Friday, 27 July 2018

Filipinler'de tarihi anlaşma imzalandı

Filipinler'de tarihi anlaşma imzalandı

Filipinler'de imzalanan tarihi anlaşma, 120 bin kişinin yaşamına mal olan çatışmalara son vermeyi amaçlıyor

Filipinler'de tarihi anlaşma imzalandı
MANİLA  - Filipinler hükümeti ile ülkenin güneyindeki Moro İslami Kurtuluş Cephesi, yıllardır süren çatışmalara son vermek amacıyla tarihi bir barış anlaşması imzaladı.  
Ülkedeki Müslüman azınlığın büyük bir kısmının yaşadığı Mindanao'da 40 yıldır devam eden ve en az 120 bin kişinin yaşamını yitirmesine neden olan çatışmalara son vermek amacıyla yapılan diplomatik çabaların ardından varılan anlaşmaya, başkent Manila'da Malacanang Sarayı bahçesine kurulan çadırdaki imza töreniyle binden fazla kişi tanıklık etti. 
Başkentteki Müslüman mahallesi Quiapo'da toplanan yüzlerce kişi de anlaşmanın imzalanmasını coşkuyla kutladı.  
Mindanao'nun güneyinde yer alan ve nüfusunun büyük bir kısmı Müslümanlardan oluşan Bangsamoro'daki bölgesel hükümete daha fazla özgürlük tanıyan anlaşmaya göre, Bangsamoro özerk hükümeti, kendi bütçesine ve polis gücüne sahip olacak. Bölgede yerel seçimler, 2016'da yapılacak.  
Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) ve diğer bazı silahlı gruplar, Müslümanların çoğunlukta olduğu güney bölgesinin bağımsızlığı ve Müslüman azınlığın "daha iyi bir yaşam" sürebilmesi için yıllardır mücadele ediyordu.  
Nüfusun büyük bir kısmının Katolik olduğu ülkenin güneyindeki çatışmalar, Müslüman azınlığın yoksulluk içinde yaşamasına neden olmuştu.  
"Artık savaş yok"
Filipinler Devlet Başkanı Benigno Aquino, imza töreninde yaptığı konuşmada, "Eğer barışın tesis edilmesi için harcanan çabaları hızlandırırsak MİKC, 2016'ya kadar kimliğini değiştirerek askeri bir gruptan siyasi bir yapıya dönüşecek" dedi.  
Aquino, sözlerine şöyle devam etti: 
"Umarım bu anlaşma, barışı tesis etme çabalarımızı baltalamaya çalışanlara, sırf kendi çıkarları için ülkeyi bölmeye ve kendi gündemleri için çatışmaları körükleyenlere bir uyarı olur. Halkımız, çok uzun bir süredir acı çekiyor. Barışın bir kez daha halkımdan çalınmasına izin vermeyeceğim." 
Devlet Başkanına barış görüşmeleri sırasında danışmanlık yapan Teresita Quintos Deles, imza töreninde yaptığı konuşmada, anlaşmanın ülkeye barış getireceğini açıkladı. 
Malacanang Sarayı bahçesinde toplanan kalabalığa seslenen Deles, "Artık savaş yok. Artık çocuklar, güvenlikleri için kaçmaya çalışmayacak. Artık kimse, evlerini terk etmek zorunda kalmayacak. Artık yoksulluk, korku olmayacak. Yeter. Tüm bunlardan bıktık usandık" dedi.    
 "Anlaşma, herkesin çıkarına"
MİKC lideri Hacı Murat İbrahim de anlaşmanın aynı zamanda Mindanao'daki ikinci büyük silahlı grup olan Moro Ulusal Özgürlük Cephesi'nin yanı sıra güneydeki diğer grupların da çıkarına olduğunu söyledi.  
İbrahim, imza töreninde yaptığı açıklamada "MİKC,  Bangsamoro ile ilgili Kapsamlı Barış Anlaşması'nın tek sahibi olduğu iddiasında değildir. MİKC, sayısız insanın özgürlük ve özerklik için harcadığı yürekli çabaları ve yaptıkları fedakarlıkları asla unutmayacaktır" dedi.  
MİKC'nin Bangsamoro özerk siyasi yapıya geçiş sürecinde sadece bekçilik yapacağına işaret eden İbrahim, "MİKC hükümetini değil, Bangsamoro hükümetini kuracağız. Bangsamoro anlaşması, halkımızın kimliğinin, gücünün ve doğal kaynaklarının garantisi olacaktır " dedi.  
Bundan sonra ne olacak
1987'de kabul edilen Filipinler anayasasının Özerk Bölgelerin Kurulması ile ilgili maddesi uyarınca Devlet Başkanı Aquino, Bangsamoro Yasa Tasarısı'nı hazırlamak ve gerekli durumlarda anayasa değişikliği yapmak üzere 15 üyeli bir Geçiş Komisyonu kurulması talimatını vermişti. 
Sekiz üyesi MİKC tarafından, yedi üyesi de Filipinler hükümeti tarafından atanan Komisyon'un hazırlayacağı Bangsamoro Yasa Tasarısı, önce Kongre'nin onayına sunulacak. Kongre tarafından kabul edildikten sonra da bölgede referanduma sunulacak.  
Geçiş sürecinin ardından 2016 yılında yapılacak seçimde ise Bangsamoro yeni hükümeti seçilecek. Seçimde halk, yasama organını oluşturacak siyasi partileri seçecek. Bu partiler ise Bangsamoro'nun liderini belirleyecek. Bangsamoro Yasası geçene kadar Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi, işlevini sürdürecek. 2016 yılındaki seçime kadar devam edecek geçiş süreci, uluslararası ve yerel organlar tarafından izlenecek. 
Coğrafi sınırlar referandumda belirlenecek
Bangsamoro'nun coğrafi sınırları ise yasanın Kongre'den geçmesinin ardından yapılacak referandumla belirlenecek. Bölgedeki topluluklar, Bangsamoro'ya katılıp katılmayacaklarına referandumda karar verecek.  
Anlaşmaya göre, MİKC'e ait 12 bin kişilik silahlı gücün yanı sıra diğer silahlı gruplar da tasfiye edilecek ve sivil polis gücü kurulacak.  
Filipinler'in güneyinde etrafı Bubun deniziyle çevrili olan Mindanao adalar grubunda merkezi yönetime karşı yaklaşık 40 yıl önce başlatılan ayaklanmada 120 bin kişi hayatını kaybetmiş, 2 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Bölgede 16. yüzyılda İslamiyet'i kabul etmiş Müslümanların yanı sıra diğer dinlerden de topluluklar bulunuyor.  

Moro Müslümanlarına özerklik sağlayacak yasa kabul edildi

Moro Müslümanlarına özerklik sağlayacak yasa kabul edildi


Moro+M%C3%BCsl%C3%BCmanlar%C4%B1na+%C3%B6zerklik+sa%C4%9Flayacak+yasa+kabul+edildi

Filipinler'de, Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti çevresindeki adalara kapsamlı özerklik tanıyacak Bangsamoro Organik Yasa Tasarısı (BOL) Temsilciler Meclisi'nde onaylanarak Devlet Başkanı Rodrigo Duterte'nin imzasına sunuldu.

x
Filipin yerel basınından Phil Star'ın haberine göre, eyalet ve adaları "Bangsamoro Özerk Bölgesi" olarak tanıyan BOL tasarısı Duterte'nin imzasının ardından yasalaşarak yürülüğe girecek.      
Filipinler'de merkezi yönetime karşı yaklaşık 40 yıl süren ve 120 bin kişinin yaşamını kaybettiği ayaklanmanın ardından Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) ile Filipinler hükümeti arasında 27 Mart 2014'te Bangsamoro Kapsamlı Barış Anlaşması imzalanmıştı.      
MİKC, barış anlaşması kapsamında güneyde Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti ve çevresindeki adalara özerklik tanıması öngörülen Bangsamoro Yasa Tasarısı önerisini Duterte'ye geçen yıl temmuz ayında iletmişti.      
Duterte, 27 Nisan'da yaptığı açıklamada, "Mayıs ayı bitmeden Bangsamoro yasası geçecek. Eğer geçmezse devlet başkanlığı görevinden istifa ederim." ifadesini kullanmıştı.       
Yasaya öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Duterte, Mindanao'da süregelen anlaşmazlığı çözmeye uğraşmaktan yorulduğunu söylemişti.      
Duterte, ayrıca, Mindanao'nun toprak reform bölgesi ilan edileceğini, bunun da Morolulara önemli bir geçim kaynağı sağlayacağını dile getirmişti.      
Tasarı, dün Senato'dan geçmesine karşın Temsilciler Meclisi'nde katılım çoğunluğu sağlanamadığından yasalaşma öncesi son aşama kabul edilen Duterte'nin imza onayına sunulamamıştı.      
(AA)

AB Morolara yönelik özerklik yasasından memnun

AB Morolara yönelik özerklik yasasından memnun

AB Morolara yönelik özerklik yasasından memnun
Avrupa Birliği, Filipinler'deki Moro Müslümanlarına kapsamlı özerklik sağlayan yasanın ülkedeki barış ve istikrara katkı sağlayacağını belirtti.

BRÜKSEL
Avrupa Birliği (AB), Filipinler'deki Moro Müslümanlarına kapsamlı özerklik sağlayan yasanın ülkedeki barış ve istikrara katkı sağlayacağını belirtti.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin ofisinden yapılan yazılı açıklamada, "Bangsamoro Organik Yasası'nın mecliste kabul edilmesinin ardından Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte tarafından imzalanması, yıllardır çatışma içinde olan Filipin halkına barış ve istikrar sağlamak için bir imkan sunacak." ifadesine yer verildi.
Açıklamada, yasanın 21 yıl süren müzakerelerin ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi ile hükümet arasındaki ateşkesin ardından kabul edildiği vurgulanarak, bunun iki tarafın da barış sağlama yönündeki kararlılığını ortaya koyduğu kaydedildi.
Ayrıca, yasa için yürütülen müzakereler ve onaylanması için çaba sarf eden kişilerin Mindanao halkına istikrar ve refah tahsis etmek için önemli bir rol üstlendiği belirtildi.
AB'nin Mindanao Barış Süreci'nin güçlü destekçisi olduğu anımsatılan açıklamada, yasanın uygulanması konusunda her türlü desteği vermeye hazır olduğuna işaret edildi.

Bangsamoro Organik Yasası

Filipinler'in Mindanao, Palawan ve Sulu takımadalarıyla diğer güney adalarında yaşayan Müslüman topluluklar Morolar ismiyle anılıyor.
Bölge Müslümanlarının hukuki ve ekonomik kazanımlarını artırmayı öngören yasa, nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti çevresindeki adalara, mevcut özerk yapıdan çok daha kapsamlı bir özerklik sağlayacak.
Yeni düzenlemeyle Bangsamoro özerk hükümeti kurulacak. Bölgede dini özgürlükler konusunda bağımsız olarak Şer'i hükümlerin uygulanacağı mahkemeler açılabilecek.
Merkezi yönetim, Mindanao'daki idari yetkileri Bangsamoro hükümetine devredecek.
Bangsamoro bölgesindeki iç sular ulusal hükümet ile eş zamanlı idare edilecek. Özerk yönetim enerji kaynaklarını çıkarıp yönetimini sağlayacak.
Ayrıca, eski Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) savaşçıları kolluk kuvvetlerine katılabilecek.
Lanao del Norte eyaletindeki 6 belediye ve Kotabato eyaletindeki 39 kasaba yapılabilecek bir referandum ile tasarıda kabul edilen bölgelere dahil olabilecek.

Muhabir: Şerife Çetin

10 soruda Moro Müslümanlarına özerklik

10 soruda Moro Müslümanlarına özerklik

10 milyondan fazla Moro Müslümanının yaşadığı Filipinlerde Bangsamoro krizinde sona gelindi.

10 soruda Moro Müslümanlarına özerklik
ANKARA - Adem Şalvarcıoğlu
Güney Asya ülkesi Filipinler'de yarım asırdan uzun süredir devam eden ve yüz binlerce kişinin ölümüne neden olan Moro Müslümanları sorununda, tarafların anlaşmaya varması üzerine sona gelindi. 
Filipinlerde hükümetin saldırıları ve etnik temizliğe kadar giden çatışmaların ardından varılan ateşkes ve barış anlaşması süreci ile Moro Müslümanları 1946'dan bu yana ilk kez kendi bölgeleri Bangsamoro'da özerk yönetimlerini kuracak.
10 soruda, Moro Müslümanlarına kapsamlı özerklik sağlayan süreç şöyle gelişti:
1. Moro Müslümanları kimdir?
Filipinler'in Mindanao, Palawan ve Sulu takımadalarıyla diğer güney adalarında yaşayan Müslüman topluluklar Morolar ismiyle anılıyor. 
Filipinler nüfusunun yaklaşık yüzde 11'ini oluşturan Morolar, İslam'ı 14. yüzyılda benimsedi. Nüfusu 10 milyonun üzerinde olan Moroların en yoğun yaşadıkları bölgeler Maguindanao, Lanao del Sur, Sulu, Tawi Tawi ve Basilan olarak sıralanıyor.
2. Moro ismi nereden geliyor?
Moro kelimesi, "Moor (Faslı)" kelimesinden türerken, "Moor" da kuzeydoğu Afrika'da eski Roma'nın Moritanya vilayetinde yaşayanlar için kullanılan Latince "Mauru" sözcüğünden geliyor. Bugün bu bölgede Cezayir, Moritanya ve Fas bulunuyor.
3. Filipinler'de İslamiyet nasıl yayıldı?
İslamiyet, Arap Yarımadası'ndan ticaret yolları üzerinden bu bölgeye geldi. Yerli halkla evlenen Müslümanlar aracılığıyla güney Filipinler'de yayıldı. İslamiyet 15. yüzyılın ortasına gelindiğinde kıyı bölgelerinden dağlık ve iç kesimlere yayılırken, bölgede İslami eğitim zamanla kurumsallaşmaya başladı.
4. Moro sorunu nedir?
20. yüzyıla kadar kendi bağımsız devletlerinde yaşayan Morolar, 1946'da ABD sömürge yönetimi tarafından Hıristiyan Filipinler idaresine bırakılınca bağımsızlıklarını kaybetti. Moro halkı sonrasında bağımsızlıklarını yeniden elde etmek için siyasi müzakere yollarını kullanmaya başladı.
5. Silahlı Mücadele nasıl başladı?
Bölgede Müslüman halkı hedef alan saldırıların etnik temizliğe dönüşmesi, Moroların kendilerini korumak amacıyla 1970'li yıllarda Moro İslami Kurtuluş Cephesi'ni (MİKC) kurarak silahlı mücadele kararı almasına neden oldu. Filipinler devleti ile Morolu Müslümanlar arasında 40 yılı aşkın süre devam eden çatışmalarda 5 milyon Müslümanın yaşadığı Mindonao'da 120 binden fazla kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi mülteci durumuna düştü.
6. Ateşkes nasıl ilan edildi?
Taraflar arasında 1997 yılında ateşkes görüşmeleri başladı. 2012 yılında ise barış müzakerelerinin başlamasıyla beraber hükümet ile MİKC arasında ateşkes ilan edildi. MİKC, Malezya'nın arabuluculuğunda yapılan görüşmelerde Mindanao'da bağımsız bir devlet kurma hedefinden vazgeçti. 12 bin silahlı üyesi bulunan MİKC ile Mindanao'da 2016'ya kadar, Bangsamoro adlı yeni bir özerk bölge oluşturulmasında mutabakata varıldı.
7. Barış müzakereleri nasıl ivme kazandı?
Barış görüşmeleri, Filipinler’de 2016 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimini, 22 yıl Davao kentinin belediye başkanlığını yürüten Rodrigo Duterte'nin kazanmasıyla ivme kazandı. Duterte, seçim kampanyalarındaki barış ve çatışma ortamının sonlandırılması vaadlerini, seçildikten sonra da tekrarladı.
MİKC, 2017'de hükümet ile vardıkları barış anlaşması kapsamında hazırladıkları yeni Bangsamoro Temel Yasa Tasarısı'nı Devlet Başkanı Duterte'ye sundu.
Filipinler'de Kongre, mayıs ayında Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti ve çevresindeki adalara özerklik tanınmasını öngören Bangsamoro Temel Yasası'nı onayladı.
8. Yasa Nasıl Uygulanacak?
Senato ve Temsilciler Meclisi'nden geçerek Duterte'nin imzasına gönderilen yasayla Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti çevresindeki adalara kapsamlı özerklik tanınacak.
Yasanın kabul edilmesinden en geç 150 gün içinde özerk bölgeyi ilgilendiren bölgelerde bir referandum yapılacak.
Çoğunluğunu Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nden oluşacak 80 kişilik bir meclis, başbakanını da kendi içinden seçecek.
9. MİKC ne olacak?
Morolular yerel idareyi aldıkları zaman Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin (MİKC) yüzde 30'u silahlarını bırakacak ve sivil hayata döndürülecek. Seçilen yönetim 2022 yılına kadar bölge idaresini yürütecek ve silahlı grup da silahlarını tamamen bırakmış olacak.
MİKC de bir sivil yapıya dönüşerek siyasi bir parti olarak faaliyetini sürdürebilecek. Süreçte en son adım ise iki tarafın görüşmelerini yürüten başkanların, meclis başkanının ve Moro Barış Süreci İzleme Heyeti'nin olduğu bir toplantı yapılarak, "süreç tamamlanmıştır" kararının çıkmasıyla gerçekleşecek.
10. Anlaşmayla Morolar ne elde edecek?
Bangsamoro Organik Yasası ile bölge Müslümanlarının hukuki ve ekonomik kazanımları artacak. Bangsamoro hükümetinin kurulması ve bölgede dini özgürlükler konusunda bağımsız olarak şeri hükümlerin uygulanacağı şeriat mahkemeleri açılacak. Bölgedeki idari yetkiler ulusal hükümette kalmayarak Bangsamoro hükümetine devredilecek. Ayrıca, eski Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) ve MİKC kolluk kuvvetlerine katılabilecek.


Filipinler Devlet Başkanı Duterte'den Moro Müslümanları için flaş karar!


Filipinler Devlet Başkanı Duterte'den Moro Müslümanları için flaş karar! 
Filipinler'in Müslümanları Morolar kimdir?.
DUTERTE'DEN MORO MÜSLÜMANLARI İÇİN FLAŞ KARARDuterte'den Moro Müslümanlarına kapsamlı özerkliğe onay

 Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Moro Müslümanlarına kapsamlı özerklik sağlayan yasayı onayladı. Filipinler'in Müslümanları Morolar kimdir?

ANKARA
AA'nın son dakika haberine göre,  Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Moro Müslümanlarına kapsamlı özerklik sağlayan yasayı resmen onayladı.

Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Moro Müslümanlarına kapsamlı özerklik sağlayan yasayı onayladı.
Mecliste kabul edilerek devlet başkanının onayına sunulan yasa, Duterte tarafından onaylandı.
Yasanın, en erken 90 ve en geç 150 gün içinde Moroların yaşadığı bölgede halk oylamasına sunulması gerekiyor.
Bölge Müslümanlarının hukuki ve ekonomik kazanımlarını artırması öngörülen yasa, nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti çevresindeki adalara, mevcut özerk yapıdan çok daha kapsamlı bir özerklik sağlayacak.
Yeni düzenlemeyle Bangsamoro özerk hükümeti kurulacak. Bölgede dini özgürlükler konusunda bağımsız olarak Şer'i hükümlerin uygulanacağı mahkemeler açılabilecek.
Merkezi yönetim, Mindanao'daki idari yetkileri Bangsamoro hükümetine devredecek. 
Bangsamoro bölgesindeki iç sular ulusal hükümet ile eş zamanlı idare edilecek. Özerk yönetim enerji kaynaklarını çıkarıp yönetimini sağlayacak.
Ayrıca, eski Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) savaşçıları kolluk kuvvetlerine katılabilecek.
Lanao del Norte eyaletindeki 6 belediye ve Kotabato eyaletindeki 39 kasaba yapılabilecek bir referandum ile tasarıda kabul edilen bölgelere dahil olabilecek.

Kalıcı barışa ilerleyen süreç

Filipinler yönetimi ile MİKC arasında 1990'ların sonunda başlayan ve yaklaşık 15 yıl süren barış görüşmelerinin ardından 15 Ekim 2012'de "Çerçeve Anlaşması" imzalanmıştı.
Bu anlaşma üzerine Filipinler'in güneyinde Müslümanların yaşadığı Mindanao adasında kalıcı barış anlaşması için görüşmeler başlamıştı.
Anlaşma çerçevesinde Mindanao adasında Bangsamoro ismi verilecek özerk bir bölge kurulması kararlaştırılmıştı.
Daha sonra 28 Mart 2014'te daha kapsamlı bir "Bangsamoro Barış Anlaşması", başkent Manila'da Malacanang Sarayı bahçesinde binden fazla kişinin tanıklığında imzalanmıştı.
"Bangsamoro Temel Yasası" anlaşmaları sonunda 2016 yılında Mindanao ve Sulu Adaları'nda belli bölgelerde özerk yönetime geçilmesi kararlaştırılmıştı.
Bangsamoro'daki bölgesel hükümete daha fazla özgürlük tanıyan anlaşmaya göre, Bangsamoro özerk hükümetinin kendi bütçesi ile polis gücüne sahip olması ve bölgede seçimlerin 2016'de yapılması kararı alınmıştı. Ancak aradan geçen süre zarfında, Moro Müslümanlarının uzun süredir bekledikleri kendi kendilerini yönetmelerine olanak tanıyacak özerk yönetim bir türlü sağlanamamış, çatışmalar nedeniyle bölgede barışa yönelik adımlarla birlikte "Bangsamoro Temel Yasası" konusundaki görüşmeler askıya alınmıştı.
MİKC, barış anlaşması kapsamında 16 Haziran 2015'te silah bırakmaya başlamış, ancak Filipinler Senatosu'nun 2016'da seçim çalışmaları nedeniyle tatile girmeden önce ülkenin güneyinde kalıcı barışı tesis edecek Bangsamoro Temel Yasası'nı kabul etmemesi barış sürecini baltalamıştı.
Filipinler Devlet Başkanlığına Rodrigo Duterte'nin seçilmesiyle ise 2016'da taraflar barış için müzakere masasına oturmuş ve barış süreci hızlanmıştı.
FİLİPİNLER'İN MÜSLÜMANLARI MOROLAR

Morolar KİMDİR?

 Filipinler'in Mindanao, Palawan ve Sulu takımadalarıyla diğer güney adalarında yaşayan Müslüman topluluklar Morolar ismiyle anılıyor. 
Filipinler nüfusunun yaklaşık yüzde 11'ini oluşturan, yaşam biçimleri nedeniyle ön yargılara maruz kalan ve ihmal edilen Morolar, İslamiyeti 14. yüzyılda kabul etti.
Filipinler'in Mindanao, Palawan ve Sulu takımadalarıyla diğer güney adalarında yaşayan Müslüman topluluklar Morolar ismiyle anılıyor.
Filipinler nüfusunun yaklaşık yüzde 11'ini oluşturan, yaşam biçimleri nedeniyle ön yargılara maruz kalan ve ihmal edilen Morolar, İslam'ı 14. yüzyılda benimsedi.
Bangsamoro veya Bangsa Moro olarak da adlandırılan Morolar, Filipinler'de Katolik olmayan en büyük ikinci grubu oluşturuyor ve içinde 13 farklı dil konuşan etnik unsuru barındırıyor.
Irksal ve kültürel açıdan Filipinlilerin büyük bölümüyle ortak kökeni paylaşan Morolar, yüzyıllarca sömürgeci İspanyollar ile Amerikalılara karşı mücadele verdi. 20. yüzyıla kadar kendi bağımsız devletlerinde yaşayan Morolar, 1946'da ABD sömürge yönetimi tarafından Hıristiyan Filipinler idaresine bırakılınca bağımsızlıklarını kaybetti.
Moro halkı bu tarihten itibaren bağımsızlıklarını yeniden elde etmek için siyasi müzakere yollarını kullanmaya başladı.
Siyasi müzakerelerin sonuç vermemesi ve Müslüman halkı hedef alan saldırıların etnik temizliğe dönüşmesi, Moroların kendilerini korumak amacıyla 1970'li yıllarda silahlı mücadele kararı almasına neden oldu.
Filipinler devleti ile Morolu Müslümanlar arasında 40 yılı aşkın süre devam eden çatışmalarda 120 binden fazla kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi mülteci durumuna düştü.
Moro halkının nüfusu bugün 10 milyonun üzerinde. Moroların en yoğun yaşadıkları bölgeler Maguindanao, Lanao del Sur, Sulu, Twai Twai ve Basilan olarak sıralanıyor.
MORO İSMİNİN KÖKENİ
Moro ifadesi, etimolojik olarak "Moor (Faslı)" kelimesinden türerken, "Moor" da kuzeydoğu Afrika'da eski Roma'nın Moritanya vilayetinde yaşayanlar için kullanılan Latince "Mauru" sözcüğünden geliyor. Bugün bu bölgede Cezayir, Moritanya ve Fas bulunuyor.
FİLİPİNLER'E İSLAM'IN GELİŞİ
İslamiyet, Filipinler'deki adalara Arap Yarımadası'ndan ticaret yolları üzerinden gelirken, daha sonra yerli halkla evlenen Müslüman davetliler ve tacirler aracılığıyla güney Filipinler'de yayıldı.
Tarihçiler, 1280 yılında Sulu takımadasına ayak basan Tuan Maşha'ika'nın burada evlenip ilk Müslüman topluluğu kurduğunu kabul ediyor. Maşha'ika'nın ardından 14. yüzyılın ortalarında bölgeye gelen Kerim-ül Mahdum'un Müslümanlığın yayılmasında önemli yere sahip olduğu ifade ediliyor.
İslam dini 15. yüzyılın ortasına gelindiğinde kıyı bölgelerinden dağlık ve iç kesimlere yayılırken, bölgede İslami eğitim öğretim, zamanla kurumsallaşmaya başladı.
Muhabir: Ahmet Furkan Mercan, Tuğçenur Yılmaz
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/duterteden-moro-muslumanlarina-kapsamli-ozerklige-onay/1215507
https://www.ahaber.com.tr/dunya/2018/07/27/filipinler-devlet-baskani-duterteden-moro-muslumanlari-icin-flas-karar-filipinlerin-muslumanlari-morolar-kimdir

İmar Barışı ile Yapıların Ekonomik Değeri Artacak


Kayıtsız Yapılar Kayıt Altına Alınıyor, Devlet Vatandaşıyla Helalleşiyor

Kayıtsız Yapılar Kayıt Altına Alınıyor, Devlet Vatandaşıyla Helalleşiyor



Monday, 23 July 2018

İsveç'teki 'Küçük İstanbul' büyük ilgi görüyor


İsveç'teki 'Küçük İstanbul' büyük ilgi görüyor

İsveç'in Sala kentinde yaşayan marangoz ve ressam Jan Eric Svenberg, İstanbul'un tarihi yapılarının minyatürlerini evinin bahçesinde sergiliyor

İsveç'teki 'Küçük İstanbul' büyük ilgi görüyor
STOCKHOLM - Atila Altuntaş 
İsveç'in Sala kentinde yaşayan ressam ve marangoz Jan Eric Svenberg, 32 yıldır Türkiye'nin gönüllü kültür elçiliğini yapıyor.
Başkent Stockholm'e 100 kilometre uzaklıktaki kentte yaşayan Svenberg'in evinin bahçesi adeta bir açık hava müzesi. Yemyeşil bahçedeki minyatür saray ve camiler, ziyaretçilere İstanbul'u tanıma olanağı sunuyor.
Svenberg, AA muhabirine yaptığı açıklamada 1979'da ziyaret ettiği İstanbul'a aşık olduğunu belirterek "İstanbul'da Türk ve Osmanlı mimarisi beni çok etkiledi. Daha sonra birçok kez İstanbul'a gittim. Sultan Ahmet Camisi, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı mimarisine ait mezar ve çeşmelerin yanı sıra Edirne'deki Selimiye Camisi ile Kudüs'teki Mescid-i Aksa'nın maketlerini yaptım. Maketleri bahçemde sergileyerek insanlara tanıtıyorum." ifadelerini kullandı.

"Belediye mahalleye Küçük İstanbul ismini verdi"

32 yıldır Türkiye'nin gönüllü elçiliğini yaptığını kaydeden Svenberg, ''Benim Küçük İstanbul adını verdiğim sergi, Sala Belediyesi tarafından da olumlu karşılandı. Bana kültür elçisi unvanını verdiler. Bizim mahallenin adını da Küçük İstanbul olarak değiştirdiler. Mahallenin girişine resmi tabela astılar. İsveç devletinin resmi kültür sayfalarında da İsveç'te gezilecek 100 yerden biri olarak gösterildi. Burada kış uzun sürdüğü için minyatür eserler bakım istiyor. Ben de her ilkbaharda eserlerin bakımını yapıyorum. Bunun için bir heyet oluşturuldu. Heyet, bakım masraflarını karşılıyor.'' dedi.
Svenberg, İsveç'i ziyaret eden turistlerin Küçük İstanbul sergisini görmek için kente de geldiklerini dile getirerek, ''Dünyanın dört bir yanından İsveç'e gelen turistlerin bazıları buraya kadar gelerek sergiyi geziyor. Ülkenin çeşitli bölgelerinden gelen İsveçliler de sergiye büyük ilgi gösteriyor. Batı ülkelerinden ve Arap ülkelerinden ziyaretçi akını oluyor. İki ay önce Japonya'dan bir kültür heyeti geldi ve minyatürlerden çok etkilendiler. Bu da beni çok sevindiriyor.'' diye konuştu.

Türk liderlerinin yağlı boya tabloları

Türk diline ve tarihine çok düşkün olduğunu vurgulayan Svenberg, şöyle devam etti:
''1979'dan bu yana Türkiye ve Türk tarihi ile ilgili elime ne geçtiyse okudum. Atatürk'ün tüm hayatını okudum. Yakın tarihteki Türk liderlerin hayatını okudum. O kadar etkilendim ki başta Atatürk olmak üzere Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, darbe sonrası asılan Adnan Menderes, Turgut Özal, Kenan Evren, Cemal Gürsel, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Nihat Erim gibi tarihe damga vurmuş şahsiyetlerin yağlı boya tablolarını yaparak bahçemde özel bir bölümde sergilemeye başladım. Sergiyi gezenlere tek tek liderlerin yaşam öykülerini anlatıyorum.'' 

Wednesday, 18 July 2018

Afganistan’ın kuzeyinde neler oluyor?


Afganistan’ın kuzeyinde neler oluyor?

Afganistan devlet başkanı birinci yardımcısı Dostum’un komutanlarından Kaysari'nin Faryab’da somut bir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınarak apar topar Kabil’e gönderilmesi Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde protesto dalgasına neden oldu.

Afganistan’ın kuzeyinde neler oluyor?

İSTANBUL -Rahimullah Farzem
2 Temmuz’da Afganistan devlet başkanı birinci yardımcısı Raşid Dostum’un komutanlarından Nizamuddin Kaysari Faryab’da Afganistan ordusuna bağlı komando birlikleri tarafından gözaltına alınarak başkent Kabil’e gönderildi. Tutuklama sırasında yaşanan gerginlikte Kaysari’nin korumalarından 4’ü komandolar tarafından öldürülürken 3’ü de ağır yaralandı. Kuzey Afganistan’ın kapısı konumundaki Faryab vilayetine yönelik artan Taliban saldırılarına karşı etkin mücadelesiyle öne çıkan Kaysari’nin somut bir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınarak apar topar Kabil’e gönderilmesi bir protesto dalgasına neden oldu. Kaysari’nin doğum yeri olan Faryab başta olmak üzere, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Cavuzcan, Saripul, Mezar-i Şerif, Semengan, Bağlan,Tahar ve Bedehşan vilayetlerinde halk sokaklara dökülerek cumhurbaşkanı Eşref Gani’yi protesto etti.
Özellikle Kaysari’nin tutuklanmasından birkaç gün sonra, güvenlik güçlerin tarafından evine düzenlenen operasyon ve tutuklanma sırasında korumalarına uygulanan şiddete ilişkin görüntülerin basına yansımasıyla tepkiler yoğunlaşarak devam etti. Protestolar sırasında güvenlik güçlerinin halkın üzerine ateş açması sonucunda 4 sivil hayatını kaybetti, 7 kişi de yaralandı. Konuyla ilgili olarak cumhurbaşkanlığı ofisinden yapılan açıklamada, Kaysari’nin bir güvenlik toplantısında ordu mensuplarını ölümle tehdit etmesi nedeniyle gözaltına alındığı ifade edilerek hakkındaki yasal sürecin devam ettiği vurgusu yapıldı. Olayların yatışması için Türk kökenli Nakibullah Fayik Faryab’a yeni vali olarak atandı. Fakat merkezi hükümetin gerçekleştirdiği bu zayıf siyasi manevra, yıllardır sistematik bir şekilde ayrımcılığa uğrayan Afganistan Türklerinin tepkisini dindirmeye yetmedi. Protestolar genişleyerek devam ederken, yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye’de sürgünde bulunan Afganistan cumhurbaşkanı birinci yardımcısı Raşit Dostum, İslami Birlik Partisi lideri Muhammed Muhakkık ve İslami Cemiyet Partisi icra kurulu başkanı Ata Muhammed Nur hükümetin uygulamalarına tepki göstererek Kaysari’nin serbest bırakılmaması durumunda ülkenin büyük bir krize sürüklenebileceği uyarısında bulundular

Kaysari kimdir?

50 yaşındaki Kaysari’nin popülaritesi, Afganistan’ın Kuzeyinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı Faryab’da Taliban’a karşı mücadelede gösterdiği başarıdan kaynaklanıyor. Son dönemde Taliban güçlerinin bölgede giderek artan saldırıları karşısında, merkezi hükümete bağlı güçlerin yetersiz kalmasıyla kendiliğinden oluşan “Halkın Savunma Güçleri”ne liderlik eden Kaysari, Taliban saldırılarını başarılı bir şekilde püskürtmesi nedeniyle halkın ilgisini çekmişti. Aynı zamanda Türk lider Raşit Dostum’un bölgedeki temsilcisi konumunda bulunan Kaysari, merkezi hükümetin Taliban’la mücadeledeki yetersizliği ve ilgisizliğini sık sık gündeme getirerek Gani iktidarına yönelik ağır suçlamalarda bulunan bir isim.

Kaysari’nin tutuklanması ne anlama geliyor?

Kaysari’nin tutuklanmasıyla ilgili henüz somut bir gerekçe veya suçlama öne sürülmedi. Konuyla ilgili yapılan resmi açıklamalarda, Kaysari’nin ciddi insan hakları ihlalleri, cinayet ve ordu mensuplarına hakaret ve tehditten dolayı tutuklandığı belirtilerek yetkili merciler nezdinde yasal sürecin devam ettiği vurgulandı. Bu operasyonun siyasi bir maksatla yapılmadığı belirtilen açıklamalarda, kamu düzenini tesis etmek için, devletle organik bağı bulunmayan silahlı gruplara karşı yürütülen mücadele kapsamında, Kaysari ile birlikte birçok kişinin daha göz altına alındığı öne sürüldü.
Hükümet her ne kadar bu olayın herhangi bir siyasi amaç taşımadığında ısrar etse de, Kaysari’nin tutuklanması Gani’nin iktidarı döneminde merkezi hükümetle Türkleri karşı karşıya getiren ikinci önemli gelişme oldu. Raşit Dostum’un geçen sene işkence suçlamasıyla ülkeyi terk etmek zorunda bırakılmasının ardından da benzer protesto eylemleri yaşanmış ve iktidara gelişinde çok önemli rolü bulunan Türklerle Eşref Gani hükümetinin ittifak ilişkisi bu olaydan sonra kopma noktasına gelmişti. Afganistan Türkleri tıpkı Raşit Dostum’a yöneltilen suçlamada olduğu gibi, Kaysari olayının da siyasi bir komplo olduğuna inanıyorlar. Gani liderliğindeki Ulusal Birlik hükümetinin son dönemde izlediği politikalar bu iddiaları güçlendirecek nitelikte. Öncelikle merkezi hükümetin Afganistan’ın diğer bölgelerindeki silahlı gruplara karşı aynı ciddiyet ve kararlılıkta operasyon yaptığı söylenemez. Afganistan’ın birçok noktasında birçok silahlı grup varken Gani’nin sadece belirli bir etnik gruba yoğunlaşması, hükümetin “yetkisiz silahlı gruplarla mücadele” söylemlerine yönelik ciddi şüphe duyulmasına neden oluyor. Gerek uyguladığı bu çifte standart gerekse son dönemde muhaliflerini çeşitli komplo ve baskılarla pasifize etme yönünde gösterdiği yoğun çaba, Gani’nin tarafsızlığına ciddi anlamda gölge düşürüyor. Gani tüm ülkenin cumhurbaşkanı olmaktan ziyade, bir etnik grubun cumhurbaşkanıymış gibi hareket etmekle eleştiriliyor.
Gani’nin uyguladığı "yanlı politikalar" ve keyfi tutuklamalardan rahatsız olan Türk, Tacik ve Hazaraların liderleri geçtiğimiz Nisan ayında Ankara’da bir araya gelerek İtilaf-ı Milli Beray-i Necat Afganistan’ı (Afganistan Kurtuluş İttifakı) oluşturmuşlardı. İttifakın gelecek seçimlerde etkili olması bekleniyor. Bundan çekinen Gani’nin bir taraftan siyasi izolasyon politikalarıyla kendisine ciddi şekilde muhalif olabilecek kişileri çeşitli yöntemlerle zayıflatmak için çabaladığı, diğer taraftan da uyguladığı bu katı etnik milliyetçi politikalarla Peştunların tamamının oyunu almayı hedeflediği öne sürülüyor. Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde en büyük müttefiki olan Türklerle arası son olaylarla birlikte iyice açılan Gani’nin, uzun görüşmelerin ardından uzlaşıyla kurulan Ulusal Birlik hükümetinin icra kurulu başkanı Abdullah Abdullah ile de ilişkisi kriz halinde. Ayrıca Tacikler arasında önemli nüfuz sahibi olan Ata Muhammed Nur’un 10 yıldan fazla süredir yürüttüğü Belh vilayeti valiliği görevinden uzaklaştırılması ve geçtiğimiz günlerde Hazara kökenli eski iletişim bakanı Vahidi’nin yolsuzluk suçlamasıyla görevinden uzaklaştırılması, gerek Hazara gerekse Tacikler nezdinde de Gani liderliğindeki Ulusal Birlik hükümetini tartışmalı hale getirdi.
Gani, son dönemde izlediği "yanlı politikalar" yüzünden Afganistan’da etnik hassasiyetleri zedelemekle, her geçen gün yönetimin diğer etnik unsurlar nezdinde meşruiyetini kaybetmesine neden olmakla eleştiriliyor.
[İran ve Ortadoğu’da devlet dışı aktörler üzerine çalışmalarını sürdüren Rahimullah Farzam İRAM Dış Politika Koordinatörlüğü’nde görev yapmaktadır]


Tuesday, 17 July 2018

DEVLET ÜNİVERSİTELERİNİ KAPATALIM! BAKANLIK AKADEMİSİ KURALIM

ALANLARINDA SADECE BAKANLIKLARA BAĞLI VE BÜNYELERİNDE OLMAK ÜZERE VE SADECE ANKARA DA OLMAK ÜZERE BAKANLIK AKADEMİSİ KURALIM

işleyiş şöyle olsun bakanlıklarımız kendi faaliyet alanlarında kuracakları akademi  türkiyedeki tek eğitim merkezi olacak ve buradan mezun olanlar içinden sadece ihtiyaçları miktarında mezuniyet puanına göre sıralamayla personel istihdam edecekler ayrıca özürlü ve normal memuriyet sınavları kaldırlacak. işe giren yeni mezunlar ise akademideki son yılları ilgili bakanlıklarda zorunlu staja tabi tutulacak. bu akademiler sadece kitabi eğitim değil aynı zamanda uygulamalı eğitim de verecek akademik kariyer yapmak isteyenler üniversitelerde olduğu gibi sınava tabi olacak. bu alanda ki eğitim sonunda akademik ünvan alabilecek. bu sıralamaya akademi mezunu işçilerde girebilecek , bu akademiye işçilerde girebilecek yanlız ve yanlız tam zamanlı en az 5 yıl önce iş-kur aracılığıyla işe giren işçiler ve  3.11.2002 tarihi ile bu tarihten sonra işe giren işçiler  akademiye alınabilecek. ayrıca bu işçiler ve memurlar  için memuriyet, yüksek ögretime geçiş, ales, ögretim üyesi yetiştirme sınavı ( yüksek lisans,doktora vd. ) ve kamu işçiliği sınavları açılmayacak. gaziler ile şehit ve gazi yakınlarından 18-41 yaş aralığında olanlar da sınav muafiyetinden faydalanabilecek. akademilerin tamamı ankarada olacak özel ve yabancı ve yurt dışı üniversitelerden mezun lanlar ise her yıl olduğu gibi işçilik ve memuriyet sınavına tabi olacaklar.
Muhittin ÇİFTÇİ
https://06cedmuho.blogspot.com/

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts