1967 yılında Sivas’ta doğan Murtaza Ünlü, Savunma sporlarıyla çocuk yaşlarından itibaren ilgilenmeye başladı. İlk olarak Kung-Fu, Sotokan, Kyokushin karate çalışmalarıyla başladı ve Ashihara Karate de karar kılıp uzun süre Ashihara karate çalışmalarına devam etti.
1990 yılından itibaren Süper Siyah Kuşak Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Ayrıca ülkemizde gene bir ilk olarak 1997’de tamamen Savunma Sanatlarına hitap eden bir müzik albümü hazırladı.
1994 yılında kendi kurduğu spor branşı olan Ashihara Budo Kai yani bugün milli sporumuz olan ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı bünyesinde olan Budo kai do’yu kurdu. Ashihara budo kai spor branşının, uluslararası alanda kabul görmesi bakımından 1998’de Ashihara Budo Kai ( budo kai do ) T.C. patent dairesinden isim ve patent haklarını alarak Türkiye’nin ilk ve tek patent tescilli spor branşı olmasını sağladı. Nisan 2008’ de Dünya Mücadele Sporları Federasyonu’nu kurarak Türkiye’de ilk kez bir dünya federasyonunun kuruluşuna öncülük etmiş oldu. Yıllardır dövüş sporlarına hizmet etmekte olan herkesin hayalini kurduğu Ata Savunma Sanatını (Turkısh Fight ) kurdu ve Türk halkının beğenisine sundu.
2011 yılından itibaren ülkemizin ulusal yayın yapan özel bir TV kanalında başta ata savunma sanatı olmak üzere tüm savunma ve mücadele sporlarının ele alındığı ve halen devam eden bir TV programına devam ettirmekte olan genel başkanımız Murtaza ÜNLÜ Türk Dövüş Sanatları camiası İçerinde vatanına, milletine ve devletine üst düzeyde hizmet etmiş bir çok ilke imza atmış ve halen hizmetine devam etmekte olan bir spor adamıdır.
Genel Başkanımız sayın Murtaza ÜNLÜ’nün ve ülke sporuna olan hizmetlerini kısacık bir özetle anlatmak mümkün değildir. Ancak bazı kişileri duymak değil tanıyarak yaşamak gerekir. Genel başkanımızın da bize göre tanıyarak yaşanması gereken kişilerden biri olduğuna inanıyoruz.
Akıl, Ahlak, Çalışma ve Bilim ( Ahi Evran’nın Yolu )
Ata savunma sanatı” adını soy ağacımız olan ( ecdat ) atalarımızın Kendilerine has yaşama kültürü ve tarihler boyu hayat felsefesi haline gelmiş olan ahilik ocağı yani ( Ahi Evran ) geleneğinden esinlenerekten almıştır, yükselme ve derecelendirme sırası ise yiğitlik, akıl, ahlak, çalışma, bilim, çıraklık, kalfalık, ustalık şeklinde hazırlanmıştır ata savunma sanatının teknik, taktik, teorik ve kültürel yapısı ise günümüz koşullarına bağlı olarak insanımızın zanaatkarlık kabiliyetini ve doğaçlama yeteneğini geliştirebilmesi bakımından esnek ve sürekli güncellenebilir bir yapı içerisinde Türkçe dil kullanaraktan tasarlanmıştır. Kişilere kazandıkları güncel ve mesleki yeterlikler doğrultusunda farklı istihdam alanları sağlanarak mesleki ve sportif açıdan toplum içerisinde seçkin ve örnek kişiler konumunda olmaları sağlanacaktır. Özellikle günümüz gençliğinin yoğun bir şekilde ilgi ve alaka duyduğu savunma sanatları, dünya üzerinde Uzak Doğu ülkelerinin hegemonyası altında olup kültürel, etimolojik ve maalesef inanış bakımından Uzak Doğu felsefesinden beslenmekte, dolayısıyla bu durum uzak doğu sporları ile ciddi bir şekilde ilgilenen yüz binlerce kursiyer ve sporcu adaylarının zaman içerisinde kimliklerini ve dillerini etkilenmeye açık bırakıldığı mutlak bir gerçektir. Peki bu durum karşısında bizler ne yapmalıyız? Doğu ve batı kültürüne has olan dövüş sanatları ile övünmeye devam mı etmeliyiz, yoksa yeter artık deyip, karşı bir duruş mu sergilemeliyiz? Evet karşı bir duruş sergilemeliyiz diyorsanız, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru insanlarla berabersiniz demektir. İşte bu noktada hepimizin ortak buluşma noktası olan, ata savunma sanatı içeriği, dili ve farklı kültürel özellikleriyle bu topraklardan beslenmekte olup, yukarıda bahsi geçen olguları, pozitif yönde etkilemeyi hedeflemektedir. Kısaca ve anlaşıla bilir bir şekilde özetleyecek olursak ata savunma sanatı, doğu ve batı kültürüne has olan, bütün yakın dövüş sanatlarının tamamına alternatif olarak, dünya dövüş sanatları camiası içinde yüce Türk milletinin kudretini, adaletini ve kahramanlığını temsil edebilmesi noktasında 2006 yılında Murtaza ÜNLÜ tarafından kurulmuş olup % 100 Türklere ve bu topraklara ait bir savunma ve müdafaa sanatıdır. Ata Savunma Sanatına gönül vermiş her bireyin; azimli, çalışkan, kararlı ve en önemlisi geçmişten günümüze bir miras gibi yüreklerimize kazınmış olan, dört mevsim yedi cihanda var olmanın önemini kavrayan kişilerden olması gerekmektedir. Bizler aile kavramının önemini bilen, tarihine ve ecdadına sahip çıkan, vatanını, bayrağını, mili ve manevi değerlerini koruyup, yaşatan bireyler olmalıyız, çünkü bu yüce milletin tarihi birilerinin yaptığı gibi masa başlarında değil, savaş meydanlarında yazılmıştır. Nasıl ki İstanbul’un fethini gerçekleştiren o yüce kumandanın torunları olmanın haklı gururunu yaşıyor isek dünya tarihinin en kanlı savaşı olarak bilinen Çanakkale savaşında tüm dünyaya meydan okuyarak "Çanakkale geçilmez, geldikleri gibi gidecekler" diyen, gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının bizlere emanet ettikleri bu kutsal ve cennet vatanın, gönüllü birer muzaffer bekçileri olduğumuzu asla unutmamalıyız. Ata Savunma Sanatı ailesi olarak bu amaç, düşünceler ışığında yaşamış olduğumuz, çağın en önemli sosyal meşgalesi haline gelmiş olan sportif yarışmaların, insan yaşamında önemli bir yer aldığını, bu nedenle göğüs göğse yapılan mücadeleler esnasında, el ve ayak kullanarak yapılan harp tekniklerinin artık birere dövüş ve savaş sanatı olmaktan çıkarak milletler arası bir yarışma ve üstün gelme becerisine dönüştüğü gerçeğini kabul etmeliyiz ve ata savunma sanatı olarak bu yarışın içinde yer olmak istiyorsak; üstün bir zekaya, marifet ve hünerlerimizi sergileyebileceğimiz atletik bir vücuda sahip olmamız gerektirdiğini unutmadan kendimizi bu şekilde yetiştirmeliyiz, ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim sözünün önemi ve bilinci içinde olmalı, Türk kültürü ve tarihinin bir parçası olan ahilik ocağının bayrağını taşıyanlardan olmalıyız.
Her insanın kendisini savunması elbette ki bir sanat ve beceri gerektirmektedir Fiziki bir saldırıya maruz kalan her canlı varlığın kendine has müdafaa ve savunma şekli sanat ve kişisel beceri olarak düşünülmelidir, Üretkenlik ve doğaçlama yeteneği kişisel beceri zaten savunma sanatlarının ayrılmaz bütünlüğü içinde karşımıza çıkmaktadır, Üretkenliğin ve bireysel yeteneğin olmazsa olmaz bir olgu olduğu Ata Savunma Sanatında ise disiplini yok saymak elbette ki mümkün değildir. Zaten savunma sanatlarının birçoğunda teknik, zekâ ve yaratıcılığın buluşması bizleri, “sanat icra etme” noktasına yaklaştırır. Genel anlamda Savunma sanatlarını özel kılan farklılıklar, çözüme yönelik düşünme yeteneği, estetik, enerjik olmak, kuvvetlilik, dayanıklılık ile var olanı geliştirmek ya da içimizdeki yetenek çerçevesinde ortaya çıkarmaktır. Bunları içeren bir çalışma ve buna bağlı bir gelişme söz konusu ise yapılan, savunma, dövüşme, didişme, müdafaa etme, boğuşma, mücadele etme, yarışma ve yarışırken kazanmak ya da kaybetmek değil, insanın mücadeleci yanının eğitilmesinin en güzel yoludur. Ata Savunma Sanatı teknik, teorik ve fiziksel bir savunma ve müdafaa sanatı olduğu kadar, aynı zamanda ruhsal eğitim sunan mesleki bir uğraştır, Ata Savunma Sanatını pratik olarak uygularken vücudun bütün kasları ve eklemleri hareket etmektedir. Ayrıca insanlar sosyal yaşamında daha etkin düşünebilmek ve sağlıklı kararlar alabilmek için spor yaparlar, İşte bu nedenle, çevreye uyum sağlamak ve sağlıklı yaşamak adına bir çatı altında birleşirler, İnsanların yaşaması için gerekli olan en önemli gerçeklerden birisi de spor yapmaktır, Tercih etmiş olduğunuz spor dalı Ata Savunma Sanatı ise iç ve dış dünyanızı aydınlatan bir yaşam biçiminin kapısındasınız demektir. Ata Savunma Sanatında el-ayak ve vücudun tamamının gerektiğinde bir silah gibi kullanılması esastır, yumruk ve ayak teknikleri bir gürz, elin keskin tarafı bir bıçak, parmaklar ise bir ok gibi kullanıldığı için adına Ata Savunma Sanatı demek doğru olur sistem içerisinde tekniksel boyutun yanı sıra bedeni terbiye etmeye yönelik, ruhsal çalışma şekilleri de mevcuttur. Ata Savunma Sanatı temel tekniklerinin yanı sıra istatistik tekniklere karşı saldırı ve atakların yüzde oranlarına göre öncelik verilerek kolayca uygulanabilir teknik hareketler ile yapılandırılmıştır, Örneğin bir kişi günlük yaşamında karşılaşabileceği muhtelif fiziki saldırılardan kendisini rahatlıkla koruyabilir, yapılan ani bir hamleyi ustalıkla pasifsize etmesi mümkün olabilmektedir, Her yaş ve meslek gurubundan bay ve bayanların kendi anatomik yapılarına uygun olarak bu sanatı kolayca öğrenebilmesi önemli bir ayrıntıdır, kısaca denemekten çekinen asla sonuca ulaşamaz…
Kısaca denemekten çekinen asla sonuca ulaşamaz…
No comments:
Post a Comment