Monday, 27 August 2018

Arakanlı Müslümanların "soykırım" dramı

Arakanlı Müslümanların "soykırım" dramı

Friday, 17 August 2018

Türk hekim ağız sağlığı için 'borlu' gargara üretti

Türk hekim ağız sağlığı için 'borlu' gargara üretti

Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı, diş kliniklerinde tedavi sürecinde, günlük hayatta ise ağzı bakterilerden arındırmak için kullanılan ithal ağız gargaralarına alternatif olarak "bor" içerikli gargara üretti. 
KONYA (AA) - MELİKE KINACI
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Hakkı, antibakteriyel özelliği dolayısıyla daha çok diş tedavisinde kullanılan ithal ağız gargaralarına alternatif olarak "bor" içerikli gargara geliştirdi.
SÜ'de 2006 yılından bu yana borik asidin sağlık açısından faydalarına ilişkin araştırma yapan Prof. Dr. Sema Hakkı, borik asidi antibakteriyel özelliği dolayısıyla gargara olarak bilinen ağız çalkalama suyu yapımı için kullanmaya karar verdi. Çeşitli testlerin ardından bor maddesi kullanılarak yapılan gargaranın, antibakteriyel özelliği olduğunu ve hücrelerin canlılığını azaltmadığını tespit eden Hakkı, yaptığı başvurular sonucunda buluş için hem Türkiye'de hem ABD'de patent aldı.
Prof. Dr. Hakkı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2006 yılında Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü'ne (BOREN) sunduğu projenin kabul edilmesiyle borla ilgilenmeye başladığını söyledi.
Dünya rezervlerinin yüzde 70'i Türkiye'de olan borun önemli ve hayati bir element olduğunu belirten Hakkı, "Bir dönem, yurt dışında 'Bor sağlığa zararlıdır' gibi karalamalar yapılmaya başlanmıştı. Biz de milli duygularla borun kemik hücreleri üzerinde olumlu etkisine dair çalışmalar yapmaya karar verdik." dedi.

"Testlerden olumlu sonuç alınca bor içeren gargarayı ürettik"

Proje kapsamında yürüttükleri çalışmalarda, bor maddesinin kemik hücreleri üzerindeki olumlu etkisini tespit ettiklerini dile getiren Hakkı, şunları kaydetti:
"Araştırdıkça borun aynı zamanda antibakteriyel olduğunu, antienflamatuar (iltihapla savaşan) olduğunu gördük. 'Hem antienflamatuar hem de antibakteriyel özelliği olan bir elemental solüsyonu kullansak nasıl bir etki olur?' diye düşündüğümüzde, borik asit içeren ağız gargarası fikri ortaya çıktı. Bununla ilgili ön çalışmalar yaptık. 'Kullanacağımız solüsyon hücreler için toksik mi, herhangi bir yan etkisi var mı' önce onları test ettik. Tüm testlerimizden olumlu sonuç alınca bor içeren gargarayı ürettik."
Prof. Dr. Hakkı, diş kliniklerinde tedavi sürecinde, günlük hayatta ise ağzı bakterilerden arındırmak için kullanılan gargaranın, ithal edildiğini ve alternatifinin bulunmadığını dile getirerek, "Piyasadaki gargarayı ne kadar sulandırırsanız sulandırın, hücreleri öldürücü bir potansiyeli var. Yani antibakteriyel ama bir yandan da toksik. Toksik, dokunduğu anda hücrelerin ölmesine sebep olan ya da belirli düzeylerde hücrelerin canlılığını azaltan bir şey. Dolayısıyla bakterileri öldürmek için kullanırken, aslında vücuttaki hücrelere bir miktar zarar veriliyor." diye konuştu. 

"Hem antibakteriyel hem de vücudun kendi hücreleri için toksik değil"

Ürettikleri borik asit gargarasının, ithal gargaraya oranla, diş etindeki kanamayı azalttığını, olumlu etkisi olduğunu gördüklerini aktaran Hakkı, şöyle devam etti:
"Bizim icat ettiğimiz gargaranın pek çok parametrede diğeriyle yarıştığını gördük. Yani toksik değil ve bir yandan da antibakteriyel. Kanama bizim için çok önemli bir bulgudur. Piyasadaki ürün toksik, yani hücrelere zarar verici olmasına rağmen büyük bir pazara sahip. Borik asidin avantajı ise hem antibakteriyel hem de vücudun kendi hücreleri için toksik değil. Bor içeren gargaramız hem antibakteriyel hem toksik değil hem de hammaddesi çok kolaylıkla elde edilebilecek bir materyal."
Hakkı, ürettikleri gargaranın maliyetinini piyasadaki ürüne oranla çok daha düşük olduğuna dikkati çekerek, "Bu ürünün seri üretimine başlanabilirse, hem kendi bor rezervimizi kullanmış olacağız hem de bundan katkı payı yüksek bir ürünü elde etmiş olacağız. Patentini aldığımız ürün, uluslararası düzeyde dünyada da satışı gerçekleşebilecek bir şey." ifadelerini kullandı.
Ürettikleri gargarayı şimdilik sadece klinikte hastalara kullandıklarını belirten Prof. Dr. Sema Hakkı, dünyadaki yıllık cirosu 40 milyon dolar civarında olan ürünün ticarileşme potansiyelinin de yüksek olduğunu sözlerine ekledi.  

Thursday, 16 August 2018

120 yıl yaşayan Hunza Türkleri'nin yaşam sırrı!


Tamamı Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. 65 yaş yolun yarısı sayılıyor... Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor. 100 yaşında ölenlere genç öldü deniliyor. İçlerinde kanser olan yok. Peki Hunza Türklerinin sırrı nedir? İşte Hunza Türkleri ile ilgili ilk defa duyacağınız bilgiler....

Neşeli, sağlıklı ve hayat dolular! Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Sanki bu dünyadan değil de başka bir gezegenden gelmiş gibiler... Peki bilim dünyasını bile şaşkına çeviren Hunzaların uzun yaşam sırrı ne?.

Kuruttukları taze meyvelerden yiyor, Hunza vadisindeki dağlardan gelen temiz havayı soluyor. Oldukça genç görünüyor ve kansere yakalanmıyorlar..  Çin ve Afganistan sınırında Pakistan'ın Keşmir kentinde yakınlarında yaşayan Hunza Türkleri ortalama 120 yıl yaşıyor..  Hunza Türklerinin çok ilginç bir yanı da burada hiç kanser vakasının yaşanmaması... Kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlar..  Hunza Türklerinin bu hayatı bilim insanlarını onları incelemeye itti. Coğrafi zorunluluklar ve iklim değişikliklerin gibi sebeplerle Sibirya ve bugünkü Rus düzlüklerinden Orta Asya bozkırlarına indiği düşünülen Türkler, orman avcılığından göçebe çobancılığa geçiş süreci yaşamıştır.. Türk dilinde ormancılık ve orman yaşamıyla ilgili sözcüklerin, bozkır yaşantısındaki sözcüklerden daha eski olması ve Pazırık Kurganında ren geyiği görünümü verilmiş atlar çıkartılmış olması bu süreci doğrulamaktadır..

Coğrafi şartlar ve iklim değişiklikleri veya bilinemeyen nedenlerden ötürü Türk kabilelerinin büyük bir kısmı yerleşik ve ormancılık hayatından bozkır hayatına geçmişlerdir ve bir şekilde bozkır hayatına adapte olmuşlardır. Hunza Türklerinin uzun yaşamasının ve bu kadar sağlıklı olmasının nedeni denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijeni olan bir bölgede bulunmaları. Buz gibi temiz su içip kendi ekip biçtiklerini yemeleri.. Yemeklerinin büyük bir kısmını arpa, darı ve karabuğday oluşturuyor. Yedikleri tüm sebze ve meyveleri çiğ yiyorlar. Sebzeleri bazen çok az pişiriyorlar. Hatırlanması gereken önemli şey Hunza Türklerinin tamamen vejetaryen olmasalar da etin günlük yiyeceklerinin en ufak kısmını oluşturmasıdır. Hatırlanması gereken önemli şey Hunza Türklerinin tamamen vejetaryen olmasalar da etin günlük yiyeceklerinin en ufak kısmını oluşturmasıdır.

Wednesday, 15 August 2018

PYD/PKK 6 yılda 52 Kürt siyasetçiyi katletti


Terör örgütü PYD/PKK, Suriye'nin kuzeyinde elinde tuttuğu bölgelerde 2011-2016 yıllarında kendisine muhalif 52 Kürt siyasetçiyi kaçırıp katletti.  Terör Örgütü PYD/PKK'nın Suriye'nin kuzeyinde kendisine muhalif olan Kürt siyasileri kaçırıp uzun bir müddet zindanlarda tuttuktan sonra öldürdü!

ERBİL
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) Erbil merkezli Basnews, terör örgütü PYD/PKK'nın Suriye'nin kuzeyindeki ihlallerine ilişkin Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) tarafından hazırlanan raporu yayınladı. 
Raporda, örgütün, ENKS çatısı altında yer alıp kendisine muhalif olan Kürt siyasileri kaçırıp uzun bir müddet zindanlarda tuttuktan sonra öldürdüğü ifade edildi.
Örgütün Kürt siyasetçilere yönelik infaz dalgasının, Suriye'nin Haseke vilayetine bağlı Kamışlı ilçesinde başladığı, 2011 yılında bağımsız siyasetçi ve aktivist Meşal Temo'nun hedef alındığı kaydedildi.
Suriye'nin kuzeyinde elinde tuttuğu bölgelerde PKK/PYD'nin şimdiye kadar 52 siyasetçiyi katlettiği, son olarak Aralık 2016'da Abdo Muhammed Habeş'in infaz edildiği aktarıldı.

35 ENKS üyesi hâlâ zindanlarda

Raporda, açıklamalarına yer verilen ENKS çatısı altındaki Suriye Kürdistan Demokrat Partisi (S-KDP) Üyesi Kave Azizi, "35 üst düzey siyasetçi hâlâ zindanlarda alıkonulmaya devam ediyor. PYD tarafından 20 büromuz yakıldı. Bazı büroların 4 defa yakıldığı da oldu." dedi.
ENKS Üyesi Şervan Hacı ise, PYD/PKK'nın IKBY'de Suriyeli Peşmergeler olarak görev yapan ailelere, çocuklarının Suriye'ye dönmemesi ve Peşmerge saflarını bırakmaması halinde bir hafta içinde Suriye'yi terk etmeleri tehdidinde bulunduğunu söyledi.
Muhabir: İdris Okuducu

California’yı şimdi de Trump’ın yaptırımları yaktı


Orman yangınları sebebiyle on binlerce insanın tahliye edildiği ve yüzlerce evin kullanılmaz hale geldiği ABD'nin California eyaletini bu kez de Trump'ın yaptırımları yaktı.


Californiayı şimdi de Trumpın yaptırımları yaktı
ABD'nin California eyaletinde devam eden orman yangını, bin 176 kilometrekareden fazla orman ve çayırlık alana ulaşarak neredeyse Los Angeles kenti büyüklüğündeki bir bölgeyi yok etti. Yangında 7 kişi yaşamını yitirirken, bin 500 bina kül oldu. 
Yaptırımlar tadilat maliyetini vurdu
Yangın sebebiyle aldığı yaraları sarmaya çalışan California halkının önüne bu kez de Başkan Donald Trump'ın yaptırım kararlarının yarattığı zorluklar çıktı. ABD Başkanı Donald Trump tarafından dayatılan ithalat tarifeleri, binaların yeniden inşaat ve tadilat maliyetine binlerce dolar ekledi. Bu da özellikle California'daki doğal felaketlerin ardından evlerini hızla yeniden inşa etmek isteyen ev sahiplerini zor duruma soktu.
Trump yönetiminin tarifeleri Çoğunlukla Kanada ve Çin'den ithal edilen kereste, alçıpan, çivi ve diğer önemli inşaat malzemelerinin maliyetini artırdı. Aynı zamanda ev işçiliği de daha pahalı hale geldi. 
8 bin ila 10 bin dolar artış
ABD Ulusal Ev Müteahhitleri Derneği Baş Ekonomisti Rob Dietz tipik olarak, yeni bir ev inşaatının maliyetini belirleyen temel değişkenlerin tamamının yaptırımlardan olumsuz etkilendiğini belirterek, "ABD, çoğunlukla Kanada’daki yumuşak odun kerestesinin yaklaşık üçte birini ithal ediyor. Diğer bağlantı elemanları ve tel örgü gibi çelik ürünler de yaptırımarın etkisi altında. Bu da ev tadilatlarında ve inşasında 8 bin ila 10 bin dolar arasında bir artışa mal oluyor" dedi.
Kaynak: ABC News
Etiketler: yangın, Trump, tarife, California

ABD'nin yaptırımlarına 533 milyon dolarlık karşılık


Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, "ABD'den ithalatta 22 kalemde vergi oranını iki katına çıkardık. Yaptırımlara 533 milyon dolarlık ek vergiyle karşılık verdik." dedi.

ABDnin yaptırımlarına 533 milyon dolarlık karşılık

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Afrika kıtasında yer alan ülkelerin büyükelçileri ile Ankara'da bir araya geldi. 
Pekcan burada gündeme dair açıklamalarda bulundu:
"ABD'den ithalatta 22 kalemde vergi oranını iki katına çıkardık. Yaptırımlara 533 milyon dolarlık ek vergiyle karşılık verdik."
"ABD'nin haksız işlemleri karşısında Türk firmalarının hakkını korumaktan asla imtina etmeyeceğiz, gereken karşılığı vereceğiz."
"ABD önemli bir ticaret ortağımız ama tek partnerimiz değil. Başka ortaklıklarımız, alternatif pazarlarımız bulunmaktadır."

ABD uluslararası toplumdan yaptırımlarına destek alamadı

ABD Başkanı Trump'ın İran'la nükleer anlaşmadan ülkesini tek taraflı çekmesinin ardından yaptırımları geri getirme kararı, uluslararası toplumda destek bulmadı.

ABD uluslararası toplumdan yaptırımlarına destek alamadı

Donald Trump yönetimi, ABD’nin Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmadan tek taraflı çekildiğini açıklamasıyla birlikte, 2015'te nükleer anlaşmanın imzalanmasının ardından kaldırılan yaptırımları geri getirmek için 90 ve 180 günlük iki aşamalı takvim belirledi.
İlk aşama yaptırımlar 7 Ağustos'ta devreye girdi. ABD'nin tek taraflı olarak uygulamaya koyduğu yaptırımlara göre, Tahran yönetiminin altın ve değerli maden alım satımına, otomotiv, uçak, bilgisayar ve yazılım sektörleri gibi çok sayıda alana yaptırımlar getirildi. Washington, uyguladığı tek taraflı yaptırımlara bütün ülkelerin uyması konusunda baskı ve tehdit politikasını devreye sokarken başta Avrupa Birliği (AB), Türkiye, Rusya, Çin, Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler ABD'nin tek taraflı yaptırımlarının kendi çıkarlarına uygun olmayacağını ilan ederek yaptırımlara uymayacaklarını açıkladı.
Avrupa Birliği, ABD'nin yaptırımlarını kınadı
Trump'ın İran'a karşı uyguladığı tek taraflı yaptırımlara karşı çıkan AB, İran'ı nükleer anlaşmada tutabilmek için attığı adımlarla ve birçok açıklamayla bu pozisyonunu teyit etti. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, ABD yaptırımlarına rağmen Avrupalı şirket ve bankaları İran'la ticarete teşvik ettiklerini duyurdu.
Bu kapsamda AB Komisyonu, ABD'nin tek taraflı yaptırımlarının devreye girdiği gün AB ülkelerinde yerleşik ve İran ile meşru zeminde iş yapan şirketlerin yasal olarak korunması amacıyla "Engelleme Mevzuatı'nı" devreye soktu. Engelleme Mevzuatı'nın devreye girmesiyle ABD'nin tek taraflı yaptırımlarına uyan şirketlerin AB tarafından cezalandırılması öngörülüyor.
Engelleme Mevzuatı'nın kapsamıyla ilgili değerlendirmeler yapan Mogherini'nin danışmanı Nathalie Tocci, "Engelleme mevzuatı, bir taraftan ABD yaptırımlarından etkilenen şirketlerin zararlarını telafi ederken diğer taraftan da şirketlerin yaptırımlara uymasını yasaklıyor" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "bağımsızlık" vurgusu
İran'la sınır komşusu olan Türkiye de ABD'nin tek taraflı yaptırımlarına uymayacağını en üst düzeyde çeşitli platformlarda dile getiren ülkelerin başında geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin İran yaptırımlarını değerlendirdiği bir konuşmasında, "Yaptırımlarla ilgili şunu bilmemiz lazım. ABD nasıl bir stratejik ortağımız ise, nasıl bir model ortağımız ise, bizim diğer stratejik ortaklıklarımızla ilişkiyi kesmek, ülkeler arasındaki bağımsızlık anlayışımıza ters düşer" diyerek, İran'a tek taraflı yaptırımların Türkiye tarafından kabul görmediğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov'la düzenlediği ortak basın toplantısında Türkiye'nin, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarına karşı olduğunu açıkladı. Çavuşoğlu, "Birleşmiş Milletler'in (BM) yaptırımlarına her ülke gibi biz de uyarız ama ABD olsun veya İngiltere olsun veya başka bir ülke olsun, Avrupa Birliği olsun, onların bir ülkeye yönelik yaptırım kararlarına biz uymak zorunda değiliz" ifadelerini kullandı.
ABD'nin Avrupalı müttefiklerinden "İran'la çalışmaya devam" kararı
Nükleer anlaşmanın tarafı Avrupalı ülkeler Almanya, Fransa, İngiltere de ABD'nin yaptırımlarına uymayacaklarını açıklayan ülkeler arasında yer aldı. Almanya, İngiltere ve Fransa, 6 Ağustos'ta ABD'nin İran'a ilişkin yaptırım kararına karşı AB çatısı altında ortak açıklama yayınladı. İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından hazırlanan raporlarda da belirtildiği gibi KOEP'in şartlarına uyduğu, anlaşmanın, Avrupa, bölge ve dünya barışı için kilit öneme sahip bir güvenlik garantisi olduğu bilgisine yer verilen açıklamada, "İran ile yapılan nükleer anlaşmanın korunması, uluslararası anlaşmalara saygı ve uluslararası güvenlikle ilgili bir konudur." ifadelerine yer verildi. Açıklamada ayrıca KOEP'e imza atan taraflar ve anlaşmaya destek veren üçüncü ülkelerin İran ile çalışmaya devam edeceğinin altı çizildi.
Çin, İran'la ilişkilerini sürdürecek
Pekin yönetimi, Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilerek İran’a yaptırımlar getirmesini tanımayan ülkeler arasında yer aldı. İran'ın en önemli gelir kaynağı petrolün yüzde 26'sını ithal eden Çin, ABD'nin İran'dan petrol alımını durdurma talebini reddettiğine yönelik haberler uluslararası basında yer buldu.
Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından geçen hafta yapılan açıklamada da ABD'nin tek taraflı yaptırımlarının tanınmadığı belirtilerek, "Çin ve İran'ın mantıklı, adil ve yasal olan ticari ve enerji alanlarında uzun soluklu, şeffaf ve doğal bir iş birliği devam edecektir" vurgusu yapıldı.
Rusya'dan uluslararası topluma "yaptırımlara uymama" çağrısı
ABD'nin nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesini uluslararası hukukun ihlali olarak niteleyen Rusya da, ABD'nin anlaşmadan çekilmesinin ardından getirdiği yaptırımlara uymayacağını en üst düzeyde dile getiren ülkeler arasında. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından ABD'nin ilk aşama yaptırımlarının devreye girdiği 7 Ağustos'ta yapılan açıklamada, ABD'nin tek taraflı yaptırımları kınanarak, uluslararası topluma yaptırımları tanımama çağrısı yapıldı.
Yaptırımların, İran'a yönelik ambargoların kaldırılmasını öngören BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararının ihlali olduğuna dikkat çeken açıklamada, "BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan kararları aradan çıkartan tek taraflı tüm yaptırımları kınıyoruz. Uluslararası kamuoyu, ABD'nin arzuları uğruna çok taraflı diplomatik başarıların feda edilmesine izin vermemelidir" ifadeleri kullanıldı.
Pakistan ve Hindistan, ABD'nin tek taraflı kararlarını tanımadı
İran'ın doğu komşusu Pakistan da, ABD'nin yaptırım tehditlerine rağmen Tahran'la ticari ilişkilerini sürdüreceğini açıkladı. Pakistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Muhammed Faysal, Perşembe günü düzenlediği basın toplantısında, Pakistan'ın egemen bir ülke olarak ekonomik ve ticari faaliyetlerine kendisinin karar vereceğini vurguladı. Faysal, özellikle Afganistan'daki istikrarsızlığın çözümü gibi bölgesel ve küresel konularda birlikte çalıştıkları İran ile ticari ve ekonomik ilişkilerini bu doğrultuda sürdüreceğini belirtti.
İran'dan günlük 600 bin varil ham petrol ithal eden Hindistan ise, 5 Kasım'da İran'ın petrol ticaretini "sıfırlamayı" hedefleyen tek taraflı yaptırımlara uymayacağını duyurdu. Hindistan Dışişleri Bakanı Sushma Swaraj, 28 Haziran'da İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'le Yeni Delhi'de düzenlediği ortak basın toplantısında, "Hindistan, sadece Birleşmiş Milletler tarafından alınan yaptırım kararlarına uyar herhangi bir ülkenin aldığı tek taraflı kararlara uymak durumunda değiliz" açıklamasını yaptı.
Irak'tan çelişkili açıklamalar
İran'ın komşularından Irak'tan, ABD yaptırımlarına dair çelişkili açıklamalar geldi. İlk önce Salı günü Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, İran'a yaptırımlarla ilgili açıklamalar yaparak, "Yaptırımları desteklemiyoruz çünkü bunları stratejik birer hata olarak görüyoruz ancak uyacağız" dedi. İbadi'nin ifadelerine İran'dan tepkiler yükselirken Perşembe günü Irak Dışişleri Bakanlığı farklı bir açıklama yayınladı. Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmet Mahcub'un yazılı açıklamasında, "Irak, herhangi bir ülkeye uygulanan ve tüm katmanlarıyla halkına zarar veren her türlü ambargoyu reddediyor. Krizlerde yanımızda duran komşu ülke İran'ın onurlu tavrını unutmayız" ifadeleri kullanıldı. Bu açıklamaya rağmen Irak hükümeti Pazar günü ülkedeki bankalara İran bankalarıyla dolar alışverişini durdurma talimatı verdi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Irak Başbakanlık Sözcüsü Saad el-Hadisi, "Irak, ABD'nin uyguladığı yaptırım sürecinde İran ile ticarette dolar alışverişini durdurmak zorunda kalacak. İran ile bu yaptırımlar varken ticari ilişki düzeyini korumak zor olacak" dedi. Hadisi ülkesinin, İran ile ticarette yaptırımların etkisini hafifletmek için başka yöntemler geliştireceğini kaydetti.
Japonya ve Güney Kore, ABD'den muafiyet izni alamadı
Japonya ve Güney Kore gibi İran'ın ihraç ettiği petrolün yaklaşık yüzde 15'ini alan Asya ülkeleri ise, ABD'nin İran petrolünü hedef alan 5 Kasım'da devreye girecek yaptırımlardan muafiyet alabilmek için Washington ile bu konuda uzun süreli görüşmelerine rağmen sonuç alamadı.
İki ülkenin, kasıma kadar İran'dan petrol ithalatını durdurması bekleniyor.
Yaptırımlara destek veren ülkeler
ABD'nin müttefikleri dahil uluslararası toplumun ezici çoğunluğu tarafından karşı çıkılan Washington yönetiminin İran'a yönelik tek taraflı yaptırımları İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklendi.
Söz konusu üç ülke, ABD'nin önceki Başkanı Barack Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşmaya da karşı çıkmış, Trump'ın anlaşmadan ayrılma kararını desteklemişti.
ABD Başkanı Trump, 8 Mayıs'ta Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak adlandırılan nükleer anlaşmadan ülkesini tek taraflı çekerek İran'a yaptırımları geri getireceğini açıklamıştı. 2015'te Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşma, seçim kampanyası döneminden beri Trump'ın en çok itiraz ettiği konulardan biri olmuştu. Anlaşmayı "ABD tarihinde yapılmış en kötü anlaşmalardan biri" olarak niteleyen Trump, göreve geldikten kısa süre sonra anlaşmadan ülkesini çekmiş ve İran'a yönelik yaptırımların ilk aşamasını 7 Ağustos'ta devreye sokmuştu.
ABD'nin İran'a yönelik ikinci yaptırım paketi 4 Kasım'da 180 günlük sürenin dolmasının ardından 5 Kasım'da devreye girecek. Bu tarihten itibaren İran Ulusal Petrol Şirketi, İran Petrol Ticaret Şirketi ve Ulusal Tanker Şirketi'ne uluslararası kısıtlamalar getirilirken, ekonomisi büyük ölçüde petrole dayalı İran'dan petrol ve ürünlerinin satışına yaptırımlar uygulanacak. 
Kaynak: AA

Tuesday, 14 August 2018

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ABD'ye boykot kararı


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'dan ABD mallarına boykot

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, "Bakanlık inşaatlarında ABD menşeili malzeme kullanılmayacak" açıklamasında bulundu.

BAKANLIKTAN FLAŞ ABD KARARI: O ÜRÜNLER KULLANILMAYACAK

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, inşaatlarda  menşeili malzemeler kullanılmayacak.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, inşaatlarda  menşeili malzemeler kullanılmayacak.

Karadeniz'in Antalyası Amasra'ya yoğun talep



Karadeniz'in Antalyası Amasra'ya yoğun talep

Bartın'a bağlı Amasra, tarihi yapısı, doğal güzellikleri ve sahilleriyle turizmin en uğrak noktalarından. Kurban Bayramı için ilçede konaklanacak yer kalmadı.
Karadenizin Antalyası Amasraya yoğun talep
Bartın'a bağlı Amasra, Kurban Bayramı öncesi otel ve pansiyonların tamamı doldu.
Cenevizliler döneminde yapılan kalesi ile el değmemiş koyları, temiz kumsalları, az dalgalı denizi ve doğayla bütünleşen güzelliklerinin yanı sıra balık ağırlıklı mutfak kültürüyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Amasra'da bayram için otel ve pansiyonlarda doluluk yüzde 100'e ulaştı. 
"400-500 bin turistin gelmesi bekleniyor"
Merkez nüfusu 6 bin civarında olan ilçeye bayram tatili süresince yaklaşık 400-500 bin turistin gelmesi bekleniyor.
Amasra Belediye Başkanı Emin Timur, "Karadeniz'in Antalyası" olarak anılan ilçenin bayram tatillerinde özellikle Ankara ve çevre illerden çok sayıda ziyaretçi ağırladığını söyledi. 
"Kurban Bayramı için 3 bin yatak kapasiteli Amasra'da otel, motel ve tüm konaklama yerleri, bir hafta önceden rezervasyonlarla doldu. Bayram süresince yer bulmak neredeyse imkansız. İlçemiz çok yoğun bir misafir akınına uğruyor. Özellikle rezervasyon yaptırmadan gelecek misafirlerin bu doluluk oranını göz önünde bulundurmalarını ve tedbirli olmalarını istiyoruz.
Amasra, sadece deniz, kum, güneş turizmiyle değil, doğası, doğal yaşamı, insanların köy ürünleriyle buluşabildiği yer olması nedeniyle de yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor." 
İlçenin son yıllarda bu sayıyı katladığını ve her geçen yıl da artıracağını anlatan Timur, "Bayram tatili süresince 6 bin nüfuslu ilçemize en az 400-500 bin turistin geleceğini umuyoruz. Belediye olarak tatilcilerin sorunsuz bayram ve tatil geçirebilmeleri için gerekli tedbirlerimizi alıyoruz. Bunun yanında misafirlerimizden de çevreye karşı biraz daha duyarlı olmalarını rica ediyoruz" dedi.
Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Hüseyin Boran, bayram için ilçeye aşırı talep olduğundan bahsederek, otel ve pansiyonların günler öncesinden dolması nedeniyle konaklama talebine cevap veremediklerini söyledi.
Kaynak: AA
Etiketler: ziyaretturizmtatilpansiyonotelkaledolubayramBartınAmasra

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts