Tuesday, 26 December 2017

Erdoğan'ı, Sevakin Adası'nda Develer ve Kılıçlı Yerliler Karşıladı

Erdoğan'ı, Sevakin Adası'nda Develer ve Kılıçlı Yerliler Karşıladı

17 saat önce

Erdoğan Sudan'dan, restorasyon için istediği Sevakin Adası'nda develere binen yerli halk tarafından kılıçlarla karşılandı. Ada, Osmanlı için Kızıl Deniz'in güvenlik kapısıydı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanSudan Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir'e Sevakin Adası ile ilgili, "Bu adayı bize tahsis etseniz de tamamiyle şöyle bir restore etsek, bu adayı tekrar tarihi şanına layık bir hale getirsek" sözleri gündeme bomba gibi düştü.
SEVAKİN ADASINDA BAYRAKLARLA KARŞILANDI
Erdoğan Sudan'daki, ikinci gününde Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir ile Sudan'ın Kızıldeniz kıyısındaki Sevakin Adası'nda incelemelerde bulundu.
Afrika ziyaretinin ilk durağı Sudan'da, ikinci günde resmi temaslarını sürdüren Erdoğan, beraberindekilerle Port Sudan kentine geçti.
MAKAM OTOMOBİLİYLE ADAYA GEÇTİ

Özel uçak "TUR" ile Port Sudan Havaalanı'na gelen Erdoğan, burada El-Beşir tarafından karşılandı.Havalimanında tekbirlerle karşılanan Erdoğan, buradan makam otomobiliyle Sudan'ın Kızıldeniz kıyısındaki Sevakin Adası'na hareket etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, güzergah boyunca ellerindeki Türkiye ve Sudanbayraklarıyla kendisine sevgi gösterisinde bulunan Sudanlıları selamladı.
TİKA'NIN YAPTIĞI BİNALARI İNCELEDİ
Sevakin Adası'nda incelemelerde bulunan Erdoğan, burada Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından restore edilen Hanefi ve Şafi camileri ile gümrük binasını gezdi.
Sudan'ın turizm sektörünün gelişmesine katkı sağlanması amacıyla 2011'de başlayan çalışmalarla Osmanlı dönemine ait Hanefi ve Şafi camileri ile gümrük binası TİKA tarafından restore edildi.
Öte yandan, 2016'da başlayan muhafaza binasının restorasyon konusundaki çalışmaları devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle Hanefi Camisi'nde namaz kıldı.
ADADA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI İMZALANDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve mevkidaşı El-Beşir'in katılımıyla iki ülkenin iş adamları arasında gümrük binasında iş birliği anlaşması imzalandı. Anlaşmaya, Türk tarafından Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı ve iş adamı Aziz Yıldırım imza koydu.
İmza töreninin sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, 250 yıllık Osmanlı parası hediye edildi.
OSMANLI'NIN GÜVENLİĞİNİ SEVAKİN'DEN SAĞLIYORDU
Sevakin, geçmişte Nubye bölgesinin en önemli limanı olarak biliniyordu.
Osmanlı döneminde ise denizden gelecek tehlikelere karşı Kızıldeniz ve Hicaz'ın güvenliği Sevakin Adası üzerinden sağlanmaktaydı.
Afrika'nın dünyaya açılan kapısı konumundaki adada, tarihi Osmanlı limanı ile gümrük binası, Hanefi ve Şafi camileri, muhafaza binası gibi önemli eserler bulunuyor.

Sevakin'in Bilinmeyenleri



Osmanlı'nın Afrika'daki 400 Yıllık Adası! İşte Erdoğan'ın Sudan'dan İstediği Sevakin'in Bilinmeyenleri

4 saat önce

Erdoğan'ın Sudan'dan istediği Sevakin Adası, 1517'deki Mısır fethiyle Türklerin oldu, 1882'de Mısır'ın İngilizlerce işgaliyle Türk denetiminden çıktı. Sudan'ın 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasıyla da onlarda kaldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün 400 yıl boyunca Osmanlı'nın adası olan Sevakin'i ziyaret etti. Sevakin halkı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı büyük bir sevinçle karşıladı. Sudan'ın kuzeydoğusunda Kızıldeniz kıyısında bulunan Sevakin Adası 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile Türk topraklarına katıldı. 1882'de Mısır'ın İngilizlerce işgaliyle fiilen Türk denetiminden çıkan kent, Sudan'ın 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasıyla, Sevakin de Sudan topraklarının bir parçası oldu.
ADANIN TÜRKİYE'YE TAHSİS EDİLMESİNİ İSTEDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Sudan'da ziyaret ettiği Sevakin Adası'nın durumunun kendisini üzdüğünü belirterek, Sudan CumhurbaşkanıÖmer El Beşir'den adanın Türkiye'ye tahsis edilmesini istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle bir tahsis yapar da hemen biz burada işe başlarsak, bu adayı yeniden aynı resimlerdeki gibi ihya ederiz, inşa ederiz ve Sudan artık bununla iftihar eder" dedi. Beşir de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talebini kabul ederek, adanın yeniden inşa edilmesi için Türkiye'ye tahsis etti.

ERDOĞAN'I HAVALANINDA KARŞILADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sudan ziyaretinin ikinci gününde Sudan'ın başkenti Hartum'dan uçakla Port Sudan Havaalanı'a geçti. Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir, Erdoğan'ı havaalanında karşıladı.
TÜRK BAYRAKLARI VE TEKBİRLERLE KARŞILANDI
Erdoğan'a burada da Sudan halkı sevgi gösterilerinde bulundu. Erdoğan, ellerindeki Türk ve Sudan bayraklarıyla tekbir getirerek kendisini karşılayan vatandaşları makam otomobilinden selamladı. Erdoğan, daha sonra eski bir Osmanlı İmparatorluğu şehri olan Sevakin Adası'nı ziyaret etti.
OSMANLI ESERLERİNİ İNCELEDİ, NAMAZ KILDI
Erdoğan, Osmanlı döneminde Kızıldeniz'in ve Hicaz'ın denizden gelecek tehlikelere karşı güvenliğinin sağlandığı Sevakin Adası'ndaki Osmanlı eserleri olan gümrük binası, Hanefi ve Şafi camilerini inceledi, TİKA tarafından yapılan restorasyon çalışmaları hakkında yetkililerden bilgi aldı. Erdoğan, buradaki Hanefi Camisi'nde namaz kıldı.
SEVAKİN ADASI'NIN TARİHÇESİ
Sudan'ın kuzeydoğusunda Kızıldeniz kıyısında liman şehri. Geçmişte Nubye bölgesinin en önemli limanı iken, 30 kilometre kuzeyde Port Sudan'ın kurulmasıyla önemi ikincil dereceye düşmüştür.
1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile Türk topraklarına katılan kent, XIX. Yüzyıla dek Osmanlı Devleti'nin bugünkü Eritre, Cibuti ve kuzey Somali'yi kapsayan Habeş Eyaleti valilerinin ikamet ettikleri yer oldu. Osmanlı kaynaklarında Savakin ya da Sevakin olarak kayıtlı kentin idaresi 1865 yılında Mısır Hıdivliği'ne bırakıldı.
1882'de Mısır'ın İngilizlerce işgaliyle fiilen Türk denetiminden çıkan kent, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın 17. maddesi uyarınca kesin olarak İngiliz idaresinde Mısır'a bırakıldı.
Sudan'ın İngiliz-Mısır idaresinden 1956 yılında bağımsızlığını kazanması ile, Suakin de Sudan topraklarının bir parçası oldu.

Türkiye ve Sudan Arasında 22 Anlaşmalık İşbirliği


Türkiye ve Sudan Arasında 22 Anlaşmalık İşbirliği

4 saat önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye ve Sudan arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliğinin tesisi kapsamında toplam 22 anlaşmanın hayata geçirildiğini vurguladı.

Türkiye ve Sudan Arasında 22 Anlaşmalık İşbirliği, System.String[]
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye ve Sudan arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliğinin tesisi kapsamında toplam 22 anlaşmanın hayata geçirildiğini vurguladı. 500 milyon dolarlık dış ticaret hacminin yetersiz olduğunu belirten Erdoğan, kısa vadede 1-2 milyar dolarlık hacme ulaşılacağını ancak hedefin 10 milyar dolar olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde SudanÇad ve Tunus'a gerçekleştirilen heyet ziyareti kapsamında gerçekleştirilen Sudan-Türkiye İş Forumu'nun kapanış töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErdoğanSudan Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, DEİK Başkan Yardımcısı ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin katılımları ile gerçekleştirildi.

Sağlık, tarım, soğuk hava depolama, havalimanı inşaatı alanlarında toplam 9 anlaşmanın imza töreninin de gerçekleştirildiği kapanış bölümünde iki ülke Cumhurbaşkanı Sudanlı ve Türk iş dünyası temsilcilerine seslendi. Her iki ülkenin Cumhurbaşkanı, İş Forumunda kurulan temasların takibi kapsamında İş Konseyi ortak toplantısının en yakın zamanda Türkiye'de gerçekleştirilmesini talep ettiler.

Hedef; 10 milyar dolarlık ticaret hacmi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki ülke arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliğinin tesisi kapsamında toplam 22 anlaşmanın hayata geçirildiğini vurguladı. 500 milyon dolarlık dış ticaret hacminin yetersiz olduğunu belirten Erdoğan, kısa vadede 1-2 milyar dolarlık hacme ulaşılacağını ancak hedefin 10 milyar dolar olduğunu söyledi.

Türkiye-Sudan İş Forumu vesilesiyle 100 kadar iş insanının birebir görüşmelerinin kısa zamanda sonuçlarını alacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk müteahhitlik şirketlerinin Sudan'ın altyapısına katkıda bulunması gerektiğini belirtti. Sudan'ın inşa ve ihyasının, daha önce ülkeyi yerle bir edenlere cevap niteliğinde olacağını belirten Erdoğan, iş heyeti kapsamında gelen Türk iş insanlarını Sudan'a yatırıma davet etti. Sudan halkı ile bütünleşerek iş yapmak gerektiğine değinen Erdoğan, tarım ve hayvancılıkta işbirliğinin ekonomik ilişkilerde ve yatırımlarda ayrı bir sıçramayı beraberinde getireceğini belirtti.

"Ticaret hacminin arttırılmasında Türkiye'deki özel sektöre önemli görevler düşüyor"

Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir ise, Türkiye ile Sudan arasındaki yıllık ticaret hacminin, en az 10 milyar dolara yükseltilmesi gerektiğini söyledi. Sudan-Türkiye İş Forumunda konuşan Cumhurbaşkanı El-Beşir, yıllık ticaret hacminin arttırılması konusunda Türkiye'deki özel sektöre önemli görevler düştüğünü, Türk özel sektörünün Sudan'daki çalışmalarında karşılaşabilecek tüm sıkıntıları çözmek noktasında Sudan hükümetinin yardımcı olmaya hazır olduğunu belirtti. Sudan'da faaliyet göstermek üzere Türk bankalarını Sudan'da şube açmaya davet eden El-Beşir, bir Türk bankasının Sudan'da açılmasının para transferi ve ekonomik ilişkiler konusunda yatırımcılara güçlü destek sağlayacağını ifade etti. Sudan ile Türkiye arasında devam eden ve geliştirilmesi için çaba harcanan görüşmelerin kardeşlik ve dostluk teması çerçevesinde gerçekleştirdiğini kaydeden El-Beşir, kurulması kararlaştırılan "Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Stratejisinin de iki ülke arasındaki ilişkileri çok daha ileriye taşıyacağını kaydetti. - İSTANBUL

Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in Türkiye Ziyareti


Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in Türkiye Ziyareti
Ahmet KAVAS
Ahmet KAVAS
Yayın Tarihi : 22.1.2008
1950’li yıllarda sömürgecilikten kurtulmaya başlayan Afrika’da kurulan bağımsız devlet sayısı 1990’lı yıllara gelindiğinde 53’ü buldu. Bu devletler arasında 454 km2 ile Seyşeller ve 964 km2 ile Sao Tome ve Principe gibi bazı ada devletleri yüzölçümleri itibarıyla bin kilometrekareyi geçmemektedir. Ama bunun yanında kıta içinde Sudan, Cezayir ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi yüzölçümü iki buçuk milyon kilometre kare civarında olan devasa ülkeler de var. Özellikle Sudan 2.505.810 km2’lik yüzölçümü ile kıtanın en büyük, dünyanın ise onuncu sırada en çok topraklarına sahip ülkesidir. Nil Nehri’nin ülkenin güneyinden kuzeyine uzanması bu ülkeye ayrı bir zenginlik katmaktadır. Yine 40 milyona ulaşan nüfusuyla hem bölgesinde hem de kıta içinde önemli bir ağırlığa sahip bulunmaktadır.
 
Türkiye-Sudan münasebetleri 16. yüzyılın başına kadar gitmektedir. Ancak Türklerin Afrika’nın bu bölgesiyle ilk temasları dokuzuncu yüzyılda Kahire merkezli kurdukları Tolunoğulları, İhşitler, Eyyûbiler ve Memlûkler dönemlerine kadar uzanmaktadır. Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılında Mısır’ın idaresini Memlûkler’den almasından sonra Osmanlı Devleti’nin Kızıldeniz’in batı sahillerine, yani bugünkü Sudan devleti topraklarına ilgi duyduğunu biliyoruz. Afrika’da kurduğu Mısır, Trablusgarp (Libya), Tunus ve Cezayir eyaletleri dışında beşincisini Sudan ve Etiyopya topraklarında oluşturdu ve Habeş eyaleti adı verilen bu idarenin merkezi genelde Sudan’ın Kızıldeniz sahilindeki Sevakin adası oldu. Buraya tayin edilen beylerbeyileri genelde bu adada ikamet ettiler. 19. yüzyılın başında Mısır valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa ise 1820’li yılların başında Sudan’ın iç bölgelerine de ilgi duydu ve kendisinden sonra yerine geçe oğullarının döneminde bugünkü modern Sudan devletinin sınırları oluşturuldu. Dahası, başkent Hartum başta olmak üzere pek çok büyük şehir bu dönemde inşa edildi. Hatta 1821-1882 yılları arasındaki bu döneme “Türkiye” denilmektedir.
 
Türkiye ile Sudan bin yılı aşan ortak tarihe sahip iki ülkedir. Osmanlı Devleti’nin bu bölgedeki varlığının temel sebebi Kızıldeniz havzasını 16. yüzyıldaki Portekiz işgaline karşı korumak içindi. 19. yüzyılda ise özellikle İtalyan işgali başta olmak üzere Avrupa sömürgeciliğine karşı Kızıldeniz havzasını muhafaza etmekti. Ne var ki 1882 yılında Mısır ile birlikte Sudan da İngiltere’nin işgaline maruz kaldı. İki millet arasında oluşan kardeşlik ve dostluk duygusu Habeş eyaleti sınırları içinde olduğu kadar, iç kısımlardaki Func, Kordofan ve Darfûr sultanlıklarıyla da devam ettirildi. Mısır’a bağlı “hükümdarlık” adıyla 60 yıl idare edilen dönem iki millet arasındaki yakın münasebetlerin en üst seviyeye çıkmasına sebep oldu.
 
Afrika ülkeleri içinde en az bölünen ülke Sudan olup o da bağımsızlık sonrasında içine sürüklendiği karışıklıklarla bu sürece dahil edilmek istenmektedir. Ülkenin güneyindeki sınırlı sayıda bulunan Hristiyan azınlığın eski sömürgeci devletlerin desteğiyle başlattığı direniş hareketi 2005 yılında merkezi hükümetle karşılıklı bir anlaşma yapılarak sona erdirildi ve yerini barış ortamına bıraktı. Fakat daha bu süreç tamamlanmadan ülkenin batısındaki Darfur’da bir çatışma ortamı oluşturuldu. Çatışmanın sadece Cencavid tarafı merkezi hükümetle işbirliği içinde yer alırken diğer üç taraf ise ordu birlikleriyle çatışmaya başladı. Avrupa devletleri ve ABD’nin de desteklediği bu üç direniş hareketi bölgeyi giderek yaşanmaz hale getirdi. Sudan ordusu ve güvenlik kuvvetlerine karşı saldırılara merkezi hükümet cevap verince her iki taraftan da büyük kayıplar oldu. Ne var ki, Darfur ile ilgili haberler dünya medyasında taraflı olarak yer almaktadır. Hartum yönetimi, ordu ve güvenlik kuvvetleri ile onlara destek olan Cencavidler ile bunlara karşı direniş gösterenlerin tarafında toplam 10.000 kişilik bir kayıp olduğunu bildirse de dünya medyası bugün 200.000-350.000 arasında ölü olduğu şeklinde çok abartılı rakamlar vermektedir. Darfur’un toplam altı milyon nüfusunun 2 ile 2,5 milyonunun yer değiştirdiğini, 4 milyon civarındaki geriye kalanının da açlıkla yüzyüze olduğunu iddia etmektedirler. Oysa Sudan devleti direniş hareketleri başladığından bu tarafa Darfur’un %90’ının idaresinde olduğunu ve çarpışmaların sadece %10’luk kısmında yaşandığını bildirmektedir. Genel kanaat Darfur’da bir insanlık dramının yaşandığı yönündedir. Sudan’da huzuru sağlamak için Birleşmiş Milletler ABD’nin yönlendirmesiyle dünyada ilk defa en büyük barış gücünü buraya yerleştirmek istemektedir. Sudan ise Afrika Birliği ile birlikte yürütülecek bu barış gücü içinde eski sömürgeci Avrupalı devletlerin askerlerini ve diğer görevlilerini görmek istemediği için bu karma barış gücünün ülkesinde mevzilenmesine bir türlü tam onay vermiyor.
 
Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in Türkiye Ziyareti
 
1956 yılından bugüne kadar aradan geçen 57 yıl boyunca Türkiye ile Sudan ilişkileri diplomatik olarak sınırlı ziyaretlerle geçiştirildi. İlk defa Türkiye tarafından başbakan Recep Tayip Erdoğan Sudan’da, hatta Darfur’a kadar gitti. Sudan tarafından ise ilk defa devlet başkanlığı düzeyinde 21 Ocak 2008 tarihinde Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirildi. Çin’in Afrika’daki giderek artan varlığından son derece rahatsız olan ABD ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler Türkiye’nin Sudan ile yakınlaşmasını müspet bir adım olarak değerlendirmek durumundadır. Çünkü her iki tarafın dostluğu temel alan bu yaklaşımı sayesinde Sudan hakkında ileri sürülen iddiaların barışçı bir ortamda çözümlenmesine de yardımcı olacaktır.
 
Ömer el-Beşir’in Türkiye ziyareti Sudan’ın kıta içinde ve dış dünyada yalnızlığa zorlandığı ortamdan çıkması için önemli bir adımdır. Böylece Türkiye de bulunduğu coğrafyada yaşanan Irak olayları, Filistin meselesi gibi sıkıntılarla çok taraflı bir görüşme ortamı oluşturmakta, Afrika’da çözümsüz gibi görülen Darfur meselesinde de Sudan devletini doğrudan muhatap almaktadır. Diğer taraftan bu bölgede yaşanan insanlık dramına yerinde çok amaçlı yardım eli uzatarak kalıcı bir çözüm için çalışmaktadır. Türkiye uluslararası toplum nezdinde güvenilir bir ülke konumunu elde ederken dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan sıkıntıların çözümü için barış ortamı tesisinde etkin görevler üstlenmektedir.
 
Sudan devlet başkanı bu ziyaretiyle Türkiye’nin dünya siyasetindeki rolünü önemsediğini gösterirken, Türk iş adamlarının da son yıllarda ülkesine giderek artan ilgisini en üst seviyeye çıkarmayı hedeflemektedir. Gelinen bu nokta şunu göstermektedir ki 1990’lı yılların sonunda Türk dış politikasının önde gelen diplomatlarından Büyükelçi Numan Hazar’ın hazırladığı “Afrika Açılım Planı” çerçevesinde önerilen adımların 2000’li yıllarda bu konulara kararlılıkla eğilen hükümet politikalarıyla giderek büyümesidir.
 
2005 yılının Türk hükümeti tarafından “Afrika’ya Açılım Yılı” ilan edilmesi bu kıta ile münasebetlere olumlu manada büyük bir ivme kazandırdı. Artık Türk diplomasisinin öncelikli konuları arasında Afrika kıtası da hak ettiği yeri almakta ve uluslararası ilişkilerinde bu kıta ülkeleri ile kalıcı işbirliği anlaşmaları yapılmaktadır. Kısacası Türkiye bu girişimleriyle geçmişteki dostluk ve kardeşlik mirasına dönerken, Afrika ülkeleri de bu ilgiye kayıtsız kalmadıklarını göstermektedirler.
Diğer Yazıları

Afrika'nın kapısı: Sevakin Adası


Afrika'nın kapısı: Sevakin Adası


19. yüzyıla kadar Osmanlı toprağı olan Sevakin AdasıCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan ziyaretinde en ilgi çeken duraklarından biri oldu.
Sudan ziyareti kapsamında ülkenin kuzeyindeki Port Sudan'dan Sevakin Adası'na geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının (TİKA) restore ettiği Hanefi Camisi'nde namaz kıldı. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19. yüzyıla kadar Osmanlı'nın toprağı olan Sevakin Ada'sının tarihi önemine vurgu yaparak, "Sevakin Adası'nı bize belli bir süre tahsis etseniz de biz bu adayı aslına uygun olarak yeniden inşa ve ihya etsek. Ömer El-Beşir kardeşim 'tamam' dedi. Burayı inşa ve ihya ne demek biliyor musunuz? Burayı yerle bir edenlere şu cevabı vermiş olacağız. Siz geldiğiniz buraları yerle bir ettiniz. Sizin o buraları yerle bir etmeniz, bizim sakalımızı tıraş etmeye benzer. Unutmayın ki biz burayı öyle bir inşa ve ihya edeceğiz ki kesilen sakal çok daha gür biter, siz bunu göreceksiniz." dedi. 
Türkiye, 2011'den bu yana adayı turizm sektörüne kazandırmak isteyen Sudan'a destek veriyor. 
TİKA, adada Hanefi ve Şafi camilerinin yer aldığı kompleksin restorasyonunu ve çevre düzenlemesini tamamladı.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1821'de inşa edilen ve gümrük işlemlerinin yapıldığı tarihi binayı da aslına uygun restore eden TİKA, binanın önüne ayrıca seyir iskelesi inşa etti. Kurum, Muhafaza Binası'nın yenileme çalışmalarına 2016'dan bu yana devam ediyor. 

Sevakin Adası

Sudan'ın kuzeydoğusunda, Kızıldeniz kıyısında bir liman kenti olan Sevakin Adası, Türkiye için tarihi öneme sahip.
Yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı olan ada, ticari ve ekonomik öneminden dolayı Sudanlılar tarafından "Afrika'ya açılan kapı" olarak nitelendiriliyor.
Sevakin Adası, geçmişte Nubye bölgesinin en önemli limanıydı. Osmanlı döneminde Kızıldeniz ve Hicaz'ın denizden gelecek tehlikelere karşı güvenliği Sevakin Adası üzerinden sağlanıyordu.
Sevakin Adası, bugünkü Eritre, Cibuti ve Kuzey Somali'yi kapsayan Habeş eyaleti valilerinin ikamet adresiydi.
Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethetmesiyle Türk topraklarına katılan ada, eyaletin merkezi konumundaydı. Kızıldeniz ve Hicaz'ın güvenliğini Sevakin Adası'ndan sağlayan Osmanlı İmparatorluğu, bölgeye önce kaleler ardından idari binalar, camiler, hanlar, hamamlar inşa etti. Kızıldeniz, "ticaretin kilit noktası" olan Sevakin Adası sayesinde "Osmanlı'nın iç denizi" haline geldi.
Adada tarihi Osmanlı Limanı'nın yanı sıra Gümrük Binası, Hanefi ve Şafi camileri gibi önemli eserler bulunuyor. 

Lozan Antlaşması ile Mısır'a bırakıldı

1882'de İngilizler'in Mısır'ı işgaliyle fiilen Türk hakimiyetinden çıkan Sevakin Adası, 1923'de imzalanan Lozan Antlaşması'nın 17. maddesi uyarınca İngiliz işgalindeki Mısır'a bırakıldı.
Ada, 1956 yılında, İngilizlere karşı bağımsızlığını kazanan Sudan topraklarının parçası oldu.
Afrika'dan hac kafilelerinin deniz yoluyla kutsal topraklara uğurlandığı Sevakin Adası'nda 40 binden fazla Sudanlı yaşıyor.
Ekonomi ve altyapının yok denecek kadar az olduğu ada sakinleri, balıkçılık yaparak hayata tutunmaya çalışıyor.
Ada sakinleri, iş bulma umuduyla son yıllarda Kızıldeniz eyaleti merkez şehri Port Sudan'a göç ediyor.

Eski güzelliğine kavuşmayı bekleyen Osmanlı mirası​

Sudan'ın doğusundaki Kızıldeniz sahilinde ülkenin en önemli limanı Port Sudan'ın güney tarafında kalan ve başkent Hartum'a 560 kilometre uzaklıkta bulunan, 66 metre rakıma ve 20 kilometrekare alana sahip Sevakin Adası'nda 370’den fazla yerleşim birimi ve hükümet kurumları yer alıyor.

Mazisindeki yüksek mimari düzey ve güçlü tarihin ardından gelen yıkımla adeta harabe şehre dönüşen mercan adası Sevakin, yeniden eski güzelliğine kavuşmayı bekliyor.
Adaya "Sevakin" adının verilmesine dair ise çeşitli rivayetler bulunuyor. "İskan" anlamındaki Sevakin olduğunu söyleyenlerin yanı sıra eski Mısır dilinde, "Şavahin" adının daha sonra Sevakin kelimesine dönüştüğü ileri sürülüyor. 

Bunlar içinde en dikkati çeken adanın tarihinin Süleyman Peygamber dönemine dayandığı iddiası. Bu görüşü savunanlar Sevakin adının, hapishaneler anlamına gelen "Sucun" kelimesinden geldiğini ifade ediyor. Buna göre Süleyman Peygamber döneminde insanlardan ve cinlerden kanuna aykırı davrananlar bu adada hapis cezasına çarptırılıyormuş. 
Adadaki mimari eserlerin yüksek olması nedeniyle "bu yapıları cinlerden başkası yapamaz" anlamına gelen "Seva- Cin (Cin Yapısı)" ifadesinin "Sevakin'e" dönüştüğü de konuyla ilgili ortaya konulan görüşler arasında yer alıyor.  

Süleyman Peygamber'den Osmanlı'ya uzanan engin tarih

Süleyman Peygamber ve Saba Melikesi Belkıs'tan Batlamyus, Yunanlılar, eski Mısırlılar ve Osmanlılara kadar uzanan derin bir tarihi zenginliğe sahip ada, geniş hayale imkan veren geçmişiyle engin bir egzotizm kazandırıyor.
Ebu Muhammed el-Hasan bin Ahmed El-Hemdani'nin 10'uncu asırda yazdığı tarih kitaplarındaki bilgilere göre, bugün Eritre'deki Massava kenti olarak bilinen Badi limanından vazgeçildikten sonra "eski bir belde" olan Sevakin'in yıldızının parladığı belirtiliyor. 
İbni Battuta gibi önemli seyyahların da ziyaret ettiği Sevakin'in restoresinin, Türkiye'nin desteğiyle yapılması daha önce de konuşuluyordu. Ancak bu yönde ilk ciddi adım dün Erdoğan'ın bu kente yaptığı ziyaretle atılmış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Sevakin Adası’nın belli bir süre Türkiye'ye tahsis edilerek aslına uygun yeniden inşasını talep etti. Sudan Devlet Başkanı Beşir de bunu memnuniyetle karşıladı.

Yerel yetkililer “adanın imar edilecek olmasından” memnun

Türkiye’nin turizm bölgesine dönüştürmek istediği Sevakin adasının yeniden imar edilmesi kararı yerel yetkililer tarafından da memnuniyetle karşılandı.
Sevakin yetkililerinden Halid Sadan, ziyaret sırasında yaptığı açıklamada, tarihi kentin yeniden imarının, turizm ve yatırımları canlandıracağını söyledi.
Bölgenin yıkımından İngiltere’yi sorumlu tutan Sadan, "Sevakin İslami izler taşıyan bir adaydı. Sömürgeciler İslami izleri silmek için onu ihmal ve tahrip etti." dedi.
Sevakin Adası Belediye Başkanı Mahmud el-Emin, "Sevakin adası, adeta Afrika’nın doğusundaki ve Kızıldeniz sahilindeki İslam topraklarının başkentiydi." ifadelerini kullandı.
Kızıldeniz Valisi Ali Ahmed Hamid de Sevakin adasının uzun süreler Osmanlı hakimiyeti altında kaldığını belirtti.
Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Sudanlı mevkidaşı Muhammed Ebu Zeyd ile Sevakin’de turizmin geliştirilmesi ve tarihi eserlerin restorasyonu konusunda anlaşmalar imzaladı.
HARTUM - ABDULLAH ULUYURT /  AHMED YUNUS ABAKAR

Featured post

Former Yunus Emre Institute President Arrested at Ankara Airport in Corruption Probe

  Ankara, [Date]  — Şeref Ateş, former head of Turkey's Yunus Emre Institute, was detained at Esenboğa International Airport under an ar...

Popular Posts