Sunday, 7 August 2016

YILDIZLAR, GENÇLER, BÜYÜKLER BAY VE BAYAN MUAYTHAİ 30 AĞUSTOS ZAFER KUPASI MÜSABAKA TALİMATI YAYINLANDI


YILDIZLAR,GENÇLER,BÜYÜKLER
             BAY VE BAYAN
               MUAYTHAİ
   30 AĞUSTOS ZAFER  KUPASI

           MÜSABAKA TALİMATI

  03/08/2016

Muaythai İl Temsilciliğinin 2016 yılı faaliyet programında yer alan  Yıldızlar,Gençler,Büyükler Bay ve Bayanlar Muaythai 30 Ağustos Zafer Kupası 19--21 Ağustos 2016 tarihleri arasında 19 Mayıs Spor Kompleksi Şefik Tetik Boks Spor Salonunda aşağıda belirtilen talimat doğrultusunda yapılacaktır.
 
Hakan Yıldız
Muaythai İl Spor Temsilcisi

MÜSABAKANIN ADI : Yıldızlar,Gençler,Büyükler Bay ve Bayanlar Muaythai 30 Ağustos Zafer Kupası

MÜSABAKA YERİ : 19 Mayıs Spor Kompleksi Şefik Tetik Boks Spor Salonu

MÜSABAKA TARİHİ : 19 – 21 Ağustos 2016

   1. Gün: 19 Ağustos 2016 Saat: 09:00 – 13:00 arası Genel Tartı
TARTI GÜNLERİ : 2. Gün: 20 Ağustos 2016 Saat: 09:00 – 10:00 arası Günlük Tartı
TARTI SAATLERİ   3. Gün: 21 Ağustos 2016 Saat: 09:00 – 10:00 arası Günlük Tartı
                                                     
   1. Gün: 19 Ağustos 2016 Saat: 18:00 – 20:00 arası
MÜSABAKA GÜNLERİ : 2. Gün: 20 Ağustos 2016 Saat: 10:30 – 20:00 arası
MÜSABAKA SAATLERİ   3. Gün: 21 Ağustos 2016 Saat: 10:30 – 20:00 arası
                                               

TEKNİK TOPLANTI : 19 Ağustos 2016 Saat: 14:00 – 15:00 arası

KURA ve EŞLEŞMELER : 19 Ağustos 2016 Saat: 15:00 – 16:00 arası

  1. Gün: 19 Ağustos 2016 Saat: 16:00 – 17:30 arası Müsabaka Hakem Semineri
HAKEM SEMİNERİ : 2. Gün: 20 Ağustos 2016 Saat: 10:00 – 10:30 arası Toplantı
HAKEM TOPLANTISI   3. Gün: 21 Ağustos 2016 Saat: 10:00 – 10:30 arası Toplantı
                                               
MÜSABAKA
İTİRAZ KURULU : Hakan YILDIZ, Fazlı KONDUOĞLU,Osman BİLGİLİ, Lokman ERKAFA

AÇILIŞ SEREMONİ : Şampiyonanın açılış seremonisi 20 Ağustos 2016 Saat: 14:00

SIKLET YAŞ VE KATEGORİLER:
BÜYÜKLER A DİVİSYON

Minimum: 17 yaşından küçük olmayacak, Maximum: 35 yaşından büyük olmayacak,

Büyükler klasmanı kişinin 17. Doğum gününden, 36. Doğum gününden bir gün öncesine kadar olan zaman

aralığıdır, (Türkiye Şampiyonası Müsabaka tarihi itibarı ile 17 Yaşından küçük 35 Yaşından büyük olmayacak)

ERKELER:-48- 51-54- 57-60- 63,5-67- 71-75 -81- 86-91 +91 Kg,

BAYANLAR: -48- 51-54- 57-60 -63,5 -67- 71-75 +75Kg, 86 Kg üstü katılamayacaktır

BÜYÜK ERKELER ‘B’ DİVİSYON

Minimum: 18 yaşından küçük olmayacak, Maximum: 23 yaşından büyük olmayacak Büyük Erkek B Klas

Divisyonu kişinin 18. Doğum gününden , 24. Doğum gününden bir gün öncesine kadar olan zaman aralığıdır.

(Türkiye Şampiyonası Müsabaka tarihi itibarı ile 18 Yaşından küçük 23 Yaşından büyük olmayacak)

ERKEKLER: -48 -51- 54-57- 60-63,5- 67-71- 75 -81 -86 -91+91 Kg,

ÜST GENÇLER

Minimum: 16 yaşından küçük olmayacak, Maximum: 17 yaşından büyük olmayacak

Üst Genç 16-17 Yaş Kategorisi bir kişinin 16. doğum gününden 18.doğum gününden bir gün öncesine kadar

olan zaman aralığıdır. (Türkiye Şampiyonası Müsabaka tarihi itibarı ile 16 Yaşından küçük 17 Yaşından büyük

olmayacak)

ERKEKLER: -45 -48- 51-54- 57-60- 63,5-67- 71-75- 81 -86 +86 Kg

BAYANLAR: -45 -48 -51 -54 -57 -60 -63,5 -67 +67 Kg, 75 Kg üstü katılamayacaktır

ALT GENÇLER

Minimum: 14 yaşından küçük olmayacak, Maximum: 15 yaşından büyük olmayacak,

14-15 Yaş Kategorisi bir kişinin 14. doğum gününden 16.doğum gününden bir gün öncesine kadar olan zaman

aralığıdır. (Türkiye Şampiyonası Müsabaka tarihi itibarı ile 14 Yaşından küçük 15 Yaşından büyük olmayacak)

ERKELER: -42 -45 -48 -51 -54 -57 -60 -63,5 -67 -71 -75 -81 +81 Kg,

KIZLAR: -42 -45 -48 -51 -54 -57 -60 -63,5 -67 +67 Kg, 75 Kg üstü katılamayacaktır

ÇOCUKLAR YILDIZ

Minimum: 12 yaşından küçük olmayacak, Maximum: 13 yaşından büyük olmayacak,

Çocuk Yıldızlar 12-13 Yaş Kategorisi bir kişinin 12. doğum gününden 14.doğum gününden bir gün öncesine

kadar olan zaman aralığıdır. (Türkiye Şampiyonası Müsabaka tarihi itibarı ile 12 Yaşından küçük 13 Yaşından

büyük olmayacak).

ERKELER -34 -36 -38 -40 -42 -44 -46 – 48 – 50 -52 -54 -56 -58 -60 -63,5 -67 -71 -+71 Kg,

KIZLAR -32 -34 -36 -38 -40 -42 -44 -46 – 48 – 50 -52 -54 -56 -58 -60 -63,5 +63,5 Kg,
4-Müsabaka sistem Raund ve süreleri :
4.1-Müsabakalar IFMA Amatör Muaythai desisyon sistemine göre ve Federasyonumuzun talimatları dahilinde yapılacaktır, puanlamada iyi wai-kru yapan ve orijinal Muaythai tekniği ve stili uygulayan sporcular avantajlı olacaklardır.
A)10-11 Yaş Minikler kategorisi erkek ve bayanlar;
Müsabakalar 1 dakikadan 3 raunt, dinlenme araları 1. Dakika uygulanır, Miniklerde tüm vuruşlar vücuda uygulanır, kafaya tüm vuruşlar kesinlikle yasaktır. Müsabakalar aynı gün içinde birden fazla turlu yapılabilir. Ancak müsabakalar diğer güne kalırsa müsabıkların tekrar doktor ve tartı kontrolü yapılır ve uygunsa maça devam ettirilebilir.
B)12-13 Yaş Yıldızlar kategorisi erkek ve bayanlar;
Yıldızlar kategorisinde müsabaka yapan sporcuların 1,5 dakikadan 3 raunt ve rauntlar arasında l’er dakikalık dinlenme araları vardır. müsabakalarda tüm vuruşlar vucuda uygulanabilir, kafaya sadece yumruk ve tekme serbesttir. Kafaya diz ve dirsek darbesi kesinlikle yasaktır. Diz ve dirsek ile sadece vücuda serbesttir.
Müsabakalar aynı gün içinde birden fazla turlu yapılabilir. Ancak müsabakalar diğer güne kalırsa müsabıkların tekrar doktor ve tartı kontrolü yapılır ve uygunsa maça devam ettirilebilir.
dinlenme arası verilir. İFMA uluslararası kural geçerlidir. doğru tüm teknikler uygulanır.
F-Wai Kru:
Yarışmacılar 2 kişi olarak ring’te dans ve koreografilerini yapacaklardır. Yarışmada 5 yan hakemin galip çoğunluğu ile galip ilan edilen kazanır. Wai-Kru Muaythai geleneksel saygı dansı ve koreografiler orijinaline uygun yapılır, Muaythai serenomi müziği dışında müzik ve standartlar dışında dans ve koreografiler kabul edilmez. Bir Wai-Kru en fazla 3 dakika sürebilir.

G – Günlük sporcu tartılarında kilo toleransı olmayacaktır. 19 Ağustos 2016 tarihinde tüm sporcuların tartıları ve doktor kontrolleri olacaktır. Diğer günler ise müsabakaya çıkacak sporcuların tartı ve doktor kontrolleri yapılacaktır.

ŞAMPİYONAYA KATILACAK HAKEM, ANTRENÖR VE SPORCULARIN KILIK KIYAFETLERİ:
Müsabakada görev alan antrenörler, yardımcı antrenörler 2016 yılı vizeli olmalıdır. Ring köşelerinde antrenöre yardım edecek kişilerin en az 11. khan yardımcı antrenör derecesine sahip yine 2016 vizeli olmalıdır, antrenörler ve yardımcıların ring köşelerine sadece eşofman ile çıkacaklardır maç esnasında kendilerine tahsis edilen sandalye oturacaklardır. Antrenör ve yardımcılarının sporcuların köşelerine çıkabilmek için kartları ibraz etmeli ve yakalarında takılı olarak görev yapacaklardır, vizeli olamayanlara görev verilmeyecek ve ringin yanına yaklaştırılmayacaktır.

Antrenörler ve yardımcıları; sporcuları ringte müsabaka yaparken ayağa kalkmaları, sporcuya bağırmaları, hakem veya yöneticilerle konuşmaları, müsabaka esnasında itiraz etmeleri yasaktır, talimata uymayan kişiler, Müsabaka ahengini bozan spora ve sporcuya kötü örnek sergileyen kişiler tavizsiz tedbirli ceza kuruluna sevk edilecektir. Tedbirli ceza kuruluna sevk edilenlere müsabaka boyunca görev yaptırılamaz.
Sporcular; müsabakalarda sarı renkli şort ve tişört ile belirlenen koruyucu eldivenler ile müsabakaya çıkacaklardır. Müsabakalara katılan tüm idareci, antrenör ve sporcular, belirlenen kılık-kıyafet talimatları esaslarına uyacaklardır,  aksi davranışta bulunanlar hakkında gereken yasal işlem yapılacaktır.
Hakemler; 2016 yılı vizeli olacak olup, Federasyonumuzun talimatları gereğince siyah pantolon, beyaz gömlekle görev yapacaklardır, (Uluslar arası dereceye sahip hakemler mavi gömlek, siyah Pantolonla) Merkez Hakem Üst Kurulu ile Amatör Muaythai Hakem Kurulu üyeleri haricindeki hakemler papyon takılı görev yapacaklardır, Merkez Hakem Üst Kurulu ile Amatör Muaythai Hakem Kurulu üyeleri kumaş pantolon ceket ve kravat ile görev yapar, federasyonun bilgisi dışında kıyafetlerin üzerinde logo gibi reklamlar içeren semboller olmayacaktır. Hakemler derecesini belirten Federasyonun kendilerine verdiği kokartı takacaklardır.

İTİRAZLAR:

İtiraz, maçın bitiminden en fazla 30 dakika içinde sadece 2016 ulusal vizeli belgeli antrenör tarafından imzalı dilekçesi ile yapılabilir. Sözlü yapılan itirazlar ile hakemleri, yöneticilere zan altında bırakacak davranışlarla müsabakaların ahengini bozacak gereksiz itirazlar görüldüğünde derhal Disiplin ve Ceza kuruluna sevk edilebilecektir.

Müsabakalara yapılacak her türlü itirazları İl Hakem Kurulu Üyeleri tarafından talimatta belirtilmiş üç (3) hakem ve İl Temsilcisi ile değerlendirilecektir. Müsabakaları  ,Yıldızlar,Gençler, Büyükler bay ve bayan kategorilerinde üç (3) raunt üzerinden yapılacaktır. İtiraz müsabakası o günün sonunda yapılacaktır.

ŞAMPİYONAYA KATILIM İZİN İŞLEMLERİ:

Müsabakalara katılan idareci, hakem, antrenör ve sporcuların izin işlemleri Ankara Gençlik Hizmetleri ve Spor İl müdürlüğünce yapılacaktır.

KATILIM ŞARTLARI:

Müsabakalara 2016 yılı vizeli lisanslı  ve müsabakaya katılacak olan sporcular, koki, dişlik, sarı renk Muaythai şortu ve atleti, dirseklik ve ayak baldırlık malzemelerini kendileri temin edeceklerdir.

Yarışmaya katılan tüm yarışmacılar yarışma öncesi Komple Sağlık kontrolü olduğuna dair rapor getirmelidir.
Müsabakalara katılacak olan kulüpler,Talimatta yer alan üst yazı örneği ile Müsabakaya katılım listesini İl Hakem Kuruluna teslim etmeleri gerekmektedir.

 Dereceye giren sporculara (1, 2, 3, 3) Kupa ve madalya verilecektir.

 Yukarıda hazırlanan Müsabaka Talimatında yer alan Sıklet, Yaş ve Kategoriler Muaythai Federasyonu Başkanlığımız Resmi Web Sitesinden alınmış olup, müsabaka gününe kadar Başkanlığımız tarafından varsa yapılacak/yapılan/yapılmış herhangi bir değişiklik olması durumunda Muaythai İl Spor Temsilcisinden bilgi alınacaktır.

Talimatta yer almayan her türlü konularda Ankara Muaythai İl Spor Temsilciliği yetkilidir.

İLETİŞİM: Ankara Muaythai İl Spor Temsilcisi Hakan YILDIZ – 0543 635 20 07

MUAYTHAİ İL SPOR TEMSİLCİLİĞİ
ANKARA

         Muaythai İl Spor Temsilciliğinin 2016  yılı faaliyet programında yer alan ve 19-21 Ağustos 2016 tarihleri arasında 19 Mayıs Şefik Tetik Boks Spor Salonunda yapılacak olan Yıldızlar,Gençler,Büyükler Bay ve Bayanlar Muaythai 30 Ağustos Zafer Kupası na kulübümüzden ……. sporcu ile katılacak olup, sporculardan oluşan müsabaka katılım listesi ek’te  belirtilmiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

                           Adı Soyadı
                       İmza
   Kulüp Kaşesi
Tel :

Faks :

e-posta :

web :

Adres       :


Thursday, 4 August 2016

Said Nursi'nin vekilleri için ölüm emrini Gülen mi verdi?


Said Nursi'nin vekilleri için ölüm emrini Gülen mi verdi?

Said Nursi'nin vekilleri için ölüm emrini Gülen mi verdi?




     AK Parti Isparta Milletvekili Sait Yüce, Fethullah Gülen'in Said Nursi'nin 5 vekilini ölümle tehdit ettiğini ardından da din alimlerinin şüpheli şekilde hayatlarını kaybettiğini söyledi.

Terör örgütü FETÖ'nün İslamiyet'i kullanarak Türkiye'de taban kazanmaya çalıştığı ve bunun önünde engel gördüğü diğer dini cemaatler ile birlikte Said Nursi'nin yaşayan 6 vekilini ölümle tehdit ettiği, ardından beş din aliminin şüpheli kalp krizleriyle öldüğü ortaya çıktı.
Star'ın haberine göre; FETÖ'cülerin “Hayatlarıyla öderler" şeklindeki ölüm tehditlerine bizzat tanıklık ettiğini belirten AK Parti Isparta Milletvekili Sait Yüce, “Fetullah Gülen, kafasındaki menfur hedefe ulaşmak için Bediüzzaman Hazretleri'ni ve talebelerini engel gördü"dedi.
ÖLÜM MAKİNESİ
Yücel, terörist başı Fetullah Gülen'in başarısız darbe girişimi sonrasında yaptığı açıklamada, “Beyin kanaması balyoz gibi inebilir alır götürür"sözleriyle, FETÖ ile mücadele edenleri ölümle tehdit ettiğine dikkat çekti. AK Parti Milletvekili Sait Yüce, “Örgüt, Türkiye'de genişlemelerine engel gördükleri siyasetçi, gazeteci veya dini cemaatlere karşı, içlerine soktukları adamların sebep oldukları ihtilaflar ve hadiselerle gözü dönmüş bir ölüm makinesi olduklarını gösterdi" diye konuştu.
Teröristbaşı Fetullah Gülen'in başta Kur'an-ı Kerim ve İslamiyet'i istismar etmeye çalıştığının altını çizen Sait Yüce, FETÖ'nün Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin Risale-i Nur'unu tahrip ederek yayınlamaya çalışması ve 17-25 Aralık sonrasında kendilerine tepki gösteren din alimlerine ölümle tehdit etmesine ve ardından beş alimin şüpheli ölümüne dikkat çekti.
fethullah gülen
SADECE BİRİ KALDI
FETÖ tarafından Said Nursi'nin beş talebesinin öldürüldüğüne ilişkin şüphesini anlatan Yüce, şunları söyledi:
“Talebeleri, Gülen hareketinin yanlışlıklarını ve Nurculuk hareketiyle ilgisi olamayacak sapkın yönelimlerinden bahsetmeye başlamış, 17-25 Aralık sonrasında da bu girişimin yanlışlığını ortak bir açıklamayla kınamışlardı. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin ''manevi evladım, varis ve vekilim' dediği Mustafa Sungur, FETÖ'nün ve mensuplarının İslamiyet'e zarar veren uygulamalarından vazgeçmelerini istemiş, 'Elleri ayakları kırılsın' diye beddua etmişti. Nursi'nin o gün hayatta olan talebeleri Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Abdülkadir Badıllı, Mehmet Fırıncı, Hüsnü Bayram, Salih Özcan, 17-25 Aralık'tan yedi gün sonra gazete ilanları ve açıklamayla FETÖ'yü açık bir şekilde kınadı. O açıklamadan sonra, Bediüzzaman Hazretleri'nin yaşayan altı talebesinden merhum Mustafa Sungur, Abdülkadir Badıllı, Sait Özdemir, Abdullah Yeğin ve Salih Özcan, gelen tehditlere rağmen örgüt sempatizanı aile fertleri tarafından tedavi için götürüldükleri FETÖ'ye ait hastanelerde ya da başka sağlık kuruluşlarındaki Paralel Yapı'ya mensup doktorların kontrolü altındayken şüpheli şekilde kalp krizinden öldüler."
AK Parti Isparta Milletvekili Yüce, FETÖ'nün altı din alimini ölümle tehdit etmesine ve örgüt hastanelerinde şüpheli ölümlerine bizzat tanık olduğunu anlattı:
HAYATLARIYLA ÖDERLER
“Mehmet Fırıncı'ya ABD'den kimliği belirsiz telefonlarla "Biz karşımıza çıkanları yok ederiz. Konuşmalarınıza dikkat edin" tehditleri geldi. Bizzat şahit oldum. Şu an yurtdışında olan FETÖ'nün üst düzey adamlarından Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı eski Başkanı Harun Tokat'a, Gülen'e ulaştırması üzerine merhum Sungur'un mektubunu götürdüm. Risaleleri tahrip etmemelerini istedik. Harun Tokat, tam kapıdan çıkarken bana 'Latif Erdoğan ve Kemalettin Özdemir'e de söyle fazla konuşmasınlar, hayatlarıyla öderler' dedi, dondum kaldım."

Jamala : 'Türk halkının darbeye karşı sokağa çıkışı ile gurur duydum'


'Türk halkının darbeye karşı sokağa çıkışı ile gurur duydum'


  • AA
  •  
  • Giriş Tarihi: 4.8.2016 02:11  
  • Eurovision birincisi sanatçı Jamala,"Türk soyundan gelen bir Kırım Tatar'ı olarak Türk halkının 15 Temmuz darbe girişimi gecesi gencinden yaşlısına ayrım gözetmeksizin tek bir amaç uğruna sokağa çıkmasıyla gurur duydum” dedi.

    Eurovision Şarkı Yarışması'nda, "1944" adlı şarkısıyla birinciliği elde eden Kırımlı Tatar sanatçı Jamala, FETÖ'nün darbe girişimine karşı Türk halkının gösterdiği duruştan gurur duyduğunu söyledi.
    Jamala, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) darbe girişimine tepki olarak Facebook hesabından Türkçe açıklama yaptı.
    'de 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin kendisini derinden etkilediğini belirten Jamala,  ve Ankara'da yaşanan olayları sabaha kadar takip ederken gözlerine inanamadığını ifade etti.
    Jamala, "Yaşananları takip ederken kimsenin daha fazla zarar görmemesi için dua ettim. Türk soyundan gelen bir Kırım Tatar'ı olarak Türk halkının 15 Temmuz darbe girişimi gecesi gencinden yaşlısına ayrım gözetmeksizin tek bir amaç uğruna sokağa çıkmasıyla gurur duydum. Darbe girişimi karşısında kahramanca bir duruş sergileyen ve bu uğurda şehit olanlara Allah'tan rahmet diler, bu uğurda yaralananlara acil şifalar dilerim" ifadelerini kullandı.
    "Destek için İstanbul'da konser vereceğim"
    Türk halkının yanında olduğunu müziği ile göstermek istediğini bildiren Jamala, sözlerine şöyle devam etti:
    "Ben de elimden geleni yapmak sesimle, müziğimle, sanatımla sevgili soydaşlarım olan Türk halkının yanında olduğumu göstermek istiyorum. Bu yüzden yakın bir tarihte İstanbul'a konsere geleceğim. Size duygularımı daha iyi hissettirebilmek ve samimiyetimi göstermek isterim. 'de bir an önce her şeyin yoluna girmesini diliyorum. Sizi seviyorum Türkiye! Beni bekleyin."
    Jamala, "Turkcell Yıldızlı Geceler" konserlerinin Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde yapılacak İstanbul ayağında 17 Ağustos'ta konser verecek.
    İsveç'in başkenti Stockholm'de bu yıl 61'incisi düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması'nda, Kırım Tatar sürgünü ve büyükannesinin yaşadığı trajediyi konu alan "1944" adlı şarkısıyla Kırımlı Tatar sanatçı Jamala, Ukrayna'yı temsil etmişti. Yarışmanın finalinde Jamala, 534 puanla birinci olmuştu.

    Monday, 1 August 2016

    Daha güçlü olacağız... Daha dik duracağız...



    Daha güçlü olacağız... Daha dik duracağız...


    Cumhurbaşkanımız çok net ifade etti; bu bir işgal denemesiydi...
    Sevgili dostlarım, yazmak, konuşmak, dik durmak ve her dakika daha güçlü olmak zorundayız...
    Başkomutanımızın liderliğinde, Milletin emeğiyle bu saate kadar, DİK DURDUR, Güçlü OLDUK, daha da OLACAĞIZ...
    ŞEHİTLERİMİZİN BİZE BIRAKTIĞI ÇOCUKLARI BİZİ DAHA
    GÜÇLÜ GÖRECEK...ONLAR İÇİN, HEPİMİZ İÇİN, ÜLKE, MİLLET, ÜMMET İÇİN DAHA GÜÇLÜ OLACAĞIZ...
    Sevgili dostlarım, daha önce defalarca aynı cümleyi yazdım, yine yazacağım; kimse kendini avutmasın, bu topraklar, bu coğrafya ve ayağa kaldıran LİDER topyekün bir saldırı altında...
    Ve en önemlisi bize kimseden
    hayır yok!
    Samimiyetsiz “geçmiş olsunlar”...Samimiyetsiz “yanınızdayızlar” ve arkadan gelen BAŞTA FETÖ
    olmak üzere “terör örgütlerine”
    verilen destekler...
    Küresel destek olmadan bu tip
    terör örgütlerinin bu noktalara
    gelmesi zor...
    Son yaşananlar ve bir terör örgütünün kendi askeri imkanlarımızı kullanarak ülkemizi işgal etme denemesi...
    PKK denen  örgüt yıllarca bazı ülkelerden açık destek bulmadı mı?
    Bulmadı desinler!
    Veya “terörle içi yanan Avrupa’ya soralım; bu örgütleri sivil toplumunuz, devletleriniz yıllarca korur, gözetirken vicdanlarınız neredeydi!
    Çok uzun yazmayacağım...
    Dediğim gibi hepsi aynı bunların...
    Bizim için çıkar tek yol var; BİZ OLMAK, GÜÇLÜ OLMAK, MANEVİYATIMIZI VE MADDİ GÜCÜMÜZÜ “EN NOKTASINA” TAŞIMAK...
    Ne diyor ŞAİR; “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”...
    O canavar şimdi farklı görüntülerde coğrafyamıza saldırıyor,
    ülkemize saldırıyor...
    Bu MİLLET, bu ÜMMET, bu coğrafyanın insanları bu saldırıyı da aşacak, kimsenin şüphesi olmasın...
    Seçilmiş CUMHURBAŞKANIMIZ liderliğinde bütün bu saldırıları atlatacağız, DİK DURACAĞIZ; DAHA GÜÇLÜ OLACAĞIZ, DAHA ÇOK ÇALIŞACAĞIZ...
    İnanarak sabredenlere hedeflerine ulaşacak olanlardır...

    Şehadetinle yolumuzu aydınlatıyorsun




    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın dava arkadaşı şehit Erol Olçok’a Star’dan seslendi



    Şehit Erol Olçok’a
    Selamünaleyküm Erol abi;
    15 Temmuz gecesi “Erol abi vurulmuş...” haberi gelince, önce “yok canım ...” dedim. Sonra seni cepten aradım. Cevap vermeyince Cevat’ı aradım. Cevat telefonda “abi galiba... vurulmuş... yanında Abdullah Tayyip de vardı...” deyince boğazıma bir şey düğümlendi.
    “Yaa emin misin ...” vs demeye yeltendim ama nâfile. Konuşamadım. FETÖ’cü katillerin bu kadar canavarlaşacağı kimsenin aklına gelmezdi.
    Erol Olçok abim şehit oldu... Yanında yağız delikanlısı Abdullah Tayyip’le beraber.
    Sen ne güzel yaşadın ve ne güzel öldün Erol abi ...
    Yaşarken de ölürken de bize ne çok şey öğrettin. Cenaze namazın bir nur hâlesi oldu... Mezarın ışık saçan bir kandile döndü...
    Bu aziz milletin şanlı direnişinin en ön safında çarpıştın ... Şehadet mertebesine ulaştın...
    KALBİ MEKKE’DE SABİT
    Sen bir dava adamıydın. Hayatında nakışlar olan; neşesi, neşvesi, zevki, estetiği, ruh inceliği olan bir dava adamı.
    İster Karagümrük’te, ister Nişantaşı’nda, ister Çukurambar’da, ister Manhattan 5. Cadde’de, ister Londra’da, Paris’te, Lahor’da, Kahire’de, Mogadişu’da... nerede olursak olalım sen hep kendisi kalan, “dünya işte... bin bir hali var...” diyen Erol abimizdin.
    Her ortama rahatlıkla girebilen, her muhabbete katılabilen ama her durumda aklıyla, zekasıyla, asaletiyle temayüz eden Erol abimiz...
    Sen kalbi Mekke’de sabit, ayakları Anadolu topraklarına basan, ufku bütün dünyayı ihata eden bir dava eriydin.
    Kendini, bizi, hepimizi kıyasıya eleştirecek kadar dürüst, tiye alacak kadar özgüvenli ve neşeli, her zaman bir çıkış yolu gösterecek kadar akıl, hikmet ve erdem sahibiydin.
    En değme tiyatrocuları imrendirecek taklitlerin bizi hem güldürür hem düşündürürdü...
    En kısa, en verimli, en özlü görüşmeleri sen yapardın.
    Her toplantının en sert ve aynı zamanda en umut verici cümlelerini sen kurardın.
    Hiçbir şey saf ve muhlis bir kalbi kırmaya değmez düsturuyla yaşadın... Yeri geldi bunun için bedel ödedin.
    İyi niyet, samimiyet ve yetenek bir araya geldiğinde ne muhteşem işler yapılabildiğini sen bize kaç defa gösterdin Erol abi...
    Herkesin “Ee? Şimdi ne yapacağız?” dediği anda sen hep söyleyecek yeni bir söz, açılacak yeni bir kapı, hamd edecek yeni bir nimet olduğunu gösterdin bize.
    İKRAM SAHİBİ İNSANDIN
    Senin sadakatin, samimiyetin, asaletin, zekan, vakarın bize her zaman rehber oldu, bizi çoğalttı, bizi biz yaptı...
    Sen yeri geldi “hervele” yaptın, yeri geldi elini kalbinin üstüne koyup “eyvallah...” dedin. Bazen kükredin, bazen “bu da geçer ya Huu” dedin. Hepsinde de sen bizim Erol abimizdin.
    Sana “Reklamcı Erol Olçok” dediklerinde buna hep karşı çıktım. Senin davan, senin işin, senin aşkın bundan çok daha fazla bir şeydi.
    Ama reklamcılığı da tanıtımı da kampanyayı da organizasyonu da en iyi sen yaptın. Farklı yetenekleri bir araya getirip aşk ile, samimiyet ile, ihlas ile yoğurdun ve ortaya hep birinci sınıf işler çıkarttın.
    Taraf, muhalif herkesin şapka çıkarttığı, saygı duyduğu, taklit ettiği işleri hep sen yaptın.
    Yaptığın her işte akıl vardı, hakikat vardı, duygu vardı...
    Sen ikram sahibi bir insandın. Her yıl kaç kişiyi umreye, hacca gönderdin... Kaç kişi için Mekke ve Medine’de iftar, sahur sofraları açtın... Kaç garibana, mağdura, mazluma yardım ettin... Hepsini Mevla biliyor...
    Gezi olayları sırasında CNN’deki mülakatımdan beri her telefon açtığında bana muzipçe “Mr. Kaliin” dediğindeki gülüşmelerimizi hiç unutur muyum Erol abi?
    Sevinçte ve hüzünde beraber yaşadıklarımızın kıymeti hiç azalır mı?
    Sazın telinden çıkan nağmeler gönül telimize dokunduğunda asil ve vakur bir hüznü paylaşırdık... Bunlar unutulur mu?
    SEN BİZDEN DAHA DİRİSİN
    İsmin hala telefonumda kayıtlı. Hiç bir dostunun eli de silmeye gitmemiştir eminim. Birazdan telefon çalacak ve sesini duyacakmışım gibi. Telefonda - her zaman olduğu gibi kısa, öz— “Ankara’dayım, görüşelim...” ya da “İstanbul’a geldiniz mi? Görüşelim abicim...” diyeceksin gibi...
    Herkesin söylemeye korktuğu şeyleri sen “gelsin çaylaaar...” rahatlığıyla söyleyen gece fenerimizdin...
    Alemlerin Rabbi “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Onlar diridir. Ama siz bilmezsiniz” diyor.
    Şu anda sen bizden daha dirisin; bunu biliyorsun değil mi abi?
    Biz şimdi senin arkandan toparlanmaya çalışıyoruz. Sen ise şehadetinle yolumuzu aydınlatıyorsun.
    Biz seni kıyamete kadar unutmayacağız. Sen de bizi kıyamet günü unutma, olur mu Erol abi...
    İBRAHİM KALIN
    15 Temmuz gecesi Boğaziçi Köprüsü’nde bölücü terör örgütü FETÖ/PDY mensubu askerlerin halkın üzerine açtığı ateş sonucu reklamcı Erol Olçok ile 16 yaşındaki oğlu hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, şehadetinin ardından dava ve çalışma arkadaşı Erol Olçok için bir mektup kaleme aldı.

    Friday, 29 July 2016

    Darbenin şartlarını yanlış yerde hazırladılar

    Darbenin şartlarını yanlış yerde hazırladılar

    yalcinakdogan@stargazete.comhttp://www.star.com.tr/yazarlar/yalcin-akdogan
    Türkiye’de darbeler hep bir dış müdahalenin parçası olarak gerçekleşmiştir. Darbelerin, iç dinamikleri harekete geçirerek gerçekleş tiğinde ve askeri vesayetin ikamesi için yapıldığında şüphe yok. Ama sivil iktidarları askeri vesayetle kontrol altına alma motivasyonu aslında hiçbir zaman ideolojik sebeplere dayanmadı. Korunmaya çalışılan statükonun kullandığı bir ideoloji hep vardı ve bunu öne çıkararak darbeler meşrulaştırıldı. Ancak asıl motivasyon Türkiye’nin küresel güçlerin istediği eksende tutulabilmesiydi.
    Ülkenin vesayetçi elitleri kendi düzenlerini sürdürmeye çalışıyor gibi görünseler de asıl korunan statüko, küresel düzeyde Türkiye’yebiçilen roldü.  
    Darbeci/vesayetçi aktörler zaman içinde değişim gösterdi. Son 10 yılda küresel siyaset mühendislerinin devreye koyduğu yeni aktör FETÖ’cüler idi. FETÖ’nün darbe girişimi de iç hakimiyetten ziyade dış hakimiyeti tesis etmeyi amaçlıyordu.
    Eski Türkiye’nin asker-sivil bürokrasideki vasi’leri etkisizleşip yerine FETÖ bağlantılı vesayet özlemcileri geçince aynı misyon onlara verildi: Türkiye’yi onların kontrolünde uydu ülke yapmak...
    Cumhurbaşkanı Erdoğan küresel sisteme sadece söylemleriyle kafa tutmadı, bölgede sergilediği AHLAKİ DURUŞ küresel hegemonların estirdiği rüzgara hiç uygun değildi.
    Arap baharının tersine çevrilmesinde İsrail’in korkusu ve bölgesel çıkarlarını koruma kaygısı yattığı gibi, işbirlikçi otoriter rejimlerin halk iradesinden korkması da etkili oldu. Mısır darbesine Müslüman ülkelerden verilen kimi destekler bunun tezahürüydü.
    Sonuçta Türkiye’nin demokratik yapısını koruması değil küresel statükodaki eksenini koruması daha öncelikli görüldü. Bütün hesapları bozan Erdoğan bir şekilde etkisizleştirilmeliydi.
    3-5 yıldır dış basında yürütülen kara kampanya bu amaçla kurgulandı.
    Küresel siyaset mühendisleri dış kamuoyunu darbeye hazırlamak için her şeyi yaptılar.‘Erdoğan gitsin de ne olursa olsun’ anlayışı sözde demokrasi savunucularında bile hakim kılınmaya çalışıldı.
    Darbeciler dış kamuoyunu hazırladılar ama Türk milletine sirayet edemediler. Millet Erdoğan’ı daha büyük bir sevgiyle bağrına basmaya devam etti. Darbenin dış şartlarını hazırlayanlar Türkiye toplumunun ferasetini hesaba katamadılar.
    Bu yüzden Erdoğan’ın dış politikadaki eleştirel söylemleri hamasi bir çıkış olarak görülmemeli. Türkiye’yi teslim alamaya çalışan ve hiçbir ilke gözetmeyen uluslararası aktörlere takınılacak başka bir tavır olamaz. Bunun tersi ‘teslimiyet’tir. Bu teslimiyet şahıs veya parti düzeyinde değil ülke düzeyinde bir teslimiyeti ve ‘uydu’ olmayı kabul etmektir.
    Cunta darbesine bir işgal denemesi denmesi boşuna değil. Meydanları dolduran aziz milletimizin sadece demokrasiyi korumadığı vatanı savunduğunun vurgulanması da boşuna değil.
    İçerideki FETÖ’cü darbeciler etkisiz hale getiriliyor. Ama bu oyunu kuran küresel akıl hedeflerinden vazgeçmiş değil.
    Yeni Türkiye, eski dünyaya direnerek ayakta kalmaya çalışıyor.
    Müttefiklerimizi artırmak elbette önemli. Ama müttefik sandıklarımızın ne yapmaya çalıştığını görmezden gelmemek de önem taşıyor. Yeni Türkiye’nin inşasında uluslararası düzende yaşanacak değişim de etkili olacak.
    Eski dünya-Yeni Türkiye gerilimi bir süre daha enerjimizi tüketecek gibi görünüyor. Dünyadaki dinamikler değişmek ve bizimtakındığımız pozisyonlar yeniden ele alınmak durumunda...

    TÜRKİYE SAĞLIKTA BÜYÜK DÖNÜŞÜME HAZIRLANIYOR




    21’inci yüzyılın sağlık trendleri İnovasyona açık ve araştırma yönü güçlü bir sağlık sistemi gerektiriyor. Türkiye böyle bir sağlık sektörüne sahip olmak üzere 10’uncu Kalkınma Planı çerçevesinde projeleri hayata geçirmeye başladı. Bunların başında “Sağlık endüstrilerinde yapısal dönüşüm programı” bulunuyor. Programın kısa vadeli amacı “İlaç ve tıbbi cihaz talebinin sosyal güvenlik ve ülkenin ödemeler dengesi üzerindeki baskısını azaltmak.” olarak belirlendi. TÜİK verilerine göre Türkiye’de sağlık harcamaları yıllık 2 milyar doları buluyor. Bu rakam OECD üyelerinin en düşüğü. Ancak Sağlık Bakanlığı’na göre artan refah koşulları, bilinçlenme ve nüfusun yaşlanmasıyla bu rakam 2023 kadar 6 milyar doları bulabilir. Bu nedenle yerli ilaç ve tıbbi cihaz oranının artırılması önem taşıyor.
    Uzun vadede ise Türkiye’nin küresel bir ilaç Ar-Ge ve üretim merkezi olması hedefleniyor. 2023’e kadar yurtiçi tıbbi cihaz ve tıbbi malzeme ihtiyacının yüzde 20’sinin, ilaç ihtiyacının ise yüzde 60’ının yerli üretimle karşılanması hedefler arasında. Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümüne “en az bir orijinal ürün keşfinin” yapılması ve küresel klinik araştırma yatırımlarından Türkiye’nin aldığı payın ve yürütülen klinik araştırma sayısının yıl bazında yüzde 25 artması amaçlar arasında. Paralel bir program olarak 35 adet şehir ve bölge hastanesi kurulması için harekete geçildi. Bu dev hastaneler ile amaç, ölçek ekonomisinden faydalanarak maliyet avantajı yaratmak ve aynı zamanda Ar-Ge çalışmaları için uygun bir iklim yaratmak. 2018 yılına kadar sağlık alanında diğer hedeflerse şöyle:

    Türkiye’nin sağlık hedeflerine bir katkıyı da biyoteknoloji araştırma merkezi yatırımı ile GE yaptı ve Türkiye geçen yılın Mart ayında uluslararası çapta bir yaşam bilimleri laboratuvarına kavuştu. Teknopark İstanbul’daki GE inovasyon MEerkezinde’nde kurulan GE Yaşam Bilimleri Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı’nda, GE’nin gelişmiş teknolojisi ve biyoteknoloji alanında teorik ve uygulamalı eğitim veriliyor. GE Laboratuvarı’nda aynı zamanda araştırma-geliştirme projeleri kapsamında küçük ölçekli, deneysel çalışmalar gerçekleştiriliyor.
    Teknoloji ve eğitim laboratuvarında; biyoreaktör, protein saflaştırma, tampon hazırlama ve saklama tankı, WesternBlot, Elektroforez (SDS-PAGE), hücre görüntüleme, spektrofotometre ve steril bağlantılama ve kapatma sistem ve cihazları bulunuyor.

    Sağlıkta 6 ayda 994 milyon TL'lik yatırım!



    Sağlıkta 6 ayda 994 milyon TL'lik yatırım!


    Antalya'nın kamu kurum ve kuruluşlarının yatırımlarının değerlendirildiği İl Koordinasyon Kurulu toplantısında haziran ayı sonu itibariyle kent genelinde 994 milyon 773 bin TL'lik yatırım yapıldığı açıklandı.
    Sağlıkta 6 ayda 994 milyon TL'lik yatırım
    Antalya 2016 yılı 3'üncü İl Koordinasyon Kurulu, Milli Eğitim Müdürlüğü Başöğretmen Atatürk toplantı salonunda Vali Yardımcısı Mustafa Özkaynak başkanlığında yapıldı. Vali Yardımcısı Özkaynak, yatırımcı kuruluşların ve mahalli idarelerin 2016 yılı yatırım programında yer alan projelerinin haziran sonu itibariyle genel değerlendirmesini yaptı. 


    ANTALYA'NIN KAMU KURUM VE KURULUSLARININ YATIRIMLARININ DEGERLENDIRILDIGI IL KOORDINASYON KURULU TOPLANTISINDA HAZIRAN AYI SONU ITIBARIYLE KENT GENELINDE 994 MILYON 773 BIN TL'LIK YATIRIM YAPILDIGI ACIKLANDI.(FOTO:ANTALYA-DHA)
    2016'da yatırımcı kuruluşlar ve mahalli idareler tarafından 681 adet yatırım projesi yürütüldüğünü belirten Mustafa Özkaynak, haziran ayı sonu itibariyle bu projelerin toplam bedelinin 9 milyar 865 milyon 633 bin TL olduğunu, önceki yıllarda bu projeler için 3 milyar 105 milyon 530 bin TL harcama yapıldığını kaydetti. 2016 için ise 2 milyar 71 milyon 48 bin TL ödenek ayrıldığını belirten Özkaynak, haziran sonu itibariyle bunun 994 milyon 773 bin TL'sinin kullanıldığını dile getirdi.


    Bu yılki ödeneğin parasal gerçekleşme oranının yüzde 48 olduğunu söyleyen Özkaynak, bu oranın yatırımcı kuruluşlarda yüzde 53, mahalli idarelerde ise yüzde 36.3 olduğunu anlattı. Özkaynak, 121 projenin bittiğini, 411 projenin devam ettiğini ve 70 projeye henüz başlanmadığını söyledi.
    ANTALYA'NIN KAMU KURUM VE KURULUSLARININ YATIRIMLARININ DEGERLENDIRILDIGI IL KOORDINASYON KURULU TOPLANTISINDA HAZIRAN AYI SONU ITIBARIYLE KENT GENELINDE 994 MILYON 773 BIN TL'LIK YATIRIM YAPILDIGI ACIKLANDI.(FOTO:ANTALYA-DHA)

    2016 yılı için tahsis edilen ödeneklerin dağılımı ise şöyle sıralandı:


    "Ulaştırma 634 milyon TL (Yüzde 30.7). Eğitim 268 milyon TL (Yüzde 13). Tarım 155 milyon TL (Yüzde 7.5). Sağlık 155 milyon TL (Yüzde 7.5). Turizm 124 milyon TL (Yüzde 6). Enerji 38 milyon TL (Yüzde 1.8). Konut sektörü 3 milyon TL (Yüzde 0.1). Diğer kamu hizmetleri 690 milyon TL (Yüzde 33.4).

    Ramazanoğlu Beyliği Sarayının Selamlık bölümü: SRAZUPARUSKİ



    Ramazanoğlu Beyliği Sarayının Selamlık bölümü: SRAZUPARUSKİ
    Tarih: 29-02-2016 18:27:00Güncelleme: 29-02-2016 18:32:00 
     http://www.karatasgazete.com/yazarlar/srazuparuski/ramazanoglu-beyligi-sarayinin-selamlik-bolumu/242


    Ulucami Külliyesi’nde yer alır.Beylik sarayının ilk kez, Adana’nın fethinden hemen sonra, 1360- 1400 yılları civarında inşa edildiği düşünülür. Bu durumda, Türkiye’nin ve hatta dünyanın, halen ayakta olan en eski sivil mimarlık örneği binalarından biri olması nedeniyle önemlidir.


    Piri Pasa Vakfiyesi’ne göre saray, bahçe içinde, yüksek ve büyük bir binaydı. Pek çok odaları ve müştemilatı vardı. Vakfiyedeki tanım, yapının Orta Asya saray geleneğine uygun olduğunu gösterir. Bugün ayakta kalan, sarayın Selamlık bölümüdür. Yapılan kazılarla Harem bölümünün temelleri ortaya çıkarıldı.

    Saray ve konakların idari konularda teşkilatı vardı. Meclis veya divan adı verilen bir kabul salonu-taht odası ile Beylik hazinesi ve arşivleri de burada idi.

    Devlet başkanlarının sarayda ağırlanması geleneği nedeniyle, Irakeyn seferi dönüşünde, Adana’ya gelen Kanuni Sultan Süleyman, 14-15-16 Aralık 1535’te burada kalmış, Ramazanoğlu Piri Bey’in misafiri olmuş ve kendisine “Paşa” unvanını vermiştir. Sultan IV. Murat Bağdat seferine giderken, Mart 1628’de burada ağırlanmıştır.


    Büyük şair ve Adana Valisi Ziya Pasa, Valiliği sırasında (1878- 1880) sarayın giriş katındaki salonu kabul salonu olarak kullanılmıştır. Ramazanoğlu Hacı Hasan Efendi de Adana Valiliği döneminde aynı gaye için kullanmıştır. Hanımı Emetullah Hoca Hanım’ın (1862-1963, Osmanlı’nın ilk hanım öğretmenlerindendir) tanıtımına göre, Ramazanoğlu ailesinin yaşayan bireyleri tarafından tefriş edildi. Bu salon şimdi de kabul salonu olarak değerlendiriliyor.

    Sarayın 1485- 1491 yıllarındaki büyük Osmanlı-Memluklu savaşında tahrip olduğu ve tamir gördüğü anlaşılır. Güney cephesindeki, 1495 tarihi yazılı kitabe, son Ramazanoğlu Beyi Halil Bey tarafından yaptırılan restorasyonun tarihini gösterir. 1530’larda Piri Paşa’nın binayı elden geçirdiği anlaşılır. Adana’daki Fransız işgali yıllarında tahrip edilen eser onarılmış, fakat maalesef bezemeler yok olmuş… Vakıflar Bölge Müdürlüğünce yaptırılan son restorasyon 2008 yılı sonunda tamamlandı.

    Son restorasyonun ardından, bu önemli yapı Kültür Merkezi haline getirildi. “Çukurova Üniversitesi Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi” adıyla, 3 Haziran 2009’da, tarihe ve kültüre ilgi duyanlara kapılarını açtı. Adana’nın ilk “müze- kültür merkezi” niteliği taşıyor. Bu, Çukurova Üniversitesinin bir kültür hizmetidir.

    Giriş katındaki büyük salon, özellikle konferans, sergi, konser olmak üzere, çeşitli sanatsal ve kültürel etkinliklerle hizmet vermektedir. Üst katta etnografik eserlerin sergilendiği daimi sergi yer alır. Avlu, teras ve büyük salon, seyir, oturma-dinlenme ve çay içme alanı olarak düzenlenmiştir.

    Wednesday, 27 July 2016

    Güneş Paneli Temizliği Sektörü




    Yenilenebilir enerji ile elektrik üretimi gün geçtikçe artmaktadır. Güneş enerjisi sektörü de ciddi anlamda büyüme göstermiştir , güneş paneli temizliği de bu sektörün yan sektörü olma durumundadır .
    Güneş panelleri genelde bakım ve bunun gibi şeylere ihtiyaç duymaz. Rüzgar enerjisi ve bunun gibi yenilenebilir enerji ile elektrik üretim çeşitleri genelde bakım ister. Çünkü sürekli mekanik bir hareket vardır. Ama güneş enerjisi ile elektrik üretimi için bu geçerli değildir. Güneş panellerinin herhangi bir mekanik hareketi yoktur . Bu mekanik hareket olmadığı içinde bir bakım istemez.
    Ama bakım istemez demek , güneş panellerinin hiçbir bakıma ihtiyacı yok demek anlamına gelmez. Özellikle büyük güneş tarlalarında çok fazla sayıda güneş paneli vardır. Zamanla bu paneller havadaki tozu üzerine toplamaya başlar. Güneş panelleri de zamanla iyiden iyiye toz ile kaplanır.
    Bu durum güneş panellerinden üreteceğiniz elektriği ciddi anlamda azaltır. Güneş tarlanızda çok fazla verim kaybınız olur. Bu durumu hiçkimse istemez. Çünkü bu verim kayıpları size para kaybı olarak hemen döner.
    Güneş tarlanızdaki verim kayıplarını yani para kayıplarını en aza indirmek için güneş panellerinin periyodik olarak temizlenmesi şarttır. Periyodik demek istediğimiz şey , güneş tarlanızın bulunduğu şehire ve bulunduğu ortama göre değişkenlik gösterir.
    Eğer tarlanızın bulunduğu yer çok hareketli bir yer değilse yılda 2 kez güneş paneli temizliğiyapmak sizin işinizi fazlasıyla görecektir.

    Güneş paneli temizliği nasıl yapılmalı ?

    Güneş panellerinin temizliği saf su ile yapılmaktadır. Şehir şebeke suyu ile güneş panellerini yıkarsanız , panelleri bozabilirsiniz. Muhakkak saf su ile yıkanmalıdır.

    Güneş paneli temizliği sektörüne girmek istiyorum

    Bence de çok mantıklı bir sektör. Bu sektörde çok aşırı paralar kazanmasanız da , ciddi paralar kazanacağınız aşikardır.

    İlk yapmanız gereken

    Bu sektöre girmek için ilk olarak güneş paneli temizleme makinesi almanız gerekiyor. Bu makinelerin yaklaşık piyasa fiyatı 7.000 Euro ile 20.000 Euro arasında değişmektedir. Bu güneş paneli temizleme makineleri normal suyu saflaştırarak , saf su ile panelleri temizleme imkanına sahiptir. Tabi burada çok fazla bir su tüketiminiz olacaktır.
    solar module cleaning
    Tüketeceğiniz su için birde sulama tankeri almanız gerekmektedir. Sulama tankerlerinin fiyatları değişkenlik göstermektedir . Tanker olmadan , güneş paneli temizlik sektörüne sakın girmeyin , çünkü taşıma suyuyla değirmen dönmez .
    Bu makinelere ikinci bir alternatif ise yerli üretim olan ve birkaç güneş tarlasında kullanılan made in kayseri malı olan güneş paneli temizleme aracıdır. Bu aracın fiyatı biraz yüksek maalesef . Ama bu sektöre ciddi olarak girecekseniz , bu makineyi almanızı tavsiye ederim . Bu makinenin kendi su haznesi var ve herhangi bir tankere de ihtiyacınız yok. Güneş paneli temizleme aracının yaklaşık piyasa fiyatı 70.000 Euro civarındadır. Makinenin teknik özelliklerine bu adresten ulaşabilirsiniz (mazaka solar panel yıkama).
    gunes paneli yikama makinesi

    Güneş paneli temizleyerek ne kadar para kazanabilirim ?

    Evet , yazımızın en can alıcı sorusu bu . Güneş paneli temizlik işindeki kazanç watt başınadır. Yani her watt için para kazanırsınız. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse , 1 MW ‘lık bir güneş tarlasının toplam watt cinsinden gücü 1000 kW x 1000 watt = 1.000.000 watt demektir. Bu piyasa da yaklaşık watt cinsinden kazancınız ise 0,001 Dolar / cent ‘tir. Tabi su maliyeti güneş tarlasının sahibinin olmak şartı ile . 1 MW ‘lık tesisten kazancınız da , yukarıdaki verilere dayanılarak 1.000 dolar ‘dır. Toplam iş gücü ise 2 ila 3 gündür .
    Eğer anlaşma yaptığınız birçok güneş tarlası varsa , aylık olarak hiç de fena bir kazanç değil . Yalnız şunu da belirtmek gerekir , bu iş sezonluktur. Yani bir güneş tarlasının temizlik ihtiyacı genelde yılın ilk 4 ayı ile yılın son 4 ayı ‘dır.

    Sonuç olarak

    Güneş enerjisi sektörü her geçen gün büyümekte olduğu için ve piyasada ki birçok izinleri alınmış güneş tarlası henüz faaliyete geçmediği için bu sektör güneş enerjisinin para kazandırabilecek sermayesiz ve sadece ilk yatırım bedeli ile güzel paralar kazanabilecek bir iş haline gelecektir. Eğer sezonluk olarak boş vaktiniz varsa , bu işi düşünebilirsiniz .

    Featured post

    Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

      ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

    Popular Posts