Thursday, 27 July 2017

İllerin milletvekili sayısı yeniden düzenlendi


YSK, milletvekili sayısının 600'e çıkarılması nedeniyle 2016 nüfus bilgilerine göre, illerin çıkaracağı milletvekili sayılarını ve seçim çevrelerini yeniden belirledi

İllerin milletvekili sayısı yeniden düzenlendi
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), milletvekili sayısının 600'e çıkarılması nedeniyle 2016 nüfus bilgilerine göre, illerin çıkaracağı milletvekili sayılarını ve seçim çevrelerini yeniden belirledi.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan kararda, Anayasa'da değişiklik yapılmasına dair Kanun ile 550 olan milletvekili sayısının 600 olarak değiştirildiği, bu değişikliğin, birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe girmesine yönelik düzenleme yapıldığı hatırlatıldı.
Kararda, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 5. maddesinde, seçim çevreleri ve her seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısının YSK tarafından genel nüfus sayımı sonuçlarının açıklanmasından itibaren, en geç 6 ay içinde tespit edilerek ilanının öngörüldüğü belirtildi.
TÜİK tarafından 31 Aralık 2016 tarihli veriler esas alınarak ilan edilen 2016 yılı nüfus bilgilerinin YSK'ya gönderildiği, bu nüfus sayımı sonuçlarına göre, seçim çevreleri ve her seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısının tespit edildiği kaydedildi.
Kararda, yapılan tespit sonunda, çıkaracağı milletvekili sayısı 18'e kadar olan illerin bir, çıkaracağı milletvekili sayısı 19'dan, 35'e kadar olan illerin iki, 36 ve daha fazla olan illerin üç seçim çevresine bölündüğü ifade edildi.
Buna göre, Ankara'nın milletvekili sayısı 32'den 36'ya, seçim çevresi ikiden üçe çıkarıldı.
Önceden olduğu gibi 3 seçim çevresi bulunan İstanbul'un 88 olan milletvekili sayısı ise 97'ye yükseldi.
İki seçim çevresinde 26 milletvekili bulunan İzmir'in, çıkaracağı milletvekili sayısı 28 olarak tespit edildi, seçim çevresi aynı kaldı.
Tek seçim çevresinde 18 milletvekili çıkaran Bursa'nın yeni hesapla milletvekili sayısı 20'ye, seçim çevresi ikiye çıktı.
Seçim çevreleri
Ankara'nın seçim çevreleri de bu kapsamda yenilendi. Ankara'da Birinci Bölge; Bala, Çankaya, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Haymana, Mamak, Polatlı ve Şereflikoçhisar, İkinci Bölge; Akyurt, Altındağ, Çamlıdere, Çubuk, Güdül, Kahramankazan, Kalecik, Keçiören, Kızılcahamam ve Pursaklar, Üçüncü Bölge ise Ayaş, Beypazarı, Etimesgut, Nallıhan, Sincan ve Yenimahalle olarak yeniden düzenlendi.
Yapılan hesaplamaya göre, milletvekili sayısı Antalya'da 15'ten 16'ya, Kocaeli'de 12'den 13'e yükseldi. Geçen dönem milletvekili sayısı düşen Isparta ve Yozgat'ın milletvekili sayısı yeniden 4'e, Bayburt'un 2'ye çıktı.
İllerin çıkaracağı milletvekili sayısı Adana'da 15'e, Afyonkarahisar'da 6'ya, Ağrı'da 5'e, Aydın'da 8'e, Balıkesir'de 9'a, Diyarbakır'da 12'ye, Şanlıurfa'da 14'e, Manisa'da 10'a yükseldi.
Milletvekillerinin illere göre dağılımı şöyle:
"Adana 15, Adıyaman 5, Afyonkarahisar 6, Ağrı 5, Amasya 3, Ankara 36, Antalya 16, Artvin 2, Aydın 8, Balıkesir 9, Bilecik 2, Bingöl 3, Bitlis 3, Bolu 3, Burdur 3, Bursa 20, Çanakkale 4, Çankırı 2, Çorum 4, Denizli 8, Diyarbakır 12, Edirne 4, Elazığ 5, Erzincan 2, Erzurum 6, Eskişehir 6, Gaziantep 14, Giresun 4, Gümüşhane 2, Hakkari 3, Hatay 11, Isparta 4, Mersin 13, İstanbul 97, İzmir 28, Kars 3, Kastamonu 3, Kayseri 10, Kırklareli 3, Kırşehir 2, Kocaeli 13, Konya 15, Kütahya 5, Malatya 6, Manisa 10, Kahramanmaraş 8, Mardin 6, Muğla 7, Muş 4, Nevşehir 3, Niğde 3, Ordu 6, Rize 3, Sakarya 7, Samsun 9, Siirt 3, Sinop 2, Sivas 5, Tekirdağ 7, Tokat 5, Trabzon 6, Tunceli 2, Şanlıurfa 14, Uşak 3, Van 8, Yozgat 4, Zonguldak 5, Aksaray 4, Bayburt 2, Karaman 3, Kırıkkale 3, Batman 5, Şırnak 4, Bartın 2, Ardahan 2, Iğdır 2, Yalova 3, Karabük 3, Kilis 2, Osmaniye 4, Düzce 3."

Yaşayan en eski köpek ırkı: yayla köpekleri



Yaşayan en eski köpek ırkı, Papua’nın dağlarında ortaya çıktı. Soyu tükendiği zannedilen yayla köpekleri vahşi yaşamda yeniden keşfedildi.
Endonezya’nın Papua şehrinde yer alan Sudirman Sıradağları’nda Okyanusya’nın en yüksek dağı Puncak Jaya diğer adıyla Carstensz Piramidi yükselir. Ulaşımın son derece çetin olduğu zirve, uzun yıllardır Yeni Gine koro köpeğinin yabani atası, yayla köpeğini barındırma ihtimaliyle ilgi çekiyordu. Ancak geçen yıla kadar bilimcilerin elinde rivayetten fazlası yoktu. Geçtiğimiz eylül ayında profesyonel dağ rehberleri, karşılaştıkları bilim ekibine yolu olmayan bir dağ platosundan bahsetti. Sabah Yeni Gine koro köpeğinin yabani atası, yavrularıyla beraber foto kapana poz vermişti.
Yeni Gine koro köpeği koruma altında bir köpek ırkı ama köpeği o kadar andırmıyor ki uzun yıllar biyolojik bakımdan ayrı tür kabul edilmiş. Hem davranış hem de fiziksel olarak birçok farklılığı bulunan ırk, Charles Walter de Vis tarafından 1897 yılında keşfedildi ve 1957 yılında Ellis Troughton tarafından Canis hallstromi türü olarak tanımlandı. En güncel kaynak W. Christopher Wozencraft’ın Dünya Memelileri adlı kitabı, türün Avustralya dingosuyla yakın olduğunu öne sürerek Canis lupus ssp. dingo olarak listeliyor.
Yeni Gine koro köpeğinin adı, Endonezyalıların Bahasa dilinde anging penyani yani şarkıcı köpek anlamına geliyor. Bu da birlikte başladıkları ve dakikalar süren koro halindeki uluma sesinden kaynaklanıyor. Yabani köpeklerin keşfine kadar doğada tükendiği düşünülen koro köpeğinin üç yüz civarı bireyinin kaldığı biliniyordu. Bu köpeklerin atalarının adalara 6000 yıl önce insanlarla beraber veya insanlarla paralel gelerek yerleştiği düşünülüyor. Köpeğin varlığını doğrulayan bir dizi fosil kaydı bulunuyor. Eskiden adada yaygın olan bu canlı 1950 - 2000 yılları arasında hiç belgelenmedi, yok olduğu düşünülüyordu ki son on beş yıldaki bulgular araştırmacılara cesaret verdi. Yabani bireylerin keşfiyle bilim dünyası neredeyse adadaki insanlar kadar geçmişe sahip arkaik bir memeli topluluğuyla karşı karşıya.
Avustralya dingosuyla akraba olsun ya da olmasın bu köpek ırkı doğal ortamında yaşadığı bilinen en eski köpek ırkı. İlk bulgulara göre Puncak Jaya en az on beş birey yabani koro köpeğine ev sahipliği yapıyor, araştırmacılar onlara şimdiden yayla köpeği diyor.
Yazı: Süreyya İsfendiyaroğlu,http://seyahat.mynet.com/en-eski-yaban-kopek-1187467

Friday, 14 July 2017

'Büyük direnişi' kalem ucuna işledi


Bosnalı heykeltraş Jasenko Djordjevic, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yıl dönümüne özel olarak Türk halkının o geceki büyük direnişini kalem ucuna işledi.

Büyük direnişi kalem ucuna işledi


Dünyadaki acılar, hakısızlıklar ve zulümlere karşı yaptığı eserleriyle tanınan Bosnalı heykeltıraş Jasenko Djordjevic, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yıl dönümüne özel olarak Türk halkının o geceki büyük direnişini de kalem ucuna işledi.
Bosna Hersek'in Tuzla şehrinde yaşayan ve kalem ucuna yaptığı minyatür figürlerle bilinen Djordjevic, insan ve adalet odaklı konularla ilgili yaptığı çalışmalarla dikkat çekmeye devam ediyor.
Daha önce kalem ucuna Aylan bebek ve Srebrenitsa çiçeği gibi anlamlı konuları işleyen Djordjevic, bu kez de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminin birinci yılı dolayısıyla Türk halkının direnişini simgeleyen sembol resimlerden birini kalemine nakşetti.
Anadolu Ajansı (AA) foto muhabiri Elif Öztürk'ün çektiği, elinde Türk bayrağı bulunan adam figürünü kalem ucuna işleyen Djordjevic, altına ise hain darbe girişimini ve milletin buna karşı direnişini simgeleyen tarih olan "15 Temmuz" ifadelerini yazdı.
"Türkiye'deki darbe girişimi asla yaşanmamalıydı"
"Küçük dünyam" olarak nitelendirdiği kaleme acıları ve umutları aynı anda sığdıran Djordjevic, "15 Temmuz direnişi" adını verdiği çalışması hakkında AA muhabirine açıklamada bulundu.
Djordjevic, kimi zaman dünyada insanlara ve milletlere dokunan belirli konuların yaşandığını belirterek, insanları etkileyen bu olayları sanatçıların işlemesinin bir görev olduğunu dile getirdi.
Bu gibi olaylarda bir sanatçı olarak sadece eserler üretmek değil, sosyal yaşamda da daha bilinçli bir tutum sergilemek gerektiğini belirten Djordjevic, dünyada yaşanan gelişmelere karşı empati kurmanın çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Djordjevic, sanatçıların ortaya koydukları eserlerle adeta "insanların sesi" olduklarını ifade ederek, bu manada sanatçıların sadece kendi ülkelerinde değil, uluslararası alanda yaşanan sorunlara da kulak vermesi gerektiğini söyledi.
Dünya üzerinde çok fazla acı ve adaletsizliğin yaşandığını anlatan Djordjevic, "Aylan bebek dramı, Srebrenitsa, Türkiye'deki darbe girişimi ve bu gibi içinde adaletsizlik, zulüm ve acı taşıyan olaylar asla yaşanmamalıydı." diye konuştu.

Thursday, 6 July 2017

03-11 Ağustos 2017 Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası Bangkok da

03-11 Ağustos 2017 Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası
Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası 03-11 Ağustos 2017 tarihlerinde Tayland’ın Bangkok kentinde yapılacaktır.

Şampiyonaya Federasyonumuz imkanları ile 2017 yılı Gençler kategorisinde birinci olan sporcularalar ile katılınması planlanmıştır.

Ancak Dünya Gençler Muaythai Şampiyonası;Aşağıda yazılı Federasyonumuzca gidilen kilo kategorileri dışında boş kalan kategoriler ile Minikler ve Yıldızlar, Wai-Kru, Muay Boran, Aerobic Muaythai kategorisinde yapılmaktadır.

Tüm giderleri Federasyon hesabına ödemek koşulu ile;Kendi imkanları ile katılmak isteyen sporcular;Gençler Kategorisinde boş olan kg. sıkletlerde;Minik-Yıldızlar kategorilerinde, 2017 yılı Türkiye şampiyonasında gençlerde 2. Olan sporcular öncelikli gelmemesi halinde 3. Olan sporcular ilk başuvuru yapmış olanlar,
Minik ve Yıldız sporcularda öncelik 2016 Yılında Yapılan Türkiye Şampiyonasında 1. Olan sporcular, gelmemesi halinde 2.ler üçüncüler içinden ilk başvuruya yapanlar dikkate alınarak değerlendirilir.

KENDİ İMKANI İLE KATILACAK SPORCULAR;
Gençler ve Minik-Yıldızlar Kategorisi için son başvuru 15 Temmuz 2017

IFMA ULUSLARARASI HAKEM KURSU DUYURUSU :
THAILAND BANGKOK 03-11 AĞUSTOS 2017 GENÇLER DÜNYA ŞAMPİYONASINDA
Uluslararası Hakem Olabilmek için TMF hakem yönetmeliğindeki şartlara uygun olan Ulusal Hakemlerin, En geç15 Temmuz 2017'e kadar müracaat etmeleri gerekmektedir.

MHÜK Tarafından Federasyonu onayı ile kabul edilenler;kurs ücreti;200 usd, otel double oda kişi başı 720 usd. Uçak bileti;810 usd 1730 usd Federasyona yatırması halinde Bangkok taki IFMA HAKEM kursuna katılabilecektir.

MHÜK ve Federasyon tarafından uygun bulunmayanlar katılım giderlerini Ödemiş olsalar dahi Kursa katılamazlar ve ödedikleri ücret geri iade edilecektir.

KENDİ İMKANI İLE GELECEK ANTRENÖRLER;
Kendi imkanı İle Tayland'a gelecek olan antrenörler, Kursa katılmayacak Hakem veya boş kategoride kendi imkanı ile gelecek sporcuların masrafları için 1520 usd ı Federasyona ödemeleri gerekecektir.

Gençler Dünya Muaythai Şampiyonası 03-11 Ağustos 2017 Tayland Bangkok

Şampiyonaya;03 Ağustos 2017 Tarhinde İstanbul'dan Katar Havayolları ile 13.20 Katar Doha aktarmalı Seyahat edilecek olup, 04 Ağustos 2017 sabah Saat 07.20 Bangkok'a varılacaktır.
Faaliyet bitimi sonrası 11 Ağustos 2017 Tarihinde saat 02.05 Dönüş yapılacak olup Doha Aktarmalı Saat 13.30'da İstanbul'a varılacaktır.

  1 QR 240 G 03AUG 4 ISTDOH HK60     I 1320 1735  *1A/E*                  
  2 QR 830 G 03AUG 4 DOHBKK HK60        2030 0720+1 *1A/E*                  
  3 QR 837 G 11AUG 5 BKKDOH HK60        0205 0445      E*                  
  4 QR 241 G 11AUG 5 DOHSAW HK60        0905 1330      E*  


FEDERASYON İMKANI İLE KATILACAK KAFİLE;
Hasan YILDIZ -Kafile Başkanı
Mustafa KIZIL-Başkan Vekili
Aydın ŞENTÜRK-Asbaşkan
Korkmaz ATALAY-Genel Sekreter
Murat ÖNDER-Disiplin Kurulu Başkanı
Ramazan GÖKOĞLAN-IFMA-Hakem
Aydemir KIRBAÇ-IFMA Hakem

ANTRENÖRLER;
Hakan YILDIZ;GENÇLER TEKNİK KOORDİNATÖR

Kifayet TAŞDURMAZLI-Adana-Bayanlar Teknik Kurul Bşk.
Nesrin YILDIZ Ordu-Bayan Milli Takım Antrenörü,
Güven ZENCİR;Mersin- Gençler Milli Takım Çalıştırıcısı;Teknik Direktör
Hacı DOĞAN;İstanbul- Gençler Milli Takım Çalıştırıcısı;Antrenör
Ömer UĞUR;Bitlis Milli Takım Antrenör
Mehmet AYGÜN-Antalya-Milli Takım Antrenör
Eren NEMUTLU;Ankara -Milli Takım Antrenör
Ahmet Alparslan BENLİ-Adana-Milli Takım Antrenör
Bülent ÇETİN-İsparta-Milli Takım Antrenör
Hasan KARLI-Muğla-Milli Takım Antrenör
Gökhan BEKTAŞ-Trabzon-Milli Takım Antrenör
Özgür ARLI-Samsun-Milli Takım Antrenör
Yaşar Cuma KILIÇ-Kayseri -Milli Takım Antrenör

THAİLAND BANGKOK –MUAYTHAİ DÜNYA ŞAMPİYONASI 3-11 AĞUSTOS 2017
                                                  SPORCU LİSTESİ
ÜST GENÇERKEK
45 TunçİNÇKE –İSTANBUL
48 Samet YILDIZ –ESKİŞEHİR
51 Samet TÜRKER –İSTANBUL
54 Mehmet YALÇIN –BİTLİS
57 Mehmet TECİR –KAYSERİ
60 KAAN ÖZDEN –ADANA
63,5 Nusret K. ALTUNKAYA –TRABZON
67 İrfan DENİZ –ANTALYA
71 Berat ÇUHADAR –ADANA
+71 Cengaver Taylan KEMİK –ADANA

ALT GENÇERKEK
45 Ali Ataberk GÜRBÜZCAN –MERSİN
48 Emre Batuhan YILMAZ –KAYSERİ
51 Özen DEMİRPOLAT –MERSİN
54 Utku YILDIRIM –İSTANBUL
57 Aydın TÜMREN –ADANA
60 Mehmet Harun ERTÜRK –İSTANBUL
63,5 Rahmetullah YILDIRIM –HATAY
67 Fatih KİLİT –ISPARTA

GENÇBAYAN
42 Berfin Eftelya GÜDER –ADANA
45 Melis Nazlıcan TALUN –ANKARA
48 Sultan ZİLAN –DİYARBAKIR
51 Merve SAĞLAM –MUĞLA
54 Zehra DOĞAN –ANTALYA
57 İrem ÇAPAR –HATAY
60 Devrim AYDIN –SAMSUN
63.5 Tuğçe BEKTAŞ –TRABZON

Wednesday, 5 July 2017

Çankırı'da 95 bin 510 dekar arazi suya kavuşacak



Çankırı'da Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) 
tarafından yaptırılan "Kızılırmak Hamzalı Sulama Projesi" ile
95 bin 510 dekar arazinin suya kavuşması planlanıyor.
Çankırıda 95 bin 510 dekar arazi suya kavuşacak
Orman ve Su İşleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kızılırmak Hamzalı Sulama Projesi'nde sona yaklaşıldığı belirtildi.
Projenin ilk aşamasında 32 bin 390 dekar zirai alanın sulamaya açıldığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Yüzde 83 fiziki gerçekleşmenin sağlandığı projede çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Bozkırda sulu tarımın en önemli projelerinden biri olan Hamzalı Sulama Projesi'nin tamamlanan kısımlarıyla 2016 yılı sulama sezonunda 32 bin 390 dekar zirai alan sulamaya açıldı. Yıl sonuna kadar da geriye kalan 63 bin 120 dekar zirai araziye ait sulama şebekesi tamamlanacak. Böylece 2017 yılı sulama sezonunda 95 bin 510 dekar zirai arazi modern sulama sistemine kavuşmuş olacak."
Açıklamada görüşlerine yer verilen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çankırı'da sulanmadık verimli toprak bırakmayacaklarını vurguladı.
Kızılırmak Hamzalı Sulama Projesi hizmete alındığında toprak ve su kaynaklarının değerlendirilmesi adına önemli mesafe katedileceğine işaret eden Eroğlu, "Sulama alanındaki artışa bağlı olarak yörede özellikle çeltik üretimi altı katına çıkacak. Ayrıca mevcut ürünler yerine alternatif ürünler ekilebilecek. Çiftçilerimizin yüzünü güldürecek proje ile milli ekonomiye yılda yaklaşık 40 milyon lira zirai gelir artışının yanı sıra 95 bin kişilik zirai istihdam sağlanacak." ifadelerini kullandı.



Wednesday, 28 June 2017

Adıyaman'da bulunan mozaiğin sırrı çözüldü

Adıyaman'da bulunan mozaiğin sırrı çözüldü

Adıyaman'da kısa süre aralıklarla bulunan mozaikler, bilim dünyasında büyük heyecan yarattı. Geçtiğimiz hafta Gölbaşı ilçesinde çiftçiler tarafından bulunan ve 1500 yıllık olduğu tahmin edilen hayvan figürlerinin yer aldığı mozaiğin, erken Roma döneminden kalma olduğu anlaşıldı. Söz konusu döneme ilişkin uzman olan Yunanistan'daki Atina Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Konstantinos Kopanias, bulunan mozaiklerle ilgili önemli bilgiler verdi.


Arkeologlar Derneği Başkanı Soner Ateşoğulları, hayvan figürleri olan mozaiklerin bir gelenek çerçevesinde yapıldığını ve genellikle yapıların tabanında yer aldığını söyledi.
Mozaikler, incelemenin ardından adıyaman Müzeler Müdürlüğü'ne teslim edildi. 22 Haziran'da ise Besni İlçesi Sugözü Mahallesi'nde bir çifti tarafından bir mozaik bulundu ve yetkililere haber verildi.
Üzerinde 4 satır yazının yer aldığı mozaiğin, Doğu Roma döneminden kalma olduğu ve 1500 yıllık olduğu bilgisi verildi. Mozaiğin hangi yapının parçası olduğu ya da üzerinde ne yazdığı konusunda ise hiçbir yetkili açıklama yapmadı.
İŞİN UZMANINI YUNANİSTAN'DA BULDUK
Arkeologlar o dönemi bilen bir uzmanın yazıyı tercüme edebileceğini söyledi. Söz konusu döneme ilişkin uzman olan Yunanistan'daki Atina Üniversitesi Tarih ve arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Konstantinos Kopanias ile Prof. Dr. Sophia Aneziri bulunan mozaiklerle ilgili bilgi verdi.
Türkiye'de sanat dergisi de çıkarmış olan arkeolog Nezih Başgelen de mozaiklerle ilgili açıklama yaptı.
PROF. DR. ANEZİRİ: MARANA YAZDIRMIŞ
Prof. Dr. Kopanias, ilk görüşte mozaiğin Bizans döneminden kalma Grek yazıtı olduğunu, muhtemelen 5. yüzyıldan kaldığını ancak yazıtları çözme işini, bu alanda uzman olan Prof. Dr. Sophia Aneziri'nin yapabileceğini aktardı.
Grek yazıtlar alanında uzman olan Atina Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sophia Aneziri, kısa sürede sorularımızı yanıtladı. Prof. Dr. Aneziri, mozaikte şu yazının yer aldığını belirtti: "Bu en kutsal günlerde ve Aziz Marana huzurunda, kutsal bir kilise bu topraklarda yükseldi.
Aziz Marana'nın gayretleriyle." Prof. Dr. Aneziri, yazıda adı geçen Marana'yı, bölgenin yerli piskoposu olarak yorumladı ve yazıtın da Marana tarafından, burada kutsal bir mekânın olduğunu ortaya koymak amacıyla yazıldığını dile getirdi.
'JÜSTİNYEN DÖNEMİ'
Arkeolog Nezih Başgelen'in verdiği bilgiler de Yunanlı profesörün açıklamalarıyla örtüştü.
Yazıtların 5. yüzyılda Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Jüstinyen (MS 482-565) döneminden kaldığını söyleyen Başgelen, yazıtın dini bir mâni olabileceği yorumunu yaptı.
"Yazıt bir kilisenin tavanı, tabanı ya da duvarında yer alıyor" diyen Başgelen, şunları kaydetti: "Komagene Krallığı'nın bölgede hüküm sürmeye başlamasının ardından Adıyaman bölgesi önem kazanmış.
Daha sonra bölge Romalılar tarafından işgal edilmiş. ART arda bulunan mozaikler, bunun kanıtı zaten. Son bulunan mozaik, Jüstinyen döneminde Maranas adlı bir kişi tarafından yazılmış."
İSKELET MOZAİĞİ
Geçen yıl nisan ayında Hatay'da bulunan mozaiğin üzerinde, "Neşeli ol, hayatını yaşa" yazdığı iddia edilmişti. Uzman Haris Rigas, iskelet mozaiğinin aslında "Sadece ölene kadar değil sonrasında da içelim" manasına geldiğini çözmüştü.
Birlikte bulunduğu öteki mozaiklerle bir kompozisyon oluşturan iskelet figürü hakkında Hatay Arkeoloji Müzesi Arkeoloğu Demet Kara, "Türkiye'de eşi olmayan bir mozaik. İtalya'da buna benzer bir mozaik var. Ama bu daha geniş kapsamlı. Milattan önce 3. yüzyıla ait olması açısından önemli" demişti. (Habertürk)

http://www.medyaakademi.org: "Tüm Boyutlarıyla İnternet Haberciliği"




Yeni medya ve internet haberciliği üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Yrd. Doç. Dr. Berrin Kalsın‘ın editörlüğünü yaptığı “Tüm Boyutlarıyla İnternet Haberciliği” kitabı çıktı.
Farklı üniversitelerden akademisyenlerin ve sektörden uzman isimlerin çalışmalarının yer aldığı kitapta biri ortak çalışma olmak üzere 11 makale bulunmakta.
Kitaptaki çalışmaların yazarları ve makaleleriyle ilgili kısa bilgiler şu şekilde:
Kitabın ilk bölümünde Yrd. Doç. Dr. Berrin Kalsın, “Robot Gazeteciliğinin Yükselişi: Haber Odalarının Yeni Çalışanları” başlıklı çalışması ile robot gazeteciliğinin ortaya çıkışını, çalışma şeklini ve etkilerini inceliyor.
Euro 2016 ve Yeni Medya Kullanımı” başlıklı çalışması ile Müge Demir, Euro 2016’da kullanılan  yeni medya teknolojilerini ve haberleşme şekillerini ele almıyor.
Dijital Medyada Adı da Kendide Olmayan Bir Azınlık: Zazalar” başlıklı çalışması ile Suat Sungur, Türkiye’de bir azınlık olarak Zazaları  ve Zazaların dijital medyada temsil edilme sıklığını inceliyor.
Ali Murat Kırık ve Ceren Yegen “Değişen  Habercilik Pratikleri Çerçevesinde Sosyal Medyada Yurttaş Gazeteciliği” başlıklı çalışmaları ile sosyal medya haberciliğini ve yurttaş gazeteciliğinin geldiği noktayı ortaya koyuyor.
Alper Kırklar “İnteraktif Dijital Hikâye Anlatımı ve Habercilik Eğitimi İçin Yeni Yaklaşımlar” adlı çalışması ile dijital medyada hikâye anlatımını, yeni medya haber dilini ve internet haberciliği eğitimini irdeliyor.
Burcu Akkaya “İnternet Haberciliğinde Kadına ve Çocuklara Yönelik Şiddet Haberlerinde Etik Sorunlar:
Yanlış Fotoğraf Kullanımı” adlı makalesi ile internette kadına ve çocuklara yönelik şiddet haberlerinde kullanılan yanlış fotoğrafları inceliyor ve çözüm önerilerinde bulunuyor.
Geleneksel Habercilikten İnternet Haberciliğine Geçiş Sürecinde Ortaya Çıkan Etik Sorunlar” başlıklı makalesi ile İpek Okkay, genel anlamda internet haberciliğine etik değerler açısından yaklaşmış ve karşılaşılan sorunları ele alıyor.
Haber Ajanslarının Yenil Nesil Habercilik Uygulamaları Üzerine Yaklaşımları: Associated Press ve Anadolu Ajansı Üzerine Bir Karşılaştırma” adlı çalışması ile Serhat Yetimova, internet haberciliğinin haber ajanslarına etkileri inceleyerek Associated Press ile Anadolu Ajansı’nın internet haberciliğini kullanım şekillerini karşılaştırıyor.
Bilişim Teknolojileri ve Yeni Medya: Yeni Dünya” başlıklı çalışması ile kitaba katkıda bulunan Medya Akademi kurucusu, gazeteci Okan Yüksel ise internet haberciliğinin dününü, bugününü ve geleceğini sektörel bir bakış açısıyla ele alıyor.
Küresel Gazeteciliğin Geleceği: Veri Gazeteciliği” adlı çalışması ile Pınar Dağ, veri gazeteciliğinin tarihsel gelişimini, bugün geldiği noktayı ve haberciliğe etkilerini inceliyor.
Mobil Teknolojileri Sayesinde Hızlıca Yayılan Sahte Haberlerle Başa Çıkmanın Yöntemleri: Bilgi Doğrulama Üzerine Bir Araştırma” başlıklı çalışması ile Şevket Uyanık ise mobil habercilik ile birlikte kullanıcılar arasında hızla yayılan sahte haberlerin nasıl doğrulanması gerektiği üzerine tespitlerde bulunuyor ve çözüm önerileri sunuyor.

Wednesday, 21 June 2017

Hindistan'da yeni kurbağa türleri keşfedildi


Hindistan'daki Batı Gat Dağlarında yeni kurbağa türleri keşfedildi.
Hindistanda yeni kurbağa türleri keşfedildi
Hindistan'daki Batı Gat Dağlarında yeni kurbağa türleri keşfedildi.
Yerel medyada yer alan habere göre, Delhi Üniversitesinden Sonali Garg, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip Batı Gat Dağlarında 5 yıl süren geniş kapsamlı çalışmalarında 4 yeni kazıcı kurbağa türü buldu.
Bulunan kurbağaların, Asya'daki Fejervarya kurbağa türüne ait bulunduğu ancak bunlardan farklı olarak çukur kazma yetenekleri olduğu belirlendi.
Garg, Batı Gat kurbağalarının bilimsel olarak tanımlanması için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekerek, bu kurbağaların soylarının tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Çalışmayı denetleyen Prof. SD Biju da söz konusu kurbağaların korunma durumlarının yeniden değerlendirilmesi için daha çok çalışma yapılması gerektiğini söyledi.

İzmit pişmaniyesi bayramda damakları tatlandıracak

Tescilli lezzetler arasında yer alan İzmit pişmaniyesi, 
Ramazan Bayramı'nda misafirlere ikram edilecek. 
Kentteki firmalar, bayram dolayısıyla 100 ton pişmaniye üretecek.
İzmit pişmaniyesi bayramda damakları tatlandıracak
Osmanlı döneminden bu yana İzmit'te üretilen pişmaniye, hafifliği, doğallığı ve sindirim kolaylığıyla Ramazan Bayramı'nda şeker, çikolata ve baklavaya alternatif lezzet sunuyor. Bayram siparişlerini yetiştirmek için yoğun mesai yapan imalatçılar, 100 ton pişmaniye üretecek.
İzmit Pişmaniyesini Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Mustafa Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazanın saray tatlısı pişmaniyenin satışı açısından bereketli bir ay olduğunu söyledi.
Ramazan Bayramı'nın yaklaşmasıyla siparişlerin de arttığını belirten Şahin, "Pişmaniyeciler için Ramazan Bayramı mutluluk ayı diyebiliriz. Ramazanın bereketli bir ay olması bize de bol kazanç olarak yansıyor." dedi.
Şahin, Kocaelililerin bayramda il dışına çıkarken hediye olarak pişmaniye götürmelerinin üretimi ciddi derecede arttırdığını vurgulayarak, "İzmit Pişmaniyeciler Derneği olarak son 15 günde 100 tona yakın pişmaniye üretmeyi planlıyoruz. Artı siparişler buna dahil değil. Bunun 20 tona yakını da ihracat olarak planlanıyor." ifadelerini kullandı. 
"100'den fazla çeşidi var"
Pişmaniyenin 100'den fazla çeşidi bulunduğunu fakat sade, kakaolu, fıstıklı, çikolatalı pişmaniyenin ana çeşitler olduğunu anlatan Şahin, "Paketler, 100 gramdan başlayıp, ellişer gram aralıklarla artıyor. Saray helvalarıyla olan pişmaniyelerimiz var. Saray helvası çeşitlerimiz var. Tüketicilere bol çeşit sunuyoruz." diye konuştu.
Şahin, pişmaniyenin çok hafif ve ağızda dağılmasıyla yemesi keyif veren bir tatlı olduğunu belirterek, "Ustasından mıdır, havasından mıdır, suyundan mıdır Türkiye'de diğer illerde üretilen hiçbir pişmaniye İzmit pişmaniyesinin yanına bile yaklaşamıyor. Hem üretim koşulları hem bizim kullandığımız hammaddeler açısından hem de ustalarımızın gönül sevgisini birleştirdiğimizde İzmit pişmaniyesinin tadına doyum olmuyor." değerlendirmesinde bulundu.
İzmit denince insanların aklına ilk pişmaniyenin geldiğine dikkati çeken Şahin, şöyle devam etti:
"Bu bizim bir kültürümüz. Biz bu kültürümüzü eğer kendimiz ayakta tutamazsak farklı iller bunu bizden kapıyorlar. Bunu nasıl elimizde tutabiliriz? Bayramlarda gelen misafirlerimize şeker veya çikolata yerine en güzel tatlı olan, yöremizin tatlısı olan pişmaniyeyi ikram etmeliyiz. Bu çok zor bir şey değil. Misafirler pişmaniyeden daha çok haz alacaklardır. Pişmaniye, algılanması bakımından ikram ettiğinizde ikram edilen kişi kendisine çok değer verildiğini anlıyor. Herkes evine çikolata yerine pişmaniye alsın. Belediyelerimiz ve valiliğimizin bayramlarda personellere hediye olarak pişmaniye dağıtmasını istiyoruz. Evlerine bir şekilde pişmaniye girsin. Sendikalarımız üyelerine çikolata, şeker yerine pişmaniye ikram etsin."
Şahin, dernek olarak pişmaniyenin üretim maliyetinin belirlenmesi konusunda Kocaeli Ticaret Odası ile ortak bir çalışma yaptıklarını ifade ederek, "Bir pişmaniyenin maliyet fiyatı var. Eğer bu fiyatın altında pişmaniye satılıyorsa tüketicilerimiz emin olsun ki bu uygun şartlarda üretilmeyen bir pişmaniyedir. Bir kilogram pişmaniyenin fiyatı ortalama 30-32 lira civarında olmalı, tüketicilerin ona dikkat etmeleri lazım." bilgisini verdi.
Şahin, geniş bir kesimde "pişmaniye çok pahalı" algısı olduğuna işaret ederek, "Diğer tatlı ürünleriyle kıyaslandığında pişmaniye çok daha lezzetli ve fiyat olarak da çok daha uygun bir tatlı." sözlerine yer verdi.

Thursday, 15 June 2017

'41 balık türü tükenme riski altında'



'41 balık türü tükenme riski altında'

Prof. Dr. Karakulak, "Karadeniz'deki demersal balıklarından 
kritik tehlikede 7 tür, 
hassas durumda 4 tür, tehlikeye açık 1 ve
 düşük riskli 29 tür bulunmaktadır." dedi.
41 balık türü tükenme riski altında
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, Türk denizlerindeki birçok balık türünde tükenme riski olduğunu belirterek, "Karadeniz'deki demersal balıklarından kritik tehlikede 7 tür, hassas durumda 4 tür, tehlikeye açık 1 ve düşük riskli 29 tür bulunmaktadır. Bu türler arasında mersin balıkları, köpek balıkları, pisi balığı ve kalkan balığı bulunmaktadır." dedi.
Karakulak yaptığı açıklamada, Türk denizlerindeki balık türleri ve balıkçılığın geleceği hususunda değerlendirmelerde bulundu.
Karakulak, Türk denizlerinde ekonomik değere sahip balık stoklarında azalma olduğunu aktararak, "Denizlerden avcılık yoluyla elde edilen su ürünleri üretim miktarı 2007'de 589 bin 129 ton iken bu rakam 2015'te 397 bin 731 tona düşmüştür. Örnek verecek olursak hamsi avcılığı 2007'de 385 bin ton iken 2015'te 193 bin 492 tona, istavrit 2007'de 32 bin 21 ton iken 2015'te 16 bin 664 tona, lüfer 2007'de 6 bin 858 tondan 4 bin 136 tona düşmüştür. Av miktarları azaldığı gibi balıkların boylarında da ciddi azalma söz konusudur." diye konuştu.
Yasa dışı, kayıt dışı ve kural dışı avcılığın en büyük tehlike olduğuna işaret eden Karakulak, bu konuda ilgili bakanlığa önemli görevler düştüğünü kaydetti.
Karakulak, Marmara'da ışıkla avcılığa ilişkin düzenlemenin de sakıncaları olabileceğine dikkati çekerek, "Balıkçılıkta kullanılan ışık, açık denizlerde, okyanuslarda balık sürüsünü bir arada toplamaya yarayan ve av verimini arttıran bir kaynak iken, kapalı olan bir denizimizde kullanılması aşırı avcılığa ve kaynakların azalmasına yol açacaktır. Önümüzdeki dönemlerde daha ciddi balıkçılık problemleriyle karşı karşıya kalabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Karakulak, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliğinin (IUCN) türlerin risk durumunu dikkate alarak ilan ettiği kırmızı listeye atıfta bulunarak, "Karadeniz'deki demersal balıklarından kritik tehlikede 7 tür, hassas durumda 4 tür, tehlikeye açık 1 ve düşük riskli 29 tür bulunmaktadır. Bu türler arasında mersin balıkları, köpek balıkları, pisi balığı ve kalkan balığı bulunmaktadır. Diğer denizlerimizde de durum aynı olup, özellikle predatör durumda olan deniz memelileri ve köpek balıkları nesli tehlike altındadır." diye konuştu.
Türk denizlerinde avlanmayla ilgili birçok yanlışın yapıldığı görüşünde olan Karakulak, sorunların en büyüğünün denetimlerdeki yetersizlik olduğunu söyledi.
Karakulak, balıkçıların daha çok kıyısal alanda avcılık yapmasına dikkati çekerek, stok değerlendirmelerinin yapılmamasının da önemli bir risk olduğunu dile getirdi.
"Balıkçılık Araştırma Enstitüsü kurulmalı"
Prof. Dr. Karakulak, Türk denizlerindeki balık türü ve miktarına ilişkin çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
"Balıkçıların hem karada hem denizde denetlenmesi ve izlenmesi gerekir. Karaya çıkış noktalarında tüm avcılık verileri toplanmalıdır. Bu işleri yapacak olan su ürünleri mühendislerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında daha fazla istihdam sağlanmalıdır. Ülkemiz sularında bulunan balık stoklarını tahmin edecek, balıkçılık verilerini analiz edecek, balıkçılıktan bağımsız araştırma yapacak bir Balıkçılık Araştırma Enstitüsü kurulmalıdır. Balıkçılık, her yıl izlenerek balık stok değerlendirmesi yapılmalı ve balıkçılara av kotaları verilmelidir."
Balıkçılıkla alakalı ekosistemin de izlenmesi gerektiğini vurgulayan Karaklulak, küresel iklim değişikliği, deniz kirliliği, aşırı avcılık gibi insan kaynaklı nedenlerle özellikle kapalı deniz ekosistemlerinin yapısında olumsuz değişimlerin görüldüğünü kaydetti.
Karakulak, ekosistemi bilmeden balığı koruma adına alınan önlemlerin tek başına yeterli olmadığını belirterek, "Balıkçılıkta ıskarta önemli bir problemdir. Hedeflenen türün yanında avlanan ve tekrar ortama atılan birçok tür bulunmaktadır. Bu türler ekonomik olmamakla birlikte ekosistem açısından çok önemlidir. Av araçlarının seçiciliğini arttırmakla ıskarta azaltılabilir." dedi.

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts