Thursday, 30 April 2015

KOP Eylem Planı ile Konya Ovası'na dev yatırım


KOP Eylem Planı ile 

Konya Ovası'na dev yatırım

KOP Eylem Planı'nın 2014-2018 yılları için finansman toplamı 
9 milyar 927 milyon lira olarak belirlendi.

KOP Eylem Planı ile Konya Ovasına dev yatırım

Konya Ovası Projesi'nin (KOP) Eylem Planı'nın 2014-2018 yılları için finansman toplamı 9 milyar 927 milyon lira olarak belirlendi.

Kalkınma Bakanlığı'nca 2014-2018 yıllarına ilişkin KOP Eylem Planı açıklandı.

Eylem planıyla bölgede tarımsal yapıda değişimi ve sürdürülebilirliği sağlamak, sanayi, ticaret, ulaşım, enerji gibi sektörleri güçlendirmek, eğitim, sağlık, kültür ve diğer sosyal hizmetlere erişilebilirliği artırmak, bölge içi ve bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak, bölgenin rekabet gücünü, ekonomik ve sosyal kapasitesini güçlendirmek ve vatandaşların refah düzeyini yükseltmek amaçlanıyor.

Plan dönemi sonunda, KOP ile ilişkili olan Konya, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray bölgelerinin 2011 verilerine göre kişi başı gayri safi katma değerinin Türkiye ortalamasına oranı olan yüzde 77’nin, 2018 yılında yüzde 80’e ulaşması hedefleniyor. Bölge ihracatının ise plan dönemi sonunda 3,5 milyar dolara yükseltilerek ülke ihracatının yüzde 1,26’sının bölge tarafından gerçekleştirilmesi öngörülüyor.

Bölgenin 2013'te yüzde 4,9 olan işsizlik oranının 2018'de yüzde 2,9 seviyesine gerileyeceği, 2013 yılında sırasıyla yüzde 46,5 ve yüzde 48,9 olan istihdam ve işgücüne katılma oranlarının yüzde 50 ve yüzde 51,5 değerlerine ulaşması bekleniyor.

KOP Eylem Planı’nın uygulanmasında izleme ve koordinasyondan sorumlu kuruluş KOP Bölge Kalkınma idaresi Başkanlığı olacak. Planın bölge düzeyinde uygulanmasından ise eylem planında yer alan bütün kamu kurum ve kuruluşlar sorumlu olacak.

Eylem planının finansmanı ise 2014 yılı için 1 milyar 373 milyon lira, 2015 için 1 milyar 600 milyon lira, 2016 için 1 milyar 950 milyon lira, 2017 için 2 milyar 350 milyon lira, 2018 için de 2 milyar 654 milyon lira olmak üzere toplam 9 milyar 927 milyon lira olarak belirlendi.

KOP Eylem Planı kapsamında toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı,  ekonomik yapının güçlendirilmesi, altyapının geliştirilmesi ve kentleşme, beşeri ve sosyal yapının güçlendirilmesi, kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olmak üzere 5 ana eksen tespit edildi.

Plan döneminde öncelikle sulu tarım arazileri olmak üzere, 958 bin hektar alanda daha tarım arazilerinin toplulaştırılması ve tarla içi geliştirme hizmetleri yapılarak toplamda 1 milyon 392 bin hektar alanda çalışmalar tamamlanacak. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen baraj ve gölet sulama projeleri bitirilecek, dağlık kırsal alanlarda yeni sulama projeleri hayata geçirilecek.

Bölgedeki kurumlarla işbirliği içerisinde, yer altı ve yer üstü sularının kullanımı için yol haritası çıkartılacak. Bölgedeki su kısıtı da dikkate alınarak suyu az tüketen ve ülkenin yağlı tohum başta olmak üzere arz açığı olan ürünlerin bölgede üretilmesine yönelik çalışmalar yapılacak, destekleme sisteminin dönüştürülmesine yönelik altyapı oluşturulacak.

Sulanan alan, 1 milyon 100 bin hektara çıkarılacak

Devam eden ve planlanan sulama projelerinin tamamlanması ile bölgedeki toplam sulanan alan 924 bin hektardan, 1 milyon 100 bin hektara çıkartılacak, 88 bin yeni istihdam oluşturulacak, halen 462 bin kişi olan tarımsal istihdam sayısı 550 bin kişiye çıkarılacak, bölgede sulu tarım arazilerinden elde edilen yıllık gelir 6 milyar 50 milyon liraya yükseltilecek.

Plan döneminde yaklaşık 114 bin 500 hektar alan DSİ tarafından sulamaya açılacak, 177 bin hektar alanda ise sulama şebekelerinin rehabilitasyonu yapılacak, 76 bin 500 hektar alandaki sulama altyapısı kapalı sisteme dönüştürülecek, çoğunluğu kırsal dağlık bölgelerde bulunan 61 bin 500 hektar alanda basınçlı sulama altyapısı kurulacak.

Bölgedeki kuru tarım alanlarının rehabilitasyonunu içeren projeler hayata geçirilecek.

Bölgede, ağaçlandırma çalışmaları kapsamında 10 bin 550 hektar alanda tesis kurulumu, 18 bin 900 hektar alanda bakım işleri; erozyon kontrolü çalışmaları kapsamında 24 bin hektar alanda tesis kurulumu, 43 bin 200 hektar alanda bakım işleri; orman içi mera ıslahı kapsamında 2 bin 500 hektarda ıslah çalışması, rehabilitasyon çalışmaları kapsamında 29 bin 730 hektarda tesis kurulumu, 15 bin 480 hektarda bakım işleri gerçekleştirilecek.

Bölgede doğrudan ekim yapılan alanlar öncelikle 60 bin hektara ulaştırılacak, toprağı koruyan ve su tasarrufu sağlayan çevreci mekanizasyon kullanımı yaygınlaştırılacak.

Yaklaşık 23 bin 500 hektar alanda mera ıslah ve amenajman çalışmaları tamamlanacak. Bölgeye ait endemik bitkilerin envanteri çıkarılarak ticari kullanım potansiyelleri araştırılacak.

Organik kiraz, çilek ve üzüm yetiştiriciliği yaygınlaştırılacak

Plan döneminde bölgenin hayvancılık stratejisi hazırlanmasına dair inceleme ve araştırmalar yapılacak. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta destek programları uygulanacak. Çiğ sütün uygun koşullarda toplanmasına yönelik altyapı geliştirilecek.

Organik ağırlıklı kiraz ve çilek yetiştiriciliği ile bağcılığın yaygınlaştırılması, serbest sistem tavukçuluğun, örtü altı tarım faaliyetlerinin, sertifikalandırma çalışmalarının, hasat, işleme, paketleme, depolama, örgütlenme ve pazarlamanın geliştirilmesi için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı faaliyetlerini tamamlayıcı destekleme ve yatırım çalışmaları yürütülecek.

5 bin işletme ve girişimciye destek

 Bölgenin Ar-Ge yol haritası hazırlanarak çalışmalar desteklenecek, ticaret ile sağlanan katma değerin artırılması amacıyla, yenilikçi yaklaşımlar desteklenecek. Sanayide orta yüksek teknolojiye geçiş hızlandırılacak. Bölgedeki tarım ve gıda makineleri üreten firmaların modernizasyonu yapılacak ayrıca KOBi’ler ve kümelenme çalışmaları desteklenecek. Yaklaşık 5 bin işletme ve yeni girişimciye destek verilecek.

Karapınar kömürlerine termik santral

Karapınar Enerji ihtisas Endüstri Bölgesi (EİEB) yatırıma açılacak, Karapınar-Ayrancı ilçelerinde bulunan 1,8 milyar tonluk kömür rezervini değerlendirmek üzere emisyon değerleri düşük termik santralin kurulmasına yönelik planlama çalışmaları gerçekleştirilecek.

KOP Bölgesi Turizm Master Planı hazırlanarak turizm altyapısı iyileştirilecek ve çeşitlendirilecek. Yerli ve yabancı turistlerin ortalama 1,7 olan geceleme süresinin 2,5’e çıkarılmasına yönelik çalışmalar yürütülecek.

Ulusal ve Uluslararası Veri Merkezi Projesi

Antalya-Konya-Aksaray-Nevşehir-Kayseri ve Kırşehir-Aksaray-Ulukışla demiryolu (yük-yolcu) hatlarının uygulama projeleri tamamlanacak. Hava taşımacılığının eksiklikleri tamamlanacak. Bölge kentlerinin içme suyu ihtiyacının karşılanabilmesi için isale hattı ve arıtma tesisleri inşa edilecek, 121 içme suyu, 138 kanalizasyon olmak üzere toplam 259 proje tamamlanacak.

Bölgede Ulusal ve Uluslararası Veri Merkezi kurulmasına yönelik araştırma projesi gerçekleştirilecek. Kamu Felaket Kurtarma ve Entegre Veri Merkezi kurulacak.

Okul öncesi eğitimde yüzde 70 okullaşma oranı yakalanacak, ilk ve orta öğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 30’un üstünde olan ilçelerde 30’un altına düşürülecek. Yükseköğretimde ise öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 36’ya düşürülecek, 8 bin 540 ilave yurt kapasitesi oluşturulacak. Bölgede 60 adet zenginleştirilmiş kütüphane yapılacak.

Sokakta yaşayan, madde bağımlısı, kimsesiz veya korunmaya muhtaç çocuklara yönelik hizmet merkezlerinin altyapıları geliştirilecek. Nüfusu 10 binin üzerinde olan ilçelere spor salonları yapılacak.

Belediyelere bilişim stratejisi ve stratejik plan oluşturma konularında teknik destek sağlanacak, yerel yönetimler bünyesinde kurulacak Kamu Bilişim Merkezleri aracılığıyla bireylerin bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim imkanları artırılacak.
 
(AA)


ISF & S1 Federasyonu faaliyetleri


ISF & S1 Federasyonu faaliyetleri
Last News:
International Sports Press Conference 2015-04-17 Stuttgart-Germany
2015-04-17 Stuttgart-Germany Marketing day World Sanda Championship 2015 & World Combat Championship 2015 
2015-04-17 Berlin-Germany Marketing day World Sanda Championship 2015 & World Combat Championship 2015
2015-04-17 Tokyo-Japan Marketing day World Sanda Championship 2015 & World Combat Championship 2015
2015-04-18 Warsaw-Poland Marketing day Stuttgart2015
2015-04-19 Florida-USA Marketing day Stuttgart2015
2015-04-22 Beijing-China Marketing day Stuttgart2015
2015-06-12 Baku-Azerbaijan Marketing day Stuttgart2015

Güçkobir Federasyonu Sponsoru"ATO"yu ziyaret etti



Güçkobir Federasyonu Sponsoru"ATO"yu ziyaret etti
Güçkobir,Adana'da yapılan "Türkiye Muaythai Şampiyonası" için sponsoru olan Ankara Ticaret Odasını ziyaret ederek, Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı Nurettin Gürgür ve Yönetim Kurulu Başkanı Salih Bezci Güçkobir Sporcuları'nı ağırladı.Güç Koşullardaki Bireyler Federasyonu Başkanı Murat Berksun;Federasyon çalışmalarını ve Güçkobir kullanımına tahsis edilen merkez için bilgileri, Ato Meclis Başkanı Nurettin Gürgür'e aktardı.

Ruh sağlığı nedir?



Ruh sağlığı nedir?

Bir adam diyor ve gurur 
benim görevleri devam. 
Ama kısa bir süre sonra, artık o kadar canlı 
onun görevleri kaybolur. 
Eugen Roth
Ruh Sağlığı bilim ve uygulama olarak kabul edilir ruh sağlığı korunması (ayrıca bkz'hijyen' ). Bu yaşam koşulları lehine ya da insan vücudu üzerinde etkisi zarar ile uğraşan (aynı zamanda makalesine bakın 'ruh, ne oldu?' )
amacı bozulmuş ruh sağlığı, eğitim ve önleme erken teşhis . Hijyen ve sağlık alanında bir parçası olarak Ruh Sağlığı, günlük yaşam tüm faaliyetleri etkileyen fizyolojik ve psikolojik ve ruhsal hem (bkz katılım 'Tükenmişlik - derin baktı ve '- kavşakta İnsanlar ve işi Tükenmişlik ').
ruh sağlığı amacı sağlık ve sağlıklı yaşam, psikolojik stres veya her off mümkün kapsamını azaltmaktır. Yükler güç basıncının insanların zihinsel, fiziksel ve sosyal bütünlüğü gibi etkisi profesyonel stres, güçlü duygular, heyecan, gerginlik ve kaygı ayırt etme olabilir stres faktörleri bilinmektedir.
Nedir  'ruh sağlığı' tanımlanmış?
Internet üzerinde karşılaşılan olarak ne hem ilişkisel hemen antonym 'hasta zihinsel', yani için 'ruhen sağlıklı' olduğunu. Bu 'okuma için stigma hala mücadele ruhsal hastalığı olan "Kişiler. Ilgililere ret ve dışlama için büyük bir yük oluşturmaktadır. "
Ruh Sağlığı nedenle sonucuna varılabilir olarak, sahip akıl hastalığı önleme görevi.Sonuç iyi ruh sağlığı olan 'esneklik' .
"Esneklik" İngilizce (esneklik) kaynaklanan ve esneklik (elastikiyet veya esneklik) ile tercüme edilebilir. terimi, stresli durumlarla de başa yeteneğini ifade eder.
Esneklik etkileyen önemli faktörler, ilgili kişiye, kültürü, okul ortamı, aile, onun olanistihbarat , özellikle duygusal zeka , yani duygu ve eylem ve onun daha fazla veya daha az 'pro-aktif' yaklaşımını kontrol etme yeteneği sorunlar (eğilim sorunu Trance ısrar etmek / sorun sabitleme veya problem çözme yönlendirme).
Bazı gruplar, özellikle, esnek olduğu bulunmuştur. Bunlar genellikle güçlü sahip olanlardıruyumu var daha-kolektivist odaklı bireysel daha ve ("ortak değerler" bundan böyle esneklik olarak) gelen grup insanların çoğu tarafından paylaşılan güçlü değerler ile karakterizedir.
Wikipedia makalesine bakın: Resilience
Ama nasıl ruh sağlığı? Oldukça bireyselleştirilmiş meritokrasi mümkün hale getirilebilir toplumsal bağlam her zaman rastgele ve böylece istikrar ve Tragfähikgeit ilişkisi azalır olduğu bir toplumda?
hochseilakt_2
Büyük Kanyon boyunca bir ip Nik Wallenda (34)
Cevap: 'denge' By tarafından, yani öğrenme çatışan talepler arasında 'ince bir çizgi' olarak devam öğreniyor 'ruhsal ve zihinsel son derece mobil.' Bu bütün Aufmerksamkteit do '(: Kelime' bile, her şey tüm değer yapılabilir olduğunu, "Oldukça orada olmak 've' dirsek 'tüm inançları değerlendirmek için kapasite' koyar Akış ).
"Tam dikkat meselesi açıklanan konuya tutmak için zihin açığa çıkarmaktır, tek zihin kullanmak zorunda mevcuttur, boş ve ruhu gerçekten yakın ve erişilebilir, ancak daha derin bir düzeyde olduğunu çeşitli zaten edinilen bilgi Onu dokunmadan, elde etmek. Ruh bir kişi dağ, hinblickt sağda tüm özel ve zaten şekilli düşüncelerle ilgili aynıdır ve biz ona bakmak olduğunu, ama hayır, pek çok orman ve ovaları fark ettim. Ve her şeyden önce zihni değil, bekleme görünümlü, ama onun çıplak gerçeği içine gidecek konuyu almak için istekli, boş olmalıdır. " - Simone Weil
: Şair Franz Kafka aşağıdaki belirtmek zorundadır "hakikat her insanın almak ya kimseden satın alabilirsiniz henüz yaşamak gerekiyor ve ne. Her kişi kendi içinden defalarca üretmek zorunda ya da o gider. Gerçeği olmadan hayat mümkün değildir.Gerçek şu ki hayatın kendisi olabilir. "

İKİ KADAVRA BULSANIZ, KÖŞEYİ DÖNDÜNÜZ!



 

İKİ KADAVRA BULSANIZ, KÖŞEYİ DÖNDÜNÜZ!

Bir kadavra bile 15 bin dolar ve çoktandır kadavra alanında uluslar arası bir pazar oluşmuş durumda.

Tıbbın ilk görevi hastalıklara şifa bulmak değil, hastalıklara mani olmak. Bu sözü duyunca travma geçiren mürekkep yalamış vatandaşlarımız var. Evet evet, tıp alanında vazifeli olan personel, insanlara nasıl hasta olmayacaklarını, nasıl temizlik yapacaklarını, nasıl ihtiyaç giderip taharetleneceklerini, nasıl yaşayacaklarını, nasıl yemek yiyeceklerini, nasıl cinsi ilişkiye gireceklerini, nasıl tokalaşacaklarını  v.s. derken her şeyi öğretmekle sorumlular...

Memlekette her şey tepetaklak. Herkes hasta, her taraf sağlık kurumu, hastahane, poliklinik, sağlık ocağı ve eczane... Geçen sene ilaçlara resmi rakamla 14 bin lira harcandı. Çılgınlık seviyesinde bir sağlıksızlık var. Sebebi de daha tıbbın vazifesinin ve sınırlarının bile doğru düzgün anlaşılamamış olması.

Bu feci manzaraya rağmen hala sağlık alanında söz sahibi uzmanlar ve yetkililer bile ilk önce bu feci gidişi kökünden çözecek tedbirleri bir an evvel uygulama sahasına koymak, hiç değilse yeni yetişen doktorların kalitesini yükseltmek, ahlaki değerlerle yetiştirmek yerine, her kaldırıma görme özürlü şeritleri, her araca engelli binişi için aparat yapmakla/yaptırmakla ve yaptıkları ile övünüp durmakla meşguller. Oysa doktorlar vatandaşlara hayatın her sahasında nasıl hareket etmeleri gerektiğini, nelere dikkat etmek gerektiğini gerekirse dini hususlara bile girerek izah edip öğretmekle mükellefler.  Lakin 12 koca sene eğitim ve öğretip görüp devletin lisesinden mezun olan vatandaşlarına en temel hukuki kaideleri, neleri yaparsa ceza alacağını bile öğretmeden, suç işleyince ceza kesme hakkını kendinde bulan bir devlet yapılanması kurmuş cahil cühela ordusu, tutup da tıbbın müdahale sınırlarını mı belirleyecekti...

Bu gün haberlerde kadavra bulunamamasından şikayetçi olan sözde uzman da aynı kafada.. Tıp öğrencileri eğitim sırasında kesip açıp parçalayamıyorlarmış. Neşterle tecrübe yapamıyorlarmış. Kadavralar on beş bin dolarmış, çare arıyorlarmış. Birileri asayişi sağlamak için herkesin başına polis dikmeye çalışıyor, iki adımda bir kamera yerleştirmeyi maharet sanıyor ve memleket polis devleti olmuş ve çılgınca bir masrafı var Emniyet personelinin.. Diğerleri de elinden gelse herkesi doktor yapacak milletin sağlık personeli ihtiyacını gidermek için... Ama polisler bile hırsız, katil, tecavüzcü çıkıyor, doktorlar bile hasta oluyor, art niyetli, dolandırıcı, haybeye vatandaşa masraf ettiren, ilaç sektörü ile sürekli dans eden(!), bir hastaya bir ilacı tam on yıl yazıp duran ama bundan on dakika rahatsızlık duymayan "Yahu on sene oldu da adam hala iyi olmadı" demeyen ve bir şeyi de tedavi edemeyen kişiler çıkıyor.

Arada benim gibi birileri de çıkıp "Yeter artık, bu ne rezillik! Bunlar nasıl bakış açıları? Böyle idare, böyle yönetim, böyle tedbir, böyle uzmanlık, böyle çözüm mü olur?" deyince adı "delinin biri"ne çıkıyor hem de gazetelerde şaşkınlıkla konu ediliyor. Ne diyorlar bir de Türkiye İslamileşiyormuş... Ha bir de eğitim seviyemiz çok yükselmiş.. İyi ki öyle olmuş, bir de tersi olsaydı o zaman tam bir cehenneme dönerdi memleket.

Bu arada, kadavra sektöründe, organ nakli sektöründe çok deli para var. Hala Türkiye de dahil dünyanın dört bir tarafında akıl almaz dümenler dönüyor. Hiç çalamazlarsa bu sözde doktorlar, ölülerin göz korneasını mıdır nedir onları çalıyorlar. Ameliyat masasında Hakkın rahmetine kavuşan bir cenazenin, hazır açılmışken diğer organları alınıp da mı kapatılıyor, ya da organ bağışçısı kartı var diye "Aman bu herif bu masadan kalkmasa da olur" mu deniliyor, bu işlere koca koca profesörler mi karışıyor v.s. diye çok ciddi bir sıkıntısı var artık milletimizin... Hepimiz cümbür cemaat daha da beter bir Türkiye'ye gidiyoruz. Zira iyiler tırsıp tırsıp duruyorlar. Seslerini çıkartmıyorlar. Ve dünya tarihi boyunca en büyük felaketler böyle anlarda yaşanmış.

ARKADAŞLIK VE VEFA...



ARKADAŞLIK VE VEFA...

23 Nisan 2015, 21:37
Bu makale 30 kez okundu
ARKADAŞLIK VE VEFA...
Ahmet ERBAY
Arkadaşlık yeni bir kavram değil. Unutulmuş zamanlarda âdemle badem bile arkadaştı belki de. Bizler gördük ki insanlar en kolay şekilde birbirleriyle arkadaş olarak iletişim kurabiliyorlar. İlişkilerde güven önemli. İnsanlar tanımadıkları kimselere güvenmiyorlar. Güvenmedikleriyle de yakınlaşmıyorlar. Ama arkadaşlık farklı gibi. Karşınızdakine fazla güven duymanız gerekmiyor sanki. Hepimizin güvendiği ya da güvenmediği arkadaşları var. Beğenmediğimiz zaman bırakıp gidiyoruz. Çocukluktan beri arkadaşımız olan kaç kişi var şu an yanımızda?
Arkadaşlık bizi yormuyor. Bir kere her şeyden önce çok kolay arkadaş olabiliyor ve ayrılıyoruz. Aslında arkadaşlığın en güzel yanı bu. Ömür boyu arkadaşlık tıpkı evlilik gibi insanı yorar ve bıktırır. Bu nedenle eskiyen, soğuyan, yön değiştiren ve heyecanını kaybeden arkadaşlıkların sonlandırılarak yeni kimselerle arkadaş olmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bazen aynı dünyada sürekli yaşamak bile sıkıcı olabiliyor.
Toplumsal hayatımızda sosyal ilişkilerle ilgili yanlış bilinen bir şey var. İsteniyor ki arkadaşlık vs ömür boyu sürsün. Yani ömür boyu birbirlerinden ayrılmayanlar iyi arkadaş oluyorlarmış. Ama yaşayanlar bilirler ki bir ilişkide önemli olan ilişkinin süresi değil kalitesidir. Ömür boyu arkadaşlık olmaz. Bence tarihte de örneği yoktur.
Arkadaşlıkla karıştırılan dostluk aslında birinin gücüne sığınma, güvenmeye çalışma. Oysa güven çalışarak elde edilmiyor; ya vardır, ya da yok. En kötüsü dostluk bizleri ağır sorumluluk altına sokuyor. Dostunuz için canınızı vermeniz bile gerekebilir ki bu hiç sağlıklı bir durum değil. Sağlıklı bir ilişkide insanlar sizden veremeyeceğiniz şeyleri istememeli. Bir insandan canı istenemez. Bu nedenle dostluk sakat bir ilişkidir. Sağlıklı bir toplum bireylerin birbirleriyle olan sağlıklı ilişkilerinin sonucu oluşur. Arkadaşlık, evlilik de dâhil en sağlıklı sosyal ilişki ve iletişim kurma şeklidir.
Vefâ, fertlerin birbirleriyle kaynaşıp bütünleşmesine yardımcı olan temel unsurdur. Dostluk ve sevgiyi de o ayakta tutar. Vefâ sayesinde ayrı ayrı parçalar bir araya gelerek güçlü bir birlik oluşturur. Mayası vefâ olan bir birlikteliğin, ötelerden gelen İlâhî tayflara mazhar olması ve toplumun önünü tıkayan engelleri kaldırması kolaylaşır.

Onun için Kur’ân-ı Kerim, Peygamber Efendimiz’in ilk cemaati hakkında ashab sözünü kullanır. Bu kelime arkadaş anlamına geldiği gibi, sohbette bulunan, dertleşen, bir büyüğü dinleyen kişilerin tavrını da ifade eder. Öyle ise arkadaşlık ve dostluk ciddi bir sevgi ve bağlılığı, o da zirveleşen bir vefâyı gerektirir. Dostluklarını bu şekilde perçinleyen kişilerin bir araya gelişi, artık sıradan bir araya geliş değildir. İnsanların bir kahvede, bir sinemada, bir tiyatroda veya turistik bir gaye ile çıkılan yolculuklarda bir araya gelmeleri, beraber yiyip içmeleri, konuşup görüşmeleri ile, ciddi dostların buluşması bir olamaz.
Bu arkadaşlıkta yürekler aynı duygu ve heyecanla, hep aynı düşünceler etrafında çarpmaktadır. Böyle bir beraberlikte “birimiz hepimizdir” görüşü hâkimdir ve tam bir ruh birliği söz konusudur. Aralarında aynı heyecan yaşanmakta, birbirlerinin dertleriyle dertlenip, sevinçleriyle sevinmektedirler. Durum böyle olunca, tehlike anında ayrılıp giden, zoru görünce bulunduğu yeri terk eden insanların bir araya gelişi, tarif edilen şekilde bir arkadaşlık değildir.

Bu ciddiyeti göstermeyenler uzun süreli arkadaşlıklar kuramazlar. Zaten, her türlü mücahedede, mücadelede, kendini bulmada, özüyle bütünleşmede, ahirette ebedî saadete liyakat kazanmada, Allah’ın rızasını yakalamada ve burada sağlam bir tohum hâlinde toprağın bağrına düşüp, Cennet’te bir başak hâlinde çıkabilmede beraberlik söz konusu değilse, arkadaşlık ötede devam etmez ki, burada da bir kıymeti haiz bulunsun.

Öyle ise orada dostluğun devamı, buradaki beraberliğe bağlıdır. Pek çok âyet ve hadis bize bunun böyle olduğunu ve olacağını hatırlatmaktadır. Örneğin, “Kişi sevdiğiyle beraberdir” (Buharî, “Edeb”, 96; Müslim, “Birr”, 165) şeklindeki hadîs-i şerif, gâyet kısa, veciz ve câmi bir ifadeyle, bu hususu dile getirdiği gibi, şu âyet de aynı hususa parmak basmaktadır: “Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın nimetlerine mazhar ettiği nebîler, sıddîkler, şehidler, salih kişilerle beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaştırlar!” (Nisa, 4/69)

Böyle bir arkadaşlığın temel özelliklerinden biri de, arkadaşının yanlış yaptığını gördüğünde onu ikaz etmektir. Dostlara vefânın en güzel tezahürlerinden biri de, onlara dua etmek ve onlara karşı kalbimize bir kin ve şüphe girmemesi için Allah’a yalvarmaktır. “Ey kerim Rabbimiz”, derler, bizi ve bizden önceki mü’min kardeşlerimizi affeyle! İçimizde mü’minlere karşı hiçbir kin bırakma! (Haşir, 59/10)
“Ah vefâ, nerede kaldın! İnsanlık bıktı şu her gün birkaç defa yeminini bozup ahdinden dönenlerden, her sözü abartı, her davranışı yapmacık namertlerden ve vefâ duygusundan yoksun uğursuz gönüllerden. Neredesiniz ey bir vefâ düşüncesiyle sözleştiği yerde günlerce kıpırdamadan duran vefâlı dostlar! Neredesiniz çok bereketli bir devrin ak alınlı insanları! Kalkın girin ruhlarımıza ve boşaltın vefâ adına ne taşıyorsanız, mertliği, yiğitliği ve vefâyı bütün bütün unutmuş sinelerimize! Gelin de ümit olun insanlığın dertleriyle hem dert olmuş üç-beş vefâlı insana!”
SELAM VE DUA İLE...

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts