Wednesday, 19 February 2014

Küresel Rekabetçilik Raporu 2012/2013 açıklandı.Türkiye 43. Sırada!!!


Dünya Ekonomik Forumu tarafından Küresel Rekabetçilik Raporu 2012/2013 (The Global Competitiveness Report 2012/2013) açıklandı.

 Rapora göre,Türkiye genel olarak 4.45 puan ile 43. Sırada yer almaktadır. Rapor  AVRUPA BİRLİĞİ VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI tarafında kamu oyuna açıklandı.(http://www.abmaliye.gov.tr/ABDID%20Raporlar/Gayri-Resmi%20Rapor%20%C3%96zetleri/WEF/WEF%20-%20K%C3%BCresel%20Rekabet%20Edebilirlik%20Raporu%202012-2013.pdf)

Küresel Rekabetçilik Raporu ile ülkeler düzeyinde rekabetçiliğin temelini oluşturan pek çok faktör
ele alınmaktadır. Rapor, çağın ekonomik yapısının karmaşıklığına vurgu yaparak ekonomik
büyümenin, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik kavramları ile ilişkisini ortaya koymaktadır. Raporda
ele alınan başlıca hususlar aşağıda sıralanmaktadır:

• Raporun ilk kısmında, küresel büyüme rakamlarının tarihsel olarak düşük bir seviyeye ulaşmış
olduğu ve iyileşme sürecinin zayıf ve yavaş bir biçimde ilerlemekte olduğu belirtilmiştir. Son
gelişmelerin (Çin’de emlak balonunun, dünya ticaretinde yavaşlamanın ve gelişen
ülkelerdeki dengesiz sermaye akışlarının) iyileşme sürecini sona erdirebileceği ve küresel
ekonomi üzerinde kalıcı hasara yol açabileceği ifade edilmektedir.

• Kamu borçlarının büyümesi, büyümedeki yavaşlama ile eş zamanlı gerçekleşmekte, yetersiz
rekabet kabiliyeti ve siyasal tıkanmalar Avro’nun yaşama yeteneğini ve bazı Avrupa Birliği (AB)
ülkelerinin temerrüde düşme tehlikesini gündeme getirmektedir.

• Belirsiz küresel gelişmeler ışığında, ekonomik büyümenin istikrara kavuşması ve halkların
refahını yükseltmek için rekabet gücünü artıracak yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğu
belirtilmektedir.

• Raporda, ulusal rekabet gücünün makroekonomik ve mikroekonomik temellerini ölçmek
için kapsamlı bir araç olan Küresel Rekabet Gücü Endeksi (Global Competitiveness Index,
GCI) kullanılmaktadır. Rekabetçilik kavramı statik ve dinamik öğeler içermektedir. Raporda,
rekabet yeteneğini belirleyenler, kurumlar kümesi, politikalar ve ülkedeki üretkenliği
belirleyen diğer faktörler olarak tanımlanmıştır. Üretkenlik seviyesi, refah düzeyini
belirlemektedir. Ayrıca üretkenlik, büyümeyi sürükleyen yatırımlardan elde edilen
kazanımların da belirleyicisidir. Bu doğrultuda, rekabetçi bir ekonominin aynı zamanda
büyümeyi sürdürebilen bir ekonomi olduğu ifade edilmektedir.

• Üretkenliği ve rekabetçiliği sürükleyen pek çok belirleyici faktör bulunmaktadır. Bu belirleyici
faktörler, Adam Smith’in uzmanlaşma ve iş bölümünü kavramlarından, neoklasik
ekonomistlerin fiziksel sermaye ve altyapı yatırımları vurgusuna ve daha güncel olaraki eğitim,
teknolojik ilerleyiş makroekonomik istikrar iyi yönetim, firma kültürü, piyasa etkinliği vb gibi
kavramları kapsamaktadır.

Bu açık uçlu yaklaşım ile GCI, pek çok farklı bileşenin bir ağırlıklı ortalaması olarak rekabet
yeteneğini farklı biçimlerde ölçen bir araç olarak görünmektedir. Bu bileşenler 12 rekabet
gücü sütunu olarak kümelendirilmektedir.

1. Sütun: Kurumlar. Kurumsal çevre, bireylerin, firmaların ve hükümetlerin etkileşimde
bulunduğu ve servet ürettiği yasal ve idari çerçevede belirlenmektedir. Kurumsal kalite
rekabetçilik ve büyüme üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Kurumsallık, yatırım kararlarını ve
üretimin örgütlenmesini etkimektedir ve toplumun elde ettiği faydaların bölüşüm yollarını
ve gelişim strateji ve politikalarının maliyetlerini taşıyan anahtar bir role sahiptir.

2

Kurumların rolleri yasal çerçevenin ötesine de ulaşabilmektedir. Hükümetlerin piyasaya ve
(aşırı bürokrasi, kırtasiyecilik, aşırı düzenlemeler, yolsuzluk, şeffafllığın olmaması,
hizmetlerin etkin sunulmaması, yargının siyasi bağımlılığı gibi) piyasanın özgürlük ve
etkinliğine yaklaşımı oldukça önemlidir ve bu tür aksaklıklar iş dünyasına ve ekonomik
gelişim ve büyüme üzerine önemli maliyetler yüklemektedir. Ayrıca, kamu maliyesinin
yönetimi de ulusal ölçekli iş çevresini etkilemektedir.

 Özel kurumlar da servet meydana getirme sürecinde önemli aktörlerdir. Özel sektörün
şeffaflığı iş dünyası için elzemdir ve standartlaştırma, denetim ve muhasebeleştirme
pratiklerinin şeffaflık sağlayacağı belirtilmektedir.

2. Sütun: Altyapı. Geniş ve etkin altyapı, ekonomik aktivitenin yerini ve biçimini belirlediği
kadar ekonominin etkili işleyişi için de oldukça önemlidir. Altyapı ağının kalitesi ve kapsamı,
ekonomik büyümeyi etkilemektedir ve gelir eşitsizliğini ve yoksulluğu pek çok şekilde
azaltabilmektedir. Etkin biçimde işleyen ulaşım ağı (yollar, demiryolları, liman ve hava
alanları) girişimcilerin mal ve hizmetleri güvenli bir şekilde ve zamanında piyasaya
ulaştırmasını ve işgücünün en iyi verim alınabilecek istihdam noktasına ulaştırılmasını
sağlamaktadır. Ayrıca, ekonomiler kesinti ve noksan olmadan enerji ikmallerine sahip
olmalıdırlar. Son olarak ise, genel ekonomik etkinliği artıran bir faktör olan kesintisiz ve
geniş bir iletişim altyapısı ve ağı bilginin hızlı ve maliyetsiz akışını sağlamalıdır.

3. Sütun: Makroekonomik Ortam. Makroekonomik istikrar iş dünyası için önem arz
etmektedir ve ülke ekonomilerinin rekabet gücü üzerinde doğrudan etkisi vardır. Her ne
kadar makroekonomik istikrar yalnız başına bir ülkenin üretkenliğini artırmak için yeterli
olmasa da, makroekonomik istikrarsızlık ekonomiye zarar vermektedir.

4. Sütun: Sağlık ve Temel Eğitim. Sağlıklı bir işgücü bir ülke ekonomisinin rekabet gücü ve
üretkenliği için hayati önem taşımaktadır. Bu yüzden sağlık hizmetlerinin karşılanması için
yapılan yatırımlar ekonomik bakımdan da dikkate değer bir husus olmaktadır. Temel eğitim,
iş gücünün verimliliğini artırmaktadır. Yetersiz formel eğitim alan işçiler gelişmiş teknik
uygulama ve üretim işlemlerine uyum sağlamakta güçlük çekmektedir ve bu yüzden
verimliliği artıran yenilikçi gelişmelere katkı sağlayamamaktadır. Diğer bir ifade ile, temel
eğitimin yetersizliği iş geliştirme uygulamaları üzerinde kısıtlayıcı bir etki meydana
getirmektedir. Uzun vadede, bu kritik alanlara kaynak dağıtımında azaltıma gidilmesinden
kaçınılmalıdır.

5. Sütun: Yüksek Eğitim ve Öğrenim. Çağın küreselleşen ekonomileri, karmaşık işlemleri
yürütebilen ve değişen koşullara hızlı adapte olabilen iyi eğitim almış iş gücüne sahip insan
kaynakları havuzuna ihtiyaç duymaktadır. İş eğitimleri de işlemlerin uygulayıcılarının kendi
yeteneklerini sürekli geliştirebilmelerini sağlamalıdır.

6. Sütun: Mal Piyasaları Verimliliği. İçeride ve dışarıda sağlıklı işleyen bir piyasa rekabetinin
ve piyasa verimliliğini sürükleyen ve piyasa taleplerini en etkin şekilde karşılayan verimli
firmaların devamlılığını gözeterek işleyen piyasa kurallarının varlığı oldukça önemlidir.
Malların değişimi için mümkün olan en iyi ortam, devlet müdahalesinin iş dünyası için
asgari seviyede engel teşkil etmesini gerektirir.
 Piyasa verimliliği, tüketici oryantasyonu ve kültürü gibi talep koşullarına da bağlıdır. Talep
motivasyonu, şirketleri daha yenilikçi ve tüketici odaklı olmaya zorlar ve bu da piyasanın
verimlilik kazanması için gerekli olan disiplini sağlamaktadır. AVRUPA BİRLİĞİ VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI

3


7. Sütun: İşgücü Piyasası Verimliliği. İş gücü piyasasının verimliliğinin ve esnekliğinin,
işgücünün en etkili olabileceği ekonomik dağılımın sağlanması bakımından önemli olduğu
belirtilmektedir. İyi işleyen iş gücü piyasalarının önemi, katı iş gücü piyasasının genç işsizlik
üzerinde önemli bir etken olduğu Arap ülkelerinde geçtiğimiz yıllarda ve halen gözlemlenen
toplumsal olaylarda çarpıcı biçimde dikkat çekmektedir. Genç nüfus işsizlik oranı, bazı
Avrupa ülkelerinde de yüksek seyretmekte işgücü piyasasına girmeyi güçleştirmektedir.

8. Sütun: Finans Piyasaları Gelişimi. Etkin bir finansal sektör halkın ve yabancıların
tasarruflarını en üretken kullanım için kaynak dağılımını gerçekleştirebilmelidir. Özel
yatırımlar üretkenlik için oldukça önemlidir. Dolayısıyla, ekonomiler özel sektör
yatırımlarının sermaye ihtiyaçları için derinleşmiş finansal piyasalara gereksinim
duymaktadırlar. Finansal piyasaların fonksiyonlarını düzgün bir şekilde yerine
getirebilmeleri için bankacılık sektörünün güvenilir ve şeffaf, ve mali piyasaların bütünüyle
iyi düzenlenmiş olması gerekmektedir.

9. Sütun: Teknolojik Hazırlık. Bugünün küreselleşmiş dünyasında, teknoloji, firmaların
rekabeti ve gelişimi için giderek daha elzem olmaktadır. Teknolojinin ülke ekonomisi içinde
ya da dışında geliştirilmiş olmasının teknolojinin üretkenliği ile ilgisi olmamaktadır. Esas
nokta, firmaların gelişmiş ürün ve tasarımlara ulaşabilmesi ve onları kullanabilmesidir.
Özellikle yabancı yatırımlar, teknolojik olarak az gelişmiş ülkelerin yabancı teknolojileri
anlaması ve öğrenmesi için önemli bir kaynaktır.

10. Sütun: Piyasa Hacmi. Piyasanın büyüklüğü, üretkenliğini etkilemektedir çünkü geniş
piyasalar firmaların ölçek ekonomilerini kullanmasına imkan verir. Avrupa Birliği örneği,
daha yakın bütünleşmenin yarattığı verimlilik ile ortaya çıkan rekabetçilik için piyasa
hacminin önemini göstermektedir.

11. Sütun: İş Kültürü. İş kültürü birbirine bağlı iki faktör ile ilgilidir: ülkenin ortalama iş ağı
kalitesi ve bireysel firmaların operasyon ve stratejilerinin kalitesi. Bir ülkedeki iş ağı ve onu
destekleyen endüstriler pek çok açıdan önemlidir. Belli bir sektörde faaliyet gösteren
firmalar ve tedarikçiler coğrafi olarak yakın gruplar halinde (clusters) birbirlerine
bağlandığında verimlilik ve etkinlik artmaktadır. Bireysel olarak firmaların ileri operasyon ve
stratejileri ekonominin bütününe yayılmakta ve daha derin bir iş kültürü ve modern işletme
yöntemleri genel olarak sektörlere yayılmaktadır.

12. Sütun: Yenilikçilik. Her ne kadar, kurumların geliştirilmesi, altyapı inşa etmek,
makroekonomik istikrarsızlığı ortadan kaldırmak ve insan kaynaklarını geliştirmek önemli
kazanımlar sağlasa da, bunlar azalan verimler yasasına tabidir. Aynı durum iş gücünün, mali
piyasaların ve mal ve hizmet piyasalarının verimliliği için de geçerlidir. Uzun vadede ise
yaşam ve iş standartları ancak teknolojik yenilikler ile geliştirilebilmektedir.

 Bu tür bir ilerleyiş yenilikçi eğilimleri meydana getirecek kamu ve özel sektör desteklerine
ihtiyaç duymaktadır. Teknolojik ilerleme üzerinde, özellikle özel sektörde Ar-Ge
faaliyetlerine yatırımların, yeni teknolojilerin inşası için gereken temel bilginin meydana
getirileceği yüksek kalitede bilimsel araştırma kurumlarının, üniversiteler ve sanayi arasında
işbirliğinin, telif haklarının korunmasının ve risk sermayesine ulaşımın kolaylaşması gibi
unsurların etkisinin olacağı belirtilmektedir.
 AVRUPA BİRLİĞİ VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI

4

• Sütunlar birbirlerinden bağımsız değildir, aksine herbiri diğerini destekleyen bir ilişki
içindedir ve bir alandaki eksiklik diğer alanlar için engel teşkil edebilmektedir. Örneğin, güçlü
bir yenilik potansiyeli (sütun 12) sağlıklı, gelişime ayak uydurabilecek iyi eğitimli bir işgücü
(sütun 4,5 ve 9), Ar-Ge yatırımları içim yeterli finansman (sütun 8) ve ürünlerin lansmanı ve
sonrasında işlemlerin gerçekleşeceği verimli bir mal piyasası (sütun 6) olmadan mümkün
olmayacaktır.

• Raporda, gelişim evreleri teorisi doğrultusunda, “faktör ağırlıklı”, “verimlilik odaklı” ve
“yenilikçilik odaklı” olmak üzere üç evreden bahsedilmektedir. Faktör ağırlıklı ekonomiler,
ucuz iş gücü, doğal kaynaklar gibi faktör donanımları ile rekabet etmektedirler; bu evrede
rekabet eden ülkeler için ilk 4 sütun temel teşkil etmektedir.

Ülkeler daha rekabetçi olmaya başladıkça bir sonraki evreye taşınmaktadırlar ve üretkenlik,
verimlilik ve ücretler artmaktadırlar. Verimlilik odaklı ekonomiler, daha verimli üretim işlemleri
ve daha kaliteli mal üretimi gerçekleştirmektedirler. Bu evrede bulunan ülkeler için rekabet
yapısını 5., 6., 7., 8., 9. ve 10. Sütunlar belirlemektedir.

Yenilikçilik odaklı ekonomik evrede bulunan ülkeler ise daha yüksek ücret seviyeleri ve pazarda
yeni ve emsalsiz ürünlerle rekabet etme olanağı bulunmaktadır. Bu evrede bulunan
ekonomiler için belirleyici olan unsurlar iş kültürü (sütun 11) ve yenilikçilik (sütun 12)
olmaktadır.

• Ülkeleri gelişim evrelerine yerleştirmek için iki kriter kullanılmaktadır. Birinci kriter, piyasa
döviz kurları esas alınarak hesaplanan kişi başı Gayri Safi Milli Hasıla(GSMH)’dır. İkinci kriter
ise, refah unsurunun doğal kaynaklar temelinde belirlendiği gelir seviyesi yüksek ülkeleri
belirlemek için kullanılmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye, 2.(verimlilik odaklı) Evreden
3.(yenilikçilik odaklı) Evreye geçiş aşamasında görülmektedir.

• Küresel Rekabet Gücü Endeksi (GCI) 2012-2013 sıralamasına göre ilk 10 ülke sırasıyla, İsviçre,
Singapur, Finlandiya, İsveç, Hollanda, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallıklar
(İngiltere), Çin Halk Cumhuriyeti Hong Kong Özel İdari Bölgesi ve Japonya olmaktadır. Raporda
Türkiye, genel olarak 4.45 puan ile 43. Sırada yer almaktadır.

• Türkiye’nin, %8,4 büyüme kaydettiği 2011 yılında endeksin kapsadığı pek çok alanda kayda
değer ilerlemeler kaydettiği belirtilmektedir. Ülkede, makroekonomik istikrar gelişmiş ve
finansal sektör önceki yıllara göre daha güvenilir olarak değerlendirilmiştir. Kurumsal
çerçevede ve yerel piyasalarda kaydedilen gelişmelerin, ülkenin rekabetçi pozisyonunu
güçlendirdiği belirtilmektedir. Türkiye’deki enerjik iş çevresi yerel rekabetin yoğun yaşandığı iç
piyasadan verimlilik sağlamıştır. Ülkede her ne kadar, liman ve elektrik üretim ve dağıtım
altyapısı yenilenmeye ve geliştirilmeye ihtiyaç duyulsa da, makul seviyede gelişmiş olan
karayolları ve havalimanları altyapılarından faydalanmaktadır. Türkiye’nin insan kaynaklarını
güçlendirmek için daha iyi bir temel eğitim ve sağlık hizmeti ve iş gücü piyasasının
verimliliğini artıracak daha iyi yüksek eğitim imkanları sunması ve kamu kurum ve
kuruluşlarının verimlilik, etkinlik ve şeffaflığının pekiştirilmesi gerektiği raporda dile
getirilmektedir.
 AVRUPA BİRLİĞİ VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI

5

• Rekabet gücü endeksi, dünyanın bütün bölgelerinden 144 ekonomiyi kapsamaktadır. Endeks,
ülkelerin ekonomik büyüme performansını etkileyen temel unsurlarını oluşturduğu uzun-vade
ekonomik verimlilik parametrelerini etkileyen pek çok alanın iyileştirilmesi ile mümkün olan
ulusal rekabet edebilirlik olgusunun karmaşıklığını bir bütün olarak yansıtmayı amaçlamaktadır.

Finansal ve ekonomik krizle ilgili geçtiğimiz yıllarda yaşanan gelişmeler ve küresel ekonomide
devam eden belirsizlikler, ekonomik büyümeyi ve istikrarı sağlayacak olan rekabet
yeteneğini geliştirmek için önlem almayı önemli hale getirmektedir.

• Son yıllarda, vatandaşlar, iş toplumları ve hükümetler, geçmiş yılların ekonomik büyüme
modellerinin, doğal çevre ve kaynaşan toplumların üzerindeki etkisinin farkına varmaya
başlamışlardır. Ekonomik büyüme ve istihdam verileri 2. Dünya Savaşı’ndan sonra batı
ekonomilerinde, ekonomik büyümenin yaşam koşullarının iyileşmesi ile beraber gerçekleştiğini
göstermektedir. Güncel örneklerde ise, gelişmekte olan ülkelerdeki sert ekonomik büyüme
yüzlerce milyon insanı fakirlikten kurtarmış ve yaşam koşullarını çarpıcı biçimde iyileştirmiştir.
Genel istatistikler, öte yandan, ekonomik büyümenin fayda sağlayamadığı sosyal ve çevresel
faktörler üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri yansıtmamaktadır.

• Mevcut büyüme modellerinin sosyal sürdürülebilirliği güncel olarak gelişen pek çok olayın
ardından endişeye sebep olmaya başlamıştır. Arap Baharı, pek çok batı ekonomisinde özellikle
genç ve vasıfsız işçi sınıfını etkileyen artan işsizlik oranları, Asya ve batı ekonomilerinde artan
gelir eşitsizliği ve sosyo-ekonomik fırsat eşitsizliği, bunlara örnek teşkil etmektedir.

• Çevresel sürdürülebilirlik bağlamında, var olan tüketime dayalı ekonomik model, artan nüfusla
birlikte su, enerji ve mineraller gibi doğal kaynaklar üzerinde talep baskısı kurmaya
başlamaktadır. Hava ve su kirliliği ile birlikte Dünya doğal ortam elverişliliğini kaybetmektedir
ve çevresel yönetimin maliyetleri artmaktadır.

• Küresel Rekabet Gücü Endeksi (GCI)’ni sosyal sürdürülebilirlik ve çevresel sürdürülebilirlik
bağlamında yeniden değerlendirerek oluşturulan “Sürdürülebilirlik uyumlu GCI”
(sustainability adjusted GCI), rekabetçilik ve sürdürülebilirlik kesişiminde endeksi daha anlamlı
hale getirmektedir.

Çevresel sürdürülebilirlik göstergeleri olarak, çevre politikaları, yenilenebilir enerji kullanımı ve
çevresel bozulma ölçümleri kullanılmaktadır. Sosyal sürdürülebilirlik göstergeleri olarak ise,
temel ihtiyaçlara ulaşım, ani değişimler karşısındaki savunmasızlık (kayıt dışı ekonomi, sosyal
güvenlik kapsamının genişliği, işsizlik) ve toplumsal uyum ölçümleri kullanılmaktadır.

• Sürdürülebilirlik göstergeleri ile uyumlu hale getirilen rekabet gücü endeksi ile Türkiye, sosyal
sürdürülebilirlik uyumlu GCI puanı 4,24, çevre uyumlu GCI puanı 3,84 ve genel olarak
sürdürülebilirlik uyumlu GCI puanı 4,04 ile sürdürülebilirlik ölçümleri hesaba katılarak
yapılan değerlendirmede iyi bir görünüm ortaya koymamaktadır. Eşitsizlik, kırılgan istihdam
yapısı ve geniş kayıt dışı sektör ülkenin sosyal sürdürülebilirliği üzerinde baskı kurmaktadır.
Aynı şekilde, aşırı kirlenme ve tarım amaçlı suyun aşırı kullanımı, uluslararası çevre
anlaşmalarına uyum eksiklikleri ile beraber ülkenin çevresel sürdürülebilirliği ve rekabet
yeteneği ile ilgili önlem alınması gereken alanları oluşturmaktadır.





No comments:

Post a Comment

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts