Sunday, 30 November 2014

eşref-i mahlukatın atmadığı taş





Çok saçma düşünüyor olabilirim fakat sevmek demek o bilinen klasik bir olmak yek olmak gibi gelmiyor bana. Ya da o yek olma hali fiziksel bir anlayıştan ziyade çok derinlerde başka bir anlamı olmalı gibi hissediyorum.

Pek çok şey gibi zamanla, özveriyle ve biraz da şansla ulaşılabilecek her kavramı, manayı olduğu yerden alıp çok aşağılara çekiyoruz. Bu davranışın kısır döngüye dönüşmesinin sebebi ise hani bir işin hamallık diye tabir edilen biçimde güç sarf edip onu ''tatlı yorgunluk'' yapan sonunda hayalindeki şeyin olmasıdır ya. Her şeyi alıp evirip çevirip tatsız bir kısır döngü yapan şey emeksiz güzellik beklemek alışkanlığı. Aslında biraz daha genelden bakmaya çalışınca demek istediğimin ama tam ifade edemediğim şey için ''sevmek'' denilen olgu bile dar kalıyor. Kesinlikle karşı cinse duyulan bir hoşlantı, hayranlık, aşk da değil mevzu.

Çokça içimde hissedip, bir damla yazıyla ifade etmeye çalıştığım şey insanın insana dokunabilmesi, ulaşabilmesi... Birbirinde kendinde olmayan bir şeyi bulmak, onları değiş tokuş yapmak. Zıttıyla tamamlanmak. Hep eksik bir şey var diye şu yeryüzünde dolanıp durduğumuz mevzu yoksa başka ne ola ki?

Şu iletişim-ulaşım çağında birbirine çok uzak olmak ironisini de hak etmiş olmalıyız ki insanın insanı keşfetmesi yerine ottan boktan şeyleri icat etmekle uğraşıyor.

Mesele insanoğlunun kendi matah bir şey sanması durumu da değil. Keşfetmek! Sen bunu büyüyen bir çocukta bulursun, ben yarda bulurum, diğeri yarende bulur. Ama bulur. Görmesini bilene.

Yahu işte tam şey yapamıyorum da birbirinde standart bir hissiyatın üzerinde sanki yıllardır beklediği bir hissi uyandırmak gibi bir şey. Böyle yazınca ''Hollywood Etkisi'' denilen hadise gibi canlanıyor ama o hiç değil.

Bir göle taş atmak gibi ama o taşın yüzeyde görülen etkisinin uzunca zaman derinlerde devam etmesi gibi.

İşte hep gibi gibi. Tarifi zor hatta yok.

Bir yanda da çok ütopik.

En olmadı bunu ütopik gösteren, kendimizi bildik bileli sistemin bizi normalleştirme adı altında hissizleştirdiği, düzleştirdiği bu halimizi kabul etmek de olabilir. (her neyse konu zaten anlaşılmazken bir de sistemden dem vurma yönünde budaklanmasına hiç ihtiyacı yok)

Bilmiyorum kulağımı bir acayip yollardan tutma eğiliminde miyim ama bildiğim tek şey burada neyi anlatmak istediğim ama nasıl anlatamamış olduğum!

Bir yere bağlamayacağım, telaş yapma. Nasıl giriş yapmayıp orta yerinden daldıysam mevzuya yine aynı hızla çıkıyorum.

Böyle bir şeyler.

http://yaygaradefteri.blogspot.com.tr

AA yılın fotoğraflarını oylamaya sunuyor



30 Kasım 2014 11:25 (Son güncelleme 30 Kasım 2014 12:07)
Anadolu Ajansı, 2014'e damga vuran olaylara ait fotoğraflarını oylamaya sunuyor. Haber ve yaşam kategorilerindeki 22 kare seçkin fotoğraf yarın oylanmaya başlanacak.
 
ANKARA
 Anadolu Ajansı, 2014'e damga vuran olaylara ait fotoğraflarını oylamaya sunuyor. Oylama sonucunda, AA foto muhabirlerinin Türkiye ve dünya gündemini etkileyen en önemli fotoğrafları arasından yılın fotoğrafı seçilecek. 
100. Yıl Vizyonu kapsamında yurtdışı ağını genişleten AA'nın, ilk kez 2012'de düzenlediği "Yılın Fotoğrafları" oylamasında, bu yıl da Türkiye'nin yanı sıra Suriye, Mısır, Filistin, Endonezya, Pakistan, Sierra Leone, ABD, Güney Amerika gibi dünyanın farklı coğrafyalarından haber ve yaşam kategorilerindeki 22 kare seçkin fotoğraf, tüm dünyada 3 dilde altyazı ile oylamaya sunulacak. 
AA fotoğraf editörlerince belirlenen ve her ay yapılan Ayın Fotoğrafı Oylaması'nda birinci olan fotoğrafların yer aldığı seçkide, aralarında Time, Washington Post, New York Times, The Guardian, The Telegraph,Huffington Post, Paris Match gibi dünya medyasının önemli yayın organlarında yankı uyandıran çatışma, doğal afet, siyaset, spor, yaşam gibi çeşitli konularda fotoğraflar yer alıyor.


"Yılın Fotoğrafları", www.aa.com.tr adresi üzerinden yarın oylanmaya başlanacak. 
Yıl boyunca her ay seçilen en iyi fotoğraflar Türkçe, İngilizce ve Arapça olmak üzere üç dilde altyazı ile bütün dünyada oylamaya açık olacak.
Oylama sonucunda, AA foto muhabirlerinin Türkiye ve dünya gündemini etkileyen en önemli fotoğrafları arasından yılın fotoğrafı seçilecek.
Muhabir: Yıldız Seçil Aktaş

KAZAKİSTAN -TÜRKMENİSTAN - İRAN DEMİRYOLU HATTI...



KAZAKİSTAN -TÜRKMENİSTAN - İRAN DEMİRYOLU HATTI...
Kazakistan-Türkmenistan-İran uluslararası demiryolu hattı 3 Aralık'ta törenle açılacak.
Açılışla demiryolunun Türkmenistan-İran bölümü hizmete girecek. Dev projenin Kazakistan-Türkmenistan bölümü geçen yıl mayıs ayında açılmıştı.
Demiryolunun hizmete girmesiyle Avrupa, Orta ve Güney Asya'ya, Orta Doğu yönünde yük taşımacılığında düşük maliyetli ve hızlı ulaşım koridoru oluşacak.
Kazakistan, İran ve Türkmenistan arasında 2007'de imzalanan anlaşmayla inşasına başlanan demiryolu hattında her yıl 3-5 milyon ton yük taşınması hedefleniyor. İlerleyen dönemde taşınan yük miktarının 10-12 milyon tona yükselmesi bekleniyor.
Demiryolu hattının 82 kilometresi İran, 700 kilometresi Türkmenistan, 120 kilometresi Kazakistan sınırlarından geçiyor.
Hattın açılış törenine ilgili ülkelerin devlet başkanlarının katılması bekleniyor.

Ferguson'da siyahi genci öldüren polis istifa etti

Ferguson'da siyahi genci öldüren polis istifa etti

30 Kasım 2014 08:24 (Son güncelleme 30 Kasım 2014 08:29)
ABD'nin Missouri Eyaleti'nde silahsız siyahi genç Michael Brown'ı öldüren polis memuru Darren Wilson görevinden istifa etti.
FERGUSON/NEW YORK 
 ABD'nin Missouri Eyaleti'nde silahsız siyahi genç Michael Brown'ı öldüren polis memuru Darren Wilson görevinden istifa etti.
Wilson'ın avukatı Neil Bruntrager, olayın meydana geldiği 9 Ağustos'tan bugüne kadar idari izinde olan müvekkilinin Ferguson Polis Merkezi'ndeki görevinden ayrıldığını duyurdu.
St. Louis Post-Dispatch gazetesine açıklama yapan Wilson da görevden kendi isteğiyle ayrılmadığını, kendisi için yapılan tehditler ve Ferguson polisindeki diğer meslektaşlarının hayatlarını tehlikeye atmamak için bu kararı almak durumunda kaldığını bildirdi.
Öte yandan jürinin Darren Wilson'ın yargılanmasına gerek görmemesine ilişkin protestolar devam ediyor. Ferguson polis merkezi önünde toplanan göstericiler, adalet talep eden sloganlar atarak yürüyüş yaptı.
Oturma eylemi yaparak bir süre caddeyi trafiğe kapatan göstericilerle polis arasında zaman zaman gerginlik yaşandı. Yolu boşaltmaya çalışan polis, direnen bazı göstericileri gözaltına aldı.
Kaldırımda protestolarını sürdüren gruptaki bir kişi yanında getirdiği ABD bayrağını yaktı.
Jürinin, Darren Wilson'ın 9 Ağustos'ta 18 yaşındaki silahsız siyahi genç Michael Brown'ı tabancayla öldürmesine ilişkin takipsizlik kararı vermesinin ardından ülke genelinde protestolar gerçekleştirilmiş ve Wilson'ın yargılanması talepleri dile getirilmişti.

Muhabir: Mustafa Keleş, Cem Özdel

Amerika'da İsyan! Ve Türkiye'deki Yansımaları

Amerika'da İsyan! Ve Türkiye'deki Yansımaları

Ben bu konuda açık olmak istiyorum. Çünkü Amerika yeni bir iç savaşa sürüklenmek isteniyor. Ve bunu yapanlar da bu hain kompoları dış mihraklarala işbirilklerini yapanlarsa içeride çeşitli makamlarada oturanlardır bana göre. Özellikle eyalet sisteminden kaynaklanan yasal statüko boşlukları yönetim organzsyonu boşlukları ve adem-i mekeziyetçi anlayıştan uzaklaşmalar, sorunların merkezinde bir kuzey-güney çatışmasını gittikçe derinleştirmekte ve toplumsal mutabatkat'ı  uzlaşıyı daha ulaşılamaz hale getirmektedir. burda yapılması gereken en önemli yönetim reformu ise mevcut sorunların yaşandığı beldelerdeki yöneticilerin değiştirlmesiyle yada erken seçime gidilerek burada sükuneti teskin ve teşkil edecek yerel bazda toplumun üzerinde uzlaştığı yöneticiye yönetim tarlarına geçiş belki sıkıntıları hafiftebilir ancak ahval-i şeriye bu minval üzrine devam olunur da yani bu mevcut sorunları halının altına süpürmeye devem ederlerse sonuç yeni bir AMERİKAN İÇ SAVAŞ'dır.

Mustafa Çini:
Türkiye çok farklı bir konumda burada nedenine gelince ; bizi Enver Paşalardan hatta daha evvelinden beri dış güçler yönlendirmiş onların güdümüyle hareket eden askerimiz beğenmediği iktidarları hepte aynı yöntemle yani içeride terör ve kargaşa yaratarak insanları üniversiteleri dernekleri ve sivil toplum örgütlerini sokaklara dökerek istediklerini almışlardır. Benim anlamadığım her seferinde bu yapılanları nasıl göremediğimizdir. Kendisini çok aydın gören aslında hiç birşey bilmeyen yada dediğim dedik diyen ve ülkemizi sürekli dış güçlere gebe bırakan o gruba sesleniyorum.Bırakın bu ben bilirimciliği kafanızı gömdüğünüz kumdan çıkarın ve ne olur bir kere fırsat verin bu ülkeye bakın neler olacak.......

Bu konuda bakınız Sedat Laçiner şunları söylüyor:
"Amerika'daki olaylarda 12 bin bina yakılmış, 150 el ateş edilmiş. Olaylar büyüyor...
Şimdi Amerika'da biri çıksa, "olayları dış güçler planlıyor, işin içinde Soros var, şu var, bu var" dese, bunu nasıl yorumlardık? Yaşadığımız sorunları dış güçlere, komplolara bağlamak işte bu kadar körlük olur...
Elbette dış güçler de, karanlık güçler de boş durmazlar, sorunlarınızı istismar etmek isterler, ancak sorunlarınızın nedenlerine odaklanmazsanız, sorunlarınız hep tanımlanamayan güçlere atarsanız en çok kendinizi kandırırsınız. Komplocu yaklaşımlar sorunlarınızı çözmeyeceği gibi, sizi yanıltır da"



AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Balıkesir 5. Olağan İl Kongresine katıldı.



Balıkesir 5. Olağan İl Kongresi

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Balıkesir 5. Olağan İl Kongresine katıldı.

CAMİ İLE CEM EVİ KOMŞU OLDU


CAMİ İLE CEM EVİ KOMŞU OLDU
Bu toprakların mayasında birlik, beraberlik, kardeşlik ve hoşgörü var.
Alevi ve sünni vatandaşların birlik ve beraberlik içerisinde yaşadıkları Reşadiye ilçesi Çayırpınar Köyü’nde bulunan Cem Evinin karşısına yapılan Caminin açılışı, Vali ‪#‎CevdetCan‬ tarafından yapıldı.
Açılış programına Vali Cevdet Can’ın yanı sıra Reşadiye Kaymakamı Turgay Gülenç, ‪#‎Reşadiye‬ Belediye Başkanı Cemil Kılınç, Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre İşleri Genel Müdürü Enver Günenç, İl Müftüsü Ahmet Erdem, İlçe Müftüsü Hüseyin Aksoy, siyasi partilerin temsilcileri, diğer davetliler ve köy ahalisi katıldı.
Açılış için Cayırpınar Köyü’ne gelen Vali Cevdet Can, ilk olarak köyde bulunan Cem Evini ziyaret etti.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başlayan açılış programı Kur’an-ı Kerim tilavetiyle devam etti.
Açılış programında konuşan Vali Cevdet Can; “Hayırlı iş, kökleri sağlam ve sabit, gövdesi geniş, dalları göğe erişen, devamlı yemiş veren bir ağaca benzer” dedi.
Çayırpınar’da Cem Evi ve Cami gibi iki güzel ve hayırlı işin ortaya çıktığını söyleyen Vali Cevdet Can, Çayırpınar’ın alt yapısıyla, üst yapısıyla, insan kalitesiyle örnek bir köy olacağını söyledi.
Hz.Mevlana, Hacı Bektaş ı Veli, Abdal Musa, Pir Sultan Abdal, Ahmet Yesevi, Keçeci Baba, Aziz Baba, Hubyar Baba gibi güzel insanların Anadolu’ya gelerek buralarda manevi bir atmosfer oluşturduklarını söyleyen Vali Cevdet Can konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Sohbet halkaları geçmişte ahlaklı, iyi yetişmiş, kaliteli bir nesil yetiştirmek için kuruluyordu. İnşallah Cem Evimiz ve Camimiz bunları yine gerçekleştirecektir. Bizler, her zaman bir olduğumuzu, birden olduğumuzu ve kardeş olduğumuzu vurguluyoruz” dedi.
Fiziki mekanları yapmanın kolay olduğunu; ancak gönül yapmanın zor olduğunu söyleyen Vali Cevdet Can konuşmasını; “Bu toprakların mayasında birlik, beraberlik ve hoşgörü var. Hiç kimsenin gönlünü yıkmayalım. Bu köyümüzün bu güzelliğini dalga dalga tüm ülkeye yayalım” sözleriyle sonlandırdı.
Açılış programında ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre İşleri Genel Müdürü Enver Günenç, İl Müftüsü Ahmet Erdem, İlçe Müftüsü Hüseyin Aksoy ve Caminin yapımında büyük katkısı olan Ergül Kılıçarslan birer konuşma yaptılar.
Davetliler, açılışın ardından kılınan Cuma namazından sonra Çayırpınar Cem Evinde öğlen yemeği yediler.
Çayırpınar’dan Reşadiye’ye geçen Vali Cevdet Can, geçtiğimiz günlerde annesini kaybeden Reşadiye Emniyet Amiri Mitat Bulut’a taziye ziyaretinde bulundu.
21 Kasım 2014

OKA ÇORUM’DA TOPLANDI



OKA ÇORUM’DA TOPLANDI
Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) Yönetim Kurulu Toplantısı Vali Cevdet Can Başkanlığı’nda Çorum’da gerçekleştirildi.
Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) Kasım ayı Yönetim Kurulu Toplantısı Çorum Anitta Otelde yapıldı.
Vali Cevdet Can’ın Başkanlık ettiği OKA Yönetim Kurulu Toplantısı’na‪#‎Çorum‬ Valisi Ahmet Kara, ‪#‎Amasya‬ Valisi İbrahim Halil Çomaktekin,‪#‎Samsun‬ Valisi İbrahim Şahin, #Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, İl Genel Meclisi Başkanı Halil İbrahim Kaya, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Başaranhıncal ile diğer yetkililer katıldı.
Toplantı başında bir selamlama konuşması yapan Çorum Valisi Ahmet Kara toplantının içeriği hakkında kısa bir değerlendirme yaptı.
Toplantıya Başkanlık eden Vali Cevdet Can yaptığı konuşmada Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) tarafından bölgede kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, özel sektörler ve diğer sosyal aktörlerin birbirleriyle işbirliğini geliştirerek bölgenin gelişmesini sağlamak ve bu gelişimi sürdürmek amacıyla çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti.
Kalkınma Ajansı tarafından Amasya, Çorum, Samsun ve Tokat illerinden oluşan bölgenin sosyo-ekonomik gelişmesine katkıda bulunmak ve sürekli değişen ulusal ve uluslar arası rekabet koşullarına bölgenin uyum sağlama imkânlarının geliştirilmesine katkı sağlamak üzere çeşitli projeler ve mali destek programları yürüttüğünü de değinen OKA Başkanı Vali Cevdet Can, Kalkınma ajansı aracılığıyla veya sağlanan mali desteklerle özel sektörün KOBİ projeleri ile desteklenmesi, belediyelerin ve il özel idarelerinin turizm ve çevre altyapısının geliştirilmesi için desteklenmesi, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının da çeşitle altyapı projeleri, kümelenme, lojistik, insan kaynaklarının geliştirilmesi ve dezavantajlılara yönelik altyapı geliştirme projeleri gibi çeşitli konulardaki faaliyet ve projelerin desteklenmesi gibi uygulamaları devam ettiğini ifade etti.
Bugün gerçekleştirilen toplantıda her ay olduğu üzere Kalkınma Ajansının, bölgenin ve yönetim kurulunun gündeminde bulunan konulara ilişkin değerlendirmeler yapılacağını belirten Vali Cevdet Can, uygulanmakta olan doğrudan faaliyet desteği, teknik destek programı, güdümlü projeler ile diğer mali destek programlarının uygulama süreçleri gözden geçirilerek varsa aksaklıklara ilişkin alınması gereken tedbirlerin görüşüleceğini ifade etti.
Vali Cevdet Can konuşmasını toplantının bölge için hayırlı olması ve başarılı çalışmalara vesile olması dilekleriyle sonlandırdı.
OKA Yönetim Kurulu Toplantısının ardından Yeşilırmak Havzası Kalkınma Birliği Meclis ve Encümen toplantıları da Çorum Anitta Otel, toplantı salonunda yapıldı.
Toplantı öncesinde Amasya Valisi YHKB Başkanı İ.Halil Çomaktekin, Birliğin çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Toplantıya birlik başkanı Amasya Valisi İ.Halil Çomaktekin, Vali Cevdet Can, Çorum Valisi Ahmet Kara, Amasya İl Genel Meclis Üyesi Mustafa Çittır, Çorum İl Genel Meclis Üyesi Halil İbrahim Kaya, Tokat İl Genel Meclis Üyesi Salih Yıldırım, Birlik Müdürü Yelgin Mesci ve Birliğin personelleri katıldı.
Toplantıda başta Yeşil Irmak Havzası Turizm Destinasyonu çalışmaları olmak üzere birlik çalışmaları hakkında bilgi verildi.
Toplantının ardından OKA Dönem Başkanı Vali Cevdet Can ve beraberindeki heyet, 3. Çorum Tanıtım Fuarının açılışına katıldı.
27 Kasım 2014

İşte Ermeni işgalinin gerçek yüzü..



İşte Ermeni işgalinin gerçek yüzü.. 

Haftanın siyaset adamı: Necmettin Erbakan



Haftanın siyaset adamı:  Necmettin Erbakan


Necmettin Erbakan 29 Ekim 1926 tarihinde Sinop Kadı Vekili Mehmet Sabri ile Kamer Hanım’ın oğlu olarak Sinop’ta dünyaya geldi. Babası Mehmet Sabri Bey, Adana’nın Kozan ve Saimbeyli bölgesinde uzun süre hüküm sürmüş olan Selçuklu Türklerinin Kozanoğulları soyundan; Annesi ise Sinop’ un ileri gelen ailelerindendi. İlkokula Kayseri’de başlayan Erbakan, babasının tayininden sonra ilkokul öğrenimini Trabzon’da tamamladı. 1943 Yılında İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdi. Üniversiteye sınavsız giriş hakkı kazanmasına rağmen kendisi sınava girmeyi tercih etti ve bu sınavı üstün başarıyla vererek üniversite öğrenimine ikinci sınıftan başladı. 1948 yılı yaz döneminde, İTÜ Makine Fakültesinden üstün başarı ile mezun olan Erbakan, aynı yılın 1 Temmuzunda Makine Fakültesi Motorlar Kürsüsünde asistan olarak göreve başladı. 1948 ile 1951 yılları arasında yeterlilik tezini hazırladı. Bu süreçte ders verme yetkisi sadece doçent ve profesörlere ait olmasına karşın, kendisine özel bir izin çıkarılması üzerine daha asistan iken Makine Fakültesinde ders vermeye başladı. İTÜ Erbakan’ı 1951 yılında Aachen Teknik Üniversitesinde ilmi araştırmalar yapmak, bilgi ve tecrübesini artırmak üzere Almanya'ya gönderdi. Almanya’da bulunduğu süre içerisinde Alman ordusu için araştırma yapan DVL araştırma merkezinde Profesör Schimit ile birlikte çalışmalar gerçekleştirdi ve hazırlamış olduğu doktora tezi ile Alman üniversitelerinde Doktor unvanını kullanmaya hak kazandı.
Alman Ekonomi Bakanlığı için motorların daha az yakıt kullanımı konusunda araştırmalar yapan ve bu konuda ilgili bakanlığa bir rapor sunan Erbakan’ın bu dönemde yazdığı dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunu matematiksel olarak izah eden doçentlik tezi Alman ilim çevrelerinde büyük ilgi gördü. Tezin akademik dergilerde yayınlanmasının ardından, o tarihlerde Almanya’nın en büyük motor fabrikası olan DEUTZ motor fabrikalarının genel müdürü Prof. Dr. Flats tarafından Leopar tanklarının motorları ile ilgili araştırmalar yapmak üzere bu fabrikaya davet edildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman üniversitelerinde ilk Türk ilim adamı olan Erbakan, 1953’te doçentlik sınavını vermek üzere Türkiye’ye döndü ve bu sınavı başarıyla vererek henüz 27 yaşındayken Türkiye’nin en genç doçenti oldu. Araştırmalar yapmak üzere tekrar Almanya’ya giden Erbakan, burada yaklaşık 6 ay motor araştırmaları başmühendisi olarak görev yaptı. 1954-1955 yılları arasında askerlik görevini yerine getirdi.
1956 yılında Gümüş Motor A.Ş’ yi kurarak burada Türkiye’nin ilk yerli motorunu üretti. 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresinde Gümüş Motorun yaptığı imalatları sunan Erbakan, Türkiye’de otomobil yapımı fikrini ortaya attı ve bu fikrin o zamanın yönetimince revaç görmesi üzerine Eskişehir Demiryolları CER atölyesinde “Devrim Otomobili” adıyla ilk yerli otomobili imal etti. 1965 yılında profesör oldu. 1967 yılında Nermin Erbakan ile evlendi ve aynı yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Sekreterliğine seçildi.
1969 yılında TOBB başkanlığına seçilen Erbakan, hükümetin seçimleri iptal etmesi nedeniyle başkanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. Aynı yıl içinde Konya’dan bağımsız milletvekili olarak seçilerek siyasete girdi. 17 Ocak 1970’te Milli Nizam Partisini (MNP) kurdu. MNP 1971 darbesi döneminde Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılınca Erbakan 1972 yılında aynı kadroyla Milli Selamet Partisini (MSP) kurdu ve 1973 seçimlerinden %12 oy alarak 48 milletvekili ve 3 senatörle meclise girdi. 1973 seçimlerinden sonra Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP ile MSP hükümet ortağı oldu ve Erbakan bu hükümette devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. Bu dönemde Kıbrıs Harekâtı’nın yapılmasını savunan Erbakan’ın harekât sonrası adanın tamamının alınması konusunda ısrarcı olması sonucu Erbakan ile Bülent Ecevit arasında görüş ayrılığı yaşandı ve 17 Kasım 1974’te CHP-MSP koalisyon hükümeti dağıldı. CHP-MSP koalisyonunun bozulmasından sonra kurulan dörtlü koalisyonda yine Başbakan yardımcılığı ve Ekonomik Kurul Başkanlığı görevlerinde bulunan Erbakan, aynı görevini 5 Haziran 1977 seçimlerinden sonra kurulan üçlü koalisyonda da devam ettirdi. 12 Eylül’de askerlerin yönetime el koyması ile bir süre İzmir Uzunada’da gözaltında tutuldu. 1982 anayasası gereğince kendisine on yıl siyaset yapma yasağı getirildi. 6 Eylül 1987’de yapılan halk oylaması neticesinde yeniden siyasete döndü ve 1983 yılında kurulmuş olan Refah Partisinin 11 Ekim 1987’de yapılan kongresinde oy birliği ile partinin genel başkanlığına getirildi. 20 Ekim 1991 seçimlerinde tekrar Konya’dan milletvekili seçildi. Erbakan siyasi hayatındaki en büyük seçim başarısını Refah Partisi başkanı olarak girdiği 1995 seçimlerinde gösterdi. Bu seçimlerde % 21.37 oy alan Refah Partisi 158 milletvekili ile birinci parti oldu. Bu seçimlerden sonra DYP ile kurduğu Refahyol hükümetinde 28 Haziran 1996’da başbakan olarak göreve başladı. 1996-1997 yılları arasındaki Başbakanlık dönemi, 28 Şubat dönemi ve post-modern müdahale olarak nitelenen süreç ile son buldu. 1998 yılında Refah Partisi’nin kapanmasıyla birlikte beş yıl siyasi yasaklı olan Erbakan, 2003 yılında bu yasağının bitmesiyle Recai Kutan başkanlığında kurulan Saadet Partisinin Genel Başkanlığına seçildi. 2004’ ten sonra bir süreliğine ara verdiği bu görevine 17 Ekim 2010 tarihinde geri döndü.
Yaşının ilerlemesi ile birlikte sağlık durumu giderek kötüleşen Erbakan, tedavi gördüğü hastanede kalp yetmezliği nedeniyle 27 Şubat 2011 günü vefat etti. Türk akademik hayatında bilimsel çalışmaları ve siyaset dünyasında Milli görüş çizgisi ile iz bırakan Erbakan 3 çocuk babası idi.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts