Çok saçma düşünüyor olabilirim fakat sevmek demek o bilinen klasik bir olmak yek olmak gibi gelmiyor bana. Ya da o yek olma hali fiziksel bir anlayıştan ziyade çok derinlerde başka bir anlamı olmalı gibi hissediyorum.
Pek çok şey gibi zamanla, özveriyle ve biraz da şansla ulaşılabilecek her kavramı, manayı olduğu yerden alıp çok aşağılara çekiyoruz. Bu davranışın kısır döngüye dönüşmesinin sebebi ise hani bir işin hamallık diye tabir edilen biçimde güç sarf edip onu ''tatlı yorgunluk'' yapan sonunda hayalindeki şeyin olmasıdır ya. Her şeyi alıp evirip çevirip tatsız bir kısır döngü yapan şey emeksiz güzellik beklemek alışkanlığı. Aslında biraz daha genelden bakmaya çalışınca demek istediğimin ama tam ifade edemediğim şey için ''sevmek'' denilen olgu bile dar kalıyor. Kesinlikle karşı cinse duyulan bir hoşlantı, hayranlık, aşk da değil mevzu.
Çokça içimde hissedip, bir damla yazıyla ifade etmeye çalıştığım şey insanın insana dokunabilmesi, ulaşabilmesi... Birbirinde kendinde olmayan bir şeyi bulmak, onları değiş tokuş yapmak. Zıttıyla tamamlanmak. Hep eksik bir şey var diye şu yeryüzünde dolanıp durduğumuz mevzu yoksa başka ne ola ki?
Şu iletişim-ulaşım çağında birbirine çok uzak olmak ironisini de hak etmiş olmalıyız ki insanın insanı keşfetmesi yerine ottan boktan şeyleri icat etmekle uğraşıyor.
Mesele insanoğlunun kendi matah bir şey sanması durumu da değil. Keşfetmek! Sen bunu büyüyen bir çocukta bulursun, ben yarda bulurum, diğeri yarende bulur. Ama bulur. Görmesini bilene.
Yahu işte tam şey yapamıyorum da birbirinde standart bir hissiyatın üzerinde sanki yıllardır beklediği bir hissi uyandırmak gibi bir şey. Böyle yazınca ''Hollywood Etkisi'' denilen hadise gibi canlanıyor ama o hiç değil.
Bir göle taş atmak gibi ama o taşın yüzeyde görülen etkisinin uzunca zaman derinlerde devam etmesi gibi.
İşte hep gibi gibi. Tarifi zor hatta yok.
Bir yanda da çok ütopik.
En olmadı bunu ütopik gösteren, kendimizi bildik bileli sistemin bizi normalleştirme adı altında hissizleştirdiği, düzleştirdiği bu halimizi kabul etmek de olabilir. (her neyse konu zaten anlaşılmazken bir de sistemden dem vurma yönünde budaklanmasına hiç ihtiyacı yok)
Bilmiyorum kulağımı bir acayip yollardan tutma eğiliminde miyim ama bildiğim tek şey burada neyi anlatmak istediğim ama nasıl anlatamamış olduğum!
Bir yere bağlamayacağım, telaş yapma. Nasıl giriş yapmayıp orta yerinden daldıysam mevzuya yine aynı hızla çıkıyorum.
Böyle bir şeyler.
http://yaygaradefteri.blogspot.com.tr
No comments:
Post a Comment