Saturday, 28 January 2017

SANKİ DÜNYA ŞAMPİYONASI. . .


SANKİ DÜNYA ŞAMPİYONASI...

U23 Serbest Güreş Türkiye Şampiyonası, Balıkesir'de başladı. Mindere çıkan aslanlar Dünya Şampiyonası maçlarını aratmadı. Hepsi birbirinden yetenekli sporcular tüm hünerlerini sergilerken maçları izlemeye gelen seyirciler heyecandan yerinde duramadı. Bugün 3 sıklette yapılan müsabakalar neticesinde 57 kiloda Süleyman Atlı, 70 kiloda Muhammed Akdeniz ve 97 kiloda Yunus Emre Dede Türkiye Şampiyonu oldu.

186 SPORCU 3 SIKLETTE GÜREŞTİ
27-29 Ocak tarihlerinde Balıkesir'de yapılan U23 Serbest Güreş Türkiye Şampiyonasına 68 kulüpten 186 sporcu katıldı. 57, 70 ve 97 kilolarıyla başlayan şampiyonada sporcular ilk 3'e girebilmek için ter döktü.

DÜNYA ŞAMPİYONASINI ARATMADI
Mindere çıkan aslanlar Dünya Şampiyonası maçlarını aratmadı. Hepsi birbirinden yetenekli sporcular tüm hünerlerini sergilerken maçları izlemeye gelen seyirciler tarafından da tam not aldı. Bugün 3 sıklette yapılan müsabakalarda dereceye giren sporcular önce milli takım kamplarına alınacak ardından Türkiye'yi uluslararası güreş şampiyonalarında temsil edecek.

Öte yandan yapılan müsabakalarda Türkiye Güreş Federasyonu tarafından günün en güzel maçı Sezgin Pişmişoğlu ile Barış Kaya'nın yarı final karşılaşması seçildi.

TÜRKİYE ŞAMPİYONLARI
Şampiyonada derece elde eden sporcularımız şöyle:
57 kiloda
1-Süleyman Atlı
2-Barış Kaya
3-Sezgin Pişmişoğlu
3-Ertuğrul Kahveci

70 kiloda
1-Muhammed Akdeniz
2-Fazlı Eryılmaz
3-Mehmet Erzincanlı
3-Enes Uslu

97 kiloda
1-Yunus Emre Dede
2-Cengizhan Şimşek
3-Nail Seyyar
3-İbrahim Çiftçi



Friday, 27 January 2017

TSK: DEAŞ, El Bab'dan çekiliyor.




TSK: DEAŞ, EL BAB'DAN ÇEKİLİYOR

Türk Silahlı Kuvvetleri (), DEAŞ terör örgütünün TSK’nın yürüttüğü kararlı harekattan dolayı ümitlerinin ciddi şekilde kırıldığını ve 'dan çekilmeye hazırlandığını bildirdi.

'dan yapılan açıklamada, 'ta bulunan sivil halkın DEAŞ'ın tüm tehditlerine rağmen göç etmeyi başardığı ancak şehirde halen 15-18 bin civarında sivil halkın bulunduğu belirtildi. El Bab'taki son durum ile ilgili yapılan açıklamada, su, elektrik gibi temel hizmetler ve asgari yaşam koşullarının yok denecek seviyelere indiği ve bu nedenle sağlık sorunu yaşayanların hayatlarını kaybettikleri kaydedildi. TSK, şehirdeki sivil halkın ayrılmaması için DEAŞ terör örgütü mensuplarının propaganda yaptığını ve böylece insanların şehirden kaçmalarına engel olmaya çalışıldığına dikkat çekti.

Açıklamada, DEAŞ terör örgütünün savunma hatlarını kuvvetlendirmek ve karşılaştıkları kuvvetlere azami kayıp, hasar verdirmek amacıyla El Bab'ta yaptıkları istihkam çalışmalarına devam ettiği ve özellikle El Bab-Kadiran yolunda Al-Albi mezrası yakınlarında sürekli istihkam çalışmalarının yürütülmekte olduğu belirtildi. TSK'nın DEAŞ terör örgütünün Bab'taki askeri durumuna yönelik bölgedeki güvenilir kaynaklardan temin ettiği bilgilere göre son zamanlarda Tunuslu muhacirlerin El Bab'da yoğunluk gösterdiği, DEAŞ terör örgütünün tüm karargahlarını ve merkezlerini Tadif bölgesine taşıdığı ve morallerinin son derece düşük olduğu kaydedildi. Diğer yandan, Kabasin ile ilgili alınan son bilgilerde DEAŞ'ın şehirde döşediği el yapımı mayın ve bombalı tuzakların yerlerini bilen ve bizzat döşeyen kişilerin hava taarruzunda hayatlarını kaybettiği, bu ölen teröristlerin ellerindeki haritaya da ulaşılamadığı, bu yüzden bazı terör örgütü mensuplarının mahsur kaldıkları ve hareket alanlarının kısıtlandığı, hatta bazılarının kendi bombalarıyla öldükleri istihbaratının alındığı ifade edildi.

TSK, DEAŞ terör örgütünün TSK'nın yürüttüğü kararlı harekattan dolayı ümitlerinin ciddi şekilde kırıldığını ve El Bab'dan çekilmeye hazırlandığı bilgisinin edinildiğini açıkladı.

İHA.
http://www.ahaber.com.tr/gundem/2017/01/27/tsk-deas-el-babdan-cekiliyor

Çavuşoğlu'ndan Yunanistan'a tepki: Gerekli adımları atacağız



Çavuşoğlu'ndan Yunanistan'a tepki: Gerekli adımları atacağız

Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan Yüksek Mahkemesi'nin, FETÖ'cü darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan 8 darbeci teröristin Türkiye'ye iade edilmemeleri yönündeki kararına tepki gösterdi. Çavuşoğlu, 'Yunanistan ile aramızdaki ikili geri kabul anlaşmasının iptali dahil gerekli adımları atacağız.' dedi. Yunanistan Yüksek Mahkemesi (Arios Pagos) Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan 8 darbeci askerin Türkiye'ye iade edilmemeleri yönünde karar verdi.

 
Bu karara tepki gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Yunanistan ile aramızdaki ikili geri kabul anlaşmasının iptali dahil gerekli adımları atacağız" değerlendirmesinde bulundu.




Thursday, 26 January 2017

'Borsada bu yıl 90.000 ve üzeri sürpriz olmaz'


'Borsada bu yıl 90.000 ve üzeri sürpriz olmaz'

Borsa İstanbul'un 2015 ve 2016’da emsallerinden önemli ölçüde negatif ayrıştığı, endeksin bu yıl içinde 90.000 ve üzerindeki seviyeleri görmesinin sürpriz olmayacağı ifade ediliyor.
'Borsada bu yıl 90.000 ve üzeri sürpriz olmaz'
Grafik: AA/Yasin Demirci

İSTANBUL - ERHAN CİHAN ÜNAL
Dolar bazlı endeksin 11 Ocak 2017'de 19.800 puan ile Nisan 2009'dan bu yana en düşük seviyesine gerilemesinin ardından gelişmekte olan ülke borsalarına göre artan iskonto oranı, özellikle yabancı yatırımcı alımlarının güçlenmesine neden oldu ve BIST 100 endeksi yükseliş rallisine başladı.
BIST 100 endeksi, son iki haftada, gördüğü en düşük seviyeye göre dolar bazında yüzde 10'dan fazla değer kazanarak 22.200 puanın üzerine çıktı. BIST 100 endeksi aynı dönemde TL bazında yüzde 8,4 getiriye ulaşırken, yabancı takas oranı yüzde 63 seviyelerinden yüzde 64,3'e çıktı.
Yıla 77.907 puandan başlayan ve en düşük 5 Ocak'ta 75.657 puanı gören BIST 100 endeksi, bu tarihten itibaren üst üste 10 işlem günü süren yükseliş trendi ile 18 Ocak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi öncesi seviyesi olan 82.895 puana kadar çıktı. Aynı dönem içinde, 12 Ocak'taki 8,1 milyar liralık hacim ile tüm zamanların en yüksek günlük işlem hacmi rekoru da kırıldı.
Gelen kar satışlarının sınırlı kalması ile 19 ve 20 Ocak'ta 82.000-83.000 seviyelerinde dalgalanan endeks, 24 Ocak'ta analistlerin direnç olarak nitelendirdiği 84.000 puanın üzerine çıkarak 84.278 puanı gördü.

"Kurlardaki yükseliş trendinin zayıflaması endeksin 84.000 puanı aşmasına neden oldu"

AA muhabirine konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan, Borsa İstanbul'un 2015 ve 2016 yıllarında emsallerinden önemli ölçüde negatif ayrıştığını belirterek, bu durumun BIST 100 endeksinin MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi'ne göre yüzde 30-35 ile son yılların en yüksek iskontosuna ulaşmasına neden olduğunu kaydetti.
"BIST 100 endeksinin bu yıl içinde 90.000 ve üzerindeki seviyeleri görmesini sürpriz olarak değerlendirmiyorum" diyen Doğan, kısa sürede oluşan bu pozitif trendin sonunda gelinen seviyelerin orta ve uzun vadeli getiri potansiyelini azalttığını, bunun da alım iştahını sınırlayabileceğini söyledi.

"Bu yükseliş hareketinin lokomotifi sanayi hisseleri oldu"

Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal da Aralık 2016'da 71.793 seviyesinden başlayan yükseliş hareketinin 12 Ocak'tan itibaren hızlanarak devam ettiğini ve 84.208 seviyesine kadar ulaşıldığını belirterek, ilk dikkat edilmesi gereken noktanın yükselişin artan ivmesinin yükselttiği volatilite olduğunu vurguladı.
Kısa vadede Fitch Ratings'in kredi notunun, piyasa üzerindeki en önemli baskı olduğunu ve genel beklentinin jeopolitik riskler nedeniyle notun yatırım yapılabilir seviyenin altına indirilmesi yönünde bulunduğunu ifade eden Atılal, böyle bir durumla karşılaşılması halinde bankacılık endeksi öncülüğünde düşüş eğiliminin öne çıkabileceğini ve yeni denge seviyelerinin oluşacağını kaydetti. 
Atılal, "Bundan sonra da BIST 100 endeksinin emsallerine göre yaklaşık yüzde 40'lık iskontosunun yarattığı cazibe, karşılaşabileceğimiz risklerin artık kısmen fiyatlanmış olması ve referandum sonucuyla birlikte yeni bir yükseliş havasının yakalanmasına neden olabilir. Bu yükseliş havası ile birlikte endekste 90.000 ve üzerindeki seviyeleri daha rahat konuşabiliriz." ifadelerini kullandı. 
http://aa.com.tr/tr/ekonomi/borsada-bu-yil-90000-ve-uzeri-surpriz-olmaz/734758

Berlin'in yeni havalimanı bu sene de açılamıyor





Berlin'de 2011'de faaliyete geçmesi planlanan yeni havalimanının açılışı bir kez daha ertelendi.

Almanya'nın başkenti Berlin'de yapımına 2006'da başlanan ve 2011'de açılması planlanan ancak açılışı defalarca ertelenen yeni havalimanının bu yıl da faaliyete geçemeyeceği bildirildi.

5. KEZ ERTELENDİ

Berlin Belediye Başkanı Michael Müller ve Berlin Brandenburg Havalimanı Başkanı Karsten Mühlenfeld, Berlin Brandenburg Havalimanının, bu yıl için planlanan açılışının 2017'ye yetişmeyeceğini açıkladı.
Son ertelemeyle havalimanının açılışı 5. kez ertelendi.


YENİDEN KABLO DÖŞENECEK

Şirket yönetimi, havalimanının yangın söndürme sisteminde sorun olduğu sonucuna vardı. Şirketten yapılan açıklamada, yangın durumunda bin 200 kapının çalışması için yeniden kablo döşenmesi gerektiği duyuruldu.

"2017 İÇİNDE AÇILMASI ÇOK RİSKLİ OLUR"

Mühlenfeld, havalimanının 2017 içinde açılmasının çok riskli olacağını belirtti. Belediye Başkanı Müller ise açılışın 2018 yılını geçmeyeceğini söyledi.

HAVALİMANI DAHA AÇILMADAN ZARAR ETMEYE BAŞLADI

Havalimanına şimdiye kadar 6,5 milyar avro harcandığı, havalimanının boş kalmasının maliyetinin her ay 17 milyon avro olduğu hesaplanıyor.
Havalimanının geleceğiyle ilgili bir sonraki toplantının 7 Şubat'ta yapılması planlanıyor.

2011'DE AÇILMASI PLANLANIYORDU

Berlin'de bulunan Schönefeld ve Tegel havalimanlarının yerine açılması planlanan Berlin Brandenburg Havalimanının açılışı ilk önce 2011 olarak belirlenmişti.

“Halep’te İnsanlık Ölmesin” yardımları 145 milyona ulaştı

yardımları 145 milyona ulaştı“Halep
TÜRKİYE DİYANET VAKFITURKIYE DIYANET FOUNDATION
 

26.1.2017 

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı öncülüğünde başlatılan, Türkiye genelindeki sivil toplum kuruluşlarının da destek verdiği “Halep’te İnsanlık Ölmesin” kampanyası kapsamında toplanan yardımlar 145 milyon TL’ye ulaştı.

Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti İkinci Başkanı Mazhar Bilgin, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı öncülüğünde Halep’teki mazlumlar ve mağdurlar için başlatılan “Halep’te İnsanlık Ölmesin” kampanyasına milletimizin büyük ilgi gösterdiğini, vatandaşlarımızın ortaya koydukları dayanışma ruhuyla adeta tek yürek olduğunu söyledi.
Suriye’de ve son dönemde Halep'te yaşananlara işaret eden Mazhar Bilgin, sorumluluk sahibi hiçbir Müslüman'ın buna sessiz kalamayacağını belirtti. Suriye’de sıkıntılar başlar başlamaz harekete geçtiklerini ve bölgeye her türlü insani yardımı yaptıklarını ifade eden Bilgin, Halep’te yaşananların ardından da Diyanet İşleri Başkanlığı ve 9 sivil toplum kuruluşuyla birlikte hem bölgedeki insani durumu iyileştirmek hem de uluslararası kamuoyunun dikkatini bu yöne çekmek amacıyla “Halep’te İnsanlık Ölmesin” yardım ve sosyal duyarlılık kampanyasını başlattıklarını kaydetti.
“Yardım makbuzuna ismimi ‘Müslüman’ yazın”
Halep’te yaşanan insanlık dramı sonrası il ve ilçe müftülükleri, TDV Genel Merkez ve şubelerine yapılan yardımlarda Anadolu insanının cömertlik ve kadirşinaslığına bir kez daha şahit olduklarını ifade eden Mazhar Bilgin, “Elindeki tek yüzüğü getiren ancak makbuza ismini değil ‘Müslüman’ diye yazılmasını isteyen, bileziğini çıkarıp veren, çeyiz parasını getiren, aracını satıp Halepli Müslüman kardeşlerine gönderen hayırseverlerle karşılaştık. Bu kampanya sırasında insanı duygulandıran bunun gibi daha nice asil hareketlerle karşılaştık. İnsanımız alicenaplığını bir kez daha gösterdi” diye konuştu.
Bilgin, okullardan, öğrenci yurtlarına, üniversitelerden sivil toplum kuruluşlarına ve iş dünyasına kadar toplumun farklı kesimlerinden kampanyaya geniş katılım olduğunu vurguladı.
“Yardımlar kardeşlik ruhunu yansıtıyor”
Bu kampanya sırasında yardımlaşmanın en güzel örneklerinin sergilendiğini ve miletimizin yaptıkları yardımlarla kardeşlik ruhunu yansıttığını vurgulayan Bilgin, “Halep’te İnsanlık Ölmesin” kampanyası kapsamında yurt içi ve yurt dışından nakdi olarak 75 milyon 684 bin 378 TL yardım yapıldığını, temel gıda maddeleri, temizlik ve barınma malzemeleri gibi ayni yardımların da 69 milyon 315 bin 622 TL olarak toplamda 145 milyon TL’ye ulaştığını bildirdi.
Öncelikli ihtiyaç duyulan temel gıda malzemeleri, giysi, soba, battaniye gibi yardımları ulaştırdıklarını vurgulayan Mazhar Bilgin, Halep’te İnsanlık Ölmesin yardım kampanyası kapsamında şu ana kadar Türkiye genelinde il ve ilçe müftülükleri, TDV Genel Merkez ve şubeleri tarafından içerisinde gıda, giyecek, çocuk bezi ve battaniyenin olduğu 732 TIR yardım malzemesinin bölgeye ulaştırıldığını açıkladı.
Yaklaşık 70 milyon TL’lik yardımı bölgeye ulaştırdıklarını belirten Bilgin, “10 bin 800 ton gıda, 227 bin 690 adet barınma malzemesi, 2 milyon 137 bin 769 adet giyecek-ayakkabı, 250 ton temizlik malzemesi, 54 bin 800 paket çocuk bezi, 6 bin 336 halı, 146 bin mutfak malzemesi, 3 bin oyuncak, 22 bin 500 kırtasiye malzemesi, bin 90 adet anne çocuk seti” kampanya çerçevesinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırdıklarını kaydetti.
Tahliyelerin yapıldığı bölgede ailelerin ihtiyaç duyduğu malzemelerin ulaştırılması için İdlib’de koordinasyon merkezi kurduklarını vurgulayan Bilgin, “Suriye içerisindeki güvenli bölgelere de yardımlarımız ekiplerimiz tarafından ulaştırılıyor. İdlib’in Babul Hava bölgesinde kurulan TDV İdlib Koordinasyon Merkezinden, ihtiyaçlara göre depolarımızdan soba, battaniye, ekmek, kıyafet, gıda ve temel ihtiyaç malzemeleri çadır kentlerde ve evlerde kalan Halepli ailelere ulaştırıyoruz” dedi.
Mazhar Bilgin, soğuk hava nedeniyle bölgede kışlık giysi noktasında ihtiyaç bulunduğunu belirterek, mevcut kışlık elbiselerin ihtiyaç sahiplerine daha kolay ulaştırılabilmesi için Babulhava’da bulunan TDV giysi dağıtım merkezine ek olarak Eriha, Eddana ve Urim bölgelerinde de giysi dağıtım noktaları açtıklarını söyledi.
Türkiye Diyanet Vakfı olarak Suriyeli kardeşlerimize ve Halep’ten gelenlere yönelik yardım faaliyetlerini sürdürdüklerini, “Halep’te İnsanlık Ölmesin” yardım kampanyasının da devam ettiğini belirten Bilgin, “Kampanyamıza büyük ilgi gösteren, verdikleri destekle Halep için seferber olan hayırsever milletimize çok teşekkür ediyoruz” dedi.

Adıyaman Belediyesi Spor Kulübü güreşçilerinden Türkiye derecesi



Adıyaman Belediyesi Spor Kulübü güreşçilerinden Türkiye derecesi


 
    Afyon’da gerçekleştirilen Türkiye Kadınlar Güreş Şampiyonası’nda adıyamanı temsil eden Adıyaman Belediyesi Spor Kulübü güreşçileri Aslı Demir ile Fatma Serçe dereceye girdi.
   19-20 Ocak tarihlerinde Afyon’da gerçekleştirilen Türkiye Kadınlar Güreş Şampiyonası’nda ilimizi temsil eden Adıyaman Belediyesi Spor Kulübü güreşçileri Aslı Demir Türkiye 3.’sü, Fatma Serçe ise Türkiye 5.’si olarak dereceye girdi.
    Hacı Yusuf Kutlu ve Mustafa Koç nezaretin yarışmaya hazırlanan sporcularımızdan Aslı Demir’in 69 kilogramda, Fatma Serçe’nin ise 60 kilogramda güreştiğini söyleyen yetkililer, alınan dereceğinin kendilerini çok mutlu ettiğini söylediler.
    Turnuvada bir konuşma yaparak yarışmada milli takım kadrosunun belirleneceğini de söyleyen Türkiye Güreş Federasyonu’nun Kadın Milli Takımı’ndan Sorumlu Asbaşkanı Mustafa Çakır, “Şampiyonada milli takım kampına davet edilecek sporcuların belirlenecek. 24 Ocak-7 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilecek kampta da milli takım oluşturulacak. Önümüzdeki yaz yapılacak Avrupa Şampiyonası öncesi bu turnuvayı önemsiyoruz” diye konuştu.

'Reşik' Mecit ustanın elinde yeniden hayat buluyor



'Reşik' Mecit ustanın elinde yeniden hayat buluyor

Keçi kılı ve kendirden yapılan, yaklaşık 600 yıllık geçmişe sahip yöresel bir ayakkabı olan "reşik", Van'daki bir ayakkabı ustasının elinde yeniden hayat buluyor.
'Reşik' Mecit ustanın elinde yeniden hayat buluyor

VAN-Necat Hazar
Van'da ayakkabı tamircisi ve üreticisi Mecit Emel, bir taraftan reşik üretimi yaparken bir taraftan da 600 yıllık kültürü yaşatmaya çalışıyor. 
Emel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, unutulmaya yüz tutmuş reşiği gelecek kuşaklara aktarmak istediğini, bunun için de yanında çalışanlara üretim aşamalarını aktardığını söyledi.
Reşiğin geçmişte farklı ayakkabı ustalarınca değişik şekillerde yapıldığını ifade eden Emel, "Günümüzde ayakkabı sektörü çok geliştiği için yöresel tarzlar kaybolmaya yüz tuttu. Herkesin bıraktığı, uğraşmadığı, ilgi duymadığı bir kültürü yeniden yaşatmak için gayret sarf ediyoruz." dedi.
Emel, yaklaşık 15 yıldır reşik ürettiğini, zamanla çeşitli modeller geliştirdiklerini dile getirdi.
Keçi kılından yapılan reşiğin birçok avantajı bulunduğunu anlatan Emel, "Reşik çok zor çürür ve su tutmaz. Karda bile çok rahat giyilebilir. Sadece vatandaşlar değil, işletmeler ve oteller de bu ayakkabıyı turistik amaçlı kullanabilirler. Van'da ürettiğimiz reşiklere en çok turistler ilgi gösteriyor ayrıca televizyon programlarında kostümlerin altına da giyiliyor." diye konuştu.
Emel, talebe göre yılda yaklaşık 250 çift reşik ürettiklerini ve modeline göre 75-250 liradan sattıklarını sözlerine ekledi.
Ağabeyi Emel'in yanında çalışan Muhammed Emel ise reşik kültürünü yaşatmak için çalıştıklarını, bilgi ve birikimlerini yeni kuşaklara anlattıklarını belirtti.

"Bir reşiği 30 yıl giydim"

Gençliğinde yaklaşık 30 yıl reşik giydiğini ve çok memnun kaldığını anlatan 80 yaşındaki Mehmet Şirin Aksungur, "Sonra lastik ayakkabı giydim. Çağ değişti. O zaman bir parça ekmek hep birlikte tüketilirdi ama şimdi öyle mi? Dünya değişiyor. Değişen sadece dünya olmuyor. İnsanlar da değişiyor. Bu ayakkabılar keçi kılından yapılırdı ve çok sağlam olurdu. Benim 30 yıl giydiğim bir reşik vardı." dedi.


Mark Zuckerberg ABD Başkanlığına aday olur mu?




Facebook CEO’su Mark Zuckerberg‘in ABD Başkanı olma ihtimali son dönemin önemli tartışma konularından ve nihayet genç girişimciye Başkanlıkta gözünün olup olmadığı da soruldu. Zuckerberg ise tabir-i caizse bir siyasetçi gibi yanıt verdi.
Kısa bir özet geçecek olursam; Mark Zuckerberg’in dünya üzerindeki etkisi tartışılmaz bir gerçek. 2010 yılında Time tarafından Yılın Kişisi seçilen Zuckerberg, dünyanın en genç milyarderi olmak gibi sıradışı bir ünvana defalarca sahip oldu. Bugüne dek Facebook’u yönetmek konusunda ciddi bir yol kateden Zuckerberg, yıllar geçtikçe tişört ve parmak arası terliklerinden sıyrılmaya ve takım elbisesi içinde daha fazla gündeme gelmeye başladı. Bu arada Hindistan’dan Çin’e uzanan seyahatlerini ve ülke başkanlarıyla yaptığı görüşmeleri de giderek arttırdı.
Zuckerberg adının popülerleşmesi sadece Facebook’un kurumsal hedefleriyle sınırlı olmadı. Sahip olduğu Facebook hisselerinin yüzde 99’unu Chan Zuckerberg Vakfı‘na bağışlayan 32 yaşındaki girişimci, bu sayede bireysel etkisini daha fazla hissettirmeye başladı. 2017 yılı hedefinin ‘ABD’nin 50 eyaletini dolaşmak’ olduğunu açıkladığında ise siyasi kariyer dedikoduları daha fazla dillendirilmeye başlandı.

Zuckerberg Başkan adayı olmayı düşünüyor mu?

Tüm bu gelişmeler ışığında Zuckerberg’e ABD Başkanlığına dair soru sorulması kaçınılmazdı ve nihayet bu soru da soruldu. Zuckerberg de ABD Başkanlığına aday olmayı düşünüyor musunuz? sorusuna “Hayır. Ben Facebook’taki topluluğu büyütmeye ve Chan Zuckerberg Vakfı için çalışmaya odaklanmış durumdayım.” şeklinde bir yanıt verdi. Siyasi analiz uzmanı değilim ama bu yanıttan geleceğe dönük net bir sonuç çıkarmanın zor olduğu aşikar.
Hatta Hillary Clinton ve Donald Trump’ın bir kaç yıl önceki söylemlerine ve aşağıdaki tespite bakarak Zuckerberg’in açıklamasından olumlu bir sonuç çıkarmak da mümkün. Zuckerberg, sadece şimdilik kendi işinin başında olduğunu söylüyor ki Trump’ın daha bir kaç gün önce görevi devraldığını hatırlamakta fayda var.
“Bugünlerde Başkan adayları, geniş kitleler önünde ve yüksek sesle Başkan adayı olmayacaklarını söylüyor.”

Silikon Vadisi Muhtarlığından Başkanlığa

Zuckerberg’in iki yıldan fazla siyasi hizmet veremeyeceği yönündeki bilgi ise Techcrunch’a göre doğru değil. Yani Zuckerberg, Facebook’un yüzde 30’undan fazlasına sahip olduğu halde hisse sınıflandırma anlaşması veya yönetim kurulu kabulü ile Facebook’u yönetmeyi bırakmadan da siyasi kariyerini sonsuza kadar sürdürebilir. Üstelik Zuckerberg’den direkt olarak ABD Başkanı olmasını beklemeye gerek de yok. Silikon Valisi muhtarı veya California Valisi olmak gibi daha küçük adımlar da atabilir.
Toparlayacak olursam, Zuckerberg’in gerçekten bir gün siyasete girip girmeyeceğini elbette net olarak bilemeyiz. Ancak bu ihtimalin hafife alınmayacağını düşünenlerdenim. Zira devletler gün geçtikçe veri güdümlü teknolojik dönüşümlerin etkisine maruz kalmakta ve Zuckerberg’in elinde çok güçlü bir koz var. Facebook’un yüz tanıma teknolojisinin FBI’ınkinden daha kesin sonuçlar vermesi bile gerektiğinde ‘terörizme karşı’ kullanılabilecek güçlü bir avantaj.
Diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri’nde devlete veya bir teknoloji şirketine hizmet etmek arasındaki sınırlar hızla eriyor. Devlet kurumları ile teknoloji devleri arasındaki transferler bir yana; ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Dropbox yönetim kuruluna girmesi, Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt’in Pentagon İnovasyon Danışma Kurulu Başkanı olması, 17 yıllık Googler Matt Cutts’ın U.S. Digital Service kurumuna katılması ve son olarak Elon Musk – Travis Kalanick ikilisinin Trump’a danışman olması bu konuda verilebilecek üst düzey örnekler. Seyahatlerinde en az 12 kişilik sosyal medya ekibiyle gezen Zuckerberg‘in Başkan adayı olması durumunda ne kadar etkin olacağını ise söylemeye gerek bile yok… (Bkz: Trump’ın dijital zaferi)


Kaynak: http://webrazzi.com/2017/01/26/mark-zuckerberg-abd-baskanligina-aday-olur-mu/ gitmek için TIKLA

Wednesday, 25 January 2017

Kanseri yiyen mantar var

Kanseri yiyen mantar var

ABDdeki Tennessee Üniversitesinde yapılan bir araştırmada, arthrobotrys oligospora isimli mantarın ürettiği nano parçacıklarının tümöre karşı etkili özellikleri ve kanserli hücreleri öldürdüğü tespit edildi. Uzmanlar bunun kanser tedavisi için bir çığır olduğu belirtirken bu yöntemin tedavide kullanılabileceğini söylediler. 
Arthrobotrys oligospora isimli mantarın ürettiği nano parçacıklarının bağışıklığı uyarıcı ve tümöre karşı etkili özellikleri keşfedildi. 

Amerika Tennessee Üniversitesinde yapılan bir araştırmada,arthrobotrys oligospora isimli mantarın ürettiği nano parçacıklarının bağışıklığı uyarıcı ve tümöre karşı etkili özellikleri keşfedildi. 

Parçacıkların bağışıklık sistemini uyararak, makrofaj salgısını tetiklediği ve kanserli hücreleri öldürdüğü tespit edildi. 

Doğa Bilimleri Derneği Genel Sekreteri Müge Kanay, etobur mantar türü olan arthrobotrys oligosporanın, parazit kancalı kurtlarla beslendiğini söyledi. 

Bu mantarın, kancalı kurtları yakalayıp sindirmek için çok özel tuzaklar kurduklarına işaret eden Kanay, Bu tuzaklar mekanik olarak öyle kusursuzdur ki tuzağa yakalanan kurtlar ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar kurtulmayı başaramazlar dedi. 

Kanay, mantarın, tuzağı son derece karmaşık inşa ettiğini dile getirerek, önce yapışkan iplikçiklerle halkalar ördüklerini anlattı. Kancalı kurtun, bu halkalara takılıp, içinden çıkamadıklarını ifade eden Kanay, daha sonra bu iplikçiklerin kurdun gövdesini delerek içeri doğru büyümeye başladığını ve zamanla kurdu sindirdiklerini söyledi. 

Mikro boyutta ameliyat benzetmesi
Kanay, bu işlemin adeta mikro boyutta bir ameliyat gibi gerçekleştiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: Başlangıçta kurtçuğu ağına dolayabilecek kadar kuvvetli bir yapışkana sahip olan bu iplikçikler, ameliyata başladıklarında yapışkan özelliklerinin yerine kesici özelliklerini devreye sokarlar. Bir neşter gibi kurtun gövdesini kesip itinayla içeri girerler. Birden çok işleve sahip bu iplikçikler, son derece üst teknoloji nano bileşenler ve nano parçacıklarla donatılmıştır. 

Kanser tedavisinde son gelişme 
Amerika Tennessee Üniversitesindeki bilim insanlarının laboratuvar ortamındaki araştırmalarının sonucunda, bu parçacıkların bağışıklığı uyarıcı ve tümöre karşı etkili özelliklerinin keşfedildiğini belirten Kanay, Bir milimetrenin milyonda biri kadar, son derece ufak boyuttaki parçacıkların bağışıklık sistemini uyararak makrofaj salgısını tetiklediği ve kanserli hücreleri öldürdüğü tespit edilmiştir. Mantar tarafından üretilen parçacıkların, aynı zamanda optik, termal ve elektronik yönden de eşsiz olduğu farkedilmiştir. Bilhassa boylarının ufak olması sayesinde, hücre zarını kolaylıkla aşabildikleri görülmüştür diye konuştu. 

Kanay, parçacıkların, mükemmel bir biyolojik uyuma da sahip olduklarını vurguladı. 

Kanser gibi ağır hastalıkların tedavisinde, bilhassa direkt kanla temas edecek malzemelerin hasta tarafından kabul edilmesi ve iltihaplanma ya da pıhtı oluşumu gibi istenmeyen tepkiler meydana getirmemesinin son derece önemli olduğunu belirten Kanay, arthrobotrys oligospora tarafından üretilen iplikçiklerdeki tasarımın, bu yönden mükemmel bir uyum gösterdiğini anlattı. 

Doğadaki tasarımların taklit edilmesi 
Doğadaki bir canlının sahip olduğu 1 milimetrenin milyonda biri kadar ufak bir alanda saklı bu teknolojinin, çok detaylı bir tasarımın ürünü olduğunu ifade eden Kanay, şunları kaydetti: Bu detaylı ve hatasız işleyen tasarımları taklit ettiğimizde, yalnızca biyomühendislik ve nanoteknoloji alanında değil, aynı zamanda tıpta da çözümler üretebilmek mümkündür.

Gelecekte kemoterapi, radyoterapi ya da radyoaktif iyot gibi farklı kanser türlerinin tedavisinde kullanılan, çok sayıda yan etkisi bulunan sistemlerin yerini, doğadaki tasarımlar taklit edilerek üretilmiş, biyolojik olarak yüksek uyuma sahip, yan etkisi düşük, biyomedikal uygulamalar alabilir.
 
(AA)

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts