Wednesday, 30 July 2014
Erdoğan'ın o fotoğrafının sırrı çözüldü
Paralel yapının, Erdoğan'ı izlemek için son teknoloji teçhizata sahip özel ekip kurduğu ortaya çıktı. Polislerden birinin casusluk sırasında, "Tüm kabineyi topluyoruz" diye mesaj attığı da tespit edildi
(Sabah)
İsrail katliamdan 19 gün sonra itiraf etti!
İsrail katliamdan 19 gün sonra itiraf etti!
İsrail 19 gündür Gazze'de sivilleri hedef almaya devam ediyor. Bine yakın sivilin hayatını kaybettiği saldırıların bahanesi olan 3 Yahudi yerleşimcinin öldürülmesine ilişkin gerçekler ortaya çıktı. İsrail Emniyeti Basın Sözcüsü, Micky Rosenfeld, İsrail'in 3 yerleşimcinin Hamas tarafından öldürüldüğünü iddia ederek Gazze'ye saldırmasını değerlendirerek, 'Yerleşimcileri Hamas öldürmedi, eğer Hamas olsaydı bunu önceden bilirdik' dedi.
Paylaş
İsrail Emniyeti Basın Sözcüsü, Micky Rosenfeld, İsrail'in 3 yerleşimcinin Hamas tarafından öldürüldüğünü iddia ederek Gazze'ye saldırmasını değerlendirerek, 'Yerleşimcileri Hamas öldürmedi, eğer Hamas olsaydı bunu önceden bilirdik' dedi.
'Hamas öldürdü' iddiası yalan
19 gündür Gazze'ye yoğun şekilde saldıran İsrail, şu ana kadar 940 sivili katletti. 7 Temmuz'da başlatılan operasyonda İsrail'in bahanesi olan 3 İsrailli yerleşimcinin, Hamas tarafından öldürüldüğü iddia edilmişti. Hamas'ın öldürülen yerleşimcilere ilişkin yaptığı açıklamalarda kesin bir dille yalanlasa da İsrail, Gazze'deki katliamlarına kılıf uydurarak, bölgeye kara harekatı da başlattı.
'Hamas olsa çok önceden çözerdik'
3 İsrailli yerleşimcinin, Hamas tarafından öldürülmediği, İsrail emniyeti tarafından da itiraf edildi. İsrail Emniyeti Basın Sözcüsü, Micky Rosenfeld yaptığı açıklamada, İsrailli yerleşimcilerin Hamas tarafından öldürülmediğini belirtti. Rosenfeld açıklamasında '3 yerleşimciyi kesinlikle Hamas öldürmedi. Hamas olsa biz bunu önceden çözerdik. Bu ayrı bir hücre' dedi.
'Öldürülen gençler İsrail'in bahanesi'
Rosenfeld'in açıklamaları yerleşimcilerin öldürülmesinin ardından Hamas'ı suçlayan Netanyahu'nun sözleri ile çelişiyor. Rosenfeld, açıklamasında ' İsrail Hükümeti, Gazze'ye saldırmak için bu işi Hamas'ın yaptığını öne sürdü' şeklinde konuştu.
3 İsrailli yerleşimci 12 Haziran'da kaybolmuş, 18 gün boyu kendilerinden haber alınamamıştı. Kayıp yerleşimcilerin cesedi Batı Şeria'da El-Halil kenti yakınlarında bulunmuştu. Cesetlerin bulunmasının ardından Hamas'ı suçlayan İsrail, Gazze'ye 3 koldan saldırmaya başlamış, Batı Şeria'da da binlerce Filistinlinin evini basıp 590 kişiyi gözaltına almıştı.
KAYNAK: http://www.dunyavegercekler.com/
Tuesday, 29 July 2014
14 belediye başkanı AK Parti’de
AK PARTİ :
14 belediye başkanı AK Parti’de
AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Abdülhamit Gül, 6 farklı siyasi partiden 14 belediye başkanının AK Parti'ye katılmasıyla muhalefetin çatı projesinin çöktüğünü söyledi.
Gül, yaptığı yazılı açıklamada 14 belediye başkanının AK Parti'ye katılmasını değerlendirerek, böylece muhalefetin çatı projesinin çöktüğünü ifade etti.
Bunun milletin cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceğini gösterdiğini de belirten Gül, ''Kendilerine 'AK Parti'ye hoşgeldiniz.' diyorum. CHP, MHP, Saadet, BBP, DSP ve DP'den seçilen 14 belediye başkanı AK Parti'ye iltihak etti. Hayırlı olsun'' dedi.
Gül, şunları kaydetti:
''6 farklı siyasi partiden 14 belediye başkanının AK Parti'yi tercih etmesinin, AK Parti'nin toplumun tüm kesimlerini kucakladığını, milletin partisi olduğunu bir kez daha teyit etti. AK Parti'ye katılımlar, dışarıdan projelerle getirilen ve çatı aday diye takdim edilenlerin çatısının millet nazarında çöktüğünün de bir göstergesi olmuştur.''
Vatandaşların Ramazan Bayramı'nı da kutlayan Gül, Türkiye'nin 10 Ağustos'ta yeniden bayram yaşayacağını ifade etti. Gül, "Milletin adamı Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın seçilmesi, Türkiye için bir milat olacak. Milletimiz bu defa da demokrasi bayramı yaşayacak" ifadesini kullandı.
7 ŞUBAT ( KARA ŞUBAT ) OPERASYONU
7 ŞUBAT ( KARA ŞUBAT ) OPERASYONU
2012 yılının 7 Şubat günü, saatler
16.30'u gösteriyor.
Başbakan Erdoğan İstanbul'da makam
arabasına binmiş, herşeyden habersiz
bıçak altına yatacağı hastaneye
gidiyor. Aradan 25 dakika geçiyor. Saatler
16.55, yani resmi mesai saatinin
bitimine 5 dakika var. MİT Müsteşarı
Hakan Fidan'ın telefonu çalıyor.
Arayan kişi, Savcı Sedrettin Sarıkay'nın
Oslo görüşmeleriyle ilgili ifadesine başvurulmak üzere kendisini savcılığa
beklediğini söylüyor.
Ancak mesele bundan ibaret değil... Bir süre sonra Hakan Fidan'ın evinin
civarı polis kaynamaya başlıyor.
Anlayacağınız ifade vermeye hemen
gitmezse polis evini basacak, MİT
Müsteşarı'nı azılı bir terörist gibi
kelepçeleyerek savcıya götürecek. Fidan o sırada ne yapacağını, kime
ulaşacağını ve bilgi aktaracağını
araştırıyor. Plana göre Erdoğan 17.00'da ameliyata
girmiş olacağı için onu arasa da
ulaşamayacağını düşünüyor ve aklına
gelen ilk ismi, Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ü arıyor. Gül konuşma sonunda ifade
vermesinde bir sakınca olmayacağını
belirtiyor. Saatler 17.30'u
gösterdiğinde Fidan Erdoğan'ın en
yakınındaki isimlerden birini arıyor. "Sedrettin Sarıkaya isimli Savcı beni
ifadeye çağırdı ve evin etrafını
sarmışlar. Gitmezsem eve operasyon
yapacaklar. Ben ifade vermeye
gideceğim ancak Başbakan
ameliyattan çıkar çıkmaz kendisine durumu iletin" diyor. O an, inanılmaz birşey oluyor!
Hastanede bıçak altında olması
gereken Erdoğan'ın hastaneye henüz
gitmediği ortaya çıkıyor. Nasıl mı?
Anlatayım...
Hastaneye gitmik için yola çıkan
Başbakan'ın konvoyu bir süre sonra
güzergah değiştiriyor. Arka koltukta
oturan Erdoğan öndeki korumasına, "Şu ara sokakta bir aileye sözüm vardı
evlerine gideceğime dair. Bekleyen
doktorlar özel ekip, hastane özel
hastane. Bir saat bekleseler de olur. Çek
şu evin önüne" diye talimat veriyor.
Henüz o evdeyken, Fidan'ın telefonda anlattıkları kulağına fısıldanıyor
Erdoğan'ın. "Sakın teslim olma, sakın
kapıyı açma" diye talimat veriyor ve
ayaklanıyor. Hastaneye gitmek için
yola çıkan konvoy birkez daha
güzergah değiştiriyor. Yarım saat sonra Başbakanlık uçağı Erdoğan'ın
talimatıyla Ankara'ya uçuyor. Ancak Erdoğan daha Ankara'ya
gitmeden bu kez Hakan Fidan'ın evinin
etrafını özel harekat timleri sarıyor.
Birkaç dakika içinde de, "O polisler
oradan çekilmezse vur emrini
uygulayın" talimatı geliyor. Cumhuriyet tarihinin en dehşet verici
operasyonunu gerçekleştirmek üzere
olan polisler, bu emir üzerine apar
topar geri çekiliyor.
Neden "Cumhuriyet tarihinin en dehşet
verici operasyonu" dediğimi merak ediyorsunuz değil mi? Onu da anlatayım...
Hani Erdoğan Sezai Karakoç'un bir
şiirini okumuştu ya.
"Sakın kader deme, kaderin üstünde bir
kader vardır. Ne yapsalar boş
göklerden gelen bir karar vardır" diyordu o şiirde...
İşte o kaderin üstündeki kader orada
ortaya çıkıyor. Göklerden gelen kararın
son karar olduğu orada ortaya çıkıyor.
Erdoğan o gün söz verdiği o ailenin
evine gitmese, Hakan Fidan kendisine ulaşamayacak ve cebren de olsa
savcının karşısına götürülecekti.
Önceden hazırlanan belgeye göre
Hakan Fidan'a, "Talimatları
Başbakan'dan aldım" dedirtilecekti. Ve en korkunç olanı...
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep
Tayyip Erdoğan ameliyat sonrası bir eli
yatağa kelepçeli olarak uyanacaktı. O
uyanmadan fotoğrafları tüm medyaya
servis edilecek, "Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan vatana
ihanet suçundan gözaltına alındı ve
tutuklandı" haberleri dalga dalga
yayılacaktı. 17 Eylül 1961 yılında Menderes'i
yatağına kelepçeleyerek başına iki
asker diken zihniyet, 53 yıl sonra aynı
sahneyi Türkiye'ye bu kez Erdoğan
üzerinden yaşatacaktı. İki askerin
yerinde iki polis, Menderes'in yerinde ise Erdoğan olacaktı. Erdoğan'ın 7 Şubat krizinden sonra
hemen her yerde, "Bunların amacı
bana ulaşmaktı" demesinin nedeni işte
bu. Bu söz laf olsun diye söylenen bir söz
değil. Çünkü bu korkunç planın tüm
ayrıntıları devletin kayıtlarında şu
anda mevcut! Dün itibariyle paralel
yapıya yönelik yapılan operasyonların
bir kısmı da bu belgeler ışığında yapılıyor..Ve Devamı daha çok ses
getirecek.Yer yerinden oynayacak..
2012 yılının 7 Şubat günü, saatler
16.30'u gösteriyor.
Başbakan Erdoğan İstanbul'da makam
arabasına binmiş, herşeyden habersiz
bıçak altına yatacağı hastaneye
gidiyor. Aradan 25 dakika geçiyor. Saatler
16.55, yani resmi mesai saatinin
bitimine 5 dakika var. MİT Müsteşarı
Hakan Fidan'ın telefonu çalıyor.
Arayan kişi, Savcı Sedrettin Sarıkay'nın
Oslo görüşmeleriyle ilgili ifadesine başvurulmak üzere kendisini savcılığa
beklediğini söylüyor.
Ancak mesele bundan ibaret değil... Bir süre sonra Hakan Fidan'ın evinin
civarı polis kaynamaya başlıyor.
Anlayacağınız ifade vermeye hemen
gitmezse polis evini basacak, MİT
Müsteşarı'nı azılı bir terörist gibi
kelepçeleyerek savcıya götürecek. Fidan o sırada ne yapacağını, kime
ulaşacağını ve bilgi aktaracağını
araştırıyor. Plana göre Erdoğan 17.00'da ameliyata
girmiş olacağı için onu arasa da
ulaşamayacağını düşünüyor ve aklına
gelen ilk ismi, Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ü arıyor. Gül konuşma sonunda ifade
vermesinde bir sakınca olmayacağını
belirtiyor. Saatler 17.30'u
gösterdiğinde Fidan Erdoğan'ın en
yakınındaki isimlerden birini arıyor. "Sedrettin Sarıkaya isimli Savcı beni
ifadeye çağırdı ve evin etrafını
sarmışlar. Gitmezsem eve operasyon
yapacaklar. Ben ifade vermeye
gideceğim ancak Başbakan
ameliyattan çıkar çıkmaz kendisine durumu iletin" diyor. O an, inanılmaz birşey oluyor!
Hastanede bıçak altında olması
gereken Erdoğan'ın hastaneye henüz
gitmediği ortaya çıkıyor. Nasıl mı?
Anlatayım...
Hastaneye gitmik için yola çıkan
Başbakan'ın konvoyu bir süre sonra
güzergah değiştiriyor. Arka koltukta
oturan Erdoğan öndeki korumasına, "Şu ara sokakta bir aileye sözüm vardı
evlerine gideceğime dair. Bekleyen
doktorlar özel ekip, hastane özel
hastane. Bir saat bekleseler de olur. Çek
şu evin önüne" diye talimat veriyor.
Henüz o evdeyken, Fidan'ın telefonda anlattıkları kulağına fısıldanıyor
Erdoğan'ın. "Sakın teslim olma, sakın
kapıyı açma" diye talimat veriyor ve
ayaklanıyor. Hastaneye gitmek için
yola çıkan konvoy birkez daha
güzergah değiştiriyor. Yarım saat sonra Başbakanlık uçağı Erdoğan'ın
talimatıyla Ankara'ya uçuyor. Ancak Erdoğan daha Ankara'ya
gitmeden bu kez Hakan Fidan'ın evinin
etrafını özel harekat timleri sarıyor.
Birkaç dakika içinde de, "O polisler
oradan çekilmezse vur emrini
uygulayın" talimatı geliyor. Cumhuriyet tarihinin en dehşet verici
operasyonunu gerçekleştirmek üzere
olan polisler, bu emir üzerine apar
topar geri çekiliyor.
Neden "Cumhuriyet tarihinin en dehşet
verici operasyonu" dediğimi merak ediyorsunuz değil mi? Onu da anlatayım...
Hani Erdoğan Sezai Karakoç'un bir
şiirini okumuştu ya.
"Sakın kader deme, kaderin üstünde bir
kader vardır. Ne yapsalar boş
göklerden gelen bir karar vardır" diyordu o şiirde...
İşte o kaderin üstündeki kader orada
ortaya çıkıyor. Göklerden gelen kararın
son karar olduğu orada ortaya çıkıyor.
Erdoğan o gün söz verdiği o ailenin
evine gitmese, Hakan Fidan kendisine ulaşamayacak ve cebren de olsa
savcının karşısına götürülecekti.
Önceden hazırlanan belgeye göre
Hakan Fidan'a, "Talimatları
Başbakan'dan aldım" dedirtilecekti. Ve en korkunç olanı...
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep
Tayyip Erdoğan ameliyat sonrası bir eli
yatağa kelepçeli olarak uyanacaktı. O
uyanmadan fotoğrafları tüm medyaya
servis edilecek, "Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan vatana
ihanet suçundan gözaltına alındı ve
tutuklandı" haberleri dalga dalga
yayılacaktı. 17 Eylül 1961 yılında Menderes'i
yatağına kelepçeleyerek başına iki
asker diken zihniyet, 53 yıl sonra aynı
sahneyi Türkiye'ye bu kez Erdoğan
üzerinden yaşatacaktı. İki askerin
yerinde iki polis, Menderes'in yerinde ise Erdoğan olacaktı. Erdoğan'ın 7 Şubat krizinden sonra
hemen her yerde, "Bunların amacı
bana ulaşmaktı" demesinin nedeni işte
bu. Bu söz laf olsun diye söylenen bir söz
değil. Çünkü bu korkunç planın tüm
ayrıntıları devletin kayıtlarında şu
anda mevcut! Dün itibariyle paralel
yapıya yönelik yapılan operasyonların
bir kısmı da bu belgeler ışığında yapılıyor..Ve Devamı daha çok ses
getirecek.Yer yerinden oynayacak..
Norman Finkelstein ve 20'ye yakın arkadaşı New York'ta gözaltına alındı.
ABD'de İsrail'i protesto eden ünlü Yahudi yazar ve Norman Finkelstein ve 20'ye yakın arkadaşı New York'ta gözaltına alındı.
İsrail'in Filistin'e yönelik uygulamalarını ağır şekilde eleştirmesiyle tanınan siyaset bilimcisi Finkelstein ve arkadaşlarının gözaltına alınmasına neden olan protesto, New York'ta bulunan İsrail’in BM Daimi Temsilciliği önünde gerçekleşti. İnternet üzerinden protesto çağrısı yapan Finkelstein'e birçok Amerikalı aktivist destek verdi. Yerel saatle 12.00 sıralarında İsrail misyon binası üzerinde toplanan göstericiler, New York'un en işlek arterlerinden 2. Cadde'yi trafiğe kapatmak istedi. Cadde üzerine yatarak trafiği kesen Finkelstein ve diğer eylemcilere ilk müdahale İsrail’in BM Daimi Temsilciliği önünde nöbet tutan güvenlik güçleri tarafından yapıldı. Olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edilirken, bir grup vatandaş da sloganlar atarak göstericilere destek verdi. Elleri kelepçelenen göstericiler, polis araçlarına bindirilerek sorgulanmak üzere merkeze götürüldü.
Bir zamanlar Ankara
Bir zamanlar Ankara
“Yıldız Albümlerinden Ankara” Kitabından Ankara Debbağhane Cami-i Şerifi Bentderesi’ndedir.
15. yüzyılın ilk yarısında Kadı Necmeddin tarafından yaptırılmıştır. 2012 yılında çıkan yangında hasar gören caminin restorasyonu yapılmış ve yeniden ibadete açılmıştır.
“Yıldız Albümlerinden Ankara” Kitabından Ankara Debbağhane Cami-i Şerifi Bentderesi’ndedir.
15. yüzyılın ilk yarısında Kadı Necmeddin tarafından yaptırılmıştır. 2012 yılında çıkan yangında hasar gören caminin restorasyonu yapılmış ve yeniden ibadete açılmıştır.
Byegm Arşiv Fotoğraflarına http://instagram.com/basbakanlikbyegmadresinden ulaşabilirsiniz.
Rus ordusunda görev yapan Kırımlı asker Ukrayna tarafına geçti
29 Temmuz 2014 14:25
Rus ordusunda görev yapan Kırımlı asker Ukrayna tarafına geçti
KİEV (QHA) - Rusya’nın Kırım'ı ilhakından sonra Rus ordusuna geçen Ukraynalı askerlerin bazıları uğradıkları işkence ve aşağılamalara dayanamayarak askerlikten kaçıyor.
Kırım ilhakından sonra Rusya ordusunda sözleşmeli askerlik yapan Redvan Menboriyev, daha sonra Kırım’dan kaçıp Ukrayna ordusuna katıldı ve Rusya yanlısı teröristlerle savaşmak için ülkenin doğusuna gitti.
Redvan Menboriyev, Rus ordusunu Rusya’nın Ukrayna’ya karşı sergilediği saldırganlıktan dolayı terk ettiğini açıkladı.
Menboriyev, “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı gösterdiği politikaya tamamen karşıyım. Vatanımın bir kısmını ilhak eden ülkenin ordusunda görevi bırakma kararını aldım. Donetsk ve Lugansk bölgelerinde, Rusya’nın desteklediği teröristlere karşı savaşmaya hazırım” dedi.
Rusya Silahlı Kuvvetleri'nde Ukraynalılara yapılan baskı ve korkutmaları anlatan Menboriyev, “Önceden Ukrayna ordusunda görev yapan askerlere, ilhak edilen bölgeden üç yıllık çıkış yasağı uygulanıyor. Onların maaşı, Rus askerlerinkine göre çok daha düşük. Ukrayna’yı destekleyen askerlere, ordudan atma ya da Rusya’nın en ücra yerlerine gönderme tehditleri yapıldı” şeklinde konuştu.
Menboriyev ayrıca, Rusyalı komutanların her gün Ukrayna karşıtı propaganda yaptığını, Ukrayna’daki gelişmeleri yanlış anlattığını ve Ukrayna halkını aşağıladığını bildirdi.
QHA
Keçiören'de at narkozu paniği
Keçiören'de at narkozu paniği
- -AYKUT GÖREN
- 29.07.2014http://www.sabah.com.tr/Ankara
Bonzainin ardından şimdi de 'at narkozu' tehdidi ortaya çıktı. Özellikle Keçiören'de yaygınlaşan bu madde aileleri korkutuyor
Türkiye'nin dört bir yanında gençlerin belası olan bonzainin ardından şimdi de 'at narkozu' gündeme geldi. Keçiören'de son dönemde bazı mahallelerde artış gösteren 'at narkozu' da bonzai gibi ucuz olduğu için tercih ediliyor. Oğlu 'at narkozu' batağına saplanan bir anne ise "Keçiören'de bu maddenin kullanımı çok yaygınmış. Her sokak başında satılıyormuş" diye feryat ediyor.GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ERİYOR
Oğlunun yaklaşık 9 aydır 'at narkozu' kullandığını ifade eden 4 çocuk annesi C.M., "Oğlum 18 yaşında. 110 kiloydu, çok yemek yerdi. Ancak bu maddeye başladığından bu yana yemek yemeyi bıraktı. 9 ay içinde 31 kilo vererek, 79 kiloya düştü. Oğlum gözümün önünde her geçen gün eriyor" dedi. Oğluna madde satan torbacıyı sokak sokak gezip bulduğunu söyleyen C.M., ona oğlunun daha çok küçük olduğunu, uyuşturucu vermemesini söylediğini anlatarak, "O da bana 'ben yoluma bakarım. Parayı kim verirse ona veririm. 10 yaşında çocuğa bile satarım dedi' dedi. Ben onlarla baş edemiyorum" dedi.
MAHALLELİLER SESSİZ KALIYOR
Yaşadıkları mahalledeki hemen hemen her çocuğun at narkozu denilen bu maddeyi kullandığını iddia eden acılı anne C.M., "Aileler bu durumu biliyor. Hem utandıkları hem de torbacıdan korktukları için sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Ancak ben oğlumu bu bataktan kurtarabilmek için mücadele veriyorum" diye konuştu. Oğlunun madde bağımlısı olduğunu öğrenince dünyasının başına yıkıldığını anlatan C.M., "Oğlum benden her gün 15 TL istiyordu. 'Ne yapacaksın' dediğimde kızıp evden kaçıyordu. Bir gün eve baygın halde geldiğinde şüphelendim. 22 saat hiç kalkmadan uyudu. Sonra araştırdımki at narkozu içmeye başlamış. O an dünyam başıma yıkıldı. Oğluma bu durumu hiç yakıştıramıyordum. Ne yapacağımı şaşırdım" dedi. C.M. oğlunun at narkozu alabilmek için hırsızlık yapmasından korktuğunu da sözleine ekledi.
KULLANIM HAD SAFHAYA ULAŞTI
C.M., oğlunun daha önce 3 kez uyuşturucu kullanırken yakalandığını da anımsatarak, "Bu maddeyi kullanan çocuklar hırsızlık yapmaya başladı. Oğluma para veremediğim zamanlar oluyor. İleride onun da hırsızlık yapmasından endişe duyuyorum. Yetkililerden tek isteğim ne olur mahallemize gelip bu kişilerle mücadele etsinler. Oğlum bu bataktan kurtulsun" diye konuştu. Keçiören'deki mahalle muhtarlarından biri ise 'at narkozu'nun kullanımının son dönemde büyük artış gösterdiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Ne yazık ki mahallemizde madde kullanımı had safhalara ulaşmış durumda. Sürekli şikayet almaya başladık. Bu durum Keçiören'deki birçok mahallede mevcut. Emniyetten uyuşturucu konusunda destek bekliyoruz. Bir de gençler bu maddeleri parklarda içiyor."
Seçime 12 gün kala son anket
Seçime 12 gün kala son anket
29/07/2014 11:49Cumhurbaşkanlığı seçimine günler kala araştırma şirketleri de anket çalışmalarına ağırlık verdi.
ORC Araştırma Şirketi, 10 Ağustos 2014'te yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için anket yaptı. Bu ankete göre, Türkiye halkının ilk kez oy kullanacağı Cumhurbaşkanı seçimlerinde, en çok oy vermeyi düşündüğü isim yüzde 54,3 oy oranıyla Recep Tayyip Erdoğan oldu. ORC'ye göre Erdoğan 54.3 Cumhurbaşkanı seçimleri için araştırma şirketleri anketler yapmaya başladı. ORC Araştırma Şirketi'nin yaptığı anket sonuçlarına göre, halk yüzde 54,3 ile Cumhurbaşkanlığı için "Erdoğan"ı işaret ediyor.
İhsanoğlu ve Demirtaş'ın oranları ORC Araştırma Şirketi'nin yaptığı anketin sonuçlarına göre Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 38,0, Selahattin Demirtaş ise yüzde 7,7 oy oranında kaldı. Anket 23 - 27 Temmuz tarihleri arasında yapıldı ORC, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili anketi, 23-27 Temmuz tarihleri arasında 34 ilde 3100 kişiyle, yüz yüze anket tekniğiyle gerçekleştirdi.
Ankette seçmenlere, "10 Ağustos'ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy vermeyi düşündüğünüz aday hangisidir?" sorusu yöneltildi. Seçmenlerin yüzde 54,3'ü Başbakan Erdoğan yanıtını verirken, yüzde 38'i ise Ekmeleddin İhsanoğlu dedi.
İhsanoğlu ve Demirtaş'ın oranları ORC Araştırma Şirketi'nin yaptığı anketin sonuçlarına göre Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 38,0, Selahattin Demirtaş ise yüzde 7,7 oy oranında kaldı. Anket 23 - 27 Temmuz tarihleri arasında yapıldı ORC, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili anketi, 23-27 Temmuz tarihleri arasında 34 ilde 3100 kişiyle, yüz yüze anket tekniğiyle gerçekleştirdi.
Ankette seçmenlere, "10 Ağustos'ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy vermeyi düşündüğünüz aday hangisidir?" sorusu yöneltildi. Seçmenlerin yüzde 54,3'ü Başbakan Erdoğan yanıtını verirken, yüzde 38'i ise Ekmeleddin İhsanoğlu dedi.
Subscribe to:
Posts (Atom)
Featured post
Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads
ISTANBUL, JULY 2025 — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...
Popular Posts
-
Ege Denizi'nde son dönemde artan sismik aktiviteler, bölgedeki deprem riskini ve olası arama kurtarma operasyonlarının önemini yeniden ...
-
1️⃣ YOU ARE BEING DECEIVED! Dear Istanbulites! 2️⃣ We would like to share with you a visual showing how our citizens in need benefited from ...
-
Zehirli Yalova'da amatör balıkçılık yapan Burak Ulusoy, oltasına takılan zehirli trakonya balığına temas ettiği için hastanede tedavi e...