Wednesday, 3 February 2016

Duyun-u Umumiye Yunanistan’ın Yakasına Yapıştı!


Duyun-u Umumiye Yunanistan’ın Yakasına Yapıştı!

Yunanistan’ın ekonomik çöküşü tüm dünyada dikkatle izleniyor. Komşunun içine düştüğü bu durum, finans çevrelerinde AB merkezli sorgulamaları da beraberinde getirdi.

 
Yunanistan’ın ekonomik çöküşü tüm dünyada dikkatle izleniyor. Çipras Hükümeti; 320 milyar euro borca batmış olan Yunanistan’ın, IMF’ye ödemesi gereken bir buçuk milyar küsur euroluk taksidi ödemeyeceğini açıkladı. Komşunun içine düştüğü bu durum, finans çevrelerinde AB merkezli sorgulamaları da beraberinde getirdi.

Dünya Gazetesi’ndeki köşesinde sıradışı yazılarıyla dikkat çeken Güven Sak, Avrupa Merkez Bankası’nın yapısını analiz ettiği bugünkü yazısında; bankanın ülkeden ülkeye farklılık gösteren tutumuna göndermelerde bulundu.

Banka’ya Düyun-u Umumiye benzetmesinde bulunan yazar, önemli bir tespite işaret etti: “Meğer siz milli karar alma sürecinden vazgeçerken, karar alma sürecinizi teknik bir kuruma değil bir başka ülkenin milli karar alma sürecine bağlıyormuşsunuz.”

İşte Güven Sak’ın o yazısı:

Avrupa Merkez Bankası, Düyun-u Umumiye idaresi midir?
 
Nedir? Bu Avrupa Merkez Bankası bir nevi Düyun-u Umumiye İdaresi midir? Kağıt üzerinde, Avrupa Merkez Bankası son derece bağımsızdır. Bankanın yönetimine atananların görev süresi 8 yıldır. Dönemleri uzundur, ancak ikinci bir döneme uzatılabilmesi mümkün değildir. Tasarımı yapanlar bankanın idari özerkliğini güvence altına alabilmek için çaba harcamışlardır. Kime karşı? Bütün ülkelere karşı. Banka, bütün ülkelere karşı eşit mesafededir. Herkese eşit muamele etmesi, yalnızca kendi işine odaklanması gerekir. Peki, Avrupa Merkez Bankası’nın esas işi nedir? Elbette istikrarı sürdürmektir. Ama gelin görün ki, Avrupa Merkez Bankası, bir süredir, Yunanistan hükümetine karşı bir nevi Düyun-u Umumiye İdaresi gibi davranmaktadır. Bunu ben söylemiyorum. Geçenlerde konu ile ilgili yazan Charles Wyplosz tam da böyle diyordu. Yazısı hala voxeu.org sitesinde duruyor. Doğrusu ya, ben o yazının argümanlarını beğendim. Bugün size de tekrarlamak isterim. Euro’ya mı geçsek diye düşünenler varmış. Bir de işin bu tarafını dinlesinler.

Yunanistan’da hükümet, kendisine teklif edilen yeniden yapılandırma programı ile borç stokunun milli gelir içindeki payının yüzde 200’e vardığını gördü ve teklif edileni reddetti. Böyle bir konuda karar vermeyi reddeti. Konuyu referandum yoluyla vatandaşa götürmeye karar verdi. Altını çizerek tekrarlayayım: Yunan hükümeti eurodan çıkmaya filan karar vermedi. Referandumun konusu bu değil. Hükümet, yalnızca milletin kendisine verdiği görevin böyle bir anlaşmayı kabul etmesine imkan tanımadığını düşündüğünü açıkladı. Anlaşmanın onaylanması için millete gitmeye karar verdi. Sonuçta, oylanacak olan eurodan çıkmak filan değil, önerilen bu kötü anlaşma şartlarının kabul edilip edilmeyeceği.

Yunan hükümeti borçların yeniden yapılandırılması için kendisine teklif edilen anlaşmayı kabul etmedi. Borçlarını ödememeye ve de konuyu referanduma götürmeye karar verdi. Avrupa Merkez Bankası sanki Yunanistan’ı cezalandırmak görevi kendisine verilmiş gibi, bir nevi Yunan milletini sıkıştırmak için, Yunan bankalarına bu bekleme süreci içinde ek likidite vermeyeceğini aceleyle açıkladı.

Ne yaptı? Yunan hükümetine Yunan bankalarına bir mudi hücumunu engellemek için bankaları tatil etmekten başka bir çare bırakmadı. Bir daha sorayım, banka ne yaptı? Euro’nun bir yabancı para olduğunu bütün bir Yunan milletine gösterdi. Yunan halkının kendi kontrolünde olmayan bir yabancı para. Bitmedi. O parayı basan Avrupa Merkez Bankası’nın da Avrupa Birliği içindeki bütün ülkelere eşit uzaklıktaki bağımsız bir merkez bankası olmadığını, “bazı” ülkelere doğrudan bağımlı bir merkez bankası olduğunu gösterdi. Wyplosz’un bağımlı merkez bankası ifadesini Düyun-u Umumiye İdaresi olarak çevirmem bundan kaynaklanıyor. Zaten işin rengi, Yunan hükümeti ile yapılan troika görüşmelerinde, Avrupa Merkez Bankası yetkililerinin Yunanistan tarafında değil de, IMF ile masanın karşı tarafında oturuyor olmasından belliydi. Halbuki banka ne yapmalıydı? Tüm bu görüşmeler sürerken, siyasi süreç işlerken Yunan bankalarının manasız bir biçimde batmaması için de tedbir almaktı.

Nedir? Düzenlemelerinde ne kadar çok Avrupa Merkez Bankası bağımsızdır diye yazsa da biz ne gördük? Avrupa Merkez Bankası bazı ülkelere, bazı ülkelerin siyasi tercihlerine doğrudan bağımlı bir merkez bankasıdır. Bir nevi, Avrupa Merkez Bankası’nın gözünde bütün ülkelerin eşit ama bazı ülkelerin diğerlerinden daha eşit olduğu ayyuka çıktı. Dani Rodrik yıllar önce yazdığından beri biz şunu biliyorduk: Eğer Avrupa Birliği projesine dahil olmaya karar verecekseniz, ya demokrasiden ya da ulus devletinizden ve milli karar alma sürecinizden vazgeçeceksiniz. Ama Avrupa Merkez Bankası kararı bize şunu gösterdi: Meğer siz milli karar alma sürecinden vazgeçerken, karar alma sürecinizi teknik bir kuruma değil bir başka ülkenin milli karar alma sürecine bağlıyormuşsunuz. Günün sonunda, Almanya’nın ne düşündüğü banka için daha bir önem taşıyormuş. Avrupa Merkez Bankası’nın finansal istikrarı korumak için devreye ne olursa olsun girmek yerine, bazı Avrupa ülkelerinin aldığı siyasi kararları güçlendirmek için Yunanistan’a siyasi şantaj ekibine katılmasına herhalde bu çerçevede bakmak gerekiyor.

Ne diyeyim? Bana ilginç geldi. Şimdi Türkiye euroya üye olsaydı, onların bankalarının yaptığı hataları da bizim millet ödeyecekti. Biz bir yabancı para kullanmaya başlamış olacaktık. Avrupa Merkez Bankası bir nevi Düyun-u Umumiye İdaresi gibi davranacaktı. Doğrusu ya, ben bu resmi hiç sevmedim.
 
2 Temmuz 2015 Perşembe 13:11

No comments:

Post a Comment

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts