PARALEL ve BENZERLERİNİN MARİFETLERİ
İSLAM .. JAKOBENLİK ve ROMANTİZM ..
İslam Hz. Muhammed (A.S.) /ve önceki peygamberler/ ile Allah ile insan arasındaki tüm engelleri kaldırmak için gönderildi dersek dos doğru bir söz söylemiş oluruz ..
Ancak Allah resulünden yıllar sonra İslama giren insanların islamı özümseme ve yaşama kalitesi giderek düştü ..
Bu duruma çare olarak zamanın münevver insanları tarikat dediğimiz belli disiplini olan farklı farklı ama peygamber İslamını canlandırmak amacıyla oluşumlar, yapılar kurdular ..
Ancak her yan tesiri olan ilaç gibi bu yapılarda da bazı fazlalıklar da bu kurumların içine hep yerleşti ..
Bunların en tehlikelisi tarikat disiplinini peygamber İslamından, şeyh İslamına dönüştürmek oldu ..
İslamî bilgi açısından son derece zayıf olan tarikat müntesiplerini etkilemek ve onları "ideal insan" yapabilme "gayretkeşliği ile" şeyhler "masal devi" kabiliyetinde kerametlerle süslenirken insanlarda "cüceleştirildi" ..
Öyleki 13 . yüzyılda haşhaşilik, babailik gibi istismarda zirve haline gelen tarikatlar ortalıkta cirit atmaya başladı ..
Kontrolü son derece zor olan tarikat sisteminde bu anafordan yakasını kurtarabilen Mevlana, Yunus gibi pek az insan görebiliyoruz ..
İslamın esas amacı insanın davranışlarını tatlı bir disiplinle güzelleştirmek olması (ben ancak güzel ahlak için gönderildim) dır ..
Ancak insan egosu jakoben (herşeyi sadece kendisi bilen ve başkalarının hayatını düzenleyebilen kusursuz ,"kamil" insan iddaası) ile şii ve sünni tarikatlar içinde halk perişan edilmiştir ..
Bunun çaresi İslamı kaynağından bizzat öğrenmektir..
Yoksa ara elamanların bir takım zaaf ve zayıflıklarını İslam kuralı olarak kabullenmek zorunda kalırız ..
Bu insanlar iyi niyetli ve samimi insanlar da olabilir ..
Verdikleri zararın da farkına varamayabilirler ..
Hele nefsinin arzularına yenilir araya ücub girerse sonuç vahim ..
Bir kaç mertebe terfi arzusu ile yağcı/goygoycu mürit de körükleme işini güzel yaparsa yandı gülüm keten helva ..
İLK TARİKAT YILLARINDA İNSANLAR TARAĞIN DİŞLERİ GİBİ MÜSAVİ İDİ ..
HER MÜSLÜMAN TEK BAŞINA SAHABE MİSALİ ORDU GİBİ İDİ ..
SONRAKİ DÖNEMLERDE MİSKİN, ZAYIF, BİRİLERİNE İTEAT EDEN KENDİNE GÜVENSİZ İNSAN TİPİ YETİŞTİRDİ ..
İslam Hz. Muhammed (A.S.) /ve önceki peygamberler/ ile Allah ile insan arasındaki tüm engelleri kaldırmak için gönderildi dersek dos doğru bir söz söylemiş oluruz ..
Ancak Allah resulünden yıllar sonra İslama giren insanların islamı özümseme ve yaşama kalitesi giderek düştü ..
Bu duruma çare olarak zamanın münevver insanları tarikat dediğimiz belli disiplini olan farklı farklı ama peygamber İslamını canlandırmak amacıyla oluşumlar, yapılar kurdular ..
Ancak her yan tesiri olan ilaç gibi bu yapılarda da bazı fazlalıklar da bu kurumların içine hep yerleşti ..
Bunların en tehlikelisi tarikat disiplinini peygamber İslamından, şeyh İslamına dönüştürmek oldu ..
İslamî bilgi açısından son derece zayıf olan tarikat müntesiplerini etkilemek ve onları "ideal insan" yapabilme "gayretkeşliği ile" şeyhler "masal devi" kabiliyetinde kerametlerle süslenirken insanlarda "cüceleştirildi" ..
Öyleki 13 . yüzyılda haşhaşilik, babailik gibi istismarda zirve haline gelen tarikatlar ortalıkta cirit atmaya başladı ..
Kontrolü son derece zor olan tarikat sisteminde bu anafordan yakasını kurtarabilen Mevlana, Yunus gibi pek az insan görebiliyoruz ..
İslamın esas amacı insanın davranışlarını tatlı bir disiplinle güzelleştirmek olması (ben ancak güzel ahlak için gönderildim) dır ..
Ancak insan egosu jakoben (herşeyi sadece kendisi bilen ve başkalarının hayatını düzenleyebilen kusursuz ,"kamil" insan iddaası) ile şii ve sünni tarikatlar içinde halk perişan edilmiştir ..
Bunun çaresi İslamı kaynağından bizzat öğrenmektir..
Yoksa ara elamanların bir takım zaaf ve zayıflıklarını İslam kuralı olarak kabullenmek zorunda kalırız ..
Bu insanlar iyi niyetli ve samimi insanlar da olabilir ..
Verdikleri zararın da farkına varamayabilirler ..
Hele nefsinin arzularına yenilir araya ücub girerse sonuç vahim ..
Bir kaç mertebe terfi arzusu ile yağcı/goygoycu mürit de körükleme işini güzel yaparsa yandı gülüm keten helva ..
İLK TARİKAT YILLARINDA İNSANLAR TARAĞIN DİŞLERİ GİBİ MÜSAVİ İDİ ..
HER MÜSLÜMAN TEK BAŞINA SAHABE MİSALİ ORDU GİBİ İDİ ..
SONRAKİ DÖNEMLERDE MİSKİN, ZAYIF, BİRİLERİNE İTEAT EDEN KENDİNE GÜVENSİZ İNSAN TİPİ YETİŞTİRDİ ..
No comments:
Post a Comment