç Nehri'nde gerekse Tunca Nehri'nde büyük ıslah çalışmaları yaptıklarını vurgulayan Eroğlu, "Meriç ve Tunca nehir yatakları taşkın olduğunda suyu taşıyamıyordu. Garaj civarından yeni bir kanal açarak 7 bin 800 metre uzunluğunda kanalla fazla suları buradan Edirne'nin alt kısmına aktaracağız ve bu da taşkınların azalmasını sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.

Wednesday, 2 May 2018

Kocatepe Gençlik Fuarı başlıyor


Kocatepe Gençlik Fuarı başlıyor

Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezince düzenlenen Kocatepe Gençlik Fuarı, bu yıl "irade, erdem, hürriyet" temasıyla kapılarını açacak.
Kocatepe Gençlik Fuarı başlıyor
ANKARA - Sefa Şahin
Kocatepe Gençlik Fuarı, bu yıl "irade, erdem, hürriyet" temasıyla 5 Mayıs'ta açılacak.
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Kadın Aile ve Gençlik Merkezince (KAGEM) 5-8 Mayıs'taKocatepe Camisi fuar alanında düzenlenecek etkinliğin açılışına, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın katılması öngörülüyor.
TDV KAGEM Müdür Vekili Nurcan Yavuzyiğit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gençlik fuarının ilkini "cami ve gençlik", ikincisini "kalem, kitap, hikmet", üçüncüsünü "bilgi, eylem, ahlak", dördüncüsünü ise "akıl, ilim, marifet" temalarıyla düzenlediklerini anımsattı.
Fuara ilişkin "www.kocatepegenclikfuari.net" internet sitesinde üç dilde bir forum oluşturduklarını ifade eden Yavuzyiğit, gençlerin ilettikleri mesajlarında en çok "irade", "erdem" ve "hürriyet" gibi kavramların konuşulmasını talep ettiğini aktardı.
Yavuzyiğit, bu kavramların bugüne yansımalarını söyleşi, konferans, panel oturumları, atölye çalışmaları ve farkındalık etkinlikleriyle irdelemeyi, bu yönde yeni bakış açıları kazanmayı amaçladıklarını kaydetti.

Fuara 38 sivil toplum kuruluşu katılacak

Bu sene 11'i uluslararası, 27'si de ulusal olmak üzere 38 sivil toplum kuruluşu fuara katılacak.
Tanıtım, söyleşi, sergi ve ortak alan etkinliklerinin düzenleneceği fuar 5 ve 6 Mayıs'ta 10.00-21.30, 7 ve 8 Mayıs'ta ise 16.00-21.30 saatlerinde açık olacak.
Fuar etkinlikleri, "www.kocatepegenclikfuari.net" adresi ve sosyal medya hesaplarından takip edilebilecek. Ayrıca katılımcı kuruluşlar, #1bizgenciz etiketi sayesinde sosyal medya aracılığıyla çalışmalarını daha geniş kitlelere ulaştıracak.


Ankara’da Başhekimler Toplantısı Yapıldı



Ankara’da Başhekimler Toplantısı Yapıldı

Başhekimler Toplantısı 2 Mayıs 2018 Çarşamba günü, Vali Ercan Topaca başkanlığında yapıldı.

İl Sağlık Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantıya Vali Yardımcısı İsmail Küreci, Yenimahalle Kaymakamı Selda Dural, İl Sağlık Müdürü Özkan Ünal ve ilimizde yer alan hastanelerin başhekimleri katıldı.

Sağlık hizmetinin devletin sunduğu önemli hizmetlerin başında geldiğini, bu alandaki aksamaların, işlerin sağlıklı bir şekilde yürümemesinin toplumda tepkilere ve ciddi sıkıntılara sebep olduğunu söyleyen Vali Topaca “Sonuçları itibariyle de çok geniş kesimleri etkileyen bir hizmet dalıdır. Dolayısıyla da devlet, bu hizmetler üzerinde hep hassasiyetle durmuştur. Artık memnuniyetle görüyoruz ki sağlık alanında eskiden yaşanan sıkıntılar yaşanmıyor, kalitesi çok yükseldi; vatandaşın da buna bağlı olarak taleplerinin arttığı bir hizmet sektörü haline geldik. Bu hizmetlerin yürütücüsü sizsiniz. Bu alandaki başarı sizin alacağınız doğru kararlarla artacaktır. Sorumlu olduğunuz hastaneleri en güzel şekilde işletmek suretiyle oluşabilecek şikâyetleri en aza indirmeniz çok önemlidir. Aldığınız doğru kararlarda her zaman yanınızda olduğumuzu ifade etmek isterim. ” dedi.

Vali Topaca, başhekimlere düşen en önemli görevin vatandaşla hekim arasında yaşanan sorunları en aza indirmek olduğunu vurgulayarak “Sorumlu hekimlerle belli aralıklarla toplantılar yaparak vatandaşla doktor ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtmak gerekiyor. Vatandaşın memnuniyetini düşüren olayları, kurduğunuz ekiple gözlemleyerek ortadan kaldırmak mümkün.” diye konuştu.

Başta gözümüzü korkutan, düzeltilemez dediğimiz birçok şeyin düzeltildiğini, sorun olan bürokratik ve yapısal birçok sorunun aşıldığını belirten Vali Ercan Topaca “Yapısal bir sorunun olmadığını düşünüyorum ama her hastanenin binasından, kurulumundan veya yönetiminden kaynaklanan düzeltilebilecek sorunlarımız var. Bu sebeple yeni bir gözle, yeni bir bakış açısıyla bu sorunları gözlemleyip çözümler üreteceksiniz. Daha hızlı vatandaşın sağlık hizmetlerine erişimini nasıl sağlarız? Bu soruyu hem siz sorun hem de diğer yönetici arkadaşlara sordurun.” dedi.

Hizmette vatandaşlara adil davranılmasının, hastanelerdeki güvenlik önlemlerinin hassasiyetle alınmasının önemine vurgu yapan Vali Topaca, “Özel güvenlikler sık sık denetimden geçirilmelidir. Vatandaşın geliş ve gidişlerinde ve hizmeti alışlarında her zamankinden fazla titiz olunmasını rica ediyorum. Vatandaşın daha kaliteli hizmet almasını, tedavisinin hızlı bir şekilde yapılmasını ve kuyruklar oluşmadan işlemlerin yapılması son derece önemlidir. Seçim sürecinin rahat bir şekilde tamamlanması açısından sağlık hizmetini herkese ulaştırarak bu süreci sorunsuz atlatmalıyız.”

Vali Topaca, incelemelerde bulunduğu, gezdiği bazı hastanelerde özellikle giriş çıkışlarda, personelin disiplinden uzak olduğunu gördüğünü belirtip bunun başhekimin yönetimdeki hâkimiyetiyle ilgisi bulunduğunu ifade ederek şunları kaydetti: “Bir hastanenin girişinden itibaren başhekimin ne kadar etkin olduğunu, ne kadar personel üzerinde hâkimiyetinin olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla hastanenizdeki otoritenizin tam olmasını, bütün personel üzerinde önce sevgiye dayanan bir otoriteyi temin etmenizi isteriz. İyi niyetle, samimiyetle, olmuyorsa gerektiği zaman kamu gücünü kullanan, memurun mesleki ve özlük durumunu etkileyen bazı yasal tedbirleri alma yetkisi olan kişileriz. Dolayısıyla hastanenizin, kurumunuzun işleyişini bozacak şekilde, vatandaştaki bizim algımızı, itibarımızı, devletin itibarını bozacak şekilde davranışı olan varsa arkadaşlar gereğini hiç geciktirmeksizin yapmak durumundayız. Bu konuda yapacağınız işlemlerde her zaman yanınızdayız. Sizinle birlikte o tedbirleri, bizim de desteğimiz söz konusuysa almak durumundayız. Bu konuda her bir arkadaşın bütün personelini tanıması, otoritesini kurması, gerektiği zaman disiplin işlemi yapmaktan kaçınmaması gerekir.”

Osmanlı padişahı II. Bayezit’in “Yönetimde merhamet olmaz.” sözünü hatırlatan Vali Topaca “Hata varsa gereğini hepimiz yapmak durumundayız. Bu konuda arkadaşlarımızın tereddüdü olmasın, biz karşılaştığımız sorunları önce uyararak, sonra devletin öngördüğü tedbirleri alarak kurumlarda düzeni sağlamak, vatandaşın sağlık hizmetlerine en kolay şekilde erişimini sağlayacak tedbirleri almak durumundayız.” diye konuştu.

Vali Topaca’nın, toplantıya katılan başhekimlerin soru ve görüşlerini de almasıyla toplantı sona erdi.

http://www.ankara.gov.tr/ankarada-bashekimler-toplantisi-yapildi

1 Çeyrek Altın kaç gram


 1 Çeyrek Altın kaç gram
altın

1 Çeyrek Altın

'Küçük Altın' gerek fiyatı, gerek boyutu olsun ülkemizde altın dendiği anda ilk akla gelen ziynet eşyasıdır. Altın piyasasında ülkemizde yıllardır kendine yer tutmuş eski ve yeni türleri bulunan çeyrek altının ağırlığı ve ayarı hakkında bilinenler şu şekildedir: 

1 Çeyrek Altın Kaç Gramdır? ve Kaç Ayardır?

1 Çeyrek = 1.75 grama denk gelmektedir. 22 Ayar altından üretilmektedir.1.75 Gram ve 22 Ayardır. 

Çeyrek Altın'da Kaç Gram Has Altın Vardır?

'Çeyrek Altın' 1.75 gram ve 22 ayardır. Çeyrek altında has olarak 1.6065 gram 24 ayar altın bulunur. Dolayısıyla fiyat hesaplanırken; 24 Ayar Altının Gramı x 1.6065 işlemi yapılır ve üzerine bir miktar işçilik ve kar ücreti eklenerek satılır. Bu ek ücret; 1 lira da olabilir 15 lira da. Alacağınız yer göre bu ücret değişmektedir. 

1 Çeyrek Altın Ne Kadar?

'Çeyrek Altın' fiyatını altingrafik.com aracılığıyla takip edebilirsiniz. Sitemizin anasayfa ve çeyrek altın kısmında çeyrek altın fiyatı sürekli olarak güncellenmektedir. 

Altın
DolarEuro



Tuaregler Kimdir? Özellikleri Nelerdir ?


Günümüz dünyasında, dünya üzerinde birçok millet yaşamını sürdürmektedir. Bu milletlerden bazıları dünyada oldukça bilinirliliğe sahipken, bazı toplumlar içinse bunu söylemek doğru değildir. Adı bilinmeyen toplumlara örnek verilirse, bunlardan birisi Tuareg Toplumu’dur.
4056_t4
Tuareg toplumunun yaşam alanına bakıldığında; karşımıza Nijer, Mali, Burkina Faso ve Libya gibi ülkelerin arasında kalan geniş bir alan çıkmaktadır. Tuaregler, bu ülkeler arasında kalan alanda yaşarlar ve nüfusları da yaklaşık olarak 1.2 milyon civarıdır. Aynı zamanda Tuaregler bağımsız bir örgütlenmeye de sahip bir toplumdur. İsimlerini oluşturan Tuareg kelimesi Arapçadan gelen bir kelimedir ve anlamı da ‘Tanrı’nın terk ettiğidir. Böyle bir ifadenin nedeni ise, bu toplumun katı inanışlara mesafeli durmaları ve de İslamiyete dönmekte gecikmiş olmalarından gelmektedir. Tuareglerin konuşmuş olduğu dil ise, Berberi dillerinden gelmekte olan bir dildir.4056_tuareg_2
4056_tuareg_2Bakıldığında Tuaregler, Kuzey ve Güney şeklinde ayrılmışlardır. Kuzey Tuaregler’in yaşam alanlarını daha çok çöl oluştururken, Güney Tuaregler’in yaşam alanlarını ise savanlar ve stepler oluşturmaktadır. Güney ve Kuzeyde yaşayanları yaşam tarzı ve geçimi de farklılıklar göstermektedir. Güneydekiler, deve ve de zebu yetiştirirler.(zebu:Hint öküzü) Yetiştirilen bu hayvanlar, kuzeydekilere satılır. Burada, aralarında ticaret ilişkileri olduğu görülmektedir.
Geleneksel Tuareg toplumunda sınıflaşmalar mevcuttur. Soylular, din adamları, vasallar, zaanatçılar ve de eskiden köle emekçisi olanlardan katmanlar Tuareg halkını şekillendirmektedir. Afrika’nın bir bölümünde yaşayan ve adı pek bilinmeyen bu toplum, çadırlarda yaşamlarını sürdürmektedir. Bu çadırlar deriden yapılmadır ve kırmızıya boyalı bir haldedir. Bu çadır kültürü geleneksel bir olgudur. Fakat günümüzde yer yer deri çadırların yerini naylon çadırlar da alabilmektedir.4056_tuareg_area_1
4056_tuareg_area_1Tuareg toplumunda, yetişkin erkek ve kadınların ilginç gelenekleri bulunmaktadır. Yetişkin erkekler, mavi bir peçe takarlar. Bu peçe, yabancıların, kadınların ve de evlilik yoluyla akraba olunan kişilerin yanlarında takılmaktadır. Fakat, artık bu tarz geleneklerden yavaş yavaş uzaklaşılmaya başlanmıştır. Bunun nedeni ise, kentleşmedir. Kentleşme, bu tarz geleneklerin kaybolmasına neden olurken Tuareg toplumunun kullanmış olduğu yazı ise kendini korumaktadır. Tuaregler, aralarında eski Libyalıların kullanış olduğu yazıya benzer bir yazı kullanmaktadırlar. Bu yazının ismi ise, tifinag’dır.Tuareg toplumunun kökenine bakıldığında, bu toplumun aslen berberi kabilelerine mensup olduğu görülmektedir. Mezhep olarak, zahiriye mezhebine sahiptirler. Zarihiye mezhebinde bir hadise göre Tuareglerin yüzlerini örttükleri söylenmektedir. Bu konuda başka bir söylenti ise, kötü ruhların ağızdan girmelerini engellemek için Tuareglerin yüzlerini kapattıklarıdır. Bu konu hakkında başka rivayetler de bulunur. Bunlardan birinde, erkeklerin mavi peçe takmalarının nedeninin duygularının gizli kalmasını istemeleridir.
4056_tuareg_3Tuaregler, kültürlerini benimsemiş ve kültürlerine bağlı bir toplumdur. Kişiliksel özelliklerine bakıldığında ise, bu toplumun gururlu ve de prensip sahibi oldukları görülmektedir. Kadın ve erkek eşitliği vardır. Kız ve erkeklere aynı eğitim verilir. Çocuklar doğunca, soylarını babadan almazlar. Çocuklar soylarını anneden alırlar. Bu özellik, alışılmışın dışında bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda bu toplumda, tek eşlilik kültürü hakimdir.
Yazar:Erdoğan Gül

Türklük’ten İstifa Etmek


Türklük’ten İstifa Etmek

Türklük’ten İstifa Etmek

Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden


21 Şubat 2013 14:24


Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden
1.Türklük engellenemiyor
Hayatı boyuncu ‘milliyetçi olmayan’ Ertuğrul Özkök son zamanlardaTürklük vurgulu yazılar yazdı. Bu yazılar tepki alınca, Ertuğrul Özkök,Türklük’ten istifa etme kararı aldı.
Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden biridir… PKKkurucuları Rizeli Kemal Pir’den, Adanalı Duran Kalkan’a, Çorumlu İsmail Beşikçi’ye Türklük’ten kaçış sürüyor.
Türklük’ten kaçış aslında sadece bugünün adeti değil. Yahya Kemal ve Ziya GökalpMütareke döneminde Türklük’ten kaçanları örnekleriyle anlatırlar…Osmanlı coğrafyasının değişik noktalarında Türk kökenli aydınlar, bu dönemde Türklük’ten istifa edip başka etnik yapılara kaçarlar. Ömer Seyfettin, ‘Kamçı’ öyküsünde İstanbul’da bir Türk’ün Türklük’ten kaçış hikayesini mizahi bir dille anlatır.
Bazılarının zihninde Türklük, bugün de Mütareke İstanbulu’nda olduğu gibi ‘kerih’ bir kimlik.
İşgal medyasında akredite edilmeyen Türklük, yabancılaşmış aydının üç değilinden biridir. Bunları tehlike sırasına göre şöyle sıralayabiliriz: 1.Türklük, 2.(hukuk zeminindeki) İslam 3.Osmanlı cihan hakimiyeti ideali.

İlginçtir bu ‘kerih’ bakışa rağmen Türkiye’nin içinde ve dışında Türklük’e yöneliş bir türlü engellenemiyor.
Gelin Türklük’e yöneliş örneklerine birlikte bakalım.
2.Lavrans, Uceymi Paşa’ya Irak Krallığı önerdi
İngiliz ajanı Lavrans, Türkler’e ihanet etmesi karşılığında Uceymi Sadun Paşa’ya savaştan sonra kurulacak Irak Krallığı’nı önerdi. Uceymi Paşa, Türkler’e ihaneti karşılığında teklif edilen Irak Krallığı’nı tereddütsüz reddetti.

Uceymi Sadun Paşa’nın mensup olduğu aile, Irak’a Mekke’den göç etti. Aile, savaş halindeki aşiretleri uzlaştırarak, Bağdat’tan Basra’ya kadar uzanan bir aşiret organizasyonu gerçekleştirdi. Sadun aşireti, 25 aşirete lider seçildi. Bu aşiret birliği Osmanlı’ya bağlandı. 
Bütün Osmanlı döneminde bölgede, Osmanlı yanlısı olan Sadun ailesiTürk Ordusu’nun geri çekilme süreçlerinde de yardım etti. Türk Ordusu çekilirkenUceymi emrindeki süvariler, Türkler’in yanından ayrılmadı.
Irak’ta 150 bin dönüm toprağını bırakarak 5 Haziran 1920 tarihinde Mardin’e geldi. Kurtuluş Savaşı’nda adamlarıyla birlikte Fransızlar’a karşı mücadele etti. Şanlıurfa’nın kurtuluşunda aktif rol oynadı.
Selam olsun Uceymi Paşa ve kadrosuna…
3.İstanbullu tuaragler
İbrahim Oumarou (Ömeri) Nijer ve Orta Afrika ülkelerinde yaşayan Tuareg halkının liderlerinden. Tuareg Emiri İbrahim Oumarou’nun soyu Osmanlı’ya dayanıyor.
Rivayete göre 1405 yılında Tuaregler’le Osmanlı arasında bir akrabalık bağı kurulmuştur. O tarihte şimdinin Nijer topraklarında yaşayan Tuaregler arasındaki birlik bozulur. Bu durum karşısında bir heyet İstanbul’a gelerekSultan Beyazıt’tan kendilerine hakem de olacak bir yönetici tayin etmelerini ister. Padişah, Afrikalı bir cariyeden olma Yunus adlı oğlunu bu heyetle birlikteNijer’e gönderir. Böylelikle Osmanlı ile Tuaregler arasında akrabalık bağı kurulur.
Osmanlı’nın Afrika’daki en uzak noktası olan Agadez’in şimdiki yöneticisine ‘Sultan’ unvanı ile hitap ediliyor. Çünkü Agadez Sultanı İbrahim Oumarou, o zaman bölgede yönetici olarak atanan Osmanlı Yunus Sultan’ın soyundan geliyor. 
Agadez bölgesi Tuaregler’i kendilerini “İstanbuleva” yani “İstanbullu” olarak tanımlıyorlar ve Türkler’e karşı büyük bir sevgi besliyorlar.
Selam olsun Orta Afrika’nın zenci Türkler’i Tuaragler’e…
4.Haçlı seferlerine katılmayan ‘Türksüz Türk köyü Faymonville
Yıllar önce Barış Manço’dan duymuştuk Türksüz Türk köyü Faymonville’nin varlığını.  Sondevir’de okudum… Her yıl düzenlenen karnaval, bu yıl da coşkuyla kutlanmış.
Faymonville köylülerine, Haçlı seferlerine katılmadıkları için ‘Türk’ deniliyor. FaymonvilleOsmanlı’ya karşı koymak için kilise öncülüğünde toplanan vergilere katılmayı da reddeder. Yani Faymonville köylüleri, Türkler’le ittifak yaptıkları için ‘Türk’ olarak adlandırılıyor. İsmet Özel’in “kafirle savaşan müslümana Türk denir” sözlerinde ifadesini bulan anlamlı durum bizi mutlu ediyor…
Köyde yapılan törene Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi ve BrükselBaşkonsolosu da katılıyor. Karnavalda Faymonville köylüleri, Türk bayraklısüvarilerin öncülüğünde, mehter marşı çalarak yürüyorlar. Kara kışa, ağır hava şartlarına rağmen Türk Günü coşkuyla kutlanıyor.
Selam olsun Haçlı Seferleri’ne katılmayan ve kendilerini ‘Türk’ olarak görenFaymonville köylülerine…
5.Abdülhakim Arvasi: Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim
Ruslar, 1915 yılında Doğu Anadolu’yu işgal ettiklerinde müslüman ahaliye çok zülmederler.  Zulümlerini Ermeniler’le birlikte, onların rehberliğinde gerçekleştiriyorlardı. Öyle bir imha ki; kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katlediyorlar. Seyyit Abdülhakim ArvasiVan’ın Başkale ilçesinde o zaman… Rus-Ermeni zulmünden çevresindekileri kurtarmak için çoluk çocuğunu toplayıp Van’ı terk ediyor. IrakSuriye yolu ile İstanbul’a geçecek. O zaman geçtiği yol, yani Irak ve Suriye bizim; Osmanlı toprağıSuriye’de bulunduğu sırada Suriyeli sevenleri diyorlar ki;
Siz İstanbul’a, Türkiye’ye, gitmek istiyorsunuz. Halbuki, Türkiye çok müşkül durumda, imparatorluk çöktü çökecek, yıkıldı yıkılacak. Türkiye artık iflah olmaz perişan olursunuz. En iyisi burada kalın. Size medrese veririz mektep veririz, hocalık veririz, her türlü imkanı veririz...”
Abdülhakim Arvasi’nin onlara verdiği cevap şudur:
‘‘Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim. Ben Türk’üm ama Jön Türk değilim.’’
Selam olsun Efendi Hazretleri’ne…

6.Hakkarili Latifan Katırcı: “ben bu bayrağın altında yaşıyorum”
Abdülhakim Arvasi’nin yaşadığı toprakların yanı başında Hakkari’de Hudut Komutanı Albay Cemalettin DoğanDağlıca köyünü ve kanaat önderi Latifan Katırcı’yı da ziyaret eder…
Daha önce Dağlıca’da 30 yıl imamlık yapan 81 yaşındaki Latifan Katırcı, sabah ve akşam namazlarının ardından ordu ve millet için dua ettiğini belirterek, misafirlerine şunları söyler: “Biz Müslümanız. Bakıyorum ordu ne ordusu, Müslüman. Biz Mecusi değiliz, Hıristiyan değiliz. Yaşım 81’e girdi, ben bu bayrağın altında yaşıyorum. Babam, atalarımız, bu bayrağın altında yaşıyorlardı Bu devlete yan bakana, benim canım dahi olsa, Allah cennet yüzü göstermesin.”
Latifan Katırcı’nın “ben bu bayrağın altında yaşıyorum. Babam, atalarımız, bu bayrağın altında yaşıyorlardı” sözlerinin altını çiziyoruz.
Selam olsun Latifan Katırcı’ya ve onun gibi düşünenlere…
7.Hatime: bizimle geleceğini inşa edenlere selam olsun…
Türkiye’deki bir çok TürkTürklük’ten gönüllü istifa etmişken Hakkarili Latifan Katırcı, Nijerli Tuareg Omaru, Iraklı Uceyli Sadun Paşa ve Belçika’nınFaymonville köylüleri, kendilerine Türk Milleti’yle ortak bir anlam haritası oluşturuyor. Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim” buyuranAbdülhakim Arvasi’nin mesajı hala geçerli.
Alemin na-hoş olduğu bu dünyada bizimle geleceğini inşa edenlere selam olsun… Gayretimiz, dualarımız ve gözyaşlarımız sizlerle…
Selam olsun bize kendimizi hatırlatanlara!

Mahmut Çetin/Sondevir 


Türklük’ten İstifa Etmek


Türklük’ten İstifa Etmek

Türklük’ten İstifa Etmek

Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden


21 Şubat 2013 14:24
font boyutuküçülsünbüyüsün


Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden
1.Türklük engellenemiyor
Hayatı boyuncu ‘milliyetçi olmayan’ Ertuğrul Özkök son zamanlardaTürklük vurgulu yazılar yazdı. Bu yazılar tepki alınca, Ertuğrul Özkök,Türklük’ten istifa etme kararı aldı.
Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden biridir… PKKkurucuları Rizeli Kemal Pir’den, Adanalı Duran Kalkan’a, Çorumlu İsmail Beşikçi’ye Türklük’ten kaçış sürüyor.
Türklük’ten kaçış aslında sadece bugünün adeti değil. Yahya Kemal ve Ziya GökalpMütareke döneminde Türklük’ten kaçanları örnekleriyle anlatırlar…Osmanlı coğrafyasının değişik noktalarında Türk kökenli aydınlar, bu dönemde Türklük’ten istifa edip başka etnik yapılara kaçarlar. Ömer Seyfettin, ‘Kamçı’ öyküsünde İstanbul’da bir Türk’ün Türklük’ten kaçış hikayesini mizahi bir dille anlatır.
Bazılarının zihninde Türklük, bugün de Mütareke İstanbulu’nda olduğu gibi ‘kerih’ bir kimlik.
İşgal medyasında akredite edilmeyen Türklük, yabancılaşmış aydının üç değilinden biridir. Bunları tehlike sırasına göre şöyle sıralayabiliriz: 1.Türklük, 2.(hukuk zeminindeki) İslam 3.Osmanlı cihan hakimiyeti ideali.

İlginçtir bu ‘kerih’ bakışa rağmen Türkiye’nin içinde ve dışında Türklük’e yöneliş bir türlü engellenemiyor.
Gelin Türklük’e yöneliş örneklerine birlikte bakalım.
2.Lavrans, Uceymi Paşa’ya Irak Krallığı önerdi
İngiliz ajanı Lavrans, Türkler’e ihanet etmesi karşılığında Uceymi Sadun Paşa’ya savaştan sonra kurulacak Irak Krallığı’nı önerdi. Uceymi Paşa, Türkler’e ihaneti karşılığında teklif edilen Irak Krallığı’nı tereddütsüz reddetti.

Uceymi Sadun Paşa’nın mensup olduğu aile, Irak’a Mekke’den göç etti. Aile, savaş halindeki aşiretleri uzlaştırarak, Bağdat’tan Basra’ya kadar uzanan bir aşiret organizasyonu gerçekleştirdi. Sadun aşireti, 25 aşirete lider seçildi. Bu aşiret birliği Osmanlı’ya bağlandı. 
Bütün Osmanlı döneminde bölgede, Osmanlı yanlısı olan Sadun ailesiTürk Ordusu’nun geri çekilme süreçlerinde de yardım etti. Türk Ordusu çekilirkenUceymi emrindeki süvariler, Türkler’in yanından ayrılmadı.
Irak’ta 150 bin dönüm toprağını bırakarak 5 Haziran 1920 tarihinde Mardin’e geldi. Kurtuluş Savaşı’nda adamlarıyla birlikte Fransızlar’a karşı mücadele etti. Şanlıurfa’nın kurtuluşunda aktif rol oynadı.
Selam olsun Uceymi Paşa ve kadrosuna…
3.İstanbullu tuaragler
İbrahim Oumarou (Ömeri) Nijer ve Orta Afrika ülkelerinde yaşayan Tuareg halkının liderlerinden. Tuareg Emiri İbrahim Oumarou’nun soyu Osmanlı’ya dayanıyor.
Rivayete göre 1405 yılında Tuaregler’le Osmanlı arasında bir akrabalık bağı kurulmuştur. O tarihte şimdinin Nijer topraklarında yaşayan Tuaregler arasındaki birlik bozulur. Bu durum karşısında bir heyet İstanbul’a gelerekSultan Beyazıt’tan kendilerine hakem de olacak bir yönetici tayin etmelerini ister. Padişah, Afrikalı bir cariyeden olma Yunus adlı oğlunu bu heyetle birlikteNijer’e gönderir. Böylelikle Osmanlı ile Tuaregler arasında akrabalık bağı kurulur.
Osmanlı’nın Afrika’daki en uzak noktası olan Agadez’in şimdiki yöneticisine ‘Sultan’ unvanı ile hitap ediliyor. Çünkü Agadez Sultanı İbrahim Oumarou, o zaman bölgede yönetici olarak atanan Osmanlı Yunus Sultan’ın soyundan geliyor. 
Agadez bölgesi Tuaregler’i kendilerini “İstanbuleva” yani “İstanbullu” olarak tanımlıyorlar ve Türkler’e karşı büyük bir sevgi besliyorlar.
Selam olsun Orta Afrika’nın zenci Türkler’i Tuaragler’e…
4.Haçlı seferlerine katılmayan ‘Türksüz Türk köyü Faymonville
Yıllar önce Barış Manço’dan duymuştuk Türksüz Türk köyü Faymonville’nin varlığını.  Sondevir’de okudum… Her yıl düzenlenen karnaval, bu yıl da coşkuyla kutlanmış.
Faymonville köylülerine, Haçlı seferlerine katılmadıkları için ‘Türk’ deniliyor. FaymonvilleOsmanlı’ya karşı koymak için kilise öncülüğünde toplanan vergilere katılmayı da reddeder. Yani Faymonville köylüleri, Türkler’le ittifak yaptıkları için ‘Türk’ olarak adlandırılıyor. İsmet Özel’in “kafirle savaşan müslümana Türk denir” sözlerinde ifadesini bulan anlamlı durum bizi mutlu ediyor…
Köyde yapılan törene Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi ve BrükselBaşkonsolosu da katılıyor. Karnavalda Faymonville köylüleri, Türk bayraklısüvarilerin öncülüğünde, mehter marşı çalarak yürüyorlar. Kara kışa, ağır hava şartlarına rağmen Türk Günü coşkuyla kutlanıyor.
Selam olsun Haçlı Seferleri’ne katılmayan ve kendilerini ‘Türk’ olarak görenFaymonville köylülerine…
5.Abdülhakim Arvasi: Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim
Ruslar, 1915 yılında Doğu Anadolu’yu işgal ettiklerinde müslüman ahaliye çok zülmederler.  Zulümlerini Ermeniler’le birlikte, onların rehberliğinde gerçekleştiriyorlardı. Öyle bir imha ki; kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katlediyorlar. Seyyit Abdülhakim ArvasiVan’ın Başkale ilçesinde o zaman… Rus-Ermeni zulmünden çevresindekileri kurtarmak için çoluk çocuğunu toplayıp Van’ı terk ediyor. IrakSuriye yolu ile İstanbul’a geçecek. O zaman geçtiği yol, yani Irak ve Suriye bizim; Osmanlı toprağıSuriye’de bulunduğu sırada Suriyeli sevenleri diyorlar ki;
Siz İstanbul’a, Türkiye’ye, gitmek istiyorsunuz. Halbuki, Türkiye çok müşkül durumda, imparatorluk çöktü çökecek, yıkıldı yıkılacak. Türkiye artık iflah olmaz perişan olursunuz. En iyisi burada kalın. Size medrese veririz mektep veririz, hocalık veririz, her türlü imkanı veririz...”
Abdülhakim Arvasi’nin onlara verdiği cevap şudur:
‘‘Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim. Ben Türk’üm ama Jön Türk değilim.’’
Selam olsun Efendi Hazretleri’ne…

6.Hakkarili Latifan Katırcı: “ben bu bayrağın altında yaşıyorum”
Abdülhakim Arvasi’nin yaşadığı toprakların yanı başında Hakkari’de Hudut Komutanı Albay Cemalettin DoğanDağlıca köyünü ve kanaat önderi Latifan Katırcı’yı da ziyaret eder…
Daha önce Dağlıca’da 30 yıl imamlık yapan 81 yaşındaki Latifan Katırcı, sabah ve akşam namazlarının ardından ordu ve millet için dua ettiğini belirterek, misafirlerine şunları söyler: “Biz Müslümanız. Bakıyorum ordu ne ordusu, Müslüman. Biz Mecusi değiliz, Hıristiyan değiliz. Yaşım 81’e girdi, ben bu bayrağın altında yaşıyorum. Babam, atalarımız, bu bayrağın altında yaşıyorlardı Bu devlete yan bakana, benim canım dahi olsa, Allah cennet yüzü göstermesin.”
Latifan Katırcı’nın “ben bu bayrağın altında yaşıyorum. Babam, atalarımız, bu bayrağın altında yaşıyorlardı” sözlerinin altını çiziyoruz.
Selam olsun Latifan Katırcı’ya ve onun gibi düşünenlere…
7.Hatime: bizimle geleceğini inşa edenlere selam olsun…
Türkiye’deki bir çok TürkTürklük’ten gönüllü istifa etmişken Hakkarili Latifan Katırcı, Nijerli Tuareg Omaru, Iraklı Uceyli Sadun Paşa ve Belçika’nınFaymonville köylüleri, kendilerine Türk Milleti’yle ortak bir anlam haritası oluşturuyor. Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim” buyuranAbdülhakim Arvasi’nin mesajı hala geçerli.
Alemin na-hoş olduğu bu dünyada bizimle geleceğini inşa edenlere selam olsun… Gayretimiz, dualarımız ve gözyaşlarımız sizlerle…
Selam olsun bize kendimizi hatırlatanlara!

Mahmut Çetin/Sondevir 


Türklük’ten İstifa Etmek


Türklük’ten İstifa Etmek

Türklük’ten İstifa Etmek

Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden


21 Şubat 2013 14:24
font boyutuküçülsünbüyüsün


Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden
1.Türklük engellenemiyor
Hayatı boyuncu ‘milliyetçi olmayan’ Ertuğrul Özkök son zamanlardaTürklük vurgulu yazılar yazdı. Bu yazılar tepki alınca, Ertuğrul Özkök,Türklük’ten istifa etme kararı aldı.
Türklük’ten istifa etmek Beyoğlu yakasının adetlerinden biridir… PKKkurucuları Rizeli Kemal Pir’den, Adanalı Duran Kalkan’a, Çorumlu İsmail Beşikçi’ye Türklük’ten kaçış sürüyor.
Türklük’ten kaçış aslında sadece bugünün adeti değil. Yahya Kemal ve Ziya GökalpMütareke döneminde Türklük’ten kaçanları örnekleriyle anlatırlar…Osmanlı coğrafyasının değişik noktalarında Türk kökenli aydınlar, bu dönemde Türklük’ten istifa edip başka etnik yapılara kaçarlar. Ömer Seyfettin, ‘Kamçı’ öyküsünde İstanbul’da bir Türk’ün Türklük’ten kaçış hikayesini mizahi bir dille anlatır.
Bazılarının zihninde Türklük, bugün de Mütareke İstanbulu’nda olduğu gibi ‘kerih’ bir kimlik.
İşgal medyasında akredite edilmeyen Türklük, yabancılaşmış aydının üç değilinden biridir. Bunları tehlike sırasına göre şöyle sıralayabiliriz: 1.Türklük, 2.(hukuk zeminindeki) İslam 3.Osmanlı cihan hakimiyeti ideali.

İlginçtir bu ‘kerih’ bakışa rağmen Türkiye’nin içinde ve dışında Türklük’e yöneliş bir türlü engellenemiyor.
Gelin Türklük’e yöneliş örneklerine birlikte bakalım.
2.Lavrans, Uceymi Paşa’ya Irak Krallığı önerdi
İngiliz ajanı Lavrans, Türkler’e ihanet etmesi karşılığında Uceymi Sadun Paşa’ya savaştan sonra kurulacak Irak Krallığı’nı önerdi. Uceymi Paşa, Türkler’e ihaneti karşılığında teklif edilen Irak Krallığı’nı tereddütsüz reddetti.

Uceymi Sadun Paşa’nın mensup olduğu aile, Irak’a Mekke’den göç etti. Aile, savaş halindeki aşiretleri uzlaştırarak, Bağdat’tan Basra’ya kadar uzanan bir aşiret organizasyonu gerçekleştirdi. Sadun aşireti, 25 aşirete lider seçildi. Bu aşiret birliği Osmanlı’ya bağlandı. 
Bütün Osmanlı döneminde bölgede, Osmanlı yanlısı olan Sadun ailesiTürk Ordusu’nun geri çekilme süreçlerinde de yardım etti. Türk Ordusu çekilirkenUceymi emrindeki süvariler, Türkler’in yanından ayrılmadı.
Irak’ta 150 bin dönüm toprağını bırakarak 5 Haziran 1920 tarihinde Mardin’e geldi. Kurtuluş Savaşı’nda adamlarıyla birlikte Fransızlar’a karşı mücadele etti. Şanlıurfa’nın kurtuluşunda aktif rol oynadı.
Selam olsun Uceymi Paşa ve kadrosuna…
3.İstanbullu tuaragler
İbrahim Oumarou (Ömeri) Nijer ve Orta Afrika ülkelerinde yaşayan Tuareg halkının liderlerinden. Tuareg Emiri İbrahim Oumarou’nun soyu Osmanlı’ya dayanıyor.
Rivayete göre 1405 yılında Tuaregler’le Osmanlı arasında bir akrabalık bağı kurulmuştur. O tarihte şimdinin Nijer topraklarında yaşayan Tuaregler arasındaki birlik bozulur. Bu durum karşısında bir heyet İstanbul’a gelerekSultan Beyazıt’tan kendilerine hakem de olacak bir yönetici tayin etmelerini ister. Padişah, Afrikalı bir cariyeden olma Yunus adlı oğlunu bu heyetle birlikteNijer’e gönderir. Böylelikle Osmanlı ile Tuaregler arasında akrabalık bağı kurulur.
Osmanlı’nın Afrika’daki en uzak noktası olan Agadez’in şimdiki yöneticisine ‘Sultan’ unvanı ile hitap ediliyor. Çünkü Agadez Sultanı İbrahim Oumarou, o zaman bölgede yönetici olarak atanan Osmanlı Yunus Sultan’ın soyundan geliyor. 
Agadez bölgesi Tuaregler’i kendilerini “İstanbuleva” yani “İstanbullu” olarak tanımlıyorlar ve Türkler’e karşı büyük bir sevgi besliyorlar.
Selam olsun Orta Afrika’nın zenci Türkler’i Tuaragler’e…
4.Haçlı seferlerine katılmayan ‘Türksüz Türk köyü Faymonville
Yıllar önce Barış Manço’dan duymuştuk Türksüz Türk köyü Faymonville’nin varlığını.  Sondevir’de okudum… Her yıl düzenlenen karnaval, bu yıl da coşkuyla kutlanmış.
Faymonville köylülerine, Haçlı seferlerine katılmadıkları için ‘Türk’ deniliyor. FaymonvilleOsmanlı’ya karşı koymak için kilise öncülüğünde toplanan vergilere katılmayı da reddeder. Yani Faymonville köylüleri, Türkler’le ittifak yaptıkları için ‘Türk’ olarak adlandırılıyor. İsmet Özel’in “kafirle savaşan müslümana Türk denir” sözlerinde ifadesini bulan anlamlı durum bizi mutlu ediyor…
Köyde yapılan törene Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi ve BrükselBaşkonsolosu da katılıyor. Karnavalda Faymonville köylüleri, Türk bayraklısüvarilerin öncülüğünde, mehter marşı çalarak yürüyorlar. Kara kışa, ağır hava şartlarına rağmen Türk Günü coşkuyla kutlanıyor.
Selam olsun Haçlı Seferleri’ne katılmayan ve kendilerini ‘Türk’ olarak görenFaymonville köylülerine…
5.Abdülhakim Arvasi: Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim
Ruslar, 1915 yılında Doğu Anadolu’yu işgal ettiklerinde müslüman ahaliye çok zülmederler.  Zulümlerini Ermeniler’le birlikte, onların rehberliğinde gerçekleştiriyorlardı. Öyle bir imha ki; kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katlediyorlar. Seyyit Abdülhakim ArvasiVan’ın Başkale ilçesinde o zaman… Rus-Ermeni zulmünden çevresindekileri kurtarmak için çoluk çocuğunu toplayıp Van’ı terk ediyor. IrakSuriye yolu ile İstanbul’a geçecek. O zaman geçtiği yol, yani Irak ve Suriye bizim; Osmanlı toprağıSuriye’de bulunduğu sırada Suriyeli sevenleri diyorlar ki;
Siz İstanbul’a, Türkiye’ye, gitmek istiyorsunuz. Halbuki, Türkiye çok müşkül durumda, imparatorluk çöktü çökecek, yıkıldı yıkılacak. Türkiye artık iflah olmaz perişan olursunuz. En iyisi burada kalın. Size medrese veririz mektep veririz, hocalık veririz, her türlü imkanı veririz...”
Abdülhakim Arvasi’nin onlara verdiği cevap şudur:
‘‘Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim. Ben Türk’üm ama Jön Türk değilim.’’
Selam olsun Efendi Hazretleri’ne…

6.Hakkarili Latifan Katırcı: “ben bu bayrağın altında yaşıyorum”
Abdülhakim Arvasi’nin yaşadığı toprakların yanı başında Hakkari’de Hudut Komutanı Albay Cemalettin DoğanDağlıca köyünü ve kanaat önderi Latifan Katırcı’yı da ziyaret eder…
Daha önce Dağlıca’da 30 yıl imamlık yapan 81 yaşındaki Latifan Katırcı, sabah ve akşam namazlarının ardından ordu ve millet için dua ettiğini belirterek, misafirlerine şunları söyler: “Biz Müslümanız. Bakıyorum ordu ne ordusu, Müslüman. Biz Mecusi değiliz, Hıristiyan değiliz. Yaşım 81’e girdi, ben bu bayrağın altında yaşıyorum. Babam, atalarımız, bu bayrağın altında yaşıyorlardı Bu devlete yan bakana, benim canım dahi olsa, Allah cennet yüzü göstermesin.”
Latifan Katırcı’nın “ben bu bayrağın altında yaşıyorum. Babam, atalarımız, bu bayrağın altında yaşıyorlardı” sözlerinin altını çiziyoruz.
Selam olsun Latifan Katırcı’ya ve onun gibi düşünenlere…
7.Hatime: bizimle geleceğini inşa edenlere selam olsun…
Türkiye’deki bir çok TürkTürklük’ten gönüllü istifa etmişken Hakkarili Latifan Katırcı, Nijerli Tuareg Omaru, Iraklı Uceyli Sadun Paşa ve Belçika’nınFaymonville köylüleri, kendilerine Türk Milleti’yle ortak bir anlam haritası oluşturuyor. Yeryüzünde iki Türk var ise biri mutlaka benim” buyuranAbdülhakim Arvasi’nin mesajı hala geçerli.
Alemin na-hoş olduğu bu dünyada bizimle geleceğini inşa edenlere selam olsun… Gayretimiz, dualarımız ve gözyaşlarımız sizlerle…
Selam olsun bize kendimizi hatırlatanlara!

Mahmut Çetin/Sondevir 


Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts