Thursday, 2 January 2014

Ve Kuzey Irak petrolü akmaya başladı



Ve Kuzey Irak petrolü akmaya başladı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 2013 yılı değerlendirmesi ve 2014 hedefleriyle ilgili bir basın toplantısı düzenleyerek basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Yıldız, ‘Kuzey Irak'tan petrol akışı başladı mı?' sorusuna ‘Irak’tan Ceyhan’a petrol akıtılmaya başlandı ve ve tanklara depolandı’ şeklinde cevap verdi.

0
Ve Kürt petrolü akmaya başladı
Petrol sevkiyatının Ceyhan’a kadar gerçekleştiğini belirten Yıldız, ‘Irak’tan Ceyhan’a petrol akıtılmaya başlandı ve tanklara depolandı. Biz merkez Irak Hükümetinin refakati olmadan herhangi bir sevkiyatı yapmayacağımızı söylemiştik. Avrupa pazarlarına şu an petrol sevk edilmedi ama bu petrol Ceyhan’a sevk edildiBildiğiniz gibi hem korozyon testleri ve hemde borunun farklı bölgelerinde ki basınç testlerini tamamladık. O açıdan bu çalışmalara hep beraber devam etmiş olacağız’ dedi.
 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Lokali'nde '2013 yılı değerlendirmesi ve 2014 hedefleriyle' ilgili kahvaltılı basın toplantısı düzenledi. Yıldız, yaptığı konuşmada elektrikte 137 santrali devreye aldıklarını belirterek, elektrikve doğalgaz fiyatlarında herhangi bir değişiklik yapmadıklarını ifade ettiDoğalgazı en ucuzkullanan ülkenin Türkiye olduğunu anlatan Yıldız, sektörle alakalı 2013 yılında 23 ayrı ülkeye seyahat ettiklerini ve Irak'taki enerji kaynaklarıyla alakalı yeni girişimlerin olduğunu dile getirdi. TANAP Projesi'nde hisselerinin yüzde 20'den yüzde 30'lara çıkarıldığını belirten Yıldız, piyasanın liberalleşmesi, özelleşmesi ve serbestleşmesi ile alakalı ciddi mesafeler alındığını kaydetti.
 
TUZ GÖLÜNÜN ALTINDAKİ DOĞALGAZ KAYNAKLARI
 
Açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Yıldız, Tuz Gölü'nün altındaki doğalgaz depolarına ilişkin, "Bununla alakalı çalışmaların hızlanması talimatını verdim. Bunu hızlandırmamız lazım. Türkiye'nin Aralık ve Ocak ayında çok daha fazla olmak kaydıyla ihtiyaçlarının çok daha artığını geliyoruz. İran'dan gelen boru gazında bir miktar azalma yaşandı. Bunları vatandaşımıza olabildiğince aktarmamaya çalışıyoruz. Olumsuz kış şartlarında bazı uç çözümleri hep beraber aradığımızı söylememiz lazım. Geçen yıl önlemleri almamız gereken gün sayısı 22 gün olmuş. 22 gün için diğer değerleri komple yükseltmek gerekiyor. Biz, 1 milyon 100 binlik iletim ve dağıtım hattının olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Ocak ayının sonuna kadar tamamlanmış olacak" diye konuştu.
Yıldız, İran ile Türkiye arasında yaşanan doğalgaz alımındaki sıkıntıya ilişkin de, "İran'dan kaynaklanan, siyasi gerekçesi olmayan teknik sebeplere dayalı bir geçici durum. Hiçbir kanalda bir kesinti söz konusu değildir. Bizim Ocak ayında tabii ki dikkatli olmamız lazım" dedi.
 
Şırnak'ta, Diyarbakır'da bazı trafolarda patlamaların olduğunu anlatan Yıldız, oradaki veya başka bir şehirdeki kaçak kullanımın tesis edilmeyeceğini ve finanse edilmeyeceğini ve bu konudaki duruşun çok net olduğunu söyledi.
 
"DOĞALGAZA BİR LİRALIK DAHİ ZAM YAPILMAMIŞTIR"
 
Doğalgaz fiyatlarına ilişkin bir soru üzerine Bakan Yıldız, "Doğalgaz fiyatlarında artış olmadı demişsem olmamış demektir. Yüz liralık doğalgazı kimse 101 liradan satamaz. Her ilin hizmetdağıtım bedelleri farklıdır, yani 20'den daha fazla hizmet dağıtım bedelinden dolayı fiyat farklılığı olmuştur. Bir faturadan şikayet geldiğinde, EPDK ve Bakanlık olarak her şikayeti değerlendiriyoruz. Bir müşterimiz benzer bir şikayetle geldiler. Varsa lokal bir şikayet o faturaya hastır. Denetim görevimizi sürdürelim. Doğalgaza bir liralık dahi zam yapılmamıştır. Hizmet dağıtım bedellerinde bölgesel farklılık vardır" dedi.
 
Doğalgazda Rusya ve İran'ın herhangi bir indirim yapmadığını anlatan Yıldız, "Biz İran'dan doğalgazı piyasa fiyatlarının daha üzerinde alıyoruz. Bununla ilgili itirazımızı yapmıştık, Onlar bunu olumlu manada değerlendiremediler. Vatandaşımızın hakkının korunması adına İran'a karşıtahkim sürecini kazanacağımız fikrindeyiz" ifadelerini kullandı.
 
Kuzey Irak'tan petrol akışı başladı mı?' sorusuna Bakan Yıldız, "Irak'tan Ceyhan'a petrol akıtılmaya başlandı. Tanklara depolandı. Avrupa pazarlarına şuan petrol sevkedilmedi ama Ceyhan'a kadar sevkedildi" yanıtını verdi.
 
17 ARALIK OPERASYONU
 
Bir gazetecinin, '17 Aralık'ın enerji sektörüne yansımaları oldu mu?' sorusuna Yıldız, "Haklı haksız toz duman içinde ortalığın karıştığı bir tarih olarak siyaset ve ekonomi tarihine geçecek. 2014 yılında bürokrasinin, düzgün ve doğru çalışan insanların hızında birtakım etkilenmeler olacağı kanaatindeyim. Bunların her birsinin sonucunda ülkede bürokrasinin yavaşlamasıyla alakalı artçı tesisleri görüyoruz. Emin olmadığınız hiçbir şeye girmemeniz lazım. Biz 11 yıldan beri yolsuzluklarla, usulsüzlüklerle mücadele ederek bugünlere geldik. Oyunun çok daha farklı oynandığını hep beraber görüyoruz" cevabını verdi.
 
Şu ana kadar 100 binden fazla trafo yerinin oluşturulduğunu belirten Yıldız, "Bunlar kime verilmiş? Fatih Belediyesi'nden tahsis edilen yer TEDAŞ'a verilmiş. Direkler, trafoların her birinin mülkiyeti kamuya aittir. Ortada suç olabilecek hiçbir şey yok. Belediye meclisi bununla alakalıkarar alıyor. 10 metrekarelik bir yer için bu cümleyi sarfediyorsunuz. Bizler, yamuk çalışan kim varsa onun karşısındayız. Dürüst çalışan insanları da koruyup kollamak durumundayız. Bazıkanun ve mevzuatlar bir işi yapmadığınızda suç unsuru oluşturmamakta. 2013 yılında yaklaşık 5bin tane ihale yapılıyor, yer tahsisleri haricinde. Bu, Sayın Başbakanın oğlunun daha ötesinde ülkenin bürokrasisini durdurma girişimidir. Türkiye'nin kalkınma ve büyümesine bir karşı duruş ve dirençten bahsediyoruz. Hiçbir siyaset mühendisliği yolsuzluğu makul hale getirmez. Büyük resmigörelim, farkına varalım, buradan sıyrılmak isteyenlere de hiçbir zaman müsaade etmeyelim" ifadelerini kullandı.
 
Bir soru üzerine Yıldız, "Depolamalarla ilgili gerek Rusya'dan bazı firmaların, gerekse uluslararası firmaların talepleri var. Şu ana kadar Ukrayna ve Rusya'dan bu manada somut bir gelişme olmadı. Depolama tesisiyle alakalı girişimleri olanlar varsa onları destekleyeceğimizi söylemekistiyorum" dedi.
 
KIBRIS'TA YAPILAN SİSMİK ARAMALAR
 
Bakan Yıldız, Kıbrıs'ta yapılan sismik aramalara ilişkin, "Biz doğalgaz ve petrolün bir barış gerekçesi ve gerginlik gerekçesi oluşturmaksızın kazanılması gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden bizim de hem teknik hem siyasi açıdan 2014 yılında ilk tercihimizin tartışmalı alanlarda bulunmamak olduğunu söylemem lazım. Barbaros Hayrettin Paşa sismik gemisinin tartışmalı alanların dışında çalışmalarına devam ettiğini söylemek durumundayım. Kıbrıs'ın tamamına ait olabilecek yapının kurgulanması lazım. Tutarlı bir tavır ortaya koyuyoruz. Kıbrıs'ın herhangi bir yerinde çıkartılan petrol ve doğalgazın Kıbrıs'ın tamamına ait olduğunu söylüyoruz" diye konuştu.
 
İran ve Irak'ın bölge ve dünya için çok önemli iki ülke olduğuna dikkati çeken Yıldız, "Bu tartışmaları yapan birçok ülke İran ve Irak'a komşu değildir. 3.3 milyar dolarlık altın ihracatı yapmışız Halk Bankası üzerinden. O yüzden bütün bunlar şimdi Amerika Birleşik Devletleri'nden bize ulaştırılan bir rahatsızlık söz konusu değildir. ABD ile aramızdaki hukuk da son dereceönemlidir ve model ortaklığı kurduğumuz bir ülkedir. Bir kısım önceliklerini dikkate alan her iki ülke arasında bir ilişki söz konusudur. Türkiye'nin arz güvenliği ile alakalı bazı düzenlemeler yaptık. Bu manada tarafımıza iletilen herhangi bir olumsuzluk söz konusu değildir" şeklinde konuştu.
 
Irak'tan alınan ham petrolün İran'dan alınan petrolü zaman zaman geçtiğini söyleyen Yıldız, merkezi Irak hükümetiyle yapılan anlaşmadan son derece memnun olduklarına işaret etti. Başka bir gazetecinin, "Petrol gelirlerinin Halkbank üzerinden aktarılmayacağı yönünde spekülasyonlar var, neler söyleyeceksiniz?" sorusuna Yıldız, "Bankanın kurumsal yapısına yapılan haksızlığa rağmen banka yerinde durmaktadır ve sonuç olarak güçlüdür. Biz yol haritamıza devam ediyoruz ve herhangi bir sıkıntı öngörmüyoruz" cevabını verdi.
 
Herhangi bir usulsüzlüğe karışana acımayacaklarına dikkati çeken Yıldız, "Alnımızın açık olmadığı hiçbir işlem söz konusu değildir. Herhangi bir arkadaş yanlışlığa düşmüşse kimseye acımayacağımızı söylemiştik. Bizim yetişme tarzımız helal üzerine kurulmuştur. O konuda hiçbir tereddüdümüz yok, dürüst çalışanların hakkını ülkemiz adına korumamız lazım” dedi.
 
Altın fiyatlarının zaman zaman yükseldiğini anlatan Bakan Yıldız, "Türkiye'deki altın madenlerinin üretimini sonuna kadar destekliyoruz. Devlet haklarıyla alakalı çalışmamamızın olduğunu söylememiz gerekiyor. Madenciliğin genişletilmesiyle alakalı gayretlerimiz devam edecek" dedi.
 
"Bu ay içinde Kuzey Irak'tan gelecek petrolün dünya piyasalarına sunulmasını gerçekleştirir diye düşünüyoruz" diyen Yıldız, "Doğalgazla alakalı her zaman girişimlerimiz olmuştur. Katar'dan tutunki Irak'a varıncaya kadar. Bunların ciddi bir genişleme alanının olmadığını görüyorduk. En önemli kaynaklarımızdan bir tanesi Irak'tan olacaktır ama bunun zamana ihtiyacı var. Biz, elektrikte ve doğalgazda çevremizdeki bir kısım ülkeler kadar büyüyoruz. Bizim vatandaşımıza ve sanayicimize sattığımız fiyatlar alım fiyatlarımızın daha da altındadır. Bu, BOTAŞ'a zarar yazdırmakta" ifadelerine yer verdi.
 
Azerbaycan ve Rusya'dan boru gazı alarak miktarların artırıldığını belirten Yıldız, İran ve Azerbaycan'dan al ya da öde şeklindeki alımın 2014 ve 2015'te bitirilmiş olacağını söyledi. Bakan Yıldız, LPG fiyatlarına ilişkin, "Petrol fiyatlarının her yüksek olduğu kalem onun türevlerini de yüksek kılıyor. Eğer, bu fiyatlar yükseliyorsa serbest piyasadaki LPG fiyatları da yüksektir" diye konuştu.
 
BOTAŞ'ın uluslararası bir projede hisse almasını umut ettiklerine işaret eden Yıldız, hazırlıkların yapıldığını ifade etti.

İhracatta artış sürüyor

İhracatta artış sürüyor

Türkiye’nin Aralık ayında da ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,8 artışla 12 milyar 996 milyon dolar oldu. 2013 yılının tamamında ise toplam 151.7 milyar dolarlık ihracat yapıldı.

0
İhracatta artış sürüyor
İHA
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Ankara’da açıkladığı ihracat verilerine göre Türkiye’nin Aralık ayında ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,8 artışla 12 milyar 996 milyon dolar2013yılının tamamında ise yüzde 0,01 artışla 151 milyar 707 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Birlik kaydından muaf ihraç kalemleri hariç, net mal ihracatının 12 aydaki kümüle artış performansı yüzde 5,8 oldu.

Aralık ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 764 milyon dolar ileotomotiv sektörü yaparken, kimyevi maddeler sektörü 1 milyar 603 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü ise 1 milyar 424 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldı. Aralık ayında en fazla ihracat artışını yüzde 36 ile tütün sektörü, yüzde 30 ile hububat-bakliyat sektörü ve yüzde 26 ile makine sektörü yakaladı.

2013’ÜN İHRACAT ŞAMPİYONU OTOMOTİV
2013 yılında otomotiv sektörü ihracat şampiyonu oldu. Sektörün ihracatı yüzde 12 artarak 21,3 milyar dolar oldu. İkinci sırayı 17 milyar 441 milyon dolarla kimyevi maddeler sektörü, üçüncü sırayı ise 17 milyar 327 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü aldı.

EN FAZLA İHRACAT ALMANYA’YA
2013 yılında en fazla ihracat yapılan 3 ülke sırasıyla Almanya, Irak ve İngiltere oldu. Almanya’ya ihracatımız geçen yıla göre yüzde 3 artarak 13,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Irak’a ihracatımız geçtiğimiz yıla göre yüzde 10 artış göstererek 11,8 milyar dolara yükseldi. İngiltere’ye ihracatımız yüzde 8 artış göstererek 8,5 milyar dolara yükseldi. Bu üç ülkeyi sırasıyla Rusya, İtalya, Fransa,ABD, İspanya, Çin, Hollanda takip etti.

2013 yılında ihracatımızın önemli oranda arttığı ülkeler arasında yüzde 137 artış ile Gine, yüzde 82 artış ile Suriye, yüzde 79 ile Gabon, yüzde 67 artış ile Benin ve yüzde 66 ile Malezya ön sıralarda yer aldı.

’AB’ EN FAZLA İHRACAT YAPILAN BÖLGE OLDU
Bölgesel olarak bakıldığında AB yine en fazla ihracat yaptığımız bölge oldu. AB’ye ihracatımız yüzde 7 artarak 61,9 milyar dolara yükseldi. Ortadoğu’ya ihracatımız 2013 yılında yüzde 2 artarak 27,5 milyar dolara yükseldi. 2013 yılında BDT ülkelerine ihracatımız yüzde 11 artarak 18,2 milyar dolara, Afrika’ya ihracatımız yüzde 5 artarak 14 milyar dolara yükseldi.

EN FAZLA İHRACAT İSTANBUL’DAN
2013 yılında en fazla ihracat yapan ilimiz İstanbul oldu. İstanbul, ihracatını yüzde 5 artırdı vetoplam 63,8 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. İstanbul’u 12,8 milyar dolar ihracat ile Bursa ve 12,7 milyar dolar ihracat ile Kocaeli takip etti. Bursa ilimiz geçen sene 3. sırada yer alıyordu. Bu sene 1 basamak yukarı çıkarak 2.sıraya çıktı. Bu illerimizi İzmir, Ankara, GaziantepManisa,DenizliSakaryaHatay takip etti.
2013 yılında en fazla ihracat yapan ilk 10 ilimiz arasında ihracatını en fazla artıran ilimiz Sakarya oldu. Sakarya ilimiz 2013 yılında ihracatını geçtiğimiz yıla göre yüzde 26 artırdı. Sakarya ilimizi yüzde 13 ihracat artışı ile Denizli, yüzde 11 ihracat artışı ile Ankara takip etti. Gaziantep’in ihracatı yüzde 10, Bursa’nın yüzde 8, İzmir’in ve İstanbul’un yüzde 5 arttı. Hatay’ın ihracatı değişmezken, Kocaeli’nin ihracatı yüzde 3, Manisa’nın ihracatı yüzde 6 geriledi.
TİM Başkanı Büyükekşi konuşmasında Türkiye aşkıyla ihracat yapan tüm ihracatçılara teşekkür etti. Konuşmasına yeni Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye yeni görevinde başarılar dileyerek başlayan Büyükekşi, sanayi ve ihracat camiasından bir bakanın görevi devralmasından ötürü büyük mutluluk duyduğunu belirtti. 2013’ün ihracat değerlendirmesini yapmadan önce ülkenin son günlerde hareketlenen gündemi ile ilgili görüşlerini paylaşan Büyükekşi konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Türkiye, sorunlarının üstesinden gele gele büyür. Çünkü Türkiye demokrasisi, sorunlarını çöze çöze olgunlaşır. Çünkü Türkiye ekonomisi, sıkıntılarını aşa aşa, orta ve uzun vadeli rekabet gücü kazanır. Türkiye bunları aşar. Türkiye’nin birikimi; siyasi ve hukuki sorunlarını çözecek, özgürlükçü demokrasisini yükseltecek, piyasa ekonomisini derinleştirecek olgunluktadır. Ufka bakalım. İstikrar ve güven ortamına sahip çıkan ve büyüyen bir Türkiye var.Gelecek bizimdir."

"BEKLENTİLER İYİMSER"
Konuşmasında 2013 yılı hem Dünya hem de ülke ekonomisi için oldukça hareketli ve zorlu bir yıl olduğunu söyleyen Büyükekşi, "Neredeyse tüm ülkelerin ihracatı ve genel olarak dış ticaretperformansı durgundu. Bu yılın başında dünya ekonomisinde büyümenin yüzde 2,8 olacağı öngörülüyordu. Küresel büyüme ne yazık ki bu düşük öngörünün de gerisinde kaldı. Ancak yılın son çeyreğinde gelişmiş ülkelerden belirgin toparlanma ve büyüme sinyalleri geldi. Bunun sonucunda da, dünya ekonomisi 2013 yılını yavaş ve kademeli toparlanmayla bitirdi. Bu gelişmelerden sonra, 2014 yılında sadece ABD’de değil, AB ve Euro Bölgesi dâhil tüm gelişmiş ülkelerde büyümenin daha yüksek oranda gerçekleşmesi bekleniyor. 2007 yılından beri ilk defa bütün gelişmiş ülkelerde büyüme bekleniyor. 2014 yılında dünya ekonomisinde yüzde 3, dünya ticaretinde yüzde 4’lük büyüme bekliyoruz. Dünya ticaretinin 2014 yılında 19,1 trilyon dolara yükseleceğini tahmin ediyoruz. Bu büyüme trendi, ihracatımıza olumlu yansıyacak. Dolayısıyla hem Türkiye hem dünya ekonomisi için 2014 beklentilerimiz göreceli olarak daha iyimser."

TÜRKİYE KÜRESEL EKONOMİK KRİZDEN EN HIZLI ÇIKAN ÜLKELER ARASINDA
Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri değerlendiren TİM Başkanı şunları kaydetti:
"Dünya ekonomisi için zorlu geçen 2013’te Türkiye geçen seneden daha hızlı büyümeyi başardı. Türkiye, küresel ekonomik krizden en hızlı çıkan ve ekonomik belirsizlikten nispeten daha az etkilenen ülkeler arasında yer aldı. İhracatımız ise 2013 yılında 151,7 milyar doları aştı. Adım atmadık, mal satmadık ülke bırakmadık. 1 senede düzenlediğimiz ticari heyetlerle Dünyanın etrafında 6 tur attık. Diğer bir ifadeyle 240 bin kilometre yol kat ettik. Düzenlediğimiz 29 ticari heyette 19 bin ikili ticari görüşme gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız ve Sayın Bakanımız bizlere her kulvarda destek verdiler. Birçok yurtdışı heyetimizi onların liderliğinde yaptık. 2014 yılında da durmayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Başbakanımızla ve Sayın Bakanımızla birlikte yine dünyanın dört bir yanına ulaşacağız."

DİKKATLİ OLAMAZSAK BÜYÜMEDE SORUNLAR YAŞAYABİLİRİZ
Merkez Bankası’nın yeni yılda temel olarak tüketici kredilerindeki büyümenin yavaşlatılmasına odaklanacağını vurgulayan Mehmet Büyükekşi, "Burada hassas bir denge var. Dikkatli olmazsak büyümede sorunlar yaşayabiliriz. Aynı gelir seviyesinde vatandaşa, daha fazla tasarruf ettirmek bir dönem sonraki milli geliri düşürebilir. Hem tüketim üzerinde baskı kurup hem de vergiler konusunda rasyonel adımlar atılmazsa, Cumhuriyetin 100. yılı için hedeflenen rakamlara ulaşmak zorlaşabilir. Tüm beklentimiz 2014 yılında bugüne kadar geciktirdiğimiz hamlelerin atılmasıdır. Eğer bu adımlar atılırsa, para ve sermaye piyasaları da pozitif ayrışmaya başlayacaktır.

İhracat cephesinden, özellikle döviz piyasalarındaki oynaklığın asgari olmasına büyük önem veriyoruz. Merkez Bankası’nın politikaları 2014 için hayati öneme sahip. Çünkü parasal genişlemeden çıkış ihtimali, küresel koşulları daha da zorlaştırıyor. Daha değerli dolar, daha yüksek faiz oranları ve daha sıkı finansman koşulları oluşuyor. Gelişen ülkelerden olası sermaye çıkışları ile cari açık, kurlar üzerinde baskı oluşturuyor. Nitekim bunun paralelinde, yeni dönemde daha yüksek faiz oranları ile karşı karşıyayız. Bol ve ucuz likidite dönemi artık sona eriyor" dedi.

ÖNÜMÜZDEKİ 10 YIL BAŞKA BİR 10 YIL OLACAK
Önümüzdeki 10 yıllık sürecin Türkiye için çok daha farklı olacağını belirten Büyükekşi, "Krizsonrasında basılan paraların geri çekildiği bir dönem olacak. Mevcut durumda Asya piyasalardaki fonların, ABD ve gelişmekte olan ülkelere dönüşü paralelinde gelişmekte olan ülkelerden fon çıkışı devam edecek. Fakat Türkiye bu noktada daha dirençli duruyor.

Türkiye’yi Kırılgan Beşli arasında telaffuz edenler var. Biz Türkiye’nin böyle bir listede yer almaması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bizim diğer ülkelerdeki gibi ciddi kamu bütçe açıklarımızyok. Kamunun borçluluk oranı birçok gelişmiş ülkeden bile iyi durumda. Ancak ekonomimizin yumuşak karnı cari açık.Ekonomimizin daha güçlü yapılanması için, bir diğer deyişle, yeni bir sıçrayış için; yeni bir hikâye, bir nevi yeni bir zihniyet devrimi gerekiyor. Tam da bu noktada, ihracatı öne çıkaran politikalara ve araçlara ihtiyacımız var. 2023’te belirli sektörlerde dünya liderliği hedefliyoruz. Artık sektörel önceliklerde mutabık kalmamız gerekiyor" diye konuştu.

CARİ AÇIK DEĞİL, İNOVASYON AÇIĞIMIZ VAR
Türkiye’nin cari açık sorunu değil, aslında inovasyon açığı sorunu olduğunu belirten TİM Başkanı "İşte bu yüzden katma değerli ihracat artışı bizim en büyük çıkış noktamız. Bunun yolu da inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve markalaşmadan geçiyor” ifadesini kullandı.

Büyükekşi şöyle konuştu, "İnovasyon konusunda çok güzel bir ivme yakaladık. Her yıl yaptığımız Türkiye İnovasyon Haftası etkinlikleri ülkemize inovasyon konusunda yeni bir soluk getiriyor. Biz bu yılki İnovasyon Haftası ile şu gerçeğin farkına bir kez daha vardık. Türkiye’nin büyük bir inovasyon potansiyeli var. Bunu neden söylüyorum? Çünkü bu yıl 28-30 Kasım tarihleri arasında düzenlediğimiz etkinliklerimize tam 26 bin kişi katıldı. Etkinliğe katılamayan yaklaşık 20 bine yakın kişi ise online platformlar aracılığıyla etkinliklerimizi takip etti.

Yani kelebek etkisi misali? Biz bir başlangıç yaptık. Kanat çırptık. Sonrasında inovasyonla fırtına yarattık. Sanayicinin alın teri ile akademinin akıl terini buluşturduk. 7’den 70’e Türkiye’ye inovasyon iklimini aşıladık. İnovasyon bilincini yaymaya yönelik çabalarımız bu yıl da artarak devam edecek."

2014 YILINDA YENİ TİM PROJELERİ
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi yeni yılda TİM’in yeni projelerini de değerlendirdi; "İlk kez Türkiye İnovasyon Haftası’nda açıkladık. Bu yıl İnovasyon Endeksi projesinin startını verdik. Türkiye’nin en inovatif şirketlerini İnovasyon Liginde yarıştıracağız. İnovasyonla rekabet gücümüzü artıracağız, katma değere odaklanacağız. Türkiye’den daha fazla küresel marka yaratılması konusunda öncülük yapmaya devam edeceğiz. Türkiye markasını çalıştık. Tüm paydaşlarımızın üzerinde mutabık kaldığı kavramsal çerçeve, logo ve sloganı belirledik. İnovasyonda bayrak taşıyıcı rolünü üstlendik, markalaşmada da aynı rolü üstleneceğiz".
(İHA)
Yahu o kadar ekonomiye dcarbe vurmaya çalışmaktalarki ekonomideki olumlu gelişmeleri göremeyip nasıl olupda  ekonominin  batırılamayıp ihracatın tırmanış trendini durduramıyorlar hayret doğrusu.

Ve Siirt'te petrol çıkarılmaya başlandı

Ve Siirt'te petrol çıkarılmaya başlandı

Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Bayıryüzü köyündeki 42.3 gravitede petrol bulunan Doğu Sadak-1 Petrol Arama Kuyusu'nda sondaj çalışmaları tamamlanarak, petrol üretimine başlandı.

Ve Siirt'te petrol çıkarılmaya başlandı
Kuyuda hüretime geçilmesi nedeniyle Siirt Valisi Ahmet Aydın  beraberinde İl JandarmaKomutanı Kurmay Albay Şenol Yeloğlu ve Eruh Kaymakamı  Levent Yazıcı ile Bayırdüzü köyüne giderek, Doğu Sadak-1 Petrol Arama  Kuyusu'ndaki çalışmalarla ilgili incelemelerde bulundu. 
 
  Aladdin Middle East Petrol Arama Şirketi Mühendisi Hüseyin  Yıldırım'dan bilgi alan Vali Aydın, yaptığı açıklamada, 42,3 graviteli petrolün  bulunduğu Doğu Sadak-1 Arama Kuyusu'nda sondajkulesinin çıkarılması ve at  başının yerleştirilmesi işlemleri tamamlandığını belirterek, üretime geçildiğini  söyledi. 
 
  Çıkarılan petrolün Batman'daki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına  (TPAO) ait tesislerde işlendiğini ifade eden Aydın, şöyle dedi: 
 
  "2,5-3 aylık üretim testlerinin sonucunda buradaki rezerv miktarının  yeterli seviyede olması halinde ikinci ve üçüncü kuyular da açılabilir. Bunun  için gerekli lokasyon çalışmalarına başlandı. İnşallah bu çalışmalar ilerledikçe  çok daha iyi sonuçlar alacağız. Siirt'in makus kaderi değişecek. Doğu Sadak-1  Petrol Kuyusu'nda günde tahminen 200 varil ham petrolçıkarılacak. Burada hizmet  veren şirket çalışanlarına teşekkür ediyorum." 
 
Firma yetkilileri, ziyaretin sonunda çıkarılan ilk petrolden bir  numuneyi Vali Ahmet Aydın'a hediye etti

HTTP://WWW.06CEDMUHO.BLOGSPOT.COM

ABD'nin Kuzey Dakota eyaletinde felaketin eşiğinden dönüldü

 ABD'de felaketin eşiğinden dönüldü
ABD'nin Kuzey Dakota eyaletinde felaketin eşiğinden dönüldü
ABD'nin Kuzey Dakota eyaletinde ham petrol taşıyan BNSF şirketine ait bir trenin yine aynı şirkete ait bir başka trenle çarpışması sonucu dev patlamalar yaşandı. Kaza sonucu çıkan yangında en az 10 vagon alevler içinde kalırken şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı.

İki İlin Ortak Hayalinde Sona Yaklaşılıyor

İki İlin Ortak Hayalinde Sona Yaklaşılıyor

02 Ocak 2014 13:00

Türkiye'de deniz doldurularak yapılan ilk havaalanı olma özelliğini taşıyan, Ordu-Giresun Havalimanı inşaatında çalışmalar sürüyor.

Türkiye'nin deniz doldurularak yapılan ilk havaalanı olma özelliğini taşıyan, Ordu ve Giresun illerinin ortak hayali olan Ordu-Giresun Havalimanı inşaatında çalışmalar devam ediyor.
ASFALT ÇALIŞMASI BİTİYOR
Ordu ve Giresun illerinin ortak kullanacağı, Ordu'nun Gülyalı ilçesinde yapımı süren, dünyanın 3'üncü, Avrupa'nın tek deniz doldurularak yapılan havalimanı olan Ordu-Giresun Havalimanı inşaatında pistin asfalt çalışması bu hafta tamamen bitiyor.
HAZİRAN AYINDA UÇUŞA BAŞLANACAK
Gülyalı Kaymakamı Cuma EMEÇ yaptığı açıklamada, Ordu-Giresun Havalimanı'nda haziran ayında uçuşların başlayabileceğini söyledi. Kaymakam Emeç, havalimanının üst yapı ihalesinde çalışmaların sürdüğünü, önümüzdeki hafta imzaların atılacağını belirtirken, "Ordu-Giresun Havalimanı'nın fiziki olarak yüzde 80'i, dış koruyucu mendireğin yüzde 94'ü gerçekleşmiş durumdadır. Pist dolgusu tamamlandı. Asfaltta son 100 metredeyiz. Bu pazar gününe kadar bitirmeyi düşünüyoruz. Havalimanının üst yapı terminal ihalesi yapım aşamasında. Önümüzdeki hafta imzalar atılacak oda bitecek. Kısmet olursa üst yapımı komple Haziran ayı sonu gibi bitireceklerini tahmin ediyoruz. Haziran ayı ortası gibi arkadaşlar uçuşa başlanacağını söylediler" diye konuştu
"GÜLYALI BU PROJE İLE ŞAHLANACAK"
Havalimanı'nın Gülyalı ilçesi için önemli olduğunun altını çizen Kaymakam Cuma EMEÇ, "Havalimanımız hem Ordu hem de Giresun illerimize hitap edecektir. Bizim havalimanımız faaliyete geçtiğinde Trabzon Havalimanı tadilata girecek. Bu durum bizim hava limanımızın önemini bir kat daha artıracaktır. Ordu'nun yaklaşık nüfusu 770 bin, Giresun'un yaklaşık nüfusu 450 bin civarındadır. Bu nüfusunu çok daha fazlası il dışındadır. Havalimanının önemini daha da artıracaktır. Havalimanı ilçemiz içinde çok önemlidir. Bu proje ile Gülyalı ilçesi şahlanacaktır" şeklinde konuştu.

İnşallah hem bölge hem TÜRKYE kazanacak.
Haber: İki İlin Ortak Hayalinde Sona Yaklaşılıyor
BİLİM DÜNYASINDAN KORKUNÇ DENEYLER
1917'den kalma Sovyet gizli belgeleri ilk defa ortaya çıktı. Belgelerde Sovyetler Birliği'nde bilimadamlarının 'zihin kontrolü' araştırmalarına yaklaşık 1 milyar dolar harcadığı belirtiliyor.
Ortaya çıkan gerçeklerde Sovyetlerin, deneklerinin beyinlerini manipüle edebilmek için akıl almaz metodlar kullandığı ifade ediliyor.
 Sovyetler Birliği ve Rusya'da rahatsız edici deneyler' başlıklı çalışma üzerinde yoğunlaşan araştırmacılar psikoanalizlere odaklandı.
Almanya'nın Stuttgart şehrinde bulunan bir araştırma merkezinde görevli olan Serge Kernbach, Rusların teknik günlükleri üzerinde çalışıyor. Bilimadamlarının bulduğu gerçek ise oldukça sıradışı.
Günlüklerde, Sovyet bilimadamlarının 'cerpan' adında yüksek frekanslı elektromanyetik radyasyon dalgalarını üretmek ve saklamak için bir makine yaptığı yazıyor.
'Makine düzgün çalıştığı takdirde tüm canlılardan biyoenerjilerini çekip dışarı salma gücüne sahip' sözleriyle heyecanını gizleyemeyen Kernbach, ABD'de de benzer bir ajandanın 'Parapsikoloji programı' adıyla denendiğini de ekliyor.
Sovyetler Birliği'nde 'zihin kontrol' deneyleri resmi olarak 1950 yılında tanıtıldı. Bu süre ülkedeki parapsikoloji çalışmalarının başlamasından yaklaşık 30 yıl sonraya denk geliyor...
Bugün bildiğimiz anlamdaki psikoloji bilimi göreceli olarak genç bir bilimdir.
İnsanoğlunun kendisini ve başkaları ile etkileşimlerini anlamak adına bizlere derin bir anlayış kazandırmıştır.
Pek çok psikoloji deneyi etik ve geçerliliği olan yöntemlerle uygulanmış ve daha iyi ilaçla veya terapi yoluyla yöntemler geliştirilmesine yardımcı olmuştur.
Ancak, üzücü bir şekilde uygulanan ve korkunç sonuçlarla biten deneyler de yapılmıştır.
İşte dehşete düşüren o deneyler...
Stanford Hapishane Deneyi 1971 yılında, sosyal psikoloji uzmanı Philip Zimbardo, sahte bir hapishanede hangi insanların sosyal rollere uyum gösterdiğini anlamak adına bir grup erkek üniversite öğrencisini iki hafta süren bir deneye aldı.
Deneye katılanların yarısına mahkum, yarısına gardiyan rolü verildi. Sonuçlar ise tam bir felaketti.
Sıradan üniversite öğrencileri, acımasız, sadist birer gardiyana ya da giderek artan bir şekilde korkak bir mahkuma dönüştüler.
 
Sadece altı gün sonra, Zimbardo tarafından oluşturulmuş bu sahte hapishanedeki yaşanan acımasızlıkların, gerçekliğe dönüşmesi sonucunda, deneye vaktinden önce son verildi.
 
Canavar Çalışma – The Monster Study 1939 yılında yürütülen bu çalışmada, 22 yetim çocuk kullanıldı.

Bunlardan 10 tanesi daha önce konuşma bozukluğu olan ve kekeleyenler olarak seçildi. Çocuklar, eşit olarak 2 gruba ayrıldı.
Bir grubun konuşma terapisti, çocuklarda gördüğü gelişme ve akıcı konuşma durumuna göre, onları ödüllendiren “pozitif” terapi uyguladı, diğer konuşma terapisti ise, en ufak bir yanlışta dahi çocukları açıkça cezalandıran bir yöntem uyguladı.
Sonuçlar gösterdi ki negatif davranılan çocuklar psikolojik anlamda çok ağır hasarlar aldılar. Ancak bundan çok daha kötüsü, terapi öncesi konuşma bozukluğu göstermeyen çocukların da konuşmalarında bozulmalar olmasıydı.
2007 yılında, yetim kalmış bu çocuklardan altısı, maruz kaldıkları bu durum karşısında 925.000 Dolarlık tazminat aldılar.



MK-ULTRA CIA, 50’li ve 60’lı yıllarda MK-ULTRA projesi kapsamında zihin ve psikoloji kontrolü ile ilgili pek çok etik dışı deney yaptı.

Theodore Kaczynski, diğer ismiyle Unabomber, CIA’nın rahatsız edici deneylerine maruz kaldığını ve bu deneylerin kendisinde zihinsel dengesizliklere yol açmış olabileceğini iddia etti.

Başka bir vakada da, Amerikan ordusu biyolojik silahlar uzmanı Frank Olson’a LSD uygulandı ve bu uygulama Olson'un bilincinde krize yol açtı.
LSD'nin yan etkisi olarak, Olson'un deneyi tüm dünyaya açıklama isteği duyduğu düşünüldü. Sonuç olarak Olson’un bir cinayete kurban gittiği ile ilgili güçlü deliller olmasına rağmen, kaldığı otelin 13. katından atlayarak intihar ettiği söylendi.Fakat, deneye maruz kalan diğer insanlarda uzun vadede ortaya çıkmış olabilecek psikolojik hasarlardan bahsedilmiyor bile...

 

Filler üzerinde kullanılan LSD 1962 yılında, Oklahoma City’de bulunan Lincoln hayvanat bahçesi direktörü, Warren Thomas, Tusko isimli bir file bir insana verilebilecek LSD dozajının 3000 katını enjekte etti.( yaklaşık 7,5 gram miktarında)
(LSD, medikal alanda bilinen en etkili uyuşturuculardan biridir. 25 miligram(1/40 gram)  LSD, bir insanı yarım gün boyunca sersemletebilir.)
Deney, LSD'nin cinsel saldırganlık ve delilik diye adlandırılabilecek “musth” etkisini ölçmeyi hedefliyordu. Aşırı dozda LSD enjekte edilen Tusko, bu işlemden kısa bir süre sonra yere yıkıldı ve titreyerek öldü.


 
Milgram Deneyi Stanley Milgram 1963 yılında, Yahudi soykırımının 'neden?' olduğunu anlamak adına, Alman halkının soykırıma katılmasına ve buna izin vermelerinde, özel bir şeyler olduğu iddiasını kanıtlamak için bir deney hazırladı.
Deneye katılan kişilere, çalışmanın insanın nasıl öğrendiğine dair bir deney olduğu söylendi.

 
Ve deneye katılanlara, göremedikleri odada birileri olduğunu, onlara sorular soracaklarını, yanlış cevap verdikleri takdirde elektrik şoku vermelerini istediklerini söyledi ve buna uygun bir düzenek hazırladı.
Şok verilen kişi bir oyuncuydu ve rol yapıyordu. Aslında verilen elektrik şoku da gerçek değildi, fakat deneye katılanlar bunu bilmiyorlardı.
Peki bu deneyin ürkütücü tarafı neydi? Şoku vermeleri istenen denekler ezici bir üstünlükle deneycinin talimatlarına uydular.
Daha da entresan tarafı, oyuncu konumundaki şoku alan kişinin acı bağırışları ve merhamet istemesine karşın denekler şok vermeye devam ettiler. Acaba, hepimizin içinde bir parça kötülük mü var? soruları aklageldi.



 

Tony LaMadrid İlaç tedavisi gören birçok şizofreni hastası, 1983 yılında Kaliforniya Üniversitesinde başlatılan bir programa kayıt oldu.
Program, tedavi sırasında ilaç kullanmayı kesmeyi şart koşmuştu. Bu çalışma, şizofreni tedavisinde yeni bilgiler elde etmeyi amaçlıyordu.
Fakat hastaların %90'ında, ilaç almayı bırakmalarına bağlı olarak, işler daha da kötüye gitti.
Araştırmaya katılanlardan biri olan Tony LaMadrid, deneyin başladığı tarihten 6 yıl sonra, aynı binanın çatı katından atladı ve hayatını kaybetti.





Çaresizlik Kafesi Psikolog Harry Harlow, sevgi kavramı üzerine takıntılı bir hale gelmişti. Fakat bu takıntısı, sevgi üzerine şarkı ya da şiir yazmak gibi bir şey değildi.
Bu konu onu ruhen hasta durumuna getirdi ve 1970’li yıllarda maymunlar üzerinde etik olmayan deneyler yaptı.
Deneylerinden birinde, “çaresizlik kuyusu” adını verdiği, boş ve tüm dış etkenlerden mahrum şekilde tasarlanmış bir oda şeklindeki, içinde çeşitli düzenekler bulunan bir aparatın içinde maymunlar üzerinde çalıştı.
Deney, dış dünyadan tamamen izole ettiği maymunların çıldırması ve hatta iki deneyde kendilerini açlığa mahkum ederek öldürmek istemesi ile sonuçlandı.
Harlow, meslektaşlarından gelen eleştirilerin hiçbirini önemsemedi ve kendi deyimi ile şunu söyledi:
“Maymunları nasıl sevebilirsiniz?” Bu korkunç deneyler, hayvan hakları hareketinin arkasındaki itici güç olarak bilinir ve bu sayede bu tür korkunç deneyler son bulmuştur.

 

 

Üçüncü Dalga Psikolog Milgram tarafında yapılan deneye benzer konuda yürütülen bu çalışma, 1967 yılında gerçekleştirilen, üçüncü dalga deneyi idi.
Deney, demokratik toplumlarda bile faşizmin çekiciliğinin toplumun içine sızıp sızamayacağını araştırmak üzere tasarlandı.
Bunun için, deneyi yapanlar bir lise içinde bazı öğrencileri kullanarak onların prestijli bir gruba ait olduklarını düşündüren bir sistem oluşturdu. Öğrenciler giderek artan bir öğrenme motivasyonu gösterdiler.
Ama çok daha ötesinde ve endişe verici bir şekilde, aynı sınıftan olmayan kişilere karşı dışlama ve hor görme gibi son derece kötü niyetli bir takım davranışları gösterme konusunda giderek daha istekli hale geldiler.
Çok daha korkutucu olanı ise, bu davranışları son derece istekli bir şekilde, sınıf dışında da devam ettirmeleri oldu. Sadece 4 gün sonra, deneyin kontrol edilemeyeceği düşünülerek, deney sona erdirildi.





Eşcinsellikten Soğutma Terapisi 196o’lı yıllarda eşcinsellik zihinsel bir hastalık olarak görülüyordu. Aynı cinsten birbirlerine cinsel olarak çekici gelen kişilerin kendi kendilerini iyileştirmelerinin yolunu bulmak için gönüllüler aranıyordu.
Deneye katılanlara, eşcinsel görüntüler ile eşleştirilmiş elektrik şoku verilerek ve enjeksiyon yoluyla mide bulantısına yol açan, tiksinme terapileri gibi deneysel terapiler yapılıyordu.
Buradaki ana fikir, hasta olduğu düşünülen kişinin eşcinsellikle acıyı bir tutacağı düşüncesiydi.
Yapılan bu deneyler, eşcinselliği “tedavi etmek”ten çok, psikolojik olarak ağır hasarlar yarattı. Bir keresinde “tedavi” sırasında komaya giren denek ölmekten son anda kurtarıldı.






David Reimer 1966 yılnda , 8 aylık olan David Reimer'ın sünnet operasyonu son derece başarısız olmuş ve penisini kaybetmesine sebep olmuştu. Psikolog, John Money, David’in cinsiyet değiştirmesini önerdi.
Ebeveynleri de bu konuda hemfikir oldu, ancak Money ve ailesi, gizli bir şekilde yürütülen, 'cinsiyet kimliğinin doğuştan değil, çevre ile şekillendiği' iddasını kanıtlamak için hazırlanmış bir deneyin parçası olduklarını bilmiyorlardı.
David, adını Brenda olarak değiştirdi, cerrahi bir operasyonla bir vajinası oldu ve hormon desteği aldı. Fakat “Brenda”, çocukluğu süresince standart bir erkek çocuk gibi davrandı.
Reimer ailesi, Brenda 14 yaşına geldiğinde yaşadıkları sıkıntıya dayanamayıp, Brenda'ya gerçeği söylediler ve tekrar David’e dönmesi konusunda karar aldılar. Fakat deney trajik bir şekilde sonuçlandı ve David 38 yaşında intihar etti.
http://06cedmuho.blogspot.com

Bugünün Politika Haberleri

 Bugünün Politika Haberleri

Amerikalı oyuncu Joseph Ruskin öldü

Amerikalı oyuncu Joseph Ruskin öldü



Amerikalı oyuncu Joseph Ruskin öldü

Amerikalı sinema, televizyon ve tiyatro sanatçısı Joseph Ruskin 89 yaşında öldü.

Güncelleme: 02 Ocak 2014 08:55

Beyaz Perde Aktörleri Derneği (SAG) ve Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları (AFTRA) sendikasından yapılan açıklamada, Ruskin'in California Los Angeles Üniversitesi (UCLA) Santa Monica Hastanesi'nde doğal nedenlerle öldüğü bildirildi.

Carnegie Mellon Üniversitesi drama bölümünden mezun olan Ruskin, sanat hayatına Pittsburg Playhouse adlı sanat merkezinde adım attı. Ruskin meslek hayatı boyunca, "Görevimiz Tehlike" "Uzay Yolu" ve "Alaca Karanlık Kuşağı" gibi Türk televizyon severlerin yakından tanığı diziler de dahil olmak üzere 124 televziyon dizisinde çeşitli rollerde yer aldı. Daha çok bir karakter oyuncusu olarak tanınan Ruskin ayrıca çevirdiği 25 sinema filmi bulunuyor. Çevirdiği filmler arasında "Muhteşem Yedili" ve "Prizzi'nin Onuru" gibi ses getiren önemli sinema yapıtları bulunan Ruskin, ayrıca 1976-1999 yılları arasında 8 yıl boyunca SAG'in birinci ulusal başkan yardımcısı olarak görev yaptı.
http:www.06cedmuho.blogspot.com

33 tarihi eser, Trabzon Müzesine taşındı.


33 tarihi eser taşındı



33 tarihi eser taşındı

Trabzon'daki Ayasofya'nın yeniden camiye dönüştürülmesi sonrası yapının bahçesindeki 33 tarihi eser, Trabzon Müzesine taşındı.

Güncelleme: 02 Ocak 2014 08:49

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinden alının bilgiye göre, bir süre müze olarak hizmet veren Trabzon'daki Ayasofya'nın mahkeme kararıyla Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğüne devredilerek yeniden camiye dönüştürülmesinin ardından söz konusu yapının bahçesinde yer alan Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait tarihi eserler ile Osmanlı dönemine ait mezar kitabelerinden oluşan 33 eserin Trabzon Müzesine taşınması kararlaştırılmıştı. Ve o karar gerçekleştirildi.

Tasnif edilen tarihi eserler Trabzon Müzesine götürüldü. Tarihi eserlerin müzede sergileneceği belirtildi. Trabzon'un fethinden sonra uzun yıllar cami olarak hizmet veren ve tapuda da cami olarak gözüken Ayasofya, geçmişte müzeye dönüştürülerek Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmişti. Mahkeme kararıyla bir süre önce Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğüne devredilen Ayasofya, Temmuz ayında tekrar camiye dönüştürülüp ibadete açılmıştı.

Dünyadan Haberler

Dünyadan Haberler

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts