Tuesday, 7 August 2018

Türkiye'nin gaz depolarına 1,2 milyar dolarlık Çin finansmanı



Türkiye'nin gaz depolarına 1,2 milyar dolarlık Çin finansmanı

Silivri ve Tuz Gölü Doğalgaz Depolama tesislerinin kapasite artışları için Çin Endüstri ve Ticaret Bankası tarafından 1,2 milyar dolarlık proje kredisi onaylandı.
Türkiye'nin gaz depolarına 1,2 milyar dolarlık Çin finansmanı

İSTANBUL
Türkiye'nin yıllık doğalgaz tüketiminin yüzde 20'sini depolayabilecek Silivri ve Tuz Gölü Doğalgaz Depolama tesislerindeki kapasite artışları için, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) ve Çin Endüstri ve Ticaret Bankası (ICBC) arasında dün imzalanan mutabakat zaptı ile 15 yıl vadeli 1,2 milyar dolarlık proje kredisi sağlandı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Türkiye ve Çin arasındaki toplam 3,6 milyar dolarlık finansman paketinin 3'te 1'i doğalgaz depolama yatırımlarına ayrılacak ve bu çerçevede Silivri ile Tuz Gölü Doğalgaz Depolama tesislerindeki kapasite artışları için 1,2 milyar dolarlık kredi kullanılacak. Proje kredisi olarak sağlanan destek, ilk 5 yılı ödemesiz olmak üzere 15 yıl vadeli olacak.
Genişletme çalışmaları sonrasında, geçen yıl açılışı gerçekleştirilen Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Tesisi'nin kapasitesi 1,2 milyar metreküpten orta vadede yaklaşık 5,4 milyar metreküpe yükselecek.
Aynı şekilde, 2,8 milyar metreküp gaz depolanabilen Silivri Tesisi'nin de kapasitesi artırılacak. Böylece 2023'de her iki doğalgaz depolama tesisinin toplam 10 milyar metreküpü bulacak kapasiteyle Türkiye'nin yıllık doğalgaz tüketiminin yaklaşık yüzde 20'sinin depolanabilmesi hedefleniyor.

Tuz Gölü'ne finansman yağıyor

Öte yandan, toplam yatırım hacmi 2,5 milyar dolar olacağı hesaplanan Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Tesisi'nin 550 milyon metreküplük depolama hacmi sağlayan 6 kavernasında gaz dolum işlemleri bu yıl itibarıyla başladı. Geriye kalan 6 kavernanın daha işletmeye alınmasıyla tesisin toplam 12 kavernasında 1,2 milyar metreküp gaz depolanabilecek. 
Şu ana kadar yaklaşık 700 milyon dolarlık yatırım yapılan tesisin ilk aşaması için Dünya Bankası tarafından Kasım 2005'te 325 milyon dolar, Temmuz 2014'te 400 milyon dolar kredi sağlandı. Dünya Bankasınca projenin ikinci aşamasında genişletme çalışmaları için kullanılacak 600 milyon dolarlık kredinin onaylanmasının ardından, Tuz Gölü tesisine Dünya Bankası tarafından sağlanan finansman miktarı 1 milyar 325 milyon doları buldu.
Ayrıca, Asya Altyapı ve Yatırım Bankası tarafından da Tuz Gölü Depolama Tesisi için 600 milyon dolarlık finansman paketinin onaylanmasıyla, tesisin alacağı uluslararası finansman miktarı 1,9 milyar doları bulmuştu.
Tuz Gölü'nde hazırlık çalışmaları devam eden ikinci aşamanın 2023'te devreye alınması planlanırken, toplamda 60 kavernada gaz depolanabilmesi hedefleniyor. Tesiste söz konusu genişletme çalışmaları kapsamında, yaklaşık 2 milyar dolar daha yatırım yapılması gerekiyor.
Muhabir: Nuran Erkul Kaya

Ali Ağaoğlu'ndan 'borç' açıklaması: En az borcu olan şirketlerdenim


Ali Ağaoğlu'ndan 'borç' açıklaması: En az borcu olan şirketlerdenim

Ağaoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, konkordato ilan edeceğine dair söylentilere dair, "Böyle bir şey yok. Belki en az borcu olan şirketlerdenim. Toplam borcumuz bilançomuzun yüzde 10'u bile değil." dedi.
Ali Ağaoğlu'ndan 'borç' açıklaması: En az borcu olan şirketlerdenim
İSTANBUL
Ağaoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, sadece Türkiye'nin değil dünyanın da sıkıntılı bir süreçten geçtiğini belirterek, oturup da "yandık bittik" deme zamanı olmadığını söyledi.
Ağaoğlu, "Artık her şeyi devletten beklemek mümkün değil. Biz iş adamı olarak üzerimize düşeni yapacağız. İstihdam oluşturmaya devam edeceğiz."
Ali Ağaoğlu, "Avrupa'nın En Büyük Yaşam Projesi" olarak adlandırdığı, Bodrum'da 12 milyon metrekarelik alanda hayata geçirilecek olan Bodrum projesine ilişkin düzenlenen basın toplantında konuştu.
Bodrum'da Türkiye'nin parlayan yıldızlarından biri olmaya aday bir projeyi hayata geçireceklerini dile getiren Ağaoğlu, Bodrum'un yazlık yaşam alanı olarak lanse edildiğini, ancak artık bu proje ile Bodrum'un kaderinin değişeceğini söyledi.
Ağaoğlu, 12 ay yaşamın canlı olduğu bir yaşam alanı tasarladıklarını kaydederek, "Bodrum denilince akla milyon dolarlar, milyon avrolar geliyor. Bodrum sadece A+ gelir grubuna sahip olanların yaşayacağı bir yer gibi lanse ediliyor. Ancak bizim projemiz herkesin ev alabileceği bir proje olacak. Bu projede her kesime hitap edeceğiz Bodrum'da." diye konuştu.
Şu anda bu işi en iyi bilen uluslararası ve yerel uzmanlarla çalıştıklarını aktaran Ağaoğlu, Bodrum'da kültürüyle, sosyal aktiviteleriyle yaşanacak bir alan planladıklarını aktardı.
Ağaoğlu, projeye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Bodrum biraz küçük İstanbul gibi olmaya başlamıştı. Biz Bodrum'un tekrar o nostaljik yaşamını hayata geçiriyoruz. Eski Bodrum'u özleyenler, Bodrum'un özünü yaşamak isteyenler için bir yaşam alanı hayata geçiriyoruz. İçinde kreşinden lisesine kadar eğitim kurumları olan, artık Bodrum'da 12 ay hem yaşayacak hem çalışacak, içinde golf sahaları ofisleri bulunan, bir proje haline getiriyoruz. Botanik bahçeleri bulunacak. Bodrum'un klasik doğasını ve yeşilini yaşatacak bir proje hayata geçiriyoruz. Herkes Bodrum'dan ev sahibi olacak ve erişilebilir olacak. Burada birinci amacımız herkesin rahatlıkla erişebileceği bir proje yapmak ve bunu yapıyoruz."
Ağaoğlu, Bodrum'da 12 milyon metrekare alan üzerinde projeyi hayata geçireceklerini kaydederek, araziyi yıllar önce aldıklarını, bu yüzden uygun maliyetlerle konutu üretebileceklerini bildirdi.
Projenin kapasitesinin 30 bin kişi olacağını dile getiren Ağaoğlu, Bodrum'un nüfusunun yüzde 10 artacağını aktardı.
Ağaoğlu, projeyi daha önce yabancılara hitap eder şekilde tasarladıklarını anımsatarak, ancak sonra yerli ve yabancıya hitap eden bir projeyi gündeme aldıklarını, bugünün ihtiyacına yönelik bir proje hayata geçireceklerini anlattı.
Projenin 5 milyon metrekarelik ilk etabı için 3-4 milyar liralık yatırım yapacaklarını kaydederek, 10-12 milyar liralık hasılat beklediklerini, projenin tamamında ise 7-8 milyar liralık yatırım, 20 milyar liralık hasılat elde etmeyi umduklarını aktardı.
Ağaoğlu, projenin tamamını 6 yılda hayata geçireceklerini, ilk etabını ise 3 yıl içerisinde teslim edeceklerini bildirdi.

"Yandık bittik' demenin zamanı değil yatırıma devam"

Ağaoğlu, Türkiye'nin çeşitli sıkıntıların içinde olduğunu, ancak kendilerinin oturup da "yandık bittik" demediklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dünya sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Dünyanın da Türkiye'nin de güllük gülistanlık olmadığını zaten biliyoruz. Ancak bu böyle diye kabuğumuza çekilip seyirci kalamayız. Binlerce çalışanımız var. Gerekirse bazı varlıklarımızı satıp hayatımızı devam ettirme yönünde işimizi en iyi şekilde yapıp ekonomiye katkı sağlama noktasında elimizden geleni yaparız. Ekonominin dönmesi lazım. Biz işimizin başındayız. İş adamı olarak çarkların dönmesini sağlayacağız. Ekonominin, çarkların dönmesi lazım."
Ağaoğlu, "Artık her şeyi devletten beklemek mümkün değil. Biz iş adamı olarak üzerimize düşeni yapacağız. İstihdam oluşturmaya devam edeceğiz." dedi.
Kendilerinin her zaman piyasaların dalgalanmaya girdiği dönemlerde hamle yaptıklarını dile getiren Ağaoğlu, bu dönemde de beklemediklerini, belirsizliklerin yaşandığı dönemde yeni bir proje ile gündeme geldiklerini aktardı.
Ağaoğlu, dünyanın en güçlü teknik ekibine sahip olduklarını belirterek, "Maslak 1453 herkesin altından kalkacağı bir proje değildi. Bodrum projesi de çok büyük bir proje bunun da üstesinden geleceğiz. Bütün ekibimiz 7 gün 24 saat alanında uzman uluslararası ve yerel danışmanlarla çalışıyor. Bodrum'un eksiğini tamamlayacak bir yaşam alanı kazanacağız." şeklinde konuştu.

"Başarılı olduğumuz için en ufak olumsuzlukta ismimiz çıkıyor"

Ağaoğlu, şu anda faizlerin yüksek olduğunu, parası olanın iyi de mevduat aldığını belirterek, "Ancak kolay para kazanıyorlar diye harcamasınlar. Biz geliyoruz Bodrum'da onlara ev vereceğiz. Bugün alınan ve cazip görülen faiz oranı enflasyonla eriyor ve o alınan para ileride o gayrimenkulü almaya belki de yetmeyecek." dedi.
Sektörün önde gelen başarılı şirketlerinden olduklarını dile getiren Ağaoğlu, şunları kaydetti:
"Bu yüzden en ufak olumsuzlukta ismimiz çıkıyor, çeşitli dedikodular çıkıyor. Maalesef biraz başarıyı kıskanan bir toplumuz. Bir sporcu dünya çağında başarı elde eder, ona bir şeyler addetmeye çalışırız, bir sanatçımıza bir şeyler uydurmaya çalışırız. Başarıyı kıskanan bir toplum olduk. Sektörde en ufak bir şey olduğu zaman bizim adımız geçiyor. Biraz ölü sevici bir toplum mu olduk bilmiyorum. Böyle de bir toplum olarak eksikliğimiz var. Türkiye'ye ben her zaman güvendim ve güveniyorum. Bütün varlığım Türkiye'de. Yüzde 100 yerli ve milliyim. Yurt dışında 1 lira varlığım ve param yoktur."

"Türkiye, bu olaylardan güçlenerek çıkacak"

Ağaoğlu, Türkiye'nin bu sıkıntılardan güçlenerek çıkacağını kaydederek, "Bundan birkaç ay önce dünyanın en büyük, İsviçre kökenli bir şirketin İspanyol CEO'sunu burada ağırladım. O bizzat bana, 'Türkiye gelecek 10 yılın Avrupa'da parlayan yıldızı olacak.' dedi." diye konuştu.
Türkiye'nin gelecekte önünün açık olduğuna gönülden inandığını vurgulayan Ağaoğlu, ekonomimize katma değer sağlamaya, işlerini yapmaya devam ettiklerini bildirdi.
Ağaoğlu, şirketle ilgili çıkan söylentilere ilişkin şunları kaydetti:
"Şu anda bilanço büyüklüğümüz 17 milyar lira. Yani 17 milyar liralık mamul, yarı mamul duran varlıklarımız var. Bunun haricinde 18 enerji şirketimiz var. Şahsi mal varlığımız hariç. Enerjide yatırımlara devam ediyoruz. Her alanda yatırımları sürdürüyoruz. Özellikle yenilenebilir enerjide lisanslarımız var. Paraya ihtiyacım olursa malımla vedalaşmasını bilen bir insanım. Fiyatını bulunca ceketim dahil her şeyi satarım. Malımla duygusal bağım yok. Kısa vadeli yükümlülüğümüz fazla değil. Biliyorsunuz Uluslararası İstanbul Finans Merkezi'ni yapıyoruz. Orada ciddi yatırım yaptık, orası biraz aksadı. Onun finansal yükünü taşıyoruz ama benim tüm borcum finans merkezine yatırdığım paranın yarısı bile değil. Orada yaklaşık 400 milyon lira borç kapattık. Ben hep özkaynakla çalışan bir şirketiz."

"Toplam borcum yaklaşık 200 milyon dolar"

Ağaoğlu, sosyal medyada konkordato ilan edeceğine dair söylentileri anımsatarak, "Böyle bir şey yok. Belki en az borcu olan şirketlerdenim. Toplam borcumuz bilançomuzun yüzde 10'u bile değil." dedi.
Finans merkezine ortak olmak için ciddi talepler olduğunu dile getiren Ağaoğlu, ancak bu yatırımcı grupların muhatap olarak kamuyu görmek istediğini, bunun sağlanması halinde ciddi yatırımcılar ve ortaklar geleceğini vurguladı.
Ağaoğlu, "Finans merkezine 400 milyon dolar yatırım yaptım. Şu andaki toplam borcum bunun yarısı bile etmiyor. Yaklaşık 200 milyon dolar. Kaldı ki 400 milyon liralık bir banka borcunu da kapattım. Şu anda en karlı iş yenilenebilir enerjide. Üretimde olan iki RES Projesini satıp borcumun tamamını kapatacağım." dedi.

"Konut balonu yok"

Ağaoğlu, inşaat sektöründe sürekli sıkıntı olduğuna dair söylemler olduğunu kaydederek, ancak yılın ilk yarısında 600 bin konut satıldığını, satışların geçen yıldan çok az geride olduğunu söyledi.
Kur dalgalanmalarına ve bu dalgalanmaların inşaat maliyetlerine etkisine ilişkin soruya karşılık Ağaoğlu, bu durumun sadece Türkiye'de yaşanmadığını akardı.
Ağaoğlu, konut maliyetlerine yüzde 20-25 gibi bir ek maliyet geldiğini, ancak müteahhitlerin karlarından feragat ederek konut satışlarını önceki fiyatlardan sürdürdüğünü anlattı.
Bir soru üzerine Ağaoğlu, Türkiye'de konut balonu olduğuna inanmadığını belirterek, "Aslın konuta ihtiyacı olan C gelir grubu. Bu gruba konut üretmeliyiz. İstanbul'daki arsa fiyatlarıyla bunu yapmak mümkün değil. Şu anda devletin elinde inanılmaz bir arazi stoğu var. Devlet bize arazi tahsis etsin, 'şu fiyattan yap ve sat' desin. Bu şekilde ciddi konut satılır." dedi.
Ağaoğlu, Türkiye'nin sıkıntılı bu süreçten güçlenerek çıkacağının altını çizerek, ancak bu dönemde Türkiye'nin hata yapma lüksü olmadığını, devletin bir an önce tasarrufa başlaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Muhabir: Uğur Aslanhan

Monday, 6 August 2018

Filipinler'de Duterte BOL'u MİKC'ye sundu

Filipinler'de Duterte BOL'u MİKC'ye sundu

Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Bansamoro Organik Yasası'nı (BOL) El Hac Murat İbrahim'e sundu.
Filipinler'de Duterte BOL'u MİKC'ye sundu
ANKARA
Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, temmuz ayı sonunda imzaladığı Bansamoro Organik Yasası'nı (BOL) Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) lideri El Hac Murat İbrahim'e sundu.
Malacanang Başkanlık Sarayı'nda düzenlenen törene Başkan Duterte, kabine üyeleri, senato ve temsilciler meclisi üyeleri, Barış Süreci Başkanlık Danışman Bürosu (OPAPP) yetkilileri, başkent Manila'daki diplomatik temsilciler, Bangsamoro Geçiş Komisyonu (BTC) temsilcileri ve MİKC temsilcileri katıldı.
Duterte, BOL'u İbrahim'e takdim etmesinin ardından yaptığı konuşmada, 10 gün önce yasayı imzalayarak kanunlaştırdığını belirterek, "On yılların çatışmasını sonlandırıyoruz." dedi.
BTC ve MİKC'ye yasalaşma sürecine kadar "tereddütsüz özverilerinden" dolayı teşekkür eden Duterte, barışın uzlaşı sürecinin sonucu olduğuna ve bu süreçte beraberliğin önemine dikkati çekti.
Duterte, "Moro'lu kardeşlerimden rica ediyorum. Köylerinizde, kasabalarınızda ve evlerinizde yasa üzerine yapıcı müzakerelerde bulunun. Daha da önemlisi yapılacak halk oylamalarına iştirak edin ki, mutlak anlamda arzunuz ortaya çıkabilsin. Bu süreçte gelin, beraber yer alalım. BTC ve MİKC'yi de tereddütsüz özveri gösterdikleri için tebrik ediyorum. BOL'nin safhalarındaki kararlılıkları ve azmi Bangsamoro'da sağlıklı bir idarenin işaret fişeği olacaktır." diye konuştu.
Ülkede, "Müslüman Mindanao Bangsamoro Özerk Bölgesi'nin" (BARMM) oluşturulmasının zemini hazırlayacak 11054 numaralı yasa, 23 Temmuz'daki Duterte'nin ulusa sesleniş konuşmasından 2 gün sonra imzalamasıyla kanunlaşmıştı. 
BOL, Manila ve Moro Müslümanları arasında on yıllardır süregelen barış görüşmelerinin zirve noktasını temsil ediyor.
Muhabir: Ahmet Furkan Mercan


Thursday, 2 August 2018

İşte Türkiye'ye karşı yürütülen ekonomik savaşın perde arkası


İşte Türkiye'ye karşı yürütülen ekonomik savaşın perde arkası

İŞTE TÜRKİYE'YE KARŞI YÜRÜTÜLEN EKONOMİK SAVAŞIN PERDE ARKASI

'da yaşanan hain darbe girişimi ile 'ye diz çöktüremeyenler şimdi de ekonomik silahlarıyla saldırını hızlandırdı. İşte son zamanlarda Türkiye'ye karşı yürütülen ekonomik savaşların ve yaptırım tehditlerinin perde arkası...

'ye 'da boyun eğdiremeyenler, şimdi de ekonomik saldırılarla işgal girişimlerini hızlandırarak devam ediyor.

DOLAR ÜZERİNDEN KİRLİ OPERASYON
 merkezli ekonomik tetikçiler, uluslararası fon yöneticilerine "Türkiye üzerinde ekonomik yaptırım" algılarını yayarak Türkiye'ye  baskısı yaptırıyor. Faiz arttırmayan Türkiye, yine tetikçilerin ve faiz lobilerinin hedefi oluyor.

TÜRKİYE BOYUN EĞMEDİĞİ İÇİN SALDIRI ALTINDA
Suriye'de bir  terör devletine izin vermeyen , ABD'ye köle olmaya razı olmayan, 'ün ve Gazze'nin işgaline göz yummayan Türkiye tüm bu dik duruşunun bedelini ekonomik saldırılarla ödüyor. Siyasi açıdan Türkiye'yi dize getiremeyenler, yaptıkları çirkin ekonomik saldırılar ve yaptırım tehditleriyle Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışıyor.

MEDYA KİRLİ OPERASYONU TETİKLİYOR
25 Nisan'da İngiltere merkezli Reuters "Merkez  faizleri artırmayacak algısıyla haber yaptıktan 3 dakika sonra dolar 4.10 seviyesine çıktı. Merkez banakası haberden 10 dakika sonra 75 baz puan artırımı yapsa da dolar 4'ün altına düşmedi.

22 Mayıs'ta ABD merkezli Bloomberg "Türkiye ekonomisi ile değil yöneticileriyle sorun var " dedikten hemen sonra  merkezli fonlar Türkiye'den bir anda çekildi ve dolar 4.82 seviyelerine çıktı.

Tüm bu kirli ekonomik saldırıların son halkası da Brunson davası üzerinden oldu. Tüm tehdit ve şantajlara rağmen boyun eğmeyen Türkiye'ye karşı ABD son olarak Brunson davası üzerinden saldırıya geçti.
TÜRKİYE NEDEN ABD'NİN HEDEFİNDE?
Son zamanlarda ABD'den Türkiye'ye karşı yükselen tehdit ve şantajların arkasında yine siyasi ve ekonomik planlar var!
Ekonomik saldırılarını bir anda artıran ABD, Türkiye'nin -Hindistan-Rusya üçlüsü ile ortak pazar kurmasından ve milli paralarıyla ticaret yapma girişimlerinden rahatsız.

Öyle ki eğer Türkiye bunu başarırsa doların tekeli sonlanacak ve ABD ekonomideki dolar avantajını kaybedecek.
BRICST NEDEN OLMASIN:
Türkiye'ye yapılan bu saldırı ve şantajların önemli nedenlerinden bir diğeri ise Türkiye gibi küresel düzeyde oyun kurucu bir ülkenin bölgede attığı yeni adımlar. Öyle ki Başkan Erdoğan, tam da yaptırım tehditlerinin ardı ardına geldiği anlarda BRICS'e katılma konusunda temaslarda bulunmuştu. Erdoğan'ın: ", malumunuz Brezilya, Rusya, Hindistan, 'nın üyesi olduğu bir işbirliği platformu. Biz de kendilerine eğer buraya bizi de dâhil ederseniz yeni bir isim size bulmuş oluruz dedik. O da BRICST olur dedik. Olumlu bakıyorlar. Özellikle Çin, "Ben genişlemeden yanayım" şeklindeki açıklaması, ABD'nin tehdit ve şantajlarını da beraberinde getirdi.
TEHDİTLERİ TETİKLEYEN ADIMLAR
ABD'nin son zamanlarda tehditlerini giderek artırmasının ardında ise yine Türkiye'nin attığı kritik büyüme adımları var. Öyle ki yakın zamanda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dünyanın en büyük bankası Industrial and  of China Başkanı Yi Human ile görüştü. Görüşmede 3.6 milyar dolarlık anlaşma sağlandı ve Çin ile ekonomik işbirliğinin artırılması kararına varıldı.

Başkan Erdoğan Çin Devlet Başkanı ile görüşerek ikili ticaretlerde dolar yerine kendi para birimlerini kullanma üzerine görüş birliğine vardı.

FİTCH, ABD-Çin arasındaki ticaret savaşının Türkiye lehine sonuçlanacağını ve savaşın kazananının Türkiye olacağını belirtti.

15 TEMMUZ'DA YARIM KALAN İHANETİ TAMAMLAMANIN PEŞİNDELER
Tüm bu saldırıların arkasındaki büyük resimde ise 15 Temmuz'da diz çöktürülemeyen Türkiye'ye ekonomik saldırılarla boyun eğdirme peşinde olan güçler var. Milletin iradesi ve cesareti sayesinde hainlere geçit vermeyen Türkiye, bu sefer de ekonomik saldırıların hedefinde.
https://www.ahaber.com.tr/dunya/2018/08/01/iste-turkiyeye-karsi-yurutulen-ekonomik-savasin-perde-arkasi-1533183465

Dürzi askerler ırkçı yasanın ardından İsrail ordusunu terk ediyor


Dürzi askerler ırkçı yasanın ardından İsrail ordusunu terk ediyor

"Yahudi ulus devlet" yasasına tepki gösteren bir Dürzi asker daha İsrail ordusundan istifa etti.
Dürzi askerler ırkçı yasanın ardından İsrail ordusunu terk ediyor
KUDÜS
İsrail vatandaşı olan ancak Yahudi olmayanları ikinci sınıf vatandaş statüsüne düşürdüğü belirtilen "Yahudi ulus devlet" yasasına tepki gösteren bir Dürzi asker daha İsrail ordusundan istifa ettiğini açıkladı.
İsrail radyosunun haberine göre, İsrail ordusunda yedek doktor olarak görev yapan 49 yaşındaki Dürzi Arap asıllı Binbaşı Safa Mashur, Yahudi ulus devlet yasasının kabul edilmesine tepki göstermek amacıyla ordudaki görevinden ayrıldı.

"Ayrımcılığa uğramış hissi taşıyorum"

Yasayı eleştiren Binbaşı Mashur, "Bu yasa, Yahudi olmayan İsrail vatandaşlarını yaralıyor. Ayrımcılığa uğramış hissi taşıyorum." ifadelerini kullandı.
Mashur, Yahudi ulus devlet yasası nedeniyle ordudan ayrıldığını açıklayan Dürzi kökenli üçüncü asker oldu.
İsrail ordusunda görevli Yüzbaşı Emir Cemal adlı Dürzi asker de Facebook hesabından yayımladığı mesajda, "Bu sabah bağlı bulunduğum birliğe dönmek için uyandığımda kendime 'neden' diye sordum. Neden ben bu ülkeye hizmet etmeliyim?" ifadeleriyle ordudan ayrılacağının sinyalini vermişti.

Başbakan Netanyahu, Dürzi liderlerle görüştü

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Yahudi ulus devlet yasasına karşı çıkan İsrail'deki Dürzi liderlerle bir araya geldi.
Başbakanlıktan yapılan açıklamada, görüşmede ülkede yaşayan Dürzi ve Çerkezlere İsrail güçlerinde görev almaları dolayısıyla yasal statülerinin iyileştirilmesinin gündeme geldiği belirtildi.
Açıklamada, bu öneri "tarihi bir devrim" olarak nitelendirildi. İsrail basını ise Netanyahu'nun söz konusu öneriye karşılık Dürzilerden Yahudi ulus devlet yasasında değişikliğe gidilmesi taleplerinden vazgeçmelerini ve yasanın iptali için İsrail Yüksek Mahkemesine yapılan başvuruyu geri çekmelerini istediğini yazdı.
Basındaki haberlere göre, bazı Dürzi liderlerin öneriye sıcak baktığı ancak kimilerinin ise öneriyi kabul edip etmeme konusunda kararsız olduğu ifade edildi.
Kudüs merkezli resmi İsrail Merkez İstatistik Bürosunun verilerine göre, çoğunluğu ülkenin kuzeyinde yaşayan Dürzi toplumun nüfusunun 130 binden fazla olduğu belirtiliyor.

Yahudi ulus devlet yasası ne getiriyor?

İsrail meclisinde 19 Temmuz'da çok az bir oy farkıyla kabul edilen Yahudi ulus devlet yasası, iki farklı vatandaş modeli öngörüyor. Buna göre, 8 milyonu aşkın nüfuslu ülkenin yüzde 20'den fazlasını oluşturan Arapların ikinci sınıf vatandaş konumuna düşeceği kaydediliyor.
Halihazırda uygulamada var olduğu belirtilen ayrımcı politikaları hükme bağladığı eleştirileri yöneltilen yasayla, Arapça resmi dil olmaktan çıktı ve ülkenin tek resmi dili İbranice oldu. Bununla birlikte yasanın en çok tepki çeken diğer maddeleri arasında şu hükümler yer alıyor:
"Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir. İsrail dünyadaki tüm Yahudilerin tarihi ana vatanıdır. Dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı vardır. Yahudilerin dini günleri resmi tatil sayılacaktır. İsrail'in başkenti Kudüs'tür."
Yasada, "İsrail, tüm dünyadaki Yahudilerin tarihi ana vatanıdır." ifadesine yer verilerek, Filistinlilerin bu topraklar üzerindeki tarihi varlığı ve haklarının da görmezden gelindiği ifade ediliyor.
İsrail, dünyanın değişik bölgelerindeki Yahudileri İsrail'e gelip yerleşmeye teşvik ediyor ancak 1948'de vatanlarından sürdükleri Filistinlilere geri dönme hakkı tanımayı ise reddediyor.
Muhabir: Mustafa Deveci

Tuzhurmatu'ya 15 yıl aradan sonra Türkmen kaymakam atandı


Tuzhurmatu'ya 15 yıl aradan sonra Türkmen kaymakam atandı

Irak'ta Türkmenlerin yoğunlukta yaşadığı Salahaddin vilayetinin Tuzhurmatu ilçesine, 2003'ten sonra ilk defa bir Türkmen kaymakam atandı.
Tuzhurmatu'ya 15 yıl aradan sonra Türkmen kaymakam atandı
Fotoğraf: AA/ Ali Mukarrem Garip
SALAHADDİN
Irak'ta Türkmenlerin çoğunlukta yaşadığı Salahaddin vilayetinin Tuzhurmatu ilçesinde, 15 yıl aradan sonra Türkmen bir kaymakam göreve başladı.
Tuzhurmatu'da göreve gelmesinin ardından basın toplantısı düzenleyen yeni Kaymakam Hasan Zeynel Abidin, öncelikli işinin ilçede etnik ve mezhebi unsurlar arasındaki barış ile birlikte yaşamı sağlamak olduğunu ifade etti.
Yıllardır ilçedeki terör saldırıları ve siyasi taraflar arasındaki çekişme nedeniyle ilçe sakinlerinde büyük yıpranmaların meydana geldiğini dile getiren Zeynel Abidin, ''İlçeye yeniden huzur, istikrar ve umut getirmek için tüm imkanlarımızı seferber edeceğiz.'' diye konuştu.
İstikrarın ve yeniden imarın temelini oluşturan güvenlik durumuna büyük önem vereceklerini de söyleyen Zeynel Abidin, ilçede güvenliğin, Irak merkezi hükümetine bağlı güçlerin kontrolüne geçmesinden sonra istikrarlı hale geldiğini kaydetti.
Salahaddin ve Kerkük vilayetleri arasında yer alan Tuzhurmatu'da, Türkmenlerin yanı sıra Kürt ve Araplar da ikamet ediyor.
Terör örgütü DEAŞ'ın, 10 Haziran 2014 tarihinde Irak'ın üçte birini ele geçirmesinden bir yıl sonra, 2015'te Tuzhurmatu ilçesinde Haşdi Şabi ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne bağlı Peşmerge güçleri arasında silahlı çatışma patlak vermişti.
Irak merkezi hükümetine bağlı ortak güçlerin, 16 Ekim 2017 tarihinde, Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerde operasyon düzenlemesi sonucu, Peşmerge Tuzhurmatu'dan çekilmişti.
Tuzhurmatu'da, 2003'ten beri kaymakamlık makamı Türkmenlerin itirazına rağmen Kürtlerin elindeydi.
Muhabir: Ali Mukarrem Garip


Wednesday, 1 August 2018

POLATLI’NIN İKİNCİ VE EN BÜYÜK MESİRE ALANI AÇILIYOR


POLATLI’NIN İKİNCİ VE EN BÜYÜK MESİRE ALANI AÇILIYOR
Geçtiğimiz hafta hava şartları dolayısı ile açılış töreni ileri bir tarihe ertelenen 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri ve Karapınar Mesire Alanı; 1 Ağustos Çarşamba günü saat 19:00’da Karapınar Mahallesi’nde hizmete açılacak. Vatandaşlardan büyük beğeni toplayan Üçpınar Mesire Alanı’nın ardından yapımı tamamlanan Karapınar Mesire Alanı; Polatlı’nın ikinci ve en büyük mesire alanı olacak. Açılış törenine katılmak isteyen vatandaşlar için saat 18:00’den itibaren Cumhuriyet Meydanı’ndan otobüs kaldırılacak.
45.000 metrekarelik devasa alanı ile içerisinde; 2000 m2 Yapay Göl, Seyir İskelesi, Restaurant, Misafirhane, Mescit, Spor Tesisleri, 1200 metre Yürüyüş Yolu, 600 metre Koşu Yolu, Kaykay Pisti, Paintball Oyun Sahası, Çocuk Oyun Grupları, 112 Araç Kapasiteli Otopark, Midilli Padoğu, At Tavlası ve Kümes Alanı bulunan Karapınar Mesire Alanı ile Polatlılılar günün her saatinde nefes alabilecekleri aydınlık, nezih, ferah ve yeşil bir alana daha kavuşacak.
Şehrin doğu girişinde Polatlı Belediyesi tarafından dikilen yüzlerce ağaca ev sahipliği yapan 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri ve Karapınar Mesire Alanı Polatlı’nın en büyük yeşil alanlarından biri olarak çevre il ve ilçelerden gelen misafirlere de ev sahipliği yapacak. Verdiği sözlerden birini daha yerine getiren Başkan Yıldızkaya konuya ilişkin açıklamasında; “15 Temmuz Demokrasi Şehitleri ve Karapınar Mesire Alanımızı tamamlayarak; 45.000 metrekare alan üzerinde hemşehrilerimizin nefes alabileceği aydınlık, nezih, ferah ve yeşil bir alan yarattık. 1 Ağustos Çarşamba günü saat 19:00’da gerçekleştireceğimiz açılış törenimize tüm hemşehrilerimizi bekliyoruz.” İfadelerine yer verdi.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts