Friday, 4 August 2017

Kaya Gazı VE Endüstriyel ve Ekonomik Kazanımları



ABD, Geleneksel Olmayan Doğalgaz Türü Kaya Gazı Rezervleri Zenginliği ile Klasik Olmayan Doğalgaz Çeşidi Kömür Yataklı Metan Gazı (Coalbed MethaneCBM) Bolluğu Sayesinde Ulaşacağı Endüstriyel ve Ekonomik Kazanımlar

Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Fizik Mühendisleri Odası (canguzel.taner@gmail.com)


Amerika Birleşik Devletleri yeni keşfedilen klasik olmayan doğalgaz çeşitleri arasında sayılan evrimsel şeyl gazları üretimi bolluğu yaşamak üzeredir. Amerika yeni kuşak kaya gazı üretimi zenginliği sayesinde erişeceği ulusal endüstriyel ve ekonomik canlılık için artık gün saymaya başlamıştır. Amerika kaya gazları üretimi bölgeleri içerisinde Marcellus şeyl gazı yatakları (New York, Pennsylvania, Ohio, Maryland ve West Virginia Eyaletleri), Utica kaya gazı rezervleri (Kentucky, Maryland, New York, Ohio, Pennsylvania, Tennessee, West Virginia ve Virginia Eyaletleri), Bakken şeyl gazı kaynakları (Montana ve North Dakota Eyaletleri), Haynesville şeyl gazı rezervleri (Arkansas, Louisiana ve Texas Eyaletleri) ve Barnett kaya gazı yatakları (Texas Eyaleti) en zengin geleneksel olmayan doğalgaz sahaları olarak bilinmektedir. Öte yandan, geleneksel doğalgaz türleri arasında sayılmayan kömür kaynaklı metan gazı rezervleri ise Pennysylvania, Virginia, Ohio, Kentucky, Tennessee, Georgia, Alabama, Illinois, Vyoming, Montana, Colorado, New Mexico ve Washington Eyaletleri boyunca bulunmaktadır. Kömür ocakları içerisinde grizu patlamaları kazaları sonrası yangınlara neden olması nedeniyle kömür yatakları kökenli metan gazı salınımları yok edilmesi için önceleri tedbirler alınmaktaydı. Daha sonraları güçlü sera gazı etkisi olan metan gazları salımlarının küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği mekanizmaları sorunları karşısında bertaraf edilmesi yoluna gidildi. Şimdilerde ise metan gazı emisyonlarının tutulması ve depolanması kanalıyla konvansiyonel olmayan doğalgaz türleri arasında sayılan metan gazı salınımlarının kullanılması amaçlanmaktadır. Bu arada yaşanmakta olan kaya gazları üretimleri bolluğu nedeni ile yarım asrı aşkın süredir Amerika’da güç üretimi sağlayan kömür kökenli elektrik santralleri yerine doğalgaza dayalı elektrik santralleri kurulması çalışmaları da başlatılmıştır. Bu durum ise Amerika sera gazı emisyonları azaltılması bağlamında özellikle de ülkenin karbon salımları ve karbondioksit salınımları sınırlandırılması perspektifleri açısından önemli bir aşama olarak kabul edilmektedir. Klasik doğalgaz kabul edilmeyen kaya gazı ve geleneksel doğalgaz kökenli sayılmayan kömür kaynaklı metan gazı (Coal Bed Methane - CBM ) teknolojileri, yakın gelecekte Amerika’nın sahip olacağı ekonomik ve endüstriyel kazanımlar yanında ülkede geniş bir istihdam olanağı sağlanmasına da katkı temin edecektir. Yüksek petrol fiyatları nedeniyle hammadde temini darlığı çeken Amerikan petrokimya endüstrisi, üretim prosesleri hammadde gereksinimlerini karşılamak için teknolojilerini yerli olan ucuz doğalgaza dönüştürerek dış piyasalarla çok yönlü biçimde rekabetçi bir konuma gelmektedir. Dünyanın en geniş doğalgaz rezervleri keşfedilen Katar ve İran sınırında yer alan Güney Pars Bölgesi’nden sonra yerkürenin ikinci büyük gaz kaynakları ise, 1850 ‘li yıllarda Amerika’nın ilk petrol kuyuları sahası sayılan Pennsylvania Eyaleti içerisinde bulunmuştur. 2000 ‘li yılların başlarından günümüze kadar Amerika klasik doğalgaz kaynakları ciddi boyutlarda ve hızla azalmaktadır. Amerika çok büyük doğalgaz 2 ithalatçısı konumuna gelirken ve sıvılaştırılmış doğalgaz terminalleri yatırımları (Liquefied Natural Gas LNG terminal investments) için 100 milyar dolar harcaması planlanma safhasında iken ülke kendini birdenbire doğalgaz bolluğu içerisinde bulmuştur. Jeologlar tarafından Amerikan kaya gazları varlıkları bilinmesine rağmen şeyl gazlarının çıkarılması ve üretimi ekonomik aynı zamanda teknolojik açılardan imkânsız görülmekte idi. Söz konusu olanaksız görülen konvansiyonel olmayan kaya gazı çıkarılması ve üretilmesi perspektifleri 2000 ‘li yıllara kadar böyle süre gelmiştir. Şimdilerde ise yeni kuşak kaya gazları çıkarılması ve üretimi sayesinde üçte bir oranında Amerikan gaz arzı ve temini sağlanmaktadır. 2035 yılına kadar yıllık 820 milyar metreküp düzeyine yükselmesi beklenen Amerika toplam doğalgaz arzı ve temininin yarısının yeni nesil ulusal şeyl gazları üretimi kanalıyla karşılanması öngörülmektedir. Ayrıca, ABD evrimsel kaya gazı üretimi artışına pek çok faktör de katkı yapmaktadır. Söz konusu faktörler arasında deneyimli insan kaynakları, ileri ve yenilikçi teknolojik donanım potansiyeli yüksek olan Amerikan sermayesi ile birlikte ulusal petrol sanayisi harekete geçirilmesi de sayılmaktadır. Diğer faktörler arasında ise, doğalgaz sondaj çalışmaları risklerinin minimum seviyede tutulması, canlı ve hareketli gaz pazarı içerisinde 1970 ‘li yıllardan başlamak üzere mevcut doğalgaz hatları projelerine üçüncü partilerin katılımının serbestleştirilmesi gibi süregelen yeni düzenlemeler ve uygulamalar sıralanmaktadır. Ancak Amerikan kaya gazı üretiminin yükselmesinde en önemli faktörlerden biri olarak bir petrol şirketinin başında bulunan George Mitchell ‘in kayaları hidrolik kırma teknolojisi (hydraulic fracking technology) ve şeyl kayalarını hidrolik çatlatma yöntemi (hydraulic fracturing process) geliştirilmesi konularındaki yoğun çabaları gösterilmektedir. Uzun senelerden beri büyük petrol ve doğalgaz şirketleri konvansiyonel olmayan kaya gazları çıkarılması ve üretilmesi teknolojileri yöntemlerinin ilerletilmesi konuları ile ilgilenmelerine rağmen ciddi bir teknolojik hamle gerçekleştirememişlerdir. Mr Mitchell ise oldukça karmaşık teknolojik problemleri çözmek için 10 yılda 6 milyon dolar harcamıştır. Sözü edilen çetrefilli sorunların çözümünde doğalgaz tarihinde ilk kez bu düzeyde harcanan paranın boşa gideceği herkes tarafından ileri sürülmesine rağmen iş adamı George Mitchell yılmamış ve hedefine ulaşmıştır. Marcellus, Haynesville, Barnett, Utica ve diğer kaya gazı rezervleri bulunan yörelerde kullanılmakta olan teknolojiler şaşırtıcı üretim artışlarına sahne olmaktadır. Petrollü şeyl çıkarılması ve üretilmesi teknolojileri, aynı şekilde kaya gazı yataklarından klasik olmayan şeyl gazları çıkarılması için de uygulanabilmektedir. Hatta bazı kuyularda gaz ile birlikte butan ve propan gibi çok değerli doğalgaz sıvıları (natural-gas liquids – NGLS) da üretilebilecektir. Güney Texas Eagle Ford rezervi içerisinde büyük miktarlarda ham petrol de bulunmaktadır. North Dakota Bakken şeyl gazı yatakları içinden de günde yarım milyon varil ham petrol çıkarılmaktadır. Amerika petrollü şeyl yatakları kanalıyla günde 3 milyon varil ham petrol çıkarılarak bir kaç yıl sonra ülkenin şu andaki ham petrol ihtiyacının yaklaşık üçte birini karşılayabilecek düzeye gelmesi öngörülmektedir. Daha verimli olan yeni nesil doğalgaz çıkarılması ve üretilmesi teknolojileri kullanılması sayesinde ise gaz kazanılması maliyetleri hızla düşmektedir. Tek doğalgaz sahası ve tekli platformda çoklu sondaj kuyuları vasıtasıyla 6 ‘ya kadar doğalgaz üretim kuyusu açılarak gaz maliyeti çok daha ucuz seviyelere çekilebilmektedir. Üç boyutlu sismik görüntüleme sistemi sayesinde büyük miktarlarda doğalgaz bulunan sahalar (sweet spots) kolaylıkla saptanabilmektedir. Yatay sondaj bölümleri daha uzun olmakta diğer taraftan başa baş masrafları karşılayan maliyetler (break-even costs) ise çok hızlı düşüşler göstermektedir. Öte yandan, kaya gazları ve kömür damarları kökenli gazlar (Coal Seam Gas - CSG) gibi sıkıştırılmış gaz (tight gas) da konvansiyonel olmayan gaz türleri arasında 3 zikredilmektedir. Sıkıştırılmış doğalgazlar, gazın çok yoğun bulunduğu bölgeler olan verimli yerler (sweet spots) tespit edilerek çıkarılmaktadır. Kumtaşı rezervuarları içine yerleşen sıkıştırılmış gazlar, üretilmesi ve çıkarılması zor geleneksel olmayan doğalgaz çeşitleri sınıfından kabul edilmektedir. Kumtaşı rezervuarının yapısı itibariyle sıkışmış gazın üretimi ticari boyutta uygun olmamasına karşın enerji fiyatlarının aşırı yükselmesi nedeni ile söz konusu doğalgazın çıkarılması ekonomik hale gelmektedir. Küresel kaya gazı yatakları 1000 ila 4000 metre derinliklere doğru uzanmaktadır. Kömür kökenli metan gazı rezervleri (Coal Bed Methane – CBM) 1000 - 2000 metre derinlikler arasında yer almaktadır. Ölçütlerinin karşılaştırılması açısından yeraltı suyu akiferlerinin 100 metre derinlikte, New York kentinin gökdelenlerinden biri olan Empire State Building binası yüksekliğinin 381 metre, kurulumundan 3-4 ay sonra sökülen petrol ve doğalgaz sondaj kuleleri boyunun ise 30 metre olduğu unutulmamalıdır. Petrol, doğalgaz sondaj ve üretim kuyuları ise ortalama 2200 metre’ye kadar inmektedir. Kömüre dayalı metan gazı CBM, kömür rezervleri içerisinde hapsedilmiş geleneksel olmayan doğalgaz türü bir gazdır. 1980 yılında birkaç düzine olan CBM doğalgaz sondaj kuyusu sayısı 2000 yılında 14000 adete ulaşmıştır. Başlangıç aşamasında CBM doğalgazı çıkarılması temelinde Amerika kömür madeni ocakları içerisinde vuku bulan metan yanması ve grizu patlamaları kazaları azaltılması hedeflenmiştir. CBM kömür maden ocaklarında metan gazı patlamaları ile beraber meydana gelen yangın vakaları kömür madeni çalışanları açısından en büyük tehlikeyi oluşturmaktaydı. Bu bağlamda metan gazı sıkışması sonucu oluşan grizu patlaması risklerinin en aza indirilmesi amacıyla kömür ocakları işletilmesi sırasında metan gazını seyreltmek için havalandırma çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. Bazı kömür madeni işletmeleri metan gazının değerine binaen metan gazı yakalanması ve depolanması teknolojileri geliştirmiştir. Ayrıca, metan gazı emisyonları atmosfere salındığı takdirde küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği sorunları oluşturan ciddi bir çevresel tehdit de meydana getirmektedir. Böylece, kömür maden ocağı metan gazı tutulması ve üretimi yoluyla küresel iklim değişiklikleri için de bir çözüm yolu sağlanmaktadır. Amerika kömür yatağı metan gazı rezervleri; Northern Appalachian, Central Appalachian (Pennsylvania, Virginia, Ohio, Kentucky, Tennessee, Georgia, Alabama), Illinois Basin (Illinois), Black Warrior (Alabama), San Juan (Colorado, New Mexico), Greater Green River (Wyoming), Powder River (Wyoming, Montana), Uinta (Utah), Piceance (Colorado), Wind River (Wyoming), Raton (Colorado, New Mexico) ile Western Washington’da keşfedilmiştir. Amerika konvansiyonel olmayan doğalgaz rezervleri genişliği konusunda çeşitli ve birbirinden oldukça farklı değişik öngörüler de yapılmaktadır. Amerikan Enerji Bilgi İdaresi (Energy Information Administration – EIA), Amerika kazanılabilir doğalgaz kaynakları öngörüsü olarak takribi 37 trilyon metreküplük bir tahminde bulunmaktadır. Öngörülen miktarın üçte ikisini kaya gazları (shale gas) geri kalanını ise sıkışmış gazlar (tight gas) ve kömür yatağı metan gazları (coal bed methane – CBM) oluşturmaktadır. Diğer kuruluşların yaptığı doğalgaz rezervleri öngörüleri ise çok daha yüksek düzeylerde olmaktadır. Başkan Barack Obama Ocak 2012’de Birliğe hitaben yaptığı yıllık geleneksel son radyo konuşmasında EIA verilerini kullanarak halihazırdaki Amerika doğalgaz tüketimi oranları göz önüne alındığı takdirde ülkeye 100 yıl yetecek kadar ulusal gaz arzı ve doğalgaz temini varlığını resmen duyurmuştur. 2012 yılı başlarında Amerika doğalgaz fiyatları milyon Btu (mBtu) başına 2 doların altına kadar düşmüştür. İngiliz termal birimi (British thermal unit – 4 Btu) doğalgaz sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Yukarıda belirtilen doğalgaz fiyatı 2001 yılından beri Amerika’da görülmemiş ucuz bir gaz fiyatıdır. 2.20 dolar düzeyinde seyreden doğalgaz fiyatları bir müddet daha düşük seviyelerde kalacağı beklenmektedir. Piyasalardaki yoğun doğalgaz arzı ve düşen gaz fiyatları ile ham petrol fiyatlarının fahiş oranlarda yükselişi Amerikan sondaj kuyularının zengin petrollü şeyl gazları yataklarına doğru yönelmesine neden teşkil etmektedir. Böylece, söz konusu petrol kuyuları sayesinde ham petrol üretimlerine paralel büyük oranlarda doğalgaz üretimi de yan ürün olarak kazanılmaktadır. Kontratları sona eren sadece kuru doğalgaz üreten kuyular kapatılmakta ancak ham petrol fiyatlarını belli düzeylerde tutan kuyular ise NGLS üretimleri için faaliyetlerini sürdürmektedir. Doğalgaz fiyat analizleri uzmanları çoğunlukla gaz fiyatlarının yaklaşık iki kat artarak eninde sonunda mBtu başına 4.5 dolar düzeyinde sabitleneceğini tahmin etmektedir. Amerika elektrik üretimi büyük oranlarda kömür yakıtlı güç santralleri vasıtasıyla karşılanmaktadır. Ancak son senelerde özellikle de 2006 ila 2012 yılları arasında kömür kaynaklı elektrik santralleri yerine doğalgaz kombine çevrim santralleri kurulması çalışmaları hızlanmış görünmektedir. Örneğin, 2006 yılında ABD doğalgaz güç santralleri elektrik üretimi %20 düzeyinde iken 2012 yılında kömür yakan güç santralleri elektrik üretimi azalmış ve ülke genelinde Amerika doğalgaz çevrim santralleri elektrik üretimi payı ise yaklaşık %25 seviyesine kadar yükselmiştir. Amerika çevre kanunları kapsamında yürürlükte olan Temiz Hava Yasası (Clean Air Act) gereği karbondioksit salımları dışında kükürt dioksit emisyonları, azot oksit salınımları ile civa emisyonlarının sınırlandırılması, kontrol ve denetim altına alınması gerekmektedir. Ucuz ulusal doğalgaz çıkarılması ve yerli gaz üretimi bolluğu ile birlikte yürürlükteki ABD Temiz Hava Kanunu sayesinde kirli kömüre dayalı güç santralleri karşısında doğalgaz elektrik santralleri tercih edilir hale gelmektedir. Yaklaşık 60 yıldan beri ABD güç üretimi %50 oranında kömür yakan elektrik santralleri işletilmesi ile temin edilmektedir. Ancak 2011 yılında kömür kökenli termik santraller elektrik üretimi payı kayıtların tutulmaya başlandığı 1949 yılından beri ilk kez en düşük olan %42 seviyesine kadar azalmıştır. EIA, kömürle işletilen elektrik santralleri enerji üretimi payının 2012 yılından itibaren hızla düşerek gelecek yıllarda %36 seviyesine ineceğini öngörmektedir. Amerika doğalgaz bolluğu ve gaz zenginliği ülkede bazı önemli değişimlere de sahne olmaktadır. Örneğin, Amerika sera gazı emisyonları 450 milyon ton azalmak suretiyle son beş yılın en düşük seviyesine kadar inme rekorunu kırmıştır. Küresel sera gazı salımları açısından bu düzeyde bir azalma dünyada ilk defa yaşanmaktadır. Ancak küresel ısınma ve küresel iklimsel değişimler problemleri konusunda ciddi vaatlerle ortaya konulan Avrupa Birliği sera gazı salınımları azaltılması ise aynı periyot zarfında azalma bir yana önemli artışlar kaydetmektedir. AB sera gazları emisyonlarının yükselmesine gerekçe olarak da ham petrol fiyatlarına endekslenen doğalgaz fiyatlarının fahiş oranlarda artması sebebi ile, Avrupa Birliği ülkelerinin doğalgaz termik santralleri elektrik üretimi oranlarının büyük ölçüde düşürülmesi ve söz konusu güç santralleri yerine daha ucuz elektrik üretimi sağlayan kömürle çalışan elektrik santralleri işletilmesi gösterilmektedir. Amerikan ucuz gazı ve ulusal şeyl gazları bolluğu diğer endüstriyel sektörlere de canlılık getirmektedir. Ülkede çıkarılan ve üretilen doğalgazın üçte birini Amerikan sanayi sektörü kullanmaktadır. Doğalgazdan en büyük kazanım sağlayan sanayi sektörü ise Amerikan petrokimya endüstrisi olmaktadır. Amerika petrokimya sanayi sektörü gübre üretimi temel hammaddeleri metanol ve amonyak üretimleri için doğalgaz yoğun şekilde kullanılmaktadır. Ham petrol fiyatlarının aşırı yüksek seyretmesi nedeni ile petrokimya 5 endüstrisi hammadde olarak petrol ve petrol ürünlerinden üretilen nafta yerine ulusal ucuz doğalgazdan çıkarılan etan üretimini tercih etmektedir. Böylece, küresel ham petrol fiyatları fahiş oranlarda artmasına rağmen Amerikan petrokimya sanayi sektörü temel hammadde ihtiyaçları iç piyasalardan düşük fiyatlarla temin edilebilmektedir. Söz konusu kimyasal hammaddeler diğer sanayi dalları otomobil sektörü, tarım sektörü, ev aletleri sektörü ve inşaat sektörü içerisinde de büyük kazanımlar sağlamakta ve ülkenin dış pazarlardaki ihraç ürünleri rekabet gücünü son derece artırmaktadır. Örneğin, dünyanın en düşük maliyetli üreticileri sayılan Orta Doğu ülkelerinde devlete ait petrokimya endüstrisi sektörü şirketleri karşısında Amerikan firmaları, ulusal ucuz doğalgaz fiyatları ile üretilen sanayi hammaddeleri sayesinde dış pazarlarda rekabet eder konuma gelmektedir. Düşük doğalgaz fiyatlarından kazanç sağlamak amacıyla Dow Chemical ve diğer pek çok Amerikan firması yurtiçi bir dizi yeni yatırımlar yapmaya hazırlanmaktadır. Dünyanın en büyük metanol üreticisi Methanex, Şili’de bulunan çok büyük etilen kraker (ethylene craker) kompleksini kapatarak Amerika’nın Meksika Körfezi kıyısında yeniden kurmaya karar vermiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin ucuz iş gücü olan ülkelere tekrar Amerika’ya mamul madde olarak ithal etmek üzere gerçekleştirdiği ucuz hammadde ihracatını ise azaltması beklenmektedir. Amerika, hammadde ve tabii kaynaklar tedarik zincirini azaltmak suretiyle özellikle maliyetlerin yüksek olduğu petrokimya sanayi dalını canlandırarak imalat sektöründe yeniden iş olanakları yaratılmasını hedeflemektedir. Çok büyük PricewaterhouseCoopers ticari danışmanlık firması, ülkede yaşanan düşük hammadde fiyatları ve ucuz enerji maliyetleri sayesinde 2025 yılına kadar Amerikan fabrikalarında 1 milyonun üstünde iş imkânı sağlanacağını tahmin etmektedir. Endüstriyel olmayan sektörler de ülkenin doğalgaz zenginliği ve bolluğundan önemli kazanımlar temin edecektir. Massachusetts Institute of Technology – MIT ‘ye göre Amerika toplam enerji tüketimi %40 oranında ev ve iş yerleri binaları içinde elektrik veya ülke gaz talebinin takribi yarısını oluşturan şekilde gerçekleşmektedir. Düşük doğalgaz fiyatları, çoğunlukla yerel vergi faturalarında ayrıntılı biçimde belirtilen ve listelenen okul ile devlet daireleri binalarının ısıtma maliyetlerinin azalacağını da işaret etmektedir. Ucuz gaz fiyatlarının en etkin olarak görüleceği alan ise şu ana kadar hissedilmese de Amerika trafiğinde bulunan taşıt araçları yakıt depolarının olması beklenmektedir. Amerika taşıt araçları karbon emisyonları, tüm Amerikan karbondioksit salınımlarının üçte birini oluşturmaktadır. Doğalgaz kullanımı ise benzin tüketimine kıyasla çevreye yaklaşık %25 daha az karbondioksit emisyonu yapmakta ve oldukça doğa dostu gibi görünmektedir. Öte yandan, gaz fiyatının mBtu başına 2.50 dolar olması, petrol varil fiyatının 100 dolara kıyasla 15 dolara eşdeğer olmasına karşılık gelmektedir. Bir başka deyişle, doğalgaz birim fiyatı benzin birim fiyatına nazaran yaklaşık 6 kat daha ucuz düzeyde bulunmaktadır. Şu anda Amerika’da otomobil, otobüs ve diğer ağır taşıt araçlarının neredeyse tamamı yakıt olarak rafine edilmiş petrol ürünleri kullanmaktadır. Ancak doğalgazın taşıt araçlarında yakıt olarak kullanılması birkaç şekilde olabilmektedir. Yakıt olarak kullanılma biçimi ya doğrudan doğruya sıkıştırılmış doğalgaz (compressed natural gas – CNG) veya sıvılaştırılmış doğalgaz (Liquefied Natural Gas – LNG) şeklinde ya da dolaylı olarak doğalgazı sıvı yakıta dönüştürme veya elektrikli araçlarda ise güce çevirme tarzında olmaktadır. Amerikan gaz üretiminin sadece %3 ‘ü şimdilik taşıt araçlarında kullanım ve tüketim alanı bulmaktadır. Amerika’da doğalgazlı araç sayısı (natural-gas vehicles – NGV), 2003 ila 2009 yılları arasında iki kat artarak yollardaki tüm araçların ancak %0.1 oranını temsil eden 110000 adete ulaşmıştır. Şu anda Dallas-Fort Worth Havaalanında 500 6 bakım aracı gazla çalıştırılmaktadır. Bu arada havaalanının bir pisti altında da kaya kırma yöntemi (fracking) tekniğine izin verilmiştir. Bir telekomünikasyon şirketi olan AT&T, CNG kullanan 8000 araç satın almaya karar vermiştir. Böylece AT&T, en büyük sayıda NGV ‘li araç filosuna sahip şirket konumuna gelmektedir. Diğer taraftan, okul otobüsleri, çöp kamyonları ile belediyeye ait diğer araçlar da doğalgaz yakıtı kullanan araçlara dönüştürülmektedir. CNG kullanımının dezavantajları da bulunmaktadır. Yakıtların yüksek basınç altında depolanacak olması taşıt araçlarını hacimli hale getirmektedir. Benzinli araçların yakıt deposu ise söz konusu araçların yakıt tankına kıyasla sadece dörtte biri oranında daha küçük olmaktadır. Standart araçlarda yeni donanım düzeni kurulumları pahalı olup, ülkede yakıt ikmali altyapısı da henüz gelişme aşamasındadır. Amerika’da 115000 adet bulunan benzin istasyonları karşılığında halka açık CNG istasyonları sayısı sadece 500 kadardır. Bununla beraber CNG kullanımı, yaygın taşıt filosu olan firmalar ve otobüsler için uygun sayılmaktadır. Yerel otobüslerin yaklaşık %20 ‘si CNG veya LNG ile çalışmaktadır. Öte yandan, IHS araştırma firmasından Mr Stoppard, 2030 yılına kadar deniz ticareti yapan dünya gemi filosunun üçte birinin LNG kullanacağını tahmin etmektedir. Yılda 60 milyon yolcu taşıyan Staten Island Ferry şirketi daha şimdiden doğalgaz yakıtı dönüşümlerini gerçekleştirmektedir. Yakıt depolarını doldurmak için diğer yöntemler arasında gazdan sıvıya dönüştüren (gas-to-liquids – GTL) yakıt teknolojileri de yer almaktadır. GTL yakıt teknolojisi içerisinde gazı sıvı yakıta dönüştürmek için ısısal ve kimyasal yöntemler kullanılmaktadır. Söz konusu teknolojide, gazı hem petrokimyasal maddeler hem de dizel ve kerosen benzeri uzun zincirli hidrokarbonlara dönüştürmek için katalizörlere ihtiyaç duyulmaktadır. Teknolojinin ilerlemesi 2000 ‘li yıllara kadar yavaş sürmekle beraber yaşanan gaz bolluğu aynı zamanda ham petrol fiyatlarının yüksek seyir izlemesi karşısında GTL yakıt teknolojisi gelişimi hızlanmıştır. Kaya gazı devrimi sonrası dünyada pek çok fabrikada GTL yakıt üretimleri yapılmaktadır. GTL yakıtları üreten fabrikalar içerisinde en büyüğü olan Katar’daki 19 milyar dolar maliyetli Shell’s Pearl Tesisi, Qataris ile ortaklaşa çalıştırılmaktadır. Shell, benzer bir tesisi de Amerika’nın Meksika Körfezi kıyılarında kurmayı planlamaktadır. Fosil yakıt endüstrisi Amerika ekonomisinin küçük bir dilimini oluşturmasına karşın doğalgaz fiyatlarında görülen çarpıcı düşüşler sayesinde imalat sanayinde Rönesans beklentisi içine girilmiştir. İsviçre Bankası UBS, gelecek 5 yılda gayri safi yurtiçi hasıla (gsyih) (Gross Domestic Product - GDP) ‘nın senelik % 0.5 artacağını öngörmektedir. Bu arada düşük gaz fiyatları Amerikalıların bütçelerinde bir rahatlama da getirmektedir. Bir araştırma grubu olan IHS Global Insight, Amerika’da yaşanan doğalgaz zenginliği ve ucuz doğalgaz sayesinde ortalama Amerikan ailesinin yılda 926 dolar tasarruf sağladığını hesaplamaktadır. Ancak son doğalgaz bolluğu gelişmelerinden herkes kazançlı çıkmayacaktır. Örneğin, bazı kömür madeni ocağı çalışanları yeni iş olanakları araştırmak zorunda kalacaklardır. Bununla beraber ABD Başkanı Barack Obama, ülkede kaya gazı çıkarılması ve üretimi yöntemi olan kaya kırma teknolojisi (fracking technology) yaygınlaşması halinde 2020 yılına kadar 600000 iş imkânı doğacağını ifade etmektedir. Böylece, 10 yıl öncesi sadece var olma mücadelesi veren ve can çekişen doğalgaz sektörünün dirileceği de işaret edilmektedir.


Kaynaklar: -Fosil Yakıtlı Termik Santraller, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2009. 7 -İleri Nükleer Santraller, İklimsel Değişim Mekanizmaları, Küresel Isınma ve İklim Değişiklikleri Bilimsel Raporları, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2010. -Polonya Enerji Politikası ve Şeyl Gazı (Kaya Gazı) Çıkarılması, Ahmet Cangüzel Taner, FMO Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2011. -Doğalgaz Çevrim Santralleri ve Kömürlü Elektrik Santralleri, Ahmet Cangüzel Taner, FMO Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2011. -Kömür Yakan Termik Santraller, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2011. -Amerika Birleşik Devletleri Kömür Kökenli Termik Santraller Geleceği ve Karbondioksit Emisyonları ile ilgili Federal Seviyede Yeni Yasal Düzenlemeler, Ahmet Cangüzel Taner, FMO Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -ABD Nükleer Enerji Politikaları Çerçevesinde Geliştirilen Modern Yeni Kuşak Nükleer Elektrik Santralleri Stratejileri, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -Karbon Yakalama ve Depolama (Carbon Capture and Storage) CCS Teknolojisi Kapsamında Son Yapılan Küresel Bilimsel Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) Faaliyetleri, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -Küresel Isınma ve Küresel İklim Değişiklikleri Nedenleri Arasında Sayılan Küresel Karbondioksit Emisyonları Yok Edilmesi Teknolojileri Maliyetleri, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -Amerika Birleşik Devletleri Petrollü Kaya Gazı Üretimi, Petrollü Şeyl Gazı Sanayi ve Küresel Doğalgaz Fiyatları, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -Avustralya Kömür Damarları ve Şeyl Kayalarına Dayalı Doğalgaz (Coal Seam GasCSG) Üretimi ve Kaya Gazı (Doğalgaz) Devrimi, Ahmet Cangüzel Taner, FMO Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -ABD Klasik Olmayan Doğalgaz (Şeyl Gazı-Kaya Gazı) Devrimi Sonrası Global Şeyl Gazı Piyasası Gelişimi ve Klasik Doğalgaz Fiyatları Trendi, Ahmet Cangüzel Taner, Fizik Mühendisleri Odası Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -Küresel Doğalgaz Devrimi ile Geliştirilen Global Klasik Doğalgaz ve Klasik Olmayan Şeyl Gazları – Kaya Gazları Rezervleri, Ahmet Cangüzel Taner, FMO Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -Yeni Keşfedilen Global Kaya Gazı Rezervleri Sayesinde Temin Edilecek Doğalgaz Sanayi Sektörü Gelişim Süreci İçinde Küresel Karbondioksit Emisyonları Kontrol ve Denetim Altına Alınması Perspektifleri, Ahmet Cangüzel Taner, FMO Yayınları, Faydalı Bilgiler, 2012. -The Economist Dergisi (14 Temmuz 2012 – 20 Temmuz 2012). Fizik Mühendisleri Odası Resmi İnternet Sitesi: www.fmo.org.tr/_yayinlar/faydali-bilgiler
http://www.fmo.org.tr/wp-content/uploads/2011/07/ABD-Geleneksel-Olmayan-Do%C4%9Falgaz-T%C3%BCr%C3%BC-Kaya-Gaz%C4%B1-Rezervleri-Zenginli%C4%9Fi-ile-Klasik-Olmayan-Do%C4%9Falgaz-%C3%87e%C5%9Fidi-K%C3%B6m%C3%BCr-Yatakl%C4%B1-Metan-Gaz%C4%B1-Coalbed-Methane-CBM-Bo.pdf

ŞEYL GAZI (SHALE GAS) VE EKONOMİK DEĞERİ


ŞEYL GAZI (SHALE GAS) VE EKONOMİK DEĞERİ
İlker ŞENGÜLER*

GİRİŞ 

18. yüzyılda sanayi devriminin baş- lamasıyla enerjinin tahtına oturan kömür, 19. yüzyılın sonlarında yerini petrole bırakmıştır. Sanayi devrimi sürecinde enerjinin ekonomik önemi anlaşılmış ve 20. yüzyılda bunun yanında stratejik önemi de ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın sonlarında ise kullanım kolaylığı ve çevre dostu olması nedeniyle doğal gaz petrolun tahtına yerleşmiştir. Ancak doğal gaz, kullanıcı ülkeleri büyük bir bağımlılığa ittiğinden bütün dünyada sorunlar yaşanır olmuştur. Önemli bir ekonomik ve siyasal güç haline gelen doğal gaz nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerji temininde yeni kaynak arayışlarına başlanmıştır. Potansiyel bakımından yerli kaynakların başında yer alan kömürde 2005 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışmalar ile önemli rezerv artışları sağlanmıştır. Bu çalışmalar devam ederken derinlerde bulunan ve işletme güçlükleri söz konusu olan kömür yatakları için “kömürlerin gazlaştırılması” projeleri tartışılır olmuştur. ŞEYL GAZI (SHALE GAS) Doğal gaz olarak bildiğimiz ve tanı- dığımız metan gazı kömür, petrol ve doğal gazın ana bileşenidir. Kömür, petrol, doğal gaz gibi kaynaklar konvansiyonel (conventional) enerji kaynakları olarak anılırlar. Son yıllarda ülkemizde kömür ve bitümlü şeyl (oil shale) gibi yerli enerji kaynağı fosil yakıt arayışları sırasında şeyl gazı (shale gas) gündeme gelmiştir. Konvansiyonel olmayan (unconventional) enerji kaynakları sınıflamasında yer alan ve ülkemizde kaya gazı olarak da anılan şeyl gazı, adını içinde bulunduğu kayaç türünden almaktadır. Kaya gazı, şeyl (shale) adı verilen, kil ile kuvars ve kalsit minerallerinden oluşan tortul kayacın küçük gözeneklerinde bulunan gazdır. Konvansiyonel olmayan enerji kaynakları içinde şeyl gazı (shale gas) ile birlikte sıkı kumtaşı (tight sandstone) ve kö- mür kökenli gaz (coalbed methane) da yer almaktadır (Şekil 1). Bütün dünyada petrol ve doğal gazdan kaynaklanan sıkıntılar, petrol ve doğal gaz oluşturmuş kayaların bünyesindeki gazın üretilebilirliğini gündeme getirmiştir. Ancak bütün şeyller, şeyl gazı (kaya gazı) içermez. Bu kayaların belirli oranda organik madde içermesi ve yeterli olgunluğa ulaş- mış olması gerekir. Petrol ve doğal gaz, oluştuğu ana kayayı terk ederek farklı kayaçlar içerisine yerleşir. Ancak bu göç sı- rasında oluşan petrol veya doğal gazın bir bölümü ana kayada kalır. Sözü edilen şeyl gazı (kaya gazı) oluştuğu ana kayayı terk etmeyen ve oluştuğu kayacın gözeneklerinde kalan petrolden elde edilen gazdır. 20. yüzyılın ortalarından bu yana bilinen kaya gazının alternatif bir enerji kaynağı olarak gündeme gelmesinin ana nedeni, konvansiyonel doğal gazın stratejik öneminden dolayı dünyada yarattığı krizler yanında günümüzde şeyl gazı eldesinin geçmişe göre daha ekonomik düzeyde yapılabilir olmasıdır. Ana kaya doğal haliyle geçirgen olmadığından gaz üretimine elverişli değildir. Bu kayacın öncelikle hapsettiği gazı serbest bırakacak duruma getirilmesi gerekmektedir.

DÜNYADA ŞEYL GAZI

Şeyl gazı (shale gas) kaynaklarının varlığı uzun yıllar öncesinden bilinmesine rağmen endüstriyel olarak düşünülmesi konvansiyonel doğal gaz sahalarındaki üretim düşüşleri ile petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak gelişmiştir. Bunların yanında özellikle son yıllarda petrol ve doğal gazın stratejik öneminin artması da rol oynamıştır. İlk şeyl gazı üretimi, Amerika Birleşik Devletleri, New York eyaletinde 1821 yılında gerçekleştirilmiş ve 1970 yılında endüstriyel ölçekte üretim sağlanmıştır. Konvansiyonel kaynakların maliyetlerinin göreceli olarak uygun olması nedeniyle şeyl gazı üretimine devam edilmemiş, ancak 2000’li yıllardan sonra ekonomik olması nedeniyle şeyl gazı üretimi gerçekleşmiştir. 2010 yılı sonu itibariyle, dünyada açılan toplam 15.467 kuyunun sadece on binde beşi Kuzey Amerika dışında kazılmıştır. Bu olgu, şeyl gazı üretim teknolojisinin Amerika kıtası dışında ne kadar yeni bir teknoloji olduğunu göstermektedir. Bu faaliyetler sonucunda, 2010 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde doğal gaz fiyatları % 35 oranında düşmüş ve ülke doğal gaz ihraç edebilecek konuma ulaşmıştır. 2009 yılı itibariyle, Kuzey Amerika kıtasında yedi bölgede, 146 trilyon m3 yerinde, üretilebilir düzeyde ise 20 trilyon m3 şeyl gazı (shale gas) ve sıkı kumtaşı (tight sandstone) rezervi tespit edilmiştir. ABD’de en yoğun çalışılan Teksas eyaletindeki Barnet şeyllerinde 2010 yılı üretimi 51 milyar m3 olarak gerçekleşmiş- tir (Şekil 2). Amerika’da 1996 yılında 8,5 milyar m3 şeyl gazı üretimi yapılırken, bu miktar 2006 yılında 31 milyar m3 olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir deyimle 2006 yılında Amerika’nın toplam doğal gaz üretiminin %5,9 u şeyl gazından sağlanmıştır. Yapı- lan projeksiyonlar 2020 yılında Amerika’nın toplam doğal gaz üretiminin yarısının şeyl gazından sağlanacağını göstermektedir. Konvansiyonel olmayan kaynakların belirlenmesine, dik arama kuyularında elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile başlanmaktadır. Uzun soluklu bir çalışma dönemi sonunda gaz potansiyeline sahip olduğu belirlenen seviyelerde yatay sondajlar yapılmaktadır. Bu seviyelerde yüksek basınçlı % 99 oranında kum ve su karışımı kullanılarak dikey çatlaklar oluşturulmakta ve petrol ve doğal gazın kuyuya akışı sağlanmaktadır. Potansiyeli belirlenen alanlarda tek bir noktadan 20-30 adet yatay kuyu açmak mümkün olabilmektedir. Konvansiyonel olmayan kaynakların aranması, üretime geçmesi ve ekonomiye kazandırılması sürecinde büyük ölçüde istihdam da sağlanmaktadır. Örne- ğin ABD’de Teksas eyaletinde bu amaçla yapılan çalışmalarda yaklaşık 12.000 kişiye iş imkanı sağlanmıştır. Şeyl içerisinde hidrolik çatlatma (hydraulic fracturing) yapılarak gaz çıkışı- nın sağlanması ve bu esnada çok az da olsa bazı kimyasallar içeren su kullanılması, şeyl gazı üretiminde çevre sorunlarını gündeme getirmiştir. ABD’de hidrolik çatlatma sırasında kullanılan suyun yer altı suyuna olumsuz etkisini araştıran birçok çalışma yapılmıştır. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından 2011 yılında yapılan bir araştırmada, şeyl gazı eldesinin çevresel etkilerinin yönetilebilir düzeyde olduğu sonucuna varılmıştır. Günümüzde Avrupa’da herhangi bir ülkede şeyl gazı üretimi yoktur. Norveç şirketi Statoil, Amerika’da Marcellus Formasyonunda şeyl gazı üretimi amacıyla ortaklık kurmuş ve burada kazanacağı deneyimi Avrupa’da şeyl gazı üretiminde kullanacağı- nı belirtmiştir. Benzer yaklaşım ile Gazpromda girişimlerde bulunmuştur. Exxon Mobil Aşağı Saksonya bölgesinde 750.000 hektar genişliğinde bir bölgede 2009 yılında şeyl gazı üretimi amacıyla çalışmalara başlamış- tır. Yine Exxon Mobil Macaristan’da şeyl gazı üretimi amacıyla 2009 yılında 5 kuyu tamamlamıştır. Cocono Phillips firması Polonya’da şeyl gazı üretimine yönelik önemli çalışmaların tamamlandığını ve üretime geçileceğini belirtmiştir. Shell Oil de İsveç’de şeyl gazı çalışmalarının yapılacağını bildirmiştir. Dünyada geniş alanlarda şeyl gazı potansiyelinin varlığı tahmin edilmektedir. Henüz ABD dışında şeyl gazı arama ve üretim faaliyetlerine yeni yeni başlandığından gerçek potansiyel eski çalışmalara dayanan tahmninlerin ötesine geçememektedir. Ancak; Rusya, Çin, Avustralya, Endonezya, Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika, Ukrayna, Polonya, Hindistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye gibi ülkelerin önemli şeyl gazı potansiyeline sahip olduğu düşünülmektedir.

TÜRKİYE’DE ŞEYL GAZI

Ülkemizde şeyl gazı potansiyeline sahip alanların başında Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Trakya Bölgesi yer almaktadır (Şekil 3). Her iki bölgede tahmin edilen yerinde şeyl ve sıkı kumtaş- larında yer alan gaz rezervi 13 trilyon m3 tür. Bu rezervin üretilebilir miktarının ise, ABD’deki kurtarım oranları dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında 1.8 trilyon m3 civarında olduğu tahmin edilmektedirÜlkemizin 2011 yılı doğal gaz tüketiminin 43.8 milyar m3 olduğu düşünülürse bu rezervin bugünkü tüketim miktarı ile ülkemizin 40 yıllık ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunların dışında Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, Toroslar ve Tuz Gölü civarı potansiyel alanlar olarak gösterilmektedir (TPJD). SONUÇLAR - Texas eyaletinde 1981 yılında George T. Mitchell tarafından uygulanan şeyl gazı üretim yöntemi zaman içerisinde geliştirilerek bugün konvansiyonel doğal gaz üretimi maliyetleri ile rekabet edecek düzeye gelmiştir. - Gaz içeren şeyl tabakalarında hidrolik çatlatma yöntemiyle oluşturulan çatlaklardan sağlanan gaz miktarında her bir kuyudan 20-30 yıl üretim yapılabilecek teknolojiye ulaşılmıştır. - Şeyl gazı üretiminde önemli birikime ve teknolojiye sahip olan Amerika’nın aynı zamanda büyük şeyl gazı potansiyeline sahip olması dünyada enerji dengelerini etkilemiştir. - Amerika ve Kanada’nın şeyl gazı üretimini artırması, konvansiyonel doğal gaz üretimi yaparak dünyada söz sahibi olan ülkelerin durumunu değiştirecektir. - Şeyl gazı potansiyeli konusunda Amerika ve Kanada dışında yeterli bilgiler bulunmamaktadır ancak önümüzdeki beş yıl içinde tüm dünyada yeni rezervler belirleneceğinden küresel enerji denklemi değişecektir. - Bugünkü potansiyelleri dikkate alındı- ğında Polonya, Almanya, İsveç, Fransa, Çin ve Hindistan’da önemli rezervler beklenmektedir. - Amerika’dan sonra Avrupa, Çin ve Hindistan’da da üretime geçilmesi ile doğal gaz arz kaynaklarında büyük artış olacağı ve dolayısıyla doğal gaz fiyatlarının düşeceği öngörülmektedir. - Çin’in önemli şeyl gazı potansiyeline sahip olması, ülkede doğal gaz kullanı- mının artması ile atmosfere salınan karbon emisyonlarının azalmasına neden olacaktır. - Bu olgu dikkate alınarak Amerika ile Çin arasında bir mutabakat imzalanmış ve Çin’e şeyl gazı üretimi konusunda her türlü teknik desteğin verileceği taahhü- dünde bulunulmuştur. - Günümüzde sahip oldukları zengin do- ğal gaz yatakları nedeniyle uluslar arası ilişkilerde yaşanan dayatmalar seçeneklerin artması ile azalacaktır.

DEĞİNİLEN BELGELER

Advanced Resources International, EIA US Energy Information Administration, 2011. http://geology.com/energy/world-shale-gas/2011. TPJD, 2012, Türkiye Petrol Jeologları Derneği Basın Açıklaması.

 * Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı - Ankara (http://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/hizmetler/kutuphane/ekonomi-bultenleri/2012_13/MTA_EkonomiBulteni_13_8-ilkersenguler.pdf)

Tuesday, 1 August 2017

TDV'nin vekaletle kurban bedeli açıklandı


Tutkun, "Türkiye'den vekalet vermek isteyen vatandaşlarımızın yurt içinde kurbanlarının kesilmesi için 850 TL, yurt dışında kurban vekaleti için ise 600 TL bedel belirlendi." dedi.

TDVnin vekaletle kurban bedeli açıklandı

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdürü Mustafa Tutkun, vekalet yoluyla kurban bedelini yurt içinde 850, yurt dışında 600 lira olarak belirlediklerini bildirdi.
Tutkun, TDV Genel Müdürlüğünde yaptığı açıklamada, vekaletle kurban organizasyonu kapsamında yürüttükleri çalışmaları tamamladıklarını söyledi.
Türkiye'de 275 merkezde, yurt dışında 135 ülke ve 400 bölgede, yaklaşık 275 bin hisse kurban kesimiyle ilgili planlamaları yaptıklarını bildiren Tutkun, "Türkiye'den vekalet vermek isteyen vatandaşlarımızın yurt içinde kurbanlarının kesilmesi için 850 lira, yurt dışında kurban vekaleti için ise 600 lira bedel belirlendi. Yurt dışından kurban vekaletlerini verecek vatandaşlarımız ise 150 avro üzerinden belirlenen rakamlarla, vekaletlerini TDV'ye ulaştırmış olacak." diye konuştu.
Vakfın kurban organizasyonunun sadece kurban kesimi ve et dağıtımı şeklinde planlanmadığına işaret eden Tutkun, bu organizasyon sayesinde dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlara bayram coşkusunu, heyecanını yaşatmayı hedeflediklerini vurguladı.
Yapılan organizasyonların yerinde izlendiğini anlatan Tutkun, kesimlerin, doğru ve İslami usullere uygun yapıldığını kaydetti.
Vatandaşların bu yıl da vakfa bağışlarını güvenle yapabileceğini belirten Tutkun, "www.diyanetvakfi.org.tr" adresi, online bankacılık sistemi, anlaşmalı banka, PTT ile TDV il ve ilçe şubeleri, müftülükler ya da mahallelerdeki din görevlileri aracılığıyla vekaletlerin vakfa ulaştırılabileceğini bildirdi.
Çetinkaya, Sofuoğlu, Kayaalp kamu spotunda rol aldı
Öte yandan, TDV'nin kurban kampanyası için hazırladığı kamu spotunda, milli rallici Burcu Çetinkaya, dünya şampiyonu motosikletçi Kenan Sofuoğlu, Avrupa şampiyonu güreşçi Rıza Kayaalp rol aldı.
Milli sporcular, kamu spotunda "Kurbanlarımız kardeşlik için" yazılı TDV kolilerini taşırken görülüyor.
Kamu spotunda Çetinkaya, "Bir kardeşin seni bekliyorsa, yollar uzakmış ne önemi var", Sofuoğlu "En büyük yarışımız hayırlı olsun, en büyük zaferimiz de kardeşlerimize kavuşmak", Kayaalp ise "Kardeş kardeşe hiçbir zaman yük olmaz" mesajı veriyor. 

Soğuğa dayanıklı fasülye çeşitleri tespit edildi


TÜBİTAK destekli projede, soğuk stresine ve dona dayanıklı fasulye çeşitleri tespit edildi.

Soğuğa dayanıklı fasülye çeşitleri tespit edildi

Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nün (BATEM) ortaklaşa yürüttükleri TÜBİTAK destekli projede, soğuk stresine ve dona dayanıklı fasulye çeşitleri tespit edildi.
Türkiye'nin farklı bölgelerinden toplanan 829 farklı yerel fasulye genotipinin toplanıp laboratuvar ve arazi çalışmaları tamamlanan proje kapsamında, Antalya ve benzeri yerlerde kasım veya aralık aylarında, sera dışındaki arazilerde ve Bolu gibi iklime sahip yerlerde ise nisan aylarında tarlalara ekilebilecek taze ve kuru fasulye çeşitleri, arazide yetiştirildi.
Projenin tanıtım toplantısı, Aşağı Soku Mahallesi'nde bulunan uygulama tarlasında AİBÜ Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Çiftçi ile AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faik Kantar'ın katılımı ile yapıldı.
Çiftçi, burada yaptığı konuşmada, projenin fikir babasının Faik Kantar olduğunu ifade ederek, "Daha önce 21 yıl, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde çalıştım. Faik Hocam da o esnada Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde çalışıyordu. Biz o dönemde de fasulye ile ilgileniyorduk. Bizde, 'Soğuğa dayanıklı fasulye çeşidi nasıl seçebiliriz ve geliştirebiliriz' fikri oluştu. Bunun üzerine fikir alışverişinde bulunduk ve bu proje çıktı." şeklinde konuştu.
Çiftçi, bu proje kapsamında Türkiye'nin değişik bölgelerinden 829 fasulye genotipi topladıklarını ifade ederek, "Bunlardan laboratuvar şartlarında önce 5 derece daha sonra da -3 dereceye dayanıklı genotipleri seçtik. Onları da 2 yıldır arazi şartlarında Bolu’da ve Antalya’da deniyoruz." dedi.
Bolu’da bu yıl 1 Nisan'da ekim yaptıklarını anlatan Çiftçi, "Onun üzerine 2 sefer kar yağdı. Sıcaklık, 25 gün 5 derecenin altında 11 gün de eksi derecelerde seyretti. Dolayısıyla laboratuvarda dayanıklı çıkan çeşitler burada da arazide de soğuğu atlattı. Çünkü bazen laboratuvar şartları ile arazi şartları birbirini tutmuyor." ifadesini kullandı.
Fasulyenin 8-10 derecenin altında çimlenmediğini ve büyümediğini de kaydeden Çiftçi, "Normalde 5 dereceye dayanıklılık bile fasulye için iyi bir sonuçtur. Ama bizim çeşitlerimiz içinde -3 dereceye kadar dayanan genotipler var. Bu Antalya ve benzeri ekolojilerde kışa dayanıklı fasulye yetiştirebilirsiniz demektir. Ya da Bolu ve benzeri ekolojilerde bir ay daha erkenden taze fasulyeyi piyasaya sürebilirsiniz demektir. Bu tarımcılar için de yetiştiriciler için de çok önemli bir sonuçtur." diye konuştu.
Yetiştirdikleri fasulye çeşitlerinin seraya göre daha avantajlı olduğuna değinen Çiftçi, şunları söyledi:
"Seraya göre şu avantajı var. Serada ürünü bedava yetiştirmiyorsunuz. Biz bunu tarlada yetiştirdik. Antalya şartlarında serada yetiştireceğiniz ve masraf yapacağınız şeyleri biz burada tamamen tarlada yetiştirdik. Dolayısıyla Antalya’da serada değil tarla ve arazi şartlarında yetiştirilecek ürünler var elimizde. Türkiye çok önemli bir fasulye üreticisi değil. Şu anda kuru fasulyede kendine yetecek kadar diyemiyoruz. Maalesef son zamanlarda ithalatçı duruma düştük. Dışarıya döviz vereceğimize bizim kendi ürünlerimizi daha erken ekerek daha erken mahsul alabiliriz. Çünkü bizde tarımcılarda araziyi 5 gün bile erken boşaltan ürün bizim için değerli bir üründür."
Çiftçi, uygulama tarlasında Türkiye'nin değişik bölgelerinden topladıkları 829 fasulye çeşidinden laboratuvar ortamında soğuğa dayanıklı olduğu belirlenen 20 ya da 30 çeşidin bulunduğunu da sözlerine ekleyerek, "Farklı tane yapısına ve büyüme şekline sahip genotipleri denedik. Önce iklim odalarında bunların soğuğa dayanıklılıklarını tespit ettik. Bu soğuğa dayanıklı çıkanları arazide denedik. Araziden aldığımız sonuçlar çok ümit verici. Standart çeşitlerle yarışacak ürünlerimiz var. Burada 20-30 tane tipimiz var." ifadesini kullandı.

Monday, 31 July 2017

Yeni bir mineral keşfedildi



İzlanda'da Hekla volkanında jeologlar tarafından yeni bir mineral bulundu.
Yeni bir mineral keşfedildi
İzlanda'da Hekla volkanında jeologlar tarafından yeni bir mineral bulundu.
Kopenhag Üniversitesi Jeoloji ve Doğal Kaynaklar Bölümünden Tonci Balic-Zunic, yaptığı açıklamada, Helka ve Eldfell volkanlarından topladıkları örnekler üzerinde çalışma yürüttüklerini söyledi.
Çalışmada, Helka volkanı çevresinden alınan kaya örneklerini uzun süre incelemeleri sonucu yeni bir mineral bulduklarını dile getiren Balic-Zunic, buna da "topsoit" adını verdiklerini kaydetti.
Balic-Zunic, demir, flor ve su moleküllerinden oluşan "topsoit"in, 2009'dan bu yana bölgede bulunan yedinci yeni mineral olduğunu bildirdi.
Helka ve Edfell volkanlarında özel jeolojik süreçlerin devam ettiğini belirten Balic-Zunic, volkanların çevresinin mineral bakımından çok zengin olduğunu ve keşfedilmek için beklediğini ifade etti.
Son yıllarda keşfedilen mineral sayısındaki artışa işaret eden Balic-Zunic, yeni yöntemler sayesinde minerallerin kimyasal bileşimlerinin ne olduğunun daha kolay ve kısa sürede anlaşıldığını aktardı.
Araştırmanın sonuçları "Mineralogical Magazine" dergisinin son sayısında yayımlandı.

Friday, 28 July 2017

Anastasiadis giderek yalnızlaşıyor



Anastasiadis giderek yalnızlaşıyor


Anastasiadis giderek yalnızlaşıyor

AKEL Parlamento Sözcüsü Yorgos Lukaidis Anastasiadis’i Crans Montaa’ya daha çok sorumluluk yükleme oyunu için ön hazırlıklı olarak gittiğini açıkladı.
Lukaidis, İsviçre’de Kıbrıs için gerçekleşen Konferansın başarısızlığının Kıbrıs için olumsuz sonuçlarının giderek belirginleştiğini söyledi. Kıbrıs sorununun çözümünden uzaklaşmanın ötesinde, Birleşmiş Milletler ve uluslararası topluluğun başarısızlığından Anastasiadis’i sorumlu tuttuklarını vurgulayan Lukaidis, tüm tarafların Anastasiadis’in anlattıklarının tersini söylediğine işaret etti. 
Lukaidis “Anastasiadis’in, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in tam desteğine sahip olmaya devam eden BM Özel Danışmanı Eide’ye kamuoyu önündeki saldırıları, uluslararası kamuoyu ile aramızda mesafe ve çatışma olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Kıbrıs'ta sürpriz adımlar


Kıbrıs'ta sürpriz adımlar

İsviçre’deki barış görüşmelerinden bir sonuç alınamamasına rağmen, Ada’da hareketlilik sürüyor. KKTC, sürpriz bir kararla, yıllardır kapalı olan Maraş’ı “tek taraflı” açmak için girişim başlattı...


Kıbrıs'ta sürpriz adımlar

Sefa Karahasan / Milliyet
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) yönetimi, İsviçre’deki Kıbrıs görüşmelerinin başarısız olması ve sonuçsuz olarak sona ermesinin ardından yeni adımlar atmaya devam ediyor. KKTC, sürpriz bir çıkış yaparak, uzun yıllardın kapalı bulunan Maraş bölgesini “tek taraflı” olarak “yerleşime açmak” amacıyla çalışma başlattı. “Sürpriz” olarak nitelenebilecek çalışmayla birlikte, 1974’ten önce burada yaşayan Rumlar, Türk tarafının kontrolünde yerleşime açılacak Maraş’a geri dönebilecek. Maraş’ın açılması konusunun, Amerikalı yetkililerle görüşmelerde gündeme geldiği, “çözüme yönelik bir adım” olduğunun anlatılması halinde ABD’nin de konuya destek verebileceği belirtiliyor.
Türk tarafı 2003’te Ada’da kapıları “tek taraflı” açmıştı. Maraş’ın da, benzer şekilde ve tek taraflı olarak açılması planlandı. Kapıların açılmasında büyük rol oynayan Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, geçtiğimiz hafta Rum medyasına verdiği röportajda, “Kapıların açılması gibi süpriz adımlara hazır olun” demişti. 

Üç köy açılıyor

Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir yere sahip olan Maraş’ın açılması yönündeki öneri, 2012’de de Ankara’da yapılan üst düzey toplantıda gündeme gelmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Maraş’ın açılması yönünde hazırladığı paketi Ankara’ya sunmuştu. Ancak girişim, Suriye krizinin patlak verince sekteye uğramıştı.
Milliyet’in diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre; Maraş’ın yerleşime açılması yönündeki öneri, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kıbrıs’a yaptığı ziyarette yeniden gündeme geldi. Kıbrıs Türk tarafının önerisine Ankara da olumlu yaklaştı. Bu konuda bir çalışma yapılması talimatı verildi.
Maraş’ın açılmasına yönelik ilk çalışma da, Güney Kıbrıs’ta yaşayan Maronitlerin, Kuzey’deki köylerine dönüşü yönünde adım atılmasıyla yapıldı. Milliyet’e konuyla ilgili açıklama yapan üst düzey bir kaynak, “Bu köylerin açılması ilk adım. Köylere dönüş sürecinde nelerle karşılaşacağımızı görecek, deneyim sahibi olacağız. Üç köyün yerleşime açılması, bir anlamda Kapalı Maraş’ın açılmasının ön hazırlığı, provası olacak. Sonra da sıra Maraş’a gelecek” dedi. Askeri bölge olarak bilinen Gürpınar, Özhan ve Karpaşa köylerine dönmesi beklenen Maronit sayısının yaklaşık 500 kişi olacağı tahmin ediliyor.
Söz konusu karar, KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan toplantıda alındı. Toplantıda, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Hüseyin Özgürgün, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Ada’da görev yapan üst düzey komutanlar bir araya geldi. 

Maronitler kimdir?

Kıbrıs Marunileri ya da Kıbrıs Maronitleri, Ortaçağ’da Lübnan’dan dinsel ve siyasi çatışmalar sebebiyle kaçarak, Kıbrıs’a yerleşen ve Maruni Kilisesi üyesi olan bir topluluk. Ana dilleri Arapça.  Yunanca ile Türkçe de konuşuyorlar. Ada’da 5 bin civarı Maronit yaşıyor.

5 milyar $’lık yatırım

Maraş, Akdeniz’in Las Vegas’ı olarak biliniyordu. “Hayalet Şehir” olarak da bilinen Maraş, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca hem yerleşime hem de iskâna kapatılmıştı. Maraş’ın eski haline dönüşü için yaklaşık 5 milyar doların yeterli olacağı hesaplanıyor. Geri dönüşlerin de 5 yıl süreye yayılabileceği ifade ediliyor. Kapalı Maraş’ta 1974’ten önce 10 bin yataklı 45 otel ve 60 apartman tipi otel bulunuyordu. Rum turizminin yüzde 58’i bu bölgedeydi. 3 bin ticari birim, 99 eğlence merkezi, 143 Yönetim ofisi, 4 bin 649 özel ev, 21 banka, 24 tiyatro ve sinema, 380 bitirilmemiş inşaat, İngilizce, Yunanca ve Türkçe 8 bin 500 kitabın olduğu bir kütüphane bulunuyordu.

Thursday, 27 July 2017

İllerin milletvekili sayısı yeniden düzenlendi


YSK, milletvekili sayısının 600'e çıkarılması nedeniyle 2016 nüfus bilgilerine göre, illerin çıkaracağı milletvekili sayılarını ve seçim çevrelerini yeniden belirledi

İllerin milletvekili sayısı yeniden düzenlendi
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), milletvekili sayısının 600'e çıkarılması nedeniyle 2016 nüfus bilgilerine göre, illerin çıkaracağı milletvekili sayılarını ve seçim çevrelerini yeniden belirledi.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan kararda, Anayasa'da değişiklik yapılmasına dair Kanun ile 550 olan milletvekili sayısının 600 olarak değiştirildiği, bu değişikliğin, birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe girmesine yönelik düzenleme yapıldığı hatırlatıldı.
Kararda, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 5. maddesinde, seçim çevreleri ve her seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısının YSK tarafından genel nüfus sayımı sonuçlarının açıklanmasından itibaren, en geç 6 ay içinde tespit edilerek ilanının öngörüldüğü belirtildi.
TÜİK tarafından 31 Aralık 2016 tarihli veriler esas alınarak ilan edilen 2016 yılı nüfus bilgilerinin YSK'ya gönderildiği, bu nüfus sayımı sonuçlarına göre, seçim çevreleri ve her seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısının tespit edildiği kaydedildi.
Kararda, yapılan tespit sonunda, çıkaracağı milletvekili sayısı 18'e kadar olan illerin bir, çıkaracağı milletvekili sayısı 19'dan, 35'e kadar olan illerin iki, 36 ve daha fazla olan illerin üç seçim çevresine bölündüğü ifade edildi.
Buna göre, Ankara'nın milletvekili sayısı 32'den 36'ya, seçim çevresi ikiden üçe çıkarıldı.
Önceden olduğu gibi 3 seçim çevresi bulunan İstanbul'un 88 olan milletvekili sayısı ise 97'ye yükseldi.
İki seçim çevresinde 26 milletvekili bulunan İzmir'in, çıkaracağı milletvekili sayısı 28 olarak tespit edildi, seçim çevresi aynı kaldı.
Tek seçim çevresinde 18 milletvekili çıkaran Bursa'nın yeni hesapla milletvekili sayısı 20'ye, seçim çevresi ikiye çıktı.
Seçim çevreleri
Ankara'nın seçim çevreleri de bu kapsamda yenilendi. Ankara'da Birinci Bölge; Bala, Çankaya, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Haymana, Mamak, Polatlı ve Şereflikoçhisar, İkinci Bölge; Akyurt, Altındağ, Çamlıdere, Çubuk, Güdül, Kahramankazan, Kalecik, Keçiören, Kızılcahamam ve Pursaklar, Üçüncü Bölge ise Ayaş, Beypazarı, Etimesgut, Nallıhan, Sincan ve Yenimahalle olarak yeniden düzenlendi.
Yapılan hesaplamaya göre, milletvekili sayısı Antalya'da 15'ten 16'ya, Kocaeli'de 12'den 13'e yükseldi. Geçen dönem milletvekili sayısı düşen Isparta ve Yozgat'ın milletvekili sayısı yeniden 4'e, Bayburt'un 2'ye çıktı.
İllerin çıkaracağı milletvekili sayısı Adana'da 15'e, Afyonkarahisar'da 6'ya, Ağrı'da 5'e, Aydın'da 8'e, Balıkesir'de 9'a, Diyarbakır'da 12'ye, Şanlıurfa'da 14'e, Manisa'da 10'a yükseldi.
Milletvekillerinin illere göre dağılımı şöyle:
"Adana 15, Adıyaman 5, Afyonkarahisar 6, Ağrı 5, Amasya 3, Ankara 36, Antalya 16, Artvin 2, Aydın 8, Balıkesir 9, Bilecik 2, Bingöl 3, Bitlis 3, Bolu 3, Burdur 3, Bursa 20, Çanakkale 4, Çankırı 2, Çorum 4, Denizli 8, Diyarbakır 12, Edirne 4, Elazığ 5, Erzincan 2, Erzurum 6, Eskişehir 6, Gaziantep 14, Giresun 4, Gümüşhane 2, Hakkari 3, Hatay 11, Isparta 4, Mersin 13, İstanbul 97, İzmir 28, Kars 3, Kastamonu 3, Kayseri 10, Kırklareli 3, Kırşehir 2, Kocaeli 13, Konya 15, Kütahya 5, Malatya 6, Manisa 10, Kahramanmaraş 8, Mardin 6, Muğla 7, Muş 4, Nevşehir 3, Niğde 3, Ordu 6, Rize 3, Sakarya 7, Samsun 9, Siirt 3, Sinop 2, Sivas 5, Tekirdağ 7, Tokat 5, Trabzon 6, Tunceli 2, Şanlıurfa 14, Uşak 3, Van 8, Yozgat 4, Zonguldak 5, Aksaray 4, Bayburt 2, Karaman 3, Kırıkkale 3, Batman 5, Şırnak 4, Bartın 2, Ardahan 2, Iğdır 2, Yalova 3, Karabük 3, Kilis 2, Osmaniye 4, Düzce 3."

Yaşayan en eski köpek ırkı: yayla köpekleri



Yaşayan en eski köpek ırkı, Papua’nın dağlarında ortaya çıktı. Soyu tükendiği zannedilen yayla köpekleri vahşi yaşamda yeniden keşfedildi.
Endonezya’nın Papua şehrinde yer alan Sudirman Sıradağları’nda Okyanusya’nın en yüksek dağı Puncak Jaya diğer adıyla Carstensz Piramidi yükselir. Ulaşımın son derece çetin olduğu zirve, uzun yıllardır Yeni Gine koro köpeğinin yabani atası, yayla köpeğini barındırma ihtimaliyle ilgi çekiyordu. Ancak geçen yıla kadar bilimcilerin elinde rivayetten fazlası yoktu. Geçtiğimiz eylül ayında profesyonel dağ rehberleri, karşılaştıkları bilim ekibine yolu olmayan bir dağ platosundan bahsetti. Sabah Yeni Gine koro köpeğinin yabani atası, yavrularıyla beraber foto kapana poz vermişti.
Yeni Gine koro köpeği koruma altında bir köpek ırkı ama köpeği o kadar andırmıyor ki uzun yıllar biyolojik bakımdan ayrı tür kabul edilmiş. Hem davranış hem de fiziksel olarak birçok farklılığı bulunan ırk, Charles Walter de Vis tarafından 1897 yılında keşfedildi ve 1957 yılında Ellis Troughton tarafından Canis hallstromi türü olarak tanımlandı. En güncel kaynak W. Christopher Wozencraft’ın Dünya Memelileri adlı kitabı, türün Avustralya dingosuyla yakın olduğunu öne sürerek Canis lupus ssp. dingo olarak listeliyor.
Yeni Gine koro köpeğinin adı, Endonezyalıların Bahasa dilinde anging penyani yani şarkıcı köpek anlamına geliyor. Bu da birlikte başladıkları ve dakikalar süren koro halindeki uluma sesinden kaynaklanıyor. Yabani köpeklerin keşfine kadar doğada tükendiği düşünülen koro köpeğinin üç yüz civarı bireyinin kaldığı biliniyordu. Bu köpeklerin atalarının adalara 6000 yıl önce insanlarla beraber veya insanlarla paralel gelerek yerleştiği düşünülüyor. Köpeğin varlığını doğrulayan bir dizi fosil kaydı bulunuyor. Eskiden adada yaygın olan bu canlı 1950 - 2000 yılları arasında hiç belgelenmedi, yok olduğu düşünülüyordu ki son on beş yıldaki bulgular araştırmacılara cesaret verdi. Yabani bireylerin keşfiyle bilim dünyası neredeyse adadaki insanlar kadar geçmişe sahip arkaik bir memeli topluluğuyla karşı karşıya.
Avustralya dingosuyla akraba olsun ya da olmasın bu köpek ırkı doğal ortamında yaşadığı bilinen en eski köpek ırkı. İlk bulgulara göre Puncak Jaya en az on beş birey yabani koro köpeğine ev sahipliği yapıyor, araştırmacılar onlara şimdiden yayla köpeği diyor.
Yazı: Süreyya İsfendiyaroğlu,http://seyahat.mynet.com/en-eski-yaban-kopek-1187467

Friday, 14 July 2017

'Büyük direnişi' kalem ucuna işledi


Bosnalı heykeltraş Jasenko Djordjevic, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yıl dönümüne özel olarak Türk halkının o geceki büyük direnişini kalem ucuna işledi.

Büyük direnişi kalem ucuna işledi


Dünyadaki acılar, hakısızlıklar ve zulümlere karşı yaptığı eserleriyle tanınan Bosnalı heykeltıraş Jasenko Djordjevic, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yıl dönümüne özel olarak Türk halkının o geceki büyük direnişini de kalem ucuna işledi.
Bosna Hersek'in Tuzla şehrinde yaşayan ve kalem ucuna yaptığı minyatür figürlerle bilinen Djordjevic, insan ve adalet odaklı konularla ilgili yaptığı çalışmalarla dikkat çekmeye devam ediyor.
Daha önce kalem ucuna Aylan bebek ve Srebrenitsa çiçeği gibi anlamlı konuları işleyen Djordjevic, bu kez de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yılı dolayısıyla Türk halkının direnişini simgeleyen sembol resimlerden birini kalemine nakşetti.
Anadolu Ajansı (AA) foto muhabiri Elif Öztürk'ün çektiği, elinde Türk bayrağı bulunan adam figürünü kalem ucuna işleyen Djordjevic, altına ise hain darbe girişimini ve milletin buna karşı direnişini simgeleyen tarih olan "15 Temmuz" ifadelerini yazdı.
"Türkiye'deki darbe girişimi asla yaşanmamalıydı"
"Küçük dünyam" olarak nitelendirdiği kaleme acıları ve umutları aynı anda sığdıran Djordjevic, "15 Temmuz direnişi" adını verdiği çalışması hakkında AA muhabirine açıklamada bulundu.
Djordjevic, kimi zaman dünyada insanlara ve milletlere dokunan belirli konuların yaşandığını belirterek, insanları etkileyen bu olayları sanatçıların işlemesinin bir görev olduğunu dile getirdi.
Bu gibi olaylarda bir sanatçı olarak sadece eserler üretmek değil, sosyal yaşamda da daha bilinçli bir tutum sergilemek gerektiğini belirten Djordjevic, dünyada yaşanan gelişmelere karşı empati kurmanın çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Djordjevic, sanatçıların ortaya koydukları eserlerle adeta "insanların sesi" olduklarını ifade ederek, bu manada sanatçıların sadece kendi ülkelerinde değil, uluslararası alanda yaşanan sorunlara da kulak vermesi gerektiğini söyledi.
Dünya üzerinde çok fazla acı ve adaletsizliğin yaşandığını anlatan Djordjevic, "Aylan bebek dramı, Srebrenitsa, Türkiye'deki darbe girişimi ve bu gibi içinde adaletsizlik, zulüm ve acı taşıyan olaylar asla yaşanmamalıydı." diye konuştu.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts