Wednesday, 5 July 2017

Çankırı'da 95 bin 510 dekar arazi suya kavuşacak



Çankırı'da Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) 
tarafından yaptırılan "Kızılırmak Hamzalı Sulama Projesi" ile
95 bin 510 dekar arazinin suya kavuşması planlanıyor.
Çankırıda 95 bin 510 dekar arazi suya kavuşacak
Orman ve Su İşleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kızılırmak Hamzalı Sulama Projesi'nde sona yaklaşıldığı belirtildi.
Projenin ilk aşamasında 32 bin 390 dekar zirai alanın sulamaya açıldığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Yüzde 83 fiziki gerçekleşmenin sağlandığı projede çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Bozkırda sulu tarımın en önemli projelerinden biri olan Hamzalı Sulama Projesi'nin tamamlanan kısımlarıyla 2016 yılı sulama sezonunda 32 bin 390 dekar zirai alan sulamaya açıldı. Yıl sonuna kadar da geriye kalan 63 bin 120 dekar zirai araziye ait sulama şebekesi tamamlanacak. Böylece 2017 yılı sulama sezonunda 95 bin 510 dekar zirai arazi modern sulama sistemine kavuşmuş olacak."
Açıklamada görüşlerine yer verilen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çankırı'da sulanmadık verimli toprak bırakmayacaklarını vurguladı.
Kızılırmak Hamzalı Sulama Projesi hizmete alındığında toprak ve su kaynaklarının değerlendirilmesi adına önemli mesafe katedileceğine işaret eden Eroğlu, "Sulama alanındaki artışa bağlı olarak yörede özellikle çeltik üretimi altı katına çıkacak. Ayrıca mevcut ürünler yerine alternatif ürünler ekilebilecek. Çiftçilerimizin yüzünü güldürecek proje ile milli ekonomiye yılda yaklaşık 40 milyon lira zirai gelir artışının yanı sıra 95 bin kişilik zirai istihdam sağlanacak." ifadelerini kullandı.



Wednesday, 28 June 2017

Adıyaman'da bulunan mozaiğin sırrı çözüldü

Adıyaman'da bulunan mozaiğin sırrı çözüldü

Adıyaman'da kısa süre aralıklarla bulunan mozaikler, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı. Geçtiğimiz hafta Gölbaşı ilçesinde çiftçiler tarafından bulunan ve 1500 yıllık olduğu tahmin edilen hayvan figürlerinin yer aldığı mozaiğin, erken Roma döneminden kalma olduğu anlaşıldı. Söz konusu döneme ilişkin uzman olan Yunanistan'daki Atina Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Konstantinos Kopanias, bulunan mozaiklerle ilgili önemli bilgiler verdi.


Arkeologlar Derneği Başkanı Soner Ateşoğulları, hayvan figürleri olan mozaiklerin bir gelenek çerçevesinde yapıldığını ve genellikle yapıların tabanında yer aldığını söyledi.
Mozaikler, incelemenin ardından adıyaman Müzeler Müdürlüğü'ne teslim edildi. 22 Haziran'da ise Besni İlçesi Sugözü Mahallesi'nde bir çifti tarafından bir mozaik bulundu ve yetkililere haber verildi.
Üzerinde 4 satır yazının yer aldığı mozaiğin, Doğu Roma döneminden kalma olduğu ve 1500 yıllık olduğu bilgisi verildi. Mozaiğin hangi yapının parçası olduğu ya da üzerinde ne yazdığı konusunda ise hiçbir yetkili açıklama yapmadı.
İŞİN UZMANINI YUNANİSTAN'DA BULDUK
Arkeologlar o dönemi bilen bir uzmanın yazıyı tercüme edebileceğini söyledi. Söz konusu döneme ilişkin uzman olan Yunanistan'daki Atina Üniversitesi Tarih ve arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Konstantinos Kopanias ile Prof. Dr. Sophia Aneziri bulunan mozaiklerle ilgili bilgi verdi.
Türkiye'de sanat dergisi de çıkarmış olan arkeolog Nezih Başgelen de mozaiklerle ilgili açıklama yaptı.
PROF. DR. ANEZİRİ: MARANA YAZDIRMIŞ
Prof. Dr. Kopanias, ilk görüşte mozaiğin Bizans döneminden kalma Grek yazıtı olduğunu, muhtemelen 5. yüzyıldan kaldığını ancak yazıtları çözme işini, bu alanda uzman olan Prof. Dr. Sophia Aneziri'nin yapabileceğini aktardı.
Grek yazıtlar alanında uzman olan Atina Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sophia Aneziri, kısa sürede sorularımızı yanıtladı. Prof. Dr. Aneziri, mozaikte şu yazının yer aldığını belirtti: "Bu en kutsal günlerde ve Aziz Marana huzurunda, kutsal bir kilise bu topraklarda yükseldi.
Aziz Marana'nın gayretleriyle." Prof. Dr. Aneziri, yazıda adı geçen Marana'yı, bölgenin yerli piskoposu olarak yorumladı ve yazıtın da Marana tarafından, burada kutsal bir mekânın olduğunu ortaya koymak amacıyla yazıldığını dile getirdi.
'JÜSTİNYEN DÖNEMİ'
Arkeolog Nezih Başgelen'in verdiği bilgiler de Yunanlı profesörün açıklamalarıyla örtüştü.
Yazıtların 5. yüzyılda Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Jüstinyen (MS 482-565) döneminden kaldığını söyleyen Başgelen, yazıtın dini bir mâni olabileceği yorumunu yaptı.
"Yazıt bir kilisenin tavanı, tabanı ya da duvarında yer alıyor" diyen Başgelen, şunları kaydetti: "Komagene Krallığı'nın bölgede hüküm sürmeye başlamasının ardından Adıyaman bölgesi önem kazanmış.
Daha sonra bölge Romalılar tarafından işgal edilmiş. ART arda bulunan mozaikler, bunun kanıtı zaten. Son bulunan mozaik, Jüstinyen döneminde Maranas adlı bir kişi tarafından yazılmış."
İSKELET MOZAİĞİ
Geçen yıl nisan ayında Hatay'da bulunan mozaiğin üzerinde, "Neşeli ol, hayatını yaşa" yazdığı iddia edilmişti. Uzman Haris Rigas, iskelet mozaiğinin aslında "Sadece ölene kadar değil sonrasında da içelim" manasına geldiğini çözmüştü.
Birlikte bulunduğu öteki mozaiklerle bir kompozisyon oluşturan iskelet figürü hakkında Hatay Arkeoloji Müzesi Arkeoloğu Demet Kara, "Türkiye'de eşi olmayan bir mozaik. İtalya'da buna benzer bir mozaik var. Ama bu daha geniş kapsamlı. Milattan önce 3. yüzyıla ait olması açısından önemli" demişti. (Habertürk)

http://www.medyaakademi.org: "Tüm Boyutlarıyla İnternet Haberciliği"




Yeni medya ve internet haberciliği üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Yrd. Doç. Dr. Berrin Kalsın‘ın editörlüğünü yaptığı “Tüm Boyutlarıyla İnternet Haberciliği” kitabı çıktı.
Farklı üniversitelerden akademisyenlerin ve sektörden uzman isimlerin çalışmalarının yer aldığı kitapta biri ortak çalışma olmak üzere 11 makale bulunmakta.
Kitaptaki çalışmaların yazarları ve makaleleriyle ilgili kısa bilgiler şu şekilde:
Kitabın ilk bölümünde Yrd. Doç. Dr. Berrin Kalsın, “Robot Gazeteciliğinin Yükselişi: Haber Odalarının Yeni Çalışanları” başlıklı çalışması ile robot gazeteciliğinin ortaya çıkışını, çalışma şeklini ve etkilerini inceliyor.
Euro 2016 ve Yeni Medya Kullanımı” başlıklı çalışması ile Müge Demir, Euro 2016’da kullanılan  yeni medya teknolojilerini ve haberleşme şekillerini ele almıyor.
Dijital Medyada Adı da Kendide Olmayan Bir Azınlık: Zazalar” başlıklı çalışması ile Suat Sungur, Türkiye’de bir azınlık olarak Zazaları  ve Zazaların dijital medyada temsil edilme sıklığını inceliyor.
Ali Murat Kırık ve Ceren Yegen “Değişen  Habercilik Pratikleri Çerçevesinde Sosyal Medyada Yurttaş Gazeteciliği” başlıklı çalışmaları ile sosyal medya haberciliğini ve yurttaş gazeteciliğinin geldiği noktayı ortaya koyuyor.
Alper Kırklar “İnteraktif Dijital Hikâye Anlatımı ve Habercilik Eğitimi İçin Yeni Yaklaşımlar” adlı çalışması ile dijital medyada hikâye anlatımını, yeni medya haber dilini ve internet haberciliği eğitimini irdeliyor.
Burcu Akkaya “İnternet Haberciliğinde Kadına ve Çocuklara Yönelik Şiddet Haberlerinde Etik Sorunlar:
Yanlış Fotoğraf Kullanımı” adlı makalesi ile internette kadına ve çocuklara yönelik şiddet haberlerinde kullanılan yanlış fotoğrafları inceliyor ve çözüm önerilerinde bulunuyor.
Geleneksel Habercilikten İnternet Haberciliğine Geçiş Sürecinde Ortaya Çıkan Etik Sorunlar” başlıklı makalesi ile İpek Okkay, genel anlamda internet haberciliğine etik değerler açısından yaklaşmış ve karşılaşılan sorunları ele alıyor.
Haber Ajanslarının Yenil Nesil Habercilik Uygulamaları Üzerine Yaklaşımları: Associated Press ve Anadolu Ajansı Üzerine Bir Karşılaştırma” adlı çalışması ile Serhat Yetimova, internet haberciliğinin haber ajanslarına etkileri inceleyerek Associated Press ile Anadolu Ajansı’nın internet haberciliğini kullanım şekillerini karşılaştırıyor.
Bilişim Teknolojileri ve Yeni Medya: Yeni Dünya” başlıklı çalışması ile kitaba katkıda bulunan Medya Akademi kurucusu, gazeteci Okan Yüksel ise internet haberciliğinin dününü, bugününü ve geleceğini sektörel bir bakış açısıyla ele alıyor.
Küresel Gazeteciliğin Geleceği: Veri Gazeteciliği” adlı çalışması ile Pınar Dağ, veri gazeteciliğinin tarihsel gelişimini, bugün geldiği noktayı ve haberciliğe etkilerini inceliyor.
Mobil Teknolojileri Sayesinde Hızlıca Yayılan Sahte Haberlerle Başa Çıkmanın Yöntemleri: Bilgi Doğrulama Üzerine Bir Araştırma” başlıklı çalışması ile Şevket Uyanık ise mobil habercilik ile birlikte kullanıcılar arasında hızla yayılan sahte haberlerin nasıl doğrulanması gerektiği üzerine tespitlerde bulunuyor ve çözüm önerileri sunuyor.

Wednesday, 21 June 2017

Hindistan'da yeni kurbağa türleri keşfedildi


Hindistan'daki Batı Gat Dağlarında yeni kurbağa türleri keşfedildi.
Hindistanda yeni kurbağa türleri keşfedildi
Hindistan'daki Batı Gat Dağlarında yeni kurbağa türleri keşfedildi.
Yerel medyada yer alan habere göre, Delhi Üniversitesinden Sonali Garg, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip Batı Gat Dağlarında 5 yıl süren geniş kapsamlı çalışmalarında 4 yeni kazıcı kurbağa türü buldu.
Bulunan kurbağaların, Asya'daki Fejervarya kurbağa türüne ait bulunduğu ancak bunlardan farklı olarak çukur kazma yetenekleri olduğu belirlendi.
Garg, Batı Gat kurbağalarının bilimsel olarak tanımlanması için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekerek, bu kurbağaların soylarının tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Çalışmayı denetleyen Prof. SD Biju da söz konusu kurbağaların korunma durumlarının yeniden değerlendirilmesi için daha çok çalışma yapılması gerektiğini söyledi.

İzmit pişmaniyesi bayramda damakları tatlandıracak

Tescilli lezzetler arasında yer alan İzmit pişmaniyesi, 
Ramazan Bayramı'nda misafirlere ikram edilecek. 
Kentteki firmalar, bayram dolayısıyla 100 ton pişmaniye üretecek.
İzmit pişmaniyesi bayramda damakları tatlandıracak
Osmanlı döneminden bu yana İzmit'te üretilen pişmaniye, hafifliği, doğallığı ve sindirim kolaylığıyla Ramazan Bayramı'nda şeker, çikolata ve baklavaya alternatif lezzet sunuyor. Bayram siparişlerini yetiştirmek için yoğun mesai yapan imalatçılar, 100 ton pişmaniye üretecek.
İzmit Pişmaniyesini Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Mustafa Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazanın saray tatlısı pişmaniyenin satışı açısından bereketli bir ay olduğunu söyledi.
Ramazan Bayramı'nın yaklaşmasıyla siparişlerin de arttığını belirten Şahin, "Pişmaniyeciler için Ramazan Bayramı mutluluk ayı diyebiliriz. Ramazanın bereketli bir ay olması bize de bol kazanç olarak yansıyor." dedi.
Şahin, Kocaelililerin bayramda il dışına çıkarken hediye olarak pişmaniye götürmelerinin üretimi ciddi derecede arttırdığını vurgulayarak, "İzmit Pişmaniyeciler Derneği olarak son 15 günde 100 tona yakın pişmaniye üretmeyi planlıyoruz. Artı siparişler buna dahil değil. Bunun 20 tona yakını da ihracat olarak planlanıyor." ifadelerini kullandı. 
"100'den fazla çeşidi var"
Pişmaniyenin 100'den fazla çeşidi bulunduğunu fakat sade, kakaolu, fıstıklı, çikolatalı pişmaniyenin ana çeşitler olduğunu anlatan Şahin, "Paketler, 100 gramdan başlayıp, ellişer gram aralıklarla artıyor. Saray helvalarıyla olan pişmaniyelerimiz var. Saray helvası çeşitlerimiz var. Tüketicilere bol çeşit sunuyoruz." diye konuştu.
Şahin, pişmaniyenin çok hafif ve ağızda dağılmasıyla yemesi keyif veren bir tatlı olduğunu belirterek, "Ustasından mıdır, havasından mıdır, suyundan mıdır Türkiye'de diğer illerde üretilen hiçbir pişmaniye İzmit pişmaniyesinin yanına bile yaklaşamıyor. Hem üretim koşulları hem bizim kullandığımız hammaddeler açısından hem de ustalarımızın gönül sevgisini birleştirdiğimizde İzmit pişmaniyesinin tadına doyum olmuyor." değerlendirmesinde bulundu.
İzmit denince insanların aklına ilk pişmaniyenin geldiğine dikkati çeken Şahin, şöyle devam etti:
"Bu bizim bir kültürümüz. Biz bu kültürümüzü eğer kendimiz ayakta tutamazsak farklı iller bunu bizden kapıyorlar. Bunu nasıl elimizde tutabiliriz? Bayramlarda gelen misafirlerimize şeker veya çikolata yerine en güzel tatlı olan, yöremizin tatlısı olan pişmaniyeyi ikram etmeliyiz. Bu çok zor bir şey değil. Misafirler pişmaniyeden daha çok haz alacaklardır. Pişmaniye, algılanması bakımından ikram ettiğinizde ikram edilen kişi kendisine çok değer verildiğini anlıyor. Herkes evine çikolata yerine pişmaniye alsın. Belediyelerimiz ve valiliğimizin bayramlarda personellere hediye olarak pişmaniye dağıtmasını istiyoruz. Evlerine bir şekilde pişmaniye girsin. Sendikalarımız üyelerine çikolata, şeker yerine pişmaniye ikram etsin."
Şahin, dernek olarak pişmaniyenin üretim maliyetinin belirlenmesi konusunda Kocaeli Ticaret Odası ile ortak bir çalışma yaptıklarını ifade ederek, "Bir pişmaniyenin maliyet fiyatı var. Eğer bu fiyatın altında pişmaniye satılıyorsa tüketicilerimiz emin olsun ki bu uygun şartlarda üretilmeyen bir pişmaniyedir. Bir kilogram pişmaniyenin fiyatı ortalama 30-32 lira civarında olmalı, tüketicilerin ona dikkat etmeleri lazım." bilgisini verdi.
Şahin, geniş bir kesimde "pişmaniye çok pahalı" algısı olduğuna işaret ederek, "Diğer tatlı ürünleriyle kıyaslandığında pişmaniye çok daha lezzetli ve fiyat olarak da çok daha uygun bir tatlı." sözlerine yer verdi.

Thursday, 15 June 2017

'41 balık türü tükenme riski altında'



'41 balık türü tükenme riski altında'

Prof. Dr. Karakulak, "Karadeniz'deki demersal balıklarından 
kritik tehlikede 7 tür, 
hassas durumda 4 tür, tehlikeye açık 1 ve
 düşük riskli 29 tür bulunmaktadır." dedi.
41 balık türü tükenme riski altında
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, Türk denizlerindeki birçok balık türünde tükenme riski olduğunu belirterek, "Karadeniz'deki demersal balıklarından kritik tehlikede 7 tür, hassas durumda 4 tür, tehlikeye açık 1 ve düşük riskli 29 tür bulunmaktadır. Bu türler arasında mersin balıkları, köpek balıkları, pisi balığı ve kalkan balığı bulunmaktadır." dedi.
Karakulak yaptığı açıklamada, Türk denizlerindeki balık türleri ve balıkçılığın geleceği hususunda değerlendirmelerde bulundu.
Karakulak, Türk denizlerinde ekonomik değere sahip balık stoklarında azalma olduğunu aktararak, "Denizlerden avcılık yoluyla elde edilen su ürünleri üretim miktarı 2007'de 589 bin 129 ton iken bu rakam 2015'te 397 bin 731 tona düşmüştür. Örnek verecek olursak hamsi avcılığı 2007'de 385 bin ton iken 2015'te 193 bin 492 tona, istavrit 2007'de 32 bin 21 ton iken 2015'te 16 bin 664 tona, lüfer 2007'de 6 bin 858 tondan 4 bin 136 tona düşmüştür. Av miktarları azaldığı gibi balıkların boylarında da ciddi azalma söz konusudur." diye konuştu.
Yasa dışı, kayıt dışı ve kural dışı avcılığın en büyük tehlike olduğuna işaret eden Karakulak, bu konuda ilgili bakanlığa önemli görevler düştüğünü kaydetti.
Karakulak, Marmara'da ışıkla avcılığa ilişkin düzenlemenin de sakıncaları olabileceğine dikkati çekerek, "Balıkçılıkta kullanılan ışık, açık denizlerde, okyanuslarda balık sürüsünü bir arada toplamaya yarayan ve av verimini arttıran bir kaynak iken, kapalı olan bir denizimizde kullanılması aşırı avcılığa ve kaynakların azalmasına yol açacaktır. Önümüzdeki dönemlerde daha ciddi balıkçılık problemleriyle karşı karşıya kalabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Karakulak, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliğinin (IUCN) türlerin risk durumunu dikkate alarak ilan ettiği kırmızı listeye atıfta bulunarak, "Karadeniz'deki demersal balıklarından kritik tehlikede 7 tür, hassas durumda 4 tür, tehlikeye açık 1 ve düşük riskli 29 tür bulunmaktadır. Bu türler arasında mersin balıkları, köpek balıkları, pisi balığı ve kalkan balığı bulunmaktadır. Diğer denizlerimizde de durum aynı olup, özellikle predatör durumda olan deniz memelileri ve köpek balıkları nesli tehlike altındadır." diye konuştu.
Türk denizlerinde avlanmayla ilgili birçok yanlışın yapıldığı görüşünde olan Karakulak, sorunların en büyüğünün denetimlerdeki yetersizlik olduğunu söyledi.
Karakulak, balıkçıların daha çok kıyısal alanda avcılık yapmasına dikkati çekerek, stok değerlendirmelerinin yapılmamasının da önemli bir risk olduğunu dile getirdi.
"Balıkçılık Araştırma Enstitüsü kurulmalı"
Prof. Dr. Karakulak, Türk denizlerindeki balık türü ve miktarına ilişkin çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
"Balıkçıların hem karada hem denizde denetlenmesi ve izlenmesi gerekir. Karaya çıkış noktalarında tüm avcılık verileri toplanmalıdır. Bu işleri yapacak olan su ürünleri mühendislerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında daha fazla istihdam sağlanmalıdır. Ülkemiz sularında bulunan balık stoklarını tahmin edecek, balıkçılık verilerini analiz edecek, balıkçılıktan bağımsız araştırma yapacak bir Balıkçılık Araştırma Enstitüsü kurulmalıdır. Balıkçılık, her yıl izlenerek balık stok değerlendirmesi yapılmalı ve balıkçılara av kotaları verilmelidir."
Balıkçılıkla alakalı ekosistemin de izlenmesi gerektiğini vurgulayan Karaklulak, küresel iklim değişikliği, deniz kirliliği, aşırı avcılık gibi insan kaynaklı nedenlerle özellikle kapalı deniz ekosistemlerinin yapısında olumsuz değişimlerin görüldüğünü kaydetti.
Karakulak, ekosistemi bilmeden balığı koruma adına alınan önlemlerin tek başına yeterli olmadığını belirterek, "Balıkçılıkta ıskarta önemli bir problemdir. Hedeflenen türün yanında avlanan ve tekrar ortama atılan birçok tür bulunmaktadır. Bu türler ekonomik olmamakla birlikte ekosistem açısından çok önemlidir. Av araçlarının seçiciliğini arttırmakla ıskarta azaltılabilir." dedi.

Tuesday, 30 May 2017

Ege'nin 100 büyük firması açıklandı


Ege'nin 100 büyük firması açıklandı

EBSO, üretimden satışlarda 2016 yılı performanslarına göre,
 bölgedeki 100 büyük sanayi kuruluşunu belirledi.
Egenin 100 büyük firması açıklandı
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), üretimden satışlarda 2016'da gösterilen performansa göre, bölgedeki 100 büyük sanayi kuruluşunu belirledi. Listede ilk üç sırayı Tüpraş, Petkim ve Philsa Philip Morris aldı.
Ege'nin ilk 100 büyük sanayi kuruluşu, EBSO'da düzenlenen toplantıda açıklandı.
Şirketlerin üretimden satışlarına göre yapılan sıralamada birinci Tüpraş, ikinci Petkim Petrokimya ve üçüncü Philsa Philip Morris oldu. Tüpraş 11 milyar 544 milyon lira, Petkim 4 milyar 153 milyon lira, Philsa Philip Morris ise 2 milyar 772 milyon lira üretimden satış bildirdi.
Listeye bu yıl 17 yeni firma giriş yaptı. 54 firmanın yükseldiği listede, 21 firma ise aşağı sıralara indi.
76 firma kar bildirdi
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 35 yıldır aralıksız yaptıkları ilk 100 değerlendirmesinde 76 firmanın kar bildirdiğini söyledi. 
Yorgancılar, 100 büyük firmanın yüzde 75’inin kimya, gıda ve demir-çelik sektöründe yoğunlaştığına dikkati çekti. 
İlk 100 firmanın 2016 yılında 63 bin 981 kişiye iş imkanı sağladığını aktaran Yorgancılar, "Yine bu firmaların borçluluk durumuna baktığımızda firmaların finansman ihtiyaçlarını yine borç alarak giderdiğini görüyoruz. Bir firma 100 lira para kazanıyorsa bunun 51 lirasını finansman gideri olarak bankaya ödemek zorunda kalıyor. Bu da firmaları zorluyor." dedi. 
Yorgancılar, 2016 yılının makro ekonomik göstergelerine de değinerek, geçen yıl yüzde 2,9 büyüyen Türkiye'nin, AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında büyümede önemli bir başarı elde ettiğini vurguladı. Bu büyümenin Türkiye için yeterli olmadığına dikkati çeken Yorgancılar, "Eğer her yıl yüzde 5 büyürsek işsizlik oranını sadece sabit tutan işsizliği azaltamayız. O nedenle her yıl 6 ve üzerinde büyümemiz şart." ifadelerini kullandı.
Ege Bölgesi'nde 2016 yılında üretimden satışlarda gösterilen performansa göre ilk 10 firma şöyle sıralandı: 
SIRASI FİRMA ADI
1TÜPRAŞ
2PETKİM 
3PHILSA PHILIP MORRIS 
4İZMİR DEMİR ÇELİK
5ABALIOĞLU YEM
6AÇIKLANMASINI İSTEMİYOR
7KÜÇÜKBAY YAĞ
8İMBAT MADENCİLİK 
9BMC OTOMOTİV
10CMS JANT

http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/egenin-100-buyuk-firmasi-aciklandi-317019.html

Wednesday, 24 May 2017

Avrupa'nın dışladığı Müslümanlar kendi partilerini kuruyor



Avrupa'nın dışladığı Müslümanlar kendi partilerini kuruyor
Avrupa'nın dışladığı Müslümanlar kendi partilerini kuruyor

İslamofobinin yükselişe geçtiği, Müslümanların giderek daha fazla dışlandığı Avrupa'da, Müslümanlar kendi seslerini duyurmak ve siyaset yoluyla sorunlarına çözüm bulmak için kendi partilerini kuruyor.

İslamofobinin yükselişe geçtiği, Müslümanların giderek daha fazla dışlandığı Avrupa'da, Müslümanlar kendi seslerini duyurmak ve siyaset yoluyla sorunlarına çözüm bulmak için kendi partilerini kuruyor.
Avrupa'da Fransa, Avusturya, Hollanda, İspanya, Bulgaristan ve Yunanistan'da kurucuları veya üyelerinin çoğunluğu Müslüman olan 11 parti bulunuyor. Bu partiler, Yunanistan ve Bulgaristan'da Türk ve Müslüman azınlıkların sesi olurken, Hollanda, Avusturya ve Fransa'da İslamofobiye karşı alternatif oluşturuyor. Dışlanmışların, ötekileştirilmişlerin ve sorunları gözardı edilenlerin kurduğu partiler, sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda haksızlığa uğradığını düşünen diğer etnik ve dini gruplar için de kendilerini siyaset yoluyla ifade edebileceği bir mecraya dönüşüyor.
AVUSTURYA
Türkiye karşıtı açıklamalarıyla bilinen Avusturya'da, Türk kökenli vatandaşlar Gelecek İçin Yeni Hareket Partisi (NBZ) ile sorunlarına çözüm arıyor. Voralberg eyaletinde 2016'nın sonunda kurulan partinin hedefi, Avusturya genelinde siyaset yapmak.
NBZ Genel Başkanı Adnan Dinçer, Avusturya'da aşırı sağcı partilerin yükselişe geçmesinin, daha hızlı şekilde harekete geçmelerine neden olduğunu belirerek, "Siyasi aktörler burada yaşayan azınlıklar hakkında kararlar alıyorlar. Ancak bizler bu karar mekanizmasının içerisinde yer almıyoruz. Bu nedenle azınlık toplumu 50-100 yıl sonrasına ilişkin geleceğini göz önünde bulundurarak, kendi haklarını koruma için siyasi oluşumlar içerisinde varlık göstermelidir." dedi.
NBZ'nin teşkilatlanma sürecinin devam ettiğini, muhtarlıktan ulusal meclise kadar her alanda etkin olmak istediklerini kaydeden Dinçer, "Ülkede yaşayan azınlıkların sorunlarını gideren bir parti yok. Aksine son zamanlarda aşırı sağcı partiler gibi bizlere yakın olduklarını düşündüğümüz partiler de bizlere karşı tavır alıyorlar. Bu tutumun önümüzdeki günlerde Avusturya ve Avrupa’da daha da artacağını düşünüyoruz. Bunlara cevap verilecek yer ise siyasi arenadır. Bu nedenle böyle bir siyasi partiye ihtiyaç vardır. NBZ partisi de bu ihtiyaca binaen kurulmuştur." ifadesini kullandı.
HOLLANDA
Müslüman ve Türk karşıtlığının giderek arttığı Hollanda'da ise, DENK Partisi bulunuyor. Felemenkçe'de "düşün" anlamına gelen DENK, İşçi Partisi milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk'ün, partinin entegrasyon politikasına güvenoyu vermemeleri nedeniyle ihraç edilmesiyle Şubat 2015'te kuruldu.
Zaman içinde aldığı destek artan partiye, 2016 yılında aralarında Faslı Hollandalılar Birliği Başkanı Farid Azarkan ve sunucu Sylvana Simons'un da olduğu isimler katıldı.
DENK lideri Kuzu, Hollanda'da son yıllarda siyasi partilerin İslam karşıtı tavır takınarak aşırı sağa kaydıklarını belirterek, "Partimiz, Hollanda'da sesi duyulmayan insanların sesini duyurmak için kuruldu." dedi. En önemli toplumsal sorumluluğun siyaset olduğunu kaydeden Kuzu, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı, farklı topluluklardan azınlıkları bir araya getirdiklerini söyledi. Kuzu, içerisinde Hollandalıların da bulunduğu bir siyasi oluşum olarak, yeni bir rüzgar esmesini sağladıklarını dile getirdi.
FRANSA
Fransa'da Türk ve Müslüman derneklerin girişimiyle kurulan Eşitlik ve Adalet Partisi (PEJ) de, ülkede birçok konuda ayrımcılığa uğrayan Müslümanların haklarını önceliyor.
Fransa’da Türklerin kuruluşunda yer aldığı ilk parti olma özelliğini taşıyan PEJ, Mart 2015’te düzenlenen İl Genel Meclisi seçimlerine katılsa da ilk turda elendi. Kuruluşunun üzerinden henüz 2 ay geçmesine karşın parti, seçimlerde yarıştığı 4 şehir ve 10 kantonda binlerce kişinin desteğini alarak, yüzde 2-6 oranında oy elde etti.
AA muhabirine konuşan PEJ Başkanı Şakir Çolak, partinin temel amacının adaletsizlik ve eşitsizlikle mücadele etmek olduğunu belirterek, "Tek başına Müslüman ya da bir Türk partisi değiliz. Ancak bölgemizde Müslüman nüfusu temsil eden bir parti de yok. Biz her kesime adaletin sağlanmasını istiyoruz." diye konuştu.
PEJ, haziran ayında yapılacak milletvekili genel seçimlerinde çok sayıda şehirde aday belirleyerek yarışa katılacak.
Ülkedeki diğer bir parti olan Fransa Müslüman Demokratlar Birliği (UDMF) ise 2015 seçimlerinde Paris bölgesinde büyük başarı sağlayarak, birçok ilde Yeşiller Partisi'nden daha fazla oy almayı başardı.
Kuzey Afrika göçmeni kesimin sesini duyurmayı ve Fransız Müslümanların sistemde yer edinmelerini savunan partinin yöneticileri de büyük oranda göçmen kökenli Fransız yurttaşlarından oluşuyor.
Fransa Müslümanları Partisi (PMF) de Strazburg’da 1997 yılında Muhammed Latrece tarafından kuruldu. Parti, bazı konularda aşırı çıkışları ile gündeme geldi. 2014’te Fransız yargıs,ı Latrece ve başkanı olduğu derneğin banka hesaplarının dondurulmasına karar verdi.
İSPANYA
Nüfusun yüzde 4'üne denk gelen yaklaşık 1,9 milyon Müslümanın yaşadığı İspanya'da, Müslümanların kurduğu iki parti öne çıkıyor. Fas topraklarında bulunup İspanya'ya bağlı olan Ceuta ve Melilla kentlerinde faaliyet gösteren bu partiler, yerel düzeyde siyaset yapıyor.
1999 yılından bu yana Melilla kentindeki ikinci büyük siyasi parti konumundaki Coalicion por Melilla partisinin, 25 sandalyeli belediye meclisinde 7 üyesi bulunuyor.
Ceuta'da ise Union Democrata Ceuti ve Partido Socialista del Pueblo de Ceuta partilerinin birleşmesiyle 2011 yılında kurulan Coalicion Caballas kentte üçüncü büyük siyasi güç konumunda. Ceuta ve Melilla'daki Müslümanların kurduğu bu partiler, kendi tercihleriyle şimdiye kadar ülkede hiçbir genel seçime katılmış değil.
BULGARİSTAN
Bulgaristan'da, üyelerinin çoğunluğunu Türk ve Müslümanların oluşturduğu 3 siyasi parti faaliyet gösteriyor. Bunlardan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Ahmet Doğan tarafından 1990 yılında kuruldu.
Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) ile koalisyon kurarak ülke yönetiminde söz sahibi olan HÖH'de, Doğan'a karşı Ocak 2013'te yapılan suikast girişimi ardından yönetim değişikliğine gidildi. Doğan'ın yerine gelen Lütvi Mestan, Rus savaş uçağının Türk hava sahası üzerinde düşürülmesine ilişkin Moskova karşıtı açıklamalarının ardından, görevi Mustafa Karadayı'ya bırakmak zorunda kaldı. 27 Ocak'ta feshedilen 240 üyelik parlamentoda 38 kişi ile temsil edilen HÖH, Avrupa Parlamentosu'nda (AP) 4 milletvekiline sahip.
Rus savaş uçağının Türkiye'de düşürülmesi sonrası dönemin parti lideri Mestan'ın Türkiye yanlısı tutumu ve Rus tarafını eleştirmesi, HÖH'ü ikiye böldü ve yeni oluşuma kapı araladı. 5 eski HÖH milletvekili ile birlikte Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar (DOST) Partisi'ni 2016'da kuran Mestan, 26 Mart'ta yapılacak seçimlere hazırlanıyor. Başta Türkçe olmak üzere anadil eğitimine önem veren Mestan, siyasi konuşmalarında ayrıca Rusya'nın Kırımı işgali aleyhine söylemlerde bulunuyor. Mestan ayrıca, Bulgaristan'ın komşusu Türkiye ile iyi siyasi ve ekonomik ilişkileri olması gerektiğini de her fırsatta dile getiriyor.
Bulgaristan'da yine HÖH'ün eski üyelerinin kurduğu diğer bir parti de, Kazım Dal ve Korman İsmailov'un 2012'de kurduğu Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP). Geçen parlamento seçimlerinde sağcı Reformcu Blok (RB) koalisyonu içinde yer alan HŞHP, parlamentoda sadece İsmailov tarafından temsil edildi.
DOST ile seçimlerde ittifak yapma kararı alan HŞHP'nin seçimlerin ardından parlamentoda Mestan ve HŞHP partisinin şu anki lideri Orhan İsmailov tarafından temsil edilmesi bekleniyor. Aksini gösteren kamuoyu araştırmalarını eleştiren iki lider, kurdukları DOST Birliği ittifakının, önemli bir potansiyeli olduğunu savunuyor.
YUNANİSTAN
Yunanistan'da ise, Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi, Türk ve Müslümanları temsilen siyaset yapıyor. Merkezi Batı Trakya'nın Gümülcine kentinde olan DEB, 1991 yılında Türk azınlık mensubu milletvekillerinin bağımsız olarak Yunan parlamentosuna girmelerini engellemek amacıyla seçim sistemine yüzde 3'lük baraj getirilmesinin ardından Dr. Sadık Ahmet tarafından kuruldu.
Türk azınlığın yoğun yaşadığı İskeçe ve Evros'da da il teşkilatları bulunan DEB’in kayıtlı yaklaşık 6 bin üyesinin tamamı Batı Trakyalı Müslüman Türklerden oluşuyor.
Partinin kurucusu ve ilk genel başkanı Ahmet tarafından siyasi hedefleri, azınlık sorunlarını içte ve dışta duyurmak olarak açıklanan DEB, bir dönem siyaset arenasında geride kaldıktan sonra 2010 yılında Mustafa Aliçavuş başkanlığındaki yeni yönetimle tekrar faaliyetini yoğunlaştırmaya başladı.
DEB, 2014'te ilk kez katıldığı AP seçimlerinde Rodop, Evros ve İskeçe illerinde Türk seçmenlerin büyük bölümünü bünyesinde toplayarak yaklaşık 43 bin oy ile birinci sırada yer aldı.
DEB Genel Başkanı Aliçavuş, Yunanistan'daki mevcut siyasi sistemin, azınlığın sesinin Yunan parlamentosunda duyurulmasında engel teşkil ettiğini belirterek, "Atina, toplumumuzun sesini susturmak için seçim sistemine getirdiği yüzde 3’lük baraj ile bağımsız adayların seçilmesini zorlaştırdı. Bunun üzerine bir siyasi parti kurmamız ihtiyaç haline geldi." dedi.
Bu şekilde milletvekili seçilmeseler bile parti temsilcileri aracılığı ile içte ve dışta sorunlara çözüm aradıklarını vurgulayan Aliçavuş, "Bu kapsamda başta AP'de grubu bulunan Avrupa Hür İttifakı Partisi (EFA) olmak üzere birçok Avrupalı siyasi kuruluşlarla işbirliğimiz var." diye konuştu. ​
Kaynak: AA, http://www.dunyabulteni.nethttp://www.dunyabulteni.net

Erenler bölgesinde 900 yıl yetecek kadar mermer bulundu!


Orhaneli'ndeki 500 milyar dolarlık rezerv için girişimciler sırada!

Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu, Türkiye'de 6 üniversitenin öğretim üyelerinden oluşan bir ekibin, Erenler bölgesinde mermer rezervi araştırması yaptığını anımsattı.

Türkiye'de çeşitli üniversitelerden uzmanlarca yapılan araştırmalarda yaklaşık 500 milyar dolarlık mermer rezervinin bulunduğu belirtilen Bursa'nın dağ ilçelerinden Orhaneli'de, 61 girişimcinin yatırım için taahhütte bulunduğu bildirildi. Bu çalışmanın 4 yıl kadar sürdüğünü aktaran Tatlıoğlu, "Yüzde 10 imalatla, yüzde 90'ı zayi olduğu düşünülerek yaptıkları araştırmaya göre, 500 milyar dolarlık mermer rezervi olduğunu, sadece Erenler bölgesinde 900 yıl yetecek kadar mermer bulunduğunu söylediler. Bunu bir basın açıklamasıyla duyurdular, bildiri ve kitapçıklar bastılar. Bu hocalarımızdan aldığımız bilgiye göre baktığımızda bizim orada Erenler bölgesi gibi 3-4 yerimiz var." diye konuştu.


Tatlıoğlu, "Yüzde 10 kapasiteyle çalıştığımız zaman, bize yaklaşık bin yıl yetecek, Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ve iç borcunu kapatacak kadar bir rezerv. 2023 vizyonunda 500 milyar dolar dış ihracatı hedefi konmuştu ya o bizde var zaten şu anda." ifadelerini kullandı.

"61 maden fabrikası yapılması için taahhüt verildi"

İrfan Tatlıoğlu, ilçede bir Maden Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulması çalışmalarının devam ettiğine değinerek, şunları kaydetti: "Maden Mermer Üretici ve Sanayici İş Adamları Derneği (MADSİAD) ile beraber bu mermer ocaklarının sahiplerini topladık, bu işlerin Orhaneli'ye faydası olması amacıyla 'Bir maden organize sanayi bölgesi kuralım.' diye. Herkes ilgi gösterdi. Süreç 3 yıldır devam ediyor. Şu anda yer tespitimizi yaptık, Bakanlıktan bütün izinlerimizi aldık. Çevresel etki değerlendirmesi bölümündeyiz. Allah nasip ederse 1 ay içinde de onu bitirip, sonrasında kuruluşlarımızı yapacağız. 61 ocak sahibi, 61 maden fabrikasının yapılması için taahhüt verdi. 13 de müracaat var ama belli bir incelemeden sonra haklarında karar verilecek çünkü bazıları oradan yer alıp, daha iyi paraya satmaya çalışıyor. Onun için paravan şirketleri istemiyoruz. Burada gelip, fabrikasını kuracakları istiyoruz."


Bu çalışmanın 4 yıl kadar sürdüğünü aktaran Tatlıoğlu, "Yüzde 10 imalatla, yüzde 90'ı zayi olduğu düşünülerek yaptıkları araştırmaya göre, 500 milyar dolarlık mermer rezervi olduğunu, sadece Erenler bölgesinde 900 yıl yetecek kadar mermer bulunduğunu söylediler. Bunu bir basın açıklamasıyla duyurdular, bildiri ve kitapçıklar bastılar. Bu hocalarımızdan aldığımız bilgiye göre baktığımızda bizim orada Erenler bölgesi gibi 3-4 yerimiz var." diye konuştu.

Tatlıoğlu, "Yüzde 10 kapasiteyle çalıştığımız zaman, bize yaklaşık bin yıl yetecek, Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ve iç borcunu kapatacak kadar bir rezerv. 2023 vizyonunda 500 milyar dolar dış ihracatı hedefi konmuştu ya o bizde var zaten şu anda." ifadelerini kullandı.

"61 maden fabrikası yapılması için taahhüt verildi"

İrfan Tatlıoğlu, ilçede bir Maden Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulması çalışmalarının devam ettiğine değinerek, şunları kaydetti: "Maden Mermer Üretici ve Sanayici İş Adamları Derneği (MADSİAD) ile beraber bu mermer ocaklarının sahiplerini topladık, bu işlerin Orhaneli'ye faydası olması amacıyla 'Bir maden organize sanayi bölgesi kuralım.' diye. Herkes ilgi gösterdi. Süreç 3 yıldır devam ediyor. Şu anda yer tespitimizi yaptık, Bakanlıktan bütün izinlerimizi aldık. Çevresel etki değerlendirmesi bölümündeyiz. Allah nasip ederse 1 ay içinde de onu bitirip, sonrasında kuruluşlarımızı yapacağız. 61 ocak sahibi, 61 maden fabrikasının yapılması için taahhüt verdi. 13 de müracaat var ama belli bir incelemeden sonra haklarında karar verilecek çünkü bazıları oradan yer alıp, daha iyi paraya satmaya çalışıyor. Onun için paravan şirketleri istemiyoruz. Burada gelip, fabrikasını kuracakları istiyoruz."

"Türkiye'den mermeri kütük olarak gönderiyoruz"

Gemlik Körfezi yakın olduğu için Afyonkarahisar, Konya, Kütahya ve Türkiye'nin başka illerinden gelerek fabrika yeri almak için müracaat edenlerin bulunduğunu vurgulayan Tatlıoğlu, şöyle devam etti: "MADSİAD'la oluşturduğumuz bir heyetimiz var. Müracaatları orada değerlendirmeye çalışıyoruz. Bunların sonucunda da tahmin ediyorum Türkiye'nin iyi bir mermer potansiyelini burada biçip göndereceğiz. Türkiye'den mermeri kütük olarak gönderiyoruz. İtalya'ya 1 liraya kütük olarak gönderiyoruz, İtalya bunu biçiyor ve 'İtalyan mermeri' diye bunu 20 liraya bize satıyor. Biz de dedik ki 'Bu katma değer ülkemizde kalsın, iş adamımızda kalsın', dolayısıyla ihracat yapıp da dışarıya çok büyük paralar vermeyelim. Bu yönden bakınca hakikaten konuyla ilgili Türkiye'nin ekonomisi açısından ciddi katkılar sunacağına inanıyorum."

"Burada 7 bin civarında işçi çalışacak"

Tatlıoğlu, açılacak fabrikaların bölgedeki istihdamı artıracağına da işaret ederek, "Burada 7 bin civarında işçi çalışacak. Bir aile olarak düşünüp, ortalama 5'le çarparsak 35 bin kişi. Hareket noktalarımızdan biri de şu oldu; biliyorsunuz artık insanlar köylerden şehre göç ediyor. Çünkü yaşam standardı daha yüksek diye ve ekonomik şartlardan dolayı, topraktan da istediği üretimi alamadığı için ekonomik olarak daha da büyümek adına şehirlere gidiyor. Bu göçü durdurmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.AA,http://finans.mynet.com

Elektrik üretip para kazandıracak perde üretildi


Elektrik üretip para kazandıracak perde üretildi

Yüksek lisans projesi olarak ürettiği "Güneş Perdesi" ile dereceler elde eden ve ödüle layık görülen doktora öğrencisi Ahmet Fuat Yalçın, projesi için patent başvurusunda bulundu.

Türkiye'de ilk kez yüksek lisans projesi olarak ürettiği "Güneş Perdesi" ile dereceler elde eden ve ödüle layık görülen doktora öğrencisi Ahmet Fuat Yalçın, Yıldız Teknopark Kuluçka Merkezi'nde geliştirdiği, güneş gören yüzeyleri fotovoltaik (ısıya maruz kaldığında enerji üretebilen) hücrelerle kaplanarak elektrik üretimi gerçekleştirilen perde için patent başvurusu yaptı.
 
YTÜ Makine Fakültesi doktora öğrencisi Ahmet Fuat Yalçın, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı tarafından 2015 yılında düzenlenen "2238 Üniversite Girişimcilik ve Yenilikçilik Yarışması"nda genel kategoride "Güneş Perdesi Projesi"yle birinci oldu.
 
YTÜ Teknoloji Transfer Ofisi ile Çalık Holding'in birlikte düzenlediği "İlk İşim Girişim Yarışması"nda da finale kalarak başarı gösteren Yalçın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının "Teknogirişim" desteğini kazanarak Yıldız Teknopark Kuluçka Merkezi'nde projesini geliştirmeye başladı. Buradaki çalışmalarını "Yalçın Yenilenebilir Enerji Sistemleri" firması adı altında sürdüren Yalçın, İstanbul Teknik Üniversitesindeki (İTÜ) yüksek lisans teziyle başlayan çalışması için patent başvurusunu da yaptı.
 
 
Yalçın, bu projesiyle son olarak Türk Hava Yolları 6. Bursa Bilim Şenliği proje yarışmasında, "usta mucitler" kategorisinde üçüncü oldu. Doktora öğrencisi Yalçın (28), projeyi Yıldız Teknopark'ta geliştirmeye devam ettiklerini söyledi.
 
Türkiye'de, güneş perdesini ilk kez İTÜ'de ürettiklerini belirten Yalçın, "Şu an elektrik üretip para kazandırabilecek tek perde. Proje İTÜ'de yüksek lisans tezi olarak başladı, ardından uygulamaya geçtik. Yüksek lisansımı bunun üzerinde yaptım. İlk perdemizi de İTÜ'de geliştirdik." ifadelerini kullandı.
 
Yalçın, perdenin üzerine gelen güneş ışınlarıyla elektrik üretildiğini belirterek, şöyle devam etti: "Yurt dışında benzer perdeler var ama bizim tasarladığımız perdelerin onlardan farklılıkları var. Bizim şu an kullandığımız fotovoltaik hücreler, yüzde 22 verimli olandır. Yani piyasadaki en yüksek verimli ticari hücrelerdir. Dayanıklılık süreleri diğer perdelere göre daha yüksek. Piyasadaki cam cama yapılan ya da 2 cam arasında yapılanlar var. Biz kullanıcılara özgürlük tanıyarak 'güneş panellerini' hareketli hale getirip dışarıyı görme imkanı sağlıyoruz. Böylelikle her evde her ofiste elektrik üretilmesini sağlamış olduk. Perdemizin kumaşı değişebiliyor. İstendiği zaman kumaşı çıkartıp, yıkayabiliriz veya kumaşını değiştirebiliriz."
 
Mevcut perdelerin metrekare fiyatlarının 30-250 dolar aralığında değiştiğini aktaran Yalçın, elektrik üreten perdelerin metrekaresinin ise 180 dolar olduğunu söyledi. Yalçın, güneş perdesinin ürettiği elektrik değerlerine de dikkati çekerek, "Yaptığımız araştırma ve ölçümlere göre, bir gün içinde güneye bakan 4 metrekarelik bir penceredeki perdeler tüm gün kapalı olursa, ürettiğimiz elektrik ile televizyonu 28 saat, bulaşık makinesini 22 saat, 10 lambayı 21 saat çalıştırabiliriz. Bir günde bir metrekarelik alanda 350 watt elektrik üretiliyor." dedi.
 
"Güneş perdesi"
 
Konut, ticaret merkezleri ya da kamu binalarında "dikey", "katlamalı" ve "akordeon" olmak üzere 3 farklı modelde üretilebilen perdelerin güneş gören yüzeyleri fotovoltaik (ısıya maruz kaldığında enerji üretebilen) hücrelerle kaplanarak elektrik üretimi gerçekleştiriliyor.
 
Bu esnada aynı zamanda perdelerin açılıp kapanması, dikey perdelerin şeritlerinin açılarının ayarlanması ile oda içerisindeki ışık şiddeti ayarlanabiliyor. Güneş perdesi ile üretilen elektrik aküde depolanıp kullanıldığı gibi elektrik dağıtım şirketine 10 yıl alım garantisiyle satılabiliyor. Böylelikle elektrik faturalarının bir kısmını ve hatta bazen tamamını güneş perdelerinden karşılamak mümkün hale gelebiliyor. Güneş perdesi, bir metrekaresinden ürettiği elektrik ile 82 ekran bir LED televizyonu 7 saat rahatlıkla çalıştırabilecek güce sahip bulunuyor.AA,http://finans.mynet.com

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts