Tuesday, 19 July 2016

Diyanet: Ölen darbecilere din hizmeti verilmeyecek

Diyanet: Ölen darbecilere din hizmeti verilmeyecek

Anadolu Ajansı
Türkiye
diyanet işleri başkanlığı.jpg

http://www.ntv.com.tr/turkiye/diyanet-olen-darbecilere-din-hizmeti-verilmeyecek,rm6HJKJYiEOvRQAJG-zqfQ

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada öldürülen darbecilere din hizmetinin başkanlık tarafından verilmeyeceğini bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığınnın internet sitesinden yapılan açıklamada, meşru yönetimine başkaldırarak milletin ve devletin bekasını hedef alan, TBMM başta olmak üzere kamu kurumları üzerine bomba yağdıran ve halka karşı acımasızca silah kullanan ve bu sırada öldürülen darbecilere sela, teçhiz, tekfin ve cenaze namazı kılınması gibi din hizmetlerinin başkanlık tarafından verilmeyeceği bildirildi.

Açıklamanın tam metni şöyle; 
15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminde öldürülen darbecilerin cenaze namazları ile ilgili olarak halkımızdan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığımıza gelen yoğun sorular üzerine aşağıdaki açıklamanın kamuoyu ile paylaşılması uygun görülmüştür.
Cenaze namazı, ölen bir Mümin için kardeşleri tarafından yerine getirilen bir tezkiye ve duadır. Bu merasimde Müminler ölen kardeşleri için dua etmekte, ona hüsnü şehadette bulunmakta ve haklarını helal ettiklerini ilan etmektedir. Hâlbuki bu kişiler, giriştikleri eylemler ile sadece bireylerin değil bütün bir milletin hukukunu ayaklar altına almış ve böylece Mümin kardeşlerinin tezkiye ve dualarını hak etmemişlerdir. Bu nedenle ülkemizin meşru yönetimine başkaldırarak milletimizin ve devletimizin bekasını hedef alan, TBMM başta olmak üzere kamu kurumları üzerine bomba yağdıran ve acımasızca halka karşı silah kullanan ve bu sırada öldürülen darbecilere karşı Başkanlığımızca sala, teçhiz, tekfin ve üzerlerine cenaze namazı kılınması gibi din hizmetleri verilmeyecektir.
Ancak zorla ve tehdit ile olaya sürüklenmiş, hiçbir şeyden habersiz ne olduğunu bilmeden kendisini çatışmaların içinde bulmuş ve hayatını kaybetmiş, er-erbaş ve askerlerimiz ile güvenlik görevlilerimiz bu uygulamanın dışında tutulacaktır.

Friday, 15 July 2016

It was published by the IMF SDR currency value


SDR Valuation

The currency value of the SDR is determined by summing the values in U.S. dollars, based on market exchange rates, of a basket of major currencies (the U.S. dollar, Euro, Japanese yen, and pound sterling). The SDR currency value is calculated daily (except on IMF holidays or whenever the IMF is closed for business) and the valuation basket is reviewed and adjusted every five years.

Currency Amounts in New Special Drawing Rights (SDR) Basketnew

Download SDR valuation history
XLS
SDR rates as of:           

Thursday, July 14, 2016
CurrencyCurrency amount under Rule O-1Exchange rate 1U.S. dollar equivalentPercent change in exchange rate against U.S. dollar from previous calculation
Euro0.42301.110400.4696990.171
Japanese yen12.1000105.420000.114779-0.569
Pound sterling0.11101.322000.146742-0.579
U.S. dollar0.66001.000000.660000
1.391220
U.S.$1.00 = SDR0.718794 20.051 3
SDR1 = US$1.391220 4
Footnotes
1The exchange rate for the Japanese yen is expressed in terms of currency units per U.S. dollar; other rates are expressed as U.S. dollars per currency unit.
2IMF Rule O-2(a) defines the value of the U.S. dollar in terms of the SDR as the reciprocal of the sum of the equivalents in U.S. dollars of the amounts of the currencies in the SDR basket, rounded to six significant digits. Each U.S. dollar equivalent is calculated on the basis of the middle rate between the buying and selling exchange rates at noon in the London market. If the exchange rate for any currency cannot be obtained from the London Market, the rate shall be the middle rate between the buying and selling exchange rates at noon in the New York market or, if not available there, the rate shall be determined on the basis of euro reference rates communicated by the European Central Bank.
3Percent change from previous calculation.
4The reciprocal of the value of the U.S dollar in terms of the SDR, rounded to six significant digits.
Related Links
IMF Finances 
IMF Lending Factsheet 
Financial Data by Country 
Glossary
Disclaimer
The International Monetary Fund makes no warranties, express or implied, regarding these tables or the performance of this site. The IMF shall not be liable for any losses or damages incurred in connection with this site.

Kudüs-i Şerif



Kudüs-i Şerif

H. HÜMEYRA ŞAHİN
University of London, The School of Oriental and African Studies
Bir şehir üzerinden dünya tarihi yazılmak istenseydi, bu muhtemelen Kudüs olurdu. Gerek İlkçağ’dan bugüne genel dünya tarihi anlatısı içinde, gerekse dinler tarihinin en önemli kesişme noktalarında Kudüs yer alıyor çünkü. Ne Bağdat, ne Şam, ne Kahire, ne Roma, hatta üç imparatorluk başkenti İstanbul dahi Kudüs’ün dünya tarih yazımında oynadığı rolü oynayabilir. Filistin topraklarının karşılık geldiği konuları bilip anlamadan dünya tarihini anlamak çok zor. Tarihe yön veren pekçok önemli olayın uzantısı var Kudüs’te. Gerek inanç tarihini, gerekse günümüz siyasetini anlamak bakımından bir anahtar Kudüs…
Hal böyleyken, bu anlam dünyalarının kapısını açmak için Kudüs yollarına düşenlerin sayısı son derece az. Pekçoğumuzun seyahat tercihlerinde öncelikler arasında yer almıyor. Oysa Kudüs-i Şerif, özellikle Müslümanlar için Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’den sonra gidilmesi gereken ilk yer. Üstelik Kudüs yalnız bırakılmayacak kadar da mahsunluğu da temsil ediyor. Çünkü Mescid-i Aksa ne kadar yalnızsa dünyada Müslümanlar da o kadar yalnız. Aksa’da Müslüman varlığı ne kadar etkili ise dünyadaki Müslüman bilinci de o kadar aktif.
Kudüs, beş duyunun ötesinde yoğun bir duygu hassasiyeti ve derin bir akılla anlaşılabilecek bir şehir. Ruhunuzu ve aklınızı açtığınızda son derece mükrim bir belde. Misafirinin bilgisi ve duygu yoğunluğu oranında kendini açıyor. Katman katman birikim… Rivayet üstüne rivayet, yorum üstüne yorum, duygu üstüne duygu.. Herkes kabı ölçüsünde onun sırlarına vakıf olabiliyor.
Kudüs’te yaşanabilecek en net duygu kuşkusuz, hüzün ve mahsunluk. Ama aynı zamanda Müslüman aklını harekete geçiren bir zihinsel devinim yaşatıyor Kudüs. Her duygu bir aksiyonu kışkırtıyor burada. ‘Eğer zeytin ağaçları onları yetiştiren elleri bilselerdi zeytinleri gözyaşına dönerdi’ diyordu Filistinli şair Mahmud Derviş. Güncel siyasetin, bir şairin dünyasında nasıl bir aksiyon dayattığını hatırlatırcasına.
Filistinliler için politika hayati bir mesele… İşte bu yüzden Filistin sadece bir duygunun, gözyaşının konusu değil. Aklın, siyasetin, stratejinin mevzu… Müslümanların izzetini yüceltmek, onurunu bir dipçiğin tasallutundan kurtarmak için gerekli olan bilincin konusu.
Evet ne yazık ki Filistin’de herşey silahların gölgesinde yaşanıyor. Aşklar, gençlik umutları, gündelik yaşamın her anı kimlik kontrollerinin gölgesinde… Sokakta oynayan çocuklar dahi tüfek ve tabancalarla oyun kuruyor.
Kudüs, dünya’nın en yorgun, en katmanlı ve en sofistike şehri… Onu gerçek anlamıyla çözebilmek için, insan nerede yaşarsa yaşasın bir ayağı orada olmalı! ‘Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var’ ve hep olacak. Yeter ki biz Kudüs-i Şerif’i terketmeyelim!

Thursday, 14 July 2016

Diyanet'in ilk kadın murakıbı ile röportaj


Diyanet İşleri Başkanlığı 2016 Yılı Murakıplık Giriş Sınavı (Sözlü) Sonuç Duyurusu Yayınlandı



Murakıplık Sözlü Sınav Sonuç Duyurusu
   
http://www.dinihaberler.com

2016 Yılı Murakıplık Giriş Sınavına (Sözlü) katılan adaylar sınav sonuçlarını kullanıcı hesapları vasıtasıylahttps://dibbys.diyanet.gov.tr internet adresinden öğrenebileceklerdir.

Tercih ve atama işlemlerine ilişkin hususlar daha sonra Başkanlığımız internet sitesi ana sayfasında ve İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü sayfasında ilan edilecektir.

İlgililere duyurulur.

Wednesday, 13 July 2016

Yeni Vatandaşlık Yasası Ne Kadar Faydalı Olur ?


Herkes suriyeliler hakkında yorum yapıyor hüküm veriyor.benim için suriyelilere türkiye cumhuriyeti kimliği verilsin verilmesin fark etmez. Türkiye suriyeye girerse bidaha çıkmaz oradan bizim topraklarımıza katılır ve oradaki insanlara yine turkiye vatandaşı yapmak gerekir.bu sefer suriye halkına sahip çıkmazsan işid suriye güçlenir ve turkiye sınırında daha büyük bir tehdit olur.tampon bölge olustursan bu sefer oraya ileride özerklik vermek zorunda kalacaksın daha devam edebilirim yani kısacası devlet kendi çıkarlarına göre hareket ediyor şuan eğer şuan mültecilere vatandaşlık verilirse mülteciler arasındaki bilim insanlarına daha rahat ulaşılacaktır.vatandaşlık vermekten zarar gelmez yararı dokunur . Yakin zaman içinde savaş sona erecektir. Askerler ve halk çok yoruldu artık kendi aralarında çözülmeye başladılar şuan tek sorun isid o bölgede
NUH ŞEN

Monday, 11 July 2016

Bin yıllık kilise restore edilmeyi bekliyor




Erzurum’un Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç köyünde bulunan bin 100 yıllık Öşvank Kilisesi, kaderine terk edilmiş durumda. 958-966 yılları arasında Gürcü kralının oğulları Bagrat ve Davit tarafından yaptırılan ve dönemin en büyük...

Erzurum’un Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç köyünde bulunan bin 100 yıllık Öşvank Kilisesi, kaderine terk edilmiş durumda. 

958-966 yılları arasında Gürcü kralının oğulları Bagrat ve Davit tarafından yaptırılan ve dönemin en büyük kiliseleri arasında yer alan Öşvank, bin yılı aşkındır ayakta duruyor. Her yıl yerli ve yabancı bir çok turist ziyarete geldiği manastır, Gürcü Hıristiyanlar için büyük öneme sahip.

Bir dönem Bizanslıların eline geçen Öşvank, o tarihlerde bir onarım gördü. Son yıllarda köylüler tarafından camii olarak kullanılan Öşvank, köye yaptırılan caminin ardından tamamen kaderine terk edildi. 

Kilisenin içinde çok miktarda altın bulunduğu iddiaları nedeni ile manastırın sığınaklarına giden alanlar bir çok kez definecilerin istilasına uğradı. Aramalar yüzünden bir çok kez zarar gören manastırın bir de 'efsane çanı' olduğu söyleniyor. Kilisenin içinde gömülü olduğu belirtilen çanın da çıkarılması için bir çok defineci girişimlerde bulunsa da başaramadı. 

Jandarma ekiplerinin de sürekli devriye attığı kilisenin kubbesinin büyük bölümü ise düşen yıldırım sonucu yıkıldı. Köylüler, ilk başta kubbeden küçük bir parçanın düştüğü ancak bakımsızlık nedeniyle bu hale geldiğini anlatıyor.

Kiliseye gelenlerin ilk dikkat çektiği unsur ise 'Krikolu’ sütun. Yaklaşık 10 yıl önce kilisenin bir sütunu, tarihi eser kaçakçıları tarafından bir gece çalınmış. Çalınan sütun yerine köylüler, tahta sütun yapmış ancak odun çürümeye başlayınca, tahtanın yanına kroki ile çözüm aranmış.

Öte yandan, Öşvan Kilisesi'nin onarımı için Türkiye ile Gürcistan Devleti arasında sözlü mutabakat sağlanmıştı. Anlaşmaya göre Gürcistan Devleti, Osmanlıya ait tarihi bir camiinin restorasyonu üstlenecek ve Türkiye de Öşvank'ı onaracaktı. Hatta kiliseyi incelemek için Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili de bölgeye gelmiş ve çalışmaların bir an önce hızlanması gerektiğini vurgulamıştı.

Ancak aradan geçen yaklaşık 4 yılda henüz bir çalışma başlatıldı.

Faiz indirme sırası bankalara geldi…



Faiz indirme sırası bankalara geldi…

ürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) yılbaşından bu yana faizlerde 175 baz puan indirime gitti. Artık, faiz indirme sırası bankalara geldi ve gözler onlara çevrildi.
TCMB'nin faiz indirimi, tüketici kredilerine bankaların fonlama maliyetlerindeki azalma oranında yansıyor ve bu nedenle TCMB tarafından yapılan 175 baz puanlık indirime karşın bankaların faizlerindeki azalış miktarının ise sınırlı kaldığı görülüyor.
Tüketiciler, son bir yıldır beklettikleri konut, taşıt ya da diğer ihtiyaçlarını satın alabilmek için Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini, kredi faiz oranlarında da benzer düşüşlerin gerçekleşebileceği ümidiyle fırsat olarak görüyor. Piyasalarda bankaların kredi faizlerini üretim ve reel sektöre yansıyacak şekilde indirmesi bekleniyor.
Bunun ne düzeyde gerçekleşeceği merakla beklenirken, ekonomik göstergelerdeki iyileşme, ertelenmiş talebin kredi kullanımını artırması bankaların karlılıklarına olumlu yönde yansıdı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda altı aylık bilançolarını gönderen dört banka toplam 1.1 katrilyon lira kar etti. Reel sektör temsilcileri, piyasaların hareketlenmesi için faiz indirme sırasının bankalara geldiğini, kredi faizleri ile birlikte konut ve tüketici kredilerindeki faiz oranlarının da aşağı yönlü değişiklikler beklediklerini dile getiriyorlar.
* * *
KOBİ’lere yeni destekler…
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı kapsamında "Bilişim Teknolojileri KOBİ'lerinin Geliştirilmesi""Hızlı Büyüyen KOBİ'lerde Kapasite Geliştirme" ve "KOSGEB Destekli Girişimlere İvme" konulu 3 yeni proje teklif çağrısına çıkıldığını açıkladı. Bakan Özlü, bu çağrılarla ilgili başvuruların alınmaya başlandığını ve değerlendirme sürecinin de yakında başlayacağını, yeni proje çağrılarının bütçesinin 300 milyon lira olduğunu, bu tür destek programlarıyla KOBİ'lerin niteliğini artırmayı devam edeceklerini dile getirdi.
* * *
Antalyalı turizmcilerin duası kabul oldu, darısı Bursa’nın başına…
Rusya ile uçak krizi, terör saldırıları derken gelişmelerden etkilenen ve turist duasına çıkan Antalyalı esnafın duaları kabul oldu ve 8 aylık aradan sonra Antalya Havalimanı'na ilk toplu Rus kafilesi önceki gün iniş yaptı. Sektör temsilcileri yeni kafilelerin artarak gelmeye devam edeceklerini dile getiriyorlar.
Körfez ülkelerinden beklenen turistler için darısı Bursa’nın başına dileyim…

Çevreci otomobilleri ucuzlatacak ‘milli teknoloji’ üretildi


İZMİR’deki Gediz Üniversitesi’nden Doç. Dr. Selim Solmaz, çevre dostu elektrikli ve hibrit otomobillerin yüksek maliyetini aşağıya çeken, performansını ve güvenliğini de artıran sistem geliştirdi.
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, geleceğin araçları olan çevre dostu elektrikli ve hibrit otomobiller için TÜBİTAK desteğiyle ‘Yeni nesil aktif güvenlik kontrol sistemi’ geliştirdi. Doç. Dr. Solmaz, yeni teknolojinin, Türkiye’de otomotiv sektörü için bir ilk olduğunu ifade etti. Elektrikli ve hibrit araçların maliyetini tahmini olarak yüzde 10 aşağıya çekeceğini, aynı zamanda da performansı ve güvenliği artıracağını dile getirdi. Doç. Dr. Selim Solmaz, prototip bir araç üzerinde ilk testlerini başarıyla gerçekleştirdikleri buluş hakkında şu bilgileri verdi: GEDIZ UNIVERSITESI MAKINE MUHENDISLIGI BOLUMU OGRETIM UYESI DOC. DR. SELIM SOLMAZ, ELEKTRIKLI VE HIBRIT ARACLAR ICIN AKTIF GUVENLIK KONTROL SISTEMI GELISTIRDI. YUZDE 100 MILLI TEKNOLOJI, TEST ARACINDA BASARIYLA DENENDI. 
“Otomotiv markalarının şu an uyguladığı ABS, ESP, EBD, ASR ve ROP gibi aktif güvenlik kontrol sistemleri, hidrolik fren altyapısını kullanıyor. Bu sistemler maliyeti önemli ölçüde artırırken, aracı da ağırlaştırıyor. Elektrikli ve hibrit araçların zaten yüksek olan maliyeti, mevcut sistemlerin pahalılığı yüzünden daha da artıyor. Bu otomobillerin çevre dostu olmalarına ve düşük yakıt tüketimlerine rağmen istenen düzeyle yaygınlaşmamasında pahalı olmalarının yanında bir diğer neden de performanslarının henüz istenen düzeye ulaşamamış olması. Bizim geliştirdiğimiz teknoloji, elektrik motorundan destek alıyor, çalışma mekanizması tamamen farklı ve oldukça hafif. Bu yeni sisteme geçildiğinde araçlar ucuzlayacak, ağırlığı azaldığı için yakıt tüketimi daha da düşecek, performansı yükselecek. Ayrıca benzer aktif güvenlik sistemleri bulunmayan araçlara göre daha güvenli sürüş imkanı sunacağı için kazaları da azaltacak.”
DOĞA DOSTU TEKNOLOJİ
Gediz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, iki yıllık çalışmanın ürünü olan projeyi otomotiv sektörünün kullanımına sunmaya hazır olduklarını belirterek, “Gerekli tüm testleri başarıyla tamamladık. İleri teknolojinin kullanıldığı otomotiv sektörünün en gelişmiş aşaması olan elektrikli ve hibrit araçlar alanına bir Türk teknolojisini kazandırmış olmanın sevincini yaşıyoruz. Akaryakıta bağımlılığı ortadan kaldıran, doğaya zarar vermeyen çevre dostu elektrikli otomobillerin kullanımının artmasına katkıda bulunacağımız için gururluyuz” dedi."

KAYA GAZININ ULUSLARARASI ENERJİ POLİTİKALARINA ETKİLERİ



KAYA GAZININ ULUSLARARASI ENERJİ POLİTİKALARINA ETKİLERİ
Konvansiyonel olmayan gaz konusu, son yıllarda uluslararası enerji piyasalarında önemli konulardan birisi haline gelmiştir. Konvansiyonel olmayan gaz üretimi ile ilgili süreç 2000’li yılların başında düşük maliyetli kömür yataklarındaki metan üretimi ile başlamıştır. Bu gelişmeyi kaya gazı üretimi takip etmiştir.
Konvansiyonel olmayan gaz basitçe geçirgenliği çok düşük olan ve doğrudan kaynaktaki kayalardan üretilen gaz olarak tanımlanabilir. Günümüzde ticari olarak üretimleri gerçekleştirilen üç tür konvansiyonel olmayan gaz türü bulunmaktadır. Bunlar; geçirgen olmayan gaz, kömür yatağı metanı ve kaya gazıdır.
Konvansiyonel olmayan gaz türleri arasında en hızlı gelişme kaya gazı üretiminde yaşanmıştır. Kaya gazı yoğun bir şekilde kayalar arasında sıkışmış ve yer altındaki geniş alanlara yayılmış halde bulunmaktadır. 2000’li yıllardan önce kaya gazının ekonomik olarak ticari ölçekteki üretimi yaygın değildi. Bu alanda geliştirilen yatay sondaj ve hidrolik çatlatma teknolojileri kaya gazı üretimini ekonomik olarak mümkün kılmıştır.
Doğal gaz alanında, kaya gazının devreye girmesiyle küresel ölçekte doğal gaz üretiminde artış meydana gelmiştir. Kaya gazının devreye girmesinden önce ortalama 60-80 yıl arasında öngörülen doğal gaz rezervlerinin kullanım süresinin kaya gazıyla birlikte 160-200 yıl aralığına yükseleceği öngörülmektedir. Bu gelişmeyle birlikte tıpkı 1960-1970 döneminde küresel olarak petrol bolluğunun yaşandığı gibi önümüzdeki dönemde de bir doğal gaz bolluğunun yaşanması olasıdır
Kaya gazı üretiminin artması ABD’de doğal gaz fiyatlarında %86 oranında bir düşüş yaşanmasına neden olmuştur. Ancak kaya gazı üretimi ve fiyat düşüş eğilimleri diğer kaya gazı rezervlerine sahip olan ülkelerde ABD’deki gibi gerçekleşmemiştir. Çin’in sahip olduğu kaya gazı potansiyeli ABD’ye eşit veya biraz üzerinde kabul edilmektedir. Ancak yüksek üretim maliyetleri nedeniyle Çin’de beklenen gelişim olmamıştır. Aynı şekilde Polonya’da kaya gazı üretim maliyetleri ABD’dekinin 3 katı olarak ortaya çıkınca Polonya’da da kayda değer bir gelişme olmamıştır. Ayrıca İngiltere’de, kaya gazı sondajı sırasında meydana gelen küçük ölçekli depremler, kaya gazı teknolojinin gelişimini engellemiştir. Fransa’da da kaya gazı üretimine izin verilmemektedir.
Dünya’da Kuzey Amerika’nın dışında pek çok bölgede kaya gazı rezervleri bulunmaktadır. Ancak günümüzde yaşanan kaya gazı devriminin merkezi ABD’dir. Kaya gazı üretiminde başarı sağlanabilmesi için çok sayıda sondaj kuyusu açılması gerekmektedir. 2010 yılı sonu itibariyle, dünyada kaya gazı üretimi amacıyla açılan toplam 15.467 kuyunun sadece on binde beşi Kuzey Amerika dışındadır
2012 itibariyle Çin’de kaya gazı için sadece 60 sondaj kuyusu, Avrupa’da önemli kaya gazı rezervlerine sahip olduğu iddia edilen Polonya’da ise sadece 34 adet kaya gazı sondaj kuyusu bulunmaktadır. Bu oranlar kaya gazı teknolojisinde ve üretiminde ABD’nin üstünlüğünü ortaya koymaktadır.
ABD’deki kaya gazı üretimi öncesinde, ABD ve Avrupa’daki doğal gaz fiyatları yaklaşık aynı seviyedeydi. ABD’de kaya gazının yaygınlaşmasıyla AB’deki doğal gaz fiyatları ABD’ye göre yaklaşık 5 kat yüksek kalmış durumdadır. Ayrıca günümüzde Japonya’daki doğal gaz fiyatları da ABD’deki fiyatlardan 8 kat daha yüksek durumdadır. Bu durum AB’nin rekabet gücü önündeki en önemli engellerden bir tanesidir. Özellikle Petro-kimya, demir-çelik, çimento, alüminyum üreticilerinin Avrupa’daki tesisleri kapatarak ABD’ye yönelme ihtimali oldukça yüksektir. Bu sektörler Avrupa’da yaklaşık 4 milyonluk istihdam sağlamaktadır. Bu sektörlerin üretim tesislerini ABD’ye kaydırması halinde Avrupa’daki işsizlik oranlarında önemli oranda artış olması öngörülmektedir.
Kaya gazı üretimi ABD’de doğalgaz fiyatlarını 2008’den bu yana neredeyse yarı yarıya düşürmüştür. ABD’de 2010-2011 yıllarından itibaren başlayarak kaya gazı ve petrol üretiminde hızlı artış yaşanmıştır. 2000 yılında sadece 9 milyar m3 olan ve toplam üretimin %1,6’na karşılık gelen kaya gazı üretimi, 2012 yılında toplam üretimin %34’üne yükselerek 230 milyar m3’e ulaşmıştır. Bu rakamlar, dünyanın en önemli enerji ithalatçılarından biri olan ABD’nin, “kendi kendine yetebilen” bir ülke olma yolunda ilerlediğinin önemli göstergelerinden birisidir. ABD kendi doğal gaz ihtiyacını karşıladıkça, Ortadoğu’ya olan enerji bağımlılığı azalacaktır. ABD’nin doğal gaz alanında Ortadoğu bölgesine olan enerji bağımlılığındaki düşüş, Ortadoğu’da dış politika ve askeri alanda yeni opsiyonları da beraberinde getirebilir.
Bu dönemde düşük enerji fiyatları ABD vatandaşları ve sanayisi için hayati önem taşır hale gelmiş durumdadır. Düşük enerji fiyatları tüketicilerin yüksek sigorta primi yükünü az da olsa dengelemelerine yardımcı olmaktadır. ABD Enerji Bilgi İdaresi’nin verilerine göre, hane halkı gelirlerinden enerji faturalarına harcanan miktarın oranı, 2012 yılında %2,7’ye, yani son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. Bu sebeple ABD ucuz kaya gazı ile elde etmiş olduğu ucuz enerji opsiyonunu sürdürmek için ülkesindeki kaya gazı rezervlerini ülke dışına satmak yerine için ülke içinde enerji üretiminde ve sanayide kullanmayı tercih edebilir.
Kaya gazı alanındaki bir başka senaryoda ABD'nin LNG olarak kaya gazı satışına başlamasıdır. Bu senaryonun 2016-2018 yıllarında gerçekleşmesi halinde doğal gaz fiyatlarının kalıcı olarak yarı yarıya düşeceği, bunun Rus ekonomisi için felaket anlamına geleceği ifade edilmektedir.
2012 yılı itibariyle petrol/gaz satışlarının Rusya toplam ihracatındaki ağırlığı % 70 ve toplam GSYİH’daki payı da %20 civarındadır. Bu durumuyla Rusya ekonomik istikrar için enerji ihracatına aşırı bağlı bir tablo çizmektedir. Rusya enerji ihracatçısı bir ülke olarak 2000-2008 yılları arasında büyük bir büyüme sağlamıştır. Söz konusu dönemde Çin’in yıllık ortalama %10 büyümesi ile birlikte Venezüella’daki siyasi istikrarsızlıkların, Katrina kasırgasının ve Irak’a 2. Körfez Operasyonu’nun küresel petrol/doğal gaz arzında yaşattığı kesintiler sonucu, bu dönemde Rusya küresel piyasalara alternatif bir enerji arzı sunarak enerji ihracat rakamlarını büyütmüştür.
Ancak 2000-2008 döneminde Kuzey Amerika’daki kaya gazı devrimi henüz ortaya çıkmamıştı. Kaya gazı teknolojisiyle birlikte ABD’nin enerji üretimi anlamında süper güç olarak tekrar tarih sahnesine dönüş yapması, doğal gaz zengini olan Rusya için işleri yakın gelecekte zorlaştırmaya başlayacaktır.
Diğer taraftan küresel ölçekte işlek ve boru hattına gerek duymayan LNG piyasasının yükseliyor olması da, bir devlet şirketi olan Gazprom’un ve dolayısıyla Rusya’nın Avrupa’daki çıkarları için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
LNG fiyatlarının gelecekte düşmesindeki önemli etkenlerden bir tanesi ABD’nin kendi doğal gaz ihtiyacını ulusal kaynaklarından karşılamaya başlamasıyla Ortadoğu merkezli LNG arzının kendisine yeni pazarlar araması olacaktır. Bunun yanı sıra ABD üretmeye başlamış olduğu kaya gazını LNG’ye dönüştürecek teknolojiyi de ticari hale getirmiş durumda olması, Rusya’nın vermiş olduğu doğal gaz fiyat teklifleri üzerinde baskı faktörü yaratacaktır.
Diğer taraftan ABD’de, enerji üretiminde kaya gazı ile birlikte doğal gazın daha yoğun bir şekilde kullanılması, ABD kömürünün Avrupa’ya daha ucuz fiyata ihracını ortaya çıkarmıştır. Bu durumun devam etmesi halinde ABD çok yakın zamanda dünyanın 3. büyük kömür ihracatçısı olacaktır.  ABD’nin kömür ihracatında güçlü bir oyuncu olarak pazara giriş yapması, Rusya’nın kömür ihracatının olumsuz olarak etkilenmesine neden olacaktır.
Avrupa’da kaya gazı için ilk keşif kuyuları 2008 yılında açılmıştır. Günümüzde veri toplamaya yönelik çalışmalar Avusturya, Almanya, Macaristan, Polonya, İsveç ve İngiltere’de devam etmektedir. Avrupa’da henüz büyük ölçekli bir üretim olmadığından, kesin verilere ulaşılmamıştır. Bu sebeple Avrupa’daki kaya gazı üretim maliyetleri konusunda kesin bir yargıya varmak ve öngörüde bulunmak oldukça zordur. Enerji alanında dışa bağımlılığı çok yüksek olan AB açısından son dönemin önemli enerji kaynakları arasında kabul edilen kaya gazı önemli bir seçenek oluşturmakla birlikte, kurtarıcı kimliğine sahip değildir. Bunun temel sebebi, Avrupa’daki kaya gazı üretim maliyetlerinin Kuzey Amerika’ya göre daha yüksek olmasıdır. Bununla birlikte mevcut bilgiler değerlendirildiğinde, Avrupa’daki ortalama kaya gazı üretim maliyetlerinin ABD’deki maliyetlerin üzerinde olacağı tahmin edilmektedir. Ancak Avrupa’daki konvansiyonel doğal gaz maliyeti de ABD’ye göre yüksek olduğu için 1.000 m3’lük üretimi 250$ dolaylarında oluşan kaya gazı üretim maliyeti Avrupa için kabul edilebilir düzey olarak düşünülebilmektedir. Ancak AB’nin içinde bulunduğu borç krizi de dikkate alındığında, kaya gazına dayalı enerji üretimi yapılması halinde, nihai tüketicinin enerji maliyetlerinin artacak olması, Avrupa’daki kaya gazı üretiminin önündeki en önemli engellerden bir tanesidir. Ancak AB ülkelerinin maliyet temelli engellere rağmen enerjide dışa bağımlılıklarını azaltabilmek için kaya gazı seçeneğini gündemlerinin üst sıralarında tutmaya devam etmeleri beklenmektedir.
2012’de dünyada kömür tüketimini en fazla artıran ülkeler arasında ilk sırada Çin ve ikinci sırada Avrupa ülkeleri bulunmaktadır. ABD’de kaya gazı üretimi yaygınlaşmadan önce, kömürün ABD’nin enerji üretimindeki payı %50 civarındaydı. Kaya gazı sonrasında ABD’de kömür fiyatları doğal gaz fiyatlarının üzerinde kalmaya başladı ve doğal gazın ABD enerji karışımındaki oranı artmaya başlamıştır. Böylece ABD enerji karışımı içinde %50 olan kömür payı %35’e düşmüştür. Bu değişim sonucunda ABD kullanmadığı kömürü Avrupa’ya ihraç etmeye başlamıştır. ABD kaynaklı kömür ihracatı sonucu oluşan kömür bolluğuyla Avrupa’daki kömür fiyatları büyük oranda düşmüştür. Ekonomik krizin etkilerinin devam etmekte olduğu Avrupa, pahalı Rus doğal gazı ve gözden düşen nükleer enerji alternatifi yerine ucuz ABD kömürüne yönelmiş durumdadır. Ancak bu strateji değişimi Avrupa’da karbon emisyonunun artmasına sebebiyet vermiştir. Diğer taraftan ABD’nin kömürden doğal gaza dönüşü de ABD’nin karbon emisyon düzeyini aşağıya çekmiştir.
Günümüzde birçok ülke kendi konvansiyonel olmayan gaz rezervlerini ve bu kaynaklarla yapılabilecek olası gaz üretiminin, uluslararası doğal gaz piyasaları üzerindeki olası etkisini değerlendirmektedir. Uluslararası enerji piyasalarında kaya gazıyla ilgili iki farklı görüş hâkimdir.
Bunlardan ilki kaya gazının enerji piyasalarında ve enerji jeopolitiğinde önemli etkiler yaratabileceğini savunurken diğer görüş, kaya gazının enerji jeopolitiği üzerinde kayda değer hiçbir etki yaratmayacak olan bir faktör olduğunu söylemektedir.
Bu noktada uluslararası enerji politikalarında kaya gazına bağlı olarak bir paradigma değişiminin olup olmayacağını söylemek için biraz erkendir. Kaya gazı ile ilgili görüşlerin ve kaya gazının enerji jeopolitiğine etkilerinin 2020 yılına kadar netleşmesi öngörülmektedir.

Kaynakça
Barrett, P.M. (20-26 Kasım 2011). Yer altı Çözümü, Bloomberg Businessweek,,66-73.
Birol, F. (Aralık 2012).  Dünya Enerji Görünümü 2012 Sunumu.
Bremmer, B. (8-14 Eylül 2013). Putin ABD’nin Enerji Patlamasına Karşı Önlemler Almak Zorunda, Bloomberg Businessweek,  50-53.
Brown, M. (6-12 Mayıs 2012). Çatlatma Yöntemi Denizaşırı Ülkelerde Güme Gitti, Bloomberg Businessweek,, 18.
International Energy Agency, (2012). Golden Rules for A Golden Age of Gas., Paris, OECD/IEA
Larson, C. (28 Nisan-4 Mayıs 2013). Çin’de Kaya Gazının Vaat ettikleri ve Tehlikeleri, Bloomberg Businessweek, 12-14.
Sevim, C. (2012). Küresel Enerji Politikaları ve Yeni Enerji Düzeni, Türkiye 12. Enerji Kongresi Bildirisi.
Sevim, C. (2013). Küresel Enerji Stratejileri ve Jeopolitik- (Gözden Geçirilmiş 2. Baskı). Ankara, Seçkin Yayıncılık.
Sevim, C. (2013). Strategic Trends and Barriers for Future  Energy Policy, Energy Sources Part B: Economics, Planning, and Policy, DOI:10.1080/15567249.2013.766284.
Sevim, C. (2013). Küresel Enerji Politikalarındaki Yeni  Dinamikler ve Yenilenebilir Enerji Politikaları, 3. Elektrik Tesisat Ulusal Kongre ve Sergisi-Güç ve Enerji Sistemleri Sempozyum Bildirisi .
Sevim, C. (2014). Kaya Gazının Uluslararası Enerji Politikalarına Etkileri, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi,(Kabul Tarihi Aralık 2013).
Dr. Cenk Sevim-Enerji Uzmanı
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Üyesi
http://www.diplomatikgozlem.com/TR,5081/kaya-gazinin-uluslararasi-enerji-politikalarina-etkiler-.html

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts