Thursday, 2 January 2014

BİLİM DÜNYASINDAN KORKUNÇ DENEYLER
1917'den kalma Sovyet gizli belgeleri ilk defa ortaya çıktı. Belgelerde Sovyetler Birliği'nde bilimadamlarının 'zihin kontrolü' araştırmalarına yaklaşık 1 milyar dolar harcadığı belirtiliyor.
Ortaya çıkan gerçeklerde Sovyetlerin, deneklerinin beyinlerini manipüle edebilmek için akıl almaz metodlar kullandığı ifade ediliyor.
 Sovyetler Birliği ve Rusya'da rahatsız edici deneyler' başlıklı çalışma üzerinde yoğunlaşan araştırmacılar psikoanalizlere odaklandı.
Almanya'nın Stuttgart şehrinde bulunan bir araştırma merkezinde görevli olan Serge Kernbach, Rusların teknik günlükleri üzerinde çalışıyor. Bilimadamlarının bulduğu gerçek ise oldukça sıradışı.
Günlüklerde, Sovyet bilimadamlarının 'cerpan' adında yüksek frekanslı elektromanyetik radyasyon dalgalarını üretmek ve saklamak için bir makine yaptığı yazıyor.
'Makine düzgün çalıştığı takdirde tüm canlılardan biyoenerjilerini çekip dışarı salma gücüne sahip' sözleriyle heyecanını gizleyemeyen Kernbach, ABD'de de benzer bir ajandanın 'Parapsikoloji programı' adıyla denendiğini de ekliyor.
Sovyetler Birliği'nde 'zihin kontrol' deneyleri resmi olarak 1950 yılında tanıtıldı. Bu süre ülkedeki parapsikoloji çalışmalarının başlamasından yaklaşık 30 yıl sonraya denk geliyor...
Bugün bildiğimiz anlamdaki psikoloji bilimi göreceli olarak genç bir bilimdir.
İnsanoğlunun kendisini ve başkaları ile etkileşimlerini anlamak adına bizlere derin bir anlayış kazandırmıştır.
Pek çok psikoloji deneyi etik ve geçerliliği olan yöntemlerle uygulanmış ve daha iyi ilaçla veya terapi yoluyla yöntemler geliştirilmesine yardımcı olmuştur.
Ancak, üzücü bir şekilde uygulanan ve korkunç sonuçlarla biten deneyler de yapılmıştır.
İşte dehşete düşüren o deneyler...
Stanford Hapishane Deneyi 1971 yılında, sosyal psikoloji uzmanı Philip Zimbardo, sahte bir hapishanede hangi insanların sosyal rollere uyum gösterdiğini anlamak adına bir grup erkek üniversite öğrencisini iki hafta süren bir deneye aldı.
Deneye katılanların yarısına mahkum, yarısına gardiyan rolü verildi. Sonuçlar ise tam bir felaketti.
Sıradan üniversite öğrencileri, acımasız, sadist birer gardiyana ya da giderek artan bir şekilde korkak bir mahkuma dönüştüler.
 
Sadece altı gün sonra, Zimbardo tarafından oluşturulmuş bu sahte hapishanedeki yaşanan acımasızlıkların, gerçekliğe dönüşmesi sonucunda, deneye vaktinden önce son verildi.
 
Canavar Çalışma – The Monster Study 1939 yılında yürütülen bu çalışmada, 22 yetim çocuk kullanıldı.

Bunlardan 10 tanesi daha önce konuşma bozukluğu olan ve kekeleyenler olarak seçildi. Çocuklar, eşit olarak 2 gruba ayrıldı.
Bir grubun konuşma terapisti, çocuklarda gördüğü gelişme ve akıcı konuşma durumuna göre, onları ödüllendiren “pozitif” terapi uyguladı, diğer konuşma terapisti ise, en ufak bir yanlışta dahi çocukları açıkça cezalandıran bir yöntem uyguladı.
Sonuçlar gösterdi ki negatif davranılan çocuklar psikolojik anlamda çok ağır hasarlar aldılar. Ancak bundan çok daha kötüsü, terapi öncesi konuşma bozukluğu göstermeyen çocukların da konuşmalarında bozulmalar olmasıydı.
2007 yılında, yetim kalmış bu çocuklardan altısı, maruz kaldıkları bu durum karşısında 925.000 Dolarlık tazminat aldılar.



MK-ULTRA CIA, 50’li ve 60’lı yıllarda MK-ULTRA projesi kapsamında zihin ve psikoloji kontrolü ile ilgili pek çok etik dışı deney yaptı.

Theodore Kaczynski, diğer ismiyle Unabomber, CIA’nın rahatsız edici deneylerine maruz kaldığını ve bu deneylerin kendisinde zihinsel dengesizliklere yol açmış olabileceğini iddia etti.

Başka bir vakada da, Amerikan ordusu biyolojik silahlar uzmanı Frank Olson’a LSD uygulandı ve bu uygulama Olson'un bilincinde krize yol açtı.
LSD'nin yan etkisi olarak, Olson'un deneyi tüm dünyaya açıklama isteği duyduğu düşünüldü. Sonuç olarak Olson’un bir cinayete kurban gittiği ile ilgili güçlü deliller olmasına rağmen, kaldığı otelin 13. katından atlayarak intihar ettiği söylendi.Fakat, deneye maruz kalan diğer insanlarda uzun vadede ortaya çıkmış olabilecek psikolojik hasarlardan bahsedilmiyor bile...

 

Filler üzerinde kullanılan LSD 1962 yılında, Oklahoma City’de bulunan Lincoln hayvanat bahçesi direktörü, Warren Thomas, Tusko isimli bir file bir insana verilebilecek LSD dozajının 3000 katını enjekte etti.( yaklaşık 7,5 gram miktarında)
(LSD, medikal alanda bilinen en etkili uyuşturuculardan biridir. 25 miligram(1/40 gram)  LSD, bir insanı yarım gün boyunca sersemletebilir.)
Deney, LSD'nin cinsel saldırganlık ve delilik diye adlandırılabilecek “musth” etkisini ölçmeyi hedefliyordu. Aşırı dozda LSD enjekte edilen Tusko, bu işlemden kısa bir süre sonra yere yıkıldı ve titreyerek öldü.


 
Milgram Deneyi Stanley Milgram 1963 yılında, Yahudi soykırımının 'neden?' olduğunu anlamak adına, Alman halkının soykırıma katılmasına ve buna izin vermelerinde, özel bir şeyler olduğu iddiasını kanıtlamak için bir deney hazırladı.
Deneye katılan kişilere, çalışmanın insanın nasıl öğrendiğine dair bir deney olduğu söylendi.

 
Ve deneye katılanlara, göremedikleri odada birileri olduğunu, onlara sorular soracaklarını, yanlış cevap verdikleri takdirde elektrik şoku vermelerini istediklerini söyledi ve buna uygun bir düzenek hazırladı.
Şok verilen kişi bir oyuncuydu ve rol yapıyordu. Aslında verilen elektrik şoku da gerçek değildi, fakat deneye katılanlar bunu bilmiyorlardı.
Peki bu deneyin ürkütücü tarafı neydi? Şoku vermeleri istenen denekler ezici bir üstünlükle deneycinin talimatlarına uydular.
Daha da entresan tarafı, oyuncu konumundaki şoku alan kişinin acı bağırışları ve merhamet istemesine karşın denekler şok vermeye devam ettiler. Acaba, hepimizin içinde bir parça kötülük mü var? soruları aklageldi.



 

Tony LaMadrid İlaç tedavisi gören birçok şizofreni hastası, 1983 yılında Kaliforniya Üniversitesinde başlatılan bir programa kayıt oldu.
Program, tedavi sırasında ilaç kullanmayı kesmeyi şart koşmuştu. Bu çalışma, şizofreni tedavisinde yeni bilgiler elde etmeyi amaçlıyordu.
Fakat hastaların %90'ında, ilaç almayı bırakmalarına bağlı olarak, işler daha da kötüye gitti.
Araştırmaya katılanlardan biri olan Tony LaMadrid, deneyin başladığı tarihten 6 yıl sonra, aynı binanın çatı katından atladı ve hayatını kaybetti.





Çaresizlik Kafesi Psikolog Harry Harlow, sevgi kavramı üzerine takıntılı bir hale gelmişti. Fakat bu takıntısı, sevgi üzerine şarkı ya da şiir yazmak gibi bir şey değildi.
Bu konu onu ruhen hasta durumuna getirdi ve 1970’li yıllarda maymunlar üzerinde etik olmayan deneyler yaptı.
Deneylerinden birinde, “çaresizlik kuyusu” adını verdiği, boş ve tüm dış etkenlerden mahrum şekilde tasarlanmış bir oda şeklindeki, içinde çeşitli düzenekler bulunan bir aparatın içinde maymunlar üzerinde çalıştı.
Deney, dış dünyadan tamamen izole ettiği maymunların çıldırması ve hatta iki deneyde kendilerini açlığa mahkum ederek öldürmek istemesi ile sonuçlandı.
Harlow, meslektaşlarından gelen eleştirilerin hiçbirini önemsemedi ve kendi deyimi ile şunu söyledi:
“Maymunları nasıl sevebilirsiniz?” Bu korkunç deneyler, hayvan hakları hareketinin arkasındaki itici güç olarak bilinir ve bu sayede bu tür korkunç deneyler son bulmuştur.

 

 

Üçüncü Dalga Psikolog Milgram tarafında yapılan deneye benzer konuda yürütülen bu çalışma, 1967 yılında gerçekleştirilen, üçüncü dalga deneyi idi.
Deney, demokratik toplumlarda bile faşizmin çekiciliğinin toplumun içine sızıp sızamayacağını araştırmak üzere tasarlandı.
Bunun için, deneyi yapanlar bir lise içinde bazı öğrencileri kullanarak onların prestijli bir gruba ait olduklarını düşündüren bir sistem oluşturdu. Öğrenciler giderek artan bir öğrenme motivasyonu gösterdiler.
Ama çok daha ötesinde ve endişe verici bir şekilde, aynı sınıftan olmayan kişilere karşı dışlama ve hor görme gibi son derece kötü niyetli bir takım davranışları gösterme konusunda giderek daha istekli hale geldiler.
Çok daha korkutucu olanı ise, bu davranışları son derece istekli bir şekilde, sınıf dışında da devam ettirmeleri oldu. Sadece 4 gün sonra, deneyin kontrol edilemeyeceği düşünülerek, deney sona erdirildi.





Eşcinsellikten Soğutma Terapisi 196o’lı yıllarda eşcinsellik zihinsel bir hastalık olarak görülüyordu. Aynı cinsten birbirlerine cinsel olarak çekici gelen kişilerin kendi kendilerini iyileştirmelerinin yolunu bulmak için gönüllüler aranıyordu.
Deneye katılanlara, eşcinsel görüntüler ile eşleştirilmiş elektrik şoku verilerek ve enjeksiyon yoluyla mide bulantısına yol açan, tiksinme terapileri gibi deneysel terapiler yapılıyordu.
Buradaki ana fikir, hasta olduğu düşünülen kişinin eşcinsellikle acıyı bir tutacağı düşüncesiydi.
Yapılan bu deneyler, eşcinselliği “tedavi etmek”ten çok, psikolojik olarak ağır hasarlar yarattı. Bir keresinde “tedavi” sırasında komaya giren denek ölmekten son anda kurtarıldı.






David Reimer 1966 yılnda , 8 aylık olan David Reimer'ın sünnet operasyonu son derece başarısız olmuş ve penisini kaybetmesine sebep olmuştu. Psikolog, John Money, David’in cinsiyet değiştirmesini önerdi.
Ebeveynleri de bu konuda hemfikir oldu, ancak Money ve ailesi, gizli bir şekilde yürütülen, 'cinsiyet kimliğinin doğuştan değil, çevre ile şekillendiği' iddasını kanıtlamak için hazırlanmış bir deneyin parçası olduklarını bilmiyorlardı.
David, adını Brenda olarak değiştirdi, cerrahi bir operasyonla bir vajinası oldu ve hormon desteği aldı. Fakat “Brenda”, çocukluğu süresince standart bir erkek çocuk gibi davrandı.
Reimer ailesi, Brenda 14 yaşına geldiğinde yaşadıkları sıkıntıya dayanamayıp, Brenda'ya gerçeği söylediler ve tekrar David’e dönmesi konusunda karar aldılar. Fakat deney trajik bir şekilde sonuçlandı ve David 38 yaşında intihar etti.
http://06cedmuho.blogspot.com

Bugünün Politika Haberleri

 Bugünün Politika Haberleri

Amerikalı oyuncu Joseph Ruskin öldü

Amerikalı oyuncu Joseph Ruskin öldü



Amerikalı oyuncu Joseph Ruskin öldü

Amerikalı sinema, televizyon ve tiyatro sanatçısı Joseph Ruskin 89 yaşında öldü.

Güncelleme: 02 Ocak 2014 08:55

Beyaz Perde Aktörleri Derneği (SAG) ve Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları (AFTRA) sendikasından yapılan açıklamada, Ruskin'in California Los Angeles Üniversitesi (UCLA) Santa Monica Hastanesi'nde doğal nedenlerle öldüğü bildirildi.

Carnegie Mellon Üniversitesi drama bölümünden mezun olan Ruskin, sanat hayatına Pittsburg Playhouse adlı sanat merkezinde adım attı. Ruskin meslek hayatı boyunca, "Görevimiz Tehlike" "Uzay Yolu" ve "Alaca Karanlık Kuşağı" gibi Türk televizyon severlerin yakından tanığı diziler de dahil olmak üzere 124 televziyon dizisinde çeşitli rollerde yer aldı. Daha çok bir karakter oyuncusu olarak tanınan Ruskin ayrıca çevirdiği 25 sinema filmi bulunuyor. Çevirdiği filmler arasında "Muhteşem Yedili" ve "Prizzi'nin Onuru" gibi ses getiren önemli sinema yapıtları bulunan Ruskin, ayrıca 1976-1999 yılları arasında 8 yıl boyunca SAG'in birinci ulusal başkan yardımcısı olarak görev yaptı.
http:www.06cedmuho.blogspot.com

33 tarihi eser, Trabzon Müzesine taşındı.


33 tarihi eser taşındı



33 tarihi eser taşındı

Trabzon'daki Ayasofya'nın yeniden camiye dönüştürülmesi sonrası yapının bahçesindeki 33 tarihi eser, Trabzon Müzesine taşındı.

Güncelleme: 02 Ocak 2014 08:49

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinden alının bilgiye göre, bir süre müze olarak hizmet veren Trabzon'daki Ayasofya'nın mahkeme kararıyla Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğüne devredilerek yeniden camiye dönüştürülmesinin ardından söz konusu yapının bahçesinde yer alan Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait tarihi eserler ile Osmanlı dönemine ait mezar kitabelerinden oluşan 33 eserin Trabzon Müzesine taşınması kararlaştırılmıştı. Ve o karar gerçekleştirildi.

Tasnif edilen tarihi eserler Trabzon Müzesine götürüldü. Tarihi eserlerin müzede sergileneceği belirtildi. Trabzon'un fethinden sonra uzun yıllar cami olarak hizmet veren ve tapuda da cami olarak gözüken Ayasofya, geçmişte müzeye dönüştürülerek Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmişti. Mahkeme kararıyla bir süre önce Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğüne devredilen Ayasofya, Temmuz ayında tekrar camiye dönüştürülüp ibadete açılmıştı.

Dünyadan Haberler

Dünyadan Haberler

Tuesday, 31 December 2013

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK): ''29 ülke ilk kez nükleer enerji programı geliştirmekte''



nukleer enerji santrali gece

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK), isim vermeden 29 ülkenin ilk kez nükleer enerji programı geliştirmekte olduğunu açıkladı.
Bağımsız uzmanlarca hazırlanan 2013 Dünya Nükleer Endüstri Durumu Raporu’nda, söz konusu 29 ülke arasında ilk kez nükleer santral siparişi veren Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Belarus’la birlikte bu konuda çalışmalarını sürdüren ve 2030 yılından önce üretime geçmeyi hedefleyen Suudi Arabistan, Ürdün, Bangladeş, Vietnam, Litvanya ve Polonya’nın da bulunduğu kaydediliyor. Rapora göre haziran sonu itibariyle dünyada toplam 427 nükleer santral faaliyetteyken 66 yeni santral inşaatı sürüyor. ABD, 100 nükleer santraliyle toplam elektrik üretiminin yüzde 19’unu karşılarken çalışmaları devam eden 3 yeni santrali 2017 sonuna kadar faaliyete geçirmeyi hedefliyor. Fransa 58 nükleer santraliyle elektrik üretiminin 4’te 3’ünü karşılıyor. Fransa’nın inşası devam eden Flamanville santralinin 2016’da hizmete girmesi bekleniyor.


 

Fransa’nın Valduc Nükleer Santrali’nde Plütonyum’u düdüklü tencerede saklıyorlar

Fransa’nın Valduc Nükleer Santrali’nde Plütonyum’u düdüklü tencerede saklıyorlar
0 YorumGösterim: 2146 | 21.08.2013 |

plütonyum 98233

Fransa’nın Dijon kenti yakınlarındaki Valduc Nükleer Santrali’nin, “hassas maddeleri taşımak için 4 bin paslanmaz çelik düdüklü tencere” alacağını ilan etmesinin üzerine, nükleer santralin plütonyum saklama kabı olarak mutfak tipi düdüklü tencere kullandığı ortaya çıktı.
Valduc’un müdürü François Bugaut “Plütonyumu taşımak ve stoklamak için 50 yıldır bu tencereleri kullanıyoruz biz. 4,6,8,10,18 litrelik tencereleri tercih ediyoruz, kalite-fiyat açısından en iyi çözüm bu” dedi.

JAPONYA DA SKANDAL!!!: Fukuşima’nın temizlenmesi için evsizlerin kullanıldığı ortaya çıktı


fukuşima sızıntı 98234223

Japonya’da, 2011’de nükleer felaketin yaşandığı Fukuşima bölgesinin temizlenmesi için evsizlerin kullanıldığı ortaya çıktı. Nükleer santrali işleten Tepco şirketi, bölgedeki temizlik çalışmalarını yürütmekte iş gücü sıkıntısı çekince çareyi evsizlerde buldu. Başkent Tokyo’nun tren garlarında ve parklarında yatan birçok işsiz ve evsize şirket bölgede iş teklif etti:
“Bizi işe almak isteyenler için kolay bir hedefiz. Buraya çantalarımızla geliyoruz, tren garları yakınlarında dolaşmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Yani bizi bulmak kolay oluyor. Onlar da gelip “Aç mısınız?”, “İş ister misiniz?” diye soruyor. Eğer yiyecek hiçbir şeyiniz yoksa size iş öneriyorlar.”
Taşeron şirketlerin Japon mafyasından olduğu tahmin ediliyor. Evsizlere yardım eli uzatan Yaşuro Aoki, bu işin ne kadar tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor:
“Tehlikenin büyüklüğü hakkında hiçbir bilgi verilmeden birçok kişi yurt odalarına götürülüyor. Kendilerine verilen ücretten kira ve gıda masrafları otomatik olarak düşülüyor. Ay sonunda maaştan geriye fazla bir şey kalmıyor.”
Günde yaklaşık 90 Dolar’a çalıştırılan işçilerin kaldıkları yerin kirasını ödeyebilmek için fazladan para vermek zorunda kaldıkları da gelen haberler arasında.


Kaynak: euronews

Kategori Yazıları

TSKB’ye yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımları için 220 milyon dolarlık finansman

TSKB’ye yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımları için 220 milyon dolarlık finansman

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (TSKB), İslam Kalkınma Bankası ile 30 Aralık 2013 tarihinde ‘Kısıtlı Mudaraba’ anlaşması imzaladı. Söz konusu anlaşma ile TSKB, İslam Kalkınma Bankası’ndan 220 milyon Dolar tutarında finansman temin etti. TSKB ve İslam Kalkınma Bankası arasında imzalanan anlaşma T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı garantisiyle hayata geçirildi. İslam Kalkınma Bankası’ndan sağlanan finansman, Türkiye genelinde
Almanya’da artan enerji fiyatları fakirleri vuruyor

Almanya’da artan enerji fiyatları fakirleri vuruyor

Almanya’da artan enerji fiyatları en çok sosyal yardım alanları vuruyor. 2005 yılından bu yana elektrik ve doğalgaz fiyatları yüzde 44 artarken, sosyal yardımlardaki artış bunun gerisinde kalıyor. 2012 yılında faturalarını ödeyemeyen 322 bin hanenin elektriği de kesildi. Mali sorunlar yaşayan bu evlere söz konusu gecikme zamları ortalama aylık 114 Euro olarak yansıdı. Enerji fiyatları karşılaştırma
Suriye’ye petrol arama çalışmalarında Rusya yardım edecek

Suriye’ye petrol arama çalışmalarında Rusya yardım edecek

Suriye Petrol ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Rus Şirketi Soyuzneftegaz arasında 5 aydır devam etmekte olan görüşmelerin sonucunda varılan ve Soyuzneftegaz’a Suriye karasularında petrol arama, bulma ve çıkarma konusunda faaliyet gösterecek ilk yabancı şirket olma hakkını tanıyan anlaşma, geçtiğimiz günlerde Şam’da imzalandı. Suriye medya kuruluşları tarafından verilen bilgiye göre, sondaj çalışmaları 2 bin kilometrekarelik bir
Devamı
  • Facebook

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts